KORONA GÜNLÜĞÜ 28 HAZİRAN 2020

GÜNDEM

  • Kadın mücadelesine saldırılar bitmiyor. Evine yapılan baskında gözaltına alınan TJA aktivisti Rojbin Çetin, polisler tarafından  evde saatlerce işkence edildi. Tevgera Jınên Azad (TJA) aktivisti Rojbin Çetin daha önce yargılandığı bir dosyadan Diyarbakır’daki evine dün akşam saatlerinde yapılan polis baskınıyla gözaltına alındı. Rojbin’in İl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü öğrenilirken, polisler tarafından evde 3 saat boyunca işkenceye maruz bırakıldığı kaydedildi. Rojbin’in yüzünde, vücudunda morluklar oluşurken ve polislerin üzerine köpek saldığı belirtildi. 
  • •Girê Spî halkı açlık tehlikesi ile karşı karşıya… Türkiye ve himayesindeki Suriye Milli Ordusu (SMO) adlı paramiliter grupların 9 Ekim 2019’da Kuzey ve Doğu Suriye’nin Girê Spî kentine yönelik saldırılarından sonra denetimine aldıkları kentte halkın ekonomik sıkıntılara karşı eylemleri sürüyor. Bir hafta içerisinde 6’ıncı kez yürüyüş düzenleyen halk, ekmek fiyatlarının artması, un gibi temel ihtiyaç gıdalarının yine kentte üretilen buğdayın Türkiye tarafına geçirilmesine yönelik eylemlerini sürdürüyor. Eylemler TSK’nin üslendiği Girê Spî merkezi, Heman Türkmen ve Siluk kasabalarında gerçekleştiriyor.
  • •Şırnak’ın Cizre ilçesinde koronavirüs vakalarının artmasıyla birlikte hastanede yer kalmadığı haberlerinin ardından HDP Milletvekili Serpil Kemalbay Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Kemalbay, Koca’ya “Bölge milletvekillerine ve Türk Tabipler Birliği yetkililerine dahi İl Pandemi Kurulu tarafından bilgi verilmemesinin nedeni nedir?” diye sordu. CHP Milletvekili Mamut Tanal da Cizre’deki hastalığın gösterildiği yoğunluk haritalarını yayınlayarak “Günde 2-3 kişi defnediliyor. Vatandaşlarımız yeterince test yapılmamasından yakınıyor. Hastane personeli dahi olsanız, başhekim onay vermediği sürece test yok” dedi.
  • •Pandemi döneminde bile parasız sağlık mümkün değil! Yurt dışına çıkışlarda PCR testi şartı arayan ülkeler için 110 lira karşılığında test yaptırılabilecek. Görevli olarak yurt dışına çıkacak kamu görevlilerinden ise herhangi bir ücret alınmayacak.
  • •HDP’li 3 milletvekili Covid-19’a yakalandı.
  • •Glifosat etken maddesi nedeniyle kansere yol açtığı iddia edilen RoundUp, Türkiye’de de satılıyor. Türkiye’de glifosat kullanımı yıllık 8 bin tonu buluyor. Bayer firması RoundUp ile tazminat ödemeye mahkum edildi. Covid-19 yok sayılan toplumsal sağlık tarım ilaçlarında da karşımıza çıkıyor. Bilirkişilik yapan bilim insanları bu tarım ilaçlarının yasaklanması konusunda ısrarcı… Ankara Üniversitesi’nden Ziraat Fakültesi Bitkileri Koruma Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cem Özkan, bilimsel çalışmaların glifosatın kanserojen etkisi olduğunu gösterdiğini, bu nedenle RoundUp’ın yasaklanması yönünde bir rapor yazdıklarını bildirdi.
  • •Adana Seyhan Saniye Hüsamettin Özaltın Orta Okulu’nda ÖSYM görevi verilen öğretmenlere Covid-19 hastası öğrencilerin sınava geleceği bildirilmedi, görevli öğretmenlerin durumdan hastalar sınava geldiğinde haberdar oldu. Öğretmenlerin görev almak istememesi üzerine tartışmalar çıktı.
  • •İstanbul Küçükçekmece Eşref Bitlis Anadolu Lisesi’nde sınava giren bazı öğrenciler sınav bitiş saatine 30 dakika olmasına rağmen salondan zorla çıkarıldıklarını bildirdiler. 
  • •KESK: “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi geri çekilmelidir”. KESK, uygulamanın darbe ve OHAL dönemi uygulaması olduğunu belirterek “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması içkin olarak fişlemeleri de olağan hale getirdiğinden muhalif olsun ya da olmasın tüm vatandaşlarımızın Kişisel Verilerin Korunması başta olmak üzere temel hak ve özgürlüklerini tehdit etmektedir” ifadelerini kullandı.
  • •Pandemi krizi bir eşitsizliği daha gözler önüne serdi: Oksijen stoğu. Koronavirüsün yayılmasıyla birlikte oksijen ihtiyacının da hızla artması, ciddi bir küresel sorunu daha gündeme getirdi; soluk alma hakkı bile paraya dayalı. Oksijen, birçok ülkede elde etmesi zor ve maliyeti yüksek bir gaz. Bu da gerek ülkelerin kendi içinde gerekse ülkeler arasındaki eşitsizliklerin temel göstergelerinden biri.
  • •İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası #HormonluDomates2020 ödül töreninin canlı yayını YouTube tarafından kesildi. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi sansüre karşı yeni bir linkle yayına devam edeceklerini duyurdu.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • •Pandemi ürküten boyuta geldi. Toplam vaka sayısı 10 milyonu, can kaybı 500 bini geçti.
  • •Bulaştırma potansiyeli olan aktif vaka sayısındaki artış pandeminin daha da büyüyeceğini gösteriyor. Halen 4 milyon 120 bin aktif hasta bulunuyor.  Pandeminin daha geç yerleştiği Latin Amerika ve Güney Asya ülkelerindeki vaka sayısı Avrupa ülkelerini geri bırakmaya başladı. 
  • •Japonya’nın başkenti Tokyo’da OHAL’in sona ermesinden bu yana en yüksek Coronavirus (Covid-19) vaka sayısına rastlandı. 57’si Tokyo’da olmak üzere ülke genelinde doğrulanan 89 yeni enfeksiyon ile ülke genelindeki vaka sayısı 19 bin 118’e yükseldi.
  • •Türkiye’de son 24 saatte 1,372 kişiye Covid-19 tanısı konuldu, can kaybı devam ediyor. Son 24 saatte 17 kişi hayatını kaybetti. Hastalığa son bir ayda yakalanların üçte ikisi 25-45 yaş grubunda. Çocuklarda hastalığa yakalanmaya başladı (17 yaşın altındakilerin oranı yaklaşık %6). 
  • •Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 24 Haziran’da yaptığı açıklamaya göre virüsün etkin bulaşıcılık değeri (RE) değeri 1,0 civarında. Yani hastalık her gün ortalama aynı sayıda kişiye bulaşıyor. Son bir haftanın verilerine bakıldığında günlük yeni vaka sayısının 1200 ila 1500 arasında olduğu ve sabit bir artışın yaşandığı gözlemlenebiliyor.
  • •Antep’te 15 yaş altı ve 65 yaş üstüne toplu taşıma kısıtlaması. Antep’te salgın tedbirleri kapsamında, 15 yaş altı ile 65 yaş üstü bireylerin sabah ve akşam 2’şer saat toplu taşıma araçlarını kullanmaları kısıtlandı. Kentin valisi Davut Gül tarafından Twitter üzerinden yapılan duyuruda, bu kısıtlamanın sabah 07.30-09.30 ve akşam 17.00-19.00 saatlerinde geçerli olacağı belirtildi. Gül ayrıca,  “Taziye, hasta ziyareti, asker uğurlama gibi etkinlikler bir süre daha yüz yüze yapılmayacaktır” ifadelerini de kullandı.
  • •Avrupa Birliği ülkeleri birliğe üye olmayan ülkelerden seyahatlere yönelik kısıtlamaları kaldırmaya hazırlanıyor. Kısıtlamaların kaldırılacağı ülkeler arasında ABD, Rusya, Brezilya’nın yanı sıra Türkiye de yer almıyor.
  • •Otoriter liderler ve ülkeler fiziksel mesafeyi esnetmeye devam ediyor. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 4 Temmuz’dan itibaren ülkede 2 metrelik fiziksel mesafenin 1 metreye düşürüleceğini açıkladı. İngiliz hükümet bir süredir, insanları daha küçük alanlara sığdırmak isteyen konaklama ve eğlence sektörünün baskısı altındaydı. Hükümete koronavirüs konusunda danışmanlık yapan bilim kurulu üyelerine göre virüsün bulaşma riski açısından 1 metrelik fiziksel mesafe, iki metrelik fiziksel mesafeden 2-10 kat arası daha riskli. Türkiye’de ise fiziksel mesafe 1,5 metre olarak belirlendi. Dünya Sağlık Örgütü, en az bir metrelik fiziksel mesafe öneriyor. Fiziksel  mesafeyi bir metre olarak belirleyen ülkelerin önemli bir kısmı, insanların maske takmasını da zorunlu kılıyor.
  • •Covid-19 korkusu hala baskın. Temaslılardan bile çekinme yaygın. Covid-19 temaslı öğrenciyi kimse aracına bindirmedi; ilçe eğitim müdürü köyünden alıp sınava gireceği okula götürdü.
  • •Karaman’da Ramazan öncesi 120 olan vaka sayısı, 500’e, can kaybı 16’ya ulaştı. Karaman’da il sağlık müdürlüğü öncülüğünde ‘pandemi farkındalık yürüyüşü’ düzenlendi. Tüm valiler gibi Karaman valisi de suçu vatandaşa yüklemeyi ihmal etmedi: ‘’Hatamız şu; rehavete kapıldık, sosyal mesafeyi korumadık, maske takmadık, hijyene dikkat etmedik.”
  • •İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) sağlık çalışanlarının pandemi döneminde ulaşım hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanması için “sağlık çalışanı kartı” uygulaması başlattı ancak Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları bu uygulamadan yararlanamadı. Bunun üzerine Devrimci Sağlık İşçileri (Dev Sağlık-İş) Sendikası 9 Haziran’da İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne bir dilekçe vererek İstanbul’da ASM’lerde çalışan sağlık çalışanlarının İBB tarafından sağlanan ücretsiz ulaşım hizmetlerinden yararlanamamasını gündeme getirdi.

SAĞLIK MUHALEFETİ-TOPLUMSAL MÜCADELE

  • •DTK’ye yönelik operasyona ilişkin yoğun tepki! Bununla birlikte toplumsal muhalif güçlerden henüz ses çıkmadı. Meslek örgütleri, sendikalar, HDP dışındaki siyasi partiler henüz sessiz!
  • •Diyarbakır Barosu, İHD, DTO ve TİHV ortak açıklamalarında hükümete çağrı yaparak, “Siyasetçilere, gazetecilere, aydın ve yazarlara, sivil toplum örgütlerine, kadın kurumlarına dönük baskılara son verilmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
  • •DTK operasyonunun Kürtlere yönelik saldırıların bir parçası olduğunu söyleyen HDK Eş Sözcüleri İdil Uğurlu ve Sedat Şenoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Toplumsal örgütlenmeler, binalara kilit vurularak engellenemez. Hep birlikte bu faşist rejimin planlarını boşa çıkararak, Türkiye’de demokrasi ve özgürlüğün önünü açabiliriz. AKP’nin uygulamalarına Artık yeter’ diyen herkes, mücadeleyi ortaklaştırmalı.’’
  • •Cizre’de sivil toplum örgütleri artan vaka sayılarına karşı açıklama yaptı. Şırnak Tabip Odası, SES Şırnak Şube ve İHD Şırnak Şubenin yaptığı açıklamada genel önlemlere ek olarak halkın öz savunmasına yönelik vurgular da dikkat çekti. “Cizre halkı özelikle kendini korumalı. Biz kendimizi korursak bu salgına dur diyebiliriz.” “Tarihten bu güne halklar nasıl kendi sağlıklarını tamamen egemenlere teslim etmediyse, bugün de sağlıklı bir toplum olabilmek için herkes kendini bu sürecin öznesi olarak görmeli. Biz sağlık meslek örgütleri olarak halkımızın öz örgütlülüğünü sahipleneceğimizi, hep birlikte virüs ve salgına karşı mücadele edeceğimizi belirtmek istiyoruz”
  • •Urfa Tabip Odası Konya’nın Yunak ilçesinde dün tarım işçilerini taşıyan minibüs ile TIR’ın karıştığı trafik kazasında 7 işçinin hayatını kaybetmesi, 12 işçinin de yaralanmasına dair yazılı açıklama yaptı: “Her yıl yüzbinlerce vatandaş geçim sıkıntısı nedeniyle ülkenin farklı bölgelerine göç etmek zorunda kalmaktadır. Sosyal yaşamdan izole sağlık hizmetlerinden bile faydalanılamayan çok kötü fiziki koşullarda yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Pandemi sürecinde dahi tüm uyarılarımıza rağmen herhangi bir güvence sağlanmayan mevsimlik tarım işçilerinin canları yetkililer tarafından hiçe sayılarak tüm yasaklardan muaf tutulmuşlardır. Mevsimlik tarım işçiliği bölgemizin kanayan yarası olmaya devam etmektedir. Kaybedilen canlardan tüm yetkililer sorumludur.”
  • AVM değil, yeşil alan istiyoruz: Koronavirüs (Covid-19) salgının başlamasıyla birlikte kurulan Kadıköy Dayanışma Ağı, Söğütlüçeşme’de bulunan TCDD arazisine AVM yapılmak istenmesine karşı Söğütlüçeşme Durağı’nda bir araya gelerek eylem yaptı. “Beton projeler yeter, yeşil alana proje olmaz. Söğütlüçeşme’de AVM değil, nefes almak istiyoruz” şiarı ile yapılmak istenen eylem polisler tarafından engellenmek istendi ancak tüm engellemelere rağmen eylem gerçekleştirildi. Yapılan eylemde sık sık, “Her yer beton nefes almak istiyoruz”, “Her yer AVM, AVM değil yeşil alan istiyoruz”, “Söğütlüçeşme Gar’dır. Gar kalacak”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları atıldı.
  • •Ankara’da Ege Mahallesi sakinler, Eski Kömür Deposu alanına yapılması planlanan spor kompleksine karşı çıkan mahalle halkı ‘Biz mahallemizde yeşil alan istiyoruz’ diyerek imza kampanyası başlattı.
  • •Onur Yürüyüşü 2015 yılından beri yasaklanıyor. 2016 yılında İstanbul Valiliği Onur Yürüyüşü’nü yine yasaklayıp Taksim’deki bütün sokaklar polis ablukasına alınınca, LGBTİ bayrağı sloganlar eşliğinde bir binadan aşağıya sarkıtılmıştı. “Özgür Onur Yürüyüşleri”ne diyerek bu olayın videosu yayımlandı. (Eklerde)

YENİ YAŞAM

  • •Corona virüsü salgınına karşı İstanbul Kadıköy’deki Kozyatağı Mahallesi sakinleri tarafından dayanışma amacı ile kurulan Salkım Kooperatifi, virüs testi pozitif çıkmasına rağmen Galaport şantiyesinde çalıştığı esnada kalp krizi geçiren ve 12 Nisan günü yaşamını yitiren Devrimci Yapı İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş) Temsilcisi Hasan Oğuz için kütüphane kuruyor.
  • •Maxmûr Kampı’nda, Maxmûr Gençlik Hareketi ile Maxmûr Kültür ve Sanat Merkezi’nin öncülüğünde, 3 kısa film gösterildi.

JİN

  • •Rakka’da kadınlar, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını protesto etmek ve yaşananlara dikkat çekmek amacıyla  4 gün sürecek çadır eylemi başlattı. Onlarca kadın eyleme büyük destek verdi. Eylemde Rakka Kadın Yönetimi tarafından açıklama yapıldı. Hazırlanan açıklama Rakka Kadın Yönetimi Üyesi Buseyna Şêx tarafından okundu. Şêx, amaçlarının kadınlara yönelik saldırıları dünyaya duyurmak olduğunu söyledi. Kadınlara yönelik vahşi saldırıların kınanması gerektiğini ifade eden Şêx, hiçbir saldırının kadının iradesini kıramayacağını vurguladı.
  • İşkence insanlık suçudur! Rojbin Çetin köpeklerle evini basan polisler tarafından 3.5 saat boyunca işkenceye maruz bırakıldı. Rosa Kadın Derneği ve TJA’yı hedef alan bu saldırı tüm kadın mücadelesine yöneliktir. Gözaltılar derhal serbest bırakılsın.
    “KadınlaraGözaltındaİşkenceVar” Birçok kadın mücadele örgütü Rojbin Çetin’e yapılan işkenceye karşı tutum aldı. 
  • •HDP, Diyarbakır’daki işkencenin belgelerini paylaştı: Derhal açıklama bekliyoruz. HDP milletvekili Meral Danış Beştaş: Rojbin Çetin, daha önce kayyım atanana kadar Van Edremit İlçesi Belediyesi Eşbaşkanımızdı. Bu dönemde Yerel Yönetimler Kurulumuzun bir üyesi olarak görev yapıyordu. Resmi olarak partimizin görevlisiydi. Bu işkenceye dair derhal bir açıklama bekliyoruz. Bunu yapan kimse, gerekirse özel harekatı gerekirse emniyet müdürü kim olursa olsun bugün bu işkencecilerin derhal görevden alınmasını istiyoruz. Yargı önüne çıkarılmasını istiyoruz. Eğer bu işkenceyi siz yaptırmadıysanız çıkın açıklama yapın, gereğini yapın; eğer siz yaptırdıysanız da istifa edin.
  • •Kürdistan Kadın İlişkileri Merkezi (REPAK) Yürütme Kurulu Başkanı Meral Çiçek, işgalci Türk devleti tarafından Kobanê’de 3 kadının katledilmesine iliskin yaptığı değerlendirmede, işgalcilerin Rojava’da kadın mücadelesini özellikle hedef aldığını, buna karşı, tüm dünya kadınlarının kadın özgürlük mücadelesine sahip çıkmaları ve katliamlara karşı mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.
  • ïŞimdilik hukuk, akademi gibi alanların terminolojisinde yer bulmasa da insanların bir çoğu kendisini “cinsiyetsiz” veya “çok cinsiyetli” olarak tanımlıyor. Hatta bunu gören global şirketler, kullanıcılarının kendilerini tanımladığı alanlara bu şıkları çoktan ekledi. Almanya’da 2019’dan beri hem kadın hem de erkek cinsiyetinin özelliklerini taşıyan bireyler için artık resmi belgelerde üçüncü cinsiyet seçeneği bulunuyor. Böylece kişiler, kadın ya da erkek seçeneklerinden birini seçmek ya da seçeneği boş bırakmak zorunda kalmıyor. Avusturya, Avustralya, Yeni Zelanda, Malta, Hindistan ve Kanada’da da interseksler için benzer düzenlemeler var. Birleşmiş Milletler’e göre dünya nüfusunun yüzde 1,7’si hem kadın hem de erkek cinsel özelliklerine sahip doğuyor. Böyle bakıldığında ikili, “normal” olarak tanımlanan cinsiyet kavramının sonuna gelindiğini bugünden söyleyebileceğimiz gibi ikili ve “normal” olarak tanımlanan klasik çekirdek ailelerin yerini de “kan” değil “dostluk” ve “dayanışma” bağı ile kurulmuş ailelerin alacağını söylemek abartı olmaz. Üstelik özellikle LGBTİ+ çocuklara klasik çekirdek ailede uygulanan şiddet, cinsiyetçilik ve ayrımcılık, dayanışma ile kurulan yeni aile biçimlerinde kendini var edemiyor.  … Üç kadının varlığı, trans kadınlarla dayanışmaları, çocuklar için adeta hapishaneye dönen klasik ailelerin yerini alan duruşlarıyla kurdukları dostluk ailesi topluma geleceğin similasyonunu yansıtıyor: “Başka bir aile mümkün”  http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/226421-baska-bir-aile-mumkun-zale-esra-ece-ve-gokce

SİYASAL SAĞLIK-EKOLOJİK SAĞLIK 

  • •Almanya’dan Profesör Dr. Christian Drosten’a göre virüsün sıçramasında, taşıyıcı ve/veya ara taşıyıcı olarak Pangolin adındaki hayvan değil, daha büyük bir ihtimalle Rakun (ingl. Raccoon Dog) veya Misk kedisi (Viverridae) belirleyici bir rol oynamış olabilir. Rakun’un bu virüsü yayabilme olanağını bu hayvan türünün muazzam bir sayıda çiftliklerde tutulmasına/üretilmesine, bunun ÇHC’de (Çin Halk Cumhuriyeti) bir endüstri sektörüne dönüşmüş olmasına bağlıyor. Kürkü için üretilen bu hayvan türünün bu rolü alana kadar izlemek zorunda kaldığı yol, sadece bu türe karşı gaddarca uygulanan inanılamayacak eziyetleri içermiyor. Aynı zamanda arz/talep, pazar açma/koruma, maksimum kâr sağlama mekanizmaları içerisinde kapitalist sistemin hayata, canlılara, doğaya karşı olan tavrını/gelişmesini, merhametsizliğini, aç gözlülüğünü de sergiliyor. … Sadece ÇHC’de binlerce hayvan çiftliğinde dünya pazarı için her yıl kürkü/derisi için tutulan/üretilen ve öldürülen hayvan sayısının yetmiş-seksen beş milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor. HER YIL 85 MİLYON! Bu duruma çiftlikler dışında yakalanan ve öldürülüp satılan hayvanlar da hesaba katılırsa bu sayı 100 milyona ulaşmaktadır. Bu sayılar sadece Rakunları değil aynı zamanda kürke/deriye sahip olan ve dünya pazarında değer biçilen tilki, vizon ve hatta kedi, köpek gibi tüylü/kıllı hayvanları da içermektedir ve bu hayvanlarda aynı yaşam ve doğa düşmanı koşullar altında tutulmaktadırlar. … Kürk üretimi konusunda kapitalizmin doğaya/hayvanlara karşı olan benzer saldırıları ÇHC dışında Polonya, Hollanda, Danimarka ve Finlandiya’da da sürdürülmektedir.  https://siyasihaber4.org/endustriyel-tarim-ve-tabiatin-tahribi-1
  • •Brezilya’da Amazonlar’da yaşayan ve dış dünyadan izole olan son büyük yerli kabile olan Yanomami kabilesi, yağmur ormanlarının kalbindeki kaçak altın madenleri nedeniyle tehlike altında. Altın arayanlar son yıllarda hızla bölgeye akın ederek getirdikleri ölümcül hastalıklar ve nehre bıraktıkları zehirli atıklarla Amazonları yok etmeye başladılar. Amazonlarda küçük ölçekli olmalarına rağmen çevreye büyük zararlar veren altın madenleri, altını ayrıştırmak için cıva kullanarak nehirleri ve toprağı geri dönüşü olmaksızın yok ediyor. Zehirlenen nehirler balıklar yoluyla doğal gıda zincirini de etkileyerek tahribatı tüm bölgeye yayıyor.

GÖRÜŞLER

  • •Kürt siyasetçilere saldırı artarak devam ediyor. Saldırılar ayan beyan işkence eşliğinde olmaya başladı. Cezaevlerindeki HDP eş başkanları, milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, binlerce Kürt siyasetçiye pandemi günlerinde Rosa Kadın Derneği, TJA aktivistleri, DTK aktivistleri de eklendi. Van Edremit İlçesi Belediyesi Eşbaşkanı olan Rojbin Çetin hem de işkence mücadele gününde köpeklerin de eşlik ettiği yoğun işkenceye maruz kaldı. Enternasyonalist toplumsal muhalefet güçleri ve kadın hareketleri tepkilerini koymasına karşın meslek örgütleri, sendikalar, siyasi partilerden ses çıkmadı. Faşizmin kurumsallaşmaya başladığı pandemi günlerinde birbirimize daha çok ihtiyacımız var. Mücadeleyi daha da büyütmek için dayanışma ve enternasyonalizm olmazsa olmaz. 
  • •AKP-MHP faşist iktidarının İşkenceye karşı “sıfır tolerans” yurttaşlara yönelik değil üyesi olduğu uluslararası kurumlara yönelik. 90 yıllarda münferit olay diye gerçekleşen işkence, yeni dönemde iktidar tarafından norm haline getirildi. Uluslararası kurumların bu sessizliği yapılan işkenceleri onayladığı manasına gelir.

EKLER

  • Şebnem Korur Fincancı: “Her 500 kişiden biri işkence mağduru.” Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın aktardığına göre sadece 2018 yılı içinde kolluk güçlerine “direnme” veya “mukavemet” suçundan 163 bin 32 yurttaşa soruşturma açılırken, işkence suçundan polis veya jandarma hakkında açılan soruşturma sayısı ise yalnızca 2 bin 196. Üstelik kolluk güçleri hakkında başlatılan soruşturmaların üçte biri takipsizlikle sonuçlanırken, vatandaşa açılan 163 bin 32 soruşturmanın 48 bin 64’ü davaya dönüştü. Fincancı’ya göre Türkiye’de işkence gören insan sayısına, mukavemet ve işkenceden açılan soruşturma rakamlarını toplayarak ulaşılabilir. Buna göre Türkiye’de her 500 kişiden biri işkence mağduru! https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/06/27/sebnem-korur-fincanci-her-500-kisiden-biri-iskence-magduru/
  • Özge Yılmaz: “Hepsi indirilmeli!” Kültür -ve tabii ki görsel kültür- politiktir ve kamusal heykeller de bundan bağımsız değildir. Özellikle heykel kültürü daha aktif olan Batı’da, sömürgeci figürlerin heykellerinin günümüzde hâlâ kamusal alanlarda yer alması, bugün sömürgeciliği ve mirasını reddeden her devletin ve kurumun adım atması gereken bir nokta. Tarihle hesaplaşmak isteniyorsa, söz konusu tarihi yaratan kültürün öğeleri de bu hesaplaşmanın bir parçası olarak değişmek durumundadır George Floyd, 25 Mayıs 2020’de Minneapolis, Minnesota’da bir polis memuru tarafından öldürüldü. Kelepçeli şekilde yüzüstü yere yatırıldı, “nefes alamıyorum” sözlerine kulak asmadan, dakikalarca boğazına basıldı ve sonunda soluğu tamamen kesildi. Bu kan donduran olayın akabinde, önce Amerika Birleşik Devletleri’nde ardından da Birleşik Krallık’ta polis şiddetine yönelik başlayan “Black Lives Matter” protestoları çok kısa sürede global bir harekete dönüştü. “Black Lives Matter”, siyahilere yönelik, kolonyalizmin başından bu yana süregelen ve hâlâ tam olarak sona eremeyen “ikinci sınıf insan” algısına karşı bir çığlıktı. (https://t24.com.tr/yazarlar/ozge-yilmaz/hepsi-indirilmeli,27172)
  • “Özgür Onur Yürüyüşleri”. https://youtu.be/bZLtl2J33oc
  • Merve Aşıcı Yalı: “Mavi ve Pembenin Haricinde Eğitim”: Dünya’daki yasaları, düzenlemeleri ve eğitim sistemlerini bir kenara bırakıp, Türkiye’deki eğitim sisteminin detaylarını düşünecek olursak, neredeyse eğitimin her bir aşamasının biyolojik cinsel kimlikler üzerine inşa edildiğini görebiliriz. Okulların, yurtların fiziksel ortamlarından, eğitim sisteminin içeriklerine kadar hemen her şey “pembe ve mavi kimlikler” üzerinden yapılandırılmıştır. Şimdi sizlerden okul yaşamlarınızı düşünmenizi ve “gökkuşağı kimlikler” üzerine bir anınız olup olmadığını hatırlamanızı rica edeceğim. Birçok kişi ya bu konu üzerine hiç düşünmemiştir, ya çocukluk yıllarında “gökkuşağı kimlikleri” “ayıp” karşılamıştır, ya da kötü anıları vardır. İşte tam bu düşüncelerden yola çıkarak, bu çalışmayı hazırlarken “LGBTİ bireylerin eğitime erişim hakları var mıdır? Eğitime erişim hakları ile ilgili yaşadıkları sorunlar nelerdir? Okul yaşamlarında ne gibi durumlarla karşılaşmışlardır? Okul yaşamlarında karşılaştıkları problemlerle yüzleşirken nasıl yol almışlardır?” sorularını sordum. Yarı yapılandırılmış mülakat tekniğini kullanarak görüşmecilerimle yüz yüze görüşmeler yapıp LGBTİ olmak ve eğitime erişim hakkı üzerine uzun soluklu sohbetler ettik, sizlerle yaptığım görüşmelerin bir kısmını, etik kurallar gereği, takma isim kullanarak paylaşmadan önce, LGBTİ Bireylerin Eğitim Hakkı’na ilişkin kısaca açıklamalarda bulunacağım. (https://www.birikimdergisi.com/guncel/10171/mavi-ve-pembenin-haricinde-egitim)
  • Tolga Binbay: “Sağlıkçının hakkı” …“sağlık çalışanının hakkı ödenmez” diye ironi dolu bir eylem sürecine giriştiler. Basın açıklamaları, itirazlar, asistan hekimler tarafından sosyal medyada yükseltilen ses derken salgında hak arayışı böyle sürdü gitti. Sağlıkçı “haklı” olarak hakkını istedi. “Halkımız için seve seve çalıştık ama verilen sözler tutulmayınca kırıldık!” diye. Ama sağlıkçılar tam da ödenmeyen haklar için farklı farklı yerlerde hem de tek bir işyerinde sayısı bir düzineyi bulan farklı farklı sendikalar, birlikler, odalar üzerinden (evet, tek bir kamu hastanesinde 12 farklı sendika olabiliyor) haklarını ararken salgın sürecinde, daha doğrusu 2020’nin ilk üç ayında şirketlerin elde ettikleri net kârlar açıklanmaya başladı. Sağlıkçılar haklarının ödenip ödenemeyeceğini beklerken örneğin bankalar 4,5 milyar TL net kâr açıkladı. Türkiye kapitalizminin başı olan tek bir holdingin kârı ise 3,5 milyar TL’yi aştı. Aynı dönemde Türkiye’nin en büyük özel hastaneler zincirinin ilk üç aylık cirosu ise 1 milyar TL’nı buldu.
  • •Madalyonunu arkası ise böyle. Sağlık çalışanı (ve emeğiyle geçinene herkes) hakkını ararken (ya da aramazken) ekonomi tıkırında devam ediyor. Sağlık çalışanı en küçük işletmede bile 10-12 farklı sendikaya bölünmüş olarak hakkını ararken kârlı düzen tek bir ağızdan konuşuyor. Sağlık çalışanı çeşitli mesleklere bölünmüş düşünüş biçiminden sınıf ideolojisine bir türlü geçemezken bir başka sınıfın ideolojisi meslek falan dinlemiyor. O kadar net. Açıklanan kârlar gibi.  Ve tüm bunların ortasında insan ister istemez soruyor: sağlıkçının ödenemeyen hakkı hangi tarafa düşüyor? https://sol.org.tr/yazar/saglikcinin-hakki-8219