Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 17 HAZİRAN 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 17 HAZİRAN 2020

GÜNDEM

  • Erzincan’da 1938 yılında Zini Gediği’nde topluca kurşuna dizilenlerin anısına 8 Temmuz 2014 tarihinde inşa edilen Zini Gediği Anma-Hatırlama Mekanı kimliği belirlenemeyen kişilerce yıkıldı. Yüzleşmeyi reddeden ve hatta inkar eden devlet aklının sonuçları
  • Belediyelere atanan kayyumlar ve belediye eş başkanlarının tutuklanmasının ardından Hakkari Milletvekili Leyla Güven ile Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın vekilliklerinin düşürülüp tutuklanmalarına karşı HDP’nin başlattığı Demokrasi Yürüyüşü 2’nci gününde tüm baskılara ve engellemelere rağmen Van’a ulaştı. Yürüyüşün Edirne kolu da İstanbul’a ulaşarak  Esenyurt’ta halkla buluştu.
  • Yürüyüşün startının  verildiği Edirne ve Hakkari dahil olmak üzere birçok ilde valilikler tarafından getirilen kısıtlamaya, yeni tip Corona virüsünün yol açtığı Covid-19 salgını gerekçe gösteriliyor. Şu ana kadar eylem ve etkinliklerin yasaklandığı ve/veya kentlere giriş ve çıkışlara kısıtlamaların getirildiği kentler şöyle: Hakkari, Edirne, Tekirdağ, Kocaeli, Kırklareli, Van, Şırnak, Antalya, Adana, İstanbul, Batman, Mersin.
  • 5 ilin emniyet müdürü değişti, TEM daire başkanı Turgut Aslan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı oldu
  • Fransa’da sağlık çalışanları, çalışma koşullarını protesto etmek için ülke genelinde gösteriler düzenlendi. Eyleme sarı yeleklilerde destek verirken Fransa polisi müdahale ederek 32 kişiyi gözaltına aldı.
  • Habertürk’te HDP’ye dair tartışma programlarında HDP’lilere yer verilmemesine ilişkin eleştiriye Didem Arslan Yılmaz’dan sonra kanalın bir başka sunucusu da açıklama getirdi. Mehmet Akif Ersoy “PKK’yı terör örgütü olarak görmeyen ve kanlı eylemlerini açık seçik bir şekilde kınamayan kişileri ve temsilcileri tartışma programlarına ‘evrensel yayıncılık ilkeleri’ ve kendi yayın çizgimiz gereğince davet etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
  • 7 ağustos 2019 dan beri müvekkilleri Abdullah Öcalan ile görüşemeyen avukatlar yeniden görüş başvurusunda bulundu. Yaklaşık 8 yıldır avukat görüşü engellenen Öcalan’a ağır tecrit uygulanmaya devam ediliyor.
  • Bağ Etkileşimli Öğrenme Derneği pandeminin farklı kesimler üzerindeki etkilerini tartıştığı “Bağ Kuran Söyleşiler” dizisinde LGBTİ+’ların pandemi sürecinde yaşadıklarını konuşacak. Söyleşi, “Pandemi öncesinde de özellikle LGBTİ örgütler ciddi yasaklama ve baskılarla karşılaşmıştı. Pandemi sürecinde eve kapanmanın, yasakların, ekonomik daralmanın LGBTİ+ bireyler üzerinde ne gibi etkileri oldu? Neler hissediyorlar? Neler yaşıyorlar? Neler düşünüyorlar? Geleceğe yönelik kaygıları ve beklentileri nedir? Ne yapılmalı” sorularına yanıt arayacak. Söyleşi zoom üzerinde izlenebilecek.
  • Diyarbakır 2017 Newroz’una katılırken hedef alınarak öldürülen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un katil zanlısı Y.Ş. hakkında “olası kastla öldürme” suçundan açılan davanın 10’uncu duruşması görüldü. Savcı polisin bilinçli taksirle adam öldürmek suçundan 3-9 yıl arası hapsini istedi. Kendi ülkesini görmezden gelerek Floyd duyarı kasan halkımızın içine su serpme hamlesi olup olmadığı karar aşamasında belli olacak.
  • Alabama merkezli Equal Justice Initiative (Ortak Adalet Girişimi) tarafından yapılan açıklamada, ülkede “yeniden yapılanma” olarak nitelendirilen 1865-1867’de 2 bin siyahın “linç” yöntemiyle katledilmesinin kayıtlara geçirilmediği açıklandı. Kuruluşun araştırmasına göre, 1865-1950’de 6 bin 500 siyah linç edilirken, bu dönemde binlerce siyah de taciz ve tecavüze uğradı.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Pandeminin boyutu büyüyor. Dünya genelinde aktif vaka sayısı 3,5 milyona yaklaşırken yeni vaka sayısı 142 binin üzerine çıktı. 
  • Brezilya’da tırmanış durdurulamıyor, toplam vaka sayısı bir milyona yaklaşıyor (yaklaşık 929 bin). Son 24 saatte yeni vaka sayısı 37 bini geçti ölümler 1,338 oldu. 
  • Suudi Arabistan’da da tüm hızıyla devam ediyor. Yeni vaka sayısı 4,500’e yaklaştı.
  • Çin’de ikinci dalga tehdidi. İki ay boyunca 0 vaka bildiren Çin’in başkenti Pekin’de, perşembe gününden bu yana 106 yeni vaka kaydedildi. Wuhan Üniversitesi’nden bir bilim insanı, başkentteki salgının geçen yıl Wuhan’da ortaya çıkan korona virüsünden daha bulaşıcı bir suştan kaynaklandığını söyledi. Çin’in Pekin şehrinde Covid-19 vakalarının yeniden görülmesinin ardından okullar bir kez daha kapatıldı.
  • Türkiye’de toplam vaka sayısı 181 bini geçti, can kaybı 5 bine yaklaştı. Son 24 saatte 1,467 kişiye Covid-19 tanısı kondu. Yeniden artan vakalar, ciddi bir düşüş gözlenmemesi tüm ülkede kaygıyı artırmış durumda.
  • Günlük test sayısı 46 bini geçti. ‘Yeni normalleşme’ döneminde fazla miktarda test yapılarak hasta kişilerin saptanması, izolasyon altına alınması ve bulaşı azaltacak önlemler alınması salgın kontrolünde çok kritik. 
  • Valiler panikte! Vaka sayısının düşmemesi valilerin kamuoyunda daha görünür hale getirdi. Genellikle açıklamalar vatandaşın kurallara uymaması üzerine. Rakam söylemeden yeni vaka sayısının arttığı demecin içine saklanıyor. Ankara ve Rize valilerinin açıklamasında olduğu gibi: “Değerli Ankaralılar, ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de Covit-19 vaka sayısı beklediğimiz düşüş hızını yakalayamadı. Tepeyi aşıp tam inişe geçmişken tekrar zor olanı yapıp geri dönmeyelim. Sabırla kazandığımızı heba etmeyelim. Bizden uymamız beklenen; maske, mesafe, temizlik.” 
  • “… havaların ısınması ve il dışı seyahatlerin yoğunlaşması sebebiyle bir rehavet ortamının Oluştuğu, üç temel kural olan maske kullanımı, sosyal mesafe ve hijyene Yeterince özen gösterilmediği görülmektedir. Bu nedenle ilimizde yeniden Covid-19 vakaları görülmeye başlamıştır. … Salgının ilk döneminde ihtiyaç duyulan sert kural ve tedbirlere yeniden başvurmak zorunda kalmamak için maske takmaya ve doğru şekilde yani Ağız ve burnumuzu tam olarak kapatarak kullanmaya, sosyal mesafeye ve genel Hijyen ile el temizliğine lütfen azami derecede dikkat edelim.’’
  • Valiler anlaşılır, ne de olsa devlet görevlisi. Toplum sağlığından sorumlu halk sağlığı uzmanlarının sadece vatandaşa sorumluluğu yüklemesine bir anlam veremiyoruz: Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan, vaka sayılarındaki artışı değerlendirirken, “Önemsemezsek, ‘Bana bir şey olmaz, oğlumun düğününü yapayım, gün sırası bendeydi günümü yapayım’ gibi düşüncelere kapılırsak ikinci bir pik noktası yaşayabiliriz dedi.
  • Sağlık Bakanı Koca ‘yeni normalleşme’ kararını gözden geçirmeye yanaşmıyor, vatandaşa yüklenmeye devam ediyor: “Maskesiz dolaşanları, maske takıyormuş gibi yapanları uygun dille uyaralım. Virüsle maskesiz mücadele edemeyiz.”
  • Yargıda göstermelik  normalleşme ellerinde patladı,  adliyelerin açıldığı günün ertesinde birçok personelde covid tespit edildi, Ankara Adalet Sarayı’nda bazı çalışanlarda korona virüsü (Covid-19) tespit edildi. Bunun üzerine adliyede bulunan PTT ve savcılık ön büro kapatıldı. 
  • Seyahat kısıtlamasının kaldırılması ile salgın metropollerden tüm ülkeye yayıldı. Kırıkkale örneğinde olduğu gibi. İzmir’den, Karakeçili ilçesine bir yakınının asker uğurlaması için gelen bir kişinin rahatsızlanması üzerine yapılan coronavirus testi pozitif çıktı. Asker uğurlamasına katılanlar karantinaya alındı.  
  • Salgının kontrolünde toplumun özsavunması devreye girdi. Cizre ve Silopi ilçesinde esnaf bir hafta süre ile kepenk kapatma kararı aldı. 
  • Koronavirüs pamuklu kumaş ve eldivenlerde tutunamıyor. Yüzde 100 pamuklu kumaştan yapılan eldiven, maske ve diğer koruyucu ekipmanlar plastiğe göre 170 kat daha çok işe yarıyor.
  • Pekin’de gıda pazarından kaynaklanan ikinci dalga korona virüsünün bulaşma yolları yeniden incelenmesini zorunlu kıldı. Xinfadi isimli gıda pazarında somon kesme tahtalarında korona virüsüne rastlanmasıyla beraber, yetkililer çiğ somon yemeye karşı uyardı. Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nden epidemiyoloji bölümü başkanı Wu Zunyou, korona virüsünün donmuş gıdaların yüzeyinde üç aya kadar yaşayabileceğini söyledi. 
  • Kastamonu Ceza İnfaz Kurumu’nda görev yapan 8 infaz ve koruma memurunda Covid-19 pozitif çıkınca sosyal medyada ‘cezaevlerinde salgın’ tartışması gündem oldu. Kastamonu Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Uzun’un yaptığı açıklamaya göre bulaş cezaevleri kaynaklı değil idari izinli personelin (sağlık çalışanı eşi olan, kronik hastalığı olan) izolasyon döneminde temas öyküsündenmiş! Kamuoyu açıklamadan hiç de tatmin olmuş değil. Hatırlanacağı gibi salgın nedeniyle cezaevlerinde salıverilme kriterlerinde ciddi ayrımcılık söz konusu idi. Siyasi tutsaklar cezaevinde kalırken, tecavüzcüler salıverilmişti.
  • Bursa’da salgının hızla yayılması önlemleri sıkılaştırdı, Osmangazi, Nilüfer, Yıldırım, İnegöl, Kestel ve Gürsu ilçelerinde maske kullanımı zorunlu hale getirildi.
  • Salgın TBMM’ye sızdı. Basın koridoru çay ocağında görevli bir çalışanın Covid-19’a yakalanması sonrası basın koridorundaki tüm medya mensupları TBMM Hastanesi’nde test yaptıracak. Karantinaya alınma ile ilgili bilgi yok. 
  • YÖK ve ÖSYM, YKS’nin iptaliyle ilgili suskunluğunu yürütmeyi durdurma talepli davadaki savunmalarıyla bozdu. 2020 YKS’nin haziranda yapılma ısrarının sebebi savunmada, “Salgının hazirandaki durumu öngörülebilir olarak değerlendirilirken sonraki bir tarih olan temmuz ayında salgının ne şekilde seyredeceği hususu hazirana oranla daha belirsiz bir zaman dilimine işaret etmektedir. Temmuz ayının haziran ayına göre salgın bakımından daha güvenli bir zaman dilimi olduğunu söyleme imkanı yoktur” olarak açıklandı. 
  • Ankara Tabip Odası, il genelinde Covid-19 tanısı konulan sağlık çalışanı sayısının 437’ye yükseldiğini duyurdu.

SAĞLIK MUHALEFETİ- TOPLUMSAL MÜCADELE

  • TTB 2. Başkanı Ali Çerkezoğlu yaptığı açıklamada devleti test sayısı yapılan il sayısını arttırmaya, test sonuçları ile ilgili şeffaf olmaya davet etti. Ancak konuşmadaki en ilgi çekici önerilerden biri halkın da salgınla mücadele de özne haline getirilerek mücadele hattının güçlendirilmesiydi. Her mahalleden birinin seçilerek konuyla ilgili gerekli bilgi verilerek mücadelenin yerelleştirilmesi oldukça önemli
  • Berkin Elvan vurulduğu yerde anıldı, anısı unutulmayacak 
  • Kuzey ve Doğu Suriye’nin Cizre ve Şehba bölgesinde alanlara akan halklar, Türkiye’nin Maxmur, Şengal, Bradost  ve Kandil bölgelerine dönük saldırılarını kınadı. Eylemler, Qamişlo’nun Çilaxa, Tirbespiyê, Til Koçer ve Til Birak ilçeleri, Hesekê’nin Til Temir ilçesi ile Şehba Kantonu’nda gerçekleşti.
  • Paris yine isyanda, bu kez sağlık çalışanları eylemde, polisle sert çatışmalar yaşandı, salgın öncesinde de birçok iş kolunun eylem/grevde olduğu ülkede Macron sağlık sektörüyle ilgili acil durum planı açıklamış ancak salgın bahanesiyle düzenlemeler rafa kaldırılmıştı. Eylemciler ‘normalleşme’ kararlılığında, sokakları terk etmiyorlar.
  • KESK; İşsizliğe, Güvencesizliğe, Açlık ve Sefalete Karşı 15-16 Haziran Direniş Ruhuyla Mücadeleye! diyerek 1970’deki işçi direnişini andı. 
    • ‘Aradan 50 yıl geçmesine rağmen, 15–16 Haziran direnişinin bugün hala hatırlanıyor olmasının başlıca nedenlerinden biri de sendikal haklara, temel hak ve özgürlüklere yönelik olarak gerçekleştirilen saldırılara karşı sendikalı, sendikasız tüm emekçilerin toplumsal muhalefet bileşenleriyle birlikte ortak mücadele hattını benimsemesi ve hayata geçirmesi halinde ne kadar önemli kazanımların elde edilebildiğini göstermesidir.15-16 Haziran, üretimden gelen gücün en etkin şekilde kullanılmasının nadir örneklerinden biridir. 15-16 Haziran üretimden gelen gücün etkin ve yaygın biçimde kullanılması durumunda sermayenin saldırılarının nasıl püskürtüleceğini deneyimleyerek bizlere göstermiştir. Kıdem tazminatına Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi adı altında el konulması girişimlerinin hız kazandığı bugünlerde 15-16 Haziran direnişinin bu niteliği bir kez daha bu saldırılara karşı ne yapılması gerektiğini net olarak işaret etmektedir.’

YENİ YAŞAM 

  • Batman’da hızla artan vaka sayıları nedeniyle, Halk Eğitim Merkezi’nde kuaför eğitmeni olarak çalışan Yıldız Tüzer, yaşanan artışa dikkat çekmek için kentin sokaklarına çocuklarla birlikte resim çizdi. Tüzer, kendisinin çizdiği, çocukların ise boyamasını yaptığı resimler, mahalle sakinlerinin beğenisini kazandı. Çalışma, koronavirüs salgını nedeniyle uzun süre evden dışarı çıkamayan çocuklar için de eğlenceye dönüştü.

JİN

  • Avrupa Sosyalist Kadınlar Birliği (SKB), Türkiye’nin Medya Savunma Alanları, Maxmur ve Şengal’e yönelik düzenlediği hava saldırılarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.Açıklamada, “Faşist Türk sömürgeciliğinin savaş uçakları 14 Haziran gece saat 00.00’da Maxmur Mülteci Kampına, Medya Savunma Alanlarına ve Şengal’e yönelik hava saldırısı düzenledi. Maxmur’da ve sivil yerleşim yerlerini hedef alan bombalı saldırı yaklaşık 40 dakika sürdü. Daha bir ay olmadan ikinci kez onlarca savaş uçağıyla bombaladığı Mexmur’dan ve medya savunma alanlarından çocuk ve kadınların da içinde olduğu çok sayıda halkın yaralı olduğu haberleri gelmekte. Sömürgeci, işgalci Türk devleti, içeride ve dışarıda Kürt halkına yönelik imha ve inkâr politikalarını eş güdümlü yürüttüğünü bir kez daha gözler önüne serdi” denildi.
  • Erkek egemen güzellik anlayışının yarattığı önyargılar kadınların bedenleriyle kurdukları ilişkiyi nasıl etkiliyor başlığıyla filmmor atölye çalışması olarak kadınları bir araya getiriyor. (17 Haziran 17:00 kayıt için filmmor.org)
  • Kadınlar ölüyor intihar deniliyor. Ağrı da 35 günde 6 kadının şüpheli intihar vakası bildirildi.
  • Nijerya hükümeti, artan tecavüz ve cinsel taciz vakalarına karşı ülkenin 36 eyaletinde olağanüstü hâl ilan etti. Polisin açıkladığı verilere göre ocak-mayıs döneminde ülke genelinde 717 tecavüz vakası tespit edildi. Ülkede artan taciz ve tecavüzler protesto edildi.

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

  • Zeki Gül: “Silikozis Köyünde Covid-19”

Bingöl, Karlıova, Taşlıçay köyü; Sağlık, sosyal güvenlik, işçi sağlığı bağlamında ülkenin son çeyrek yüzyılının turnusolüdür.  Kapitalizm nasıl öldürür sorusundan, sağlığa devletin nasıl baktığına ve resmi istatistiklerin güvenilir olup olmadığına nice sorunun yanıtı olanca çıplaklığı ile oradadır. 

Silikozis, COVID-19 pandemisinde de en riskli grupta. Malum, silikozis ciddi bir akciğer hastalığı ve her akciğer enfeksiyonu ölümle sınar onları. İnternet arama programında “Karlıova ilçesi Taşlıçay Köyü, COVID- 19” yazınca 17 Mayıs 2020 tarihli şu haber çıkıyor karşımıza: “Yılın yarısını kar altında geçiren 29 bin nüfuslu Karlıova’da koronavirüs görülmedi”. Haber içeriğinde silikozisli o köy yok.”. Emek sömürüsünün, kayıt dışı güvencesiz çalışmanın, işçi sağlığı iş güvenliği alanındaki vurdumduymazlığın, meslek hastalıklarının resmi bir tercih olarak kayıt dışı tutuluşunun öyküsüdür bu aynı zamanda. 

https://www.evrensel.net/yazi/86564/silikozis-koyunde-covid-19

  • Seçkin Gövercin: “Salgın hastalıklar ve köle isyanları (3)

Amerika kıtasında her yıl ekim ayının ikinci pazartesi büyük bir bayram olarak kutlanan, şenlikler düzenlenen, Kolomb Günü aslında 1492 yılında Cenovalı kolomb’un Nina, Pinta ve Santa Maria gemileri Amerika kıyılarına yanaştığında onları ilk Arawak Kızılderilileri karşılaması sonucu gelişen olaylardı. Kızılderililer içinse geçmişte yaşadıkları katliamların, soykırımların, tecavüzlerin, tecrit edilmelerinin kendi inançlarından, dillerinden, koparılmalarının günüdür. Benzer bir şekilde günümüzde Amerika ve Kanada da ulusal bir bayram olarak kutlanan Şükran Günü, İngiliz kolonicilerin kıtaya ilk ayak basmasından sonra iklim ve coğrafi koşullarının bilinmediğinden dolayı açlıkla karşı karşıya kalmalarının sonucunda Kızılderililerin yanlarında getirdikleri yiyeceklerle beraber onlara toprağı nasıl ekip biçmeleri öğretmeleriyle beraber hayatta kalmalarının sonucu gelişen olaylardı. 

İspanyollar ilk gelişlerinde halkın ne kadar barışçıl olduğundan bahsederken ikinci gelişlerinde bu barışsever halkın üzerine silahlarla, tanrının lütfu olarak adlandırdıkları ve biyoloji silah olarak kullandıkları çiçek hastalığıyla gelirler. İspanyollar onları katolikleştirerek vergi almaya çalışırken İngilizler topraklarını satın almaya Fransızlar ise onlarla ticaret yapmaya çalışır. Öte yandan yayılan hastalıklar yüzünden Kızılderililer ölmeye başlıyor. İlk 50 yılda beyazlarla tanışan Kızılderili kabilelerinde nüfusun %80’inden fazlası ölüyordu. Öyle ki daha 1700’lü yıllara yeni gelindiğinde Kuzey Amerika’daki Kızılderili nüfusu 6 milyondan 1 milyona düşüyordu. Bütün politikaları Kızılderilileri borçlandırarak topraklarını ellerinden almak ve köleleştirmek üzerineydi bir süre sonra bu da yetmeyince katliamlara başladılar.

Piskopos Bartolome de Las Casas veya Casaus kendi günlüğünde şunları yazmıştı: ”Uğradıkları şiddet ve aşağılama karşısında Amerika yerlileri, bu adamların gökten inmediğini anladılar. O zaman, bazıları yiyeceklerini, bazıları karılarını, bazıları da çocuklarını sakladı. Diğerleri, böyle gaddar ve korkunç insanlardan uzaklaşmak için ormanlara kaçtı. Hıristiyanlar halkı tokatla, yumrukla, sopayla dövüyorlardı, hatta köy beylerini ele geçiriyorlardı. Cüretkârlıkları ve küstahlıkları öyle arttı ki, Hıristiyan bir yüzbaşı, bütün adanın beyi sayılan, en büyük hükümdarın öz karısının ırzına geçti. İşte o zaman, yerliler Hıristiyanları topraklarından kovmak için yollar aramaya başladılar. Silahlandılar. Çok zayıf, az saldırgan, dayanıksız ve savunmasızdırlar. (İşte bu yüzden savaşları bugünkü değnek oyunları ya da çocuk oyunları gibiydi). Atlarını, kılıçlarını ve mızraklarını alan Hıristiyanlar, yerli Amerikalıların daha önce hiç görmediği eylemlere başladılar: Katliam ve kan dökme! Köylere giriyor, çoluk çocuk, yaşlı, hamile veya loğusa (kadın) demeden, ağıllarına sığınmış kuzulara saldırır gibi, karınlarını deşiyor, parçalara ayırıyorlardı. Kimin tek bıçak darbesiyle bir insanı ortadan ayıracağı veya tek mızrak atışıyla başını keseceği, ya da bağırsaklarını ortaya dökeceği üzerine bahse giriyorlardı. Anne sütü emen bebekleri zorla alıyor, ayaklarından tutup başlarını kayalara çarpıyorlardı. Bazıları ise onları yüksekten ırmaklara atıyor, bir yandan da gülerek şakalaşıyorlardı. Çocuklar suya düştüğünde: “Kımıl kımıl oynuyorsun, seni komik şey seni!” diyerek gün geçtikçe daha da iğrençleşiyorlardı. Çocuklarla annelerini ve önlerine çıkan herkesi kılıçtan geçiriyorlardı. İsa peygamberimizi ve 12 havariyi kutsamak ve saygılarını iletmek için uzun darağaçları kuruyorlardı. Ayakları yere neredeyse değecek şekilde, 13 kişilik gruplar halinde onları bağlıyor, ateşe veriyor ve diri diri yakıyorlardı.”

Bu zulme karşı gelmeye çalışan özür ruhlu Pontiac’ın da sonu önce Fransızların daha sonra da kendi kabilesinden birinin ihanetiyle gelir.

https://artigercek.com/haberler/salgin-hastaliklar-ve-kole-isyanlari-3

  • 17 Haziran, ‘Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’ olarak ilan edilmesi dolayısıyla Tema Vakfı’nın açıklaması; Türkiye’de de son 16 yılda yaklaşık 3,5 milyon hektar tarım arazisi (yaklaşık     Konya ili kadar) tarım dışı amaçlara tahsis edilmiş ve ekolojik anlamda çöle dönüşmüş durumda. Tarım arazilerinin yüzde 59’u, meraların yüzde 64’ü, orman arazilerinin yüzde 54’ünde çeşitli şiddetlerde erozyon görülüyor.”

GÖRÜŞLER

İstiklal caddesi dün kameralarla dolmuş taşmıştı. Gözünü maske kullanmayan ‘cahil vatandaş’ avına çıkmışlardı. Bir tanesi yüzünde tam da avını yakalamış büyük sırıtışla işte ‘o cahili ‘yakaladım edasıyla maskesiz bir erkeğe mahremiyet sınırını aşacak kadar yaklaştı. Bu sırada kamera ise habere konu olacak adamın elinde tuttuğu maskenin dibine girmiş zoomluyordu. Adam şaşkın, muhabir çok mutlu akşam öğünü ‘cahil vatandaş’ var menüsünde, kameraman çok konsantre ‘elde maske’ sanatsal çalışmasını yapıyor. Ben ise işten biraz erken çıkabilmiş eve gidiyorum. Kameram yok ama bu görüntüyü hafızama kaydetmemem mümkün değil, o üstten, elitist ve magazinci bakışlı muhabirin aşağılayıcı sırıtışını görmüşken yanına yaklaşarak insanları bu şekilde rahatsız edemeyeceğini ve ‘aptal, cahil’ konumuna düşüremeyeceğini ayrıca bir insana bu mesafede yaklaşamayacağını ve enfeksiyon için de bulaş riski olduğunu söyledim. Sonra “otobüs, metrobüste, fabrikalarda sıkış tıkış çalıştırılanlar, AVM’leri açıp hadi ‘normalleşin’ diyenlere tutun kameranızı, bizleri aptal ve cahile saymaya hakkınız yok” dedim. İşte olan o anda oldu caddeden geçen herkes bu söze geldi ve sesler yükseldi. Bundan sonra salgın kontrolünde otoritenin yerini toplumun alması umudu tam da sokakta …

EKLER 

Bir jeolog gibi düşünerek dünyayı kurtarabilir miyiz?

Yerbilimci Marcia Bjornerud, “Yeryüzünün Zamanı” adlı eserinde Dünya’nın halen devam eden görkemli hikayesine odaklanıyor, içinde bulunduğumuz krizden çıkmanın yolunun yeryüzüne “bir jeoloğun gözleriyle bakmaktan” geçtiğini vurguluyor. 

‘Bir tür olarak Dünya’da kendimizin ortaya çıktığı zamanın öncesine karşı çocuksu bir ilgisizlik ve inanmazlık sergiliyoruz. Kahramanları insan olmayan hikâyelere burun kıvıran pek çok kişi doğa tarihine aldırmıyor. Dolayısıyla duygularımızda ayarsız olduğumuz kadar ‘zamansızız’, zaman cahiliyiz. Deneyimsiz ama aşırı özgüvenli sürücüler gibi, doğal alanlara ve ekosistemlere, onların yerleşik trafik kurallarından habersiz gazlayıp giriyoruz, sonra da doğa yasalarına aldırış etmediğimiz için kesilen cezaları şaşkınlık ve öfkeyle karşılıyoruz.” https://gazetekarinca.com/2020/06/bir-jeolog-gibi-dusunerek-dunyayi-kurtarabilir-miyiz/



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...