KORONA GÜNLÜĞÜ 18 EKİM 2020

Atasoyer Sağlık Politika Okulu öğrencileri olarak 21 mart 2020’den beri hergün hazırladığımız ‘ çeşitli başlıklarda süreci değerlendirdiğimiz ‘korona günlükleri’ çalışmamıza salgının mevcut durumunu ve alınan önlemleri ile günlük paylaşmaya devam edeceğiz. Fakat siyasal sağlık, ekolojik sağlık,kadın,yeni yaşam,görüş  başlıklarını haftalık olarak yayınlayacağız.

GÜNDEM

  • Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi acil servisinde otomasyon görevlisi olarak çalışan Ferhat Gencer, Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi’nde çalışan Harun Dönmez, Batman’ın Sason ilçesinde görevli Ebe Yasemin Çolak ve İstanbul’da işyeri hekimi olarak çalışan doktor Salih Kanlı koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.
  • Pandeminin yol açtığı kriz derinleşiyor. Coronavirus denetimine çıkan Denizli Valisi Ali Fuat Atik’in, “Neden maske takmıyorsun?” diye sorduğu esnaf,  “Canıma yetti. Gebermek istiyorum. Piyasanın haline bak. Salı günü 15 lirayla kapattık, çarşamba günü 100 lira. 100 liranın hepsi kar olsa ne olur?” dedi.
  • 8 yıldır ödenmeyen tazminatları için Soma ve Ermenek’ten yürüyüş başlattıktan sonra gözaltına alınan maden işçileri serbest bırakıldı.
  • Ermenistan ve Azerbaycan’ın bugün itibariyle insanı amaçlı bir ateşkes için anlaşmaya vardığı duyuruldu. Her iki ülke de bu ateşkesi Moskova’da varılan anlaşmanın devamı olarak tanımladı.
  • Hakkari merkez ve Çukurca ilçesine bağlı Cevizli köyünde 14 Ekim’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan aralarında beş engelli yurttaşın da bulunduğu 18 kişi, dün Jandarma İl Komutanlığı’ndaki işlemlerinin ardından savcılığa sevk edildi. Gözaltına alınanlardan 16’sı serbest bırakılırken, 76 yaşındaki İsmail Önal ve 55 yaşındaki Fatma Sevmiş “örgüte yardım etmek” iddiasıyla tutuklandı.
  • Fransa’nın başkenti Paris’te sınıfta öğrencilerine Hz. Muhammed karikatürü gösterdiği iddia edilen bir tarih öğretmeninin öldürülmesine ilişkin dokuz kişi gözaltına alındı.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Hafta sonu alışılagelen yeni vaka sayısında düşüşe rağmen, son 24 saatte 372 binin üzerinde Covid-19 pozitifliği tespit edildi. Toplam vaka sayısı da 40 milyon sınırına dayandı.
  • Yeni vaka bildiriminde Hindistan yeniden zirveye oturdu, Fransa üçüncülüğe yerleşti. Bildirimin en yüksek olduğu 10 ülke şöyle: Hindistan (62.1 bin), ABD (54.2 bin), Fransa (32.4 bin), Brezilya (22.8 bin), İngiltere (16.2 bin), Rusya (14.9 bin), Arjantin (13.5 bin), İtalya (10.9 bin), Belçika (10.2 bin) ve Polanya (10.2 bin). İspanya, İsveç örneklerlerinde olduğu gibi bazı ülkelerde hafta sonu bildirimler yapılmıyor. Bildirimler pazartesi günleri paylaşılıyor.
  • Avrupa kıtasında ikinci dalga tüm hızıyla devam ediyor. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 143.4 binin üzerinde. Fransa’da günlük vaka sayısı 32 bin 427 ile rekorunu yeniledi. Avrupa kıtasında binin üzerinde günlük bildirim yapan ülke sayısı 17’ye yükseldi.
  • Küresel aktif vaka sayısı artışını sürdürerek 9 milyona yaklaştı.
  • Tamamlanmış (sonuçlanmış) vaka sayısı küresel olarak 30 milyona dayandı. Bu vakalarının 1 milyon 114 bin 196’sı (%4) kurtarılamadı, hayatını kaybetti.
  • Türkiye’de yeni hasta sayısı, ağır hasta sayısı ve ölüm sayısındaki yükseklik devam ediyor. Son 24 saatte 1,723 kişiye Covid-19 tanısı kondu, 71 kişi hayatını kaybe Aktif hasta sayısı 33 bin 955 ve ağır hasta sayısı 1,401 olup yükselmeye devam ediyor. Test sayısı 112 binin üzerinde.
  • Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Akın İstanbul’daki vaka artışını yorumladı: Anadolu’ya yaymıştı, şimdi tekrar topluyor
  • Cezaevlerine ilişkin CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun hazırladığı raporda pandeminin sorunları katladığına dikkat çekildi. Raporda, “Hak ihlalleri bitmeyen cezaevlerinde, Covid-19 hastalıktan çok yeni bir hak ihlali olarak yaşanmaktadır” dendi. Raporda, cezaevlerinde yaşanan sorunlar şöyle sıralandı:
    • Koğuşların, odaların ve genel olarak cezaevlerinin temizliği.
    • Tutuklu ve hükümlülerin kalabalık ortamlarda zorla tutulması.
    • Tutuklu ve hükümlülere maske verilmemesi ya da kısıtlı verilmesi, sabun, deterjan, çamaşır suyu gibi temel hijyen malzemelerinin verilmemesi ya da kısıtlı verilmesi; yemeklerin azlığı, kalitesizliği ve sağlıksızlığı.
    • Durumu daha ağır olan hasta mahkûmlar için hiçbir özel önlem alınmaması.
    • Cezaevi görevlilerinin temel hijyen kurallarına uymaması.
    • Tutuklu ve hükümlülerin hastane sevklerinin yapılmaması ya da geciktirilmesi/zorlaştırılması.
    • Hastanelerde tutuklu ve hükümlülerin uluslararası anlaşmalarla da güvence altına alınan sağlık hizmetlerine erişiminin (kelepçesiz muayene dayatması gibi) kısıtlanması.
  • Isparta’daki Filyasyon Koordinasyon Merkezi’nin sorumlusu Uzman Doktor Özaydın Boylubay, karantina altına alınanların çeşitli sorularıyla muhatap oluyor. Boylubay, karantina ve filyasyondaki vatandaşlardan ‘Karantinadayım, yakınımın cenazesine çift maske takarak ve uzakta durarak katılabilir miyim?’, ‘Düğüne katılabilir miyim?’ gibi sorular geldiğini anlattı. (https://artigercek.com/haberler/karantinadakiler-cenazeye-veya-dugune-katilabilir-miyim-diye-soruyor)
  • Balıkesir’de iki işletmeci maskesiz veya maskesi kopmuş yurttaşlar için ‘askıda maske’ uygulaması başlattı. Bu uygulama sayesinde pandemi döneminde maskesiz sokağa çıkan veya maskesinin ipi kopup zor durumda kalan yurttaşlar cezai işlemlerden korunuyor.
  • ABD Savunma Bakanlığı’nın yürüttüğü araştırmada, yolcu uçaklarında korona virüsü bulaşma riskinin oldukça düşük olduğu kaydedildi. Sağlıklı bir kişinin Covid-19’a yakalanması için enfekte olan bir kişiyle 54 saat aynı uçakta kalması gerektiği belirtildi.
  • Kanada’da günlük Coronavirus (Covid-19) vaka sayısı 2 bini geçti. Kanada Federal Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülke genelinde bir haftada 14 bin 161 yeni Covid-19 vakası kaydedildi. Bu artışla geçen hafta 182 bin 754 olan vaka sayısı 196 bin 915’e çıktı. Salgında ikinci dalganın yaşandığı Kanada’da son bir haftada hayatını kaybedenlerin sayısı da 120 artarak 9 bin 660’tan 9 bin 780’e yükseldi.
  • Belçika’da hastalarını maskesiz muayene eden aile hekimi 100’den fazla kişiye koronavirüs bulaştırdı

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Aile Hekimleri, ilk vakanın tespit edilmesinden bu güne geçen 7 ayda iş yüklerinin artığını, esnek çalışma uygulamasına tabi olmadıkları için tükenmişlik yaşadıklarını belirtiyor. TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Filiz Ünal, yoğunluk nedeniyle kanser ve diyabet taramalarının yapılamaz hale geldiğine dikkat çekti, kronik hasta takibinin gecikmesinin ciddi halk sağlığı sorunlarına yol açmaya başladığını söyledi.
  • CHP PM toplandı: Saray her gün test yaptırırken halk teste ulaşamıyor! Önlemlerin ve hastalıkla ilgili istatistiklerin Sağlık Bakanı tarafından değil, Bilim Kurulu tarafından seçilecek bir sözcü tarafından açıklanmasının güveni arttıracağının altın çizildi.. Tıbbi malzeme ve ilaç firmalarına yapılacak ödemelerin aksamasının tekelleşmeye ve güvensiz malzeme kullanımına yol açma riskine değinildi. Hükümetin bu süreçte kredilere, borçların yeniden yapılandırmasına ve ödemelerin faizle ertelenmesine ağırlık verdiği, buna karşın Türkiye’nin doğrudan gelir desteklerinde, milli gelire oranla, G-20 ülkeleri içinde son sıralarda kaldığı, doğrudan desteklerin yetersizliğinin yoksulluğu daha da arttırdığı belirtildi. Pandemi sürecindeki eşitsizliğin sadece gelir dağılımında değil salgınla mücadelede de yaşandığını, Sarayın her gün test yaptırmasına karşı vatandaşın teste ulaşmakta sıkıntı içinde olduğuna dikkat çekildi. Filyasyon uygulamalarında yükü, muhtarların taşıdığı ve muhtarların bu konuda ciddi sorunları olduğuna vurgu yapıldı. Hükümetin, pandemi koşullarında toplumsal eşitsizliği derinleştiren kararlarının araştırılmasına karar verildi. Özellikle eğitim alanında dijital alt yapı yetersizliğinin, eşitsizliği gelecek nesillere de yansıyacak şekilde arttırdığı belirtildi. Hükümetin bu süreçte kredilere, borçların yeniden yapılandırmasına ve ödemelerin faizle ertelenmesine ağırlık verdiği, buna karşın Türkiye’nin doğrudan gelir desteklerinde, milli gelire oranla, G-20 ülkeleri içinde son sıralarda kaldığı, doğrudan desteklerin yetersizliğinin yoksulluğu daha da arttırdığı belirtildi.
  • İHD İstanbul Şubesi, 17 Ekim Göçmenlerin Ulusötesi Mücadele Günü dolayısıyla hazırladığı 9 aylık hak ihlalleri raporunda, Türkiye’de 1 milyonunun üzerinde göçmenin bulunduğunu ifade etti. ‘Mülteci nüfusunun kayıtlı olduğu il dışında ikamet ediyor olması nedeni ile çocukların okula kayıt yaptırmalarının mümkün olmaması, okullarda Suriyeliler için ayrı sınıflar açılarak çocukların diğerlerinden tecrit edilmesi, mültecilere ama özellikle Suriyeli öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik ayrımcı uygulama ve söylemlerin giderek artması, ortaokuldan başlayarak okullaşma oranının hızla düşüş göstermesi, üniversitede okuyan mülteci kadınların neredeyse yok denecek noktada olması sorunun boyutunu gözler önüne sermektedir. Bu durum sağlık hakkına erişimi de imkansız kılmaktadır. Bu nedenle ciddi rahatsızlıkları olan mülteciler hastanelere gitmek istememektedirler.’ https://gazetekarinca.com/2020/10/ihd-multecilere-yonelik-hak-ihlalleri-raporunu-acikladi/

YENİ YAŞAM İNŞASI- JİN

  • Yeni Zelanda’da yapılan genel seçimleri resmi olmayan sonuçlara göre Başbakan Jacinda Ardern’in liderliğindeki İşçi Partisi kazandı.
  • Erkeklerden erkeklere çağrı: Bedeninizi silaha dönüştürmeyin -İpek İzci Her şey WhatsApp grubundaki bir mesajla başladı. Arkadaşlarından biri, kadın cinayetlerini kınamanın yeterli olmadığını, konuyu etraflıca konuşmaları gerektiğini söylüyordu. Toplanıp konuşmaya, tartışmaya başladılar. Bir manifesto hazırlayıp ‘Eleştirel erkeklik Datça inisiyatifi’ni kurdular, “Mücadele alanımız kadın sorunu değil, bir sorun olarak erkeklerdir” diyorlar. “Kadına şiddeti az çok önlemeye yarayan bu sözleşmeyi savunma yükü yalnızca kadınlara yıkılamaz” diyen Prof. Dr. Ayhan Yalçınkaya’ya inisiyatifteki erkeklerin diğer erkeklerden farkını soruyorum. “Bir farkımız olmadığını açık yüreklilikle söylüyor oluşumuz” diye yanıtlıyor. EeDi’de akademisyenler de var, emekli memurlar, psikologlar, işçiler de… Yalçınkaya’ya göre onları birleştiren, ‘mevcut erkeklik hallerinin’ artık katlanılmaz oluşu. “Tek vasfımız erkek olmak oldukça, olduğumuzu sandığımız şey olamadığımızı bir türlü fark edemiyoruz” diyen Yalçınkaya inisiyatifin manifestosunu da şöyle anlatıyor: “Erkeklik bulaşıcıdır, erkekten erkeğe ve herkese geçer. EeDi’nin mücadele alanı kadın sorunu değil, bir sorun olarak erkeklik ve erkeklerdir. Kendini var etmek ve güçlü hissetmek için evde, toplu taşıma araçlarında, gecelerin karanlığında, işyerlerinde ezmek, sindirmek, taciz etmek için fırsat kollayan, iktidar tapıncıyla muktedir olmaya çabalayan biziz. Erkek bedenini silaha dönüştürmekten vazgeçin. Erkekleri silahsızlandırın. Erkekler, silahsızlanın.”
  • İnisiyatife katılmak için Datça’da yaşamak ya da erkek olmak zorunda değilsiniz. Facebook ve Twitter sayfalarına üye olarak paylaşımlarını takip edebilir, yorum yapabilir ve düzenledikleri etkinliklere katılabilirsiniz.  https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hurriyet-pazar/erkeklerden-erkeklere-cagri-bedeninizi-silaha-donusturmeyin-41638942?fbclid=IwAR2KhgUZfnR0CNAW7wM6v6vdriwgebC5fmD6uk5ZvOYAtF11IIieAIoOAfo 

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

  • Bireyci toplumlar salgına yanıt vermede daha mı kötü? Covid-19, dünyadaki neredeyse her ülkeye ulaştı ve şimdiye dek çok farklı sonuçlara yol açtı. Şu ana kadar, epidemiyologlar demografik farklılıklar, kentleşme, sağlık sistemlerinin kalitesi, doğal çevre ve hükümet tepkilerinin hızı da dahil olmak üzere, bu uyumsuzluk hakkında çok sayıda açıklama sundular. Bununla birlikte, bizler kültürün de belirleyici olduğunu savunuyoruz. Kolektivist toplumlarda konsensüs daha kolay sağlandığından, hastalıkları kontrol altına almak amacıyla hızlı ve etkili bir eylem gerçekleştirmek söz konusu olduğunda daha elverişli bir durumda olurlar. Bu ülkeler aynı zamanda ‘utanma’ üzerine kurulu ve ‘itibarını yitirmeyi’ doğru bulmayan güçlü sosyal mekanizmalara sahiptir; bu durum, kontrol tedbirlerine uyumu arttırarak hükümetin eylemlerini daha etkili bir hale getirebilir. Kolektivist toplumlarda görülen sosyal ağlar, aynı zamanda daha fazla yerelleşme ve insanların yakın çevrelerine (genellikle geniş ailelerine) doğru gelişmesi eğilimini barındırır. Bu eğilim, doğal sosyal kabarcıklar oluşturur, sosyal karışma ve çeşitliliği azaltır ve bu nedenle virüsün yayılımını yavaşlatır. Ve bireysel düzeyde, kültürel değerler, yüz maskesi takmak ya da sosyal mesafeyi korumak gibi temel davranışlarla ilgili kişisel kararlar üzerinde etkili olabilir. ABD’de, sınır yerleşimleri ve daha bireysel bir kültürel geçmişi olan bölgelerde, insanların yüz maskesi ve sosyal mesafeye dikkat etme ihtimalinin daha düşük olduğunu ortaya koyan çalışmalar mevcut. Bireysellik hakkındaki ülkeler arası verilerin kamuya açık olduğu dikkate alındığında, bunun Covid-19’la nasıl bağlantılı olduğunu değerlendirmeye başlamak pek de güç değil. Küresel salgının başlarında (tepkilerin potansiyel olarak farklı hızları göz önüne alındığında, bireyci ve kolektivist ülkeler arasındaki farkların en belirgin olduğu dönem) toplanan verilere bakıldığında, kişi başına düşen Covid kaynaklı ölümler ile ülkelerin bireysellik puanları arasında ham bir korelasyon (bağıntı/ç.n.) olduğu görülür. Bu bağıntı, farklı test miktarlarını kontrol etmek amacıyla bireysellik puanlarını ülkedeki vaka başına düşen ölüm oranlarıyla karşılaştırdığımızda ortaya çıkar. https://www.gazeteduvar.com.tr/bireyci-toplumlar-salgina-yanit-vermede-daha-mi-kotu-haber-1501954
  • Covid-19’la savaşın gizli kaybedenleri: HayvanlarMehmet Ali Döke Bulaşıcı hastalıklara karşı ezelden beri süren savaşımızda hayvanlardan yararlandığımızı çoğu okur biliyordur. Örneğin, kuduz olmasından şüphelendiğiniz bir havan size ısırırsa doktorun size verebileceği en iyi ilaçlardan biri olan kuduza karşı etkili antikorlar, daha önce kuduz virüsüne maruz kalmış atların kanından ayrıştırılıyor. Aşı üretiminde sıklıkla sığırlardan elde edilen amino asit, gliserin, jelatin, enzim ve çeşitli kan ürünleri kullanılmakta. Grip aşısı ise 70 yıllık geçmişi olan bir teknikle tavuk yumurtalarında (daha doğrusu yumurtanın içindeki embriyoda) üretiliyor. Güney Amerika dağlarına özgü bir evcilleştirilmiş deve türü olan alpakaların (ve diğer devegillerin) kanında insanlardaki antikorlardan daha küçük, nanokor (İng. nanobodies) adı verilen birtakım moleküller bulunuyor. Mayıs ayı sonunda Cell dergisinde yayımlanan bir makaleye göre nanokorlar, COVID-19’a sebep olan SARS-CoV-2 virüsünün yüzey proteinlerine bağlanarak virüsü etkisiz hale getiriyor. Üstüne üstlük nanokorların raf ömrü daha büyük moleküller olan antikorlardan daha uzun ve hastalara verilmeleri de daha kolay. Örneğin, pek çok diğer ilacın aksine, nanokorlar burundan sprey yoluyla ya da tıpta kullanılan nebülizör gibi cihazlarla akciğerlerden kana karışabiliyor. Büyük antikorlar ise püskürtme sürecince parçalanıyor ve etkisiz hale geliyorlar. Nanokorları doğal olarak üreten bir başka canlı grubu ise köpek balıkları fakat erişim kolaylığı nedeniyle araştırmacılar deneylerinde daha çok devegilleri kullanıyorlar.
  • Özetle büyük çaplı ilaç ve aşı üretimi çabalarının sergilendiği şu dönemde elde başka seçenekler olsa da kâr odaklı bir sistemde yaşadığımız için toplu hayvan katliamlarına devam edeceğiz gibi görünüyor. Bir insan hayatının kaç at nalı yengeci ya da kaç köpek balığına karşılık geldiği sorusu ise şirketlerin ya da araştırmacıların ilgi alanına girmiyor gibi görünüyor. Belki etik felsefesi çalışanlar bu konuya açıklık getirebilirler. https://gazetekarinca.com/2020/10/covid-19la-savasin-gizli-kaybedenleri-hayvanlar/

EKLER

  • Sercan Çalcı’nın “Oluş Serüveni: Deleuze, Pinokyo ve Belirtiler Mantığı” isimli kitabı, Otonom Yayıncılık etiketiyle çıktı. Kitap, bizi düzene ve kendimize çivileyen ve başka olmaktan alıkoyan her mantığın çatlaklarından sonsuz bir oluş serüveni doğabileceğini gözler önüne seriyor. https://gazetekarinca.com/2020/10/otonomdan-olus-seruveni/