KORONA GÜNLÜĞÜ 15 MAYIS 2021
Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor!
Sosyal cinayete dönüşen pandemi ölümlerine karşı öfke büyüyor. Yanlış sağlık politikaları ve salgın mücadelesine karşı yaşam hakkını savunmak için demokrasi güçleri harekete geçiyor.
***
DSÖ Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus’dan zengin ülkelere çağrı: Çocuk ve ergenleri aşılamadan önce ellerinizdeki dozları yoksul ülkelerle paylaşın. “Şu anda aşı tedarikinin yalnızca yüzde 0,3’ü düşük gelirli ülkelere gidiyor” sözleriyle dünya genelindeki aşı adaletsizliğine dikkati çeken Ghebreyesus, yoksul ülkelerde sağlık çalışanları ve yaşlı grupların halen aşılanmadığına, hastanelerin çok yoğun olduğuna işaret etti. Ghebreyesus, Covid-19 salgınının, ikinci yılında daha ölümcül olabileceğini söyledi.
***
Türk Tabipler Birliği (TTB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut: Varolan ölümlerin acaba yüzde kaçı yüksek doz klorokin kullanımına bağlı!
***
Selahattin Demirtaş, “Sizi perişan eden Covid-19 değil, AKP-128’dir. Bu mafya düzeninden bir an önce kurtulmak için her yerde yüksek sesle erken seçim isteyin” dedi.
***
The Economist dergisi: Pandemi sürecinde dünyada, geçtiğimiz yıllara oranla 7 ile 13 milyon arası ölüm fazlası var. Resmi Covid-19 ölüm verileri ise 3 buçuk milyon civarında. Covid-19’un sebep olduğu ancak onunla ilişkilendirilmeyen ölümlerin çoğu düşük ve orta gelirli ülkelerde. Modellemenin ortaya koyduğu rakamlar zengin ülkelerdeki ölümlerin resmi ölüm kayıtlarının 1,17 katı olduğunu gösteriyor. Sahraaltı Afrika’da öngörülen ölüm oranı ise resmi rakamların 14 kat daha fazlası durumda.
***
Covid-19 pandemisi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 162 milyon 528 bine yaklaşırken Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 3 milyon 371 bini geçti
Dünya genelinde yeni vaka ve can kaybı bildirimleri yüksek hızda devam ediyor. Son 24 saatte 697 bin 756 kişiye Covid-19 tanısı kondu, 12 bin 829 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Hindistan zirvedeki yerini korurken Türkiye yeniden altıncılığa yükseldi. Ülkelere göre yeni vaka sayısı şöyle: Hindistan (326.1 bin), Brezilya (84.5 bin), ABD (38.3 bin), Arjantin (27.4 bin), Kolombiya (16.6 bin), Türkiye (11.4 bin), Almanya (10.2 bin) ve İran (10.1 bin).
Hindistan (3 bin 879 ölüm) ve Brezilya (2 bin 189 ölüm) ile günlük can kaybında zirvedeki yerini koruyor.
Not: Dünya ve Türkiye Covid-19 istatistiklerini Worldmeter sitesine göre vermeye devam ediyoruz. Her gün paylaştığımız veri bir gün önceye ait olup ülkelerin bildirimlerine göre şekilleniyor. Veriyi her gün sabit saatte (sabah 06.00) alıyoruz.
***
Türkiye’de yeni vaka sayısı ve can kaybı kısıtlamalara rağmen yüksek hızda devam ediyor. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 11 bin 394 kişiye yükseldi. Covid-19 nedeniyle 242 kişi hayatını kaybetti. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı iki binin altına düştü, 1,102 kişiye geriledi. Toplam vaka sayısı 5 milyon 95 binin üzerine çıkarken toplam can kaybı 44 bin 301 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı 203 bin. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.
Türkiye’de dün aktif hasta sayısı 200 binin altına indi, dün itibarıyla aktif hasta sayısı 157 bin 65 kişiye geriledi. Bulaştırma potansiyeli yüksekliği dikkate alındığında aktif hasta sayısının hala oldukça yüksek olduğunu hatırlatmak isteriz. Ağır hasta sayımız 3 binin altına indi, dün 2 bin 670 kişiye geriledi. Aktif vaka sayısının gerilemesi (?) ile ağır hasta oranımız yeniden %1.7’ye yükseldi, bu oran dünya ortalamasının üç katına yaklaştı! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunu, ölümlerin yüksek hızda devam edebileceği uyarısını ısrarla vurguluyoruz.
İyileşen hasta sayısının sıçrama tarzı yükselmesi ve aktif hasta sayısında ciddi düşüş gerçekleşmesi şüphe yarattı. Halk Sağlığı uzmanı Prof.Dr. Kayıhan Pala ‘30 Nisan, 1-2 Mayıs gibi bazı günlerde iyileşen sayısındaki anormal artışlar dikkat çekici. Sağlık Bakanlığı’nın bu anormal artışları açıklaması gerekir’’ dedi.
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Mayıs’tan itibaren pandemi sürecinde normalleşme adımlarının atılacağını söyledi. Erdoğan, “Niyetimiz Mayıs ayı sonuna kadar ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmek, Haziran ayından itibaren tedbirleri önemli ölçüde gevşetmeyi planlıyoruz” dedi.
***
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ait Türkiye’nin dijital mecralarda uluslararası tanıtımını yapan “Go Türkiye”nin sosyal medya hesaplarından paylaşılan videoya bir tepki de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi: “Bayramı da milletimize zehir etmeyi başardınız. Kendi milletini aşağılayan bir bakanlığımız da oldu en sonunda! Turizm sektörünün bu gelirlere ihtiyacı var. Arada sırada liyakatli birileriyle çalışsanız çok iyi olurdu.”
***
Ülkeye gelen turistlerin “el üstünde tutulduğunu” söyleyen Economist, turizm sektörünü canlandırmak için kısıtlamalardan muaf tutulan turistlerin denizin ve boş sokakların “keyfini çıkardığını” ancak aynısını yapan Türklere asgari ücretin üzerinde ceza kesildiğini aktardı. 17 Mayıs’a kadar sürecek tam kapanma döneminde alkollü içecek satışlarının yasaklandığı belirtilirken, yabancı turistlerin otellerde bu içecekleri serbestçe tüketebildiği kaydedildi.
***
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu ile Okul Sağlığı Çalışma Grubu üyesi de olan Dr. Tomris Cesuroğlu, “Bu yaz çok sivri pikler beklemediğini” ancak esas riskin sonbaharda olduğunu söyledi. Cesuroğlu, “Salgın yönetimi böyle devam ederse 2021 sonbaharı 2020’den çok farklı olmayacak gibi duruyor. Türkiye Kuzey yarıküredeki OECD ülkeleri arasında ilkokulları açık ara ile en uzun süre kapalı tutan ülke. Düğünlere, kongrelere, toplu açılışlara devam ederken, AVM’ler, restoranlar, fabrikalar ve iş yerlerini açık tutarken okulları kapatarak pandemi yönetmeye çalışan başka bir ülke yok dünyada. Filyasyon ise kısa sürede evlere ilaç dağıtım sistemine dönüştü” dedi.
https://www.birgun.net/haber/asil-risk-sonbaharda-344743
***
Geçim derdi, depresyon, tutulamayan yas: Pandeminin Türkiye’ye psikolojik bedeli
30 ülke genelinde yapılan Ipsos anketi, Koronavirüs salgınının ruh sağlığına etkilerini inceledi. Türkiye’de ankete katılanların yüzde 61’i pandemi başlangıcıyla anketin gerçekleştirdiği tarih (19 Şubat 2021 ila 5 Mart 2021) arasında duygusal ve akıl sağlıklarının daha kötüye gittiğini belirtti. 2021 yılının ilk ayları ile kıyaslandığında da, Türkiye yine ruh sağlığının kötüye gittiğini söyleyenlerin en yüksek olduğu ülke oldu. Anketin, geleceğe dair öngörüler sorularında ise Türkiye’den katılımcıların yüzde 44’ü hayatın pandemi öncesi normale en az bir yıl sonra geçebileceğini düşündüğünü söyledi. Pandeminin ne zaman kontrol altına alınacağına dair soruya ise “bir yıldan uzun bir süre” biçenlerin oranı Türkiye’de yüzde 39 oldu.
***
Türk Hava Yolları, İngiltere’nin aldığı kararlara istinaden Türkiye’den bu ülkeye yapılması planlanan seferleri kargo uçuşları hariç olmak üzere geçici olarak durdurduğunu açıkladı.
***
Formula 1 yönetimi, Haziran ayında yapılması planlanan Türkiye Grand Prix’nin seyahat kısıtlamaları dolayısıyla iptal edildiğini açıkladı.
***
Dönüşümlü çalışan, kreş ve okulların kapanmasıyla mağdur edilen kamu çalışanları çocuk bakımını da kendi aralarında dönüşümlü hale getirdi.
***
İstanbul Tarım İl Müdürü Ahmet Yavuz Karaca’nın gıda takviyeleri ile ilgili “Ben şahsen eczaneden gıda takviyesi almam, aktardan daha rahat alırım” sözlerine eczacılardan tepki geldi. Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan, “Maalesef internette bile satılan gıda takviyelerini eczanelerden almayı güvenli bulmadığınızı belirtmeniz pandemi sürecinde en ön safta mücadele eden eczacıları halkın gözünde itibarsızlaştırmaya yarayacaktır” diyerek Karaca’dan açıklamasını düzeltmesini istedi.
AŞI TARTIŞMALARI
Aşıyı üreten insanlık, patentleyip satan şirketler
‘Patent kalkmalı, kalkmamalı’ tartışmasını şirketleri muhatap alarak yürütmenin de doğru olmadığına vurgu yapan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Murat Civaner “Bir şirketten bunu talep edemezsiniz. Şirket toplum yararına kurulmuş değildir; kârlılığı öncelemiş ve siz buna izin vermişsinizdir. O da kapitalizm kuralları içinde bir mal üretip ve onu pazarlıyor. Şimdi siz buna izin verip aşıyı da ilacı da ona ürettirip sonra ‘Ver bakalım malının sırrını’ dediğiniz zaman o da bugünkü sözlerini söyleyecektir” dedi. Burada tuhaf olanın şirketlerden ahlaki bir tutum almalarını beklemek olduğunu dile getiren Civaner “Şirketlere yüzümüzü dönüp, bakın kriz var, bu kriz anına özel de olsa insanlığın yararını öne çıkarın demek hakikaten abesle iştigaldir. Dolayısıyla muhatap şirketler değil insanlığın kendi ortak mekanizmaları olmalı. Biz şirketlere rağmen ne yapabileceğimizi oturup hep birlikte adını koyup yapmalıyız. Şirketlerle anlaşmaya çalışmak ve onları ahlaki değerlerle insanlığın yararını öne çıkarmaya ikna etmeye çalışmak hem naif hem de doğru değil. Ünlü sözü anımsayalım: Şirket gölgesini satamayacağı ağacı keser. Ya da tersinden, ancak daha kârlı çıkacaksa patent hakkından vazgeçer; ki öyle olsa dahi yine zarar eden biz oluruz” ifadelerini kullandı.
***
Hayatı eve sığmayanlar aşılanmalı
Yetersiz aşı ile toplum bağışıklığının sağlanamayacağını, “kapanma” adı verilen süreçlerin de gayriciddi şekilde uygulandığı vurgulayan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu Üyesi ve Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Feride Aksu Tanık, emekçilerin bir an önce aşılanması gerektiğini söyledi. Tanık, “Eğer üretimi durdurmayıp, sosyal destek sunmayıp insanları zorla çalıştırıyorsak; mezbahalarda, fabrikalarda, işliklerde, hastanelerde insanlar çalıştırılıyorsa devlet onları korumakla yükümlüdür. İnsanlar kalabalık ortamlarda çalıştırılıyor, kalabalık servislerle, otobüslerle, metrobüslerle işe gönderiliyor, dolayısıyla hastalanıyorlar. Türkiye bir an önce çalışan insanları aşılamalı, aşı programında da öncelikler buna göre düzenlenmeli. Yani hayatı eve sığmayanlar aşılanmalı” ifadelerini kullandı.
Feride Aksu Tanık, aşı geliştirme ve üretim süreçlerini desteklemek için Moderna’ya 2,5 milyar dolar, Johnson&Johnson’a 1,9 milyar dolar, Novovax şirketine ise 1,6 milyar dolar, Astra Zeneca’ya 1,6 milyar dolar, Johnson&Johnson’a 1,9 milyar dolar, Novovax için 1,6 milyar dolar, BioNTech aşısı için Pfizer’e 1,9 milyar dolar, Sanofi’ye de 2 milyar dolar kamusal fon aktarıldığını belirtti. Bu şirketlerin aşıyı geliştirirken ABD Ulusal Sağlık Enstitüsü veya üniversitelerin bilimsel birikimlerinden de yararlandığını belirten Tanık, “Aktarılan bu bilgi birikimi ve kamusal fonlar, böylesi küresel bir felaketle mücadelede hepimizin erişebileceği bir ürün geliştirilmesi için şirketlere devredildi. Şirketlerin hem bu hakları kullanıp hem de hâlâ patent koruması iddiasında bulunması, Dünya Ticaret Örgütünün (DTÖ) ekim ayından bu yana patentin esnetilmesini müzakere ediyor olması, ağırdan alması kabul edilemez. Milyarlarca insanın ölüm riskine rağmen haksız bir rekabet sürdürüyorlar. Gecikmiş de olsa Biden’ın yaptığı patentlerin askıya alınması önerisi olumlu ama iş DTÖ’de düğümleniyor. Her geçen gün şirketlere kâr olarak yansıyor ve sırf bunu gözeterek bu süreçleri geciktirmeleri kabul edilemez bir durum” diye konuştu.
https://www.evrensel.net/haber/432964/prof-dr-feride-aksu-tanik-hayati-eve-sigmayanlar-asilanmali
***
İngiltere, Hint varyantının yayılmasını önlemek için strateji değişikliği planlıyor. Varyantın yayıldığı bölgelerde herkese test yapılması ve Pfizer aşılarının doz aralarının kısaltılması gündemde (12 hafta yerine daha kısa aralıkla).
***
Küresel aşı eşitsizliği, aşı tekelleri ve ABD’nin ‘şirinliği’ – Kurtuluş Ovalı
…bilim insanları daha önceki salgınlarda (EBOLA, SARS ve MERS) virüslere karşı aşı geliştirme çalışmalarına devam edebilselerdi bu süre kesinlikle daha kısa olacaktı. Bu salgınların tüm dünyayı etkilememesi ve etkilediği ülkelerin fakir ülkeler olması aşı geliştirme için ilaç tekellerinin iştahlarını kabartmamıştı. Bunda sağlığın biyoteknolojik alanının kamu yerine son 30 yılda şirketlere devredilmiş olması da etkili olmuştur. Bilim insanları 2014 yılında EBOLA’ya karşı hayvan modellerinde son derece etkili görünen bir EBOLA aşısı üzerinde çalışıyordu ve sonunda insan üzerindeki çalışmalara geçilmişti. Hastalığın kontrol edilemediği Afrika ülkelerinde hastalık hızla yayılırken Faz II aşamasına geçen bu aşı denemesi ilaç tekellerinin sadece “ara sıra” ortaya çıkan salgınlarda aşı geliştirme maliyetlerini telafi etme potansiyelinin olmadığını belirtmeleri nedeniyle askıya alınmıştı.4 Bilim insanları bu aşının geliştirilmesi için Dünya Sağlık Örgütü ile temasa geçmişti. Ancak DSÖ teklifi reddetmişti. Sonrasında aynı aşı 2020 yılının Ocak ayında, yani aslında ilk kullanılabileceği tarihten 6 yıl sonra, Merck firmasının kamudan aldığı fonlar ile üretilebildi ve ABD’de onay aldı.
https://haber.sol.org.tr/haber/kuresel-asi-esitsizligi-asi-tekelleri-ve-abdnin-sirinligi-1-304937