KORONA 7 GÜNLÜK 5-11 TEMMUZ 2021
[su_box title=”OKULDAN” style=”glass” box_color=”#6b179e” radius=”1″]Temmuz sıcağıyla yarışır Türkiye gündeminde bu hafta da faşizmi, direnişi, yası, umudu doludizgin yaşadık.. HDP’nin kapatılma dava dosyası tebliğ edilmeden evvel 45 örgüt/oluşum HDP’nin siyaset yapma hakkını savunuyoruz diyerek bir araya gelip desteklerini deklere ettiler. HDP’ye saldırının sadece HDP’ye saldırı anlamına gelmediğini, kürtlere saldırıyla başlayan ve tüm toplumu, demokrasi güçlerini nefessiz bırakan 2016 sürecinden iyi biliyoruz. Bu anlamda HDP ile dayanışmaktan ziyade tüm demokrasi güçlerinin faşizme karşı birlik olup mücadele etmesi elzemdir. İzmir’deki demokrasi mitingi bunun iyi bir örneği idi. Amed mitingini HDP düşmanlığı üzerinden kurgulayan Erdoğan Kürdistan’a gidince yeninden Kürt sorununu hatırladı ama çözüme dair bir cümle kurmaktan ziyade HDP’yi ve Kürt Hareketini suçladı. İttihat ve terakki zihniyetinin şu anki uygulayıcısı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın HDP’yi tek adam zihniyetiyle suçlaması iktidarın nasıl bir çıkmazda olduğunun en net göstergesidir. Yerel seçimlerde aldığı büyük yenilginin yarattığı hezeyanın devam ettiğini görmek mümkün. HDP’ye yönelik gözaltı, tutuklama, katliam girişimleriyle yetinmeyen iktidar HDP’nin kapatılması için yargısıyla, medyasıyla yandaşlarıyla topyekün savaşa girişmişken HDP , Kars’tan başlayarak halk toplantıları yapmaya başladı. HDP halktır şiarıyla başlatılan halk buluşmaları siyasetin yol haritasını belirlemesi ve halkı sürece dahil etmesi açısından anlamlı.. https://artigercek.com/haberler/hdp-halk-toplantilarinin-startini-verdi[/su_box]
[su_box title=”JİN” style=”glass” box_color=”#6b179e” radius=”1″][/su_box]
Kadınlar Delirdi..
Devletli uygarlığın tohumlarının toplumsal düzene serpiştirilmesiyle beraber kendi toplumsallığını özerkliğini sürdürmek için direnen kadınların anormal, akıldışı, cadı, büyücü olarak yaftalanıp katledilmelerinden asırlar sonra da modern bilimin/tıbbın tanılarına maruz kalan kadınların yaşadıkları ağır toplumsal cinsiyet zorbalıklarının tüm suçu rahimlerine yüklenip bu durum histeri olarak tanımlandı. Bu dönemin kadın hareketinin yükselişte olduğu 18-19 yy’a denk gelmesi tesadüf değil. En temel insan haklarından mahrum bırakılan kadınlar oy hakkı için, mülkiyet hakkı için, kendi bedenleri üzerindeki söz sahipliği için, cinsellikleri için mücadele etmek herşeyden önce insan olduklarını kanıtlamak zorundaydılar. Dönemin feminist hareketlerinin içinde olup mücadeleye bilfiil katılan kadınlar hapisle, işkenceyle ölümle burun burunayken; öfkesini isyanını bastırıp makbul kadın rolüne devam eden kadınlar, içinde oldukları çıkmaz-çelişki dayanılmaz olduğunda yaşadıkları krizle ya psikiyatri kliniğine ya da kadın doğum hekimlerine sürükleniyorlardı. Bugün bile duygusal taşkınlık, aşırı tepki, ilgi çekmeye çalışma, olayları büyütme olarak tanımlanan histeri krizi köken aldığı rahime artık doğrudan bağlantılı sayılmasa bile bir kadın hastalığı olarak tanımlanmaktadır, kadınların ataerkil düzenle yaşadığı milyon sorun görmezden gelinerek..
Pandemi ile birlikte kıstırıldığımız evlerde katlanarak artan şiddet, ağır iş yükü, işsizlik; evi geçindirmenin, hane halkını ayakta diri sağlıklı tutmanın yükü yetmiyormuşçasına devletin gerek yasal düzenlemelerle gerek bilfiil saldırıları karşısında kadınların öfkelenmemesi delirmemesi elde değil. İstanbul sözleşmesinin resmi fesih tarihi olan 1Temmuz’da sokakta olan, direnen, barikatları yıkan kadınların haklı öfkesi polisi bile şaşırttı. İzmir’de polis çemberine sıkıştırılan bir düzine kadının saatler süren direnişinin görüntüleri dizginlenemez öfkemizin göstergesi. Ve bu öfkeli kadınlar hasta eden, katleden, hapseden katlanılmaz düzeni yıkmaya kararlı.
Toplumsal düzenene/rejime uyum sağlamayanların ayak direyenlerin deli sayıldığı bir yerden bakarsak bizi delirtenlere karşı direnişimiz yaşama dair sözümüzdür, mücadele eden tüm kadınlara, Deniz’lere borcumuzdur. Deniz’i tanıyan, Deniz’le yol yürüyen, birgün bir eylemde denk gelen ya da bunların hiçbiri olmasa da kendini Deniz’lerden biri sayan her kadının bu katliam karşısındaki yası, öfkesi dipdiri. Son bir ayda doğan çocuklarına Deniz Poyraz ismini veren kadınlar Deniz’lerin vurularak bitirilemeyeciğinin, mücadelenin zafere dek süreceğinin kanıtı..
“Demokrasi için bir nefes” şiarıyla İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri’nin düzenlediği mitinge katılan kadınlar, mevcut iktidarı göndermek için sandığı beklemeyeceklerini belirterek, “Bıçak kemiğe dayandı, nefes almak için güç birliği yapmalıyız” mesajı verdi. http://jinnews30.xyz/TUM-HABERLER/content/view/167907
“Deli kadın” imgesi Eski Mezopotamya’dan günümüze uzanıyor. Uygarlığın beşiği varsayılan Mezopotamya’nın dişi cadıları uygarlığın karşıtı, bozucusu olarak kurgulanmış ve bu nedenle dağlarla, steplerle, yeraltı dünyasıyla ilişkilendirilmişti; bu yerler uygar Mezopotamya’nın denetimi dışında olan yerlerdi (Cameron and Kuhrt 2013; Bakay 2019). Dil ve tasvire dayalı dualist sistemde tarih boyunca kadının irrasyonalite, doğa, kaos ile; erkeğin ise rasyonalite, uygarlık, kültür, zihin ile ilişkilendirildiğini görürüz (Showalter 1985). Tarih boyunca inşa edilen bu ilişkilendirme, kadın bedeninin erkek egemen toplum tarafından denetimini meşrulaştırır. Ancak “delilik” ve “normallik” kültürel özellikler ve değerlerden bağımsız düşünülemez, bu nedenle toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde ele alınmalı.
https://catlakzemin.com/kadin-deliliginin-tarihsel-insasi/
Afganistan’ın kuzeyinde ve merkezinde yüzlerce kadın sokaklarda yürüdü ve Taliban ülke çapında büyük kazanımlar elde ederken bir meydan okuma gösterisiyle sosyal medyada saldırı tüfekleriyle fotoğraflarını paylaştı.
En büyük gösterilerden biri, hafta sonu yüzlerce kadının silah gösterisi yaparak ve Taliban karşıtı sloganlar atarak ortaya çıktığı merkezi Ghor kentinde gerçekleşti.
Hem sosyal muhafazakarlık hem de deneyim eksikliği nedeniyle kadınların yakın zamanda cepheye gitmeleri pek olası görünmüyor. Ancak Taliban çetelerinin tehdidi altında olan birçok kadın, Taliban yönetiminin kendileri ve aileleri için ne anlama gelebileceğini iyi biliyor. https://justpaste.it/95jcz
[su_box title=”MEVCUT DURUM ” style=”glass” box_color=”#9e8d17″ radius=”1″][/su_box]
Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor!
Sosyal cinayete dönüşen pandemi ölümlerine karşı öfke büyüyor. Yanlış sağlık politikaları ve salgın mücadelesine karşı yaşam hakkını savunmak için demokrasi güçleri harekete geçiyor.
***
Dünya Sağlık Örgütü’nün bilim heyetinden başuzmanı Soumya Swaminathan, Coronavirus’ün Delta varyantının yayılmasıyla birlikte vaka sayılarında meydana gelen artışın salgının yavaşlamadığının en açık kanıtı olduğunu söyledi. Dünya Sağlık Örgütü’nün altı bölgesinden beşindeki vakaların artış eğiliminde olduğuna vurgu yapan Swaminathan, Afrika’da ölüm oranlarının iki hafta içinde yüzde 30’dan yüzde 40’a yükseldiğini söyledi. Swaminathan, vaka sayılarındaki artışın en önemli nedeni olarak Delta varyantının yayılması, aşılama kampanyalarının aralıklı şekilde yavaş ilerlemesi ve maske ile sosyal mesafe gibi kuralların gevşetilmesini gösterdi.
***
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yeni tip koronavirüsün (Covid-19) ilk olarak bu yılın ocak ayında Rusya’da tespit edilen ve ‘AT.1’ olarak adlandırılan ‘Rusya’ varyantını 9 Haziran’da ‘izleme listesine’ aldı. DSÖ, ‘izleme listesine’, mutasyonların virüsün özelliklerini değiştirmesi muhtemel ve ileride tehdit oluşturabilecek Covid-19 suşlarını dahil ediyor. Ancak DSÖ, bu türleri, hakkında yeterli bilgi bulunmadığından ‘dikkate alınması gereken varyantlar’ listesine almıyor. Şu an listede, üzerinde daha fazla araştırma yapılması gereken 12 farklı Covid-19 varyantı bulunuyor.
***
Covid-19 vakalarında küresel düzeyde düşüş eğilimi durdu, vaka sayısı plato çizmeye başladı. Farklı coğrafyalarda pandemi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst ediyor. Toplam vaka sayısı 187 milyon 245 bine dayanırken Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 4 milyon 42 bini aştı. Aktif hasta sayısı ise küresel olarak 12 milyona yaklaştı.
Covid-19 vakalarının kıtalara göre dağılımında Asya kıtası zirvedeki yerini sürdürdü. Asya kıtasında toplam vaka sayısı 57 milyon 445 binin üzerine çıktı. Asya kıtasında ilk üçü Hindistan (30.8 milyon), Türkiye (5.5 milyon) ve İran (3.4 milyon) paylaşıyor. Asya kıtasını Avrupa (48.8 milyon), Kuzey Amerika (41 milyon, 34.7 milyonu tek başına ABD’ye ait), Güney Amerika (33.9 milyon) ve Afrika (6 milyon) izledi. Toplam vaka sayısında Türkiye ilk altıda yer alıyor: ABD (34.7 milyon), Hindistan (30.8 milyon), Brezilya (19.1 milyon), Fransa (5.8 milyon), Rusya (5.8 milyon) ve Türkiye (5.5 milyon).
Pandemiye bağlı ölümlerde de Avrupa 1 milyon 112 bini geçen can kaybı ile zirvede yer alırken ikinci sıraya 1 milyon 35 bin ölüm ile Güney Amerika oldu. Bu kıtaları Kuzey Amerika (924 bin), Asya (818 bin) ve Afrika (151 bin) izliyor. Ölümlerin yüz bin kişinin üzerinde olduğu ülke sayısı 10’a yükseldi: ABD (623 bin), Brezilya (533 bin), Hindistan (408 bin), Meksika (235 bin), Peru (194 bin), Rusya (142 bin), İngiltere (128 bin), İtalya (128 bin), Kolombiya (112 bin) ve Fransa (111 bin).
Küresel düzeyde son 24 saatte 425 bin kişiye Covid-19 tanısı konurken 7 bin 446 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Pandemi Afrika kıtasında artışa geçerken Güney Asya ve Latin Amerika ülkelerinde yüksek hızda devam ediyor. Delta varyant Avrupa’da etkilemeye devam ediyor. Ülkelere göre yeni vaka sayısı şöyle: Brezilya (48.5 bin), Hindistan (41.5 bin), Endonezya (35.1 bin), İngiltere (32.4 bin), Rusya (25.1 bin), Güney Afrika (21.6 bin), Kolombiya (20.9 bin), ABD (14.5 bin), İran (1176 bin), Arjantin (11.6 bin) ve Hollanda (10.3 bin)
Not: Dünya ve Türkiye Covid-19 istatistiklerini Worldmeter sitesine göre vermeye devam ediyoruz. Her gün paylaştığımız veri bir gün önceye ait olup ülkelerin bildirimlerine göre şekilleniyor. Veriyi her gün sabit saatte (sabah 06.00) alıyoruz.
***
Türkiye’de salgın hala kontrol altına alınabilmiş değil. Üstelik Delta varyantı da yaygınlaşmaya başladı. Son 24 saatte yeni vaka bildiriminde 5 bin 530 kişiye Covid-19 tanısı kondu. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 37 kişi. Toplam vaka sayısı 5 milyon 476 binin üzerine çıkarken toplam can kaybı ise 50 bin 192 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı 224 bin civarında. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.
Türkiye’de aktif hasta sayısı yeniden artmaya başladı, 82 bin aktif hastaya sahibiz. Bulaştırma potansiyeli yüksekliği dikkate alındığında aktif hasta sayısının hala oldukça yüksek olduğunu hatırlatmak isteriz. Temaslıların gerçek anlamda saptanmasıyla bu sayının ciddi düzeyde artacağını biliyoruz. Ağır hasta sayı yedi yüzün altına inmişti. Dört gündür aynı veri paylaşılıyor, 684 ağır hasta, bu veri gerçeği yansıtmıyor olabilir.
***
Irak’tan Dersim’e tatil için giden çifte Delta varyantı tespit edildi. Çiftin beraber yolculuk ettiği 50 kişi de karantinaya alındı.
Diyarbakır’da, bulantı ve yüksek ateş belirtileri üzerine Coronavirus testi yapılan 6 bloklu sitedeki 10 katlı binada yaşayan 8 kişinin sonucu pozitif çıktı. Bina, çevresi güvenlik şeridiyle kapatılarak, karantinaya alındı. Polis ise binaya giriş ve çıkış yapılmaması için nöbet tutmaya başladı.
***
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Coronavirus aşıların Delta varyantı üzerindeki etkisinden bahsederek, “2 doz aşılıysak, Delta’ya karşı korunuyoruz demektir. Korunuyoruz derken şöyle açıklayalım, aşılar Delta’da hastaneye başvuracak kadar ağır olmasını ya da kayıpları önleyecek kadar önemli” dedi. Kara Delta varyantı ile ilgili şu bilgilere yer verdi: ‘’ İngiltere varyantının başlangıcı İngiltere’ydi. Delta varyantının İngiltere’de vakaların çok büyük bir bölümünü oluşturuyor. Neden tedirgin olmalıyız? Daha fazla bulaştığını daha hızlı yayıldığını gösteriyor. İlk virüsü Vuhan virüsü olarak değerlendirecek olursak onu takip eden İngiltere varyantı, 2 kat fazla bulaşıyordu.
Hastalığın ağırlığında fark yaratmamıştı. Delta varyantı ise İngiltere varyantına göre 2 kat fazla bulaşıyor. Daha fazla enfeksiyona neden olabiliyor. Biz ne yapabiliriz? Normal şartlarda virüsün damlacık yolu ile geçtiğini söylemiştik. Bu virüs damlacıkla gene, çok daha az virüs çok daha ağır hastalığa neden oluyor. Delta varyantı enfekte olan kişiden çok daha fazla sayıda atılıyor. Eski virüs ile 10 atılıyorsa bu varyant ile 15 ila 20 atılıyor sayı olarak. Önceden ben 10 virüs aldığımda hasta oluyorsam bu defa rakamın 3 ila 4 arasında olduğunu görüyoruz. Bu da benim çok daha kolay hastalanmama neden oluyor.’’
***
Polonya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’den dönen Polonya vatandaşlarına karantina uygulanmayacağını açıkladı. Türkiye’den gelenlerin negatif sonuçlu Covid-19 testi ibraz etmeleri durumunda 10 günlük karantinadan muaf tutulacağı kaydedildi.
[su_box title=”AŞI TARTIŞMALARI” style=”glass” box_color=”#9e2417″ radius=”1″][/su_box]
TURCOVID19 sitesinden aşı ile ilgili istatistikleri vermeye devam ediyoruz. Covid-19’la mücadele kapsamında son 24 saatte 127 bin 547 kişiye birinci doz, 184 bin 192 kişiye ikinci doz ve 53 bin 971 kişiye üçüncü doz aşı yapıldı. Toplam 365 bin 710 doz aşı uygulanmış oldu. Yapılan aşı sayısının halen 1 milyonun, hatta 400 binin altında olduğunu ve 3. Doz aşı yapılanlar ile bu sayının yükseldiğini hatırlatmak isteriz. Bu veriler aşı ile ilgili kararsızlığın ciddi olduğunu gösteriyor.
Bugün saat 6.00 itibarıyla 37 milyon 622 bin 759 kişiye ilk doz (nüfusun %45’i); 17 milyon 9 bin 705 kişiye ikinci doz (nüfusun %20.3’ü) ve 2 milyon 854 bin 728 kişiye üçüncü doz aşı yapılmış durumda. Toplum bağışıklığı için iki doz aşı yapılanların %70’e ulaşması hedefinin hala oldukça gerisindeyiz. İller ve bölgeler arasında eşitsizlikler ve ayrımcılıklar devam ediyor
***
Diyarbakır Tabip Odası, yurttaşları aşı olmaya teşvik etmek amacıyla Diyarbakır Barosu Tahir Elçi Salonu’nda “Aşı olmak toplumsal sorumluluğumuzdur” konulu panel düzenledi. Dünya üzerindeki eşitsizliğine dikkat çeken TTB Pandemi Çalışma Gurubu Üyesi Dr. Levent Akyıldız ise, “Günlük aşı sayısı 1 milyonun altında. Topyekun mücadele ile halkı aşıyla buluşturmamız gerekiyor. İlk doz aşı yüzde 45’lerde, Diyarbakır için ise yüzde 22 oranında. Bu, şu demek: Hepimiz güvende değilsek hiç birimiz güvende değiliz. Hepimiz güvendeysek pandemi kontrol altındadır” dedi.
***
Avrupa Birliği’nin ilaç düzenleyicisi, kalp kası iltihaplanması (miyokardit) ve kalp zarı iltihaplanmasının (perikardit) mRNA aşılarının yan etkilerine eklenmesi gerektiğini aktardı. Açıklamada, bu iki olası yan etkinin aşılamadan sonra 14 gün içinde meydana geldiği ve ikinci dozu olan genç yetişkin erkeklerde daha yaygın görüldüğü kaydedildi.
***
İngiliz çocuk dizisi Teletabiler’in dört kahramanı Tinki Vinki, Dipsi, Lala ve Po’nun ‘aşı olduğu’ sosyal medya üzerinden duyuruldu. Duyuru, şimdiye kadar 428 binden fazla beğeni ve 90 bine yakın retweet aldı. Duyuruda, ‘Hepimiz aşılandık! Tubby sıcak yazı için tam zamanında. Kim dışarı çıkıp oynamaya hazır’ denildi. Covid-19 aşılarının zararlı olduğunu düşünenler, Tinki Vinki’nin, ‘kan pıhtısı’ ve Po’nun, ‘erken menapoz’ sorunlarından mustarip olacaklarını söyledi.
***
ABD’nin Covid-19 pandemisi ile mücadelede en yetkili uzmanlarından Dr. Anthony Fauci, geçen ay ABD’de Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin çok büyük bir bölümünün Koronavirüs aşısı yaptırmadığını ifade etti.
***
Türkiye’de de üçüncü dozla ilgili çalışma yapmayı planladıklarını belirten Prof.Dr.Murat Akova şöyle konuştu: “Kendi gönüllülerimizle, eğer etik kurul bize onay verirse ki önümüzdeki hafta görüşülecek. Gönüllerimizi çağırıp aşı oldukları merkezlere, onlara bir üçüncü doz aşı yapmayı düşünüyoruz. Ama bu üçüncü doz aşıyı yapmadan önce onlardan kan örneği alıp nötralizan antikor bakacağız, sonra da aşılayıp 14-28 gün sonra tekrar çağıracağız ve bir daha kan alarak nötralizan antikor titresine bakacağız. Dolayısıyla bu sayede altı aylık bir sürenin sonunda aşağı yukarı iki doz aşının etkinliğinin ne olduğunu göreceğiz, üçüncü doz aşı yaptıktan sonra da nötralizan antikor titresi nasıl artıyor, hatta o arada da yapabilirsek bu etkinliği varyant virüslerle de kıyaslamayı düşünüyoruz. Son olarak hala aynı şeyi diyorum, aşılanın, hangi aşıyla olursa olsun mutlaka aşılanın ama üçüncü doz aşı için de şu anda çok da acele etmeyin.”
[su_box title=”TOPLUMSAL MÜCADELE- SAĞLIK MUHALEFETİ ” style=”glass” box_color=”#179e33″ radius=”1″][/su_box]
Neoliberalizmin ideolojik temelini oluşturan postmodernizm, neredeyse yarım asırdır, bilim ve felsefenin toplumsal yaşantıya yön vericiliğinin alternatifi haline getirildi. Postmodernizmin ideolojik alandaki hakimiyetiyle geniş toplum kesimleri örgütsüzleştirildi, siyasetin dışına itildi, muhalif sendika ve demokratik kitle örgütleri hem örgütlenme hem de eylem becerilerinden yoksun bırakıldı. Devlet, güvenlik, savaş ve istihbarat gibi sosyal kimliği dışındaki ödevlerine daraltılmasına paralel olarak, egemen ideolojinin üretimindeki rolü daha da arttı. Bu süreçte, ülkelerin ekonomik düzey, coğrafi koşullar, sosyal, kültürel ve demografik farklılıkları dikkate alınmaksızın üst yapı kurumları (sağlık, eğitim sistemleri vb.) ana hatlarıyla aynılaştırıldı. Bu uygulamalar sonucunda insan ve toplum, özne olmaktan çıktı, kendisi için eylemsizleşti. https://gazetekarinca.com/2021/07/pandeminin-ilk-zamanlari/
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) her yıl dünya ülkelerini işçi hakları açısından değerlendirdiği Küresel Haklar Endeksi raporunu yayımladı. Rapora göre 2021’de işçi hakları açısından en kötü 10 ülke Bangladeş, Belarus, Brezilya, Filipinler, Honduras, Mısır, Kolombiya, Myanmar, Türkiye ve Zimbabve oldu. https://sendika.org/2021/07/ituc-turkiye-isciler-icin-en-kotu-10-ulke-arasinda-625072/