KORONA GÜNLÜĞÜ 10 EKİM 2020
GÜNDEM
- Unutulmadılar! 10 Ekim Emek, Demokrasi ve Barış Mitingi’nde yaşanan katliamın üzerinden beş yıl geçti. Ne katliamda yaşamını yitiren yoldaşlarımız, arkadaşlarımız unutuldu ne de bu katliamda sorumluluğu olanlar. Katliam sonrasında geçen beş yılın ardından toplumsal muhalefet bir kez daha, katliam siyaseti ile iktidarını devam ettirmeye çalışan Saray-AKP iktidarına karşı; katliamda yaşamını yitirenlerin emek, demokrasi ve barış mücadelesini sürdürmek, adalet talebi ile sorumlulardan hesap sormak için sokağa çıkıyor. O meydanda yitirdiklerimizin her birini tek tek tanımasak da, onların hatırasına sahip çıkmak, hayata sahip çıkmanın da bir yolu, onların mücadelesine sahip çıkmak yeni katliamları önlemek demek bizim için. Onları unutmamak, unutturmamak için.
- Ankara’da, Dr. Nejdet Gökçınar ve Diyarbakır’da Dr. Abdülmenap Güzel COVID-19 nedeniyle hayatlarını kaybetti
- Sahte içki can almaya devam ediyor. Kırıkkale’de sahte içki nedeniyle 7 kişi hayatını kaybetti. İzmir’de ise zehirlenme nedeniyle hastaneye kaldırılan 9 kişiden 7’sinin durumu ağır.
- Helikopterden atılan köylülerin haberini yapan gazeteciler tutuklandı.
- Nobel Barış Ödülü’ne açlıkla mücadelesi nedeniyle Dünya Gıda Programı layık görüldü. Birleşmiş Milletler bünyesinde çalışan örgüt, “Açlıkla mücadelesi, mevcut durumu iyileştirmeye olan katkısı, çatışma bölgelerinde barışa olan katkısı ve savaş ve çatışmalarda açlığın bir silah olarak kullanılmasını engellemeye yönelik adımları” nedeniyle Nobel Barış Ödülü’nü aldı.
- DNA sonuçları açıklanmayarak cenazelerin teslim edilmemesine tepki gösteren STÖ’ler, ATK’lerin psikolojik savaşın bir aracı haline geldiğini belirterek, cenazelerin teslim edilmesi çağrısında bulundu.
- Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’na (SGDF) yönelik operasyonda 7 kişinin serbest bırakılmasının ardından, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen 13 kişi de serbest bırakıldı.
- Yargıdan Covid-19 kararı: İşleri azalan dükkan sahibi kiranın yarısını ödeyebilir. Bursa’da Covid-19 salgını nedeniyle işleri büyük oranda azalan restoran sahibi mahkemeye başvurdu. İstinaf mahkemesi, tedbiren kiranın yarıya düşürülmesini kararlaştırdı.
- HDP, başta 3 büyükşehir olmak üzere kayyum atamalarıyla 4 milyonun üzerinde seçmenin iradesinin gasp edildiğini belirterek, kayyum atamalarının ortadan kaldırılması için Meclis araştırması istedi
- İlaç ve tıbbi cihaz sektöründe ‘alacak’karmaşası sürüyor. TOBB Medikal Meclis Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, hastanelerin firmalardan alacaklarından feragat etmesini istediğini, bunun olması halinde yerli firmaların batacağını, yabancı firmaların Türkiye’den çekileceğini öne sürdü.
MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI
- Pandemi kontrol altına alınamıyor. Sonbahar etkisini gösterdi. Dünya genelinde toplam vaka sayısı 37 milyonu geçti.
- Günlük vaka bildirimi rekor üstüne rekor kırıyor. İki gün önce 348 bin 77 kişi olarak bildirilen yeni vaka sayısı son 24 saatte 358 bin 447’ye yükseldi. Böylelikle toplam vaka sayısına 1 milyon kişinin eklenmesi 3 gün gibi oldukça kısa bir süre aldı.
- Günlük vaka bildiriminin binin üzerinde olduğu ülke sayısı 42’ye yükseldi. Yeni vaka bildirimi yüksek olduğu 10 ülke şöyle: Hindistan (73.2 bin), ABD (60.6 bin), Brezilya (27.7 bin), Fransa (20.3 bin), Arjantin (15.1 bin), İngiltere (13.9 bin), Rusya (12.1 bin), Çekya (8.6 bin), Kolombiya (8.1 bin) ve İspanya (6 bin).
- Günlük vaka bildiirminde Avrupa kıtası zirveye yerleşti. Günlük vaka bildirimi Avrupa kıtasında 110 binin üzerine çıktı. Asya kıtasında ise 106 binin üzerinde. Benzer artış Kuzey Amerika kıtasında da gerçekleşti (yeni vaka sayısı 72.6 bin).
- Avrupa’da pandemi tırmanışını sürdürdü. Günlük vaka bildirimi 110 binin üzerine çıktı. On bir Avrupa ülkesinde günlük vaka bildirimi 4 binin üzerinde… Binin üzerinde günlük vaka bildirimi yapan ülke sayısı ise 17.
- Küresel aktif vaka sayısı 8 milyon 135 bin 407’ye yükseldi.
- Resmi istatistiklere göre Türkiye’de son 24 saatte 1,629 yeni hasta tespit edilirken 55 kişi hayatını kaybetti. Aktif hasta sayısı 31 bin 906 ve ağır hasta sayısı 1,398 olup hala yüksek hızda devam ediyor. Test sayısı da 115 binin üzerinde.
- Anadolu’daki illerin salgının birinci pikini yaşadığını ifade eden Koca, “Yani esas dalgayı Anadolu şu eylül ayı, geçtiğimiz ay itibarıyla daha yaygın yaşamış oldu” ifadelerini kullandı. Koca ayrıca “Türkiye’de şu an vakanın azalmadığı İstanbul dışında hiçbir ilimizin olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim” dedi.
- İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Coronavirus salgınının Ekim ayında yükselişte geçtiğini söyleyerek uyardı.
- 21 Eylül’de okulların kısmen açılması ardından İstanbul’daki ‘hasta’ sayıları dikkat çekici biçimde yükselmeye başladı. Kentteki güncel ‘hasta’ sayısı, 21 Eylül tarihli sayının yüzde 87 üzerinde.
- Sağlık Bakanlığı’nın son bir aya ilişkin yayınladığı haftalık Covid-19 durum raporlarında, bu süre zarfında İstanbul’da sadece 1 kişinin koronavirüsten öldüğünün raporlandığı ortaya çıktı. Bakanlık, skandalın ortaya çıkması ardından raporları erişime kapattı.
- Ege Bölgesi’ndeki tabip odaları ise, salgının tüm dünyada olduğu gibi Ege Bölgesi’nde de artma eğiliminde olduğunu, riskin devam ettiğini ve okulların açılmasıyla birlikte tekrar bir dalgalanma olabileceğini söyledi. Tabip odalarının başkanları aynı zamanda Covid-19 tedbirlerinin bireylere bırakılmaması ve kamusal önlemlerin hayata geçirilmesi gerektiğini belitti.
- Adana’nın eylül ayında salgındaki pikini yaşadığını belirten Koca, “Yaptığımız hızlı ve etkili müdahalelerle vaka sayısını kontrol altına aldık. Vaka sayımız üçte bir oranına düştü. En yüksek seviyesinden yüzde 66 azalma gösterdi. Adana’da Covid polikliniği başvuruları da azaldı. Müracaat eden hasta sayısı yüzde 40 oranına kadar düştü. Yüzde 59, yoğun bakım yüzde 74 oranlarına düştü” diye konuştu.
- Algı operasyonu devam ediyor… Türkiye’nin salgınla mücadelesine ilişkin konuşan Koca, “Filyasyon ekiplerimiz dünyaca tanınıyor, ülkelerin televizyonlarında hayranlıkla izlendiler. Bu ekipler o ülkelerin sokaklarında olsaydı durum ne olurdu? Covid-19 pozitiflerin sayısı görünenlerden kat kat fazla çıkardı. Koronavirüsle bizim gibi mücadele eden yok. Bu sözün arkasında sadece Sağlık Bakanlığı yok. Bu sözün arkasında DSÖ duruyor. Türkiye’yi dünyaya örnek gösteriyor” dedi.
- Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Hakan Yeşil, hafta başından beri Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessese Müdürlüğü’ne ait ocakta çalışan 62 işçinin Covid-19 testinin pozitif çıktığını açıkladı.
- İsviçre, İtalya, Çekya, Polonya ve Slovakya’da günlük vaka sayısı rekor düzeye ulaştı.
- İspanya’da korona virüsü vakalarındaki yüksek artıştan dolayı Madrid özerk yönetiminde acil durum ilan edildi. Acil durum kararı, Başbakan Pedro Sanchez tarafından Madrid özerk hükümet başkanı İsabel Diaz Ayuso’ya iletildi. İspanya’da Sağlık Bakanlığının çıkardığı genelgeyle Madrid’de 2 Ekim’den beri uygulanan, bölgeye giriş ve çıkışların kontrol edildiği serbest dolaşım kısıtlaması, yerel yönetimin itirazı sonrasında mahkeme kararıyla dün iptal edilmişti.
- Okullar aıldı, Covid-19 patladı. Covid-19 İngiltere’nin kuzeydoğusunda yer alan Newcastle Üniversitesi’nde 1003 öğrencinin ve 12 personelin Coronavirus’e (Covid-19) yakalandığı kaydedildi. Online eğitime geçildiği ve karantinaya alınan öğrencilere yardım paketi gönderildiği belirtildi. Vakaların çoğunluğunun ‘sosyal ortamlardan’ kaynaklandığı ifade edildi. Karantinaya alınan öğrencilere yardım paketi gönderildi. Northumbria Üniversitesi’nde 619 yeni vaka tespit edilirken, geçen hafta Durham Üniversitesi’nde 219 Coronavirus vakası kaydedilmişti.
- Hollanda’da koronavirüsle mücadele için hükümete geniş yetkiler veren yeni yasal düzenlemeye yönelik protesto gösterilerinde 80 kişi gözaltına alındı. Hükümet, zorunlu maske uygulaması gibi salgına karşı etkin önlemler alabilmek için bir acil durum yasa tasarısı hazırladı. Uzun süreden beri korona önlemlerine karşı gösteriler yapan grup, olağanüstü hal anlamına gelen yasa tasarısının özgürlükleri ortadan kaldıracağını savundu.
- Hollandalı yetkililere göre, salgını ikinci dalgasının daha şiddetli yaşanmasının en önemli nedeni, İspanya ve Fransa tatiline giden ve buralarda kalabalık partilere katılan gençler. Flaman virolog Marc Van Ranst, Belçika ve Hollanda’da, gençler arasındaki enfeksiyonların ileri yaş gruplarına geçmeyeceğine dair bir görüş bulunduğunu belirterek, “Bu saçmalıktı. Virüs gençlerden ebeveynlerine ve sonra büyükanne ve büyükbabalarına geçiyor, bunun her geçen gün olduğunu görüyoruz” dedi.
- İngiltere’de vakaların üçte biri ‘bar ve restoran kaynaklı’
TOPLUMSAL MÜCADELE– SAĞLIK MUHALEFETİ
- İzmir Tabip Odası, pandeminin 7’nci ayında hala bir ödeme yapılmadığını ve sağlık müdürlüklerince oluşturulan ekiplerin, hastaları defalarca telefonla arayarak “Aile Hekiminiz sizi arıyor mu?” diye sorulduğunu belirtti. Bunun küçük düşürücü bir uygulama olduğunu belirten İzmir Tabip Odası, “Tarifsiz bir motivasyon kaybına yol açmıştır. Sistematik olarak Aile Hekimi ile hastasını karşı karsıya getiren uygulamalara en incitici şekliyle bir yenisi daha eklenmiştir. Tıkanmış sağlık sisteminin yarattığı tepki, dağıtılamayan aşılar, Aile sağlığı çalışanları sayısındaki büyük eksiklik ve birçok yönetsel yetersizlik Aile Sağlığı Merkezlerinde şiddeti arttırmakta çalışanları tükenme noktasına getirmektedir. … Yeter artık. Mesleğimizi itibarsızlaştırmaktan, emeğimizi değersizleştirmekten vazgeçin” dedi.
- Mersin Tabip Odası’ndan Dr. Ayşe Jinî Güneş Keskin, koronavirüs salgınında bilimsel değeri olmayan tedaviler uygulandığını belirterek, “Ne yazık ki salgına karşı mücadeleyi Şehir Hastaneleri ile kazanacağını zanneden bir hükümetimiz var” dedi. Keskin, “Sağlıkta Dönüşüm Programını” eleştirerek, bu programın kötü sonuçlar doğurduğunu, sosyal durumları nedeniyle ev izolasyonu uygun olmayan ve salgın testi pozitif kişiler için uygun karantina ortamlarının sağlanmadığını, epidemiyolojik bir değerlendirme yapılamadığını, birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumları arasında koordinasyon sağlanamadığını, il ve ilçe hıfzıssıhha kurullarının yerel sorunlara çözücü kararlar alamadığını, İl Pandemi Kurulu’nun toplanamadığını belirtti. Keskin, “Pandemide yoksul insanlar ölmektedir. İşçi ve emekçiler daha fazla virüse yakalanmakta ve daha fazla zarar görmektedir. Bunun en somut örneği Mersin Serbest Bölge ve Organize Sanayi Bölgesi’ndeki durumdur. Bugüne dek 11 tekstil firması pandemi nedeniyle kapanmak durumunda kalmış, iki işçi yaşamını yitirmiş ve çok sayıda işçi virüse yakalanmıştı. Sendikalar ve sağlık meslek örgütlerinin de içerisinde olduğu bir kurulun bu işyerlerini denetlemeleri ve şüpheli olgularda işçilere ücretli izin verilerek izolasyonlarının sağlanmasıdır” şeklinde konuştu.
- SES Antep Şubesi: “Sağlık emekçileri virüsten daha çok bakanlığın adaletsizliği karşısında yıldı.” Sağlık çalışanlarının sorunlarla boğuştuğuna dikkat çeken SES Antep Şube Eş Başkanı Serpil Dağdemir, “Personeller eksik ekipmanla çalıştırılmış, sağlıkta ilk ve en önemli adım olan koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmemiş aile hekimliği çalışanları önlemsiz bir şekilde Kovid ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Sağlık Bakanlığı fiziksel, manevi olarak çöken personeline bir de dalga geçer gibi ‘müjde’ diyerek sadece 3 ay için tavandan ek ödeme yapılacağını söylemiş ancak bunun sonucu da fiyasko olmuştur. Tavandan denen bu ödeme bakanlıkla anlaşması olmayan üniversite hastanelerine, aile sağlığı merkezlerine bazı sağlık kurumlarına verilmemiştir. 24 Eylül itibariyle de yine tavandan ek ödeme yapılacağı söylenmiş ancak bu yazıda kimden ne kadar kısabilirim, nasıl daha az ödeme yapabilirim anlayışı hakim olmuştur. Örneğin hekim dışı personeli 11 gruba ayırmış sağlık hizmetleri sınıfına %66, genel idareye %89 ve din görevlisine %100 ödeme gibi parçalamıştır. Ekim ayına girdiğimiz bu günlerde ülke genelinde ve Antep’te birçok hastane hala ağustos ek ödemesini bile almamıştır. Sağlık personeli virüsten daha çok kendi bakanlığının ayrımcılığı, adaletsizliği karşısında yılmıştır” diye konuştu.
- Katliamda yaşamını yitiren 103 kişinin adı Ankara sokaklarında. Ankara gençlik örgütleri, 10 Ekim 2015’te Ankara’da yaşamını yitiren 103 kişinin adını katliamın 5’inci yıl dönümü nedeniyle Ankara’da bulunan 103 sokağa verdi. Sokak tabelalarının tasarımı şeklinde hazırlanan yeni karton tabelaların üzerinde “10 Ekim Katliamı Şehidi” yazısı ile hayatını kaybedenlerin isimleri yazıldı. Ayrıca gençlik örgütleri katliamda yaşamını yitiren 103 kişinin fotoğraflarının yer aldığı afişleri bilboardlara astı. Katliamda yaşamını yitiren kişilerin adı ve “Unutmak yok affetmek yok” yazılmaları yer alan afişler kentin birçok mahallesine asıldı. Katliamda yaşamını yitiren kişilerin adı ile “Bu sokaklar … unutmadı” duvar yazılamaları yapan gençler, Mamak-Kayaş banliyö hattında ajitasyon yaparak bildiri dağıttı.
- 10 Ekim Ankara Katliamı “Zamansız Kabuk/Bitmemiş Hikâyeler” projesiyle hafıza mekânına dönüşüyor. Proje ekibinden Pınar Kesim- Aktaş, “Anıt fikrini 10 Ekim’de bir arada olup barış isteyen insanların umudu üzerine kurduk. Böyle bir patlama yaşanmamış olsaydı yeşerecek umudu projeye yansıttık” diyor.
- Çevre ve ekoloji dernekleri tarafından yapılan açıklamada ekoloji mücadelesi yürütenlerin karşı karşıya kaldığı baskı, gözaltı ve tutuklamaların yaşam alanlarına yönelik saldırılarla birlikte hız kazandığına vurgu yapılarak şunlar dile getirildi: “Doğayı talana ve sömürüye açmanın önü daha fazla baskı, gözaltı ve tutuklamalarla açılıyor. Dağları, yaylaları, ormanları, suları, tarım arazilerini talan etmekten, sömürüye açmaktan vazgeçmeyenler çareyi direnenler üzerinde baskıyı arttırmakta görüyor. Direnenler her yerde gözaltı ve tutuklamalarla susturulmaya, sindirilmeye çalışılıyor. Doğayı, yaşam alanlarını savunmanın direnmekten, mücadele etmekten başka bir yolu bulunmuyor.”
- Petrol-İş Sendikası’nın Şişecam’ın Mersin ve Adana’daki fabrikalarında bugün başlatacağı grev, Cumhurbaşkanı Kararı ile yasaklandı. Karara gerekçe olarak grevin, “genel sağlığı ve millî güvenliği bozucu nitelikte” olması gösterildi.
JİN
- İstanbul’da Kadın Zamanı! Şiddet, taciz, tecavüz ve katliamların yüksek olduğu kentlerin başında gelen İstanbul’da, 28 Eylül’de kadınlar için yeni bir merkez kuruldu. “Eşitsiz dünyanın karşısında, özgürlüğün yanında, Kadın Zamanı’ndayız” sloganıyla yola çıkan Kadın Zamanı Derneği, “Zamana kaydettiğimiz; mücadelemiz, kazanımlarımız ve hikâyelerimizle çıktık yola. Kadına dair tüm an’ları birleştirerek, harmanlayarak Kadın Zamanı’nı yaratıyoruz” diyor. Kurucular arasında avukat, psikolog, mühendis de var özel sektörde çalışanlarda. Kadınların yeni adresi olma hedefinde olan Dernek, yaklaşık bir yıllık çalışmanın ardından açılışını gerçekleştirdi. Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs nedeniyle Dernek, 28 Eylül’de kadın kurum kuruluşlarına gönderdiği metinle kuruluşunu deklere etti.
- ABD’nin dünyaca ünlü Princeton Üniverstesi, kadın profesörlere, cinsiyete dayalı ücret eşitsizliğinden ötürü toplam 925 bin dolar (7.3 milyon lira) ödeyecek.
- Kadın mücadelesinin her anı bir mucizedir – Mizgin Aksu
‘’Ve biz kadınlar bir sabah uyandığımızda, 21. yüzyıl Türkiye’si, 18. yüzyıl Avrupa’sı veya 15. yüzyıl Amerika’sında ya da tarihin modern anlamda tarihlenmemiş zamanların herhangi birinde kendimizi bulmuş olsaydık, hayat bize başka bir şey sunar mıydı diye düşündüm. Uzunca bir kafa yormadan sonra ne yalan söyleyeyim basit kültürel farklılarımız, alışkanlıklarımız dışında derin bir fark bulamadım.
… “Ve o Kadın” bir sabah başka bir zamanda her akşam kabus dolu uykusundan uyanıp kabus dolu günlere devam ederse, sadece bunları görmeyecekti. Kadınların özgürlük, eşitlik ve barış içinde bir yaşamı kurabilmek için verdikleri mücadeleyi görecekti.
Kadınların erkek egemen toplumun kendisini korumak için yaratığı her bir duvarı yıkmak için verdikleri mücadele bir mucizedir. Yaşamın her alanını gasp etmiş erkek egemen zihniyete attığı her tokat bir mucizedir. “Ve Kadın” elleriyle yeni bir zaman, yeni bir ülke ve yeni bir dünyada uyanmak için her sabah uyanarak mucizeler yaratmaya devam ediyor.’’ (http://yeniyasamgazetesi2.com/kadin-mucadelesinin-her-ani-bir-mucizedir/)
- Kıvılcımlı’nın ‘Kadın Sosyal Sınıfımız’ adlı Çalışması Üzerine – Eser Sandıkçı
‘’Kıvılcımlı tarafından yazılan bu makalede; kadınlar ayrı bir sınıf olarak tanımlanmakta ve patriarkal yapı çok açık ve ayrıntılı biçimde tariflenmekteydi. Özellikle coğrafyamıza özgü patriarkal yapılanma tüm çıplaklığıyla ortaya konmakta; sınıflar üstü erkek dayanışmasına işaret edilmekteydi. Kıvılcımlı, toplumdaki kadınların erkekler tarafından ezilmesini ve sömürülmesini; bütün toplumsal sorunların temeli ve “bütün insani ilişkileri son derece yozlaştıran birinci sakatlığımız” olarak tanımlamaktaydı. Kadın düşmanlığı ve kadına yönelik erkek şiddeti son derece açık ve tüm toplumsal sorunların kaynağı olarak siyasal bir metinde yer bulmuştu.’’ (http://siyasihaber5.org/kivilcimlinin-kadin-sosyal-sinifimiz-adli-calismasi-uzerine, https://documentcloud.adobe.com/link/review?uri=urn:aaid:scds:US:b6dbf4ea-6040-4427-bb60-0763e650b00b)
YENİ YAŞAM
- Sınırları Kaldırmak: Devletsiz Bir Egemenlik Alanı Ne Kadar Mümkün? – Neşe Özgen
‘’Dünya haritası bize farklı renklerdeki ülkelerin birbiriyle teyellenmiş geçiciliğini sunarken, devletler kendi siyasi haritalarını kendi etraflarında birer çöl boşluğuyla resmederler: Bu haritalarda kendileri dışında bomboş bir dünya vardır ve o ülkenin kendi “medeniyeti” dışına çıkıldığında sanki oralarda hiç köy yokmuş, hiç insan yaşamazmış, hiç bitki bitmezmiş gibi, insanlar hiç öpüşmez, çocuklar gülüşmez ve yemekler, başka türlü de olsa, pişmezmiş gibidir. Oysa sınırlarda yaşayanlar karşıya da bir uzantı olduğunu bilirler ve böylece karşıda vatandaşlık pazarlığına girişilebilecek bir başka devlet olduğunu da bilirler. Bu bilgi, sınırda yaşayanları iç bölge vatandaşlarından hem daha kırılgan, hem de daha güçlü yapar. Devletle bu karşılaşmaların güçlü aktörü devlet ise, zayıf da olsa bir diğer öznesi sınır vatandaşıdır. Devletin kendi egemenliğini bu çarpışmadaki güç bileşenlerine ve bu bileşenlerin güçlerini hangi politik ve iktisadi örüntülerle kazandığına bağlı olarak ortaya çıkar ve siyasi ve ekonomik gücü de o oranda meşrulaşır Zira devlet egemenliğinin meşruiyeti, kendi tarihini sınırda haritalandırır.
… Sınırları kaldırmanın yolu, onları basitçe inkar etmekle değil; aksine devletin ve vatanın yerine başka varoluş biçimlerini koyabilmekten ve bunları kanıtlayabilmekten ve bunu da yaşamıyla kanıtlayabilmekten geçiyor. Kobane’ye doğru gönül yoluna düşen sosyalist gençlerin Suruç’ta katledilmelerinin nedeni de budur: devlet iç ve dış sınırlarının ve moral sınırlarının böyle ilga edilmesine katliamla yanıt verdi. Ankara’ya 10 Ekim 2015’te #Barış demeye #Özgürlük demeye #Demokrasi demeye gidenlere yaptığı da budur. #Kobanê’de verilen savaşı yurt savunmasından özgürlük ve eşitlik talebine #Demokratik, #Ekolojik, #KadınÖzgürlükçü ve #KomünalEkonomi temelinde kurma yönünde hareket ettiren de yine bu gerçekliktir. Ve bu nedenle büyük bir coşku ve umutla karşılanmıştır.
Devletsiz bir egemenliğin kuruluşu mümkün. Ancak, sınırın her iki tarafındaki yeni yaşam alternatiflerinin neler olacağını, özgürlükçü ve demokratik talepleri kararlı bir istemle bulanıklaştırmadan hayata geçirebilirsek eğer, zihinlerdeki ve kalplerdeki sınırları kaldırabiliriz.’’ (http://www.abstraktdergi.net/sinirlari-kaldirmak-devletsiz-bir-egemenlik-alani-ne-kadar-mumkun/)
SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK
- Psikolojinin yararları – Metin Yeğin
‘’Covid-19’da gelişmeler tam böyle. Hiçbir şeyin azaldığı yok ve hatta artıyor ama artık pek aldırmamamız gerekiyor onlara göre. Trump, -maalesef- iyileşip ofisine döndükten sonra yaptığı konuşmada, kendi halkına korkmamalarını söyledi. Tabii yoksullar da Trump gibi hasta olunca, evlerinin bahçesinden helikopterle alınıp, kendilerine tahsis edilmiş bir hastaneye götürülseler hiç korkmazlardı. Bırakın helikopteri, bahçeleri bile yok. Korkup korkmadıkları da ayrı bir mevzu, çünkü ona gelene kadar, korku tünelinden geçiyor hayat. ABD’de de başta Minnesota olmak üzere, binlerce kiracı, kiralarını ödeyemedikleri yüzünden evlerinden tahliye edilmeye başladı. Hükümetin finansal Kovid-19 önlemleri arasında bulunan, kira ödeyemeyenlerin tahliye edilmesi yasağı kalkar kalkmaz, bir sürü evde tahliye işlemleri başladı. Evlerin çoğunun sahibinin bankalar olduğu, bu barınamama sistemi, iki yüzlü halkı koruma rüşvetleri, psikolog tavsiyesi (!) ile ikna edilir edilmez, sokakta kalmaya başlıyorsunuz. Yeni hastalık sloganı, meşhur kanser sloganından uyarlamayla: ‘Kovid’den Korkma evsiz kalmaktan kork’ olacak sanırım…‘’(http://yeniyasamgazetesi2.com/psikolojinin-yararlari/)
- Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açtığı dava sonucu, Nallıhan Kuş Cenneti’nin yakınına kurulması planlanan, ekosisteme ve doğaya büyük zararlar vereceği değerlendirilen Çayırhan-B termik santraline izin vermedi.
- Arjantin, genetiği kuraklığa dayanıklı olması için değiştirilmiş buğdayın yetiştirilmesine ve tüketilmesine onay veren ilk ülke oldu. Ulusal Tohumlar Enstitüsü Kış Tahılları Komitesi uzmanları, hükümetin projeye onay vermesinden duyduğu endişeyi dün yayınladıkları mektupta dile getirdiler. Mektupta ‘transgenik mahsullerle yapılan ürünlerin yerel ve/veya yabancı tüketiciler tarafından kabul edilmemesi, GDO’lu ve GDO’suz üretimi ayrı tutmanın zorluğu nedeniyle’ hiçbir ülkenin transgenik buğday çeşitlerinin kullanımını onaylamadığı belirtildi.
- Kolombiya’nın çatırdayan barışı – Begüm Zorlu
‘’London School of Economics (LSE) bünyesindeki Kadın, Barış ve Güvenlik Merkezi’nde araştırmalarını yürüten Dr. Elena B. Stavrevska Kolombiya’da barış anlaşması imzalandığından beri siyasal şiddet ve cinayetlerin arttığının ve özellikle pandemide öldürülen aktivist ve topluluk liderlerinin sayısının çok yükseldiğinin altını çiziyor. Birleşmiş Milletler (BM) 2020’nin başından bu yana en az 42 katliam kaydettiğini, ve bunun 2016’nın eski FARC savaşçılarıyla barış anlaşmasının imzalanmasından bu yana en yüksek rakam olduğunu söyledi. Uluslararası Kriz Grubu’nun raporuna göre 2016’dan bu yana en az 415 topluluk lideri öldürüldü ve yüzlerce daha fazla tacize uğradı veya zorla yerinden edildi. … COVID-19 bağlamında ise altı aya yakın bir süre boyunca virüsün yayılmasını sınırlamak için ülke içi seyahatlerin kısıtlanması ile birçok uzaktaki topluluğun izole edildiği vurgusu yapılıyor ve “silahlı gruplar hükümetin dikkat dağınıklığından yararlanarak topraklardaki kontrollerini sıkıştırdıkları” söyleniyor. Pandemi sürecindeki veriler iki aylık kısıtlamalar esnasında, topluluk lider cinayetlerinin, ulusal cinayet oranı yüzde 16 düşerken, yüzde 53 arttığını gösteriyor.’’ (http://bianet.org/bianet/yasam/232453-kolombiya-nin-catirdayan-barisi)
EKLER
- “İki dilli- çocuk ve eğittim” – Cemil Güneş
‘’Kürt, Türk ve Arap 24 eğitimciyle görüşerek “İki dilli- çocuk ve eğittim” kitabını hazırlayan yazar Cemil Güneş, anadillerinde eğitim görmeyen Kürt çocuklarının okul aşamasında yaşadığı sorunlara dikkati çekiyor. Yazar Cemil Güneş Mezopotamya Vakfı yayınlarından çıkan “İki dilli- çocuk ve eğitim (Duzimanî -Zarok û Perwerdehî” kitabıyla Kürt çocuklarının tek dilli eğitim anlayışı karşısında yaşadığı sorunlara dikkati çekiliyor. Kitapta, Mardin’in Derik ilçesinde ilkokul birinci sınıfta eğitim veren 12 kadın ve 12 erkek öğretmenle yaşanan diyalog ve önerilere yer veriliyor. İlkokul birinci sınıfta eğitim veren 12 Kürt, 11 Türk ve 1 Arap öğretmenle konuşan Güneş, anadilinde eğitim göremeyen çocukların yaşadığı sorunları gözler önüne seriyor.’’ (http://mezopotamyaajansi24.com/KULTUR-SANAT/content/view/111932)