KORONA GÜNLÜĞÜ 24 ŞUBAT 2021
Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor!
***
Covid-19 pandemisi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 112 milyon 638 bine dayanırlen, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 495 bininin üzerine çıktı. Yarın Covid-19’a bağlı can kaybının 2.5 milyonun üzerine çıkacağını yazacağız. Bulaş tehdidi olan aktif hasta sayısı 21 milyon 918 bine indi, aktif hasta sayısı düşme eğiliminde olmasına karşın hala oldukça yüksek olduğunu hatırlatıyoruz.
Dünya genelinde haftanın ilk günü yeni vaka sayısı 371 bin 151 kişi, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 10 bin 267 kişi olarak gerçekleşti. Günlük vaka bildirimin yüksek olduğu ülkeler şunlar: ABD (71.1 bin), Brezilya (63.1 bin), Fransa (20.1 bin), Hindistan (13.5 bin), İtalya (133 bin), Rusya (11.8 bin) ve Çekya (11.2 bin).
Koronavirüs salgınından en fazla etkilenen ülkeler arasında bulunan ABD’de virüse bağlı yaşanan can kaybı 515 bin civarında. Vaka sayısının 30 milyona yaklaştığı ülkede, yaşanan ölümler nedeniyle bayraklar yarıya indirildi. ABD Başkanı Biden ve yardımcısı Kamala Harris, Beyaz Saray’da ölenler için düzenlenen törende saygı duruşunda bulundu. Ülkede virüse bağlı hayatını kaybedenlerin sayısının Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı ve Vietnam Savaşı’nda yaşamlarını yitirenlerden daha fazla olduğu belirtiliyor.
İngiltere’de son 24 saatte 8 bin 489 yeni Covid-19 vakasının tespit edilmesiyle son 144 günün en düşük vaka sayısı görüldü 2 Ekim 2020’de 6 bin 968 vakanın saptanmıştı. İngiltere’de 16 bin 797 kişinin hastanelerde tedavisi sürüyor, bunlardan 2 bin 273’ü yoğun bakımda bulunuyor.
***
Türkiye’de ise Covid-19 salgını bir türlü kontrol altına alınamıyor, vaka artışı devam ediyor. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 9 bin 107 kişiye yükseldi, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 75 kişi olup, oldukça yüksek olduğuna dikkat çekiyoruz. Toplam vaka sayısı 2 milyon 656 bine yaklaşırken, toplam can kaybı 28 bin 213 kişiye yükseldi. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı 633 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı yükselerek 124 bine yaklaştı. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.
Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısında yükseliş dün de devam etti, aktif hasta sayısı 92 bin 424 kişiye yükseldi. Ağır hasta sayımız 1,185 kişi. Halen %1.3 olan ağır hasta oranı dünya ortalamasının (%0.4) üç katından fazla! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunun vurgulamaya devam ediyoruz.
***
Sağlık Bakanlığı kriterlerine göre Türkiye’de mevcut durum içerisinde normalleşebilecek sadece dört il bulunuyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dün açıkladığı 7 günlük vaka sayılarına bakıldığında “düşük riskli” kategorisinde şimdilik sadece dört il bulunuyor. Bunlar 100 binde 3,21 ile Hakkari, 3,91 ile Şırnak, 8,51 ile Muş ve 8,71 ile Batman. 100 binde 10’un altındaki iller ‘düşük riskli’, 11-35 arası ‘orta riskli’, 36-100 arası ‘yüksek riskli’, 100’ün üstündeki iller ise ‘çok yüksek riskli’ sayılacak. Bu iller haritada sırasıyla mavi, sarı, turuncu ve kırmızı olarak gösterilecek.
***
Sağlık Bakanlığının açıkladığı haftalık vaka oranlarına göre birçok ilde dikkat çeken artış meydana geldi. Buna rağmen salgın tedbirlerinin gevşetilmesi hazırlığını eleştiren TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, iki haftada yüz binde 50’nin üzerinde vaka sayısının salgının yayılması açısından riskli olduğunu vurguladı. Bu durumda salgın tedbirlerinde bir açılmanın olmaması gerektiğini belirten Korur, “Doğru karar vermediği her aşamada hükümet yetkilileri bu ölümlerden sorumludur. …Hastanelerde bir dönem yatak kalmamıştı. Yoğun bakım yataklarının arasında yeni yataklar koydular. Sağlık emekçileri zaten 10 yatağa zor yetişirken 13 yatağa bakmak zorunda kaldı. Ardından hafta sonu ve akşam saatleri sokağa çıkma kısıtlaması hasta sayılarında bir azalmaya neden olmuştu. Tabii fabrikalarda, işyerlerinde üretim devam ettiği için işçiler arasında salgın sürdü ve bir işçi sınıfı hastalığı olarak kaldı. Şimdi gerçeği tam olarak yansıtmasa da bakanlık verilerine bile vaka artışı yansıyor. Çünkü alınan tedbirlerde birçok sorun yaşandı, veriler toplumla doğru bir şekilde paylaşılmadığı için gereken önlemler alınamadı. Bunun yanı sıra test yapma, yaygınlaştırmama gibi birçok sorun var. Testlerde pozitif oranlarının dikkate alınması gerekiyor” dedi.
***
Prof. Dr. Mustafa Çetiner, Covid-19 önlemleriyle ilgili kademeli normalleşme sürecinin başlayacağı 1 Mart öncesi uyarıda bulunurken, “”Vaka sayıları çok yüksek olan yerlerde normalleşmeyi konuşamayız. 100 binde 228 olan bölgede normalleşmeyi konuşamayız. İstanbul için de yukarıya çıkış söz konusuyken, hangi objektif kritere göre 1 Mart’ta normalleşeceğiz” dedi. Çetiner, “Türkiye dünyada en hızlı aşılama yapan 6. ülke konumunda. Bu tür aşılamalar salgını çevirmede bizim en büyük dayanağımız. İskoçya, İsrail örneği var. Gerçekten aşılama çok ama çok önemli avantaj sağlıyor” dedi.
***
Halk Sağlığı uzmanı Prof. Ahmet Saltık, kısıtlamaların gevşetileceğini duyuran iktidara, “Şimdi 1 Mart’ta açılım-saçılım yaparsanız bu bir facia olabilir, salgın kontrolden çıkabilir. Masum insanların katili olursunuz, bunun bedelini ödersiniz. Yargı önünde bunun hesabı mutlaka sorulur, sorulacaktır” uyarısında bulundu. Prof. Dr. Saltık, şöyle konuştu: “Salgın yönetiminde deve kuşu politikası izleniyor. İktidar özellikle büyük sermayenin baskılarından yılmış durumda, bir kez daha ölçüsüz hesapsız, bilimsel verilerle örtüşmeyen gevşemeyi sunmak ve ardından “Bakın olmadı ölümler arttı” diyebilmek için gerekçeye gereksinim duymakta… Şimdi 1 Mart’ta açılım-saçılım yaparsanız bu bir facia olabilir, salgın kontrolden çıkabilir. Masum insanların katili olursunuz, bunun bedelini ödersiniz. Yargı önünde bunun hesabı mutlaka sorulur, sorulacaktır.”
***
En çok vakanın görüldüğü iller arasında ilk sırada yer alan Ordu’da yeni tedbirler alındı. Alınan yeni kararlarla birlikte, ev misafirlikleri ile kırsal mahalle ve yayla ziyaretleri yasaklandı. Ordu Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı tarafından yapılan anonslu uyarıda, vatandaşların salgına karşı tedbirli olmaları istendi. Anonsta ayrıca, vatandaşlara, maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına dikkat etmeleri çağrısında bulunuldu. Öte yandan kolluk kuvvetleri, kentin işlek caddelerindeki HES kodu kontrolü yaptıkları vatandaşlara sık sık sosyal mesafe uyarısında bulunuyor.
***
Lebaleb kongrelerin faturası: Gittikçe daha da büyüyen tehlikenin en net haritası
Sağlık Bakanı Koca’nın açıkladığı haftalık 100 bin nüfusa karşılık gelen vaka sayısına göre çok yüksek riskli il sayısı 9’dan 12’ye yükseldi. Sinop, Samsun, Ordu, Giresun gibi Karadeniz illerinin yanı sıra İstanbul, Kocaeli, Sakarya ve Konya gibi kentlerde de vaka sayısı bir önceki haftaya göre arttı. https://www.birgun.net/haber/lebaleb-kongrelerin-faturasi-gittikce-daha-da-buyuyen-tehlikenin-en-net-haritasi-335250
***
İzmir’de Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla, Halkapınar Spor Salonu’nda gerçekleştirilen AKP İzmir İl Kongresi’nde sosyal mesafe kuralının hiçe sayıldığı görüntüler sonrası İzmir Talip Odası’ndan “İzmir için kaygılıyız” açıklaması geldi. Kongre salonunda protokolün yer aldığı kısımda sandalyeler aralıklı olarak konularak gerekli tedbirler alınırken, tribünlerde ise 8 bine yakın yurttaş sosyal mesafeye aykırı biçimde yan yana oturdu. Sosyal medyaya ve basına yansıyan görüntüler nedeniyle kaygılı olduklarını belirten İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Bilim Kurulu’ndan açıklama beklediklerini söyledi.
***
Kapalı spor salonunda düzenlenen ve salgına rağmen ‘lebaleb’ doldurulan AKP İzmir İl Kongresi’ne katılan delegelere ve protokole kamu hastanelerinde Covid-19 testi yaptırıldığı ortaya çıktı. Sağlık Bakanlığı ise “Konuya ilişkin açıklama yapılmayacağını” belirtti.
***
Eğitim Sen bir açıklama yayımlayarak, MEB’in gerekli tüm önlemleri almadan, okulları 1 Mart tarihinde açma kararında ısrar etmesinin doğru olmadığını gerekçeleriyle söyleyerek taleplerini sıraladı. Açıklamada “Hiçbir telafi programı yapılmadan bu sınavların yapılması, eğitsel olarak doğru olmadığı gibi etik-politik olarak da yerinde bir karar değildir” denildi.
Eğitim-Sen, öğretmenlerin aşılanması hakkında Sağlık Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu adına gönderdiği yazıda, yüz yüze eğitime başlanabilmesi için tüm eğitim ve bilim emekçilerinin aşılanmasına bir an önce başlanması talep edildi. Covid-19 salgınının toplumsal yaşamı ve toplumsal kurumları pek çok alanda etkilediği belirtilen yazıda, “Neredeyse tüm nüfus ile temas halinde olan okullar ve üniversitelerin bileşenleri, yani öğrenciler, öğretmenler ve veliler salgın nedeniyle yapılan kısıtlamalardan çok büyük ölçüde etkilendiler. Bir yıla yakın bir zamandır okullar ve üniversiteler yüz yüze eğitime kapatıldı ve büyük eşitsizliklerin eşlik ettiği bir uzaktan eğitim süreci yaşandı” denildi.
***
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil, yaptığı açıklamada Kıbrıs 2003 yılından beri Avrupa Birliği üyesi bir ülke olduğunu belirterek, “Covid-19 ile ilgili Avrupa aşı programının bir parçasıdır. Avrupa Birliği müktesebatı Kuzey Kıbrıs İle ilgili olarak askıda olsa bile, adamızın kuzeyinde yaşayan AB vatandaşı Kıbrıslı Türkler de aşı programına alınmış olup, Sn. Mustafa Akıncı’nın görevde olduğu dönemde ‘İki Toplumlu Sağlık Komitesi’ aracılığı ile 400 bin doz aşının kuzeye verilmesi konusunda uzlaşıya varılmıştır” dedi. Kuzeye verilen aşı miktarının bugüne kadar neden düşük olduğu ile ilgili Rum basınına da yansıyan bilgilere göre Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın engel çıkardığını savunan Elcil, Cumhurbaşkanı beş soru yöneltti.
***
İngiltere’de Sağlık Bakanlığı, Ulusal Sağlık Sisteminde bir milyonu aşkın yüksek sınıf maskenin kullanımının güvenlik standartlarını karşılamaması nedeniyle durdurulduğunu açıkladı. Sağlık çalışanların güvenliğinin en önemli öncelik olduğunu vurgulayan Sağlık Bakanlığı, cerrahi maskelerden daha kapsamlı koruma sağlayan ve ortama aerosol saçan kimi prosedürlerde takılan FFP3 türü maskelerde böyle bir sorun ortaya çıktığını belirtti.
***
Koronavirüsle mücadelede dünyanın geri kalanına kıyasla iyi bir durumda olan Almanya’da geçtiğimiz haftalarda düşüşe geçen vaka sayıları mart ayına dair umutları yeşertti. Pek çok eyalette mart ayında önlemlerin gevşetilmesine ve okulların hijyen kurallarına dikkat edilerek açılmasına yönelik kararlar veriliyor. Ancak böyle bir hamle için gerçekten doğru bir zaman mı? Veriler pek de öyle olmadığını gösteriyor. Almanya’da son birkaç günkü vaka sayıları artışa geçti, R değeri tekrar 1’in üstüne çıktı. Almanya’nın 16 eyaletinin 14’ünde insidans değeri hala 50’nin üzerinde seyrediyor. Hükümetin hedefi bu değeri 35 seviyelerine çekmek ancak uzmanlar bu şartlarda 35 insidans değerine ulaşabilmeyi çok gerçekçi bulmuyor. Buna rağmen en yüksek insidans değerine sahip olan (139) Thüringen eyaleti de mart ayında açılmaya başlamak için hazırlanıyor.
***
Yunanistan Hastane Doktorları Sendikası’na (OENGE) bağlı çalışanları, Covid-19 salgınında hastane koşullarını protesto etti. Yunanistan Hastane Doktorları Sendikası’ndan yapılan açıklamada, “Hem kritik durumda olan Covid-19 hastaları, hem de diğer hastalıkları olan kişilerin için ciddi bir risk var” denildi. Yunanistan’da, korona virüsü salgınında hastanelerdeki koşulları protesto eden sağlık çalışanları bir günlük grev kararı aldı. Başkent Atina’da protesto düzenleyen doktorlar Covid-19 hastaları için yeni birimler kurulmasını, daha fazla personelin istihdam edilmesini ve özel sektör kaynaklarının kullanılmasını talep etti.
***
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden pazartesi günü, küçük işletmelere ve kadınlarla, beyaz olmayanlara ait girişimlere daha fazla federal Coronavirus (Covid-19) yardımı yapılmasının önünü açan değişiklikleri açıkladı.
***
Fransa’da koronavirüsün mutasyon geçiren varyantının yoğun görüldüğü Nice kentinin Alpes-Maritimes bölgesinde, 15 gün boyunca hafta sonları sokağa çıkma yasağı kararı alındı. Başkent Paris’te beşinci ve altıncı bölgede bulunan iki işlek caddede alkol tüketimi nedeniyle korona önlemlerinin ihlal edildiğini açıklayan Paris Emniyeti, sokakta alkol tüketimini 15 gün süreyle yasakladığını açıkladı. Virüsün ve ölümlerin hızla arttığı ülkede toplam vaka sayısı 3 milyon 700 bine yaklaşırken, can kaybı ise 85 bine yaklaştı.
***
Fransa’da koronavirüsün mutasyon geçiren varyantının yoğun görüldüğü Nice kentinin Alpes-Maritimes bölgesinde, 15 gün boyunca hafta sonları sokağa çıkma yasağı kararı alındı. Başkent Paris’te beşinci ve altıncı bölgede bulunan iki işlek caddede alkol tüketimi nedeniyle korona önlemlerinin ihlal edildiğini açıklayan Paris Emniyeti, sokakta alkol tüketimini 15 gün süreyle yasakladığını açıkladı. Virüsün ve ölümlerin hızla arttığı ülkede toplam vaka sayısı 3 milyon 700 bine yaklaşırken, can kaybı ise 85 bine yaklaştı.
***
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), dijital Covid Seyahat Kartı uygulamasının birkaç hafta içinde çıkacağını duyurdu. Dijital kartlar, iOS ve Android platformlardan ücretsiz olarak indirilebilecek. Bu kartta yolcuların Covid-19 testi ve aşı bilgileri bulunacak. Kartta, testler ve aşıların yetkili kurumlar tarafından yapılıp yapılmadığı bilgisi de yer alacak.
***
Batı Afrika ülkesi Gana’da bir hastane, 64 sağlık çalışanının Covid-19’a yakalaması üzerine kapatıldı.
***
Salgın hastalıklar karşısında diğer gruplara kıyasla daha büyük bir risk altında olan yerli halklar koronavirüs pandemisinden ağır şekilde etkileniyor. Son verilere göre Brezilya’nın yerli halkları arasında salgın 47 bin vakaya ve 900 ölüme yol açtı. Brezilya’nın Venezuella sınırına yakın bölgesinde yaşayan Yanomami halkı, pandemi süreci boyunca uzmanlar tarafından yüksek risk altında olduğu değerlendirilen gruplar arasındaydı. Uzmanların uyarıları ne yazık ki doğrulanmış görünüyor: Ocak ayında Yanomami halkından 10 çocuk Kovid-19’dan hayatını kaybetti. Yerli halk sağlık konseyi Condisi-YY şefi Hekurari Yanomami, bir aydan kısa bir süre içinde bu kadar çok çocuğun ölmesinin endişe verici olduğunu belirtti. Kurbanların tanısı, yerel bir sağlık kurumu tarafından yapıldı ve Yanomami geleneklerine göre cenaze işlemleri yapıldıktan sonra yakılarak defnedildiler. Yanomami halkının yaşadığı Brezilya’nın Venezuella ile sınır bölgesine ancak havadan ulaşım mümkün. Daha önce kızamık, çiçek ve grip gibi virüslerin kırıp geçirdiği bu halk Portekiz büyüklüğünde bir toprağın üzerinde yaşıyor ve pandeminin başından bu yana uzmanlar tarafından hem sağlık altyapısının çökmüş olması hem de ulaşım zorluğu nedeniyle önceki salgınlardakine benzer bir tehlikeye açık olduğu konusunda uyarılar yapılıyordu.
***
42 erkeğe ‘kadınlık’ hormonu uygulanan Covid-19 pilot tedavi çalışmasında, yöntemin güvenli ve etkili olduğuna dair umut veren veriler elde edildi. Bir yıldır devam eden Covid-19 salgınında çeşitli araştırmalar erkeklerin hastalığı hem daha ağır geçirmeye hem de virüs nedeniyle hayatını kaybetmeye daha meyilli olduğunu gösterdi. Çalışmada kadınlık hormonu progesteronun, güvenliğinin yanı sıra Covid-19 hastalarında ağır akciğer hasarına yol açan enflamasyon seviyesini hafifletip hafifletemeyeceğine bakıldı. CHEST dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, deneyde herhangi bir yan etkiye rastlanmazken progesteron verilen erkeklerin genel klinik durumunda büyük ölçüde iyileşme görüldü. Hormon tedavisi uygulanan erkeklerde, diğer gruba oranla oksijen takviyesi gereken sürenin üç gün azaldığı, hastaneye yatış süresinin 2.5 gün kısaldığı görüldü.
***
Harvard Üniversitesi araştırmasına göre Britanya’da ortaya çıkan corona virüsü mutasyonunun daha bulaşıcı olmasının nedeni enfekte olan kişilerin vücudunda daha uzun süre kalması olabilir. Virüsün vücutta daha uzun süre kalması, kişilerin daha uzun süre virüsü yaymaları anlamına geliyor. Araştırmacılar yedisi Britanya mutasyonu taşıyan 65 Covid-19 hastasındaki viral yükü günlük olarak ölçtü. Her iki grupta da virüs miktarının hemen hemen aynı olduğu görüldü. Ancak virüsün B117 varyantını taşıyan hastalarda ortalama enfeksiyon süresi 13.3 gün olarak ölçülürken, diğer hastalarda bu süre 8.2 gün oldu
***
İsrail’de yeni tip koronavirüsün (Covid-19) varlığını kabul etmeyen ve virüse karşı halkın aşılanmasına karşı çıkan bir doktorun klinik açmak için verilen sağlık lisansının feshedildiği bildirildi.
***
Asistan Hekimler: Sözleşme dayatılmasından derhal vazgeçilmeli
İstanbul Tabip Odası, asistan hekimlerin zorlu çalışma koşulları, ücretlerinin ödenmemesi, uğradıkları mobbing ve uzmanlık eğitiminde yaşadıkları zorluğa dikkat çekmek amacıyla Cağaloğlu’ndaki binasında basın toplantısı düzenledi.
Sayıları 30 bini bulan asistan hekimler, ‘çığlığa dönüşen sorunlarının duyulmasını’ istiyor. Asistan hekimlerin taleplerini şöyle sıraladı:
- Bizler sayısı 30 bini bulan asistan hekimler olarak; çığlığa dönüşen sorunlarımızın duyulmasını,
- Nöbet sayılarının insani sınırlara çekilmesini,
- Koşulsuz nöbet ertesi izin verilmesini,
- Eğitim sürecimizin performans sistemine kurban edilmemesini,
- Sağlıkta mobbingin son bulmasını,
- Mobbinge karşı şikâyet, denetleme ve cezalandırma mekanizmalarının uygulamaya sokulmasını,
- Tıp eğitimini yaralayan üniversite özerkliğine müdahale ve sözleşme dayatılmasından derhal vazgeçilmesini,
- Pandemi görevlendirmelerinin adil bir şekilde yapılmasını,
- Bütün hekimlerin insani çalışma şartlarına sahip olmasını,
- Hak ettikleri emekliliğe yansıyan performansa dayanmayan ücret almasını istiyoruz.
***
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de nüfus başına düşen hekim, ebe ve hemşire sayısının OECD ülkeleri arasında çok düşük seviyede kalmasını, soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı.
[su_box title=”AŞI TARTIŞMALARI” style=”soft” box_color=”#cf5008″ title_color=”#080404″ radius=”0″][/su_box]
24 Şubat saat 8.00 itibarıyla Türkiye’de toplam yapılan aşı sayısı 7 milyon 453 bin 292 doz. Birinci dozları yapılan kişi sayısı 6 milyon 234 bin 943 kişi iken ikinci dozu yapılanların sayısı 1 milyon 218 bin 349 kişi oldu.
***
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği, Çin’den gelen 1 milyon doz korona virüsü aşısının ücretsiz olduğunu gösteren gümrük belgesi ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu aşıların Devlet Malzeme Ofisi’ne her bir dozu 12 dolardan fatura edilip edilmediğini sormuştu.
***
Filipinler, İngiltere ve Almanya’nın Covid-19 aşısı bağışlaması karşılığında sağlık görevlilerinin bu ülkelere çalışmak için gönderilebileceğini açıkladı. Çalışma bakanlığı, anlaşma sağlanması halinde çoğu hemşire olmak üzere binlerce sağlık çalışanının İngiltere ve Almanya’da işe girebileceğini duyurdu.
***
Almanya’da Federal hükümet ile eyaletlerin aşı sıralamasında öğretmenlere öncelik tanınması konusunda uzlaştığı duyuruldu. Öğretmenler okullardaki yüksek enfeksiyon riski nedeniyle aşı sıralamasında öncelikli gruba alınacak.
***
Aşı sertifikası nedir, aşı olanlara ek haklar sağlanması ayrımcılığa neden olur mu?
“Dünyada yaklaşık 100 ülkede başlayan aşı programlarıyla, 210 milyon dozun üzerinde koronavirüs aşısı yapıldı. Aşı olanlara ek haklar sağlamanın mümkün olup olmadığı ise tartışma konusu. Koronavirüs aşıları, belirlenen risk kategorilerine göre “gönüllü” olarak yapılıyor. Ancak salgının bastırılması için toplumun büyük kısmının aşılanması gerektiği konusunda bilim insanları genel olarak uzlaşıyor. Aşıların salgın karşısındaki etkisini artırmak ve ekonomilerin toparlanmasını kolaylaştırmak amacıyla gündeme gelen bir öneri, “dijital seyahat sertifikası” ya da “aşı pasaportu” gibi isimler altında geliştirilecek belgenin kullanıma sokulması. Buna göre, aşı yoluyla ya da hastalığı geçirerek koronavirüs bağışıklığı kazanan ve bunu belgeleyen kişiler ek haklara sahip olabilir ya da bazı kısıtlamalardan muaf tutulabilir. Bu haklar arasında, seyahat engellerine tabi tutulmamak, kafe, bar ve restoranlara girebilmek gibi “ayrıcalıklar” gündeme gelebiliyor. Hatta bazı şirketlerin işe alımlarda benzer bir belgeyi talep etmesi de dile getiriliyor.
Covid sertifikalarının yasal ve etik yönden eleştirildiği iki temel nokta var: Kullanıcıların veri güvenliğinin tehlikeye atılması ve toplumda var olan eşitsizliklerin ve ayrımcılığın daha da derinleşmesi riski. Exeter Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Dr. Ana Beduschi, dijital sağlık pasaportlarının Covid-19 salgınının yönetimine uzun vadede katkıda bulunabileceğini ancak veri güvenliği ve insan haklarıyla ilgili önemli soru işaretleri barındırdığını belirtiyor: “Bireyler sağlık bilgilerinin toplanması, kaydedilmesi ve dijital pasaportlarda kullanılmasına onay verseler bile, bu uygulamalar özel bir veri koruma sistemiyle tasarlanmalı. Hükümetler, dijital pasaport geliştiren firmaların verilerin korunması yönündeki yasalara uyduklarını denetlemeli.” Beduschi, söz konusu uygulamanın toplumda yaratabileceği ayrımcılığı da şu sözlerle açıklıyor: “Yetkililerin, restoranlara, toplu taşıma araçlarına ya da kamusal alanlara girmek isteyen herkesten düzenli olarak bağışıklık durumlarını göstermelerini istediği bir tabloyu düşünelim. Aşı olanların serbestçe dolaşabildiği, diğerlerinin engellendiği bir durumda, aşıya ya da Covid-19 testlerine erişemeyenlerin ya da buna maddi olarak gücü yetmeyenlerin özgürlüğü fiilen kısıtlanacaktır. “Şimdiye kadar salgından daha çok etkilenen bazı kesimler için bu durum daha da orantısız bir etki yaratır. Aşı ya da testlerin herkes için erişilebilir olmadığı durumda dijital pasaportlar toplumda var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirir.”
Oxford Üniversitesi Uehiro Uygulamalı Etik Merkezi’nden Dr. Rebecca Brown ise bağışıklık sertifikası uygulamalarının “kısıtlanan özgürlükleri kısmen geri getirebileceği” görüşünde: “Covid-19 salgınıyla başa çıkabilmek için şimdiye kadar insanların özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlanması gerekti. Bu kısıtlamalar virüsün yayılmasını önleme ve insanları koruma hedefiyle temellendirildi. Bağışıklık kazanan bireyler, virüsü kapma ve yayma açısından daha az risk teşkil ediyorlarsa, onların seyahat özgürlüğü başkalarının sağlığı üzerinde artık risk oluşturmuyor demektir. “Bu noktada, insanların hareketini kısıtlamanın gerekçesi ortadan kalkmış olur. Bağışıklık kazanmış bireyleri karantina altında tutmak için herhangi bir gerekçe bulunmuyor.” https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-55291659
***
Cam Fanus – Zeki Gül
Pandemide yaşadığımız ‘cam fanus’ hali salt korona virüsüne bağlı değil. Az gelişmişlik, anayasasızlık, adalet duygusunda erezyon, demokrasiden uzaklaşma cam fanusun diğer öğeleri. Üstelik her birimiz belki de o büyük cam fanusun içinde kendi sınırlarımızı yani kendi cam fanuslarımızı yaratıyoruz. https://www.evrensel.net/yazi/88212/cam-tavan-covid-19
***
Türkiye’nin COVID-19 Pandemisinin Gölgesinde Kalan Sağlığı – 2020- TTB
“Sağlık Bakanlığı tarafından ilk COVID-19 hastasının açıklandığı 11 Mart 2020 tarihinden itibaren ülkemizde pandemi kapsamı dışındaki neredeyse bütün sağlık hizmetleri ve bunu sağlayacak altyapı, emek gücü, finansman ve organizasyon önemli düzeyde ihmale uğramış, hatta yok sayılmıştır. Sağlık Bakanlığı ve iktidarın söz konusu kabul edilemez tutumunun neden olduğu hizmet yoksunluğuna bağlı ölümler başta olmak üzere, birçok sağlık sorununun sayısal verilerine ancak gelecek yıllarda sahip olabileceğiz. Sizlerle paylaştığımız bu çalışma, söz konusu nedenlerle öncelikli olarak COVID-19 pandemisi ile ilgili veriler dışındaki değerlendirmeleri kapsamaktadır.
İller arasındaki eşitsizlikler sağlık alanında da artmaya devam ediyor. Türkiye’de 2019 yılında 10 bin 770 bebeğimiz, 13 bin 259 beş yaş altındaki çocuğumuz yaşamını kaybetmiştir. Başka bir ifadeyle, 2019 yılında her bin canlı doğuma karşılık 9,1 bebeğimiz birinci doğum gününü göremeden, 11,2 çocuğumuz da beşinci doğum gününü göremeden ölmüştür.
Bebek ölüm hızı en düşük (iyi) olduğu ilimizde binde 3,0; en yüksek (kötü) olduğu ilimizde ise binde 16,2’dir. Bebek ölüm hızının en iyi ve en kötü olduğu iller arasındaki fark 5 katından daha fazladır (Hız Oranı: 5,4). Beş yaş altı ölüm hızı ise, en düşük (iyi) olduğu ilimizde binde 3,0; en yüksek (kötü) olduğu ilimizde ise binde 19,6’dır. Beş yaş altı ölüm hızının en iyi ve en kötü olduğu iller arasındaki fark 6,5 kat (Hız Oranı: 6,5) olmuştur.
Pandemi döneminde şeffaf olmayan Sağlık Bakanlığı’nın, en azından aşı uygulamalarında şeffaf olması gerekliliği hayati önem taşımaktadır. COVID-19 aşısının süreci, influenza aşısındaki gibi kötü yönetilmemelidir. Mevcut iktidarın tamamen işlevsiz hale getirdiği koruyucu sağlık hizmetlerinin temel araçlarından olan aşının, ne kadar sürede, kaç doz, öncelikle kimlere yapılacağı; aşılama ile ilgili programlarının olup olmadığı hızla toplumla paylaşılmalıdır. Aşı uygulaması etik ilkeler ışığında, adil koşullarda, herkese ücretsiz yapılmalıdır.
Bugün yapılması gereken kamusal ve toplumcu bir sağlık sisteminin gerekliliğini akıldan çıkarmadan; işçilerin, işsizlerin, yoksulların yaşamlarının ve sağlıklarının olumsuz etkilenmesini engelleyecek desteklerin sağlanarak en kısa zamanda aşılamanın başlaması ile birlikte toplumsal hareketliliğinin kısıtlanmasının gerekliliğidir.
Başladığı ilk günden itibaren COVID-19 salgınının ilk karşılayıcıları, doğaldır ki tüm dünyada olduğu gibi sağlık çalışanlarıdır. Bu nedenledir ki birçok ülkede sağlık çalışanlarının toplumun diğer kesimlerine göre 4-5 kat daha fazla COVID-19 ile hastalandığı, hatta ülkemizde olduğu gibi bazı ülkelerde de 10 kattan fazla hastalanma riski taşıdıkları saptanmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı veriler ve TTB olarak ulaştığımız bilgiler baz alındığında; Türkiye’de 150.000’den fazla sağlık çalışanının hastalıktan etkilendiği, şimdilik 380 sağlık çalışanının yaşamını kaybettiği bilinmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve birçok uluslararası örgüt, COVID-19 hastalığının meslek hastalığı olarak kabul edilmesi yönünde açıklama yapmıştır. Sağlık çalışanı olan ya da sağlık hizmetlerinde çalışanların COVID-19 tanısı almaları durumunda, hastalığın yapılan işle yakın bağı gözetilerek meslek hastalığı bildirimi yapılması ve COVID-19 hastalığının illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı kabul edilmesi yönündeki çalışmalarımız sürmektedir. Yasal düzenlemelerle, COVID-19’a yakalanmış olan sağlık çalışanları doğrudan meslek hastalığına yakalanmış sayılmalıdırlar. “https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=58bd5e22-75a7-11eb-88b2-b02bc55b7849
***
Salgınlar, hastalık korkusunun önyargıyla şekillendiğini gösteriyor – Edna Bonhomme
Salgın hastalıklar yalnızca savunmasız toplulukların nasıl hızla toplum dışına itildiğini gözler önüne sermedi. Aynı zamanda çoğunluğun bu salgınları kendi çıkarları için nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.
Bu ders içeriğinin adı ‘Salgın Korkusu’ ve bu, salgınlar esnasında ortaya çıkan kaygıların bir anda beliriyor olmasından ziyade sosyal, tarihsel ve kültürel etkenlerle, özellikle de önyargıların etkisi altında şekillenmesiyle ilgili. Zoom ve WebEx gibi platformlar aracılığıyla iletişim kuran öğrencilerim ve ben, daha az bilinen salgınları ve etnik azınlıklarla ilgili söylentilerin neredeyse onların hayatlarına mal olma biçimlerini ele aldık.
Salgın hastalıklar yalnızca bizimle birlikte yaşayan bakteri ve virüslerle ilgili değildir, aynı zamanda kimi insanları toplumun sınırlarına iten sosyal ayrışmaları da yansıtırlar.
İster Amerika kırsalındaki opioid salgını olsun, ister siyahlarda görülen hamilelikte yüksek ölüm oranı olsun, eşitsizlik geçmişlerinin ve miraslarının erken ölüm olgusunu nasıl yarattığını göz önünde bulundurmalıyız. Bu derste tekrar ve tekrar gördüğümüz şey, salgın hastalıkların kontrol altına alınması sırasında, çoğu zaman bulaşıcılığın kaynağı olarak görülen beyaz olmayan insanların patolojik hale getirildikleri, hatta çoğunluk tarafından tecrit edilerek enfeksiyona karşı daha savunmasız bir hale getirildikleri oldu.
Öğrencilerime İngiltere’ye girişin yasaklandığı ülkeleri gösterdiğim zaman, Portekiz hariç tüm ülkelerin güney yarıkürede olduğunu fark ettiler. Dahası, bir öğrenci, “Mevcut enfeksiyon oranları hesaba katıldığında, ABD neden listede değil?” diye soracak cesareti gösterdi. Korku ile halk sağlığı arasındaki tarihsel ilişkiyi incelemek bizi uyanık olmaya mecbur eder: doğru epidemiyolojik uygulama ile ‘ötekine’ karşı duyulan gerici politik korku arasındaki çizgi kolayca silikleşir. https://www.gazeteduvar.com.tr/salginlar-hastalik-korkusunun-onyargiyla-sekillendigini-gosteriyor-haber-1514248