Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 14 NİSAN 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 14 NİSAN 2020

GÜNDEM

  • Sokağa çıkma yasağının kalkması ile beraber birçok ilde çarşı, semt pazarları ve marketlerde yoğunluk yaşanırken, fiziksel mesafe kuralı hiçe sayıldı.
  • Erdoğan haftasonu sokağa çıkma yasaklarının devam edeceğini açıkladı.
  • DEV YAPI-İŞ Avrupa Yakası Temsilcisi olan Hasan Oğuz, Galataport şantiyesinde çalışırken; 3 Nisan’da şantiyede 3 covid-19 pozitif işçi tespit edildi.7 Nisan ‘da kalp krizi geçiren Hasan Oğuz’un  tüm belirtilerinin Covid-19 ‘la uyumlu, tedavisinin de buna göre yapıldığı ölüm sebebinin bulaşıcı hastalık olduğu belirtildi.
  • Grup Yorum üyelerinin ölüm orucu eylemi devam ediyor.
  • Kargo şirketi çalışanları bir mahalleye gelen 200 kargonun salgın süreci ile 500lere çıktığını, işlerinin doğası gereği risk altında olduklarını, yeterli koruyucu ekipman olmadığını, yeni çalışan alınmadığını ve bu dönemde acil ihtiyaç olmayan ürünleri taşımanın güçlerine gittiğini belirterek, bu ürünlere kısıtlama getirilmesini talep ettiklerini söyledi.
  • Kayseri’de belediye otobüslerinde görevli bazı servis personeli ve şoförlerde koronavirüs tespit edildi.
  • TBMM’de yeni infaz yasası görüşmeleri devam ediyor.
  • Vakıfların sanal ortamda yaptığı toplantılar üzerindeki yasak kalktı.9 Nisan’da Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce alınan karar uyarınca vakıflar tarafından sanal ortamda yapılanlar da dahil olmak üzere tüm toplantılar 1 Temmuz 2020’ye kadar durdurulduğu açıklanmıştı. Ancak, bakanlık aynı gün yayınladığı yeni bir tebligatla, söz konusu yasağı geçersiz kıldı.
  • İspanya hükümeti vaka ve ölüm oranlarının azalması ile salgının zirve noktasını aştığı gerekçesiyle ekonomi için karantinayı hafifletti. Bazı iş kollarına ekonomik endişeler sebebiyle iş başı yaptırıldı. Yerel yönetimler ise hükümete ikinci dalga uyarısında bulundu.

MEVCUT DURUM

  • Dünya genelinden korona virüs vaka sayısı: 1.920.918, iyileşen hasta sayısı: 453.289, yaşamını yitirenler: 119.686
  • Türkiye’de vaka sayısı: 61.049, iyileşen hasta sayısı:3957, yaşamını yitirenler: 1296
  • Adalet Bakanı Gül, 5 açık ceza infaz kurumundaki 17 hükümlüye Covid-19 tanısı konulduğunu, 3 hükümlünün tedavi sırasında hayatını kaybettiğini açıkladı.
  • Adalet Bakanlığı 14 hakim ve savcı, 32 adliye, 34 adli tıp kurumu personelinin koronavirüs testlerinin pozitif çıktığını açıkladı.
  • İBB 433 personelinin Covid testinin pozitif çıktığını açıkladı.
  • Diyarbakır Sağlık Platformu kentte 150’den fazla yurttaşın hastanede tedavi aldığını, 300’den fazla yurttaşın evlerinde karantinada olduğunu, 14 yurttaşın yaşamını yitirdiği bilgisini paylaştı.
  • Vladimir Putin Rusya’da koronavirüs ile ilgili durumun kötüye gittiğini, hasta sayısının ve özellikle ağır vaka sayısının arttığını söyledi.
  • Güney Kore’de virüsten iyileşip tekrar hasta olan 116 vaka çıktı.
  • Fransa’da karantina süresi 11 Mayıs’a kadar uzatıldı . Koronavirüs nedeniyle son 24 saatte 574 kişi hayatını kaybetti. Ülkede toplam can kaybı ise 15 bine yaklaştı.
  • Rize’de dört mahalle 15 Nisan’da karantinaya alınacak. Rize İl Hıfzısıhha Meclisi bugünkü toplantısında Kalkandere ilçesi, Medrese, Aksu, Yukarı Tatlısu, ve Aşağı Tatlısu mahallelerinin, Covid-19 vakalarının artması nedeniyle 15 Nisan saat 08:00’den itibaren giriş çıkışlara izin verilmeyerek, karantinaya alınmasına karar verdi.
  • Türkiye’de Vefat/Vaka sayısı oranının 4 Nisan -13 Nisan arası 0.021 olması bilimsel olarak gerçek tablonun yansıtılmadığının kanıtı olduğuna dair fikriyatlara neden oldu.
  •  DSÖ farklı ülkelerden 70 aşı çalışmasının bulunduğu, üçünün insanlı testlere başladığı bilgisini paylaştı.

ÖNLEME VE KORUMA

  • İzmir Büyükşehir Belediyesi korona salgınında evden çıkmayan yurttaşlar için  ‘seyyar pazar‘ uygulaması başlattı. Proje kapsamında soğan, patates, limon, elma ve portakal gibi ürünlerde fiyat belirlemesi yapılarak dağıtıma başlandı.
  • İstanbul veAnkara’da yeni toplu taşıma tedbirleri alındı.
    • İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bilim Kurulu; Hasta olanların tanısının konması, onların izole edilmesi, temaslıların taranması ve yakınması olan herkese test uygulanabilmesi sağlanmalı, hastane tedavisi gerekmeyen hastaların izolasyonuna ağırlık verilmelidir. Toplumsal hareketliliğin kısıtlanması durumunda düzenli geliri olmayanların, günlük kazanabilenlerin, yoksulların mağdur olmamasını sağlayacak düzenlemeler getirilmelidir. Salgının yönetilmesi kurumlar arası işbirliğini zorunlu kılar. İletişim salgın yönetimi ve toplumsal kaygının azaltılmasında anahtar rol oynar.
  • Bursa’da, birden fazla kişi bulunan özel araçlarda maske kullanılmasının zorunlu tutulmasına karar verildi.
  • İstanbul-Beyoğlu Kaymakamlığı, yeni tip koronavirüs nedeniyle bazı caddelerin 14 Nisan itibarıyla 09:00 – 21:00 saatleri arasında yayaların giriş-çıkışlarına kapatıldığını açıkladı.
  • Mor Çatı Vakfı Koronavirüs Salgını Süresince Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İzleme raporunu yayınladı. Raporda, “Başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere, ilgili kurumların salgın nedeniyle ortaya çıkan sorunlara çözümler getirecek bir acil önlem planları olmadığını üstelik var olan mekanizmaların salgın bahane edilerek çalıştırılmadığını gördük.” denildi. 

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • TTB özel sağlık kuruluşunda çalışan hekimlerin ücretlerinin gecikmeli ödenmesi, birçok hekimin ücretsiz izne gönderilmesi, çoğu özel muayenehanenin çalışmasına ara vermek zorunda kalması gibi bir dizi sorun açıklayarak hekimlerin sağlık ve özlük haklarının tehdit altında olduğunu belirtti.
  • Diyarbakır’da 10’dan fazla sağlık çalışanının enfekte olduğu, bir kısmının tedavilerinin halen sürdüğü açıklandı.
  • Ailelerine korona virüsü bulaştırmamak için Zeytinburnu’ndaki Novotel’de konaklayan sağlık çalışanları otelden kovuldu. Yetkililer, “Diğer müşteriler sizden rahatsız oluyor” diyerek sağlıkçılara otelde daha fazla kalmamalarını söyledi.

SAĞLIK MUHALEFETİ

  • TTB Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu pandemi sürecinde asistan hekimlerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, pandemi dolayısıyla artan iş yükü için planlı ve adaletli bir iş bölümü yapılmasını istedi ve asistan hekimlerin taleplerini açıkladı.
  • Ankara Tabip Odası Ankara İli 1.Basamak Sağlık Hizmetleri Pandemi Raporu (ASM-İSM) hazırlandı. ( https://ato.org.tr/news/show/788 )
  • İstanbul Tabip Odası İhtiyacımız Olan ‘ALGI Yönetimi Değil’ SALGIN Yönetimi ‘Türkiye’nin Gerçek Bir Pandemi Mücadele Programı Var Mı? başlığı ile açıklama yaptı. (https://www.istabip.org.tr/5701-ihtiyacimiz-olan-algi-yonetimi-degil-salgin-yonetimi-turkiye-nin-gercek-bir-pandemi-mucadele-programi-var-mi.html )
  • Temmuzda mezun olması gereken tıp fakültesi son sınıf öğrencilerinin durumu stajları yarım kaldığı için belirsizliği devam ediyor. Üniversite yönetimleri de bir karar verebilmek için YÖK’ten yanıt bekliyor. İntörn öğrencileri bu konuda ortak bir metin de hazırladı. Geleceği belirsiz hekimler olarak, önümüzde Tıpta Uzmanlık Sınavı, Devlet Hizmet Yükümlülüğü, Uzmanlık eğitimi gibi birçok stres dolu dönem bizleri bekliyor. Belirsizlik ise bu karmaşayı daha fazla arttırmakta. Sesimizi duyurmak istememizin en önemli nedeni, ülkemiz için bu oldukça zorlu ve yıpratıcı dönemde biz sağlık neferlerine hassasiyetle sahip çıkılması için çağrımızdır. Siz değerli yetkililerimizden en önemli isteğimiz bir an önce bu belirsizliğe son verilmesi mağduriyetimizin bir an önce giderilmesidir.”
  • Urfa Tabip Odası Başkanı Ömer Melik, “Salgınla mücadele bir halk sağlığı sorunudur ve tüm toplumu ilgilendiriyor. Dolayısıyla sürecin daha sağlıklı yürütülebilmesi için bir an önce tüm sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri temsilcileri pandemi kurullarına dahil edilmelidir” dedi.

TOPLUMSAL MUHALEFET

  • 137 kadın ve LGBTİ+ örgüt imzasıyla ‘Koronada Kadınlar Birlikte Güçlü’ bildirisi yayınladı. Bildiride yer alan başlıklar:
    • 1) Üretim durdurulsun, zorunlu olmayan sektörlerde çalışanlara ücretli izin!
    • 2) Ev işi herkesin işi!
    • 3) Karantinada 6284 hayat kurtarır!
    • 4) Erkek şiddeti artarken yetkililer ne yapıyor?
    • 5) Cezaevlerinde kimse virüsle baş başa bırakılamaz! Ama ya kadınların ve çocukların can güvenliği?
    • 6) Hepimiz için sağlıkçıların sağlığı korunsun!
  • Bursa KESK Şubeler Platformu salgınla mücadele bütünlüklü, bilimsel ve şeffaf olunmalı açıklamasında bulundu.
  • KESK; Halk sağlığı tehlikeye atılamaz. Zorunlu ve acil olmayan tüm işler durdurulmalı, infaz yasası her hükümlüye eşit uygulanmalıdır! “YAŞAMAK İSTİYORUZ” sosyal medya kampanya çalışması ile;
    • Ülkenin tüm servetinin %42.5’i nüfusun %1’in elinde! Salgınla mücadele için servet vergisi alınsın !
    • İnfaz yasası her hükümlüye eşit uygulansın.Cezaevindekilere test yapılsın!
    • Yönetemiyorsunuz! Halk sağlığını tehlikeye attınız!
    • Zorunlu ve acil işler dışında işler durdurulsun!
  • Tarım Orkam Sen Merkez Yönetim Kurulu basın açıklamasında bulundu. Yeterli tedbir alınmazsa, virüs mevsimlik tarım işçiler ve çiftçiler arasında da yayılacaktır. Çiftçiler, üreticiler ve mevsimlik tarım işçileri yok sayılıyor. Mevsimlik tarım işçileri,  güvencesiz ve düşük ücretlerle çalıştırıldıkları, barınma, hijyen açısından en riskli kırılgan gruplardan olduğu vurgusunu yaptı. Aynı zamanda yaklaşan dikim ve hasat işinde çalışacak mevsimlik tarım işçisi sayısında pandemi nedeniyle düşüş yaşanacağı ve tarım krizinin de kaçınılmaz olduğunu belirtildi. Önlem olarak taleplerde bulundu.
    • Hijyen ve taşıma maliyetleri gözetilerek devlet desteği sağlanmalıdır.
    • Çiftçinin ürününün tarlada kalmayacağının garantisi verilmelidir.
    • Gübre, mazot ve elektrik fiyatlarında indirim sağlanmalıdır.
    • Çiftçilerin kredi anapara ve faiz ödemeleri faizsiz olarak ertelenmelidir.
  • HDK Ekoloji Meclisi, 10. Dönem 1. Toplantısı, korona karantinasından dolayı internet ortamında gerçekleştirildi. Mevcut ekolojik sorunlar, korona pandemisi ve ekolojik mücadele başlıkları ele alındı.

YENİ YAŞAM

  • ‘Çaresiz Değiliz Ankara Meclisi ‘dayanışma ağı kuruldu. Sosyal medyadan; ’Dayanışma Zinciri Yaşatır ve Güvenle Büyür’ ‘Halk salgın ve çaresizlik karşısında kendi çözümünü ve alternatifini geliştirir‘ paylaşımında bulunarak  tüm gönüllüleri meclise davet ettiler.
  • Paris’te geyikler boş kalan sokaklara indi.
  • Ma Music Akademisi, video konferans ile İranlı müzisyen Parviz Meshkatian’ın ‘Xezan’ şarkısını seslendirdi.Kültür ve sanat çalışmalarına “Sizi müziksiz bırakmayacağız” şiarıyla başlayan Ma Music Akademisi, dünyayı tehdit altına alan koronavirüs salgını günlerinde de faaliyetlerini sürdürüyor.

EKLER

  • Aksu Bora-Nilgün Toker- “Evin kalpsiz dünyanın kalbi olarak dünyanın kıyısında durmadığını feministler hep söylemişlerdi. Bu, evin içinde olup bitenin dünyada olup bitenden farklı bir doğaya sahip olmadığına dair bir saptamaydı. Şimdi yaşadığımız ise bildik ev/iş, kamusal/özel, politika/doğa ayrımlarının tamamen değişmiş olduğuna ilişkin b ir şey. Belki de değişmemiş gibi yapmayı mümkün kılmayacak türden güçlü bir fırtına demek lazım.” https://www.birikimdergisi.com/guncel/10031/evde-kalmak-eve-siginmak-evden-cikmak
  • Laser Turabi- “Yaşasın Covid-19! Kapitalizm liberalizm ideolojisi insanlarda tarihsellikle kurması gereken bağdan koparırken geliştirdiği bireysellik ideolojisi ile gelecek perspektifinde yoksun bırakarak “anda yaşamı” kutsamış, ve “an”a hapsetmiştir. Bu durum toplumsal olan insanı toplumsallıktan uzaklaştırdığı için toplumsal düşünmenin önüne çok ciddi bariyerler örmüştür. Toplumsal düşünememe hali ekolojik düşünmeyi de engellemektedir. “Ekolojik olmayan canlı yok olmadan kurutulamaz”1 sözünden de anlaşılacağı üzere yok olan ekoloji değildir. Bu döngüye ve bir arada yaşamaya karşı koyan canlı türü yok olmakla yüz yüze kalır. Bu gün Covid-19 insan türünün ekolojiyi yok saymakla nasıl bir son ile karşılaşılacağını göstermek açısından önemli bir olanak sunmaktadır. Bu anlamda toplumun her kesiminde ekolojik toplum-sosyalist toplum için söyleyeceklerimizi dinleme olanaklarının doğduğu bir dönem içindeyiz. Bundan dolayı “yaşasın Covid-19” diyorum.”  http://yeniyasamgazetesi1.com/yasasin-covid-19-koronavirusun-adaleti/
  • Sezen Çilengir- Beslenmenin sınıfsallığı ya da Luppo meselesi:  https://www.evrensel.net/haber/401979/beslenmenin-sinifsalligi-ya-da-luppo-meselesi
  • Beslenme sınıfsal bir meseledir: 10 Nisan akşamı İçişleri Bakanlığı tarafından aniden geç saatlerde açıklanan ve 31 ilde uygulanacak olan 48 saatlik sokağa çıkma yasağı kararı, bu anlayışa hizmet etmeye devam etmenin yanında, toplumda büyük bir paniğe yol açarak sokaklarda kalabalığa neden oldu. Kararın önceden açıklanmamış olması, iki günlük süreçte insanlara olduğu kadar, kentsel kamu hizmetlerini örgütlemek için belediyelere de hazırlanma şansı vermedi. Gece boyunca büyükşehirlerin çeşitli yerlerinden kuyruklar halinde alışveriş telaşına düşenlerin görüntüleri arasında, özellikle kola, Luppo gibi kimince “acil olmayan” şeyleri satın alanlar, ofansif mizah ve hatta lince varan tepkilerin konusu oldu. Peki, her şey ciddi bir açıklamanın konusu mu olmalı? Belki hayır… Ama hızla karar verilerek alınan gıdaların, sınıfın beslenme düzeniyle ilgili bir şeyler söylediği kesin.
  •  Şekerin metalaşma hikâyesi: Özellikle 17. yüzyıldan beri neredeyse dünyanın her yerinde nişasta merkezli beslenme alışkanlıklarının yerini şeker ve yağların almasıyla birlikte, uzun yıllar lüks bir mal olmaya devam eden şeker, 20. yüzyıla gelindiğinde İngilizlerin aldığı kalorinin yüzde beşi anlamına geliyordu (Mintz, Şeker ve Güç, Kabalcı Kitabevi, 1996). Temel aşamaları (sıvı-katı işlemi) çok eskiye dayansa da şeker, sakkaroz kaynaklı olarak yüzyıllar boyunca üretim sürecine eklenen teknik gelişmelerle gittikçe daha kimyasal ve işlenmiş bir metaya dönüşmüştür. Şekerin diğer maddelerle/gıdalarla kolayca birleşebilmesi ya da beslenme alışkanlıklarına giren besin çeşitlerinin ana maddelerinden biri olması, tarihsel olarak şekerin tüketimini hızla artırmış ve haliyle kullanım alanları çeşitlenmiştir. Bu açıdan sınıfsal olarak yenebilir şekerin pazarının genişleyerek daha kazançlı bir metaya dönüşmesi sürecinde, diğer ticari metalarla olan ilişkisi de belirleyici olmuştur. Özellikle çay, kahve, çikolata gibi çalışma için uyarıcı etki sağlayan gıdalarla birlikte şeker, sınıfın beslenme düzeninde en ekonomik enerji kaynağı haline gelmiştir.
  • Şekerin işçi sınıfının besini haline gelmesi: Kapitalizmle birlikte zaman formunun değişimi, beslenme düzeninde öğün anlayışını değiştirerek periyodik eğilimleri azaltmıştır. Özellikle 19. yüzyılın ortalarında, serbest ticaretin yükselişiyle birlikte şeker fiyatlarında yaşanan düşüşün ardından reçel, marmelat gibi tatlandırıcılar, işçi sınıfı için çok önemli besin kaynakları olmuştur. Bu anlamda sınıfın beslenme tercihlerini etkileyen temel mesele, pişirme, yakıt gibi ek maliyetlerle birlikte fiyatlar olmuştur ancak tercihler, özellikle kadınların ev dışında çalışmaya başlamasıyla birlikte aile içi iş bölümünde zamanı yeniden düzenlemenin bir gereği olarak belirlenmiştir (Mintz, 1996:199). Bu açıdan enerji sağlayan tatlı, kolay besinler, ücretli kadın işçileri bazı öğünleri hazırlama zorluğundan kurtarmıştır. Neticede çalışan sınıfların beslenme düzeninde ekmek ve diğer unlu gıdaların tüketimi azaldıkça şekerin kullanımı sürekli olarak artmıştır.
  • Şeker, İngiltere’de işçi sınıfının sofrasında yerini almaya başladığında halk, oldukça zayıf ve yetersiz besleniyordu. Bununla birlikte sınıfsal olarak daha geniş kesimlere yayıldıkça, getirdiği yüksek kârlarla, sermayenin vazgeçilmezi olan şekerin üretiminde gerekli iş bölümü ve emek gücüyle ilgili nitelikler, tarihsel olarak her zaman oldukça karmaşık ve sistemli yürütülmesi gereken emek yoğun süreçler olmuştur. Plantasyonlardaki şeker üretiminin endüstriyel üretimle benzerliği bu yönüyle halen tartışılmaktadır ki kölelik, tarih boyunca şeker üretiminin en önemli emek gücü olmuştur. Yani “Zorunlu gibi görünmeyen” şeker ham maddeli gıdaların, emeğin üretkenliği arttıkça işçi sınıfının yaşamında vazgeçilmezliğini bu biçimiyle sorgulamak yerine, sokağa çıkma yasağına rağmen Antep’te Şölen çikolata fabrikasında Luppo üretmeye zorlanan işçilerin sesi olmak gerekmez mi?

“Dünyada sağlık ve bakım kuruluşlarında çalışan yaklaşık 100 milyon kadın için, iş ve aile sorumluluklarını dengelemek her zaman zorlu bir görev olmuştur. Salgın tam da bu köklü toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerin gün ışığına çıkmasını sağladı. Salgın ayrıca, zaten mevcut olan küresel bakım krizini de açığa vurdu ve derinleştirdi.Normal şartlarda kadınlar güde ortalama olarak 4 saat 25 dakika ücretsiz bakım işi yaparken, erkekler sadece 1 saat 23 dakika yapıyor. Hem pandemi, hem de yol açtığı okul, kreş ve diğer bakım tesisislerinin kapanması, kadınların ücretsiz bakım işine ayırdıkları günlük süreyi büyük ölçüde artırdı.
Bu durum özellikle bekar anne veya babanın tek sorumlu olduğu hanelerde yaşayan kadın sağlık çalışanları için geçerli; çünkü onların, COVID-19 bulaştırma riski pahasına, işten eve gelince kendi çocukları ve yaşlı anne-babalarına bizzat bakmak dışında çareleri yoktur. Bu pandemi, ücretli ve ücretsiz bakım işinin önemini ortaya koydu. Sağlık ve bakım sektöründe yatırımları önceliklendirmemiz için de eşsiz bir fırsat sunuyor. Ücretsiz bakım işini kadın ile erkek arasında, aileler ile devlet arasında yeniden paylaştırmaya ilişkin öngörüsüz politikalar artık yaşayabilir veya sürdürülebilir seçenek değildir. Krizden çıktığımızda daha adil toplum istiyorsak, kadınların COVID-19 sonrası çalışma yaşamının yeniden düşünülmesi ve tasarlanmasına tam katılımını sağlamamız gerekiyor.”

  • http://yeniyasamgazetesi1.com/latin-amerika-halkinin-umidi-covid-19/ Tüm dünyayı kasıp kavuran, vakaların 1 milyonu aştığı, ölümün ise yüz bini geçtiği koronavirüs, 3. Dünya ülkelerinde umut ışığı oldu! Latin Amerika’nın neredeyse tüm ülkeleri zor da olsa düzen ve intizam yakalamaya çalışıyor ama geçmişten gelen; merkezi olmayan, mezalim hükümetlerin yöneticiliğinde bir takım militarist ve bunun kontrasında oluşmuş paramiliter örgütlere ek olarak kaçakçılık da eklenmiş olması yönetimin işini çoğu zaman zorlaştırıyordu. Hatta belli bölgelerde, devletin kolluk kuvvetlerinden daha etkili olan bu milisler/çeteler; uzlaşmasız tavırlarıyla hükümetle ters düşüp iç çatışmalara öncülük ediyorlardı. Latin Amerika ülkelerinin özellikle getto bölgelerinde yaşayan halkları, virüsün yayılması ile birlikte çetelerin hem hükümetlere baskı yapıp halk sağlığı ile ilgili önlem aldırmaları hem de kendi aralarında ateşkes ilan etmiş olmalarını heyecanla karşıladı. Özetle tüm dünyanın belası olan Covid-19, Latin Amerika’nın ümidi oldu!
  • VİRÜSLE İLGİLİ HANGİ PLATFORMLARDAN GELEN BİLGİLERE GÜVENİYORUZ?

Sağlık Bakanının açıklamaları: Yüzde75 Sağlık çalışanlarının bireysel açıklamaları: Yüzde 47 Hükümet açıklamaları: Yüzde 46 Televizyon haberleri: Yüzde 44 Türk Tabipleri Birliği: Yüzde 42 İnternet haberleri: Yüzde 14 Sosyal medya: Yüzde 14 İlaç firmalarının açıklamaları: Yüzde 14

  • “Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi, kadınların, özenle korunmazsa yok olma ya da görünmezliğe mahkûm olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ortak belleklerini, yani tarihlerini koruma amacını güdüyor. Kadınların ortak belleği ya da tarihi kavramı, tarihte hep, yükseliş hâlinde olan bir kadın hareketiyle birlikte önem kazanmış, küllerinden dirilen Zümrüt-ü Anka (Phoenix) Kuşu misali, hareketin yükselişine koşut olarak dirilmiş ve kadınlar kazanımlarını koruyamamışlarsa yeniden unutulmuştur. Bu ‘makus talihi’ kırmanın bir yolu, tarihimize kararlı bir biçimde sahip çıkmamız, onun izlerini, belgelerini, eserlerini bilinçle korumamızdan geçer. Bu birikimin sağlayacağı bilgi, kadınların haklarına kavuşmalarını sağlayacak olan savaşımın en önemli araçlarından biridir.” Şirin Tekeli-14 Nisan 1990

 http://kadineserleri.org/hakkimizda/
Kaynak: Çatlak Zemin – https://www.catlakzemin.com/14-nisan-1990-kadin-eserleri-kutuphanesi-acildi/

“Bilim insanları, enfeksiyonlara karşı kadınların bağışıklık sistemlerinin erkeklerden daha güçlü ve dayanıklı olduğunu belirtiyor. Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını sonrası özellikle Çin’de hayatını kaybedenler arasında çok daha fazla erkek olması bu konuyu bir kez daha gündeme getirdi. Covid-19 öncesi SARS ve MERS salgınlarında da erkekler kadınlara oranla daha yüksek şekilde etkilenmişti. 2003 SARS salgını sırasında virüs bulaşan insan popülasyonunda kadın sayısı daha fazlaydı, ancak erkeklerin ölüm oranı kadınlara göre yüzde 50 daha yüksekti. MERS salgınında da sonuç farklı değildi. Virüs bulaşan erkeklerin yüzde 32’si hayatını kaybederken kadınların yalnızca yüzde 25,8’i yaşamını yitirdi. 1918 yılında yaşanan ve milyonların ölmesine neden olan büyük tifüs salgınında da ölenler arasında erkeklerin daha fazla olduğu kaydediliyor.Kadınların genlerinde iki X kromozomu taşıyor olmaları ve bu ek X kromozomun bağışıklıkla ilgili bazı genleri taşıyor olması,  östrojen hormonu bloke edilmiş ve yumurtalıkları alınmış dişi farelerin SARS virüsüne maruz kaldıklarında çok daha hızlı ve kolay şekilde öldüklerini tespiti gsterilen nedenler arasında.Ayrıca kadınların aşılara daha iyi karşılık verdiği ve aşı sonrasında daha iyi hafızaya sahip bir bağışıklık sistemi geliştirdiği belirtiliyor.”

https://bianet.org/system/uploads/1/files/attachments/000/002/973/original/mor.pdf?1586784808



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...