Home / ARŞİV / KORONA GÜNLÜĞÜ 14 OCAK 2021

KORONA GÜNLÜĞÜ 14 OCAK 2021

Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor! İstanbul Bahçelievler Yenibosna Aile Sağlığı Merkezi’nde Aile Hekimi olarak görev yapan Dr. Hasan Erdoğan ve Trabzon’un Of ilçesinde görev ambulans şoförü Nebi Mehmet Efendioğlu Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.

***

Uluslararası Hemşireler Konseyi (ICN), Covid-19 salgını nedeniyle 2 bin 200’den fazla hemşirenin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Açıklamada, hemşirelerin sürekli artan iş yükü, devam eden taciz ve aşı karşıtlarının protestoları karşısında psikolojik sıkıntılarının giderek arttığının altı çizildi. Salgın sürecinde yapılan araştırmalarda, Covid-19’un hemşireler için “benzersiz ve karmaşık bir travma biçimi” oluşturduğu aktarılan açıklamada, bu durumun gerek hemşireler gerekse çalıştıkları sağlık kurumları açısından kısa ve uzun vadede “potansiyel olarak yıkıcı sonuçları” olacağı uyarısı yapıldı.

***

Covid-19 pandemisi dizginlenemiyor. Aşının gündemi işgal etmesi hakikati gizliyor. Her ülke kendi sınırları içinde salgını kontrol etmeye çalışınca küresel olan pandemi giderek büyüyor. Toplam vaka sayısı 92.8 milyona dayanırken, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyon 985 bini geçti. Yarın toplam can kaybı 2 milyonu geçti diyeceğiz! Son 24 saatte yeni vaka sayısı ve günlük ölüm sayısı yükselmeye başladı. Yeni vaka sayısı 745 bin 811 kişiye, bir günde yaşanan ölüm sayısı ise 16 bin 362 kişiye yükseldi.  Aktif vaka sayısı da 25 milyona yaklaştı. Covid-19 pandemisi çok görülmeye, çok öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor.

Günlük vaka bildirimin yüksek olduğu ülkeler şunlar: ABD (236.5 bin), Brezilya (61.8 bin), İngiltere (47.5 bin), İspanya (38.9 bin), Fransa (23.9 bin), Almanya (23.3 bin), Rusya (22.9 bin), Güney Afrika (18.6 bin), Hindistan (17 bin), Kolombiya (15.9 bin), İtalya (15.8 bin), Meksika (14.4 bin), Arjantin (12.7 bin), Endonezya (11.3 bin), Çekya (10.7 bin) ve Portekiz (10.6 bin). Günlük vaka sayısının 2 binin üzerinde olduğu ülke sayısı 40 iken binin üzerinde vaka bildiren ülke sayısı 61’e yükseldi.

***

Türkiye’de Covid-19 yeni vaka sayısı azalma eğilimi devam ediyor. Buna rağmen ölümler hala ciddi düzeyde. Son 24 saatte 173 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 23 bin 325’e ulaştı. Yeni vaka sayısı 9 bin 554 kişi. Toplam vaka sayısı ise 2 milyon 356 bine yaklaştı Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı binin altına düştü, 971 kişi. Günlük test sayısında yeniden 173 binin  üzerinde. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.

Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısı 13 Ocak itibarıyla 104 bin 587. Ağır hasta sayısında azalma eğilimi devam ediyor, halen 2 bin 652 ağır hastaya sahibiz. Aktif hastaların içinde ağır hastaların payı hala yüksek! Halen %2.5 olan ağır hasta oranı hala dünya ortalamasının en az beş katı! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.

***

Torbalı Devlet Hastanesi’nde yatan SGK’sız Covid-19 hastasından 1632 lira istendiği ve parası olmayan vatandaşın tutanakla hastaneden çıktığı öne sürüldü. Konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP’li Sevda Erdan Kılıç, “Öve öve bitiremedikleri sağlık sistemi KOCA bir yalan çıktı” dedi.

***

Pandemi Koşullarında Eğitim Gerçekleri-Türkiye’de Okullar Neden ve Nasıl Açılmalı?” başlıklı rapora göre “Okulların kapalı kalması çocukların ruhsal, sosyal ve bedensel sağlığını son derece olumsuz bir etkilerken zihinsel, sosyal ve bedensel gelişimlerinde geri dönüşü olmayan kayıplara yol açıyor.”

***

İSİG’in 2020 Yılı İş Cinayetleri Raporuna göre, en az 2 bin 427 işçi yaşamını yitirirken, en fazla ölüm 741 işçiyle Covid hastalığından yaşandı. 2020 yılında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı ise şu şekilde paylaşıldı: Tarım, Orman işkolunda 442 emekçi (224 çiftçi ve 218 işçi) İnşaat, Yol işkolunda 355 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 330 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 296 emekçi; Taşımacılık işkolunda 248 işçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 141 işçi; Metal işkolunda 106 işçi; Savunma, Güvenlik işkolunda 79 işçi; Madencilik işkolunda 61 işçi; Tekstil, Deri işkolunda 54 işçi; Enerji işkolunda 54 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 44 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 44 işçi; Konaklama, Eğlence işkolunda 43 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 26 işçi; Ağaç, Kâğıt işkolunda 23 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 14 işçi; İletişim işkolunda 8 işçi; Basın, Gazetecilik işkolunda 7 işçi; Banka, Finans, Sigorta işkolunda 5 işçi; Elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 47 işçi hayatını kaybetti.

***

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tutuklu Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUAY-DER) Diyarbakır Şubesi, pandemi sürecinde Diyarbakır Kampüs Ceza İnfaz Kurumları’nda yaşanan hak ihlalleri raporu: “Mahpuslarla yapılan görüşme neticesinde, 12.12.2020 tarihinde yaklaşık 12 mahpusun yapılan test sonuçlarında Covid-19 olduklarını ve karantinaya alındıklarını, durumlarının iyi olduğu belirtilmekle birlikte cezaevi idaresi ve personellerinin Covid-19 salgını için yeterli tedbirleri almadığını, temizlik ve hijyen koşullarını kendi kişisel imkanlarıyla sağladığını ve hem kendilerinin hem de cezaevinde aynı bölümde bulunan ve ciddi sağlık sorunları olan başka mahpusların bu hastalıktan kaynaklı yaşamlarının risk altında olduklarını ve endişelendiklerini belirtmişlerdir.

* Yine pandemi koşullarında olmalarına rağmen yakın zamanda 4 mahpusun kendi istekleri dışında ailelerinden uzak yerlerde bulunan cezaevlerine sürgün edildiğini belirtmişlerdir.

***

Karabük T Tipi Kapalı Cezaevi’nde son 2 ayda 30’a yakın tutuklunun koronavirüse yakalandığı aktaran tutuklu Ahmet Bayna, cezaevi idaresinin salgına dair hiçbir önlem almadığını söyledi.

***

Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Bilal Ekşi, yetkili otoritelerce uçak içinde ventilli (filtreli) maske kullanımının yasaklandığını belirterek yolcuları uyardı. Ekşi, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, filtreli maskelerin kullanımının yasaklandığını açıkladı. Bu maskelerin sağlık açısından birtakım riskler barındırdığını anlatan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Ofluoğlu, “Ventilli maskeler tek yönlü bir valfe sahip. Tek yönlü valf ile nefes alıp veriliyor. Maskeyi takan kişi dış ortamdan kendisine doğru gelecek kimyasalları, virüsleri, virüs partiküllerini, bakterileri kendisini koruyacak şekilde süzgeçliyor. Fakat kendi bünyesindeki virüsleri dışarıya gönderiyor. Çünkü virüsün kimde olup olmadığını bilmiyoruz. Böyle bir durumda kişi kendisindeki virüsü ortama saçıyor. Bu maskeler ortamdaki diğer insanlar için ciddi risk haline geliyor. Ventilli maske kullanımında üstüne ince de olsa bir cerrahi maske takılmasını öneriyoruz” diye konuştu.

***

65+’ya toplu taşıma yasağı: Ya taksi ya yürüyüş ya da ceza – Ayşegül Özbek

Çalışmak zorunda olup da işe gitmesi gereken 65+, torunlarına bakarak adeta bir gizli çalışan olan 65+, sağlık sorunları artan, kontrol için hastaneye gitmek zorunda olan 65+, sosyalleşerek hayata karışan 65+… Yaşayan, üreten, hayattan zevk alan 65+… “Üretmeyen kesim” olarak algılanan 65 yaş ve üstü yurttaşlara salgınla birlikte uygulanan akıl dışı, özel düzenlemeler, yasaklar hâlâ devam ediyor.

Yasaklarla birlikte oluşan hak ihlallerine karşılık bir alternatif geliştirilmemesi ise ikinci bir hak ihlaline neden oluyor. Son yasaklarla ilgili Emekliler Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Mahinur Şahbaz, “65 yaş üstüne hafta içi konan saat kısıtlamasının süresi uzatılmalı, toplu taşıma araçlarını kullanma yasağı kaldırılmalıdır. Koronavirüsü bizler dağıtmıyoruz. Bizim sağlığımızı düşünerek alınmış bir karar olmadığı görülsün artık. Ulaşım sorunlarını bizim üzerimizden çözmeye çalışılmasın bunun yöntemi farklı. Bilmece gibi saat ayarlamaları ile tarihe geçti yetkililer. Salgına ilişkin komik olmayan bilime gerçeklere uygun şeffaf güven veren sonuç alıcı kararlarının alınmasını istiyoruz. Yüz yılda bir yaşanan dünya felaketinin içinde olduğumuzu biliyoruz. İstanbul’da sayıları iki milyonu aşan yaşlı insanlara adaletli davranılsın artık.” Dedi.

( https://bianet.org/bianet/toplum/237507-65-ya-toplu-tasima-yasagi-ya-taksi-ya-yuruyus-ya-da-ceza )

***

İngiltere’de Covid-19 hastalarının durumlarının ağırlaşmasını önlemeyi amaçlayan yeni bir tedavinin geniş çaplı denemelerine başlandı. Hull Royal Infirmary Hastanesi’nde salı günü ilk hastaya uygulanan tedavi, viral enfeksiyona karşı vücudun ürettiği interferon beta proteininin solunum yoluyla akciğerlere ulaştırılmasını içeriyor. Bu proteinle bağışıklık sisteminin harekete geçirilerek hücrelerin virüslere karşı hazırlanması öngörülüyor.

***

İngiltere’de ‘karantina ve rahatlama’ döngüsü: Hükümetin planı yok – Gergio Monbiot

İşte herkesin zihnine kazınması gereken tüyler ürpertici ve dikkat çekici bir mesele: Ortada bir plan yok. Bu hafta, hükümetin Kabine Ofisi’ne (İngiltere Bakanlar Kurulu’na/ç.n.) üç basit soru sordum. Mevcut karantinanın amaçları nelerdir? Ne zaman kaldırılacağına karar verme kriterleri nelerdir? Bu karantinadan sonra diğer kısıtlamaları uygulamak için gereken kriterler nelerdir? Hiçbirinin yanıtı yoktu.

Birçok bilim insanı ve doktorun da işaret üzere, aşılama, salgına verilecek yanıtın yalnızca bir parçası olabilir. En savunmasız insanların aşılanması ölüm oranını düşürecek ama hastalık nüfusun geri kalanı içerisinde şiddetlenmeye devam ederse, sonuçları yine de korkunç olacak. Çok sayıda insanın -on binlerce, belki de yüz binlerce- uzun süren Covid salgınından kötü etkilenme olasılığı, vatandaşlarının refahıyla ilgili endişe hisseden herhangi bir hükümeti dehşete düşürmeli.

Diğer skandallar, tercihen bir ‘VIP kanal’ aracılığıyla siyasi bağlantıları olanlara verilen koruyucu ekipmanlarla ilgili ihalesiz ve büyük sözleşmeleri, ayrıca test ve takip sistemimizin felaket düzeyinde özelleştirilmesini ve dış kaynak kullanımını içeriyor. Bu, gerçekten de önemli bir konu. Eğer etkili bir test, takip, izolasyon ve destek sistemimiz olmazsa, süresiz biçimde enfeksiyon döngüsünde sıkışıp kalacağız. Fakat sistemi doğru kurarsanız, ülkeyi hem kontrol edilemeyen hastalıklardan hem de karantinalardan kurtarırsınız. Bu, nüfus yoğunluğumuzun iki katına sahip bir ülke olan ve hiç karantina uygulamadan yalnızca yedi kişiyi Covid-19 nedeniyle kaybeden Tayvan’dan edindiğimiz bir ders. Katılımcı demokrasinin yardımıyla sistemini geliştirdi, yüksek düzeyde kamu rızası ve katılımı sağladı; her aşamada profesyonelleri görevlendirdi ve tecrit edilmek zorunda kalan insanlar için cömert bir destek ve günlük iletişim sağladı.

( https://www.gazeteduvar.com.tr/ingilterede-karantina-ve-rahatlama-dongusu-hukumetin-plani-yok-haber-1510181 )

***

İrlanda’da 1922-1998 yılları arasında evlilik dışı doğan 9 bin bebek ve çocuğun Katolik Kilisesi yönetimi altındaki yurtlarda öldüğü ortaya çıktı. Bebeklerin cenazelerinin defnedildiği toplu mezar kasabanın yakınında bulunuyor. Çevredekilerin zaman zaman bulduğu kemikler toplu mezar şüphesini güçlendiriyordu. İrlanda Başbakanı, Katolik Kilisesi yönetimi altında on yıllar boyu yaşananları tescilleyen raporun yayınlanması vesilesiyle devlet adına özür diledi.

***

Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin 14 Aralık 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 400’e yakını profesör olmak üzere 407 akademik kadro ve 25 Aralık 2020 tarihinde yayımlanan 242 doçent kadrosu ilanının iptali için dava açtı

[su_box title=”AŞI TARTIŞMALARI” style=”soft” box_color=”#cb7a31″ title_color=”#080404″ radius=”0″][/su_box]

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ‘Acil Kullanım Onayı’ verdi. Sağlık Bakanı Koca ve Bilim Kurulu üyeleri canlı yayında aşı oldu. Sağlık Bakanı Koca ve Bilim Kurulu üyelerinin Koronavirüs aşısı yaptıran ilk kişiler olmalarının ardından Sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk aşıyı neden yaptırmadığı gündeme geldi.

***

Çinli Sinovac firmasından satın alınan CoronaVac aşısına ilişkin tartışmalar sürerken, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) tarafından, analizleri tamamlanan aşı için “Acil Kullanım Onayı” verildi.

Brezilya’daki Faz-3 denemelerinin salgının yoğun olduğu bir dönemde ön cephede yer alan sağlık çalışanlarına odaklanması ve ileri yaşlardaki kişileri de içermesi nedeniyle sonuçların bu şekilde çıkmasının normal olduğu yorumu yapıldı. Brezilya’daki Faz-3 denemelerine, aralarında ileri yaştaki kişilerin de bulunduğu yaklaşık 13 bin sağlık çalışanı katılmıştı.

***

Türk Klinik Mikrobiyoloji Ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (Klimik), yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşıları hakkında görüşünü açıkladı. Pfizer-BioNTech, Moderna, Oxford-AstraZeneca ve CoronaVac aşıları hakkında, “Gündemdeki dört aşının hastalığı önleme konusundaki etkililikleri farklı olmakla birlikte ağır hastalık ve ölümleri önleme konusunda etkililiklerinin %100’e yakın olduğu, farklı yaş ve risk gruplarında etkililik ve yan etki açısından birbirlerine üstünlükleri olabildiği, bugüne kadarki veriler ışığında hiçbirinin ciddi yan etki oluşturmadığı söylenebilir” denildi.

Pandeminin etkilerinin hafifletilebilmesi ve insanlarımızın sağlığı için son derece önemli ve vazgeçilmez olan aşıyla ilgili süreçlerin nasıl yürütüldüğü yukarıda özetlenen verilerden bile daha önemlidir. Bu nedenle toplumda Coronavac aşısına karşı tereddüt oluşmasını engellemek için;

  1. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) bünyesinde oluşturulan bilimsel komisyon acil kullanım onayı için yaptığı değerlendirmeyi ayrıntılı ve şeffaf bir şekilde bilimsel kamuoyu (konuyla ilgili bilim insanları, uzmanlık dernekleri ve üniversiteler) ile paylaşmalıdır.
  2. Acil Kullanım Onayı verilme veya verilmeme gerekçeleri Sağlık Bakanlığınca değil TİTCK bünyesindeki komisyon tarafından genel kamuoyuna duyurulmalıdır.
  3. Aşıların değişik yaş ve risk gruplarında yukarıda özetlenen birbirlerine göre farklı avantaj ve dezavantajları olduğundan Türkiye’deki aşı çeşitliliği artırılmalı ve aşı temininin sürekliliği sağlanmalıdır.”

( https://www.klimik.org.tr/2021/01/13/100308/ )

 

***

Prof. Dr. Selim Badur: Elimizde hangi aşı varsa ivedilikle bunu yaptırmamız gerekiyor

“Türkiye, Brezilya ve Endonezya’da yürütüldü bu inaktif aşının Faz-3 çalışmaları ve buradaki oranlar yüzde 50, yüzde 70, yüzde 90 gibi farklı oranlardı. Bu sanki çok büyük bir çelişkiymiş ve olmaması gereken bir şeymiş gibi yansıtılıyor. Ben pek o kanıda değilim çünkü toplumdaki salgın dinamikleri, bulaştırma hızı ve değerlendirme kriterleri bu oranların üzerinde etki eder. Böyle olmayabilirdi tabii ama bunun olması sonuçlara bir güvensizlik yaratmamalı. Bu konuda Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın da yarattığı bir güvensizlik ve aşı çalışmaları ve sonuçlarıyla ilgili soru işaretleri var. Fakat bu durum aşıya karşı bir tereddüttün oluşmasına yol açıyor. Ben hiç tartışılmasın demiyorum ancak aralık ayında yapılan bir araştırmada ‘aşı yaptırmam’ diyenler yüzde 28’deyken, ocak ayında yüzde 48’lere yükselmiştir. Şimdi aşının etkinliğini yüzde 70 kabul edersek, toplumdaki insanların da sadece yüzde 50’si aşılanırsa biz 2023’ü maskelerle, fiziki mesafelerle ve arada sırada kapanmalarla bekleriz. Ana fikir olarak şunu söyleyebilirim: Elimizde hangi aşı varsa ivedilikle bunu yaptırmamız gerekiyor. Başka türlü bir toplumsal bağışıklık, bir koruma sağlamak mümkün değil.

Faz-3 çalışmalarıyla ilgili önemli bilgiler veren Badur, şunları söyledi: “Bu aşıların Faz-3 çalışması bitmeden nasıl kullanıma sokuyoruz? Biz sanıyoruz ki, acil kullanım onayı verilen Pfizer-BioNTech yani M-RNA aşılarının Faz-3 çalışmaları tamamlandı da inaktif Çin’de üretilen aşının Faz-3 çalışmaları tamamlanmadı. Bu doğru değil. Çin aşısı Faz-3’ü bitirmedi, diğerleri bitirdi diye düşünülmesin, hiçbiri bitirmedi.

“İkincisi, bu inaktif aşı 60 yaşın üstünde denenmedi, bizde enden denenecek? Bunun da çok doğru bir soru olduğunu düşünmüyorum. Faz-3 çalışmaları ideal koşullarda yapılır. Bu çalışmalara gebeler, kronik hastalığı olanlar ya hiç alınmaz ya da kısıtlı sayıda alınır. Ondan sonra yüzde 95 etkinlik buluruz. Sonra gerçek hayat verileriyle baktığımızda bu aşıların yüzde 70 civarında etkinliğinin olduğunu görürüz. Bunun nedeni de, Faz-3 çalışmalarının genç ve sağlıklı bireyler üzerinde yapılmasıdır. Aşı 60 yaşın üzerinde birdenbire bir yan etki göstermez. Ancak etkinlik oranı azalır, yüzde 70 değil de, yüzde 60’a düşer mesela. 60 yaş üzerinde bulgu yok diye bu grubu aşılamayalım mı? Bu tartışmalar aşıya olan güvensizliği artırmaktan başka bir işe yaramayacak. Bu konular sorgulansın ama sadece ‘Bizden neler gizliyorlar?’ diye düşünerek bir yere varamayız. Tekrar söylüyorum, bu önemli. Aşıların ortalama etkinliği yüzde 70 kabul edersek ve toplumun yüzde 50’si aşılanırsa pandemiyle daha uzun süre bir arada yaşamak zorunda kalırız.”

***

Mikrobiyoloji uzmanı Doç. Dr. Emrah Altındiş’in aşı ile ilgili açıklamaları şöyle: 

– Bugün Brezilya’da açıklanan sonuçlar Sinovac’ın, Pfizer, Moderna ve Oxford aşıları kadar koruyucu olmadığını gösterdi, ilk tercih bu üç aşı olmalı(ydı). Öte yandan, tek ulaşabildiğimiz aşı Sinovac ise-ve bugünün sonuçları doğruysa- SINOVAC AŞISINI OLMAK, AŞI OLMAMAKTAN daha iyi!

– Çalışmada 4653 kişi Sinovac aşısı olurken (60 yaş üstü dahil), 4599 kişi kontrol. Kontrol grubunda 7 kişi hastalığı ağır geçirirken, aşı grubunda bu sayı 0! Dolayısı ile aşı ağır hastalığı engellemede % 100 koruyucu. Bundan ötürü Sinovac aşısını olmak, aşı olmamaktan daha iyi.

– Yine aşı olan 4653 kişide 7 kişi hastalığı hastanede tedavi ihtiyacı duyacak düzeyde geçirirken, bu sayı aşı olmayan 4599 kişi de 31! Dolayısı ile aşının hastane bakımı gerektirecek koşullara karşı etkinliği % 78 olarak hesaplanmış. Bu da olumlu.

– Aşının % 50.3 etkinlik sonucu ise hastalığı hastanede bakım ihtiyacı görmeden atlatanlar da analize eklenince ortaya çıkmış. Plasebo grubunda 4599 kişide 167 kişi enfekte olurken, aşı grubunda 4653 kişide 85 kişi enfekte olmuş. Aşı enfekte olacak her 100 kişiden 50’sini korumuş.

– Bu verilere göre Sinovac aşısı güvenli. Koruyuculuğu Pfizer, Moderna, AstraZeneca aşılarından çok daha düşük olsa da koruyucu. Ben toplumun bu koruyuculuğu yüksek aşılarla aşılanmasından yanayım ancak Sinovac aşısına bırakıldıysak: Aşıyı Olmanız, Olmamanızdan çok daha iyi.

– Sonuç olarak benim aşağıdaki önerim geçerli. Yüksek risk altında tüm bireylerin (~ 15 milyon) mutlaka Pfizer ya da Moderna aşısı gibi yüksek koruyucu aşılarla hızla aşılanması. Bu aşıları devlet sağlamıyorsa-ki bu çok acı-Sinovac aşısının REDDEDİLMEMESİ!

– Gerçekten de Brezilya ve TR’de Sinovac aşısı sağlık çalışanlarında deneniyor. Pfizer ve Moderna, Oxford aşılarında ise normal vatandaş aşılandı. Muhtemelen maruz kaldıkları virüs oranları çok farklı, bu da etkinlik oranlarında farka yol açan bir faktör.

***

Çin’de geliştirilen Sinovac aşısını uygulamaya başlayan Enonezya, diğer ülkelerden farklı bir strateji geliştirdi. Aşı kampanyasında öncelik 65 yaş üstüne değil vakaların çoğunluğunun çalışan kesimde olduğu gözetilerek 18-59 yaş grubuna verilecek.

***

CoronaVac haberlerinde Reuters’e güvenilir mi?

CoronaVac aşısı için Brezilya’da sağlık çalışanları arasında yapılan deneme hakkında dün akşam saatlerinde Reuters tarafından geçilen haber açıkça yanıltıcıydı.

Butantan Enstitüsü tarafından 7 Ocak’ta yapılan sonuç toplantısında göze çarpan en önemli nokta dört farklı grup için sonuç açıklanmış olması. Enstitü CoronaVac için sonuçları “ağır, orta şiddette, hafif ve çok hafif” olgular olmak üzere dört farklı grup üzerinden değerlendirmiş. İlk iki grup, yani “ağır ve orta şiddet” grupları hastane yatışı gerektiren COVID olgularını, “hafif” grup ise tedaviyle hastane yatışı gerektirmeksizin ayaktan atlatanları tanımlıyor. Dördüncü ve son grup olan “çok hafif” grubu ise tedavisiz ayaktan atlatanları tanımlıyor.

Aşının ilk iki gruptaki (hastane yatışı gerektiren ağır ve orta şiddette vakalarda) etkinliği %100 iken ilk üç gruptaki (ağır, orta, hafif şiddetli vakalar grubu) etkinliği %78. Bu gruplardaki etkinlik söz konusu gruplar ayaktan ya da yatarak tedavi aldıkları için “klinik etkinlik” olarak verilmiş.

Klinik tedavi alan üç gruba çok hafif belirtileri olan ve herhangi bir tedavi gerektirmeyen grup da dahil edildiğinde ise aşının etkinliği %50,4 oluyor. Enstitü geçen haftaki basın toplantısında bu oranı “genel etkinlik” olarak vermiş.

Reuters ise basın toplantısından bir hafta sonra dün bu oranı “tercih eden” bir haber yaptı.

Aşı etkinliği nedir?

Aşı etkinliği, aşının söz konusu hastalığı önleme yani hastalıktan koruma olasılığını ifade eder. Bir aşının rutin hizmete sokulmasındaki en temel kriter, aşının koruyuculuk oranıdır. Bunun için önce aşı olan ve olmayanlarda hastalığın görülme sıklığı yani “atak hızı” hesaplanır. Atak hızı, enfeksiyon hastalıklarına özgü bir ölçüttür ve belli bir sürede, belli bir toplumda hastalığa yakalananların sıklığı olarak hesaplanır. Aşı etkinliğini hesaplayabilmek için aşı olanlarda ve aşı olmayanlarda hastalığın atak hızı saptandıktan sonra aşağıdaki formül uygulanır. Aşının etkinliği, aynı zamanda aşının hastalığı ne kadar azalttığını da gösterir.

Öte yandan Pfizer/BioNTech ve AstraZeneca/Oxford aşılarında aşı etkinliğine dair böylesi bir alt grup ayrıntılandırılması yapılmadığını hatırlatalım.

Reuters’in dün öne çıkarmaya karar verdiği oranı Butantan Enstitüsü tarafından yürütülen araştırmaya dair bazı bilgileri de göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekiyor.

Birincisi, Brezilya’daki aşı çalışması sadece sağlık çalışanları arasında yürütüldü. Uzmanlar bu grupta hastalığın toplumun diğer kesimlerine göre daha yaygın olduğuna dikkat çekiyorlar. Ayrıca gönüllülerin sağlıkçı olmaları nedeniyle COVID hakkında daha bilgili olduklarına ve çok hafif belirtileri bile tanıyabileceklerini, bu durumun ise araştırmada “çok hafif” olarak tanımlanan grubu genişletmiş olabileceğini belirtiyorlar.

İkinci olarak ise Brezilya’daki çalışmada COVID için 11 ön belirti tanımlanmış. Örneğin Pfizer/BioNTech aşı etkinliği çalışmasında 8 ön belirti tanımlanmıştı. Butantan Enstitüsü ise çalışmada ateş, öksürük, nefes darlığı, kas ağrısı, tat ve koku kaybı, ishal, kusma gibi diğer aşı çalışmalarında da tanımlanmış belirtilerle yetinmemiş. Baş ağrısı, burun akıntısı, burun tıkanıklığı yorgunluk, mide bulantısı gibi belirtileri de PCR testi için ön tanıma almış.

Uzmanlar bu iki noktanın diğer aşı çalışmalarından farklı olduğuna ve gerek Pfizer/BioNTech gerekse AstraZeneca çalışmalarında bu tür özellikler bulunmadığına dikkat çekiyorlar.

Bir önemli fark daha

Butantan Enstitüsü tarafından açıklanan sonuçlarda bir önemli fark daha bulunuyor ve bu fark ancak aşı çalışma sonuçlarına yakından bakınca anlaşılabiliyor. Pfizer/BioNTech çalışmasına toplam yaklaşık 43.500 kişi alınmış. Bu kişilerin yarısına aşı, diğer yarısına ise plasebo adı verilen ve herhangi bir etkinliği olmayan bir madde verilmişti. Aşı yapılan 21.750 kişiden 8’i COVID olurken plasebo uygulanan 21.750 kişiden 162’sinde COVID saptanmıştı.

Brezilya çalışmasına ise yaklaşık 9250 kişi alınmış durumda ve yarısına aşı, diğer yarısına da plasebo uygulanmış.

Aşı uygulanan grupta toplam 85 kişi COVID olurken plasebo grubunda ise 167 kişi hastalanmış.

Yani Brezilya’da plasebo grubunda bile hastalanma diğer aşı çalışmalarına göre çok daha yüksek. Bu farkın üç anlamı olabilir. Birincisi Brezilya çalışması COVID açısından çok daha yüksek risk altındaki bir gönüllü toplamına uygulanmış olabilir ki araştırmanın sağlık çalışanlarına dayanması buna işaret ediyor. İkincisi, Brezilya çalışması diğer aşı çalışmalarının saptamadığı olguları bile saptamış olabilir. Üçüncüsü Pfizer/BioNtech çalışması virüs ile karşılaşmanın mevsimsel olarak düşük ve hastalığın da belirtisiz geçirildiği bir dönemde yapılmış olabilir. Keza Pfizer çalışması Temmuz-Kasım 2020 arasında yani ikinci dalgadan önce yapılmıştı.

Ancak yine de Pfizer çalışmasında plasebo grubunda bile olgu sayısının görece düşük kalması dikkat çekici.

Brezilya’daki aşı çalışmasını yürüten Butantan Enstitüsü yerel iktidar tarafından işletilen bir kamu kurumu. Sao Paolu eyaletinin yönetimi ise merkez sağ görüşlü Sosyal Demokrat Parti’nin elinde. Brezilya devlet başkanı Balsanaro ise yerel yönetimle ve yerel yönetimin salgınla mücadele için gösterdiği çalışmaları desteklemiyor. Bu karşıtlık aşı konusunda da geçerli. Keza Enstitü geçen hafta CoronaVac için yaptığı basın açıklamasında isim vermeden Balsanaro’yu da eleştirmişti ve Brezilya’da salgını “her tür engele rağmen” bitirecek aşının ellerinde olduğunu belirtmişti. Reuters’in haberi ise tüm bu tartışmaların üstüne geldi.

( https://sol.org.tr/haber/coronavac-haberlerinde-reuterse-guvenilir-mi-23772 )

***

BioNTech firması, Multiple Skleroz (MS) hastalığına karşı geliştirdikleri mRNA teknolojisine sahip aşının hayvan deneylerinde başarılı olduğunu açıkladı.

***

Aşılama başladı, ASM’ler bu yükü kaldırabilecek mi?

3 milyon doz CoronaVac aşısı ‘Acil Kullanım Onayı’ nın ardından dün itibariyle 81 ile gönderildi. Sağlık Bakanlığı, hazırlıkların tamamlandığını açıklasa da toplum aşılamasında önemli rol üstlenmesi beklenen Aile Sağlığı Merkezleri’nin bu yükü taşımayacağı savunuluyor. TTB Aile Hekimliği Kolu Başkanı Dr. Emrah Kırımlı, “Hem normal aşılama aksamayacak hem günlük işler hem korona virüsü aşılaması yapılacak. Bu şartlarda günde en fazla 3–4 aşı yapılabilir. Onunla da bu salgın bitmez” dedi. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı genelgede, aile sağlığı merkezleri de dâhil olmak üzere aşı uygulanacak sağlık kuruluşlarında aşı odası bulunması, aşı olan kişinin 30 dakika takip edilmesi, geniş ve ferah bekleme alanı oluşturulması gibi şartlar yer alıyor. Kırımlı, “Aile sağlığı merkezlerinin bu şartları sağlayamayacağını, alanlarının dar olduğunu” söyledi, “Bizim, 5 metrekare 10 metrekare koridorlarımız var” dedi.

( https://www.gazeteduvar.com.tr/asilama-basladi-asmler-bu-yuku-kaldirabilecek-mi-haber-1510210 )

 



İLİŞKİLİ İÇERİK

Ekoloji Hareketleri Konferansı 21 Ocak 2023 Tarihinde İstanbul’da Gerçekleşti

Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu’nunda çağrıcısı olduğu Ekoloji Hareketleri Konferansı yoğun katılım ile 21 ...