Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 24 TEMMUZ 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 24 TEMMUZ 2020

GÜNDEM

  • İran’ın Maku kentinden Türkiye’ye geçen ve 19 Temmuz’dan bu yana kendisinden haber alınamayan Khales Arsan adlı kolber, karakolda çıktı. İşkenceye uğradığını söyleyen Arsan, “Bir komutan, 6 asker bizi sopa, çekiç ve demir çubuklarla dövdü” diyerek işkenceye maruz kaldıklarını söyledi. 
  • Diyarbakır Merkezli Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Diyarbakır, Mardin, Van, Şırnak, Hakkâri ve Batman’da Z kuşağının politik tercihlerine ilişkin anket çalışması yaptı. Seçimlerde HDP’nin birinci parti olarak çıktığı 6 kentte yaşları 15-34 aralığında bulunan 580 genç ile online ve telefonla sorular yöneltildi. Yeni genç kuşakta Sosyalizm, Feminizm ve Ekolojik politik görüşü benimseyenlerin oranı oldukça fazla olduğu görülen araştırmada, Türkiye’de En Güvenilir Kurum veya Kuruluş olarakta HDP ve İHD’yi görüyor.
  • Bitlis’in Yukarı Ölek kırsalında yer alan Garzan Mezarlığı’ndan 19 Aralık 2017 tarihinde çıkarılıp Kilyos’ta bulunan kimsesizler mezarlığındaki bir kaldırımın altına gömülen 282 cenazeden Faydan Yeşilırmak’ın cenazesi, ailesi tarafından alındı.Yeşilırmak, Sultangazi’de bulunan Yayla Mezarlığı’na defnedildi.
  • İran, 2014 yılından beri Urmiye Cezaevi’nde tutuklu olan Komela üyesi Kürt siyasi tutsak Hüseyin Osmani’nin bu hafta infaz edileceğini bildirdi.
  • Tutuklu avukatlardan Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal “adil yargılanma” talebiyle ölüm orucunda. Timtik’in eylemi 204, Ünsal’ın ise 173’üncü gününde. Ebru Timtik’in konuşmakta zorlandığını aktaran avukat Şiar Rişvanoğlu, taleplerin derhal yerine getirilmesi çağrısında bulundu.
  • Ankara’da 1978 yılında 7 TİP’li gencin vahşice öldürüldüğü Bahçelievler Katliamı’nın faillerinden Haluk Kırcı, “Herkes Bahçelievler’den bahsediyor, solcuların yaptığı katliamlardan bahsetmiyor. Biz oraya intikam için gittik” dedi.
  • Bolivya’da üç kentte beş gün içinde yollar, araçlar ve evlerden 420 ceset toplandı. Bu kişilerin yüzde 90’a yakınının koronavirüsten hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Bolivya’da koronavirüsten 2 bin 218 kişinin öldüğünün açıklanmasına rağmen ölü sayısının çok daha fazla olabileceği söyleniyordu.
  • İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, korona virüsü mücadelesinde kullanılan yerli kitlerin doğruluk payının Avrupa’da yapılan araştırmalarda yüzde 40 olarak ortaya konduğunu kaydetti. Çıray, açıklanan günlük vaka sayılarının da böylece ‘çöp’ olduğunu savunarak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı istifaya çağırdı. Sağlık Bakanlığı ise iddianın doğru olmadığını açıklayarak “Kullanılan kitlerin duyarlılıkları yüzde 90’ların üzerinde” dedi.
  • İstihdama ilişkin düzenlemeleri içeren İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.Teklife göre, Kısa çalışma ödeneğinin süresi uzatılıyor. Uzatmada yetkili Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olacak. Cumhurbaşkanı, 3 aylık süreyi sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak 6 aya kadar uzatmaya yetkili olacak.
  • Soma’da işten çıkarılan maden işçilerinin tazminatlarının TKİ tarafından ödenmesini öngören düzenlemenin kapsamı, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti’nin itirazları sonucu genişletildi. 5 partinin ortak önergesiyle Işıklar, Atabacası ve Geventepe ocaklarında işten çıkarılan işçiler de tazminatlarını alabilecek.
  • Anayasa Mahkemesi, CHP’nin ‘çoklu baro’ ve ‘bekçilik’ düzenlemesiyle ilgili başvurularını reddetti.
  • ABD ve Çin arasındaki gerginlikler, Covid-19 salgınının kötüye gideceğiyle ilgili haberler, dolarda düşüş getirdi, yerine konacak daha iyi bir rezerv para olmadığı için altın yükseldi.

 MEVCUT DURUM- SALGININ KONTROLÜ- SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Küresel vaka sayısı 15.6 milyonu geçti. Hafta sonunu 16 milyonlu rakamlarla karşılayacağız. Her gün eklenen yeni vaka sayısı haftalık ortalaması 241 bini de geçti, haftalık ortalama artış eğilimini saldırıyor. Dün 280 bin sınırına dayanan yeni vaa sayısı son 24 saatte 276 bin oldu. Yeni vaka sayısındaki bu artış aktif vaka sayısının da tırmanmasına neden oluyor. Halen aktif vaka sayısı 5.5 milyon sınırına dayandı. İki gösterge birlikte değerlendirildiğinde bulaşın her geçen gün arttığını ve yayılım gösterdiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte pandemi mücadelelesinin küresel olmadığını, ulusal sınırlarda ele alındığını görüyoruz. Erken dönem pandemiden çok ciddi etkilenen Avrupa ülkelerinde gevşeme politikaları yaygınlaştı, nüfusun hareketliliği turizm dönemiyle birlikte daha da arttı. Avrupa ikinci dalgaya hazırlık yapıyor, küresel olarak kontrolden çıkan pandemi çok da umurlarında değil. Neoliberal kapitalist rüzgar, pandemi kontrolünün ulusal sınırlarda ele alınmasına da neden oluyor. 4-5 günde vaka sayısına milyonların eklenmesi, günde 5 bini aşan can kaybı görmezden geliniyor. Ne de olsa pandemi sömürge coğrafyalara yerleşmiş durumda… Kapitalist dünyanın ilgisi aşı ve ilaç çalışmalarına odaklanmış durumda, ne de olsa pazar oldukça büyük ve tüm dünya nüfusunu kapsıyor.
  • Dünya genelinde can kaybı 636 bine yaklaşmış durumda. Brezilya günlük can kaybı sayısında zirvede, 1,317 kişi son 24 saatte Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Can kaybında Brezilya’yı ABD (1,150 kişi), Meksika (790 kişi), Hindistan (755 kişi), Kolombiya (315 kişi) ve İran (221 kişi) izliyor. On iki ülke bir günde 100’ün üzerinde can kaybı bildirimi yapıyor.
  • Türkiye’de son 24 saatte 913 kişi hastalığa yakalandı, 18 kişi hayatını kaybetti. 1 Hazirandan bugüne COVID-19 sebebiyle kaybedilen 1.043 hasta içinde 65 yaşından küçük olanların sayısı 136. Son 3 gün vaka sayısı en çok artan iller: Ankara, Konya, Şanlıurfa, Batman, Adana, Kayseri, Erzurum.
  • Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de kullanılan tanı testlerinin doğruluğunun düşük olduğu haberi ile ilgili bir açıklama yaptı. Bakanlık, mevcut tanı kitlerinin “duyarlılığının” yüzde 90’ın üzerinde olduğunu ifade etti.
  • Almanya’da hükümetin turizm sorumlusu Thomas Bareiß, Almanya’nın Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısının adım adım kaldırabileceğini söyledi. Bareiß, “Ege Bölgesi, İzmir, Antalya ya da Bodrum gibi yerlerde enfeksiyon oranlarının düşük olması halinde, adım adım açmamız gerekir” dedi. Bareiß, Coronavirus vaka sayılarının düşük kalması halinde hükümetin “daha uzun süreli seyahat uyarılarında bulunması için de bir gerek olmayacağını” ifade etti.
  • Bilim Kurulu üyeleri sadece vatandaşa seslenmeye devam ediyor. Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Tezer, okulların 31 Ağustos’ta açılıp açılmamasında bayram sürecinin belirleyici olacağını söyledi: ‘’Mevcut durumda vakalar azaldığı sürece bazı düzenlemeler yapmak şartıyla açılmasıyla ilgili sakınca görünmüyor. Ancak önümüzdeki 15 gün vaka sayılarını görmek ve değerlendirmek açısından oldukça önemli. Bayram süreci oldukça belirleyici olacak. Önümüzde önemli günler var. Kurban Bayramı yaklaşıyor. Ancak bu bayramda ziyaretlerimizi mümkünse yapmamamız gerekiyor. El öpmelerinin olmaması gerekiyor. Bundan önceki bayramda sokağa çıkma kısıtlaması vardı. Evlerden telefonla görüntülü arayarak büyüklerimizin, yakınlarımızın bayramlarını kutladık. Benzer şekilde aynı uygulamaları bu bayramda da yapmamız gerekiyor. Sohbetlerimizi kısa tutacağız, kalabalık yerlerden uzak kalacağız. Bunları sağlamazsak maalesef tekrar vaka artışlarını görebiliriz.”
  • Aile hekimlerine ücretsiz olarak verilen kişisel koruyucu ekipman dağıtımı durduruldu.
  • Adalet Bakanlığı, Covid-19 iznine gönderilen hükümlülerin izin sürelerinin 31 Temmuz 2020’den itibaren 2 ay daha uzatılmasına karar verdi: “Covid-19 iznine ilişkin sürelerin 31 Temmuz 2020’de sona erecek olması dolayısıyla Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün 22 Temmuz 2020 tarihli yazısı ile Covid-19 pandemisine ilişkin salgın riskinin ortadan kalkmamış olması nedeniyle hükümlülere verilen Covid-19 izin sürelerinin 2 ay süreyle uzatılmasına dair önerisi doğrultusunda ceza infaz kurumlarında bulunan veya açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan ve uygun şartları taşıyan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezalarının infazına karar verilen hükümlüler hakkındaki izin sürelerinin ilgili kanun geçici maddesi uyarınca 31 Temmuz 2020 tarihinden itibaren 2 ay süreyle uzatılmasına karar verilmiştir.” 
  • Güney Amerika’da koronavirüs salgınından en çok etkilenen ülkelerden Peru’da, yapılan son güncelleme ile ölü sayısına 3 bin 688 kişinin eklenmesiyle toplam rakam 17 bin 267’yi buldu.
  • Koronavirüs krizi Almanya’nın metal ve elektrik endüstrisinde yaklaşık 300 bin işçinin işini kaybetmesine yol açabilir.
  • Koronavirüs salgınına yönelik önlemler kapsamında İngiltere’de bugünden itibaren kapalı kamusal alanlarda maske takmak zorunlu olacak. Buna göre süpermarketler, kapalı alışveriş merkezleri, istasyonlar, paket servis yapan kafe ve restoranlar, banka ve postaneler gibi kapalı kamusal alanlara maskesiz girilemeyecek. Bu alanlarda maske takmayanlara 100 sterline kadar para cezası kesilebilecek. Girişte başka önlemler alan restoran, kuaför, müze gibi yerlerse düzenlemeye dahil değil.
  • Avrupa içi uçuşlarda 6 yaşın üzerinde çocuklara maske takma zorunluluğu geliyor.
  • Kanada’da peçe takan kadınlar maskeden muaf tutuldu. Bununla birlikte aynı korumayı sağlamayan başörtüsünün maske olarak kabul edilmiyor. Başörtülüler maske takmak zorunda…
  • Almanya havalimanlarında korona testini tartışıyor. Almanya havalimanlarında korona testi uygulamasına başlamaya hazırlanıyor. Havalimanı işletmecileri ve sağlıkçılar ise birçok konunun netleştirilmemiş olduğuna dikkat çekiyor. Sağlık sigortaları ise mali yükü devletin üstlenmesi gerektiğini savunuyor.
  • Çin’i suçlayıcı açıklama yapan ABD’nin İzlanda Büyükelçisi Jeffrey Ross Gunter, “korona ırkçılığı” yapmakla suçlanıyor. Gunter’in Twitter hesabında “Görünmez Çin virüsünü yenilgiye uğratmak için birleştik” ifadeleri kullanması ve yanına ABD ve İzlanda bayraklarını yerleştirmesi tepkilere yol açtı. Pek çok İzlandalı, Gunter’in Çin’i suçlayıcı ifadeler kullanmasına karşı çıktı. Pek çok kişi de, İzlanda bayrağını sosyal medya hesabından çıkarmasını istedi.

SAĞLIK MUHALEFETİ – TOPLUMSAL MÜCADELE

  • SES Van Şubesi Kadın Sekreteri Seda Güler salgında yaşanan artış, düzensiz göçmen tablosu, kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet adaletsizliğine ilişkin basın açıklaması yaptı. Salgın riskinin devam ettiğini belirten Güler, mülteci ölümleriyle ilgili olarakta; “ilimizde son bir yılda araç ve tekne kazası sonucu hayatını kaybeden düzensiz göçmenlerin sayısı 108 e ulaşmıştır. Son 1.5 yıllık süreçte Başkale ve Çaldıran ilçelerinde kış aylarında donarak ölen düzensiz göçmenlerin sayısının ise 37 olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra ilimizde bulunan kimsesizler mezarlığında 92 göçmen, mülteci ve düzensiz göçmenin defnedildiği bilinmektedir. Göçmenler açısından sınır geçişlerinin bu denli kolay ve denetimsiz olması kabul edilebilir bir zafiyet değildir. Öte yandan düzensiz göçmenlerin politik birer nesne olarak kullanılması ve bu konuda var olan uluslararası hukukun pratikte boşa çıkartılmadan, temel insani haklar çerçevesinde insan onurun yaraşır bir biçimde uygulanması gerekmektedir”  dedi. Kadın cinayetlerine de dikkat çeken Güler ; “Haber başlıkları, kadının hayat tarzını, katilin mahkeme salonunda vereceği gerekçelere zemin yaratacak manşet ve cümleler ile dolup taşmasın.” dedi.

YENİ YAŞAM İNŞASI

·        Tartışma: Dayanışma Ekonomileri Temelinde Bir Gelecek Kurmak

Neoliberal politikalarla yönetilen ekonomilerin, yüzyılın başından beri hem kapitalizmin kendi iç dinamikleri açısından, hem de geniş halk kitlelerinin bu politikalar sonucunda yaşadıkları hoşnutsuzluklar nedeniyle sürekli krizler yaşadığını gözlemliyoruz. Kapitalizmin kriz döngüsü o kadar hızlanmış durumda ki artık bir tanesi bitmeden diğeri hakkında uyarılar gelmeye başlıyor. Piyasa mekanizması eliyle talan edilen kamusal alanın daralması insanların temel ihtiyaçlara erişim konusunda sorunlar yaşamasına ve yoksullukla mücadele etmesine neden oluyor.

Diğer taraftan da bu sorunların bir izdüşümü olarak dayanışma ekonomileri olarak çerçeveleyebileceğimiz üretim ve tüketim kooperatifi denemeleri, işyeri işgal ve işletme deneyimleri, müşterekler tartışmaları küçük adımlarla da olsa ilerliyor. Sadece insan sağlığına değil doğaya da saygılı, emek sömürüsünden uzakta, kâr hırsı karşısına onurlu bir yaşamı koyan, aracısız bir işleyişe sahip bir araya geliş ve ittifaklarla piyasa kuralları dışında bir tüketim ve buna bağlı üretimi yeniden örgütlemek gerekliliğinin öne çıktığı bu dönemde piyasa dışı bu ittifakların olası yol haritalarını konuşmanın önemli olduğunu düşünüyoruz.

Bu çerçevede Yeni Emek Çalışmaları Ofisi olarak, dayanışma ekonomileri temelinde bir gelecek kurmanın potansiyellerini farklı açılardan konuşacağımız bir etkinlik düzenliyoruz. Bu etkinlikte alternatif bir yaşam ve ekonomi mücadelesi verenlerin dayanışma ekonomisi denemelerini planlama yaklaşımıyla ele almaya dair nasıl bakış açıları ve yöntemlerle yaklaşılabileceğini tartışmayı hedefliyoruz. Panel ve foruma, dayanışma ekonomileri ve kooperatifçilik faaliyetleri içerisinde yer alanlar, yüzünü bu çabalara dönenler, araştırmacılar ve gündemle ilgilenen herkes davetlidir.

JİN

  • Türkiye’nin ilk Kadın başbakanı olan Tansu çillerin yaptıkları özellikle Kürt halkının hafızasında halen yer etmektedir. Askerlerin tak diye emrettiklerini şak diye yaparak Kürt halkına soykırım dayatan Çillerin, ailesinin de kadına yönelik şiddet konusundaki tutumu 90lı yılları aratmıyor. Tansu Çiller’in oğlu Mert Çiller’e boşanma davası açan eşi: Kafamı duvardan duvara vurdu, kaburgalarımı kırdı.
  • Zeynep Şenpınar’ın faili hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenirken iddianamede yer alan bilgilere göre, kamu görevlileri eve geldiğinde Zeynep Şenpınar muhtemelen hayattaydı.Ancak Katil Kemaloğlu, 112 görevlilerinin eve ilk vardığı esnada Şenpınar’a müdahale etmesini geciktirdi. ‘Mağdur’ olarak iddianamede yer alan polisler ile 112 ekibi ‘görevi yaptırmamak için direnme’ suçuna ilişkin Katil Kemaloğlu’ndan şikâyetçi bile olmadı!

“Zeynep Şenpınar yaralıyken müdahale edilmesi engellenmesine rağmen kamu görevlileri şikayetçi olmuyor. Katili korumak ve kollamak sadece ideolojik değil aynı zaman da pratikte de yaşanıyor. Bu kirli işbirliğini her kadın cinayetinde görmek mümkün.”

  • Antep Demokratik Kadın Platformunun çağrısıyla Yeşilsu Parkında bir araya gelen kadınlar, Pınar Gültekin’i anmak ve kadın cinayetlerine karşı ses çıkarmak için basın açıklaması yaptı. Platform adına açıklamayı okuyan Elif Söyleyici cezasızlık politikasından ve iktidarın kadın düşmanlığından cesaret alan erkek faillerin, her gün kadınları öldürmeye devam ettiğini söyledi. Pınar Gültekin’i öldüren Cemal Metin Avcı’nın da diğer kadın katilleri gibi erkek egemen değerlerden, uygulanmayan tedbirlerden, haksız tahrik indirimlerinden medet umarak cinayeti gerçekleştirdiğini ifade eden Söyleyici, “İktidarın kadın düşmanı politikalarından cesaret alarak bu katliamı planladı” dedi.
  

·        KESK’e bağlı Tüm Bel Sen 2 No’lu Şube Karşıyaka İşyeri Temsilciliği ile DİSK’e bağlı Genel-İş 8 No’lu Karşıyaka İşyeri Temsilciliği kadın cinayetlerine yönelik ortak basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Sibel Çelik: “İsimler değişse de hikâyeler hiç değişmiyor. Kadın cinayetlerinin medyada yer alış biçimi, eril yargı indirimleri, faili aklamaya dönük erkek egemen ahlak kodları ise katillerin imdadına yetişircesine seferber ediliyor her defasında. Tıpkı Özgecan Aslan’ ı öldüren Ahmet Suphi Altındöken gibi, Şule Çet’i katleden Çağatay Aksu gibi, Gülistan Doku’yu kaybettiren Zainal Abarakov gibi iktidarın kadın düşmanı politikalarından cesaret alarak bu katliamı planladı” dedi. Siyasal iktidarın bugünlerde çekilmeyi tartıştığı İstanbul Sözleşmesi’nin gereklikleri uygulanmış olsaydı Pınar ve Pınar gibi kaybedilen kadınlar bugün hayatta olacaklarını ifade eden Çelik, “Şiddeti önlemenin en önemli yolu önleyici politikaları hayata geçirmektir” dedi.

SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK

  • Kenya’nın Mombasa kentinde, yaşadığı kenar mahallede, binlerce insanda kurşun zehirlenmesine yol açan büyük bir fabrikaya karşı 10 yıldır karşı tehditlere rağmen hukuk mücadelesi yürüten Phylllis Omido, fabrikayı ve devleti 12 milyon dolar tazminat ödemeye mahkum etti.
  • Metan gazının küresel çaptaki yayılımı, kayıtlardaki en yüksek seviyelere ulaştı. Artışlar çoğunlukla kömür madenciliğinin, petrol ve doğal gaz üretiminin, büyükbaş hayvancılığın ve çöp sahalarının çoğalmasından kaynaklanıyor.2000 ile 2017 yılları arasında artış gösteren bu kuvvetli sera gazının seviyeleri, iklim modellerine göre böyle giderse yüz yılın sonundan önce 3-4 derece Celsius’luk bir ısınmaya yol açacak. Bilim insanları bu sıcaklık eşiğinin tehlikeli olduğunu ve içinde orman yangınlarının, kuraklık ile sellerin yer aldığı doğal afetlerin ve kıtlıklar ile kitlesel göçler gibi sosyal karışıklıkların neredeyse sıradan hale gelebileceğini söyleyerek uyarıyor.
  • Tarım arazilerinin enerji sahalarına dönüştürülmesinin tarımdaki çöküşü hızlandırdığını söyleyen Çiftçi-Sen Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, “Tarımda tahribatla birlikte tütüncülüğün bitirilmesiyle çiftçiler madenlerde, enerji santrallerinde çalışmaya başladı” dedi. Erdem, “Çözümün kendisi ekolojik köylü tarımına dönülmesi olmalı. Ekolojik köylü tarımı yapıyorsanız, temiz su ile toprağa ve bozulmamış ekolojik sisteme ihtiyaç var. Bu yoksa eğer, sağlıklı gıda üretme şansını kaybediyorsunuz. JES’lere, HES’lere, RES’lere karşı olmak durumundasınız” çağrısı yapıyor. https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/07/24/ciftci-sen-genel-baskani-erdem-enerji-sahalari-topragi-zehirliyor/

GÖRÜŞLER

  • Cumartesi insanlarından Besna Tosun bugün twitter hesabından yaptığı paylaşımda : Yakınının  covid-19 pozitif olduğunu ve yatış verildiğini , ama hastanelerde yer olmadığı için saat 11 ‘den beri bekletildiklerini yazmış. Pandemi bitmiş gibi hastaneler açıldı , günlük sayılar ve SB sıfır sorun var  gibi davranıp her gün topluma ayar veriyor. Yakında covid pozitif çıkanlara tehdit ve cezalar da başlarsa şaşırmayalım.İstanbul’da pandeminin pik döneminde bile hastane yatak sorunu yokken şimdi ne değişti ?

EKLER

  • Queer gençler için pandeminin zorlukları / Çeviri-Özde Çakmak

Dr. Gundle, “Uzun süre boyunca evde olmak ve destek vermeyen aile üyeleriyle birlikte yaşamak zorunda kalan – ya da aile ortamları evin dışına çıkmalarını güvenliksiz kılabilir – L.G.B.T.Q.+ gençleri yoğun bir izolasyon hissi yaşayabilir,” dedi. “Pandemi kaydadeğer belirsizlikler getirir – kesin bir sonu yoktur – ve kaçış yokmuş gibi hissettirebilir. Çok sayıda L.G.B.T.Q.+ genç aile üyeleri keşfettiği takdirde güvenliklerinden ve bunun dolaylı sonuçlarından da endişe etmek zorunda.” https://www.kaosgl.org/haber/queer-gencler-icin-pandeminin-zorluklari

  • Lozan’ın bedelini Kürt ve gayrimüslimler ödüyor / Röportaj- Erdoğan Aydın / Yeni Yaşam

“Lozan görüşmelerinin başlamasından kısa bir zaman önce saltanatın kaldırılarak Ankara’nın burada tek muhatap haline getirilmesi doğrultusunda bir dizi uygulamanın gerçekleştiğine dikkat çeken Aydın, “Sonuçta İsmet İnönü’nün, Rıza Nur’un, Hasan Saka’nın asli delege olacağı ama bir hayli kalabalık bir heyetle Lozan’a gidilecekti. Bu heyetin içinde bir tek Kürt temsilci vardı, o da Diyarbakır Milletvekili Zülfü Tigrel’di. Fakat Zülfü Bey’in de burada dikkate değer bir rolü söz konusu değildi. Ama bu görüşme süreci içerisinde İsmet İnönü başta olmak üzere Ankara sürekli ‘Biz Kürtler ve Türkler’ diye masaya oturdu. Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak pazarlık yürüttü. Fakat görüşmelerin sonuçlanmasını takip eden günlerde de görülecektir ki aslında ‘Biz Kürtler ve Türkler’ belirlemesi sadece pazarlık payını arttırmaya yönelik bir söylemdi” diye belirtti.” http://yeniyasamgazetesi1.com/lozanin-bedelini-kurt-ve-gayrimuslimler-oduyor/

·        İlerici Enternasyonal komünist enternasyonalin bir adımı kılınabilir/ Mahir Saygın

“Korona pandemisinin ortaya koyduğu gerçeklerden biri de bu devlet biçiminin 4. Sanayi Devrimi’ni beklemeden hayata geçirilmeye başlanması oldu. Korona krizi başka şeyler yanında böylesine bir denetimin itirazsız nasıl gerçekleşebileceğini bize gösterdi. Burjuvazi denetim geliştirme açısından bir deney yaşarken biz de o denetime uluslararası çapta karşı durmak için bir başka deneyim edinmiş olduk. En önemlisi de korona salgınını engellemenin küresel dayanışma olmadan mümkün olamayacağı her gün biraz daha fazla ortaya çıkıyor.”

“Bunların hepsi küresel olarak cereyan eden işler babından yerel olduğu kadar küresel düzeyde de bir dayanışmanın, hızla karşı güç odaklarının yaratılmasının zorunlu ve imkanlı hale geldiğini göstermektedir. Uzun zamandır bir devrimci dalga yükseliyor ve biz bunu hem yerel hem de küresel düzeyde içinde yaşadığımız çağın gereklerine uygun bir yapılandırmaya kavuşturamadığımız için de her yükselişi bir gerileme izlemektedir.  Burjuvazinin toplumsal denetimi güçlendirmenin bir aracı kılmaya çalıştığı pandemi yarattığı çaresizlik kadar insanların zihinlerini de yerel ve uluslararası dayanışma konusunda zorlamaktadır.” http://siyasihaber4.org/ilerici-enternasyonal-komunist-enternasyonalin-bir-adimi-kilinabilir

  • Ütopyalarda “İktidar Fikri”: Erkeklere Dünyalar, Kadınlara Odalar / Ebru Pektaş

“Bu sebeple kadınlar için “ütopyanın” aynı zamanda bir kaçış fikrine, firar düşüncesine odaklanması şaşırtıcı sayılmamalıdır. Firar edilen “şimdi”dir; eğitimsiz bırakılmaktır, anneliğe zorlanmaktır, küçük görülmektir, mesleksiz, geçimsiz bırakılmak, eve hapsedilmek, bedeninin denetlenmesi, zayıf, çelimsiz kalmaktır, giyimine davranışına müdahale edilmesidir. Bu bilincin dağınık, tutarsız ve kendiliğinden görünen bütün uçları yan yana konulduğunda içinden anlamlı bir izlek çıkmaktadır.”——“Karşılaştırmalı olarak bakıldığında, pek çok örnek için bu izleğin ne olduğunu en baştan söyleyebilirim: Ütopyalarda erkek, iktidarlar, devletler, dinler, kıtalar, dünyalar boyunca yayılırken; kadın, kendine ait bir odayı düşlemiş, kuytulara, hayat yok sanılan adalara, yol iz bilinmeyen memleketlere (kadınlar ülkesi) ve en olmadı başka gezegenlere (Anarres), kaçmayı, sığınmayı düşlemiştir.”

“Elbette ütopyaların cinsiyetli eksenine pek çok perspektiften bakılabilir. Amacım erkekler ve kadınlar tarafından yazılmış kimi ütopyalardaki ‘iktidar perspektifine’ odaklanmak.”

https://terrabayt.com/dusunce/utopyalarda-iktidar-fikri-erkeklere-dunyalar-kadinlara-odalar



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...