Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ  (30 OCAK 2021)

KORONA GÜNLÜĞÜ  (30 OCAK 2021)

KORONA GÜNLÜĞÜ  (30 OCAK 2021)

Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor! İskenderun Devlet Hastanesi’nde çalışan Sağlık Memuru Atılım Köker Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.

***

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye genelinde 17 şehirde, 128 kişide mutasyonlu Covid-19 virüsü tespit edildiğini açıkladı. 17 şehrimizde İngiltere varyantı görüldü.

***

Covid-19 pandemisi çok görülmeye, çok öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 102 milyon 600 bini geçerken enfeksiyona bağlı hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 215 bine kişiye dayandı. Bulaş potansiyelini gösteren aktif hasta sayısı da 26 milyonu geçti. Toplam vaka sayısının 1 milyonun üzerinde oldugu ülke sayısı 19’a yükseldi.

Dünya genelinde son 24 saatte yeni vaka sayısı 588 bin 571 kişi, Covid-19 nedeniyle  hayatını kaybedenlerin sayısı 14 bin 988 kişi oldu. Günlük vaka bildirimin yüksek olduğu ülkeler şunlar: ABD (169 bin), Brezilya (58.7 bin), İspanya (38.1 bin), İngiltere (29.1 bin), Fransa (22.9 bin), Rusya (19.2 bin), Meksika (18.7 bin), Endonezya (13.8 bin), İtalya (13.6 bin), Portekiz (13.2 bin), Almanya (12.8 bin), Hindistan (12.5 bin) ve Kolombiya (10.1 bin).

***

Türkiye’de Covid-19 salgını hala kontrol altına alınmadı. Yeni vaka sayısı yüksek sayıda devam ediyor. Son 24 saatte 6 bin 912 kişide Covid-19 pozitifliği saptandı. Böylece toplam vaka sayısı ise 2 milyon 464 bini geçti. Ölümler ise hala ciddi düzeyde. Son 24 saatte 131 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 25 bin 736 kişiye yükseldi. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı 664 kişiye indi. Günlük test sayısı 165 binin üzerinde. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.

Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısı hala yüksek, 89 bin 985 aktif hastaya sahibiz. Bu hastalar bulaştırma potansiyelinin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Ağır hasta sayısı iki binin altına indi, bununla birlikte 1,740 ağır hastaya sahibiz. Aktif hastaların içinde ağır hastaların payı hala oldukça yüksek! Halen %1.9 olan ağır hasta oranı hala dünya ortalamasının (%0.4) yaklaşık beş katı! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunu tekrar tekrar hatırlatıyoruz.

***

Prof. Dr. Bülent Ertuğrul ve Prof. Dr. Nilay Etiler, okulların 15 Şubat’ta açılmasının büyük bir risk barındığını ancak uzun süre yüz yüze eğitimden uzak kalmanın da büyük sorunlar yaratacağını vurguladılar. Eğitimi önceliğe koyarak salgın planlaması yapılması gerektiğini vurgulayan Ertuğrul,  şöyle devam etti: “ Kısmi kısıtlamalara giderken çifte standartlı gitmemek gerekiyor. Bir grup tatillere gidiyor, oteller doluyor,  hiçbir tedbire uyulmuyor diğer taraftan okullar ve dükkanlar, lokantalar kapalı kalıyor. Bu standarttı tutturmadığımız sürece salgınla mücadelemiz zor olacak.  Bir standart tutturup önceliği eğitime vermemiz sonrasında diğerlerini düşünmememiz gerekiyor. Ama biz bunları yapmıyoruz, otellerde partiler veriliyor, virüs oralarda yayılıyor,  biz okulların açılıp açılmayacağını konuşuyoruz. Bu ironik bir durum.”

***

Rusya’da yeni tip koronavirüs (Covid-19) nedeniyle uzaktan eğitim uygulamasını sürdüren yüksek öğretim kurumları, 8 Şubat’ta yüz yüze eğitime başlayacak. Moskova ve St. Petersburg kentindeki yüksek öğretim kurumları, 13 Kasım 2020’de uzaktan eğitim uygulamasına geçmişti. Ülkenin diğer bölgelerindeki okullarla ilgili karar ise salgın durumuna göre alınmıştı.

***

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, Ankara’da şubat ayının ortasında ‘beşinci dalga’nın beklendiğini söyledi. Azap, Ankara’da geçen yıl nisan, haziran, ağustos ve kasım aylarında olmak üzere dört dalga yaşandığını ifade etti ve şöyle devam etti: “Maalesef şu anda olgu sayısında kıpırdanma var. Ankara’da beklediğimiz beşinci dalga muhtemelen şubat ayı ortasında başlayacak, mart ortasına kadar sürecek.” Dünyada 100 milyon vaka görüldüğünü, 2 milyon kişinin hayatını kaybettiğini aktaran Azap, şu tahmini yaptı: “Bunlar kesin tanı alınan sayılar. Tanı koyduğunuz her bir olguya karşılık tanı koymadığınız dokuz olgu var. 100 milyon olgu diyoruz ama 1 milyar kişiyi buldu. Yani dünya nüfusunun 1 milyarı enfekte oldu. Ölüm sayısı da 2 milyon diyoruz ama tanı koyamadıklarınızla 5 milyona yakın kaybımız oldu. Salgın bitecek ama virüs kaybolmayacak.” Prof. Dr. Azap, Covid-19’un mevsimsel bir enfeksiyon olarak kışın artan yazın azalan, grip gibi bir hastalık olmasının beklendiğini, ‘en iyimser tahminle’ bağışıklığın iki yıl sürmesi halinde, ‘iki yılda bir yine özellikle kış aylarında artan sonra azalan bir hastalık olacağını’kaydetti.

***

KKTC’de korona virüsü vaka sayılarının artmasıyla beraber adanın genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Hükümetten yapılan açıklamada, tam kapanmanın bir hafta süreyle yürürlükte olacağı duyuruldu. KKTC Sağlık Bakanı ile sağlık uzmanları ise, bir haftalık acil önlemlerin Covid-19’un yayılışını ‘durdurmaya yetmeyeceğini’ aktardı.

***

Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ümit Savaşçı, Coronavirus’e karşı alınan tedbirler nedeniyle şu anda grip vakalarının ‘sıfır’ olduğunu söyledi.

***

Almanya, mutasyona uğrayıp daha hızlı yayıldığı tespit edilen yeni tip korona virüsünün sık görüldüğü İngiltere, İrlanda, Portekiz, Güney Afrika ve Brezilya’dan ülkeye yolcu girişini bugünden itibaren yasakladı. Yasak yarından itibaren de Afrika kıtasındaki Esvatini ve Lesotho’dan Almanya’ya gitmek isteyenler için geçerli olacak.

***

Fransa Başbakanı Jean Castex, Covid-19 salgının durumunun endişe verici olduğunu ifade eden Castex, ülke genelinde 18.00-06.00 saatlerinde uygulanan sokağa çıkma yasağının Covid-19’a karşı etkili olduğunu ancak yetersiz kaldığını söyledi. Castex, şimdilik yeniden karantina kararı almayacaklarını ancak salgına karşı ek tedbirlerin hayata geçirileceğini aktardı. “AB dışındaki ülkelerden Fransa’ya giriş çıkışlar zaruri haller dışında 31 Ocak’tan itibaren yasaklanacak” diyen Castex, sınırlarda çalışanlar hariç AB ülkelerinden gelenler için ise PCR testinin zorunlu olacağını açıkladı.

Castex, ülkede gıda ürünlerinin satılmadığı büyük alışveriş merkezlerinin 31 Ocak’tan itibaren kapatılacağını belirtti.

***

Almanya, Covid-19 aşısı teminindeki eksikliği “monoklonal antikorlara” dayalı yeni bir ilaçla telafi edeceğini, nüfusunu bu tedaviyle korumaya çalışacağını açıkladı.

***

Hollanda’daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi ve Etiyopya Armauer Hansen Araştırma Ensitüsü’nün ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmada Afrika’da yeni bir sıtma sineğini ortaya çıktığı belirtildi. Sivrisineğin, iki ana sıtma türü için son derece etkili bir yayıcı olduğu kaydedildi.

 

[su_box title=”AŞI TARTIŞMALARI” style=”soft” box_color=”#cb7631″ title_color=”#080404″ radius=”0″][/su_box]

ABD’li sağlık ürünleri devi Johnson&Johnson, geliştirdikleri korona virüsü aşısının virüse karşı küresel çapta yüzde 66 oranında etkili olduğunu duyurdu. ABD’de yürütülen çalışmalarda yüzde 72, Latin Amerika’da yüzde 66 ve Güney Afrika’da yapılan çalışmalarda yüzde 57 başarı oranı elde edildiği kaydedildi. Johnson&Johnson açıklamasında, aşının birçok farklı korona virüsü varyantı üzerinde denendiği aktarıldı. Çalışmalara yaklaşık 44 bin gönüllünün katıldığı belirtilirken, tek doz aşının hastaneye yatış oranını da düşürdüğü tespit edildi. Johnson&Johnson aşısına, önümüzdeki hafta ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nden (FDA) kullanım izni verilmesi öngörülüyor.

***

Avrupa İlaç Ajansı (EMA), AstraZeneca ve Oxford Üniversitesi tarafından Coronavirus’e karşı geliştirilen aşısının 18 yaş üzeri kişilerde uygulanmasını onayladı. EMA’dan yapılan açıklamada, “Henüz yaşlı katılımcılarda (55 yaş üstü) aşının ne kadar iyi çalışacağına dair bir istatistik sağlamak için yeterli sonuç bulunmamaktadır. Bu yaş grubunda, diğer aşılarla ilgili verilere dayalı olarak bir bağışıklık tepkisi görüldüğü için koruma beklenmektedir” denildi.

***

İtalya’da Covid-19 krizinin yönetimi için atanan özel komiser Domenico Arcuri, Moderna şirketinin aşı teslimatında kesinti yapacağını açıkladı. “7 Şubat’ın ardından başlayan haftada söz verilenden yüzde 20 daha az doz tedarik edileceği belirtildi” diyen yetkili, ABD’li şirketin İtalyan hükümetine bildirimde bulunduğunu aktardı.

***

Macaristan, Çin firması Sinopharm şirketinin geliştirdiği Covid-19 aşısını onaylayan ilk Avrupa Birliği ülkesi oldu. Macaristan Sağlık Hizmetleri Müdürü Cecilia Müller, ülkede ‘aşı seçeneklerinin arttığını’ söyledi.

***

Avrupa Birliği, koronavirüs aşı tedarikinde yaşanan sorunların ardından üye ülkelerdeki tesislerde üretilen aşıların 3’üncü ülkelere ihracatını izne tabi tutmaya başlıyor. Yeni mekanizmaya göre, AB’nin ön alım anlaşması imzaladığı BioNTech-Pfizer, AstraZeneca, Sanofi-GSK, Johnson and Johnson, CureVac ve Moderna firmalarının AB ülkelerindeki tesislerinde üretilen aşılar diğer ülkelere izinsiz satılamayacak.

***

AB ile AstraZeneca arasında yapılan aşı anlaşması yayımlandı. Avrupa Birliği (AB) ile yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı üreten AstraZeneca şirketi arasındaki ön alım anlaşmasında şirketin tedarikte “elinden gelen çabayı” göstereceği ve Birleşik Krallık’taki tesislerde de üretim yapacağı belirtildi.

***

Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü 2. sırada aşılanması gereken hasta grubu olarak kronik rahatsızlıkları olanları gösterdi, “Önce sağlık çalışanları, sonrasında da risk grupları aşılanacak” açıklaması yapıldı. Ancak hâlâ kronik hastaların ihtiyacını karşılayabilecek dozda yeterli aşı gelmedi. Aylardır eve kapalı yaşam süren, tedavileri yarım kalan kronik hastalar, aşılamanın geç başlamasına ve ülkeye getirilen aşı sayısının yetersizliğine tepki gösteriyor. “Aşılarımız nerede?” diye soran kronik hastalar, önce siyasilerin aşılanmasına da oldukça tepkili

***

Korona günlerinde hal-i pür melalimiz: Dokunma açlığı – Selay Dalaklı

Çevremizdeki insanlarla fiziksel temasta bulunmaktan kaçınmak korona günlerinde hayatımıza giren ilk önlemlerden biri oldu. Peki neredeyse bir senedir başka insanlara dokunamıyor olmak ruh ve beden sağlığımızı nasıl etkiledi?

Çevremizdeki insanlarla fiziksel temasta bulunmaktan kaçınmak korona günlerinde hayatımıza giren ilk önlemlerden biri oldu. Maske takan insanlara bakıp içten içe “Biraz abartmıyorlar mı sanki?” diye düşündüğümüz nispeten mutlu günlerde hükümet yetkilileri henüz “Hayat eve sığar” telkinleriyle bizi evde kalmaya çağırmıyorken, hemen hepimiz tokalaşmaktan ve sarılmaktan imtina etmeye başlamıştık bile. Aradan geçen zaman ise bu durumda hiçbir olumlu değişiklik yaratmadı. Aksine, aramızdaki mesafeyi daha da arttıran maske, siperlik gibi aksesuarlar hayatımızın çok sevmesek de ayrılmaz bir parçası halini aldı.

Şikayetlerin adı aynı: Dokunma açlığı

Farklı ülkelerden farklı insanların farklı sözcüklerle ifade ettiği bu hissin aslında tıp dilinde bir karşılığı var: Dokunma açlığı. Teksas Tıp Merkezi (TMC) İngilizcede “touch deprivation” veya “touch starvation” şeklinde karşımıza çıkan dokunma açlığını şöyle tanımlıyor: “Fiziksel temas sınırlı bir hal aldığında veya bazen tamamen ortadan kalktığında insanlar dokunma açlığı dediğimiz bir rahatsızlık yaşarlar.” TMC’ye konuşan psikiyatrist Asim Shah da dokunma açlığıyla ilgili bizimle şu detayları paylaşıyor: “Kişinin dokunma açlığı çekmesi yemek için açlık duyması gibidir. Yemek yemek isterler ama yiyemezler. Ruhları ve bedenleri başka birine dokunmak ister, fakat -bizim durumumuzda- pandemiyle ilişkilendirdikleri korku yüzünden dokunamazlar.”

Pandemi bizi sadece üzüntü ve stres yaratan pek çok farklı faktörle baş başa bırakmakla kalmadı, aynı zamanda başka bir insanın yakınlığı, dokunuşu ve sıcaklığı gibi bu stres, gerginlik ve moralsizliği bir nebze de olsa azaltıp bize güç verebilecek sosyal davranışlardan da mahrum bıraktı. O halde belki de artık şu soruyu sormanın zamanı gelmiştir: Peki ya ne yaparsak pandemi günlerinde çektiğimiz dokunma açlığını giderebilir, yarattığı hasarın kalıcı olmasını engelleyebiliriz?

The Guardian’dan Eleanor Morgan’ın aktardığına göre, bizim gibi bu konu üzerine kafa yoran araştırmacılar televizyonda veya bir filmde insanların başka insanlara ya da evcil hayvanlarına dokunduğunu görmenin izleyiciler için rahatlatıcı olabileceği sonucuna varmış. Nöroloji profesörü Fotopoulou bu dokunma türünü “temsili dokunma” şeklinde tanımlıyor ve bunun ne demek olduğunu kısaca şöyle açıklıyor: “Beyin çok algılı deneyimleri farklı şekillerde kodlar. Sadece diğerlerinin çektiği acıları ve aldığı zevkleri ‘görerek’ bunları ‘hissedebilmemiz’ mümkündür. Fakat burada söz konusu olan, gerçek dokunmanın yerini tam anlamıyla alan kalıcı bir durum değil, kısmi bir durumdur.”

ABD’nin Dokunma Araştırmaları Enstitüsü’nden Dr. Field da The New York Times ile bir dizi öneri paylaşıyor. Field’ın “cildi hareket ettirmek” başlığı altında topladığı, ciltteki duyu reseptörlerinin beyne gerekli mesajları gönderebilmesini sağlayacak önerilerinden bazıları şöyle: Saç derisine masaj yapmak, mekik çekmek, duş alırken tüm vücudunuzu fırçalamak, sıkı giysiler giymek, 4-5 kilo ağırlığında bir paket pirinç, un ya da en az onlar kadar yumuşak, ama ağır bir nesneyi göğsünüzün üzerine koymak, ağır bir battaniyenin altına girip yatmak, yoga yapmak… Ya da belki de yapabileceğimiz en güzel şey aynı evi paylaştığımız hayvan dostlarımızın sıcaklığına ve şefkatine sığınmaktır, kim bilir…

https://bianet.org/biamag/yasam/238360-korona-gunlerinde-hal-i-pur-melalimiz-dokunma-acligi



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...