Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ (10 ARALIK 2020)

KORONA GÜNLÜĞÜ (10 ARALIK 2020)

  • Salgın yönetilemiyor! Sağlık emekçileri tükenmeye, ölmeye devam ediyor!
  • Sağlık Bakanı Koca: “Bu dönemde sağlık çalışanlarımız bildiğiniz gibi çok büyük yük altındalar. PCR’ı pozitif olan vaka sayımız sağlık çalışanlarımız içinde 120 bini geçti. Toplam çalışanların yüzde 10’unu geçmiş durumda. Hayatını kaybeden kişileri sayısı ise bu dönemde 216 oldu.” Yorumsuz, sağlık emekçilerini dahi koruyamayan salgın yönetimi… Kötü yönetilen salgının bedelini emekçiler, sağlık emekçileri ödüyor.
  • Pandemide tırmanış devam ediyor. Toplam vaka sayısı 69.2 milyonun üzerinde, toplam can kaybı da 1 milyon 575 bin civarında. Küresel aktif vaka sayısı yükselerek 19.7 milyonu üzerine çıktı. Küresel aktif vaka sayısı pandeminin daha da büyüyeceğini gösteriyor.
  • Dünya genelinde son 24 saatte yeni vaka sayısı 643 bin 472 kişiye, günlük can kaybı ise 12 bin 260 kişiye yükseldi.
  • Yeni vaka bildiriminde Avrupa ve Asya birinciliğimiz, dünya üçüncülüğümüz sürüyor. Dünya genelinde yeni vaka bildiriminin yüksek olduğu ülkeler şunlar: ABD (225.4 bin), Brezilya (54.2 bin), Türkiye (31.7 bin), Hindistan (26.4 bin), Rusya (26.2 bin), Almanya (23.9 bin), İngiltere (16.6 bin), Fransa (14.6 bin), İtalya (12.8 bin), Ukrayna (12.6 bin), Polonya (12.2 bin), Meksika (11 bin) ve İran (10.2 bin).
  • Türkiye’de resmi istatistikler dahi rekor üstüne rekor kırıyor. Günlük can kaybı 200’ün üzerinde, vaka ise 30 binin üzerinde seyrediyor. Dahası bu düzeylerinde hızla aşılacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de son 24 saatte 31.712 kişide Covid-19 tespit edilirken, 217 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Toplam vefat sayısı ise 15 bin 531’e yükseldi. Sağlık Bakanlığı hasta-vaka ayrımına devam ediyor, yeni hasta sayısı düşmüyor, son 24 saatte yeni hasta sayısı 6 bin 213 kişi, toplam hasta sayısı da 552 bin 304 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı hedeflenen şekilde 200 binin üzerinde, 204 bin. Toplam vaka sayısı ve aktif hasta sayısı turkuaz tabloda paylaşılmıyor. Günlük olarak bu istatistikleri Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.
  • Worldmeters’a göre toplam vaka sayısı 925 bin 342’ye yükseldi. Sağlık Bakanlığı’nın paylaşmadığı aktif hasta sayısını da sayısı 462 bin 250 kişiye yükseldi. Ağır hasta sayısı 5 bin 882, aktif hastaların içinde ağır hastaların oranı yeni vaka bildirimdeki ciddi artış ile % 1.3 seviyelerine kadar düştü. Buna rağmen ağır hasta oranı hala dünya ortalamasına göre 2.5 kat daha yüksek! Sağlık Bakanı Koca sonunda toplam vaka sayısını toplam vaka sayısını açıkladı: 1.5 milyonun üzerinde… Aktif hasta sayısındaki çelişkili durum ise devam ediyor.
  • Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, koronavirüs salgınına ilişkin yaptığı açıklamada, “Bundan önce zirve olan nisan ayına göre, günlük vaka sayısında 5 kattan fazla, vefatlarda % 55 artış bulunmaktadır. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız ciddi yük altında. Test kapasitemizi artırdık. Bugün test sayımız 20 milyonu buldu. Pozitif vaka sayımız 1 buçuk milyonu aştı. Bunların 550 bini belirgin hastalık geçirdi. 15 bini aşkın insanımızı kayıp verdik. Hatay, Adana, Samsun, Antalya, Mersin ve Ordu’da vaka sayılarımız artmaya devam ediyor. Hastanelerimiz, yoğun bakımlarımız ciddi yük altında. İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Konya, Sivas, Kahramanmaraş ve Gaziantep’te vaka artışları düşmeye başladı’’
  • İzmir Valisi Yavuz Selim Köşgerkentte yeni tip Koronavirüs (Covid-19) vaka sayılarının 30 Ekim’de yaşanan deprem ile yükselişe geçtiğini ancak son bir haftada alınan tedbirlerle yeni vaka sayılarında % 25 civarında azalma gözlendiğini bildirdi. Köşger, “Kent genelinde bulunan hastanelerimizde yatak sayımız ve yoğun bakım sayımız yeterli. Sağlık Bakanımızın da açıkladığı gibi hastanelerimizde yoğun bakım doluluk oranı % 83 civarında. 550 ventilatör cihazımız var. Bunlardaki doluluk oranı yaklaşık % 50 oranında. Depremin ardından hastanelerde tedavi gören vatandaşlarımızın sayısı artmıştı ama kurallara uyuldukça orada da çok şükür normale dönüyoruz.” ifadesini kullandı.
  • Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu Eşsözcüsü Dr. Samet Mengüç, vahim tablodan AKP’yi sorumlu tuttu: “Salgındaki vahim tablonun ana sorumlusu sermaye grubunun çıkarlarını gözeten AKP’dir” dedi. Mengüç, pandemi ile mücadele kapsamında yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:

* Yeni bütçe düzenlenmesi yapılmalıdır.

* Kamusal sağlık politikalarına geçilmeli, koruyucu ve önleyici hizmete dayalı sağlık hizmetleri öncelenmelidir.

* Kamu özel ortaklığına dayalı başta şehir hastaneleri olmak üzere tüm projelerin antlaşmaları iptal edilmeli ve kamulaştırılmalıdır.

* İnsan hareketleri ve yer değiştirmeler en aza indirilmeli, yoğun nüfus hareketleri olan alışveriş ve iş mekanları minimum kapasitede çalışmalı hatta zorunlu üretim dışındaki tüm çalışma ortamları pandemi kontrol altına alınıncaya kadar kapatılmalıdır.

* Sağlık alt yapısı güçlendirilerek, ihtiyaç duyulan oranda sağlık çalışanı istihdamı hızla sağlanmalıdır.

* Sağlık çalışanlarının kişisel korunmaları eksiksiz sağlanmalı, çalışma koşulları ve çalışma süreleri yeniden düzenlenmelidir.

* PCR testleri yaygınlaştırılmalı, karantina ve izolasyon eksiksiz uygulanmalıdır.

* Yoksul ve kalabalık ortamlarda yaşayan temaslı veya şüpheliler kamu kuruluşlarında izolasyon mekanizmaları ile istihdam edilmeli ve her türlü ihtiyaçları kamu tarafından karşılanmalıdır.

* Zorunlu ihtiyaçlar olan gıda, beslenme, barınma, su ve elektrik gibi ihtiyaçlar devlet tarafından karşılanmalıdır.”

  • İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, pandemiye yönelik yeni destek paketini açıkladı: sağlık çalışanlarının toplu taşıma ve İSPARK’tan ücretsiz yararlanma süreleri uzatıldı. Dar gelirlilere sosyal destek kapsamında gıda kolisi gönderilecek ve 20 bin alışveriş kartı da ihtiyaç sahiplerine dağıtılacak. İBB’ye ait gayrimenkullerde kira ve ecremisili ödemeleri, kısıtlamalar süresince faizsiz olarak ertelenecek. Sokakta yaşayan vatandaşlarımız İBB’ye ait kapalı ve korunaklı alanlarda özenle konaklayacaklardır. Sokak hayvanlarına kısıtlama döneminde mama desteği sağlanacaktır.
  • Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şube Eşbaşkanı Şükran İçöz, “Antalya için durum oldukça ciddi. Turizm sezonu kapandığı için Sağlık Bakanlığı da artık bu gerçeği saklama gereği duymuyor. Vaka sayıları ve yoğun bakım doluluk oranları her geçen gün artıyor. ‘Hayat Eve Sığar’ uygulamasından görüleceği üzere neredeyse tüm şehrin rengi kırmızı.” dedi.
  • Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şubesi, koronavirüs salgınında kentteki vaka ve ölüm sayılarına dair sendika binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan SES Mersin Şubesi Eşbaşkanı Özge Göncü, “Sağlık Bakanı pazar günü sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayla da Mersin’in yüksek risk ve vaka artışının en fazla olduğu 5 il arasında yer aldığını belirtmişti. Sağlık Bakanı Mersin’de yoğun bakım doluluk oranı % 74 olduğunu açıklamıştı ancak biz ve hasta yakınları yoğun bakım ve servis yataklarının doluluk oranın % 100 olduğunu söylüyoruz. Acil servislerde de boş yatak bekleyen hastalar var.” dedi.
  • Diyarbakır Sağlık Platformu, Kovid-19’dan yaşamını yitiren sağlık çalışanları için Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde anma etkinliği düzenledi. Sağlık emekçilerinin katıldığı etkinlikte, “Ölmek değil, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” yazılı pankart açıldı. Anmada konuşan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, pandeminin tüm yıkıcı etkisinin devam ettiğini söyledi. Her gün, her saat bir sağlık emekçisinin yaşamını yitirdiğini ifade eden Turan, sadece geçen hafta Diyarbakır’da 3 sağlık emekçisinin hayatını kaybettiğini dile getirdi.
  • Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikaları (SES) İzmir Şubesi, sağlık çalışanlarının koşulları ve mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin açıklama yaptı. Konak Eski Sümerbank önünde yapılan açıklamaya Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İl Eş Sözcüsü Mehmet Sabri Gül, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı sendika yöneticileri ve siyasi parti temsilcileri katıldı. “Salgının yükü arttıkça tükeniyoruz” ve “Artık Yeter! Acil Taleplerimiz Karşılansın” yazılı pankartların açıldığı açıklamada, “Vekillere değil, sağlıkçılara test”, “Çalışma saatlerine adalet istiyoruz”, “Alkışlar balkonunda haklar askıda kaldı” ve “Korona değil kapitalizm öldürüyor” yazılı dövizler taşındı.
  • Büro Emekçileri Sendikası (BES) Ankara 1 ve 2 Nolu şubeleri, salgın ve işçi arasında sıkışan büro emekçilerinin sağlık ve yaşam haklarının korunmasına dair basın toplantısı düzenledi. BES Ankara Şubesinde gerçekleşen toplantıda salona “Sağlık ve yaşam hakkı için 28 günlük tam kapanma” pankartı asıldı. Toplantıda konuşan BES Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Ercan Erdoğan, “Salgının pik yaptığı bir süreçte büro emekçilerinin hayatı riske edilirken hizmet verdiğimiz yurttaşlarımız açısından da aynı risk söz konusu” dedi.
  • Sağlık Emekçileri Sendikası Aydın Şubesi Eşbaşkanı Öznur Özağaç: “Bir ayda 400 sağlık emekçisi virüse yakalandı, yoğun bakım servislerinde ise doluluk oranı % 70’e ulaştı.”
  • İçişleri Bakanlığı’ndan 81 ilin valiliğine gönderilen ‘Olta Balıkçılığına Yönelik Tedbirler’ konulu genelgeye göre, olta balıkçıları sahillerde, aralarında en az 3 metre mesafe bırakacak. Gerekli yer işaretleri belediyeler tarafından yapılacak. Her bir alan için zabıtalar, alan sorumlusu olarak belirlenecek.
  • Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Şubesi (Transparency Int’lTR), 2020 yılı şeffaflık ödüllerini 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü kapsamında açıkladı. 2020 Şeffaflık Ödülü’ne kurumsal alanda Türk Tabipleri Birliği (TTB) layık görüldü. Dernek, TTB’ye verilen ödülle ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Küresel salgın, şeffaflığın yaşamsal önemini çarpıcı bir biçimde ortaya koymuştur. Süreç yalnızca salgın verilerinin değil, karar alma süreçlerinin de şeffaf olmasının toplum adına ne kadar büyük bir kazanım olduğunu göstermiştir. Türk Tabipleri Birliği sahada halk sağlığı, kamuoyu önünde de şeffaflık ve veriye dayalı katılımcı karar alma mekanizmaları için gurur verici bir mücadele yürüterek sivil toplum örgütlerinin demokrasi adına ne kadar vazgeçilmez olduğunu tekrar göstermiştir. Kurumsal kategoride 2020 Şeffaflık Ödülünü Türk Tabipleri Birliği’ne sunuyor ve tüm sağlık çalışanları ile birlikte bir kez daha şeffaflık talep ediyoruz.”
  • Uluslararası Af Örgütü tarafından hazırlanan raporda, insan hakları ve özgürlüklerinin koronavirüs salgınından etkilendiği kaydedildi. Raporda, Türkiye’de dahil olmak üzere birçok ülkede basın özgürlüğünün kısıtlandığı aktarıldı. Son yıllarda insan haklarında iyileşmeler kaydedildiğini, ancak şimdiyse Covid-19’un büyük adaletsizliklere yol açtığını ifade eden Beeko, sözlerini “Pandemiden iki, üç, dört yıl geriye dönme tehlikesi bulunduğu aşikar” diye sürdürdü. Otoriter hükümetlerin sayısının arttığına işaret eden Af Örgütü Almanya Temsilcisi Markus Beeko, bunun da sivil topluma kısıtlamaları beraberinde getirdiğini belirterek “Pandeminin geriye dönüşü hızlandırdığını görüyoruz” dedi. Beeko, insan haklarının kriz durumlarında aslında bir koruma işlevi görmesi gerektiğini vurgulayarak “İnsan hakları, İkinci Dünya Savaşı’na ve Yahudi Soykırımı’na bir yanıttı.” değerlendirmesini yaptı. Beeko, salgının Almanya’da da özgürlükleri etkilediğini ifade ederek alınan önlemler nedeniyle dolaşım ve toplanma özgürlüğü gibi hakların kısıtlandığını söyledi.
  • Taksim’de yapımı devam eden Atatürk Kültür Merkezi şantiyesinde mangal partisi düzenlendi. Koronavirüs tedbirlerinin hiçe sayıldığı etkinlikte mangal başında uzun kuyruklar oluştu. Tepki çeken olayın ardından konuya ilişkin açıklama yapan yapan İnşaat-Sen, “Koronalı mangal partisi düzenleyen Sembol İnşaat tedbirsizliğinin, ciddiyetsizliğinin cezasını çekmelidir.” dedi.
  • Kayseri’nin Yahyalı ilçesine bağlı 150 haneli Kapuzbaşı köyü, koronavirüs vakaları nedeniyle karantinaya alındı. Virüsün, 5 gün önce bir evde kış için ekmek yapan kadınlardan birbirlerine bulaştığı öğrenildi.
  • Konya Sarayönü Devlet Hastanesi’nde görevli Doktor Mustafa Dilmaç, Sağlık-Sen Konya Şube Başkanı ve Sarayönü Devlet Hastanesi Başhekimi Ahmet Uzunay’ın polikliniği basıp üzerine yürüdüğünü ve tehditler savurduğunu iddia etti. Konya İl Sağlık Müdürlüğü’ne Uzunay hakkında şikayette bulunan Dilmaç, sürgün edildiğini de açıkladı.
  • Hollanda hükümeti, ülkedeki gençlerin Koronavirüs salgını nedeniyle yaşadığı yalnızlık, kaygı ve depresyon sorununu ortadan kaldırmak için bütçeden 58,5 milyon Euro ayırdı. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, salgın nedeniyle gençlerin geçmişe oranla birçok yaşam alanından vazgeçmek zorunda kaldığını belirterek, bu dönemde diğer yaş gruplarına göre yalnızlık, üzüntü ve kaygı gibi ruh sağlığı sorunlarıyla daha fazla karşılaştıklarını söyledi.
  • ABD’nin Nevada eyaletinde, artan Covid-19 vakalarına yetişmekte zorlanan bir hastane otoparkını kullanmaya başladı. Otoparktan dönüştürülen hastane 12 Kasım’da hizmete girdi. O tarihten beri 265 hasta tedavi edildi. Bu birimde uzun süre tedavi ihtiyacı olmayan hastaların yatırıldığını belirten hastanenin başkanı Tony Slonim, “Şimdiye kadar hiç görmediğimiz bir yoğunluk var. Bu nedenle bu yola başvurduk.
  • Rusya Tarım Ürünleri Denetim Ajansı’ndan yapılan açıklamaya göre Antalya ve İzmir’den domates ve biber sevkiyatı yapılması yasaklandı. Gerekçe olarak ise bu ürünlerde pepino mozaik virüsü, domates lekeli solgunluk ve kahverengi meyve buruşukluk virüsünün saptanması gösterildi.
  • İngiltere’de yapılan bir araştırmada, enfekte bir kişinin maske takmadan hapşırması durumunda siperliğin Coronavirus’e karşı koruma sağlamadığını ortaya çıkardı. İngiliz araştırmacılar, 1 metre uzaklıkta bulunan birinin hapşırmasıyla damlacıkların yüz siperi takan kişiyi nasıl etkilediğini görselleştirmek için akıllı bilgisayar kullandı. Önceki araştırmalarda  siperliklerin aerosolleri yakalamada da işe yaramadığını ortaya çıkarırken son araştırma da siperlik takan enfekte bir kişinin virüsü hâlâ yayabileceğini gösteriyor.
  • Tayvan’da karantinada olduğu otel odasından sekiz saniyeliğine çıkan kişiye 100 bin Tayvan doları (28 bin lira) ceza verildi. Sağlık yetkileri Tayvan’ın karantina kurallarına göre kimsenin odasından çok kısa bir süreliğine de olsa çıkamayacağını, çıkarlarsa ceza verileceğini vurguladı. Kaohsiung şehrinde toplam 3 bin oda kapasiteli 56 karantina oteli bulunuyor. 23 milyon nüfuslu Tayvan salgının başından beri virüsle mücadelede örnek gösterilen ülkelerden biri. Salgının patlak verdiği Çin’e yalnızca 130 kilometre uzaklıkta olmasına ve Çin dışında vaka bildirilen ilk iki ülkeden biri olmasına rağmen virüs yayılımını kontrol altına almayı başardı. Bu başarısında ada ülkesi olmasının da payı olmasına karşın en büyük avantajı yetkililerin çok hızlı harekete geçmesi oldu. 31 Aralık 2019’dan itibaren Wuhan’dan gelen yolcuların izlenmeye başladığı ülkede marta gelindiğinde ise oturma vizesi olanlar dışında tüm yabancıların ülkeye girişi yasaklanmıştı. Ülkede toplam vaka sayısı 716, can kaybı ise yedi olarak bildirildi.

AŞI TARTIŞMALARI

  • Britanya ve Bahreyn’den sonra Kanada, Pfizer/BioNTech aşısını onayladı.
  • Britanya’nın  İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu, “belirgin” alerjik reaksiyon geçmişi olan kişilerin Pfizer ve BioNTech’in geliştirdiği Koronavirüs aşısını olmaması gerektiğini söyledi. İlaç Düzenleme Kurumu, aşı olan iki kişide alerjik yan etkiler oluştuğunu ancak durumlarının şu an iyi olduğunu duyurdu.
  • Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Alman biyoteknoloji firması BioNTech, Avrupa İlaç Ajansına (EMA) siber saldırı düzenleyen hackerlerin Kovid-19 aşısı sunum verilerine yasa dışı olarak erişim sağladığını bildirdi. Halkların Aşı İttifakı adlı oluşum, varlıklı ülkelerin Covid-19 aşısını stoklamaya başladığını ve bu yüzden en yoksul ülkelerin aşılamada güvenli bir düzeye ulaşamayacağını söylüyor. Aşı İttifakı’na göre 70’e yakın düşük gelirli ülkede bu yüzden nüfusun ancak onda biri aşılanabilecek. Üstelik bu öngörü, önde gelen ucuz aşı projelerinden Oxford-AstraZeneca’nın, ürettiği aşıların yüzde 64’ünü gelişmekte olan ülkelere vereceği sözünü de hesaba katıyor. Covax adıyla bilinen aşı adaleti örgütlenmesi 700 milyon doz aşının, başvuran en düşük gelirli 92 ülkeye dağıtılmasını güvence altına almayı başardı. Fakat bu plana rağmen, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Oxfam, ve Adalet Şimdi (Global Justice Now) örgütlerinin de içinde olduğu Halkların Aşı İttifakı adlı oluşum, yoksul ülkelerin nüfusuna yetecek aşı olmadığını söylüyor ve daha fazla üretim yapılabilmesi için aşı üreticisi şirketlerin teknolojilerini paylaşmaları çağrısı yapıyor. Dünya nüfusunun yalnızca % 14’ünü barındıran zengin ülkelerin şu anda gelecek vaad eden aşıların % 53’ünü sipariş ettikleri kaydediliyor. Yardım kuruluşu Oxfam’ın sağlık politikasından sorumlu Anna Marriott “Hiç kimse içinde yaşadığı ülke ya da cebindeki para yüzünden hayat kurtaran bir aşıdan mahrum olmamalı.” diye konuştu. “Fakat bir şeyler radikal şekilde değişmezse dünya çapında milyarlarca insan yıllarca güvenli ve etkili bir Kovid-19 aşısına erişemeyecek” diye sürdürdü. Halkların Aşı İttifakı, Kovid-19 aşısı üzerinde çalışan büyük ilaç şirketlerini, kullandıkları teknolojiyi ve patentlerini paylaşmaya çağırıyor ve bu yolla milyarlarca doz aşı üretilebileceğini ve dünyada ihtiyacı olan herkese ulaşabileceğini savunuyor. İttifak bunun Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından oluşturulacak bir teknoloji erişim havuzu oluşturulması yoluyla gerçekleştirilebileceğini de söylüyor.
  • ABD’nin 46’ıncı Başkanı seçilen Joe Biden, 20 Ocak’ta görevi aldıktan sonraki 100 gün içinde 100 milyon kişinin aşılanacağı taahhüdünde bulundu.
  • Koronavirüse karşı geliştirilen bir dizi aşının yüksek etki oranı sağlaması, dünyada rahatlamaya sebep oldu. Ancak uzmanlar, aşı yaptıranların tedbirleri bırakıp maskeleri çıkarmaması gerektiğini vurguluyor. Zira, aşıların, virüsün yayılmasını engelleyip engellemeyeceği hâlâ net olarak bilinmiyor. Yani, aşı yaptıran bir kişi kendisi hastalanmayacağı için virüsü farkında olmadan başkalarına bulaştırabilir. New York Times gazetesine konuşan bir dizi bilim insanı, aşı yaptıran kişilerin ‘gizli bulaştırıcılara’ dönüşmesinden ve yaşadıkları yerlerdeki aşı olmamış kişileri riske atmasından endişeli olduklarını söyledi.
  • CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Çin’le sözleşmesi yapılan Covid-19 aşısının Türkiye’ye geldiğini ve 10 gündür el altından AKP’li siyasilerle yakınlarına aşı yapılmaya başlandığını öne sürdü. Emir, şunları söyledi: “Çin aşısı 10 gündür Türkiye’de. Aşıyı getiren firma da her zamanki gibi yine Keymen İlaç oldu. Aşı 10 gündür el altından AKP’li siyasilere, aile dostlarına, nüfuzlu kişilere ve tanıdıklara yapılmaya başlanmış bile. Günlerdir aşının nasıl geleceğini, sözleşmenin detaylarını, aşının fiyatını soruyorduk. Bakanlık da toplumu bilgilendiriyor gibi yapıp aslında hiçbir bilgi vermiyor ve süreci kapalı bir şekilde yürütmeye devam ediyordu. Şimdi, bakanlığın süreci neden kapalı bir şekilde götürdüğü ortaya çıkmış oldu.”
  • Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile konuştuk. Sorunun aşı sayısı değil o aşıların ne zaman teslim edileceği olduğunu söyledi. “Biz yaz gelmeden 100 milyon doz aşı ile 50 milyon vatandaşımızı aşılamak istiyoruz” dedi. “Ortalıkta dolaşan listelerdeki dozları o ülkelere ne zaman verecekler kimse sormuyor. Yangın var. Bize Nisan’a kadar lazım.” dedi. Bakan Koca Biontech’ten de 25 milyon doz aşı geleceğini açıkladı. Bakan Koca, Çin’de üretilen Coronavac aşısı hakkında, “Beğenmezsek ödeme yapmayacağız bu aşıya. Bu şekilde aşı anlaşması yapabilmiş tek ülkeyiz. Siparişimizi verirken bunu anlaşmaya koyduk. Bizdeki sonuçlar yeterince etkin olmaz ise aşıları iade etme ve beş kuruş bile ödememe hakkımız var. Böyle bir anlaşmayı, herhangi bir aşı firması ile yapabilmiş başka ülke yok.” ifadelerini kullandı.
  • Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), koronavirüs (Covid-19) aşısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı. SES, toplumsal bağışıklık açısından çok önemli olan aşıyla ilgili emek ve meslek örgütlerinin sürece dahil edilmesi çağrısı yaptı. Aşıyla ilgili son günlerde yürütülen tartışmaların gittikçe arttığına değinilen açıklamada, “Hükümetin pandemi sürecinde yaşadığı olumsuz pratik, sağlık emekçileri ve halk nezdinde düştüğü güvensiz durum pandemiyle mücadelede en önemli başlıklardan olan bağışıklama yöntemine yani aşıya karşı da ciddi bir güvensizlik oluşturmaktadır” denildi. Açıklamanın devamında şu talepler sıralandı:

*Bağışıklamanın öneminin en fazla farkında olan ve virüs yüküne en fazla maruz kalan, en çok hastalanan ve hayatını kaybeden grup olan sağlık emekçilerinin Kovid’e karşı geliştirilen aşılarla ilgili doğru ve güvenilir bilgilendirilmesi gerekmektedir. Halkın bilgilendirilmesine temel katkıyı sağlık emekçilerinin sunduğu hesaba katıldığında konunun önemi daha da net anlaşılmaktadır. Bunun için de sağlık alanındaki emek meslek örgütlerinin temsilcilerinin içinde yer alacağı yeni bir Pandemi ve Aşı İzlem Kurulu kurulmalıdır.

*Faz-3 çalışmaları tamamlanıp toplumla paylaşılmadan aşı yapılmasına başlanmamalıdır. Şirketler değil bağımsız akademik izlem grupları açıklama yapmalıdır.

*Aşıların ticari bir meta haline getirilmemesi, şirketlerin kar edeceği bir alana dönüştürülmemesi ve altyapısı uygun olan tüm ülkelerce üretilebilmesi için patente tabi tutulmamalıdır. Bu konuda Türkiye de uluslararası düzlemde baskı unsuru olmalı ve DSÖ başta olmak üzere BM, AB gibi kurumlar nezdinde girişimler yapmalıdır.

*Tüm topluma yetecek kadar aşı tedarik edilmeli ve yapılacak tüm aşılar ücretsiz olmalıdır.

*Sağlık Bakanlığı’nı bir an önce sağlık alanındaki emek ve meslek örgütlerine kulak vermeye davet ediyoruz.”

  • Sağlık Bakanı Koca Bilim Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada aşı ile ilgili şunları söyledi:
  1. “Tüm dünya yarışta öne geçmiş aşılara odaklanmış durumda. Ülke olarak ekonomik yükü dikkate almaksızın güvenirliği ve etkisi kanıtlanmış, en kolay ve en yaygın uygulanan aşılardan başlayarak alternatif aşıları temin etmek için büyük gayret gösterdik. Sözleşmesini imzaladığımız inaktif virüs aşısının teslimatı önümüzdeki birkaç gün içinde yapılacak. Kademeli olarak şimdilik 50 milyon doz gelecek.
  2. “mRNA aşısı (Pfizer-BioNTech aşısı) için de görüşmelerimiz devam ediyor. Daha geç olarak teslimatı yapılmasının ötesinde, sınırlı miktarın üzerinde temin garantisi verilememektedir. Bu konuda görüşmelerimiz ve ısrarımız devam etmektedir. Türkiye’nin standartlarına uygun olabilecek diğer alternatif aşılar için de görüşmelerimize devam ediyoruz.
  3. “Aşıyı teslim aldığımızda öncelikle uluslararası akreditasyonu olan halk sağlığı ile tıbbi cihaz ve ilaç kurumları tarafından, ülkemize ithal edilen diğer tüm aşılarda uygulanan testler yapılacaktır. “Ülkemiz standartlarına uygun bulunduğu takdirde erken kullanım izni verilecektir. Aşıların uygulanmasına bu aşamadan sonra izin verilecektir.
  4. “Çalışmalar olumlu sonuç verirse, yerli aşımızda nisan ayında faz 3 ve yaygın uygulama aşamasına geçebilmeyi umuyoruz. Yaptığımız sözleşme gereği önümüzdeki hafta içinde ilk kısmını teslim almayı umduğumuz aşı inaktif virüs aşısıdır. Yerli aşımız da aynı teknolojiye sahiptir.
  5. “Bilim Kurulumuzca çeşitli nüfus grupları arasında enfeksiyon oranı, ölüm oranı riski göz önüne alınarak belirlenen önceliklere göre aşılama yapılacak. Aşı 14-21 gün arayla iki doz halinde uygulanacak. Aşı kampanyası kapsamında vatandaşlarımıza bedelsiz olarak verilecek. Aşı yaptıran vatandaşlarımız sisteme aşıyı yapan sağlık kuruluşumuz tarafından kaydedilecek. Test sonucu ve temaslılarda olan gibi, aşı olan vatandaşlarımız da merkezi veri tabanından takip edilecek.
  6. “Aralık, Ocak ve Şubat aylarında yoğun aşıya erişimi çok önemsiyoruz. Binlerce, yüz binlerce aşı siparişi verdiğini söyleyen ülkelerin aşı teslim sürelerine bakmak lazım. İlk 3 aylık zaman diliminde bu teslimatların yüksek olmadığını görürsünüz. Bize nisan ayından sonra teslim edilecek aşıya ihtiyacımız yok. O nedenle biz aşıya erken ulaşmayı istedik.
  7. “Bir de aşının özellikle güvenilir ve etkin olmasını hedefliyoruz. Güvenilirlik anlamında da bildiğimiz bugüne kadar aşılarımızın geleneksel inaktif aşı yöntemi olduğunu biliyoruz. Sinovac aşısı ise bu anlamda çocukluk çağı aşılarımızı da üreten, 6 tane farklı aşıyı bugüne kadar üreten, 10 yıldan fazla zamandır aşı geliştirmeyle ilgilenen bir firma. Şu an aşıyı geliştirdiğini söyleyen birçok firmanın aşı geçmişleri olmadığını da bilelim. Sinovac en erken faz 3 çalışmasına geçen aşıydı. Dolayısıyla yaygın yapıldığını ve güvenilir olduğunu bilebildiğimiz bir aşıydı. İstediğimiz kadar alamadık. Marttan sonra istersek Sinovac dahil birçok aşıyı alabiliriz. Özellikle Türkiye’nin bir, iki veya üç ay içinde dünyanın birçok ülkesinden daha fazla aşıya sahip olduğunu, sipariş veren ülkelere bakın görmüş olursunuz. Aşının zorunlu olmasını şimdilik düşünmüyoruz. Daha çok vatandaşımızı ikna ederek kitlesel aşılamayı yapma hedefindeyiz. Vatandaşımıza aşının güvenilirliği ve etkinliği izah edilirse farklı yaklaşılacağına inanmıyoruz.
  • Virolog Tareen: 200’e yakın Covid-19 aşısı geliyor

Tareen, “Bilim tarihinde ilk defa bu hızda ama güvenilirlikten ödün vermeden bir aşının geliştirilmesine tanık oluyoruz. Önceki gelişmeler, yatırımlar ve hükümetlerin bürokrasiyi hızlandırması sayesinde seneler süren aşı çalışması, bir sene sürüyor” dedi. “Bunun temelinde 3 sebep var. Teknoloji, bürokrasinin hızlandırılması ve yatırımlar. En önemlisi teknoloji. Bundan önce en hızlı bulunan aşı 1940’lardaki kabakulak virüsü aşısıydı ve üzerinde 4 sene çalışıldı. 1980’lerde ilk AIDS pandemisi çıktığında virüsü anlamak, sekansını çözmek 3 yıl sürdü. Günümüz teknolojisi ise çok farklı. Covid-19 virüsünü anlamak ve sekansını çözmek sadece 10 gün sürdü.”

“Tedirgin edici yanı başımıza geldiğinde hastalığın nasıl seyredeceğini bilmememiz. Ancak aşı olduğumuzda ne olacağını az-çok biliyoruz. Bağışıklık kazanacağız ve en fazla geçici yan etkiler görülecektir.”

Pfizer/BioNTech, Moderna ve AstraZeneca/Oxford’un Covid-19 aşılarının 2’şer doz uygulanmasına ilişkin; “Tamamen virüsün biyolojisi ile ilgili. İlk doz vücutta belli seviyede antikor oluşturuyor. Bu antikor seviyesi düşük ve kısa ömürlü oluyor. İkinci doz, doğru zamanda verilirse o zaman bu antikor miktarı artırılıp, uzun ömürlü olması sağlanıyor. İki doz olmasının nedeni bu. Gelecekte tek doz yetecek mi, onu zamanla anlayacağız çünkü arkadan 200’e yakın aşı geliyor.”

Grip aşısı gibi her yıl tekrarlanma ihtiyacına yönelik: “Grip virüsü ile korona virüsler çok farklı. Grip virüsleri mutasyona uğrayabilen, değişebilen bir virüs. Öte yandan korona virüsün içinde mutasyon pek olmuyor. Tahminim her sene aşı olmamız gerekmese de, belki de belli bir zaman aralığında tekrar aşı olabiliriz.” (https://m.bianet.org/bianet/yasam/235711-virolog-tareen-200-e-yakin-covid-19-asisi-geliyor)



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...