KORONA GÜNLÜĞÜ 31 AĞUSTOS 2020
GÜNDEM
- HDP, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Diyarbakır, İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Van, İzmir ve Urfa’da Türkiye tarihinin en büyük insan zincirlerinin oluşturulacağını açıkladı. Türkiye toplumunun barış talebini Mecliste dillendirileceği belirtilen açıklamada, “HDP’nin Barış Deklarasyonunda iktidara, muhalefete, toplumsal güçlere, Kürt hareketine Kürt sorununun çözümü ve barış için çağrılar yer alıyor. HDP aynı zamanda deklarasyonda barış ve çözüme dönük kendi rolünü de tarif ediyor. Deklarasyonda çizilen çerçevenin aynı zamanda HDP’nin bundan sonraki barış mücadelesinin de hattını oluşturması bekleniyor” ifadelerine yer verildi.
- Salgın yönetiminde vatandaş kandırılmaya devam ediyor. Paylaşılan rakamlar ile sağlık örgütlerinin (TTB ve SES) paylaştıkları arasında büyük fark var. Salgın başta Bölge illeri olmak üzere tüm ülkede artış eğilimine girdi. Yoğun bakımlar doldu, hastalar acil servislerde entübe şekilde bekletilmeye başlandı. Paylaşılan resmi ölüm sayıları bile salgının ciddiyetini göstermeye yetiyor. Buna karşın salgın halkın gözünden kaçırılmaya devam ediyor, başka gündemlerle maskeleniyor.
- Otoriterleşme, militarist tecavüz, tehdit ve insan kaçırma ile devam ediyor.
- Tecavüzcü Musa Orhan’ın serbest bırakılması üzerine yoğunlaşan tartışma da İçişleri Bakanı Soylu TİP milletvekili tehdit etti ve adres gösterdi. Ardından Kadıköy’de kimliği belirsiz (?) kişiler Atay’ı darp etti. Atay, Kadıköy’de bir mekandan çıkarken beş kişi “Vatan haini”diye bağırarak Atay’a saldırdı. Benzer şekilde CHP Avcılar Gençlik Kolları başkanı Mutlu Yıldırım’ın evini polis bastı ve arama yaptı.
- İstanbul’da bir haftada 3 HDP’li genç kaçırıldı. HDP İstanbul Gençlik Meclisi’nden Murat Yaşa ise, üyelerine dönük uygulamalara değindi. Yaşa, son bir hafta içerisinde 3 üyelerinin kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından zorla kaçırıldığını paylaşarak, yaşananları şöyle özetledi: “Araca bindirilip gözleri ve elleri arkadan bağlanarak saatlerce darp ve işkence ile ajanlaştırmaya çalışmışlardır. Gençlik meclisi üyemiz olan arkadaşımız Musa Taştan partiye üye olduğu günden beridir istihbarattan olduğunu söyleyen kişilerce önü kesilip kaçırılarak ajanlık dayatmasında bulunulmuş bunu kabul etmeyen arkadaşımız ailesi ile tehdit edilmiştir.
- Ankara’da HDP Keçiören İlçe binasına dün gece iki kişi tarafından saldırı düzenlendi. Saldırganlar, bina önünde bulunan parti bayraklarını yaktı.
- Polis, ‘ücretsiz sağlık’ bildirisi dağıtmak isteyen SOL Parti’yi parti binası önünde bekleyerek engelledi. Ankara Keçiören’de ücretsiz sağlık bildirisi dağıtmak isteyen SOL Parti Keçiören İlçe Örgütü, polis tarafından engellendi. Polisin keyfi tavrını Twitter hesabından duyuran SOL Parti Ankara İl Örgütü, “Ücretsiz sağlık talepli bültenlerimizi dağıtırken dün Mamak’ta bugün Keçiören’de polis tarafından siyaset yapma hakkımıza saldırıldı! Keçiören’de parti binamız polis tarafından kuşatıldı! Halk salgında ölürken ücretsiz sağlık talebinin sokak sokak yükseltilmesi engellenemez!”
- İstanbulluların 64,2’si Kanal İstanbul’u desteklemiyor. Kanal İstanbul’a, ‘% 64,2 karşı çıkarken, % 34,1 destek geldi, % 1,7 fark etmez’ dedi. Ankete katılanların, ‘% 63,2’si faydalı olmayacağını; % 67,1’i İstanbul’un acil sorunlarından biri olmadığını’ belirtti.
- Sakarya’da Coşkunlar havai fişek fabrikasında 3 Temmuz günü meydana gelen, 7 işçinin öldüğü 114 işçinin yaralandığı patlamayla ilgili bilirkişi raporu tamamlandı. İşçi cinayetinin göz göre göre geldiğini ortaya koyan rapora göre maliyeti yüksek olduğu için kullanılması gereken fan yerine başka maliyeti düşük fan kullanıldı, taşıma elektrik kullanıldı, işçilerin bazılarına antistatik ayakkabı verilmedi, depolama ve üretim tüzüğe aykırı yapıldı.
- Sosyal medyada sansür dönemi başlıyor… Meclis’te kabul edilen sosyal medya yasasının yürürlüğe giren hükümlerini ve ekim ayı itibariyle beklenen uygulamaları hakkında bilişim hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz açıklamlar yaptı. Akdeniz, yasanın kabulü öncesinde de tablonun oldukça karanlık olduğunu, İfade Özgürlüğü Derneği için hazırladıkları 2019 Engelli Web raporuna göre 400 binden fazla web sitesinin erişime engelli olduğunu, Oda TV, Independent Türkiye, Jiyan News gibi haber sitelerineyse Türkiye’den erişimin toptan engellendiğini söyledi.
- Yoğun polis önlemine rağmen on binlerce Belaruslu, Lukaşenko’yu doğum gününde de protesto etti; “hediyelerle” saraya yürüdü.
MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI
- Dünya genelinde toplam vaka sayısı 25.3 milyonu, .can kaybı ise 850 bini geçti.
- Yeni vaka sayısında hafta sonu düşüş yine gerçekleşti. Küresel olarak son 24 saatte 220 binin üzerinde yeni vaka raporlandı. Hindistan’da yükseliş trendi devam etti, yeni vaka sayısı 80 bine dayandı. Buna karşılık ABD (34 bin) ve Brezilya’da (15.3 bin) yeni vaka bildirimi düşük düzeyde seyretti. Latin Amerika ülkelerinde salgın ciddi düzeyde devam ediyor, yeni vaka tespiti Kolombiya’da (8 bin), Peru’da (7.7 bin), Arjantin’de (7.2 bin) ve Meksika’da (6 bin) olarak gerçekleşti.
- Fransa’da ikinci dalga tehdidi devam ediyor. Son 24 saatte 5 bin 337 kişide Covid-19 tespit edilmesi ile toplam vaka sayısı 280 bine yükseldi.
- Dünya genelinde aktif hasta sayısı 6.8 milyonu aştı. Aktif hastaların 61 bin 372’si (%1’i) ağır hasta kliniğine sahip. Aktif hasta sayısında da ABD (2 milyon 560 bin), Brezilya (782 bin) ve Hindistan (710 bin) ilk üç sırada yer alıyor . Bu ülkeleri Rusya (166 bin) ve Peru (163 bin) izliyor.
- Resmi istatistiklere göre Türkiye’de son 24 saatte 1,482 kişi Covid-19’a yakalandı, 42 kişi hayatını kaybetti. Aktif hasta sayısı 18 bin 381’e ve ağır hasta sayısı 945 kişiye yükseldi. Test sayısı hafta sonu azalarak 91 bin civarına indi.
- Urfa Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Faik Tatlı: ‘’Sağlık Bakanlığı’nın verilerinin gerçeği yansıtmadığını, Urfa’da günlük 300 ile 400 arası vaka ile karşılaştıklarını ve 10 kinin hayatını kaybettiği. Yer bulamayan hastalar entübe halde ilçe hastanelerine gönderildiler ya da acilde bekletilip yer açılınca yoğun bakımlara alındılar.”
- İşçi kenti Antep’te salgının bilançosu ağırlaşıyor: Fabrikaların yarısından çoğunda vaka var. DİSK Tekstil İşçileri Sendikası Antep Bölge Temsilcisi Mehmet Türkmen: ‘’Sadece Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) bin 300’den fazla fabrika var. Şu anda bu fabrikalarda vaka sayısı artmış durumda. 20, 30, hatta 50 vakanın çıktığı fabrikalar olduğunu biliyoruz. OSB’de belli başlı büyük fabrikalar da dâhil olmak üzere, salgın sürecinde hiç vaka çıkmamış fabrika neredeyse yok. Şu anda vaka olmayan, işçilerin karantinadan dönüp çalışmaya devam ettiği fabrikalar var elbette; ama hiç vaka görülmemiş fabrika yok. Bu çok net. OSB’de yalnızca bizim bildiğimiz 10 işçi hayatını kaybetti. İsmiyle, çalıştığı fabrikayla tespit edebildiğimiz işçiler bunlar. Elbette tespit edemediklerimiz var. Dolayısıyla gerçek sayı daha fazla. Fabrikalarda vaka çıktığında, sadece bu vakalarla çok yakın teması olan işçiler karantinaya gönderiliyor. Diyelim bir bölümde 3 işçi pozitif çıktı; bu işçilerin aynı serviste, aynı bölümde sürekli temasta olduğu işçilerin tümü değil, sadece pozitif işçilere en yakın temasta olanlar eve gönderiliyor. Üstelik bu kişilere artık test de yapılmıyor. Eşi yoğun bakımda olan işçi biliyoruz, ona bile test yapılmadı.’’
- Pandemi başlangıcından beri işçilerine test yapmamakta direnen Çankaya Belediyesi, işçilerden gelen baskıyla birlikte 21 Ağustos tarihinde işçilerine toplu olarak COVID-19 testi yaptırdı. İşçilere “Hepiniz negatifsiniz” diyen belediyede Fen İşleri Birimi’nde çalışan iki işçide COVID tespit edildi
- 5 aydır virüsle savaşan sağlık çalışanları nasıl tükendiklerini anlatı. ‘Ek ödeme Covid-19 kliniğinde çalışan kişiler dışında kimseye verilmedi.’ Salgına karşı aralıksız mücadele eden sağlık çalışanları tükenme noktasında. Bandırmalı hemşire İpek Çetinkuş “Alkış yetmiyor, insanlar artık bizi anlamalı. Çocuğuma yaklaşamıyorum. Bize rutin test yapılmalı; hastalık, meslek hastalığı sayılmalı” diyor. Cerrahpaşa’dan Heybet Aslanoğlu, hiçbir önlem alınmamasının sağlık emekçilerinin çabalarını boşa çıkardığını söylüyor. Sağlıkta acil atama çağrısı yapan Aslanoğlu ile kamudaki diğer sağlık emekçileri can güvenliklerinin kalmadığını anlattı. (https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/5-aydir-virusle-savasan-saglik-calisanlari-anlatti-iste-boyle-tukendik-1762285)
- Kuzey ve Doğu Suriye’de ‘Corona’dan ölenlerin sayısı 35’e yükseldi. Sağlık Komitesi tarafından paylaşılan verilere göre, son 24 saatte Kamışlo’da sekiz, Haseke ve Derik’te üçer, Rimelan, Amude ve Şehba’da ise birer vaka olmak üzere, toplam 17 yeni vaka tespit edildi. Ayrıca son bir günde Haseke’de virüsün neden olduğu Covid-19 sebebiyle bir kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi. Böylece, bölgede toplam vaka sayısı 544’e, yaşamını yitirenlerin sayısı ise 35’e yükseldi. Hastalığı atlatanların sayısı ise 98’e çıktı.
- Avrupa Birliği içinde sınırlarını tümüyle kapattığını duyuran ilk ülke ise Macaristan oldu. Macaristan’dan yapılan açıklamada, “1 Eylül’den itibaren, başka ülke vatandaşlarının topraklarımıza girişine izin verilmeyecek. Yurt dışından gelecek Macar yurttaşları da 14 gün karantinaya alınacak” ifadeleri kullanıldı. Almanya ve Belçika da, komşu ülkeleri Fransa’nın Paris ve Marsilya bölgesinden gelenlere karantina uygulanacağını duyurdu. Danimarka ise Belçika’ya kapılarını kapattığını bildirdi.
- Güney Kore’de 18 Şubat-31 Mart arasında 91 çocuk üzerinde 22 ayrı merkezde yapılan araştırma sonuçlarına göre çocuklar, Coronavirus’ü haftalarca boğazlarında ve burunlarında taşıyabiliyor. Araştırma kapsamında gözlemlenen 91 çocuğun 20’sinin araştırma süresince semptom göstermediği, 18 çocuğun başta semptom göstermediği ancak ilerleyen günlerde ateş, öksürük ve ishal gibi semptomların ortaya çıktığı, diğerlerinin ise virüse yakalandıktan sonra semptom gösterdikleri açıklandı.
TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ
- HDP İstanbul Gençlik Meclisi, kendilerini polis olarak tanıtan kişilerin son bir hafta içerisinde 3 üyelerini kaçırarak ajanlık dayattığını belirterek, “Korku ve yıldırma politikalarınız faşizme karşı örgütlü mücadelemizi durduramayacaktır” açıklaması yaptı. Açıklamanın yapıldığı salona üzerinde Kürtçe ve Türkçe “Tehdit, baskı, ajanlaştırma bizi yıldıramaz” yazılı pankart asıldı.
- Cumartesi Anneleri, koronavirüs salgını nedeniyle 805. hafta açıklamasını da sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri canlı yayınla yaptı. 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle devleti yönetenlere seslenen Cumartesi Anneleri, “Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere devleti yönetenlere, kayıp yakınlarına yaşatılan hukuksuzluk ve işkenceye son verme çağrısında bulunuyoruz” dedi
- Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER), tarafından Dünya Kayıplar Günü’ne ilişkin yapılan açıklamalarda, hukukun işletilmemesinin failleri daha da cesaretlendirdiği vurgulandı.
- Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman: “Sağlık Bakanı yoğun bakım doluluk oranının % 65,5 olduğunu söyledi. Bu hesapla özel hastaneleri yok sayarsak, bütün yoğun bakım yatakları dolu diyebiliriz. Ankara gibi büyük bir şehirde dahi yoğun bakım yatağında olması gereken hastaların sedyede entübe olarak yattığına dair bilgiler geldi. Türkiye toplam hasta sayısında İtalya’yı geçti. Diyarbakır’da bazı hastanelerde doktorlar yoğun bakıma kimi yatıracaklarına karar vermek zorunda kalıyor, tercih yapmak zorunda kalıyorlar. Şeffaf olunması gerektiğini ve kamuoyuna doğru bir şekilde açıklanması gerektiğini düşünüyoruz. Rahatlıkla açıklanan sayıyı en az 10’la çarpabiliriz. …Bakanlığın araştırması bile paylaşılan günlük rakamların gerçeği yansıtmadığını ortaya koyuyor. Salgın kendi haline bırakılmış durumda. Sağlık Bakanı tweet atıp salgınla mücadeleyi bireylerin eline bıraktı. Biliyoruz ki hükümetçe belirlenen salgın stratejisi başarılı olamadı. Salgınla mücadelede temel sorumluluk kamunundur. Kamu hiçbir tedbir almadan sorumluluğu bireylere bırakırsa ‘salgınla mücadele’ kalmaz ve şu anda içinde bulunduğumuz durum ortaya çıkar. …Sağlık çalışanlarının Covid-19’a yakalanması hâlâ meslek hastalığı olarak kabul edilmiyor. En azından bu hastalıktan etkilenen veya öldükten sonra aileler için hak artırıcı düzenlemeler yapılmalı. Bunun için bir an önce Meclis’in bu kanunu çıkartması lazım biz kanun önerisini verdik ama Sağlık Bakanlığı bu konuda herhangi bir çalışma yapmıyor.”
- Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Bülent Nazım Yılmaz, “Sağlık çalışanlarının motivasyonu çok düşük. Giderek daha çok sağlık çalışanı hastalanıyor, hayatını kaybediyor, çalışanlar ise tükenmişlikle yüz yüze. Salgın artık kontrol edilemez bir durumda” dedi.
YENİ YAŞAM İNŞASI
- Barış: Başka bir yeryüzünün yaratımı – Nejla Kurul
“Herkesin herkese karşı savaşı”, doğayı, coğrafyaları, hayatları, duyguları, düşünceleri bölen ve birbirinden yalıtan ilişkilere yol açarken barışın sahasında güçlü bir ortak yaşam filizleniyor. Barışın titreşimleri; olabilirlikler, yaratıcılıklar, tekillikler, öznellikler üreterek sonsuzca çoğalabilen akışkan bir ilişki kaynağı sunuyor. Gündelik yaşamın her anında ve mekânında bireylerin ve tikellerin etkin etkilenişler yoluyla, doğa ile uyumlu, eşit, adil ve özgür bir toplumsal düzenin üretimi süreci olarak yaşanıyor barış. Bu %n barış benim favori kavramım! Her türlü tecridi ortadan kaldırma kudretine sahip insanların yaşama gücünü çoğaltan bir ilişki, bir zihin ve duygu hali!
Kendimizden başlayalım ve içsel çokluğumuza barış duyguları ile bakalım. İçimizdeki barış, farkına varmadığımız ama bizi sağlıklı tutan içimizdeki çokluk’un kurucu bir parçası. Bu niteliğiyle barış olsa olsa sayıları trilyonları bulan iyi bakteriler grubundan olabilir. Yani bizler, bedenlerimiz biyo-politik çokluk’uz. Nerede yaşarsak yaşayalım iktidar ilişkileri, güç ilişkileri içine doğarız, ne var ki her zaman barış ve özgürlük bakterilerini, tohumlarını içimizde taşır, direnir, iktidarları aşarız. Spinoza’nın ifadesinde olduğu gibi biz hala bedenlerimizin neler yapabileceğini bilmiyoruz. Tüm güç ve yetilerimizle kendimizi yıkabilir ve barış gücümüzle yeniden inşa edebiliriz. Bizleri yaşatan, hem kendi iç çokluğumuz hem de dışımızdaki çoklukla ilişkilerimiz. Varoluşumuz hiç olmadığı kadar doğaya ve başka bedenlerin varoluşuna bağlı. http://yeniyasamgazetesi1.com/baris-baska-bir-yeryuzunun-yaratimi/
JİN
- Özgentürk’ün ‘Porno çukurunda debeleniyoruz’ başlıklı yazısı tepki çekti. “Porno çukurunda debeleniyoruz” başlıklı yazısının bir bölümünde, 18 yaşındaki İpek Er’e cinsel saldırıda bulunarak ölümüne neden olmakla yargılanan Uzman Çavuş Musa Orhan’a yer verdi. Yazısında öğretmen bir arkadaşının Batmanlı kadınlarla ilgili anlattıklarını aktaran Özgentürk’e tepki gösterildi. Tepkiler sonucu Özgentürk hakkında biri Batman Barosu diğeri de AKP Batman Milletvekili Ziver Özdemir olmak üzere iki ayrı suç duyurusunda bulunuldu.
- HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Özgentürk’ün yazısına tepki göstererek sosyal medya hesabından, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Işıl Hanım öncelikle, Batman vekili olarak kentimizin yıllardır yürüttüğü kadın mücadelesi sonucunda kayyım darbesinden önce belediyemizde eşbaşkanlık siteminin uygulandığını ve partimizden her dönem kadın milletvekili temsiliyeti sağlayan kent olduğunu hatırlatayım. Bir tecavüzü “pornografik” bir mesele gibi ele almak, erkek egemen sistemin kodlarını iyi okumadığınızı gösteriyor. Kaldı ki Batman’daki uzman çavuş Musa Orhan’ın, İpek Er’i tecavüze maruz bırakması ile ilgili yazdıklarınızla şiddeti pornografik hale getirmişsiniz. Gazetecilik; Batman’da kadınların neden intihara sürüklendiğini, bir arkadaşınızdan dinlemeyi değil, Batman’da ataerkiye boyun eğmemiş kadınları dinlemenizi gerektirir. Keza, Batmanlı kadınların bedel ödeyerek mücadele ettiğini görmezden gelmiş oluyorsunuz. Belediyelerimize atanan kayyımların kadın merkezlerimizi kapatarak, kadınların şiddete uğradığında gidecek bir mekanizmalarının olmamasını es geçmişsiniz. Size tavsiyemiz; iktidarın da arkasında olduğu kolluk eliyle gerçekleşen tecavüz olaylarına daha çok yoğunlaşmanız. Hele ki üniformalarına güvenerek Kürt kentlerinde kadın ya da çocuklara tecavüz eden asker ve polislerin neden cezasızlıkla ödüllendirildiğini iyi analiz etmenizi tavsiye ederiz. Oryantalist çukurunda toptancı bakış açınız çözümü değil çözümsüzlüğü getirir.”
- Brezilya’da tecavüze kadınların kürtaj yaptırmasını engellemek için yeni düzenleme yapıldı. Vekiller ve kadın hakları savunucuları düzenlemenin bloke edilmesi için Kongre’ye giderken, BM’ye de çağrı yapıldı. Sağlık Bakanlığı tarafından duyurulan yeni düzenlemeye göre, ‘kadının talebine bakılmaksızın cinsel saldırı vakasının polise bildirilmesi ve yaşananların (tecavüzün) detaylı bir şekilde doktorlara anlatılması’ şartı da getirildi. Ayrıca cinsel saldırıya uğrayan kadının iddiasını kanıtlayamaması durumunda ‘dolandırıcılık ve yasa dışı kürtaj’ nedeniyle yargılanabileceği yönünde uyarılması gerektiği maddesi yer alıyor. Muvazzaf ordu generali olan geçici Sağlık Bakanı Eduardo Pazuello tarafından getirilen yeni ilave kurallar, ay başında amcası tarafından tecavüze uğradığı iddia edilen ve memleketi Espirito Santo’da kendisine kürtaj yapılmayan 10 yaşındaki bir kız çocuğunun davasıyla ilgili ülke genelindeki tepkilerin ardından geldi.
SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK
- Doğa Tahribatı Vahşi Yaşam Kaynaklı Ölümcül Hastalıkları Artırıyor – Damian Carrington
Yapılan kapsamlı bir analiz, doğal ekosistemlerin insanlar tarafından tahrip edilmesinin, Covid-19 gibi salgınlara yol açabilecek hastalıkları barındıran fare, yarasa ve diğer taşıyıcı hayvanların sayısını arttırdığını ortaya koydu. Araştırmada altı kıtada yaklaşık 7 bin hayvan topluluğu değerlendirildi ve vahşi yaşam alanlarının tarım arazisine veya yerleşim yerlerine dönüştürülmesinin genellikle daha iri türleri yok ettiği saptandı. Ekosistemlere verilen zararın insanlara geçebilecek çoğu patojeni de taşıyan küçük ve daha iyi bir adaptasyon yeteneğine sahip canlılara fayda sağladığı bulundu. Değerlendirmede, tahrip olmuş yerlerde zoonotik hastalıklar olarak bilinen şeylere konaklık yapan hayvan popülasyonlarının 2,5 kat daha fazla olduğuna ve bu patojenleri taşıyan türlerin oranının zarar görmemiş ekosistemlere kıyasla %70’e kadar arttığına ulaşıldı.
ABD’deki Cary Ekosistem Çalışmaları Enstitüsü’nden Richard Ostfeld ve Bard College’dan Felicia Keesing, Nature Dergisi’nde yaptıkları bir yorumda “Covid-19 salgını dünyayı zoonotik hastalıkların insanlar için oluşturduğu tehdit karşısında uyandırdı” diye kaydettiler. “Fakat bu gerçeğin kabul görmesiyle birlikte, vahşi doğanın zoonotik hastalıkların en büyük kaynağı olduğuna dair yaygın yanlış bir algı ortaya çıktı” diye de eklediler. “(Bu araştırma) önemli bir düzeltme yapıyor: En büyük zoonotik tehditler, doğal alanların ekili alanlara, otlaklara ve kentsel alanlara dönüştürüldüğü yerlerde ortaya çıkıyor. Araştırmacıların tespit ettiği modeller çarpıcıydı.” https://www.polenekoloji.org/doga-tahribati-vahsi-yasam-kaynakli-olumcul-hastaliklari-artiriyor/
- Her şeyi yeni baştan kurmalıyız – Oya Baydar
Pandeminin başlarında, “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deniliyordu. Ben, “Doğru ama eskisinden beter olacak” diyenlerdenim. Kötümserliğimin nedeni şu: Yapısal krizine ve çöküşüne çare bulamayan global kapitalist sistem, bekasını ancak kitlelere ağır baskılar uygulayarak sürdürebilir. Türkiye’de de aynı durum söz konusu. İktidar yönetemiyor, kitlelerdeki huzursuzluğun, oylarının düştüğünün farkında. Varlığını ancak baskı ve şiddeti artırarak sürdürebilir. Bir yandan yalanlarla, kof hamasî ajitasyonla halkı kandırmaya çalışırken, bir yandan da sopayı gösteriyor. Muhalefet ise, tümüyle kendi mahallesine yönelik bir propaganda ve iktidarla ağız dalaşı dışında bir varlık gösteremiyor.
Aslında distopyayı yaşamaya çoktan başladık. Büyük ölçüde insanın sorumlu olduğu ekolojik felaket tahminlerimizden daha hızlı yaklaşıyor. Yine gamlı baykuşluk yapıyorum ama Sars, Covid-19 benzeri virüs salgınlarının birbirini izleyeceğini düşünüyorum. Bilim insanları bunu haber vermişlerdi, benim Köpekli Çocuklar Gecesi’nde de böyle bir virüs salgını vardır. Şiddetin toplumda bu denli yaygınlaşması, değişim süreci yaşayan toplumda insanların derin bir değer bunalımı içinde çırpınmalarından kaynaklanıyor bence. Kitleler, hele de gençler gelecek umudunu yitirmiş durumdalar. Sürekli savaş ve çatışma ikliminde yaşayan, kanın kutsandığı, ölümün yüceltildiği, iktidarın ayrımcı kin ve nefret dilini yaygınlaştırdığı, kötücüllüğün ve vicdansızlığın yaşama tutunma biçimine dönüştüğü, cinnet geçirmekte olan bir toplumda yaşıyoruz. Bırakın dirileri, ölülerin arkasından yazılanlara bakın, yeter! Hiçbir dinin, hiçbir inancın, hiçbir ahlakın kabullenemeyeceği iğrençlikler. Kadın cinayetleri, çocuk istismarı, hayvanlara yapılan aşağılık işkenceler… Sağlıklı bir toplum değil bu, biraz daha geç kalınırsa sağlığına kavuşması da çok zor olacak. http://yeniyasamgazetesi1.com/her-seyi-yeni-bastan-kurmaliyiz/
- Ormanlar yok edilirse, vahşi hayvanlar istismar edilirse yeni ve daha ölümcül hastalıklar ortaya çıkar
Bilim insanları, ormanların hızla yok edilmesi ve biyoçeşitliliğin azalması sonucu yeni ölümcül pandemilerin ortaya çıkabileceği uyarısını yapıyor. The Observer’ın haberine göre bilim insanları bu uyarıyı, gelecek ay New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) zirvesinde de dünya liderlerine de yapacak ve çevrenin yok edilmesi ile Covid-19 salgını gibi yeni salgınların doğrudan bağlantılı olduğuna dair kanıtlar sunacak.
Ormanların hızla yok edilmesi, tarım alanlarının kontrolsüz şekilde genişletilmesi, uzak bölgelere madenler inşa edilmesi, vahşi hayvanların gıda, geleneksel tıp veya egzotik ev hayvanları olarak istismar edilmeleri, hastalıkların vahşi yaşamdan insanlara doğrudan geçişi için ‘kusursuz fırtına’ rolü üstleniyor. Yeni ortaya çıkan hastalıkların hemen hemen üçte birinin, toprak alanlarının kullanımındaki değişikliklerden kaynaklandığı iddia ediliyor. Bunun sonucunda da bilim insanları, her yıl dünya nüfusunu etkileyecek beş ya da altı yeni pandeminin ortaya çıkabileceğini söylüyor.
The Observer’a konuşan Duke Üniversitesi’nden doğal yaşamı koruma uzmanı Profesör Stuart Pimm, “Artık çok fazla faaliyet var. Yasadışı ağaç kesme, açık alan yaratma, madencilik. Bunlar uluslararası vahşi hayvan eti ve egzotik ev hayvancılığı ile bağlantılı ve bu krizi yaratan nedenler de bunlar. Covid-19 salgını dünyaya trilyonlarca dolara mal oldu ve şimdiden neredeyse bir milyon kişiyi öldürdü. Açıkça acilen harekete geçilmesi gerekiyor” dedi. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53969885
GÖRÜŞLER
- Günlük vaka ve ölüm sayılarında Mayıs ayına yeniden dönmüş olduk. Günlük ölüm sayısının 42’ye yükselmesi ve yoğun bakımlarda yaşanan doluluk kaygıları artırdı. Bu kötü gidişin faturası ne yazık ki yine vatandaşa çıkartılıyor. Alınmayan bireysel önlemler gündeme getiriliyor. Oysa salgın yönetiminde strateji ve kamusal önlemler daha belirleyici… Yeni normalleşme stratejisi başarısız oldu. Koruyucu hizmetleri ikincilleştiren, önemsizleştiren Sağlıkta Dönüşüm Programı salgını önleyemediği gibi, salgını kontrol etmeyi de başaramadı. Covid-19 tespit edilmesine karşın üretime devam eden fabrikalar, turizm ve bayram mevsiminde nüfus hareketliliğinde kısıtlamaya gidilmemesi, Ayasofya’da toplu namaz, yetersiz önlemlerle LGS-YKS sınavlarının yapılması, şimdi de okulların açılması, tanı konan hastaların evlerine gönderilmesi, filyasyon çalışmalarının yetersizliği pek çok sıralanan salgın yönetimi ile ilgili sorun Saglık Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini işaret ediyor. Antidemokratik ve sermaye lehine salgın yönetiminin faturası daha da ağırlaşacak görünüyor. Başarısızlığın adresini tespit etmek ne yazık ki bizleri kurtarmayacak. Pasif konumda, salgının seyrini izlemekten bir an önce silkinmeye ihtiyacımız var. ‘’Örgütlü toplum sağlıklı toplum’’ şiarı tam da yaşadığımız salgın günlerinde bize yol gösteriyor… Toplumun salgın kontrolünde özne olması, öz gücünü göstermesi için adımlar atması temel gündememiz olmalı. Sağlıkta toplum katılımını güçlendiren politikaları tartışmalı ve yaşama geçirmeliyiz. Bunu yapacak gücümüz ve birikimimiz var! Ne duruyoruz!
EKLER
- Hayatlar sayı değil! – Yaren ÇOLAK
Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı 11 Mart’tan bugüne dek yüzlerce sağlık emekçisi Covid-19’a yakalanırken onlarcası da hayatını kaybetti. Sağlık meslek örgütleri aylardır iktidarı ve Sağlık Bakanlığı’nı uyardıklarını hatırlattı, en az 69 sağlık çalışanının Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdiğine dikkat çekti. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) kayıtlarına göre bu güne kadar Covid-19 nedeniyle en az 32 hekim hayatını kaybetti. Türk Eczacıları Birliği (TEB) ise pandemi boyunca yedi eczacı ile iki eczane çalışanı çalışanın Covid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini açıkladı. Ankara Dişhekimleri Odası’nın kayıtlarına göre de dört diş hekimi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Ayrıca bu güne kadar Covid- 19 nedeniyle bir veteriner, bir biyolog, iki hemşire ve 20 sağlık çalışanı da yaşamını yitirdi. https://www.birgun.net/haber/hayatlar-sayi-degil-313868
- Podcast | Profesör Akdeniz: Yaptırımlar uygulanırsa sosyal medyaya girilemeyecek
Kısa Dalga Podcast’ten Beril Eski, geçen ay Meclis’te kabul edilen sosyal medya yasasının yürürlüğe giren hükümlerini ve ekim ayı itibariyle beklenen uygulamaları bilişim hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz’le konuştu.
Akdeniz, yasanın kabulü öncesinde de tablonun oldukça karanlık olduğunu, İfade Özgürlüğü Derneği için hazırladıkları 2019 Engelli Web raporuna göre 400 binden fazla web sitesinin erişime engelli olduğunu, Oda TV, Independent Türkiye, Jiyan News gibi haber sitelerineyse Türkiye’den erişimin toptan engellendiğini söyledi.
Yeni yasayla birlikte erişime engellemenin yanı sıra içeriğin yayından çıkartılabileceğini belirten Akdeniz, bu uygulamayı şöyle anlattı:
“Bir içeriğin yayından çıkartılmasına karar verildiği zaman ve içerik sağlayıcı ya da yayıncı kuruluş Türkiye’de olduğu zaman o içeriği kendi arşivinden veya yayından çıkartmak zorunda. Dolayısıyla, örnek vermek gerekirse Gazete Duvar, Artı Gerçek veya işte Diken olsun, T24 olsun bu haber sitelerine veya sizin yayın yaptığınız podcast platformunun bu yayının yayınlandığı adresle ilgili bir çıkartma kararı verildiği zaman sizin bu podcasti veya yazılı haberi tamamen yayından çıkartmanız gerekiyor çünkü bu yaptırım geldi artık.”
Akdeniz, içeriğin yayından çıkartılması şeklindeki yaptırımın siyasi amaçla kullanılabileceğini, geriye dönük olarak arşivleri veya hükümetin rahatsız olacağı içerikleri hedef alabileceğini yönündeki endişelerini de belirtti.
‘Avrupa’dakinden farklı’
Yeni yasayla getirilen unutulma hakkının da yürürlüğe girdiğini kaydeden Akdeniz, şimdiye kadar rastladıkları uygulamaların Avrupa’daki uygulamalardan çok farklı olduğunu şu sözlerle açıkladı:
“Türkiye’deki uygulamada bir bakıyorsunuz, işte eski milli güreşçi Recep Çakır yani cinsel saldırıdan tecavüzden ve ceza almış halen cezasını çekiyor, hapishanede. Unutulmasını gerektirecek bir durum yok. Bu haberleri yeni, dolayısıyla kamuoyunu yakından ilgilendiren bu haberlerin unutulması veya hakimin o kararı verirken belirttiği üzere başvurucunun temiz bir sayfa ile hayatına devam edilmesi aslında unutulma hakkı olarak değerlendirilemez.”
Türkiye’nin sosyal medya devlerini ülkede ofis açmaya zorladığını belirten Akdeniz, bu kurumların Türkiye’ye gelmeleri halinde Türk hukukunun bir parçası olacaklarını söyledi ve şöyle devam etti:
“Gelecekte örneğin benim Twitter hesabımla ilgili bir erişim engelleme kararı alınır ve Twitter’ın da Türkiye’de kurulmuş bir şirketi ve temsilcisi olursa, Twitter bu kararları uygulamak zorunda kalacak, eğer uygulamazsa kendisi sorumlu olacak, sorumluluğu üzerine almış olacak. İdari para cezalarıyla karşılaşacak veya hakkında kişilik haklarının ihlali ile hukuk mahkemelerinde dava açılacak. Daha da fenası ceza soruşturması veya ceza davalarına konu olmaları mümkün olacak. Dolayısıyla eğer Türkiye’ye gelirlerse böyle bir yapının parçası olacaklar.”
Profesör Akdeniz, yasada öngörülen yaptırımların uygulanması halinde söz konusu sosyal medya platformlarına girilemeyeceği, bu durumda yalnızca muhalefetin değil Türkiye’deki herkesin kaybedeceği değerlendirmesinde bulundu. http://www.diken.com.tr/podcast-profesor-akdeniz-ongorulen-yaptirimlar-uygulanirsa-sosyal-medyaya-girilemeyecek/