1 Haziran Sonrası Kürdistan’da Corona Vakalarında Artış Var

1 Haziran “normalleşme” süreciyle birlikte Kürdistan’da corona vaka sayılarında ciddi artışlar yaşandı. Bölge illerinde salgın kontrolü ile ilgili devletin ilgisizliği yoğun tepki alıyor. Salgının pik yaptığı günlerde, erken dönem alınan kamusal önlemlerin hiçbirinün devreye sokulmaması, sorumluluğun vatandaşa yüklenmesi, verilerin düşük gösterilmesi, hafif vakalara ve temaslılara test yapılmaması,  temaslı izleminin ve filyasyon çalışmasının yapılmaması, maske desteği başta olmak üzere sosyal destek programlarının devreye sokulmaması, yerel sağlık örgütlerinin salgın yönetimine katılımına izin verilmemesi, HDP’nin ve toplumun öz örgütlerinin salgın kontrolü çalışmalarına katılmasına izin verilmemesi vb. bir çok konuda ciddi eleştiriler yükseltiliyor. Eleştiriler ‘ayrımcılık’, ‘kayyım yönetimi’, ‘sağlık krizinin kirli savaşın parçası haline gelmesi’, ‘bir soykırım tekniği olarak Covid-19 kriz yönetilmeyişi’ gibi oldukça sert ifadelerle dile getiriliyor.

Yaşanan bu duruma ilişkin olarak farklı kurumların yaptığı açıklamalar da bu gerçeğin altını çiziyor.

SES Genel Merkezi’nin 18 Temmuz 2020 tarihindeki “COVİD-19 SALGINI DEVAM EDİYOR, AYRIMCILIK SALGINI YAYGINLAŞTIRIYOR” başlıklı açıklamada; “1 Haziran’dan itibaren “salgın kontrol altına alındı” denilerek başlatılan “yeni normalleşme” süreci salgında birinci dalganın yeniden pik yapmasına neden olmuştur. Sağlık Bakanlığı son günlerde yapmış olduğu açıklamalarla bu gerçeğin altını çize dursun özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgede vaka sayıları korkutucu düzeyde seyretmektedir. Durumun vahametini başta bölge şubelerimiz olmak üzere, sağlık alanında örgütlü emek meslek örgütleri ile demokratik kitle örgütleri yapmış oldukları açıklamalarla dile getirmektedirler. https://ses.org.tr/2020/07/covid-19-salgini-devam-ediyor-ayrimcilik-salgini-yayginlastiriyor/

28 Temmuz 2020 tarihinde bölgede bulunan SES Şubeleri ve Tabip Odalarının ortak ‘Salgın yönetimi kayyım yönetimi anlayışıdır’ başlıkla yaptığı açıklamada;Sağlık Bakanı başta olmak üzere, sağlık emek ve meslek örgütlerinin ‘salgın tüm hızıyla devam ediyor’ açıklamalarına rağmen, salgının önlenmesine dair devletin sorumluluklarından kaçarak, tüm sorumluluğu topluma yüklemesinin başkaca da açıklaması olamaz. Sürü bağışıklığı sistemi ayrımcılıklarla birleşince, ayrımcılığa uğrayan toplumsal kesimler için tam bir yıkıma dönüşmektedir. Bir dönem siyasi diplomasinin baskı aracı olarak kullanılan mülteciler ve yıllardır ötekileştirilen Kürtler salgınla birlikte tümden yok görülmeye çalışılmışlardır. Seçilen belediye başkanlarının yerlerine atanan kayyumların, toplum yararına kullanılan kaynakları yandaşlarına peşkeş çekmesi de bu süreçte toplum sağlığını olumsuz etkilemiştir. Salgın yönetimine de sirayet eden bu anlayışlar, bölge için oldukça bilindik. Bunlar ‘kayyım yönetimi’ anlayışının salgın kontrolüne tezahüründen başka bir şey değildir” http://www.mezopotamyaajansi22.com/tum-haberler/content/view/105187

Diyarbakır Sağlık Platformu’ nun 29 Temmuz 2020 tarihinde yaptığı ” Salgın Devam Ederken Bireysel Önlemler Yetmez, Bir Kez Daha Yetkilileri Önlem Almaya Çağırıyoruz” başlıklı açıklamada;“Koronavirüs salgını yaşamın tüm alanlarını olumsuz etkilemeye ve can almaya devam ediyor. Bölgemizde salgının etkilerini katmerli bir biçimde yaşıyoruz. Ne yazık ki salgının 1. dalgası bastırılamadı. 1. Dalga beklenenden fazla dalgalı seyir izlemektedir. Bulaşıcılığı yüksek, etkili aşısı ve bilinen bir tedavisi olmayan salgın etkeni toplumsal düzeyde bulaşıcılığa devam ediyor. Salgının başlangıcında alınan önlemler dünyada kademeli olarak kaldırılırken, Türkiye’de hızlı yeniden açılmanın sonuçları ile karşı karşıyayız. Sağlık emekçileri olarak gerçeği yansıtmadığını çok iyi bildiğimiz resmi istatistikler dahi salgının İlimizde olduğu gibi Bölge’ye yerleştiğini gösteriyor.”

Artan corona vakalarına karşılık DTK ve DBP’nin uyarı amaçlı yaptığı 30 Temmuz 2020 tarihinde yaptığı açıklamada;“Sürecin başından beri sivil toplum kuruluşları dışlanmış, veriler paylaşılmamıştır. Tek adam diktatörlüğü her alanda olduğu gibi sağlık alanında da görülmüştür. Tek bir kişi üzerinden veriler paylaşılmış ve toplum yanlış bilgilendirilmiştir. Böylesi bir dönemde tüm sivil toplum kuruluşları, demokratik kurumlar ve belediyeler bu sürecin dışına itilmiştir. Burada tek kurtarıcı olarak devlet gösterilmeye çalışılmış, halklar devlete muhtaç bırakılmak istenmiştir. “https://ozgurdenizli.com/dtk-ve-dbpden-kovid-19-uyarisi/