KORONA GÜNLÜĞÜ 19 MART 2021
KORONA GÜNLÜĞÜ (19 MART 2021)
Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor! İzmir’de işyeri hekimi olarak çalışan Dr.Gürdal Gönenç ve Samsun’da çalışan Ecz. Lamia Yüksel Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
***
Elon Musk, Jeff Bezos, Mark Zuckerberg ve diğer altı teknoloji devi salgın sırasında 360 milyar dolardan fazla para kazandı. Washington Post’ta yer alan bir habere göre, Covid-19 pandemisi, Amerika’nın en zengin milyarderleri açısından patlama zamanı oldu. En büyük dokuz devin serveti geçen yıl 360 milyar dolardan fazla arttı. Servetini artıran bu şirketlerin hepsi ABD ekonomisindeki teknoloji baronlarının olduğu da haberde vurgulandı. Habere göre, Tesla’dan Elon Musk, servetini dört katından fazla artırırken, dünyanın en zengin insanı unvanını sahip Amazon’dan Jeff Bezos elinde tutuyor. Facebook’tan Mark Zuckerberg’in serveti 100 milyar dolar, Google’ın kurucu ortakları Larry Page ve Sergey Brin’in servetleri 65 milyar dolara yükseldi. Senatör Bernie Sanders, Washington Post’a gönderdiği bir email’de, “Benim görüşüme göre, eşi görülmemiş bir ekonomik acı ve ıstırap döneminde Jeff Bezos, Mark Zuckerberg ve Elon Musk gibi milyarderlerin müstehcen bir şekilde zengin olmasına artık tahammül edemeyiz” dedi.
***
Covid-19 pandemisi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 122 milyon 546 binin üzerine çıktı, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı da 2 milyon 702 bini geçti. Bulaş tehdidi olan aktif hasta sayısında da yükseliş devam ediyor, 21 milyonun üzerine çıkan aktif hasta sayısı pandeminin daha da büyüyeceğini gösteriyor.
Küresel pandemi tırmanışını sürdürüyor. Dünya genelinde son 24 saatte 546 bin 90 kişide Covid-19 pozitifliği saptandı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 10 bin 473 kişi olup yüksek hızda devam ediyor. Günlük vaka bildiriminde Brezilya açık ara farkla zirvedeki yerini koruyor. Türkiye ise günlük bildirimlerinde ilk altıda yer almaya devam ediyor. Ülkelere göre yeni vaka sayısı şöyle: Brezilya (87.2 bin), ABD (62.6 bin), Hindistan (39.6 bin), Fransa (35 bin), Polonya (27.3 bin), İtalya (24.9 bin), Türkiye (20 bin), Almanya (17.9 bin), Ukrayna (15.1 bin) ve Çekya (11.9 bin).
Üçüncü dalganın etkisi altına aldığı Avrupa kıtasında yeni vaka bildirimi 214 binin üzerine çıktı. Benzer yükseliş Asya kıtası (120 bin 531 yeni vaka) ve Güney Amerika kıtasında (122 bin 756 yeni vaka bildirimi) da yaşanıyor. Kuzey Amerika kıtasında başta ABD olmak üzere Meksika ve Kanada’da pandemi varlığını sürdürüyor.
***
Yeni kontrollü normalleşme dönemine geçişin üçüncü haftasında vaka sayısında ciddi tırmanış devam ediyor. Salgın kontrolden çıkmış durumda. Son 24 saatte 20 bin 49 yeni vaka bildirimi yapıldı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 81 kişiye yükseldi. Toplam vaka sayısı 2 milyon 950 bin 603 kişiye, toplam can kaybı 29 bin 777 kişiye yükseldi. Bir iki gün içinde toplam vaka sayısı 3 milyonun üzerine, can kaybı 30 binin üzerine çıkacak. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı 902 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı 184 binin üzerinde. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.
Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısındaki ciddi yükseliş devam ediyor. Dün aktif hasta sayısı 150 bin 188 kişiye yükseldi. Aktif hasta sayısındaki bu ciddi yükseliş, bulaş tehdidinin artacağını da gösteriyor. Ağır hasta sayısımız ise 1,503 kişiye yükseldi. Aktif vakanın yükselmesi ile %1’e kadar düşen ağır hasta oranı dünya ortalamasının (%0.4) halen iki buçuk katına yakın! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunun vurgulamaya devam ediyoruz.
***
‘Normalleşme’den ‘Anormalleşme’ye: Türkiye’de mart ayında başlayan ‘kontrollü normalleşme’ süreci, günlük ‘corona’ tablosunu alt üst etti. Ay başından bugüne testlerin pozitif çıkma oranı yüzde 7.5’tan yüzde 10 seviyelerine yükselirken, günlük vaka sayısı da 10 binin altından 20 binin üzerine çıktı. Aktif hasta sayısı, ağır hasta sayısı ve ölüm sayısında da ciddi artış sözkonusu. http://www.diken.com.tr/normallesme-rakamlari-alarm-veriyor-vaka-yuzde-100-test-pozitifligi-yuzde-42-artti/
***
Prof. Dr. Hamzaoğlu: Para yaşama tercih edildi
Sağlık Bakanlığı yazılı ve sözlü soruların hiçbirisine bugüne kadar yanıt vermedi. Ellerindeki bilgiyi “nasıl olsa unutulur” beklentisiyle saklıyorlar. Covid-19 işçiler, yoksullar, göçmenler arasında daha sık görülen ve daha çok öldüren bir hastalık haline getirildi. Maliyet, insan yaşamına tercih edildi. Yeni bir dalganın ortaya çıkabilmesi için öncekinin sönümlenmesi gerekir. Oysa Mart 2020’de başladığı açıklanan dalga henüz sönümlenmedi.
https://www.birgun.net/haber/halk-sagligi-uzmani-prof-dr-hamzaoglu-para-yasama-tercih-edildi-337959
***
Sağlık Bakanlığı korona virüsü Bilim Kurulu tarafından hazırlanan ‘Temaslı Takibi, Salgın Yönetimi, Evde Hasta İzlenimi ve Filyasyon Rehberi’ de güncellendi. Buna göre iki doz aşı olup aşının üzerinden 14 gün geçen kişiler, temaslı olsa da karantinaya alınmayacak. Akova, bu durumun da çok yanlış bir yaklaşım olduğunu söyledi. Kişi aşılanmış olsa dahi bulaştırma riskinin devam ettiğini belirten Akova, şunları söyledi:
“Aşı ağır hastalıktan koruyor ama hastalığı yeniden alma ve bulaştırma açısından koruyuculuğu düşük. Mutant virüsleri nispeten daha kolay bulaşıyor. Dolayısıyla aşılanmış bir kişi bağışıklık kazansa bile hala bu virüslerle enfekte olabilir ve etrafa bulaştırabilir. O nedenle bu karar bana göre ihtiyatsızlık gibi geliyor.”
***
TTB’nin pandemi sürecinde tıp eğitiminde yaşanan sorunları değerlendirdiği basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konseyi üyeleri Dr. Meltem Günbeği, “Pandeminin ilk gününden itibaren hem filyasyonda hem poliklinikte hem serviste hem yoğun bakımda yükün asistan hekimlere yüklendiğini görüyoruz, pandemi asistan hekimi işgücü olarak gören eğitimi ikinci plana atan sistemin daha görünür olduğu bir dönem” dedi.
***
Samsun’da bir mahallede vakaların gizlendiği bilgisi üzerine filyasyon ekiplerinin bir cenaze ve taziye ile bağlantılı 150 kişiye yaptığı koronavirüs testinde, yarıya yakınının pozitif çıkması üzerine mahalle karantinaya alındı. Samsun Valisi Zülkif Dağlı, “Sağlık İl Müdürlüğü filyasyon ekiplerimizin çalışmalarına ait bir değerlendirme raporu elime ulaştı. Raporu değerlendirdiğimizde maalesef hastalığın yayılım hızı ve mutasyon virüsün gücünün halen yeterince ciddiye alınmadığını gördüm. Raporda vaka yayılımına dair çeşitli örnekler var. Bir ilçemizde 5 katlı bir apartmanda pozitif vaka çıkması üzerine tüm apartman sakinleri test yapılarak taranıyor ve 5 katlı binadaki kişilerin yüzde 70’inin pozitif olduğu ortaya çıkıyor. Yine bir başka ilçemizde Covid-19 belirtileri olan ama gizlediği bilgisi alınan bir mahallemizde Sağlık İl Müdürlüğümüz tarafından yapılan yaygın test uygulamasında 20’den fazla pozitif vaka tespit ediliyor. Bu pozitif vakaların hepsinin ortak noktasının katıldıkları bir cenaze töreni olduğunun tespiti üzerine, mahallede yaşayanlar ve taziye ile bağlantılı olduğu düşünülen yaklaşık 150 kişiden daha test numunesi alındı. Burada da 70’in üzerinde vatandaşımızın pozitif olduğu ortaya çıktı” şeklinde konuştu.
***
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) iştiraklerinden İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ) Esenyurt Şubesi, 30 personelin Covid-19’a yakalanması nedeniyle kapatıldı.
***
Doçent Doktor Çağhan Kızıl ise bir sonraki kışa da yükseliş beklediklerini dile getirerek, “Bu dönemi çok düzenli bir şekilde yürütmek gerekiyordu. Şunu söyleyebiliriz; Pandemi sürecini uzatan uygulamalar, durumu kötüleştirecek çünkü insanların sabrı kalmayacak. Bu uzun soluklu maraton gibi. Bir sonraki aşamaya daha düşük virüs yoğunluğu ile girebilmek için kapatmalar kendini dayatıyor. Hiçbir ülke önlemsel olarak kapatmaya gitmedi, kapatmalar kendisini dayattı. Yani ne olacak bu iniş çıkışlar ile beraber olacağız. Aşılamanın artmasıyla belki kontrol edilebilir duruma getirebiliriz ama aşılara ulaşamazsak eğer bir artış ile daha karşılaşabiliriz. Dünya’da da bir yükselişi daha bekliyoruz. Aşılanmanın daha da hızlanmasını umalım” ifadelerini kullandı.
***
Fransa, koronavirüs vakalarının artmasıyla salgında üçüncü dalganın önlenmesi amacıyla başkent Paris’te ve 15 bölgede bir aylık sokağa çıkma kısıtlamasının uygulanacağını açıkladı. Fransa Başbakanı Jean Castex, “Bu üçüncü dalga birçok Avrupa kentinde görülüyor. Bunun sebebi İngiliz varyantıdır. Bu Covid-19 vakalarının 4’te 3’ünü oluşturuyor. (İngiliz varyantı) Daha hızlı yayılıyor ve potansiyel olarak daha ciddi” ifadesini kullandı. Sağlık Bakanı Olivier Veran, özellikle Paris’te durumun kaygı verici olduğunu belirterek, yoğun bakımdaki hasta sayısının 1200’e ulaştığını ve bunun Kasım ayındaki ikinci dalgada kayda geçen rakamlardan daha yüksek olduğunu söyledi. Yeni önlemler, zorunlu ihtiyaçlar dışındaki dükkan ve mağazaların kapatılmasını içeriyor. Ancak okullar açık kalacak. Vatandaşların evlerinden 10 km mesafe içinde dışarıda egzersiz yapmasına izin verilecek. Ancak geçerli bir neden sunulmadan başka bölgelere seyahat edilemeyecek. Ülke çapında akşamları uygulanan genel sokağa çıkma kısıtlaması da bir saat ileri alınarak yerel saatle 19.00’dan itibaren uygulanmaya devam edecek.
***
Bilim adamları, Covid-19’un neden olduğu komplikasyonlar sonucu hayatını kaybedenlerin çoğunun kalbinde virüse rastladı. Science Magazine internet sitesindeki habere göre, ABD’deki Massachusetts Hastanesi’nde yürütülen çalışmada 41 hastadan alınan yaklaşık 1000 kalp dokusu incelendi. Koronavirüsün neden olduğu komplikasyonlar sonucu yaşamını yitiren 41 hastanın 30’unun kalbinde virüse rastlayan doktorlar, bu 30 kişinin hastalık sürecindeki kalp atışlarının diğerlerine kıyasla hızlı ve düzensiz olduğuna işaret etti.
***
İlk olarak Britanya’da tespit edilen B.1.1.7 varyantının daha ölümcül olduğu yeni bir araştırmayla doğrulandı. Araştırmacılar, İngiltere’de kasım ortasından ocak ortasına kadarki dönemde Covid-19 teşhisi konmuş ve 867’si hayatını kaybeden 184 bin 786 kişinin verilerini inceledi. Başka bir varyantla enfekte olduktan dört hafta içinde hayatını kaybeden her üç kişiye karşılık, mutant B.1.1.7 ile enfekte olmuş beş kişinin hayatını kaybettiği görüldü. Hakem değerlendirmesi için bekleyen tamamlanmış araştırmalara yer veren medRxiv’de yayınlanan araştırmada, B.1.1.7 mutasyonunda ölüm riskinin diğer varyantlardan yüzde 67 daha yüksek olduğu sonucuna varıldı.
***
Geçen yıl ‘gizemli hastalık’tan 1000 kişinin öldüğü Nijerya’da yine henüz teşhis edilemeyen bir hastalık nedeniyle 1 kişi öldü, 56 kişi hastaneye kaldırıldı. Hastalıkla ilgili araştırmalar sürerken, yetkililer hastaneye götürülen bazı kişilerde kusma ve idrarda kan görüldüğünü belirtti.
***
Yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il, 2020 yılında yüzde 19,8 ile Sinop oldu. Bu ili yüzde 18,6 ile Kastamonu, yüzde 17,1 ile Artvin izledi. Yaşlı nüfus oranının en düşük olduğu il ise yüzde 3,4 ile Şırnak oldu. Bu ili yüzde 3,6 ile Hakkari, yüzde 4 ile Şanlıurfa izledi. Yaşlı nüfus oranı il düzeyinde yıllara göre incelendiğinde, toplam nüfus içinde yaşlı nüfus oranının en yüksek olduğu il sayısı 2015 yılında 6 iken, 2020 yılında 18 oldu. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının en yüksek olacağı il sayısının 2025 yılında 33’e çıkacağı tahmin edildi.
***
Koronavirüs pandemisi nedeniyle dünyanın dört bir yanında insanların evlerine kapanmasının doğum oranlarında artışa yol açacağını düşünenler çok yanıldı. Bir araştırma ABD’de doğum oranlarının artmak bir yana yüzyılın en büyük düşüşünü gösterdiğini ortaya koydu, Avrupa’nın bazı bölgelerinde daha da büyük oranlarda düşüş yaşanıyor.
Aşı tedarikinde strateji tutmadı, uzmanlar uyardı: Tek çıkar yol toplumsal tedbir
50 milyon kişinin aşılanması için haziran ayını işaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son açıklamasında aşı hedefini üç ay erteleyerek sonbahara bıraktı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, aşı tedarikinde yaşanan aksamanın nedenleri arasında şirketlerin aşı üretimine yetişememesini gösteriyor. Pandemi gibi olağanüstü dönemlerde ülkelerin tek başlarına kurtulma imkânlarının bulunmadığına dikkat çeken Fincancı, “Bir ülkenin toplumsal bağışıklığı sağlamış olması pandemiden kurtulduğu anlamına gelmiyor. Toplumsal hareketliliğin bu kadar yaygın olduğu koşullarda biz daha fazla mutasyonla karşılaşacağız. Dolayısıyla salgının devam ettiği ülkeler bizleri de etkileyecek. Fikrî Mülkiyet Hakları ve patent üzerinden sadece patente sahip olan şirket aşı üretimi yapabiliyor. Dolayısıyla tek bir şirket üzerinden aşı üretimi yapıldığında dünyanın gereksinimine yanıt verebilme olanağı yok” dedi. Fincancı, bu süreçte doğru olan yöntemin aşı üretimi yapan şirketlerin patentlerini kaldırması olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: “Aşı üretimi yapan şirketler tarafından patent kaldırılırsa her ülke, kendi ülkesinde aşıyı üretebilecek ve dolayısıyla hızlı bir aşı üretimi sağlanabilecek. Bu kapsamda doğru olan yöntem aynı anda tüm dünyada hızla toplum bağışıklığın sağlanması gerekiyor. O yüzden aşı patentlerine dikkat çektim ve bunu sağlamadığımız her yerde eksik kalacağız. Şu an tüm dünya halklarının şirketlerin patentlerinin iptal edilmesine yönelik ses çıkarması gerekiyor. Aşı formülleri ülkelere verilerek hızlı bir aşılama yapılması lazım. Bu durumda da Refik Saydam Aşı Merkezi yeniden faaliyete geçirilerek aşı üretimi buradan sağlanmalı.”
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Akova da aşı tedarikinde yaşanan aksamanın beraberinde birçok tehlikeyi de getirdiğini vurgulayarak, “Toplumun bir kısmını bağışık hale getirip bir kısmını korumasız bırakırsanız, korumasız kalan grupta enfeksiyon olma riskini de bir miktar artırmış oluyorsunuz. Bir başka tehlike de şimdi tek dozu alıp ikinci dozu alamayanlarda enfeksiyon gelişebilir ve onlarda virüs mutasyona daha çabuk uğrayabilir. Bu kapsamda da yeni varyant virüsler Türkiye’de hızla yayılabilir. Tüm bunların üzerine de yeniden açılma gerçekleşti. Kabalıkların yeniden ortaya çıkmış olması vaka sayılarında hızlı bir yükselişe neden olacak gibi görünüyor. O yüzden toplumsal tedbirlerin daha çok önem kazandığı bir süreçten geçiyoruz. Öte yandan toplum mesaj vermesi gereken kişiler siyasi parti kongrelerinde ve cenaze törenlerinde boy gösterirken, topluma tedbirlere uyun demesi de ayrıca bir çelişki olarak da karşımızda duruyor” şeklinde konuştu.
***
Avrupa İlaç Ajansı (EMA), kanda pıhtılaşma riskini artırdığı öne sürülen AstraZeneca’nın Covid-19 aşısıyla ilgili bilimsel değerlendirmesini tamamladı. Ajans, AstraZeneca’nın aşısının güvenli ve faydalarının risklerden fazla olduğunu bildirdi. EMA Genel Müdürü Emer Cooke, Güvenlik Komitesi toplantısı sonrası Amsterdam’da yaptığı açıklamada, “açık bir bilimsel sonuca vardıklarını” söyledi. AstraZeneca aşısının güvenliği olduğunu vurgulayan Cooke, “Aşı etkildir. Bireysel kan pıhtılaşması vakalarını inceledik ve aşılama sonrası sıradan trombozlardan daha az vaka olduğu sonucuna vardık” dedi. EMA’nın açıklamasının ardından, Fransa, Almanya, İspanya, İtalya, Letonya ve Litvanya, AstraZeneca ile aşılamaya yeniden başlayacaklarını açıkladı. İrlanda ise bu konudaki bugün açıklayacağını duyururken, İsveç birkaç güne daha ihtiyacı olduğunu bildirdi.
***
Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Direktörü Hans Kluge, bazı ülkelerin askıya aldığı AstraZeneca aşısının kullanımına devam edilmesi tavsiyesinde bulundu. Kluge, “AstraZeneca aşısının şu ana kadarki faydaları risklerinden daha ağır basmaktadır” dedi.
***
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç, aşı olma ve aşılamada en iyi iller arasında bulunan Ankara’da dahi aşı konusunda ciddi sorunlar yaşandığını belirterek Bakan Koca’nın aksine “Ankara’da 65 yaş ve üstü yurttaşlarımızın aşılamaları tamamlanamadı” dedi. Yaşanan sıkıntılara ilişkin yurttaşlardan çok sayıda mesaj ve telefon aldıklarını anlatan Karakoç “Birinci doz aşısını olup ikinci doz aşısını olamayan yurttaşlarımız arıyor bizleri. Arayanlar arasında birinci doz aşısının üstünden 35-37 gün geçirmiş ve hâlâ ikinci doz aşısını olamayanlar var. Ankara’da durum böyleyse diğer illerde sorun daha büyüktür” ifadelerini kullandı. Birinci doz aşının tek başına azami koruma etkisinin çok az olduğuna dikkat çeken Karakoç “İki doz arasındaki sürenin uzaması yurttaşların enfekte olma riskini artıyor. Ayrıca aşılama sürecinin yavaş gitmesi virüsün baskılanmasını da etkileyecektir” değerlendirmesinde bulundu.
TTB Aile Hekimleri Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı ise İstanbul için aşının ucu ucuna gittiğini, sürecin çok sıkışık olduğunu söyledi. Aşı olmadığı için Ümraniye Devlet Hastanesinin aşı randevularını kapattığını belirten Kırımlı, ülke genelinde yaşanan sıkıntıların WhatsApp gruplarına da yansıdığını belirterek o yazışmaları paylaştı: “Manisa, Adana ve İstanbul’un farklı ilçelerinde arkadaşlar ‘Aşı yok randevulu hastaları geri göndermek zorunda kalıyoruz’ diyor. İstanbul’un bir ilçesinde ‘Müdürlüğün deposunda aşı bulunmadığından bugün ilçemize çıkış yapılan 160 doz aşı stoku 0 ve 0’a yakın olan Aile Sağlığı Merkezlerine çıkış yapılacak olup diğer birimlerin ihtiyacı karşılanamayacaktır’ yazısı geliyor. Şu anda 25 Mart’a kadar yeni randevu veremediklerini dile getiren Kırımlı “13 Şubat’tan beri de biz yeni gruba aşı randevusu açamadık” diye konuştu.
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) 2. Başkanı Hacı Yusuf Eryazğan, birinci doz aşılar için randevu alınamadığını söyledi.
***
Diyarbakır Tabip Odası da açıkladığı Covid-19 raporunda kentte aşılanması gerekenlerin bugüne dek sadece yüzde 45’inin aşılandığını paylaştı. TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya yeterli aşının olmadığı için vaka sayısında artış yaşanabileceği uyarısında bulundu. Oda binasında yapılan açıklamada Ocak-Şubat aylarına ilişkin Kovid-19 raporunun Kürtçesini Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, Türkçesini ise Genel Sekreter Mustafa Mesut Kaya okudu. Türkiye’de vaka sayılarında zaman zaman azalma meydana gelmesine rağmen, henüz 1’inci dalganın bastırılamadığı belirten açıklama ile Diyarbakır’da günde ortalama 45-50 hastada PCR pozitifliği saptandığı bilgisi paylaşıldı. Diyarbakır’da aşılanması gereken kişilerin bu zamana dek sadece yüzde 45’inin aşılandığı, yine 65 yaş üzeri aşılamada izlenen randevu süreçlerinde ise ciddi sorunlar yaşandığı kaydedildi. E-nabız, MHRS gibi internet bazlı randevu alma yöntemlerine erişim konusunda sıkıntıların yaşandığı üzerinde durulan açıklamada, “Yine Alo 182 ile çok uzun bekleme süreleri ve yoğunluğa bağlı erişim sıkıntıları nedeniyle randevu almak çok fazla zorlaşmıştır. ASM’lere başvuran 65 yaş üzeri vatandaşlara aynı gün aşı yapılamayıp, Bakanlığın ‘aşıla’ uygulamasından en az 1 gün sonrasına randevu verilebiliyor olması gibi ildeki vatandaşlarımızın sağlığa erişim alışkanlıklarına uymayan yöntemler aşı uygulanma oranlarını düşürmüştür” denildi.
***
Bursa Tabip Odası’nın, 1. yılında Kovid-19 pandemisi başlıklı etkinliğinde konuşan Doç. Dr. Osman Elbek, Sağlık Bakanı Koca’nın 24 Nisan 2020’de yaptığı, “İstanbul Türkiye’nin Wuhan’ı oldu” açıklamasına atıfta bulunarak, “İstanbul iki, Ankara ise bir kez Türkiye’nin Wuhan’ı oldular. Çin’den fazla Wuhan’a sahip olduk” dedi. Elbek “Sosyal refah desteği sunamayan, hesap vermeyen, sınıfsal tercihlerini AVM’lerden yana yapan bir devlete sahibiz. Bu devletin kararları, 3 milyon kişinin hastalığa yakalanmasına ve 100 bin kişinin ölümüne sebep oldu. Bu yapıyı değiştirmek zorundayız. Tekrar salgınlarla ölmemek için bölge tabanlı koruyucu bir sağlık hizmetine ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
***
Korona aşılarının ekonomi politiği – Yücel Özdemir
Bugün Astra-Zeneca üzerinde bunca tartışmanın yapılmasının arkasında ekonomik rekabet, pazar paylaşımı endişesinin olduğuna dair güçlü ibareler bulunuyor. Her şeyden önce Astra-Zeneca, bugüne kadar piyasaya sürülen en ucuz (4 dolar, 1.78 avro) ve en kolay depolanabilen (2-8 derecede) aşı olma özelliği taşıyor. Bu özellikleri nedeniyle kısa sürede piyasayı domine etmeye başladı.
Federal İstatistik Dairesinin verlerine göre, AB’de kullanım izni alan Alman tekeli BioNTech’in 20, ABD tekelleri Moderna’nın 37, Johnson & Johnson’un 10 dolardan satıldığı göz önünde bulundurulduğunda, özellikle bütçeleri küçük nüfusları büyük ülkelerin Astra-Zeneca’ya yöneleceği açık. Üstelik, üretim bakımında da Astra-Zeneca daha hızlı bir şekilde piyasaya sürülebiliyor. (Sinovac 30, Sputnik V 10 dolardan satıyor.) İzin veren ülkelerin sayısı da bunu gösteriyor. Bugüne kadar BioNTech’e 61, Astra-Zeneca’ya 41 ülke izin vermiş. Diğer aşılar bu konuda daha geriden geliyor: Moderna 27, Sinovac 10, Sputnik V 9 ülke. (16 Şubat 2021, Our World in Data)
Astra-Zeneca’nın bir ortağı AB üyesi İsveç olmakla birlikte büyük ortağın AB’ye rest çekip ayrılan Birleşik Krallık (İngiltere) olduğunu hatırlatmakta yarar var. Ayrıca ABD, Avrupa’da yaygın kullanıldığı halde Astra-Zeneca’nın kullanılmasına halen izin vermiş değil. Ancak, aynı aşının on binlerce dozu ABD’de üretilip AB ülkelerine satılmaya başlanmış.
Geçen hafta Asya’da da aşı konusunda ilginç gelişmeler yaşandı. German-Foreign-Policy’de yer alan habere göre; ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan arasında yapılan “Quad Zirvesi”nde, bölgede aşı konusunda Çin’in önüne geçmek için merkezi Haydarabad’da bulunan Hindistan firması Biological E’ye Johnson & Johnson aşısını üretip pazarlama yetkisi verildi. Hedef: 2022’nin sonunda kadar bir milyar doz aşı üretmek. Bu kararla bölgede Çin’e aşı üzerinde de bir savaş açılmış oldu.
Gelişmelerle; siyaseten koronavirüsle mücadelede başarının yolu; kısa sürede çok fazla sayıda yurttaşı doğru ve güvenilir şekilde aşılamaktan geçiyor. Ne var ki, ilaç tekelleri ve onların arkasındaki ülkelerin hükümetleri, yurttaşların yaşamının kısa sürede normalleşmesinden çok kapitalist rekabette, pazarı kontrol etmekte bir adım öne geçmenin derdinde. Kapitalist ülkeler ve tekeller arasında koronanın ekonomi politiğinden yararlanmayı esas politika haline getirdikleri için, insanlık daha uzun bir süre daha can derdine yaşamaya devam edecek.
https://www.evrensel.net/yazi/88374/korona-asilarinin-ekonomi-politigi
***
Mor Coğrafyanın Kaderi – Özgür Taburoğlu
Demografik, sosyolojik, siyasal veya tarihsel muhtevada hiçbir gerekçe mor coğrafyanın düşük riskli olmasını açıklayamaz. Bu son derece biyosiyasal haritadaki renkli ve riskli tasnif, herhangi bir hastalığın biyolojik olduğu kadar siyasal nitelikler taşıdığını tekrar gösterir bize. Georges Canguilhem, Michel Foucault, Jean Baudrillard, Susan Sontag ve onların iyi bir okuru olan Özen Demir’in belirledikleri gibi, hastalıkların, kalıtsal, fizyolojik, biyolojik oldukları kadar sınıfsal, etnik, ekonomik gerçekliğini yeniden hatırladık. Bu açık bağlantı sayesinde aynı haritaya kısaca göz gezdiren orta halli bir medya okuryazarı bile en azından partilerin oy dağılımlarıyla haritadaki renkler arasındaki ilişkileri (Uşak dışında) ilk bakışta ayırt edebilmiştir.
Burada fesat içeren teorilere girmeden, olağanüstü hal koşullarında fazla ilgi gören ya da düşük riskleriyle kaderlerine terk edilen bir coğrafyanın sakinlerine ait muayyen davranışları bazı genel cümleler kurarak gözden geçirmek faydalı olabilir. Kalabalık hanelerin, konukseverliğin, misafirliğin, cenazelerin, düğünlerin, askere uğurlama merasimlerinin vazgeçilmez ortamında ortaya çıkan rakamlar karşısında kayıt dışı bir durumun varlığından şüphelenmek mümkündür. Toplu merasimlere katılımın gönüllülük esasından çok neredeyse mecburiyetlere dayandığı bir coğrafyada riskin düşmüş olduğunu ilan etmek devletin yurttaşların yer tuttuğu sosyal yapıyla ne kadar ilgili olduğunu da gösterir. “Başım üstüne” diyerek geleni gideni uğurlayan, adres soranı adresine kadar götürecek bir yakınlıkta duran, yabancıyı cevaplamadan önce hazır yakalamışken çok başka sorular da soran bir tavrın insanından izolasyon yardımıyla riskleri düşürdüğünü beklemek inandırıcı değildir.
Eğer sürü bağışıklığı gerçekleşmediyse, vaka sayılarındaki azalmayı devletin ve kurumların ufkundan mümkün olduğunca çıkan sosyal bir mesafenin, direncin sonucu gibi de okumak olanaklıdır. Diğer yandan sadece bir bölge dolusu insanı sürü bağışıklığına terk edecek kayıtsızlığın altını çizmek de fazla komplocu ve kolaycı bir fikirdir. Devlete ve bürokrasiye mesafeli, kurumlardan içeri girmeye pek hevesli olmayan geneli Kürt bir topluluğun turkuaz sayılarla detaylı kaydedilmemiş olması, onların düşük riskli hayatları olduğunu düşündürebilir. Diğer yandan biraz ateşlenip, birkaç gün öksürerek etrafındaki kalabalığı bu duruma ortak ederek dolaşmak onlara bir hastaneden içeri girmeye göre daha az zahmetli de gelmiş olabilir.
https://birikimdergisi.com/guncel/10520/mor-cografyanin-kaderi#.YFOJ3MBuL9B.whatsapp