Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 1 EYLÜL 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 1 EYLÜL 2020

GÜNDEM
• Diyarbakır’da Ergani Devlet Hastanesi’nde Corona virüsü hastalarının tedavi edildiği serviste temizlik görevlisi olarak çalışan 49 yaşındaki Murat Yumruk, Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi. Covid-19’dan yaşamını yitiren Ergani Devlet Hastanesi’nde temizlik görevlisi olarak çalışan Murat Yumruk’un, kronik hastalıklarına dair raporları hastaneye sunmasına rağmen pandemi servisinde çalıştırıldığı ortaya çıktı. Bu talebini birçok kez hastane yönetimine bildiren Yumruk’a, her defasında olumsuz yanıt verildi. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı ile iletişime geçen Yumruk, buradan da sonuç alamadı.
• Tek adam rejiminli yönetim sistemi bilim kurulunu da engelliyor. Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, “Yönetim bizi dinliyor. Ama kararı onlar veriyor. Sosyal medyadan bana yazıyorlar ‘niye şöyle yapmadınız? neden böyle karar aldınız?’ gibi ama bizim böyle bir yetkimiz yok. Bilim Kurulu olarak biz karar alamıyoruz” diye konuştu.

• Pandemi sürecinin en ağır yaşandığı 2. çeyrekte yüzde 9,9 daralan Türkiye’nin yılsonunda yüzde 2-2,5 küçülmesi bekleniyor.

• İstanbul’un Kadıköy ilçesinde kimliği belirsiz bir grup tarafından saldırıya uğrayan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Barış Atay, saldırıyla ilgili hastanedeki ifadesinde, “Soylu beni hedef gösterdi. Bu olayın faili bütün şikayetlerle ilgilenmek yerine bir tecavüzcünün serbest bırakılması ile ilgili kendisine yönelik eleştiriyi alıntılayıp beni hedef gösteren Süleyman Soylu’dur” dedi.

• 2010 yılında Barış ve Demokrasi Partisi’nin Siyaset Akademisi’ne ve 2013 yılında Gezi Direnişine katılmakla suçlanan yönetmen Kazım Öz’ün ertelenen duruşması 1 Eylül 2020’de saat 14:00’de, Tunceli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

• İpek Er’e tecavüz ederek ölüme sürükleyen Musa Orhan’ın Jandarma Genel Komutanlığı’ndan ihraç edildiği açıklandı. Karara ilişkin yapılan paylaşımlarda, “İhraç yetmez tutuklansın” denildi.

• Sağlık Bakanlığı, günlük ve haftalık Covid-19 durum raporlarını yayımlamayı durdurdu. 5 gündür günlük durum raporlarını yayımlamayan bakanlık, son olarak 24 Ağustos tarihinde 17-23 Ağustos haftasının durum raporunu yayımladı.
• Hastanemi Açın Platformu (HAP), artan Coronaivrus vakaları nedeniyle yeni servislerin açıldığını duyuyarak, kapatılan 6 hastanenin yeniden açılmasını istedi. Platform, yoğun bakım yatağı bulunamadığı için hastanelerde bekletilen hastaların olduğunu söyledi.
• ABD’de ikinci kez Covid-19’a yakalanan gençteki virüsün genetik dizilimi farklı çıktı. Yaşanan vakada, 2’nci enfeksiyonun, genç ve görünürde sağlıklı bireylerde bile ilkinden daha ağır geçme olasılığını gözler önüne serdiği vurgulandı.
• Urfa’da Göçmen Sağlık Merkezi’nde görevli Suriyeli Dr. Muhannad Mushavah’ın Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdiği duyuruldu.
• Almanya orijinli BioNTech isimli biyoteknoloji firması, COVID-19 için aşı geliştirdi. ABD şirketi Pfizer ile ortak çalışma yürüten şirket Türkiye’de 1000 kişide aşıyı deneyecek. Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanları ile ailelerine “tarihi bir görev üstlenme” vurgusuyla gönüllü olun çağrısı yaptı.

• Şimdi de ilaç sıkıntısı. Vaka sayısı hızla tırmanırken Covid-19 tedavisinde kullanılan ilaçların temininde de güçlük yaşanıyor. Sağlık meslek örgütleri, ‘Covid -19 hastalarının günlerce ilaç beklediğini ve bu nedenle tedavilerinin aksadığını’ açıkladı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, Ankara’da artan vaka sayısı nedeniyle Favipravir ve Hidroksiklorokin gibi ilaçların temininde sorunlar yaşandığını, hastaların günlerce ilaç beklediğini ve bu nedenle de hastaların tedavilerinde gecikmeler olduğunu açıkladı.

MEVCUT DURUM -SALGININ KONTROL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI
• Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, corona virüsü (Covid-19) salgınında ülkelerin ekonomik ve sosyal faaliyetlere yönelik kısıtlamaları kaldırma çabalarını tam olarak desteklediklerini belirterek, “Kontrolsüz açılmak bir felaket yöntemidir” uyarısı yaptı.
• Ghebreyesus, okulların açılmasını, insanların işlerine dönmesini istediklerini belirterek, şöyle konuştu: “Ama bunun güvenli bir şekilde yapıldığını görmek istiyoruz. Kontrolsüz açılmak bir felaket yöntemidir. Aynı zamanda, hiçbir ülke pandemi sona ermiş gibi davranamaz. Gerçek şu ki, bu koronavirüs kolayca yayılıyor, her yaştan insan için ölümcül olabilir. Ülkeler açılma konusunda ciddiyse, bulaşmayı bastırma ve hayat kurtarma konusunda da ciddi olmak zorundadır. Bu imkansız bir denge gibi görünebilir ama öyle değil. Yapılabilir ve yapılmıştır.”

• Dünya genelinde toplam vaka sayısı 25.6 milyonu geçti. Tırmanış tüm hızıyla devam ediyor. Pazar günü bildirimlerde düşüşün ardından son 24 saatte yeni vaka sayısı 244 bin 607’ye yükseldi.
• Dünya genelinde salgının yerleştiği ülkelerde pek değişiklik yok. Yeini vaka sayısının en yüksek olduğu beş ülke Hindistan (68.8 bin), Brezilya (48.6 bin), ABD (38.6 bin), Arjantin (9.3 bin) ve Kolombiya (7.2 bin) oldu.
• Salgını erken kontrol altına alan Avrupa ülkelerinde ikinci dalga tehdidi varlığını sürdürüyor. Son 24 saatte Fransa’da (3 bin 82), İspanya’da (2 bin 489), Almanya’da (1,497), İngiltere’de (1,406) ve İtalya’da (996) yeni Covid-19 vakası tespit edildi.
• Türkiye’de salgın tırmanışa geçti. Resmi istatistiklere dahi yeni vaka, ölüm ve ağır hasta sayısındaki artışı saklayamıyor. Son 24 saatte Türkiye’de yeni vaka sayısı 1,587 kişiye yükseldi. Toplam vaka sayısı 270 binin üzerine çıktı. Covid-19 nedeniyle 44 kişi hayatını kaybetti. Aktif hasta sayısı 18 bin 837 ve ağır hasta sayısı 961 kişiye yükseldi. Test sayısı yeniden 110 binin üzerine çıktı.
• Sağlık Bakanı Koca, “İstanbul, şu anda daha kontrollü… İstanbul’da ciddi bir artış yok. Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da artış var, dikkatlerimiz bu iki bölgede. Ege’de artış yok. İzmir’de kısmi bir artış var ama durum kontrol altında. Son dönemde artışın en fazla olduğu il Ankara… Konya, Kayseri, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Erzurum, Batman, Van, Ağrı da artış yaşanan illerimiz arasında… Mersin ve Manisa’da da artış var ama bu iki ilimizde durum daha kontrollü…” ifadesini kullandı.

• Keçiören gerçeği: Covid-19 ölümleri, resmi kaydın 5 katı! Keçiören’in vefat kayıtlarına göre ilçede bugüne kadar 31 kişi ‘Covid-19’dan yaşamını yitirdi. Aynı dönemde ‘bulaşıcı hastalık’ tanımlı ölümler ise 126 olarak kayıtlara geçti. Yakınları, ‘bulaşıcı hastalık’ tanımlı kayıplarının Covid-19 tedavisi gördüğünü söylüyor
• Hükümetin ‘corona’da ikinci dalga beklentisiyle eylül-ekim aylarına yönelik yeni planları değerlendirdiği belirtildi. İstanbul olmak üzere, Marmara Bölgesi’nde Bursa, Kocaeli, Sakarya ve Yalova gibi illerdeki vaka sayılarında üç-dört hafta içinde artış bekleniyor. Buna Ankara ve Konya’daki artış örnek olarak gösteriliyor. Hükümetin ‘corona’ya karşı değerlendirdiği planlar madde madde şöyle:
 Bundan sonra blok yasaklar uygulanmayacak. Bölgesel yasaklar ve kararlar devam edecek. Nerede sorun varsa orası izole edilecek. İşyerleri ve dükkanlar kapatılmayacak.
 İllerdeki duruma göre hafta sonu sokağa çıkma yasakları ilan edilebilecek.
 Hareketliliği yavaşlatacak kararlar alınacak. Bu konuda 65 yaş üstü ve üniversite öğrencilerine yönelik kararlar etkili olacak. 65 yaş üstü gruplar için belli alanlara girememe yasağı devam edebilecek. Onların bineceği otobüs, gideceği parkın ayrı olması gibi yaklaşımlar sergilenebilecek.
 Dışarıdaki hareketliliği gruplara ayırma planlaması yapılacak.
 Toplantılarda ilköğretimin açık olması, kronik rahatsızlığı olan çocukların evde eğitim görmesi, üst sınıflarda sadece 8 ve 12. sınıfların okula gitmesine sıcak bakılıyor.
 Üniversitelerin açılması ise planlar arasında değil. 8 milyon gencin tüm Türkiye genelinde harekette olmasının, yurtların, okul kantinlerinin, okulların çevresindeki kafeteryaların hareketlenmesi anlamına geleceği, bunun da kontrol edilemeyeceği konuşuluyor.
• Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar celp dönemi test yapılan kişilere ilişkin, “Haziran celbinde 176 bin kişiye, Ağustos celbinde 43 bin kişiye test yapıldı. Bunlardan 1350’si pozitif çıktı. Bunlar askere alınmadı. Bedellilerden 15 bin 500 kişiye test yapıldı, 66 pozitif çıktı, bunların askerliği ertelendi” açıklaması yaptı. 12 Mart’ta Covid-19 ile Mücadele Merkezi’ni (KOMMER) kurduklarını hatırlatan Akar, şimdiye kadar 500 bin test yapıldığı bilgisini verdi. Bakan Akar, KOMMER çalışmaları çerçevesinde kuvvet komutanlıklarının dikim evleri ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu iş birliğinde cerrahi maske üretimlerinin yapıldığını hatırlatarak, şu ana kadar 80-85 milyon civarında maske üretildiğini açıkladı.
• Eğitim Sen geçen Çarşamba gününden beri hafta içi her gün açıkladığı Salgın Günlerinde Eğitim Raporu’nun 4’üncüsünü yayımladı. Buna göre dün Covid-19 vakası görülen veya pozitif vakayla temaslıların çalışmalara katıldığı eğitim kurumlarına 133 okul daha eklendi. Sendika daha önce açıkladığı iki kurumda ise pozitif vaka tespit edilemediğini belirtti. Böylece Covid-19 görülen okul sayısı 307’ye yükseldi.
• Covid-19 salgınında artan vaka ve can kayıplarının ardından Konya’daki Selçuk Üniversitesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi ve Konya Teknik Üniversitesi, 2020-2021 öğretim yılı güz yarıyılında ön lisans, lisans ve lisansüstü tüm derslerin uzaktan öğretimle yürütüleceğini duyurdu.
• Cezaevlerine ziyarette HES kodu zorunluluğu getirildi.
• Ulaşım araçları üretimi yapan TEMSA’da çalışan işçiler, 6 kişinin Kovid-19 testlerinin pozitif çıktığını dile getirdi. Bir arkadaşlarının da yoğun bakımda olduğunu söyleyen işçiler, hükümetin patronlar için tedbir almasına tepkili. TEMSA işçileri Covid-19 pozitif vakalarının rastlandığı bölümler dahil fabrikada üretimin sürdüğünü belirtti.
• Sağlık Bakanlığı’nın corona virüsü teşhisi için kullanılan PCR testini yapan kuruluşlara gönderdiği uyarı yazısı, 8 Ağustos’tan sonra bazı sağlık kuruluşlarının pozitif çıkan sonuçları bu verilerin toplandığı sisteme kaydetmediğini ortaya çıkardı.
• Hekimler, Türkiye’ye gelen turistlere test yapılmadığını belirterek Antalya’da vakaların patlayacağı uyarısında bulundu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Adıyaman: “Türkiye havayolu ve denizyolu ile yurtdışından gelenlere test yapmayan nadir ülkelerden biri. Ancak Türkiye’den gidenlere test yapılıyor. Rusya’da Covid-19 salgını aldı başını gidiyor, binlerce Rus turist şu an Antalya’da. Antalya’da vakaların patlayacağını düşünüyoruz, belki de patladı. Almanya’ya testsiz gir bakalım girebiliyor musun? Türkiye çok büyük risk altında.”
• Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin: “Sağlık Bakanlığı bir yönetmelik hazırlamıştı, standartları oldukça yüksekti. Sonra işin içine Turizm Bakanlığı girdi, şimdi onların yönetmeliğine göre hareket ediliyor. Turizm beklentisi çok olduğu için biz Türkiye’ye gelen turistlerden test istemez hale geldik. Turistlerin havalimanında ve transfer aracında ateşleri ölçülüyormuş, onun dışında önlem yok. Ama Türkiye’den giderken Ruslar mutlaka son 48 saatlik PCR testi istiyormuş. Rusya’dan gelenlerde eğer ateş varsa ve şüphe varsa otellerde karantina odaları yapıldı, orada tutuluyor ve PCR testi yapılıyor. Mart ayındaki pikten daha fazla hastamız var. Bu hem iç hem dış turizm hareketliliğiyle oldu. Antalya’da 300- 350 civarında yeni hasta tespit edildiği söyleniyor. Turizm alanındaki verilere hiç erişemiyoruz. Hem Ruslardan hem turizm işçilerinde yayılacak bu hastalık. ”
• Yunanistan’ın Zante Adası’ndan Galler’in başkenti Cardiff’e uçan bir uçaktaki bazı yolcuların Covid-19 testinin pozitif çıkması üzerine tüm yolcu ve mürettebatın kendilerini izole etmeleri istendi.
• Avrupa Birliği’nin (AB) yürütme organı Avrupa Komisyonu’nun 15 günde bir yenilenen seyahat tavsiyeleri listesi, 1 Eylül itibarıyla yeniden düzenlendi. Türkiye’ye uygulanan kısıtlamalar yine kaldırılmadı. Türkiye, yeni listede de, Covid-19 vakalarının son günlerde artması nedeniyle zorunlu haller dışında gidilmemesi istenen, “riskli ülkeler” listesinde kalmaya devam edecek. Seyahat tavsiyeleri listesi, AB vatandaşlarını uyarmak amacıyla ayda iki kez yenileniyor. AB, korona virüsü vaka sayısı her 100 bin kişide 16’nın üzerinde olan ülkeleri, “riskli” sayıyor.
• Avrupa’da giderek artan vakalar nedeniyle, İspanya ve Kıbrıs da birçok ülke tarafından, Türkiye’nin de yer aldığı zorunlu haller dışında gidilmemesi gereken turuncu listeye dahil edildi. Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya’nın yanı sıra, 1 Eylül’den itibaren Macaristan ve Slovakya da turuncu listeye alınacak. Birçok Avrupa ülkesi, AB sınırları içindeki bu ülkelere de seyahat kısıtlaması getirilecek. Belçika ve Fransa’nın belirli kesimleri de, yüksek vaka artışı yüzünden turuncu listeye alındı. Fransa’da yaklaşık 15 bölgeye, zorunlu haller dışında gidilmesi önerilmiyor.
• Covid-19 salgınında sayıların yeniden artması sebebiyle Macaristan yeni önlemler alıyor. Ülke, bugünden itibaren tüm sınırlarını kapatma kararı aldı. Bugünden itibaren Macaristan vatandaşı olmayanların Macaristan’a girmelerine, geldikleri ülke fark etmeksizin izin verilmeyecek. Ancak çok özel durumlarda istisna yapılabilecek.

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

• Tutuklu avukat Ebru Timtik “adil yargılanma” talebiyle girdiği ölüm orucunun 238’inci gününde yaşamını yitirirken, benzer taleple ölüm orucunda olan Aytaç Ünsal’ın eylemi ise sürüyor. Küçükçekmece ilçesinde bulunan İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tutulan tutuklu avukat Ünsal’ın eylemi 211’inci gününde. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) raporuna rağmen tahliye edilmeyen Ünsal’ın sağlık durumu kritik eşiği de geçti. Aşırı kilo kaybı yaşayan Ünsal’ın vücudunda yaralar çıktığı, ayak ve karın bölgelerinde şişmeler yaşandığı öğrenildi.

Ünsal’ın tutulduğu hastanede önünden bir an olsun ayrılmayan babası Nihat Ünsal, oğlunun kritik eşiği çoktan geçtiğine dikkati çekerek, bir an önce adım atılmasını istedi. Oğlunun 20 arkadaşıyla birlikte çok büyük haksızlığa uğradıklarını kaydeden baba Ünsal, hastanedeki koşulların çok daha kötü olduğunu söyledi. Oğlunun hayati riskinin olduğu yönünde doktor raporu verildiğini kaydeden baba Ünsal, “Hayati riski olan bir insanı cezaevinden daha ağır koşulları olan bir yerde zorla tutuyorlar ve 33 gündür burada. Aytaç ‘mücadeleyi yükseltin’ diyor. Annesi de jandarmaların arasında küçücük bir pencere var oradan görüşebiliyor. Havalandırması yok, sürekli odasında ışık yanıyor” diye konuştu.

• Halkların Demokratik Partisi (HDP), demokratik toplumsal kesimleri bir araya getirmek amacıyla 1 Haziran’da başlattığı ‘Demokratik Mücadele Programı’ sonucunda Barışa Çağrı Deklarasyonu’nu, 1 Eylül Dünya Barış Günü öncesi açıkladı.

Deklarasyon, Eşbaşkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar tarafından dün Meclis’te düzenlenen basın toplantısıyla paylaşıldı. Derin bir toplumsal, siyasal ve ekonomik kriz yaşandığı; mevcut kriz halinin sürdürülebilir olmadığı belirtilen açıklamada, zor ve baskı aygıtlarıyla susturulan, itaat eden bir toplum halinin dayatıldığı kaydedildi.
Ekonomiden siyasete, yönetim biçiminden toplumsal ilişkilere kadar yaşanan sorunların temelinde, iktidarın içeride ve dışarıda derinleştirdiği kutuplaştırma, gerginlik, çatışma ve savaş politikalarının yattığı vurgulanan açıklamada, ”Bu gerçeklik, yönetim bunalımının ve ekonomik krizin temel sebebidir. Başta Kürt halkının demokratik kazanımları olmak üzere tüm toplumsal ve siyasal muhalefeti hedef alan bu çatışmacı zihniyet, ülke sınırlarının içinde de dışında da bir yönetim biçimi halini almıştır” denildi.

“Bu girdaptan kurtulmanın mümkün olduğu belirtilen açıklamada, şu tespit ve çağrılar yapıldı: ”Mevcut hal, hal değildir. Krizler aynı zamanda yeni başlangıç imkanları demektir. Gelin birlikte siyasal hırs, kibir, parti öncelikleri ve kısır çekişmelerin çok üstünde bir evrensel değer olan barışı birlikte kuralım, birlikte inşa edelim. Kürt meselesinin bugün ulaştığı düzey, bütün varlığıyla çözümü dayatıyor. Bu ülkenin demokratik ve ortak geleceğini düşünen hiç kimse bu gerçeğe gözlerini yumamaz, yummamalıdır. Sorun, artık bölgesel ve küresel bir boyut kazanmıştır ama burada çözülmelidir. O yüzden bugün buradan, Türkiye Meclisi’nden bir kez daha çözüm isteyen bütün güçlere sesleniyoruz: Hepimizin bu konuda sorumlulukları var. Kimse çözümden kaçamaz. Bıçağın kemiğe dayandığı bir dönemden geçiyoruz. Demokratik çözüm ve barış kendini tüm yakıcılığıyla dayatmaktadır.”

“Emek ve meslek örgütlerine, sivil toplum örgütlerine, her alanda faaliyet yürüten demokratik kuruluşlara ve toplumun vicdanı olan aydınlara ve kanaat önderlerine çağrı yapıyoruz: Savaş ve çatışma politikalarına karşı çaresiz olunduğu duygusunu geride bırakın. Barış için çalışmaları ilerletin. Bir araya gelin. Gücünüz var, imkanlarınız var. Barışın yolunu açmak için karar, inanç ve cesaret lazım.
Acil bir ‘Büyük Barış Hareketi’ne ihtiyacı var. Bu amaç uğruna fedakârlık yapacak olan tüm aydınlar, akademisyenler ve sanatçıların her zamankinden daha fazla çaba göstermeye, taraflarla temas kurmaya ve özgürce tartışmaya davet ediyoruz. Barışı hep birlikte inşa edebiliriz.
Bu sorun, sadece Kürtlerin ve HDP’nin sorunu olarak görülemez. HDP Kürt sorununun çözümü konusunda hak ve özgürlüklerden yana taraftır. Bizim rolümüz diyalog ve müzakeredir. Demokratik çözüm ve barış isteyen herkesle çalışmaya hazırız.”

• Bursa Orhangazi’de bulunan Cargill Fabrikası’nda Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan 14 işçi, eylemlerinin 867’nci gününde İstanbul Ümraniye’de bulunan Coca Cola Genel Merkezi önünde açıklama yaptı. “Çocuklar iyi yaşasın diye babalar direniyor” pankartının açıldığı açıklamada, sık sık “Gemileri yaktık geri dönüş yok” ve “Direne, direne kazanacağız” sloganları atıldı. Birçok sendika ve siyasi parti üyesi açıklamaya destek verdi.
• Milas İkizköy’de susuzluk devam ediyor. Köyün suyunun vanası Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş’de olan İkizköy kadınları ise, isyanlarını bir videoda dile getirdiler.

Sosyal medya üzerinden yörede yaşayanlar tarafından paylaşılan video üzerine yapılan çarpıcı bir yorum, durumu tam olarak açıklıyor: “İkizköy’de ‘susuz yaz’. Bu film değil, gerçek. Bu kömürün suyu hiç kesilmiyor ama köyün suyu hep kesiliyor. Kömür su içmez insan su içer…”

• Sakarya’nın Hendek ilçesinde bulunan Büyük Coşkunlar havai fişek fabrikasında 3 Temmuz günü meydana gelen, 7 işçinin öldüğü 114 işçinin yaralandığı patlamayla ilgili bilirkişi raporu tamamlandı. İş cinayetinin göz göre göre geldiğini ortaya koyan rapora göre maliyeti yüksek olduğu için kullanılması gereken fan yerine başka maliyeti düşük fan kullanıldı, taşıma elektrik kullanıldı, işçilerin bazılarına antistatik ayakkabı verilmedi, depolama ve üretim tüzüğe aykırı yapıldı.

JİN
• İpek Er’e tecavüz ederek intihara sürüklenmesine neden olan uzman çavuş Musa Orhan tahliye edilirken, siyasetçi ve aktivistler bunların özel savaş politikası olduğuna dikkat çekti ve “Belki de arkasını sıvazlayıp ‘iyi yaptın aslanım’ diye takdir eden amirlerin vardır” dedi.
Musa Orhan’ın rahat bir şekilde İpek’e, “Bana bir şey olmaz, daha önce de yaptım” sözlerini hatırlatan İnsan ve Özgürlük Partisi Başkan Yardımcısı Menice Gülmez, bunun devletin tecavüz faillerini korumasının yansıması olduğuna dikkat çekti. “Devlet kurumundan kişiler bu olayları örtbas ediyorsa o zaman insanlar kime inanacak?” diye soran Menice, “Bir kadına tecavüz ediliyor, kadın canına kast ediyor ancak fail gözaltına bile alınmıyor. Tutuklanmaması devlet mekanizmasının ne kadar büyük bir yozlaşmanın içerisinde olduğunu ortaya koyuyor. Belki de arkasını sıvazlayıp ‘iyi yaptın aslanım’ diye takdir eden amirler vardır. Böyle bir ülkede yaşıyoruz” dedi.
Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Aynur Sarıca da özel savaş politikasıyla karşı karşıya olduklarını dile getirdi. Bölge kentlerinde, küçük illerdeki üniversitelerde, genç kadınlar üzerinde özel politikaların olduğunu belirten Aynur, “Batman’da yaşanan olayı devlet hemen başka bir gündemle değiştirmeye çalıştı. Fail ne kadar teşhir edilse de maalesef sadece ya yurt dışı yasağıyla ya da uzaklaştırma cezasıyla ödüllendirilerek salınıyor. Bu da özel savaş politikanın devam etmesi anlamındadır. Bunun mesajı veriliyor. Biz bunlara karşı kadınlarla bire bir görüşerek ne yapmamız gerektiği üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Mücadelemizi yükselterek böylesi kirli politikaları yürüten kişilerden hesap soracağız” ifadelerini kullandı.
• Son 10 günde 13 kadın öldürülmesiyle İstanbul Sözleşmesi’nin önemi bir kez daha vurgu yapan kadınlar, cinayetleri “kadın kırımı” olarak değerlendirerek, şiddet ve cinayetlerin altında iktidarın erkeği koruyan politikalarının olduğunu söyledi. Yaşamına son veren İpek Er’in tecavüz faili Uzman Çavuş Musa Orhan’ın serbest bırakılmasına yönelik tepkiler devam ederken, karakola şikayette bulunmasına rağmen Remziye Yoldaş, Diyarbakır’da evli olduğu cezaevi firarisi erkek Veysi Yoldaş tarafından katledildi. Yoldaş’ın ölümü ile birlikte Türkiye’de 10 günde 15 kadın öldürüldü. Kadınlardan 13’ü erkekler tarafından katledilirken, 2’si ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.

• 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü yine erkek-devletin yol açtığı şiddet, savaş ve ölümün gölgesinde karşıladıklarını söyleyen kadınlar, “Barışı bu dünyaya biz kadınlar getireceğiz. Barışı engelleyenlere karşı var gücümüzle mücadele edeceğiz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Göç ve Mülteci Komisyonu Eşsözcüsü Gülsüm Ağaoğlu, devletin tüm saldırılarına rağmen barışın sağlanması için mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini vurguladı. “Barış bu ülkeye mutlaka ama mutlaka gelecek” diyen Gülsüm, şunları belirtti: “Halkların eşit, bir arada yaşama koşulları oluşturulmadıkça, Kürtlere dönük düşmanca tutumlardan vazgeçilmedikçe, kadın cinayetleri engellenmedikçe bu ülkeye barışın gelmesi zor olur, biliyoruz. Biz HDP olarak barış için mücadele etmeye ısrarla ve umutla devam edeceğiz. Barışın takipçisiyiz. Barışı bu ülkeye mutlaka getireceğiz.”

HDP Ümraniye İlçe Eşbaşkanı Kadriye Doğan, kadına yönelik şiddet sona ermeden de barışın sağlanamayacağını vurguladı. Kadriye, “Yıllardır tecavüz, kadın bedenine saldırı bir savaş politikası olarak kullanılıyordu. Ancak yakın zamanda bu konsept çok daha derin ve can alıcı bir şekilde gündeme geliyor. Üniformalı failler devlet tarafından aklanıyor. Hatta, bu üniformalılar tarafından alenen ‘Yaparız, başımıza da bir şey gelmez’ denildiğine şahit oluyoruz. Bunlara tahammülümüz kalmadı ancak mücadele etmekten başka da seçeneğimizin olmadığını biliyoruz. Bu nedenle zaten alanlardayız. Evet barış istiyoruz. Bize yapılanları asla kabul etmiyoruz. Sonuna kadar reddediyoruz. Reddedeceğiz. Ve bir gün barışın olacağına tüm kalbimle inanıyorum. Bu ceberut iktidarlar bir gün hak ettikleri yerlere gönderilecekler” diye konuştu.

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK
• Bilim insanları, ormansızlaşma ve beraberinde biyoçeşitliliğin azalmasıyla ölümcül salgınların sayısının artacağı konusunda uyarıyor. Uzmanlar, kontrolsüz yıkımların hastalıkların yayılması için ‘kusursuz bir fırtına’ yarattığını dile getiriyor.
Doğal yaşam korumacıları ve biyologlar tarafından gelecek ay New York’ta yapılması planlanan biyolojik çeşitlilik konulu BM zirvesinde, çevresel yıkım ile Covid-19 gibi ölümcül yeni hastalıkların ortaya çıkması arasında güçlü bir bağlantı olduğuna dair açık kanıtlar olduğu dile getirilecek.
Delegelere, yaygın ormansızlaşma, tarım ve uzak bölgelerdeki maden faaliyetlerindeki kontrolsüz yayılmanın -yanı sıra vahşi hayvanların gıda, geleneksel ilaçlar ve egzotik evcil hayvan kaynakları olarak sömürülmesinin-, yaban hayatından insanlara hastalıkların yayılması için ‘kusursuz bir fırtına’ yarattığı söylenecek.
Cambridge Üniversitesi Veterinerlik Bölümü Başkanı Profesör James Wood, “Yeni bir hastalığın ilerleyerek bulaşması, salgın hikayesindeki bir başka önemli unsurdur” diyor: “Domuz gribi salgınını düşünün. Neler olduğunu anlamadan önce bunu dünyanın dört bir yanına birkaç defa uçurduk. Küresel bağlantı, Covid-19’un dünya üzerindeki hemen hemen her ülkeye taşınmasına olanak sağladı ve hala da buna olanak sağlıyor.”
https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2020/08/31/ormanlardaki-buyuk-yikim-daha-fazla-salgina-neden-olacak/

• Virüsün tespit edildiği ilk günlerden bu yana bilim insanları el dezenfektanı kullanılması çağrısında bulunurken, İngiltere’deki Lincoln Üniversitesi’nde görevli bilim insanı Dr. Andrew Kemp “Eğer el dezenfektanlarını aşırı kullanırsak, Covid-19 haricindeki bakteriler bunlara adapte olarak hayata tutunabilirler” uyarısı yaptı.
“Bu tür solüsyonlar eller üzerinde bulunan diğer bakteri ve virüslerin yayılmasına ve yeni bir formda yaşamaya adapte olmasına imkan tanıyabilir. Bu da hiçbir şekilde öldürülemeyen ‘süperbakterilerin’ oluşmasına sebep olur. Bu durum felaket durumuyla eşdeğerdir” uyarısında bulunan Kemp şunları söyledi:
“Bu tür solüsyonlara ve alkole dayanıklı bakteriler daha zararlıdır. Dolayısıyla kamu sağlığı konusunda dezenfektan ve jellere bu kadar önem verilmemeli ve onlara güvenilmemeli. El jelleri ve dezenfektanlar eğer su ve sabun yoksa kullanılmalı ve kısa vadede çözüm sağlayacak şeylerdir ve son çare olarak kullanılmalıdır.”
• Şırnak’ın Cudi ve Gabar dağları ile Besta bölgesi başta olmak üzere kentin birçok noktasında aylardır operasyonlara çıkan askerlerin çıkardığı orman yangınları devam ediyor. Yangınların yanı sıra kalekollar için geçtiğimiz aylarda başlayan ağaç kıyımı da sürüyor. Şimdiye kadar yüzbinlerce ağacın kesildiği bölgede, orman yangınlarının da sık sık çıkması dikkat çekiyor. Üç gün önce Cudi Dağı’nın eteklerinde bulunan Cifanê (Cevizdüzü) köyünde başlayan orman yangını, köylülerin müdahalesine rağmen sürüyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) kent milletvekilleri, yangınların bilinçli olarak çıkarıldığını belirterek, köylerde kalan son yurttaşların da bu yolla göçertilmek istendiğine işaret etti.

GÖRÜŞLER
• Corona pandemisi ilk çıktığı günlerde hastalık toplumun tüm katmanlarını etkileyen yani sınıf ayrımı gözetmeyen bir hastalık olarak tanımlandı. İlerleyen dönemlerde orta ve üst sınıfın hastalıktan korunma için çalışma yaşamında yaptığı değişiklik hastalıktan korunmalarına olumlu yönde etki etti. Ancak aynı durum işçiler için geçerli olmadı. Fabrikaların ve hizmet sektörünün yüksek kâr hırsı nedeniyle üretim devam etti ve hastalıktan korunma için alınan önlemler yeterli değildi. Gecelere kadar süren uzun mesai süreleri, iç içe çalışma, toplu yerlerde yemek yeme, toplu ulaşımın olması işçilerde salgının yayılmasını arttırdı.
Beyaz yakalılarda oluşan herhangi bir semptomun hemen müdahale edilmesi gerektiğini düşünen yöneticiler, mavi yakalılarda oluşan semptomların pek önemsenmemesi gerektiği, ‘işçilerin kaytarmaya çalıştığı’ tespitini yaparak çalıştırmaya devam ettirildiler. Bu sınıf içi ayrımcılığın sonucunda fabrikalarda corona pozitifli vakalarda patlama yaşanmaya başlandı. Filyasyonun yapılamadığı fabrikalarda (yakın temaslıları izole etmeye yöneticiler yanaşmıyorlar) vakalar gün geçtikçe artmaya devam ediyor.

EKLER
• Işıl Özgentürk’ün çukuru/ İrfan Aktan

Işıl Özgentürk’ün Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınladığı ‘Porno çukurunda debeleniyoruz’ başlıklı yazısı bir zavallılığın dışavurumu değil; seçilmiş, bilinçli, tercih edilmiş bir cehalete dayanılarak Kürtlere karşı yapılan ırkçı bir saldırıdır. Özgentürk belki yarın bu yazısından ötürü özür de diler ama artık Freudyen dil sürçmesi gerçekleşti ve mesele özür dilemesi değil, bırakın yazdığı yazıyı yayınlamayı,yazdıklarını aklına bile getirmiş olmasıdır.

“Özgentürk’ün bu sefil değerlendirmesi onu sadece bir cahil yapmaya yetmez. Zira intiharla sonuçlanan bir cinsel saldırıyı pornoyla ve halkın “kızlarına değer vermemesiyle” açıklamak da ırkçı bir saldırganlıktır. Özgentürk’ün porno kavramsallaştırması üzerinden gitsek bile, esas kendisinin, cezasız bırakılmış korkunç bir olayı pornografikleştirdiğini söyleyebiliriz: Şiddeti görmezden gelen, ırkçı, bilinçli bir cehalet, saldırgan bir pornografi.”
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/08/31/isil-ozgenturkun-cukuru/

Zor Zamanlarda Yaşamak / Şebnem Korur Fincancı

“Onun aksine kurtulmak, yaşamak, hepimiz için adalet isteyen Ebru Timtik de 42 yaşında öldü. Kurtaramadık, ellerimizden kayıp gitti. Ardında devasa bir bilgi kirliliği ve yalan haberleri bırakarak. Savcı Kiraz’ın vahşice öldürülmesinde açıklanmamış pek çok ayrıntı tartışılır, soruların çoğu yanıtsız bırakılırken, bir yalancı tanığın ifadesiyle silahı Ebru’nun temin etmiş “olabileceği” üzerine kurulmuş bir yargıla “yama”manın sanığı kılınmış. Ebru öğrencim, sonra dostum ve elbette avukatım oldu. Üç insan yitirdim Ebru’yu kurtarmayı başaramadığımızda.”

“Kimse aşağılarda kalmasın, herkes özgür ve onurlu olabilsin diye mücadele eden, bu mücadelede yitip giden insanların tarihidir insanlık tarihi. Mücadele yöntemleri farklı olabilir, bizlere çok aykırı ve sert de gelebilir. Ancak Fuller’ın dediği gibi bu mücadelelerden insanlık çok değerli kazanımlarla çıkmıştır. İnsanlar yitip gitmesin, ihlaller yaşanmasın diye insan hakları mücadelesi veren bizler ise, insanlık adına mücadele verenlere saygıyla yaklaşır, yaşama tutunmaları için sesleri olmaya çalışırız. Eylemi değil, talebi tartışırız.”

Hükümet işçiyi borçlandırdı, sendikalar kendilerini korudu

Sokaktaki her 3 kişiden birinin işsiz olduğunu söyleyen sosyolog Hakan Koçak, hükümetin salgında işçileri kredi adı altında ‘borçlandırdığını’, sendikaların birçoğunun ise işçi sınıfı yerine kendilerini korumaya yöneldiği eleştirisinde bulundu.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) tarafından açıklanan “Kovid-19 İşçileri Nasıl Etkiledi?” başlıklı araştırma raporu, koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde emekçilerin karşı karşıya kaldıkları zorlukları bir kez daha gözler önüne serdi. Araştırmaya göre, işçilerin yüzde 75’i ekonomik zorluklar yaşarken, işçilerin yüzde 82’si ise kendisini ya da işini tehlikede görüyor.

Salgın bittiğinde tarihe, “Türkiye’de işçilerin büyük bölümü kendilerini yalnız hissetti” notunun düşüleceğini kaydeden Koçak, “İşçiler kapitalizmin en korkunç ikilemi olan ya açlıktan ya da salgından ölmek ikilemiyle karşı karşıya kaldılar. Bu durumda bizim emek örgütlerimiz yapısal zaaflarını gösterdi. Sendikaların birçoğu işçi sınıfını korumak yerine kendilerini korumaya yöneldi. Biz üye sayımızı koruyalım bakış açısı ile olaya baktılar. İstisnalar dışında örgütlü oldukları fabrikalardaki vaka sayılarını bile toplamadılar”
http://mezopotamyaajansi22.com/tum-haberler/content/view/108062



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...