Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin yarattığı sorunlar gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Bu sağlıksız sistem sağlıkçılarda; tükenmişlik, gelecek kaygısı yaşama, mobingin artması, angaryanın artması, intiharların yaşanması, şiddete maruz kalınması, geçinememe gibi çok önemli sorunlar yaratmakta. Bu sorunların yaşanmasına neden olan en yük etkenlerden biri olan, sermayenin kazanımının artması için hazırlanan ‘Sağlıkta dönüşüm’ programı, sağlıkçıların ‘Geçinemiyoruz, Yaşamak istiyoruz’ söylemlerini her yerde haykırmasıyla iflas ettiğini göstermektedir.

Sendikaların ve meslek odalarının sürekli dile getirdiği ‘Tükeniyoruz’ uyarısı iktidar tarafından sürekli görmezden gelinerek, sermayenin kazanması için iktifdar tarafında ‘sağlık projeleriyle’ yaşama geçirilmeye devam edildi. Gün geçtikçe sağlıkçılarda oluşan tükenmişliğin daha da artmasıyla sendikalar ve meslek odaları, sağlıkçılarla buluşmalar ve aynı zamanda eylemler düzenledi. TTB’ nin 23 kasımda başlattığı beyaz yürüyüş de bu sorunlar üzerine başladı.

TTB’nin 23 kasımda ‘EMEK BİZİM SÖZ BİZİM’ şiarıyla İstanbul’dan başlattığı ‘Beyaz Yürüyüş’ Bursa ve Eskişehir’de devam ederek dün (27 kasım)  Ankara’ya ulaştı. Sağlık alanına dair taleplerini dile getiren TTB, taleplerini söyle sıraladı:

1)Sadece hekimler için değil tüm sağlık çalışanları için insanca yaşayacağımız emekliliğe yansıyan bir ücret

2)Performans sisteminin kaldırılmasını, döner sermaye uygulamasına son verilmesini

3)Çalışma koşullarımızın iyileştirilmesini, çalışma süremizin azaltılmasını

4) 7200 ek gösterge ve yılda 120 gün yıpranma payı

5)Sağlıkta şiddete karşı caydırıcı bir yasa

6)KHK ve güvenlik soruşturmaları ile işinden alı konulmuş tüm sağlık çalışanlarının derhal işlerine başlatılmasını

7)Şehir hastanelerinin kamulaştırılmasını

8)Herkese eşit, parasız, nitelikli, ulaşılabilir anadilinde sağlık hizmetinin sunulduğu basamaklandırılmış bir sağlık sisteminde çalışmak

9)Sağlık aslanındaki yöneticilerden kaynaklı mobingin son bulmasını liyakata dayalı atamaların yapılmasını

10)Özel hastanelere değil kamu hastanelerine bütçe

11)Sadece 5 dakika değil hastalarımıza yeterli süre

12)Aile hekimliği ceza yönetmeliğinin geri çekilmesini, 1. Basamak sağlık sisteminin bölge tabanlı olacak şekilde yeniden düzenlenmesini

13)Özel hastanelerde hekim ve sağlık emekçilerin fazla çalıştırılmasına, ciro baskısına son verilmesini çalışma saatlerinin azaltılmasını

14) COVID-19’un illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılması

15)Sağlığın olmazsa olmazı barış ve demokrasidir. Antidemokratik uygulamaların son bulduğu toplum sağlığını önemsendiği demokratik bir ortamda çalışmak

23 Kasım günü başlayan yürüyüş, yürüyüşün gerçekleştiği illerdeki kadın ve işçi eylemlerinden aldığı güç ve motivasyonla Ankara’ya ulaştı. Ankara’ya ulaşan sağlıkçılar, polislerin barikatlarını yıkarak Ankara’da bekleyen ve birçok ilden gelen sağlıkçılarla buluştu. Birçok sendika, kitle örgütü ve milletvekilinde katıldığı buluşma, basın açıklaması ve yürüyüşle devam etti.

Ankara’da uzun bir zamandan sonra kalabalık bir yürüyüşün gerçekleşmiş olması, Ankara üzerindeki ölü toprağın bir nevi kalkmasına sebep oldu. Sağnak yağmura rağmen kadınların ve gençlerin yüksek enerjisiyle daha da hareketlenen yürüyüş, Yılmaz Güney sahnesinde forumla devam etti.

Forumda hekimler, hemşireler, temizlik personelleri, sağlık personelleri söz alarak yaşadıkları sorunları dile getirip yapılması gerekenleri söylediler. Genel olarak sorunlar: Aşırı iş yükünden dolayı oluşan tükenmişlik, geçinememe, şiddete maruz kalma, sağlıkta erkek egemenliği, sağlığın piyasalaştırılması, tıp eğitiminde yaşanan sorunlar, KHK ve güvenlik soruşturması nedeniyle sağlıkçıların yaşadığı sorunlar, yurtdışına olan sağlıkçı göçleri, hasta muayene süresinin 5 dakika ile sınırlandırılması, temizlik personellerinin var olan haklarının gasp edilmesi.

Yaşanan bu sorunlara karşı ön plana çıkan somut öneriler; kapitalist sömürünün sağlık alanında oluşturduğu bu sorunlara karşı birlikte mücadele yapılarak toplu eylem ve grevlerin gerçekleştirilmesi, hastahanelerde sağlık meclislerinin kurulması oldu. Forumun devamında Bandista konseriyle ‘Beyaz Yürüyüş’ devam etti.

Yaşanan sorunlar, sorunun temelinde kapitalist modernitenin olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Kapitalist moderniteye karşı ise sadece bir meslek grubu değil bütün toplumsal kesimlerin birlikte olup ses çıkarması gerekmektedir. Bunun için gücümüz var, inancımız var ve direncimiz var. ‘Emek bizim söz bizim’ diyerek Demokratik Sosyalizmi inşa edeceğimiz gün sorunları çözüme kavuşturacağımızı unutmamak gerekir.

[su_box title=”TOPLUM SAĞLIĞI PERSPEKTİFİ” style=”glass” box_color=”#f2b524″ radius=”1″][/su_box]

Haftanın gündemi Güney Afrika’da ortaya çıkan yeni varyant: Omicron adını alan B.1.1.529 varyantı. Bulaştırıcılığının daha yüksek olması DSÖ tarafından hızla endişe verici varyant listesine alınmasına neden oldu. Dahası birçok ülke varyantın daha sık saptandığı ülkelere uluslararası uçuş yasağı koydu. Soru şu pandeminin yeni varyantlarla uzun süre devam etmesi nasıl olacak? Pandemi kontrolü bizleri küresel dayanışmaya çağırıyor. ‘’Pandeminin kontrolü eşitsiz ve ayrımsız bir salgın kontrolü politikası ile mümkün’’ diye SPO olarak sık sık vurgulamaya çalışıyoruz. Bu gerçeklik pandeminin ilk gününden bu yana değişmedi. Bunu en tipik aşı çalışmalarında gördük. Zengin ülkeler aşılanırken, dünya nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan yoksul ülkeler aşıya dahi erişemedi. Patent engeli hala devam ediyor. Patent kalksa da üretim hala kapitalist şirketlerde olacak, kamusal üretim için neredeyse hiçbir çabanın olmadığı görülüyor. Aşı tedarik edilse de Türkiye örneğinde olduğu gibi hızla tüm ülkeye yaygın aşı yapılması stratejisi yaşama geçirilemedi. Aşı konusunda tereddüt yaşayanların kaygıları giderilemedi. Anadilinde sağlık, sağlık emek ve meslek örgütlerinin çalışmalara katılmasının önü hep engellendi. Tekçi zihniyet aşı çalışmalarında da karşımıza çıktı. Halkın iradesini yansıtmayan kayyumlarla salgının kontrol altına alınması oldukça zor.

***

Pandemiyi fırsata dönüştüren ilaç endüstrisi kafaları da karıştırmaya devam ediyor. Çalışma sonuçlarında erken sonuçlar ile geç sonuçlar arasındaki tutarsızlar gündemi işgal ediyor.  ABD’li ilaç şirketi Merck’in Kovid-19’a karşı geliştirdiği hapın ‘yüzde 50 etkili olduğunu’ açıklamasının ardından Britanya’dan kullanım onayı ve pek çok ülkeden sipariş alması sonrası, düzeltme geldi. Ekimdeki açıklamasında, ‘belirtilerin ortaya çıkmasından itibaren 5 gün içinde hapı kullananlarda hastaneye yatma ve ölüm oranının yarı yarıya azaldığını’ duyuran Merck, bu kez verilerini güncelleyerek, hapın etkinliğini yüzde 50’den yüzde 30’a düşürdü. Deney aşamasındaki ‘Molnupiravir’ adı verilen hapla ilgili yeni açıklamada, 1.400’den fazla hastadan elde edilen verilere göre hapın hastaneye yatışlarda ve ölümlerde yüzde 30’luk azalma sağladığı kaydedildi. Ekim ayındaki yüzde 50 etkinlik açıklaması, 775 hastadan elde edilen verilere dayandırılmıştı. Düzeltmenin ardından Merck’in hisseleri, geniş çaplı düşüş yaşanan piyasaların açılması öncesi işlemlerde yüzde 3 değer kaybederek 79.80 dolara indi.

Sağlık Bakanlığı Hidroksiklorikin’de olduğu gibi Favipiravi’de de yanlışını kabul etmek istemiyor. Yaşanılanın yanlıştan öte etik olmadığını, hatta suç kapsamında da olduğunu hatırlatalım. Koronavirüs Bilim Kurulu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Salgın Kontrolünde Yeni Tedaviler de Devreye Alınacak” başlıklı açıklamada Türkiye’de Covid-19 tedavisinde kullanılan ve etkisiz olduğu yönünde dünyada çeşitli araştırmalar bulunan Favipiravir adlı ilacın kullanımının hekimin tercihine bırakılacağını belirtti. Hala elindeki verileri açıklamayan Bakan Koca, etkisi bilinmyen bir ialç ile ilgili sübjektif değerlendirmeleri öne çıakrtan yaklaşımını benimsiyor. Kamu otoritesi olduğu yükümlülüğü unutuluyor.  Koca, “Molnupiravir” adlı ilacın tedavi rehberine eklenmesine karar verildiğini de kaydetti.

BioNTech tarafından geliştirilip Batı’da en çok kullanılan ve en başarılı bulunan Covid aşısının üreticisi Pfizer, eski bir çalışanını aşı sırlarını çalmakla suçladı. ABD’li ilaç devi, bir elemanın işten ayrılırken Kovid-19 aşısı ve diğer ilaçlarla ilgili ticari sırlar dahil büyük bir gizli belge hazinesini çaldığını ve bunu sofistike şekilde örtbas etmeye çalıştığını duyurdu.

***

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) Avrupa ofisi ve Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezinin (ECDC) ortak çalışması, Covid-19 karşı aşılamanın Avrupa’da 60 yaş ve üstü en az 469 bin kişinin hastalıktan ölümünü engellediğini ortaya koydu. Araştırma, İzlanda, İsrail, Norveç, Malta, İspanya, Finlandiya, İrlanda, İngiltere, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Portekiz, Yunanistan, Fransa, Avusturya, Belçika, İtalya, Lüksemburg, İsveç, Macaristan, Litvanya, İsviçre, Estonya, Kuzey Makedonya, Karadağ, Slovenya, Polonya, Çekya, Hırvatistan, Letonya, Romanya, Slovakya, Moldova, Ukrayna ve İskoçya olmak üzere 33 ülkede yapıldı. Nüfusunun yüzde 65,8’i tam aşılanmış Avrupa’da ülkeler arasında aşılama oranları farklılıklar gösteriyor. Avrupa’da nüfusun ortalama yüzde 51’inin hayatı kurtarılırken, bu sayı, İzlanda’da yüzde 93, İngiltere’de yüzde 86, İsrail’de yüzde 80, Belçika’da yüzde 50, İsveç’te yüzde 42, İtalya’da yüzde 37 ve Macaristan’da yüzde 33 oldu. Listenin en alt sıralarında ise yüzde 20 ile Romanya, yüzde 19 ile Polonya, yüzde 16 ile Hırvatistan ve yüzde 14 ile Slovakya yer aldı. Araştırmaya göre, yüksek aşılama oranlarının yanı sıra aşıya hızlı ulaşım ve eş zamanlı olarak tedavilerin de kullanılması can kayıplarını engelliyor.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Afrika kıtasındaki sağlık çalışanlarının yalnızca yüzde 27’sinin yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı aşı yaptırdığını açıkladı. Örgütün yayımladığı analiz raporunda, Afrika genelinde Covid-19 bağışıklığında gelinen son duruma dair veriler paylaşıldı. Raporda 25 ülkeden alınan verilere göre Mart 2021’den bu yana Afrika genelinde 1,3 milyon sağlık çalışanın aşılarının tamamladığı aktarıldı. Kıtadaki 6 ülkede sağlık çalışanlarının yüzde 90’ı aşı yaptırırken 9 ülkede aşılanan sağlık çalışanı oranı yüzde 40’ın altında kaldı. Afrika genelinde aşılanan sağlık çalışanı oranının ise sadece yüzde 27’yi bulduğu, kıtaya aşı tedariklerinin yetersizliğinden ötürü birçok sağlık çalışanının Covid-19 riski taşımayı sürdürdüğü kaydedildi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi İcra Direktörü Robb Butler, yoğun bakım ünitelerindeki yeni tip koronavirüs (Covid-19) hastalarının çoğunun aşısız olduğunu ve ülkelerin “zorunlu Covid-19 aşısı” üzerinde düşünmesi gerektiğini belirterek, “İhtiyacımız olan, toplumun her üyesinin aşılanmış olması” dedi. British Medical Journal (BMJ) dergisinde geçen hafta yayımlanan ve virüsün yayılımının yüzde 53’ünün maske kullanımıyla önlendiğini öne süren bir araştırmaya işaret eden Butler, Avrupa kıtasındaki nüfusun sadece yüzde 48’inin maske kullandığına dikkati çekti. Avrupa’daki 53 ülkenin nüfusunun sadece yüzde 54’ünün aşılı olduğuna işaret eden Butler, “Daha yapılacak çok iş var. Henüz o noktada değiliz. Önümüzde endişe verici bir dönem olacak gibi görünüyor” değerlendirmesinde bulundu.

***

Covid-19 vakaları artış eğilimini sürdürüyor. Farklı coğrafyalarda pandemi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 261 milyon 400 bine, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 5 milyon 213 bine yaklaştı. Aktif hasta sayısı yeniden 20 milyonu aştı. Yükselen aktif hasta sayısı bulaş tehdidinin ciddi olduğunu gösteriyor.

Günlük vaka bildiriminde Ağustos sonunda başlayan düşüş eğilimi durarak yeniden artışa geçti. Haziran ortalarında 360 binlere kadar inen ortalama günlük bildirim, Ağustos ayı ile birlikte 660 binlere kadar yükselmişti. Ekim ortasında başlayan vaka artış geçtiğimiz hafta da devam etti. Ortalama günlük vaka sayısı 544 bin 648 kişiye yükseldi. Ölümlerde yüksek hızda devam ediyor. 6 bin 500’lere kadar gerileyen yedi gün ortalaması, yükseliş eğilime girerek 7 bin civarında devam ediyor.

Küresel düzeyde son bir hafta Covid-19’un seyri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Bir önceki haftaya göre değişim
Kıtalar Son 7 gündeki vaka sayısı Son 7 gündeki ölüm sayısı Vaka sayısı Ölüm sayısı
Dünya 3,812,537 47,931 + %2 – %4
Avrupa 2,498,429 26,691 + %11 – %1
Asya 610,831 10,234 – %0.5 +%3
Kuzey Amerika 520,351 7,039 – %28 – %26
Güney Amerika 135,188 2,7288 + %7 + %15
Afrika 35,516 1,124 + %40 + %6
Türkiye 174,023 1,386 + %6 – %8

Yukarıda tabloda görüldüğü gibi dünya genelinde vaka sayısında %2’lik yükselme görülürken  ve ölümlerde %4’lük azalma gözlendi. Avrupa, Güney Amerika ve Afrika’da ciddi artış küresel istatistikleri etkiledi. Kuzey Amerika ve Asya’da ise azalış eğilimi devam etti. Geçtiğimiz hafta Asya, Güney Amerika ve Afrika’da ölüm sayılarında da artış gözlendi. Diğer kıtalarda geçtiğimiz haftaya göre ölüm sayılarında düşüş gözlendi.

Türkiye’de ise azalış eğilimine giren vaka sayısında artış dikkatleri çekti. Buna karşın ölümlerdeki azalış eğilimi devam etti. Bununla birlikte hala haftalık vaka ve ölüm hızının oldukça yüksek olduğunu hatırlatıyoruz. Ne yazık ki Ağustos ortası başlayan pik varlığını devam ettiriyor. Güvenilir olmayan resmi istatistiklerdeki bu durum salgının kötü ynetildiğini, yönetilmediğini gözler önüne seriyor. Bilinen hemen her önlem, salgın kontrol altına alacak birinci basamak hizmetler ne yazık ki oldukça sıkıntılı. Ertelenmiş sağlık hizmetlerinin doldurduğu sağlık kurumları ve aşısız ve eksik aşılıların oldukça yüksek olması ile birlikte ele aldığımızda kışın sert geçeceğini söyleyebiliriz.

Sağlık BakanıFahrettin Koca, Koronavirüs geçirenlerde hastalığın bıraktığı hasarlar nedeniyle gelecek 3 yıl boyunca mevcut ölümlerin 3-4 katı kayıp beklendiğini belirtti. Koronavirüs geçirenlerde hastalığın bıraktığı hasarlardan dolayı, gelecek 3 yıl boyunca mevcut ölümlerin 3-4 katı kadar kayıp beklendiğini belirten Koca, “TÜİK açıkladığında en az 2 hatta 3 kat olduğunu göreceğiz. Covid-19’un yıkıcı etkisi basit değildi, çok büyüktü. O nedenle aşı son derece önemli.” ifadesini kullandı.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa’daki 53 ülkede gelecek bahara kadar 700 bin kişinin koronavirüsten ölebileceğini duyurdu. Merkezi Kopenhag’da bulunan DSÖ Avrupa ofisi, virüsün yayılmasını engellemek için insanları aşı olmaya; uygun hijyen ve sosyal mesafe kurallarına uymaya çağırdı. DSÖ Avrupa, ölümlerdeki artışı tetikleyen faktörleri şu şekilde sıraladı: Virüsün son derece bulaşıcı delta varyantı, maske takma ve bazı yerlerde fiziksel mesafe gibi kısıtlayıcı önlemlerin hafifletilmesi ve Avrupa nüfusunda aşısız kalan geniş kesimlerin olması. Ofis, 1 Mart 2022’ye kadar 25 ülkede hastane yatakları ve 49 ülkede yoğun bakım ünitelerinde sıkıntı yaşanabileceği uyarısı yaptı; ölümlerin de gelecek yıl bahara kadar 2,2 milyonu aşacağı tahmininde bulundu.

***

Çin, ekimde başlayan yurt içi kaynaklı yeni tip Koronavirüs (Covid-19) vakalarını yeni kontrol altına almışken Yangzı Nehri deltasında üç kente yayılan yeni bir salgınla karşı karşıya kaldı. Altı yeni vaka, ekimde ortaya çıkan ve 21 bölgede 1300’den fazla kişiye yayılan yurt içi kaynaklı vaka dalgasının büyük ölçüde kontrole alındığı zamana denk geldi. Ulusal Sağlık Komisyonu, son 24 saate yalnızca kuzeydoğudaki Liaoning eyaletinin Dalian kentinde yerel kaynaklı 2 yeni vakaya rastlandığı bildirdi. Yurt içi kaynaklı salgında vaka sayısı 8 gündür tek haneli rakamlarda seyrediyor. Çin, Covid-19 vakalarını ortaya çıktıkları yerde bastırmayı ve bulaşma zincirini kesmeyi hedefleyen “sıfır vaka” stratejisini uyguluyor. Strateji karantina, seyahat kısıtlaması, toplu test gibi katı ve geniş ölçekli tedbirlerin alınmasını zorunlu kılıyor.

***

Avrupa Birliği (AB) içinde ve 3. ülkelerden seyahatlerde koronavirüs için ikinci dozu takip eden 9 ay içinde 3. doz aşı olmayanların sertifikası geçersiz sayılacak. AB Komisyonu’nun Adaletten Sorumlu Üyesi Didier Reynders düzenlediği basın toplantısında, AB’nin hem kendi içindeki hem de üçüncü ülkelerden kişilerin AB’ye seyahatlerinde, aşı sertifikalarına 2. doz tarihinden sonraki 9 ay içinde 3. takviye dozunun işlenmiş olması şartını getireceğini duyurdu.

AB, düzenli olarak seyahat kısıtlamalardan muaf tutulabilecek ülkeler listesini güncellemek yerine ‘kişi temelli’ bir sisteme geçmeyi planlıyor. 1 Mart 2022’den itibaren AB Dijital Sertifikası ya da AB’nin tanıdığı, tam aşılanmış ya da hastalığı atlatmış ve son dozun üzerinden 9 ay geçmeden 3. dozu olduklarını kanıtlayan diğer belgeler ile Birlik’e seyahat yapılabilecek. Bu kurallar, 6-17 yaş aralığı için de geçerli olacak. Ayrıca tüm uçuşlarda negatif PCR testi zorunluluğu aranacak.

***

Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), Avrupa’da aralık ve ocakta Koronavirüsün delta varyantından kaynaklı hastalık yükünün artacağını belirterek, takviye dozların yapılmasını tavsiye etti. ECDC Direktörü Andrea Ammon yaptığı açıklamada, Avrupa’da delta varyantından kaynaklanan potansiyel hastalık yükünün gelecek iki ay çok yüksek olacağı konusunda uyarıda bulundu. Ammon, mevcut enfeksiyonların çoğunun kaynağı olan söz konusu varyantın yayılmasını önlemek için ‘şimdi’ önlem alınması ve aşılamanın hızla sürmesi gerektiğini vurguladı. Halen bazı ülkelerde ya da bazı yaş gruplarında istenen oranda aşılama yapılmadığını belirten Ammon, bu boşluğun virüsün yayılmasına neden olduğunu ifade etti.

***

Avrupa İlaç Ajansı (EMA) 5-11 yaş grubunda olan çocuklara BioNTech/ Pfizer aşısının uygulanmasını onayladı. Onay ile beraber kıtadaki milyonlarca ilk öğretim çağında çocuğun aşı olması için yol açılmış oldu. Pfizer ve BioNTech aşılarının, yapılan klinik deneylere göre 5-11 yaş grubu çocuklarda 90,7 etkinlik gösterdiği bildiriliyor.

***

Ankara’da bulunan Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan siyasi tutuklular Saniye Taşkesen ve Berin Sarı, Evrensel’e yazdığı mektupta Covid-19 bahane gösterilerek artan baskılar ve yeni infaz yasasının yarattığı keyfi uygulamalara tepki gösterdi. Mahkumlar Covid-19 bahanesiyle cezaevinde tecrit ve baskının arttığını belirterek iki doz aşı olmalarına rağmen dünya normalleşirken cezaevinde katı kuralların devam ettirildiğini vurguladı.

***

Google çalışanları hazırladıkları manifestoda şirketin Koronavirüs tedbirleri kapsamında getirdiği aşı zorunluluğu politikasından dönülmesi için çağrıda bulundu. ABD merkezli teknoloji devinin ülkede bulunan merkezinde görev yapan 150 binden fazla Google çalışanı, işlerine devam etmek için aşı durumlarını şirkete bildirmek zorunda. Öte yandan, doğrudan yada dolaylı bir şekilde hükümet yetkilileriyle birlikte çalışan tüm Google çalışanlarının, ofis içerisinde çalışsa da çalışmasa da şirketin Koronavirüs politikası kapsamında aşı olması gerekiyor. Google, ABD’deki çalışanlarından 12 Kasım’a kadar aşı durumlarını gösteren belge teslim etmelerini ve 10 Ocak’tan itibaren haftanın üç günü ofiste çalışmalarını istemişti.

***

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Türkiye’de ilk kez 13 bölgede koronavirüsün havadaki varlığını saptamak için çalışma yapıldığını belirtti. Tecer, “Aldığımız sonuçlardan 203 örnekte; 20 tane partikül madde, atmosferik partikül madde örneğinde koronavirüsün RNA’sına rastladık. Yani PCR neticesinde pozitif sonuçlar çıktı. Bu 13 tane pozitif partikül örneği, 6 ildeki hastane yakınlarından aldığımız partikül madde örneklerine aitti. 7 tanesi ise insanların yoğun olarak yaşadığı kent merkezlerinde, hava kirliliği açısından biraz daha olumsuz koşulların olduğu bölgede pozitif örnekler çıktı” dedi.

***

Yeni bir araştırmaya göre, İsrail’de  tam aşılıların Covid-19 testinden muaf tutulması birçok korona vakasının gözden kaçırılmasına neden oldu. Araştırma İsrail’e gelenlere Ben Gurion Havalimanı’nda aşılı aşısız ayırmadan yapılan PCR testlerine dayanıyor. Ağustos ayında yapılan testlere göre aşılı yolcularda pozitiflerin oranı aşısızlardaki oranın iki katından fazla çıktı. Ağustos 2021’de 182 bin 696 tam aşılı yolcudan 2 bin 912’sinde korona vakasına rastlanırken 290 bin 383 aşısız yolcunun bin 878’inde korona tespit edildi. Bu sayılara göre oran olarak aşılıların yüzde 1,59’unda aşısızların ise yüzde 0,65’inde korona olduğu belirlendi. Son altı ay içinde iki doz Pfizer/BioNTech aşısı yaptırmış olanlar ya da güçlendirici doz almış olanlar tam aşılı, hiç korona aşısı yaptırmamış ya da ikinci dozu altı aydan önce yaptırmış olanlar ise aşısız sayılıyor.

***

Pfizer, iki doz olarak yapılan aşının 12-15 yaş grubunda Covid-19’a karşı yüzde 100 etkili olduğunu bildirdi. Pfizer/BioNTech, 12 yaş ve üzerindekiler için aşının 30 mikrogramlık dozunun ruhsatlandırılması amacıyla başvuruda bulunacak. ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Mayıs ayında, aşının 12-15 yaş grubu için acil kullanım onayı, Ağustos ayında da 16 yaş ve üzerindeki kişilerde kullanımı için tam onay vermişti.

***

Uğur Şahin, “Yaptığımız araştırmalarda ve gerçek verilerde üçüncü doz takviye aşıların sadece tam koruma sağlamadığını aynı zamanda bağışıklık yanıtını da artırdığını ortaya koydu. Yetişkinlerde Covid-19 hastalığı 20 kat daha az meydana geliyor. Bir taraftan üçüncü doz aşı hastalığa karşı koruma sağlarken diğer taraftan da hastalığın yayılmasını ve daha sonra sorun çıkarması muhtemel varyantların oluşmasını engelliyor. Bu durum kış döneminde çok önemli” dedi. Şahin üçüncü doz aşının ne zaman yapılması gerektiğini de söyledi. Ünlü bilim insanı, “Bizim aşımıza şu an iki doz olarak onay verildi. Önemli olan üçüncü doz aşının korumayı tekrar artırdığıdır. İki doz aşıdan sonra korumanın daha uzun sürmesini bekliyoruz ve gripte olduğu gibi yılda bir kez aşı yapılması yeterli olacaktır. Fakat şu an elimizde dördüncü doz koronavirüs aşısının ne gibi etkileri olacağı ve ne zaman yapılması gerektiğine dair bir araştırma yok. Şu an yeni varyantlardan endişe etmiyoruz ve Covid-19’a karşı korumayı tekrar yüzde 95’lere çıkarabileceğimizi biliyoruz” ifadesini kullandı.

***

Bilim insanları, salyadaki corona virüsü partiküllerini ‘yakalayan‘ bir protein içeren sakız geliştirdi. Deney aşamasındaki sakızla salyadaki virüs miktarını azaltarak Covid-19’a yakalanan kişiler konuşurken, nefes alırken ya da öksürürken hastalığı bulaştırmasını engellemek amaçlanıyor. Sakızın içinde virüsün hücreleri enfekte etmek için ‘giriş kapısı’ olarak kullandığı ACE2 proteinin kopyaları bulunuyor.

***

Zorunlu aşı ve aşısızlara yönelik kısıtlamalar Avrupa’da yaygın tepkilere neden oldu. Avusturya hükümetinin yeni bir sokağa çıkma kısıtlaması ilan etmesinden ve aşıların gelecek yıl zorunlu hale getirileceğini açıklamasından bir gün sonra, çoğu aşırı sağcı on binlerce kişi cumartesi günü Viyana’da koronavirüs önlemlerini protesto etti. Avusturya bayrakları sallayan göstericiler, “Aşıya Hayır”, “Yeter Artık” ya da “Kahrolsun Faşist Diktatörlük” yazılı pankartlar taşıdı. Emniyet verilerine göre, göstericilerin sayısı öğleden sonra yaklaşık 35 bine ulaştı. Bir polis sözcüsü, koronavirüs önlemlerinin ihlâli ve Nazi sembollerinin yasak olması nedeniyle 10 kadar kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

 Hollanda’nın Rotterdam kentinde Cuma akşamı düzenlenen Covid önlemlerini protesto gösterisi kontrolden çıktı. Polis, otomobilleri ateşe verip, dükkanları yağmalayan göstericilere ateş açtı. 7 kişinin yaralandığı olayların ardından kentte “acil durum” ilan edildi. Olaylarla ilgili 51 kişi gözaltına alındı. Polisin ateş etmesi sonucu yaralanan 2 kişinin hastanedeki tedavisi sürüyor. Hollanda hükümeti, vaka sayılarının hızla artması nedeniyle geçen hafta kısmi kapanma kararı almıştı.

Avusturya, İtalya ve Hırvatistan’da da göstericiler sokaktaydı. Salgın nedeniyle getirilen kısıtlamalara ve aşının zorunlu hale gelmesine tepki gösteren protestocular “Özgürlük” ve “Direniş” diye haykırdı ve polisi yuhaladı.

İtalya’da da toplu ulaşım, işyeri ve konser, tiyatro gibi etkinliklerin yapıldığı yerlerde gerekli olan ‘yeşil kart’ uygulaması protesto edildi.

[su_box title=”JİN” style=”glass” box_color=”#9124f2″ radius=”1″][/su_box]

Sosyal bilim, modern dünyaya ait girişim olmakla birlikte beşeri ve doğa bilimlerinin arasında konumlanmış, ayrıca tercihlerini kesinlik içerecek bir taraftan yana yapmamıştır. Klasik olarak bilim görüşü iki farklı varsayıma dayanarak kurulmuştur. Biri geçmiş ile gelecek arasındaki Newton modeli, ikincisi ise doğa/insan, kadın/erkek, madde/akıl arasında köklü ayrımlar olduğunu varsayan Kartezyen düalizmidir. Düalizmde birbirleriyle hiçbir şekilde örtüşmeyen, kaynaşmayan, bir sürekliliği olmayan zihin ve beden birbirlerini radikal bir şekilde dışlar. Bu dışlamada, zihin karşısında beden değersiz ve inkâr edilmiş bir bağımlılık olarak görülür. Dualizmin ben ve öteki ikicileştirilmesi içinde bir karşıtlık ve iktidar ilişkisi vardır ve şiddetin doğrudan üretimine katkı sunar. Kadına şiddetin hüküm sürdüğü bu günlerde 25 Kasım’ın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edilmesi bu şiddetin oluşturduğu sonuçlardan biridir.
Bunun aksine Wallerstein’in yeni bir sosyal bilim olarak tanımladığı, zaman ve uzayın birlikte ele alınarak bilgiyi doğru değerlendirmeyi varsayan Zaman-Uzay kavramı doğa ve beşeri bilimlerin aksine nesnel ölçütlerin çok daha ötesinde bir anlamı kaydetmektedir. Batı biliminin nesnel ölçütlerine ve erkek hakim zihniyetinin ötesinde yeni bir sosyal bilim, modern dünyanın açıklanmasında geçmişten başlayarak, zamanı uzaysallığı (karakteri) ile birlikte ele alır, köklü bir kadın/erkek, doğa/insan ayrımından ziyade iç içe bir bütünsellikte açıklar. Bilim tartışmalarında geldiğimiz bu noktada düalizmin erkek/kadın, madde/akıl, uygar/öteki, … ayrımlarının toplumda vücut bulan erkek ve diğerleri aklıyla kadının yeri doğa bilimleri gibi beşeri bilimin ve erkeğin tam karşısında konumlanmıştır. Ve bu durum yeni bir bilim tanımlamasına ve anlatısına ihtiyacı göstermektedir. Mevcut bilimi doğru okumak, batı biliminin kadını, doğayı, zamanın karakterini görmeyen yerinden sıyrılmak kadın mücadelesi için elzemdir.

[su_box title=”AKADEMİDEN” style=”glass” box_color=”#24b0f2″ radius=”1″][/su_box]

Bu hafta içinde adı netleşen yeni bir covid varyantı ile gündem çalkalanmaya başladı. Aslında sürekli olarak Sars-CoV-2 varyantları tanımlanıyor fakat bunlardan klinik olarak anlamlı bir fark yaratma ihtimali olanlar (genotip-fenotip ilişkisi çerçevesinde yapılan yorumlara dayanarak) Dünya Sağlık Örgütü’nce “Variant of Concern” (Endişe uyandıran varyant, VOC) olarak tanımlanıyor. Kasım ayının başlarında Güney Afrika’da bir hastanın örneğinden izole edilebilmiş, ülkedeki ve çevre ülkelerdeki vaka sayısı tırmanışlarından sorumlu tutulan varyant 24 Kasım tarihinde resmen tanımlandı. VOC’lara Grek alfabesinin harflerini veren Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu varyanta da “Omicron” varyantı adı verildi. Bu varyantla ilgili gelişmelere dair BBC’nin sağlık ve bilim muhabiri James Gallagher’ın derlediği haberden parçalara aşağıda yer veriyoruz.

“Yeni varyantla ilgili bir kanaate varmak için henüz erken ve teyit edilen vakalar hala çoğunlukla Güney Afrika’daki bir ilde yoğunlaşıyor, ancak daha fazla yayılmış olabileceğine dair ipuçları var. Varyantın ne kadar hızlı yayıldığı, aşıların sağladığı korumanın bir kısmını atlama kabiliyeti ve bu konuda ne yapılması gerektiği konusunda sorular mevcut, ancak çok az net cevap var.

Peki ne biliyoruz?

Varyant, Alfa ve Delta varyantları gibi Grek kod adları modelini izleyerek Dünya Sağlık Örgütü tarafından Omicron olarak adlandırıldı. Ayrıca inanılmaz derecede mutasyona uğramış bir varyant.

Güney Afrika’daki Salgın Tepki ve Yenilik Merkezi’nin direktörü Prof Tulio de Oliveira, “olağandışı bir mutasyon kümesi” olduğunu ve bunun dolaşımdaki diğer varyantlardan “çok farklı” olduğunu söyledi. “Bu varyant bizi şaşırttı, evrim üzerinde büyük bir sıçramaya [ve] beklediğimiz daha birçok mutasyona sahip” dedi. Oliveira, çoğu aşının hedefi olan ve virüsün vücudumuzun hücrelerine giriş kapısını açmak için kullandığı anahtar olan spike proteininde ise 30’dan fazla olmak üzere varyantta toplam 50’den fazla mutasyon olduğunu söyledi. Reseptör bağlama alanına (bu, virüsün vücudumuzun hücreleriyle ilk temasını yapan kısmı) daha da yakınlaşıldığında, dünyayı saran Delta varyantı için sadece iki mutasyona kıyasla 10 mutasyona sahip.

Elbette çok fazla mutasyon otomatik olarak kötü bir sonuç olacağı anlamına gelmez. Bu mutasyonların gerçekte ne yaptığını bilmek önemlidir. Ancak endişe, bu virüsün şu anda Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan orijinalinden kökten farklı olmasıdır. Bu, orijinal suş kullanılarak tasarlanan aşıların o kadar etkili olmayabileceği anlamına gelir.

Varyantta mevcut olan mutasyonların bazıları daha önce diğer varyantlarda görülmüş, bu da bu varyanttaki olası rolleri hakkında biraz fikir edinmemizi sağlayan bir durum. Örneğin N501Y mutasyonu koronavirüsün yayılmasını kolaylaştırıyor gibi görünüyor. Mutasyonlar arasında ntikorların virüsü tanımasını zorlaştıran ve aşıları daha az etkili hale getiren bazıları da var ve tamamen yeni olan başkaları da var.

Kağıt üzerinde korkutucu görünen ancak hiçbir sonuç vermeyen birçok varyant örneği var. Beta varyantı, bağışıklık sisteminden kaçmada en iyisi olduğu için yılın başında insanların endişelerinin başında geliyordu. Ama sonunda dünyayı ele geçiren daha hızlı yayılan Delta oldu. Cambridge Üniversitesi’nden Prof Ravi Gupta, “Beta yapabildiği tamamen bağışıklıktan kaçmaktı ve pek başka bir şey de yapamadı, Delta’nın bulaşıcılığı yüksekti fakat mütevazı bir bağışıklık kaçışı vardı, bu varyant ise potansiyel olarak her ikisini de yüksek derecede yapabilir gibi görünüyor” dedi.

Laboratuvarda yapılacak bilimsel çalışmalar daha net bir tablo sunacak ancak gerçek dünyada virüsün izlenmesiyle yanıtlar daha hızlı gelecek. Net sonuçlar çıkarmak için henüz erken, ancak şimdiden endişeye neden olan işaretler var. Güney Afrika’nın Gauteng eyaletinde 77, Botsvana’da dört ve Hong Kong’da bir (doğrudan Güney Afrika’dan seyahatle bağlantılı) bir vaka tam olarak doğrulandı. İsrail ve Belçika da vakalar bildirdi. Bununla birlikte, varyantın daha da geniş bir alana yayıldığına dair ipuçları var.

Şimdilik elimizde bilgimizdeki büyük boşluklara rağmen önemli endişeler uyandıran ve yakından izlenmesi gereken ve ne zaman ne yapılacağı hakkında derin sorular soran bir varyant bulmuş olduk. Bununla beraber tüm cevapları alana kadar beklemenin bir çok cana mal olduğunu salgın döneminde çok defa gördük.”
Gallagher, J. (2021, November 26). New Covid variant: How worried should we be? BBC https://www.bbc.com/news/health-59418127



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA 7 GÜNLÜK 15-21 KASIM 2021

Kadın Sağlık Hareketi ve Sağlıkta Amatörleşme Kapitalizm her alana olduğu gibi sağlık alanına da derinlemesine ...