Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / Korona Günlüğü 18 Ağustos

Korona Günlüğü 18 Ağustos

GÜNDEM

  • Van Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Nedim Türfent, kısıtlı imkanlar altında hapishanedeki Corona virüsü yayılımına ilişkin rapor hazırladı. Tutuklu ve gardiyanlarda pozitif vakaların görüldüğüne işaret eden Türfent, önlem alınmamasının ciddi tehlike yarattığına vurgu yaptı. Nedim Türfent, kısıtlı imkanlarla hazırladığı 15 maddelik Covid-19 raporunda ise şunları sıraladı:

1.Covid-19 kısıtlamalarıyla birlikte hasta tutukluların tedavisi durduruldu. Yaşlı ve hasta mahpuslara ilişkin özgün bir tedbir alınmadı. Pozitif vakalarda da gerekli tedaviyle ve yeterli hijyenik koşullara erişim imkanı ortadan kalktı. Yaşam ve sağlığa erişim hakkı ihlal ediliyor.

2.14 günlük karantina odaları hijyenik değil. Karantina sonrası test yapılmıyor.

3.Mahpuslar koridora her çıktığında üst aramasına maruz kalıyor. Gardiyanlar eldiven taksa da aynı eldivenlerle onlarca mahpusa üst araması yapıyor.

4.Ücretsiz dezenfektan dağıtımı yapılmıyor. Kolonya hiç bir şekilde temin edilmiyor.

5.Kantinde alternatifsiz ve kalitesiz malzeme ve gıdalar fahiş fiyatlardan satılıyor.

6.Mahpuslar revire çok geç çıkarılıyor. Doktor revirde sık sık bulunmuyor.

7.Spor, sohbet, kurs v.b. tüm sosyal etkinlikler durduruldu. Mahpuslar katı ve mutlak bir tecrit altında tutuluyor.

  • DTK’ye yönelik olduğu belirtilen bir soruşturma kapsamında Hakkari’de gözaltına alınan 13 kişiden 12’si tutuklandı. 
  • Şırnak’ın Silopi ve İdil ilçelerinde 14- 15 Ağustos tarihlerinde yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 11 kişiden 5’i çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
  • Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin (BİSAM) hazırladığı rapora göre, temmuz ayında dört kişilik bir ailenin sağlıklı beslenmesi için aylık 2 bin 385 TL’lik harcama yapması gerektiği vurgulandı. BİSAM, yoksulluk sınırının ise 8 bin 249 TL olduğunu belirtti.
  • Diyarbakır Kadın Cezaevi’nde tutuklulara yanlış ilaç yazıldığı ve Eylem Oyunlu’nun lohusa döneminde olmasına rağmen çocuklarıyla beraber çıplak aramaya maruz kaldığı raporlaştırıldı.
  • Kırıkkale Valiliği, Emine Bulut’un öldürülmeden 4 saat önce gittiği karakoldaki polisler hakkında soruşturma izni vermedi. Emine Bulut’un herhangi bir müracaatta bulunmadan karakoldan ayrıldığını söyleyen valilik kararında “görevlilerinin ihmal kusurlarının olmadığı anlaşıldı” ifadeleri yer aldı.
  • Zeytinburnu sahiline giden 6 Suriyeli işçi, bir kişinin nefret küfürlerine maruz kaldı, ardından da kurşunlarının hedefi oldu. Kaçmaya çalışan mültecilerden Abdulkadir Davud hayatını kaybetti.
  • Arjantin’in çeşitli şehirlerinde binlerce kişi Alberto Fernandez hükümetinin yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı uyguladığı politikaları ve yargı reformunu protesto etmek için sokaklara döküldü. Göstericiler büyük oranda hafifletilmesine rağmen Martın sonundan bu yana uygulanan karantinayı ve Devlet Başkanı Alberto Fernandez tarafından hazırlanan yargı reformunu protesto etti.
  • Filipinler İçişleri Bakanı 5 ayda ikinci kez Covid-19 oldu. Filipinler Sağlık Müsteşarı Maria Rosario Vergeire, uzmanların ikinci bir enfeksiyon olup olmadığını görmek için bakanın semptomlarını, ilk pozitif testini ve laboratuvar sonuçlarını analiz ettiklerini söyledi.  Vergeire, “Buna yeniden enfeksiyon demeyelim. Bilim dünyası, yeniden enfeksiyonların meydana gelip gelmeyeceğini henüz kesinleştirmedi” ifadelerini kullandı.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 22 milyonu geçti. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısına son 24 saatte 4 bin 297 kişinin eklenmesiyle 777 binin üzerine çıktı.
  • Küresel yeni vaka sayısı 200 binin altına indi. Ülkelere göre dağılım şöyle: Hindistan (54.3 bin), ABD (40.6 bin), Brezilya (23 bin), Kolombiya (8.3 bin) ve Peru (5.5 bin) Binin üzerinde yeni vaka bildiren 25 ülke var.
  • Resmi istatistiklere göre yeni vaka, aktif hasta, can kaybı ve ağır hasta sayısında artış devam ediyor. Türkiye’de son 24 saatte 1,233 kişi Covid-19’a yakalandı, 22 kişi hayatını kaybetti. Aktif hasta sayısı 12 bin 575’e yükseldi. Ağır hasta sayısı da artış göstererek 686 kişi (%5.5) ulaştı, hala dünya ortalamasının 5.5 katı daha fazla ağır hastaya sahibiz. Test sayısı 75 bin sınırına dayandı.
  • Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Twitter hesabından yaptığı paylaşımında “11 Marttan bu yana, tanı konmuş toplam hasta sayımız 250 bini geçti. Hastalığı yayma potansiyeline sahip, izole edilmiş Aktif Hasta sayısı 12.575. Yeni hastaların büyük kısmı kolay iyileşebiliyor. Fakat yayılım, tedavisi zor Ağır Hasta sayısını artıyor” ifadelerini kullandı. Koca diğer bir paylaşımında da “(Birleşmiş Milletler toplanıp, dünyada sokağa çıkma yasağı ilan etsin.) Bir uçtakiler, salgınla mücadeleyi bu zihniyette görüyor. Diğer uçtakiler, ‘hastalık, ölüm, mühim değil’ diyor. Tedbirler hem salgınla yaşamayı hem mücadeleyi mümkün kılıyor” dedi.
  • Vaka sayılarının hızla arttığı ve yoğun bakım ünitelerinde yer bulunamayan Diyarbakır’da, Covid-19 testi pozitif çıkmasına rağmen evinde karantinaya alınan 44 yaşındaki Serkan Geray, yaşamını yitirdi. Geray’ın babası da iki hafta önce hayatını kaybetmişti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Üyesi Halis Yerlikaya, “Toplum adeta kaderine terk edilmiş durumda” diyor.
  • Adıyaman İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu tarafından 16 ve 17 Ağustos tarihinde alınan kararlar doğrultusunda Adıyaman merkez ilçe ve bağlı köylerde koronavirüs tedbirleri kapsamında 114 adres karantinaya alındı. Covid-19 testi pozitif çıkan 68 kişi karantinaların gerekçesi oldu.  Yine Adıyaman ilinde  2 fabrikada işçilerde pozitif vaka sayısının artmasıyla  2 fabrika kapatıldı
  • Birçok ilde daha 65 yaş ve üstüne kısıtlama getirildi. Covid-19 salgını Türkiye’de etkisini artırmaya devam ederken, artan vaka sayılarıyla birlikte Bursa, Kütahya, Kastamonu, Ankara, Erzincan, Ordu ve Eskişehir’de de 65 yaş ve üzeri yurttaşlar için yeni düzenlemelere gidildi.
  • Ankara’da artan vakalar, hastane kapasitelerinde zorlanmalar kısıtlamaları gündeme getirdi. Ankara İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu 65 yaş ve üzeri ile kronik rahatsızlığı olan vatandaşların düğün, cenaze, taziye, pazaryeri, sosyal faaliyetler vb. gibi topluca bulunulan alanlara girmeleri kısıtladı. İzolasyon koşullarına uyumun sağlanması, temaslıların bulunması ve olası hastaların saptanmasına yönelik HES (Hayat Eve Sığar) ve elektronik denetim olanaklarını devreye sokulması yönlü kararlar da alındı.
  • Mardin’de Coronavirus şüphesi ile Mardin Devlet Hastanesi’ne giden hastalar, PCR testi için saatlerce kuyrukta beklemek zorunda kaldı.
  • Nusaybin’de haritanın tamamı kırmızı. Köyler de dahil virüse yakalanmayan kalmadı. Virüs kontrolden çıktı artık. Ama herhangi bir önlem veya tedbir yok. Buna bir çözüm getirilmeli.
  • Rize Sağlık Müdürlüğünden ‘corona’ uyarısı: Rize’de riski hiç olmadığı kadar büyük. Tabii ki vatandaşı şikâyet etme, sorumlu tutma geleneği de devam etti: “Bunca söyleme, üzücü habere, yaşanan acı vefatlara, çekilen ıstıraplara ve sarf edilen emeğe karşın halen aynı vurdumduymaz tavırlarla düğünlerimizde rahatlıkla horon oynayabiliyor, sırf iyi vakit geçirebilmek adına, tedbirlere uymadığını gördüğümüz kafeterya, lokanta ve benzeri yerlerde bulunabiliyoruz. Belki de tüm bu rehavetimizin sebebinde halen bana bir şey olmaz, bana bulaşmaz, bulaşsa da bir şey yapmıyor gibi aslında içi boş gerçekten uzak fikir çağrışımları yatmaktadır. Şu an virüs hiç olmadığı kadar yakınımızdadır ve risk hiç olmadığı kadar büyüktür.” 
  • Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Kardiyopulmoner Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Baki Umut Tuğay, trafik polislerinin alkolmetreyle kontrol yapmasının yarattığı korona virüsü tehlikesine dikkat çekti. Tuğay, karşılaştığı kontrolde cihaza üflemeyi reddettiğini anlatarak, yetkililere bu konuda bir düzenleme yapılması çağrısında bulundu.
  • Konya’da tablo giderek ağırlaşıyor. “Odada monitör yok, hastanın öldüğü sonradan anlaşıldı” iddiası Personelin bir kısmı şehir hastanesine gidince iş yükü arttı. Yoğun bakım yerine serviste yatan covid’li hastayı takip etme şansı yok. “Hemşire odaya girdiğinde hastanın ölüm katılığı gelişmişti.” Tablo karamsar: Sadece Covid’li hastaların tedavi gördüğü 1131 yatak kapasiteli hastanede tüm yatakların dolu olduğunu anlatıyor. Yoğun bakımda yer olmadığı için solunum sıkıntısı çeken, oksijen ihtiyacı olan hastalar bile servislerde yatıyor. Şartlar aynı değil; yoğun bakımda hastanın yaşam bulguları monitörden takip ediliyor, serviste monitör yok. Yoğun bakımda iki hastaya bir hemşire düşerken serviste genelde bir, bazen iki hemşire 20 hastadan sorumlu. Yani 5 veya 10 kat daha fazla hastaya bakıyor ama takip sistemi yok. Covid’li hastayla teması en aza indirmek zorunda. Bu yüzden bir hemşire bir hastayı günde ancak 3-4 kez görebiliyor. Tedavide kullanılan ilaçların emboli (damarda tıkanıklık) veya kalp krizine yol açma riski var. Böyle bir durumda hemen müdahale edilmesi gerek. Ancak monitör olmadığı için bunu görme imkânı yok. Hasta o anda çağrı düğmesine basabilirse hemşirenin haberi oluyor. Odaya girmek için tulum, maske, önlük giymek zorunda. Bunun için bir süre geçiyor elbette ama müdahale şansı yine de var. Hasta düğmeye basamadıysa… “Hemşire odaya girdiğinde bakıyor ki ölüm katılığı gelişmiş…”

Konya’da vakaların artması üzerine 5 Ağustos’ta şehir hastanesi devreye girmiş ve Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yer alan 800 yataklı bir bina tamamen boşaltılarak covid’li hastalara ayrılmıştı. Konya İl Sağlık Müdürlüğü’nün verdiği bilgiye göre burada tedavi gören covid dışı 78 hasta, ambulanslarla şehir hastanesine nakledildi. Boşaltılan binadaki tıbbi cihazlar da taşındı ve personelin bir kısmı şehir hastanesinde görev yapmaya başladı. Eğitim Araştırma Hastanesi’nde kalan personel sayısı azaldığı için iş yükünün arttığı bildiriliyor. 5 Ağustos’ta “Tam kapasiteyle hizmet sunmaya başladı” denilen hastanede, hastadan kan almak için kullanılan tüplerin gelmesi bile bir saati buluyor.

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Van-Hakkari Tabip Odası Başkanı Dr. Hüseyin Yaviç, salgından en çok etkilenen kesimin sağlık çalışanları olduğuna dikkat çekti.Son günlerde birçok ilde ardı ardına gelen hekim istifalarının yaşanan yoğun çalışma koşullarından kaynaklandığını söyleyen Yaviç, “Salgının ilk başladığı dönemde, ‘sağlık çalışanlarının hakkı ödenmez’ diye bir söylemle ortaya çıktılar. Gerçekten de sağlık çalışanlarının hakkı ödenmedi ve hala da ödenmiyor” dedi ve şöyle devam etti: “Sağlık çalışanları haklarının ödenmemesine ek olarak aynı zamanda çok yoğun koşullarda hizmet veriyor. Aile ve kişisel yaşantılarından fedakarlık yaparak çalışıyorlar.

“Örneğin Aile Hekimlerine Covid-19 izlemlerinin eksik yapılmasından kaynaklı yazılı savunma talepleri ve soruşturmalarla yüz yüze kaldılar. Dolayısıyla sadece söylemde kalan sağlık çalışanlarının destekleneceği ve haklarının ödenmeyeceği bir tablodan çok uzaktayız. “Bu anlamda bu sorunun önümüzdeki süreçlerde, özellikle hekim istifalarını da beraberinde getirmesi kaçınılmazdır.”

  • Van’daki hastanelerin kapasitenin şu an doluluk oranına yaklaştığını belirten SES Van Şube Eş Başkanı Çolakoğlu, “Hatta servislerde yoğun bakıma alınmayı bekleyen hastalar da olabiliyor. Şu durumda ‘hastanelerin kapasiteleri kaldırmaz’ diyemeyiz ama böyle hızlı şekilde devam ederse, hastaneler yakın bir zamanda konuşabileceğimiz bir soruna dönüşecektir” dedi.
  • Urfa’daki Covid-19 mücadelesi ve sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunlara ilişkin bilgi veren Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Şirin de kentteki hastanelerde doluluk oranına yaklaşıldığını söylüyor. Şirin, Viranşehir’de bir tıp merkezinde virüse yakalanarak yaşamını yitiren Dr. Abdurrahman Demir’i anarken, çok sayıda sağlık çalışanı ve hekimin salgına yakalandığını, işin öznesi olan sağlık çalışanlarının fikir, görüş ve önerilerinin dikkate alınması gerektiğini dile getiriyor. Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı veriler doğrultusunda Urfa’nın sürekli ilk beşte yer aldığını hatırlatan Şirin, sonbahar mevsimi ve grip hastalığının da baş göstermesiyle yeni bir yol ve yöntemin belirlenmesi gerektiğini belirtti.
  • Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, Covid-19 salgınının şiddetini arttırdığını belirterek, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya Twitter’ın başından kalkıp sahaya inmesi çağrısında bulundu. Bacaksız, “Sağlık çalışanlarının sorunlarına karşı kör, sağır, dilsiz olan siyasi iktidar, böyle devam ederse çalışacak sağlık emekçisi bulamayacaktır” dedi. “Sağlık Bakanı’na Twitter’ın başından kalkıp sahayı dolaşması çağrısında bulunuyoruz” diyen Bacaksız, sağlık hizmetlerinin sürdürülemez bir hal almasının salgınla mücadelede ciddi sorunlara yol açacağını söyledi.
  • İstanbul 12. İdare Mahkemesi, Barış İçin Akademisyenlerin “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladığı için emekliye ayrılmak zorunda bırakılan Prof. Dr. Tülay Erkan’ın işe geri dönüş için talepte bulunmuştu. Erkan’ın talebi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Akademik Kurulu tarafından kabul edilmişti ancak kararın iletildiği Tıp Fakültesi Dekanlığı ise “öğretim üyesine ihtiyaç bulunmadığı, hatta kadro fazlalığı olduğu” gerekçesiyle kurul kararını reddetmişti. Bu karara itiraz eden Erkan mahkemeye başvurdu. Mahkeme Erkan’ı haklı bularak işe dönüş talebinin reddeden üniversite kararına karşılık yürütmeyi durdurma kararı verdi.
  • Var olan sorunları salgınla birlikte iyice gün yüzüne çıkan tiyatrocular yaklaşık 2 haftadır susuyorlar. Moda Sahnesi önündeki “susma” eylemlerini/performanslarını Koma Sahne önüne, ardından sırasıyla Kadıköy Emek Tiyatrosu, Baba Sahne ve Boa Sahne önüne taşıyan Cenk Dost Verdi, Deniz Elmas, Ulaş Kaya ve destekçileri bugün 17’de Boa Sahne önünde son kez sustu.

Eylemi başlatan isim Cenk Dost Verdi “susma” eyleminin bittiğini ancak başka şekillerde taleplerini dile getirmeye devam edeceklerini belirterek şu şekilde çağrı yaptı: “Bugün (17.08.2020) Saat 17:00 ile 18:00 arası Kadıköy Boa Sahne önünde susuyor ve sonunda bir basın açıklamasıyla “susma”mızı sonlandırıyoruz. Bu hakları alana kadar onların ayaklarına dolanmaya devam edeceğiz” dedi.

  • Bursa’daki Cargill’de çalışırken Tek Gıda-İş Sendikası’na üye oldukları için “ülkede nişasta bazlı şeker kotası düşürülmesi” bahanesiyle 14 işçinin işten atılmasıyla başlayan direniş 846 gündür devam ediyor. İşçiler, Burger King’in en büyük tedarikçilerinden olan Fasdat Gıda’ya şu çağrıyı yaptı: “İşten çıkarılan arkadaşlarımızın alın teri, siz değerli müşterilerin katkılarıyla zenginleşen ve sürekli büyüyen Amerikan şirketi Cargill artık sendika düşmanlığını bırakmalı, işten çıkarılan arkadaşlarımızı derhal geri almalıdır. Sizlerin desteği ile Amerikan şirketi Cargill’in emek sömürüsüne son verebilir, anayasal haklara saygı duyar hale getirebiliriz. Önümüzdeki günlerde Burger King restoranları önünde yapmayı planladığımız eylemler öncesinde lütfen bize destek verin ve hukuk tanımaz Cargill şirketine baskı yapın!”
  • Coronavirus testi pozitif çıkan ve yoğun bakım tedavisi sonrası iyileşen Akademik Solunum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, son günlerde artan Coronavirus vakalarının nedenlerini açıkladı ve önlem alınmamasına isyan etti. Artışın en önemli nedeninin teşhis konulan hastayı kontrol edememek olduğunu belirten Prof. Dr. Tutluoğlu, “Hasta bize geliyor, test yaptırıyor. Test 2 veya 3 günde çıkıyor. ‘Git evine izole ol’ diyoruz. Otobüsle, metro ile gelen hasta kesin tanı konulmadığı için rahat hareket ederek evine gidiyor. Sonuç pozitif çıkınca, ‘Sen evinde kendini 14 gün izole et’ diyoruz. Kendi haline bıraktığımız hasta ayaklarıyla virüsü yayıyor. Hastalık bu şekilde yayılıyor ve bir türlü önlenemiyor” dedi. Tutluoğlu, “Teşhis koyduğumuz hastayı anında araç veya ambulanslarla sokağa bırakmak yerine yurt veya otellerde 14 gün karantinaya alabiliriz. Biz bunu daha önce yurtdışından gelen hastalara uyguladık ve başarılı olduk. Diğer türlü çok zor engelleyeceğiz. Olduğumuz yerde sayıyoruz ve hatta bazı illerde de artış artık net görünüyor. Yaz döneminde bunu yaşıyorsak kış döneminde hava kirliliği, kapalı alanların etkileri ile daha çok artış göreceğiz. Ciddi önlemler almamız gerekiyor” diye konuştu.
  • Nisan ayında Marmara Üniversitesi Nişantaşı Kampüsü’nün arsasında inşaatın başlaması için yapı ruhsatı verilmesine tepki göstermek amacıyla İletişim Fakültesi’nde bir araya gelen Teşvikiye Mahalle sakinleri, açıklama yaptı. “Mahallemizden kepçeni çek” sloganıyla yapılan açıklamada, “Teşvikiye’de TOKİ değil, yeşil, toplanma alanı istiyoruz” pankartı açıldı. Yurttaşlar, ellerinde taşıdıkları “Deprem toplanma alanımızdan elini çek”, “Teşvikiye’de AVM’ye yer yok”, “Deprem öldürmez bina öldürür”, “Nefes almak istiyoruz” dövizleri taşındı.

YENİ YAŞAM İNŞASI  

  • Hozat’ın Türktaner köyünde birkaç kişinin yaptığı reçelleri satın almayla kolektif üretime geçen kadınlar, şimdi ise  ürünlerini Türkiye’nin her noktasına gönderiyor. Kadın emeği yaşamın her alanında kendini gösterirken, el emeği üretimleri kadınlar için bir pazar haline geldi. Dersim’in Hozat ilçesine bağlı Türktaner köyünde yaşayan kadınlar da kendi imkanlarıyla köyde kurdukları bir alanda reçel ve marmelat üreterek geçimini sağlıyor. 10 kadın, köyde açtıkları bir odada çilekten elmaya, kayısıdan vişneye kadar çeşitli meyvelerden reçel ve marmelat yaparak ekonomik kazancını elde etmeye çalışıyor. Kolektif bir çalışma içinde olduklarını söyleyen Nermin Akbalık, bir yıl önce başladıklarını dile getirdi. 

 Öncesinde bu işi evde yaptıklarını kaydeden Nermin, “Doğamızda yetişen meyvelerden reçel ve marmelatlımızı yapıyorduk. Kurutmalığımızı yapıyorduk. Birkaç kişi dışarıdan gelip aldı. Sonrasında yaptığımız ürünlerin çok beğenildiğini ve ilgi ile karşılandığını gördük. ‘Bu işi neden büyütmeyelim?’ dedik ve böylece köyde böyle bir yer açıp, çalışmaya başladık” diye anlattı.  “Kadının yapamayacağı hiçbir şey yoktur, yeter ki istesin” diyen Nermin, “Belki 10 kadınla da kalmayacağız ve daha fazla olacağız. Amacımız daha fazla kadınla çalışabilmek. İşe başlamadan önce ‘Olur mu olmaz mı?’ gibi bir karamsarlığa düştük ama zamanla ‘Yeter ki yapalım’ dedik” ifadelerini kullandı. 


JİN

  • Eşitlik için kadın platformu “İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Tartışmalara Derhal Son Verilmeli” başlıklı bir bildiri yayımladı. ‘Sözleşme Ayrım Yapılmaksızın Uygulanmalı’ denilen bildiride, ‘AK Parti MYK’sında belirtilen yol haritalarının tartışılması dahi şiddet faili erkekleri teşvik, tüm kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik bir tehdittir. Bu tutum, İstanbul Sözleşmesi’ni ve 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa’yı uygulamamak için direnmekte olan tüm kamu görevlilerine, Sözleşme’nin ve Yasa’nın uygulanmaması yönünde verilen bir “talimat” niteliği taşımaktadır’ denildi. https://esitlikicinkadinplatformu.net/istanbul-sozlesmesi-basin-bulteni-17-08-2020/
  • Edirne, Hatay, İstanbul ve İzmir’de yaşayan Roman kadınlar, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmaları değerlendirdi. İstanbul Sözleşmesi’nin, erken yaşta evlilik, geleneksel yapı içerisindeki şiddet gibi durumların önüne geçebileceğini belirten kadınlar, resmi kurumlara ise güvenmediklerini söylediler. 600 Roman Sivil Toplum Örgütü içindeki tek kadın başkan olan Sıfır Ayrımcılık Derneği Başkanı Elmas Arus, “Roman kadınlar, tüm kadınların yaşadığı toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yanı sıra ‘öteki’ olmaktan kaynaklı bir eşitsizlik daha yaşıyor. Çoklu eşitsizlik yaşayan Roman kadını, özel ve kamusal alanda şiddetin hemen her türlüsüyle karşı karşıya” ifadelerini kullandı.

Arus, İstanbul Sözleşmesi’nin özellikle 4. maddesindeki, ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik ifadelere dikkat çekerek Roman kadınların kamusal alanda kadın olmaktan çok, Roman olmaktan kaynaklı ‘etnik kimlik şiddeti’ne de maruz kaldıklarını şöyle vurguladı: “Romanlar ne yazık ki toplumun ötekisi! Her alanda ön yargı ve ayrımcılıkla yüz yüze olduğu bilinen bir gerçek. Kamusal alana çıktıklarında da cinsiyetten ziyade etnik ve kültürel kimlikleri üzerinden ayrımcılığa ve şiddete maruz kalıyorlar. Bir sonraki aşamada kadın olmaktan kaynaklı uğradıkları tacizler söz konusu. Çiçek satmaya veya kâğıt toplamaya giderken Romanlığını vurgulayan kıyafet giyiyor. Görsel kimliğini dışarıdan gelecek taciz ve şiddete karşı mesafe olarak kullanarak kendince tedbirini alıyor.”

https://www.gazeteduvar.com.tr/kadin/2020/08/17/roman-kadinlar-istanbul-sozlesmesine-sahip-cikiyor/?s=09

  • İtalya’da kadınların kürtaj kazanımının aşırı sağcılar ve Papalık engellemek istiyor. Feministirie adlı oluşumun yazarlarından Giorgia Serughetti, “Tüm kadınlara, kürtaja erişim garantisi verilmelidir. Son söz bizimdir” dedi. DSÖ’nün de desteklediği tıbbi ilaçla gebelik sonlandırılmasını savunan feministlere karşı aşırı sağcılar ve Papalık tanıdık bir savunma yapıyor: Aile kurumu zedelenecek.
  •  

SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK

  • ABD’de yapılan araştırmada, incelenen organ örneklerinde mikroplastik parçacıklar tespit edildi. Örneklerinin çoğunda plastik içecek şişelerinde kullanılan polietilen tereftalat olduğu kaydedildi.Nörodejeneratif hastalıkları incelemek için kurulan bir doku bankasından alınan organ örneklerinde, plastik içecek şişelerinde kullanılan polietilen tereftalat (PET) ve plastik poşetlerde kullanılan polietilen de dahil olmak üzere bir çok plastik türüne rastlandı. 47 örneğin hepsinde bisfenol A (BPA) tespit edildi. ABD Çevre Koruma Ajansı, BPA artıkları konusunda endişe duyduklarını aktarırken, BPA’nın hayvanların üreme ve gelişimini olumsuz yönde etkileyen toksik bir madde olduğunu aktardı.

Daha önce yapılan çalışmalarda, insanların yılda en az 50 bin mikroplastik parçacığını yiyecek yoluyla tükettiğini veya soluduğu tespit edilirken, hava kirliliğinden kaynaklanan nanoplastik parçalarının kalp ve beyni olumsuz etkilediği, beyin tümörüne yol açtığı kaydedildi. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalarda ise plastik parçacıklarına maruz kalmanın kısırlık, iltihaplanma ve kansere neden olduğu kaydedildi.

  • Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin doğa harikası yaylalarını birbirine bağlayacak 2600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol projesini durdurmasına karşın Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (DOKA) projenin 2. etabı için bütçe ayırdığı ortaya çıktı.
  • Düzce’nin Yığılca ilçesinde, tarım ilaçlarından zehirlendiği tespit edilen tilki yavrusu tedavi altına alındı. Asar köyünde yaşayan Hasan Yeşildağ, bahçesinde bir tilki yavrusunun bitkin halde yattığını gördü. Yeşildağ, hayvanı aracıyla ilçe merkezindeki veterinere götürdü. Tedavi edilen tilki yavrusunun tarım ilaçlarından zehirlendiği belirlendi.
  • HES’ler, JES’ler ve baraj projeleri her gün yeni bir doğal güzelliği yok etmeye devam ediyor. Bu kapsamda Van’ın Erciş İlçesinde bulunan dereler üzerinde yeni HES yapımı için çalışmalar başladı. Erciş’te Zilan Deresi ve Deliçay su kaynakları bulunuyor. Zengin su kaynaklarına sahip olan bu bölgeler, tarım ve hayvancılık için ideal. Halkın da tek geçim kaynağı, tarım ve hayvancılık. Yeni HES ve barajlarla doğa katledileceği gibi tarım alanları yok olacak, insanlar göç etmek zorunda kalacak.
  • Bilim insanları uzun süredir uyku halinde olan virüslerin iklim değişikliğiyle birlikte yeniden hayata dönerek çiçek hastalığı ya da dang humması gibi salgınlara neden olabileceği konusunda uyarıyor. Kovid-19 pandemisi dünya genelinde yayılarak şu ana kadar 770 binin üzerinde insanının hayatını kaybetmesine neden oldu ve insan yerleşiminin hayvanların doğal yaşam alanına kaymaya devam ettiği ve doğal tahribatın sürdüğü müddetçe dünyanın nelerle karşılaşabileceğine dair ipuçları veriyor.
  • Kalkınma Atölyesi, “Salgında Ötelenenler” başlıklı Kovid-19 salgınında dünyada ve Türkiye’de mevsimlik gezici ve göçmen tarım işçilerine ve onların çocuklarına ilişkin gelişmeleri izleme ve belgeleme çalışmasını yayınladı. Kalkınma Atölyesi tarafından 30 Mart – 2 Haziran 2020 tarihleri arasında 67 gün izleme çalışması yürütülerek, elde edilen veriler görselleştirerek harita haline getirildi.

Raporda, Türkiye’de Kovid-19 salgınına dair tedbirler ve kısıtlamaların yoğun olarak uygulandığı dönemde mevsimlik gezici tarım işçilerinin iyi olma hallerinin, çalışma ve yaşam koşullarının ve daha da önemlisi insan haklarının temininin özellikle yükümlülük sahibi kurumların, kamuoyu ve medyanın gündeminde nasıl ve ne kadar yer aldığına ışık tuttuğuna dikkat çekildi. Türkiye’de Kovid-19 salgınına dair vakaların açıklanması ve tedbirlerin uygulanmaya başlaması ilkbahara, yani tarımsal üretimin, dolayısıyla faaliyetlerin yoğunlaştığı ve bu nedenle mevsimlik işçi göçünün başladığı döneme denk geldiği hatırlatılan raporda, “‘Evde kalma’ ve ‘sosyal mesafeyi koruma’ uyarıları ve uygulamaları tarımsal üretimin devamlılığı ve gıda temini için mevsimlik gezici tarım işçilerini kapsamayacak şekilde düzenlenmedi. Böylece halihazırda yıllardır görmezden gelinen ve ihmal edilen bu ailelerin ve işçilerin çalışma ve yaşam koşulları gündemde yerini hızlıca aldı. Ancak odak yine de işçi sağlığı ve iş güvenliği değil, tarımsal üretimin aksatılmadan yürütülmesi ve gıda arzının güvenliğinin sağlanmasıydı” ifadelerine yer verildi.

http://www.ka.org.tr/dosyalar/file/Yayinlar/Covid19%20Pandemi/Salg%C4%B1nda%20%C3%96telenenler.pdf

GÖRÜŞLER

  • Korona pandemisinin daha ilk dalgasını atlatamayan Türkiye’de vakalar gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Pandeminin ilk ortaya çıktığı aylarda kamu ve özel işletmelerde yürürlüğe konulan ‘kronik hastalığı olanlar için idari izin’ uygulaması 1 Haziran’dan sonra özel işletmeler için son buldu. Vaka sayılarının bu kadar çok arttığı bir süreçte önlem amaçlı korunması gereken çalışanlar, zorunlu ek mesailerle günlük 11-12 saat çalıştırılıyorlar. İşçi sağlığı için uygun olmayan bu çalışma süreleri pandeminin bu kadar yoğun geçtiği bir zaman diliminde, özellikle kronik hastalığı olanlar için büyük risk taşımakta.  Yasağın olduğu zaman diliminde bile uygulaması sorunlu olan yasağın şu an işverenin inisiyatifine bırakmak işçi cinayetlerininin her gün bir yenisine tanıklık etmemize neden olacak ve oluyor. Yaşam ve sağlık hakkının hiçe sayıldığı bu durum çalışanlar arasında da büyük kaygı ve endişe uyandırmaktadır. Ve ayrıca herkesin ‘eşit’ olduğu bir devlette kamuda çalışan ile özel sektörde çalışan arasındaki farkı gözler önüne seriyor.

EKLER

  • Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem nedir? / Selahattin Demirtaş

“Nihayetinde ağır aksak da olsa kesintilere de uğrasa Türkiye’nin 150 yıllık bir parlamenter yönetim deneyimi bulunmaktadır. Ancak gelinen noktada, eski parlamenter yönetim modelinin de toplumun sorunlarını çözmekte, yaşanan devlet krizini ve çöküşü aşmada yetersiz kalacağı net olarak anlaşılmış olacak ki, muhalefet ağız birliği etmişçesine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’den söz ediyor. Ne var ki bu sistemi savunan hiçbir siyasi parti, derli toplu bir öneriyle ortaya çıkıp da bu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in ne olduğunu anlatmıyor. Bunu neden yapmadıklarını bilemiyorum.”

https://t24.com.tr/yazarlar/selahattin-demirtas/guclendirilmis-parlamenter-sistem-nedir,27709

  • “Protesto gösterilerinin bir özeti” / Kızıl Belarus Marksist Çevresi  

“…işçiler ve teknisyenler henüz grev yapmıyor, ancak mitinglere ve daha seyrek olarak da şehirdeki yürüyüşlere katılıyorlar. İkincisi, bütün işletmelerin kolektifleri de değil toplananlar, hatta bunların pek azı. İşçi gösterilerine dolaysızca katılan BMZ çalışanları, 400 kişinin eylemlerde yer aldığını bildirdiler. Oysa fabrika çalışanlarının sayısı yaklaşık 11.000. Yani mitinge çalışanların sadece yüzde 4’ü katılmış. MTZ çalışanlarının yürüyüşüne de farklı rakamlara bakılırsa işletmenin 16.000 çalışanından 250 ila 500 arasında bir kitle katılmış mi, yüzde 1,5 ila 3 arasında demek. Aynı durumu, mitinglere sadece işçi kolektiflerinin bir bölümünün katıldığı diğer fabrikaların fotoğraflarında ve videolarında da görüyoruz.”

“Bütün dünyanın ilerici güçlerinden, Belarusya’da liberaller tarafından hazırlanan bir devlet darbesine yönelik uyarılar geliyor. Bunun sonucu, ülkenin, dünya emperyalizminin yenisömürgesi haline gelmesi olacaktır. Ama protestocuların büyük çoğunluğu burnunun ucunu bile görmüyor: bunlar, ülke tarihinde görülmemiş kitlesen eylemlerin etkisine kapılmışlar, ayrıca şimdiden zafer kazandık diye bağrışan liberallerin propagandası da susmuyor. Hayal kırıklığı geldiğinde geç kalmış olacak. Ve çok şiddetli.” https://sendika63.org/2020/08/protesto-gosterilerinin-bir-ozeti-kizil-belarus-marksist-cevresi-594375/



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...