KORONA GÜNLÜĞÜ (13 MART 2021)

KORONA GÜNLÜĞÜ (13 MART 2021)
Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor! Kayseri Devlet Hastanesi’nde çalışan hemşire Neşe Dalgıç ve Antalya’da görev yapan diş hekimi Semih Tuzcu Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
***
Sağlık emek-meslek örgütleri, COVID-19 pandemisinin birinci yılında birçok ilde basın açıklamaları düzenledi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi de Ankara ve İstanbul’daki basın açıklamalarına katıldı. Basın açıklamalarında “Eksik, Yanlış, Tutarsız Politikalar, ‘Başarı Hikayesi’ Uğruna Yitirilen Hayatlar… Sevgi, Özlem, Yas ve Öfke!”, “Taleplerimiz Dilimizde, Yitirdiklerimiz Yüreğimizde”, “Toplumsal Sağlık İçin Demokrasi ve Adalet İstiyoruz”, “Yönetemiyorsunuz, Tükeniyoruz”, “Sağlığımıza, Haklarımıza, Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz” yazılı pankartlar açıldı
Basın açıklamasında konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı resmi rakamlarla 385 sağlık çalışanının ve 30 bin insanın yaşamını yitirdiğini, resmi olmayan sayının ise bunun üç katı olduğunu belirtti. Yaşamını yitiren hekimlerin üçte birinin işyeri hekimi olduğuna, hastalanan sağlık çalışanlarının üçte birinin şirket hastanelerinde çalıştığına dikkat çeken Korur Fincancı sözlerine şöyle devam etti: Sonuçta bu bir işçi sınıfı hastalığı, çözüm de bizlerin, emekçilerin ellerinde. Dünyayı daha fazla tahrip etmelerinin önüne geçerek, neoliberal, patriarkal kapitalizme karşı mücadele ederek bu pandeminin ve bundan sonra olacakların da önüne geçmemiz mümkün. Toplumsal bir dayanışmaya ihtiyacımız var ve toplumsal bir sağlık için olmazsa olmazlarımız demokrasi ve adalet. Yitirdiğimiz tüm insanlarımızı, tüm meslektaşlarımızı sağlık çalışanlarını saygıyla anıyoruz, onları yüreğimizde, mücadelemizde taşıyacağız.

***
‘’Pandemi Cephesinde Sağlık Çalışanları” belgeseli

Bir yıldan beri yaklaşık 400 kişinin yaşamını yitirdiği Pandemi Cephesinde yaşananları, hastalığa yakalanan, hastalığı yakınlarına bulaştırma kaygısı yaşayan, yakınlarını kaybeden, meslek hastalığı sayılması bile kendilerine çok görülen sağlık çalışanlarının gözünden anlatmaya çalışılan “Pandemi Cephesinde Sağlık Çalışanları” belgeseli İzmir Tabip Odası sinema-belgesel kolektifi üyeleri tarafından bir aylık bir özverili çalışma ile hazırlandı.
***
Covid-19 pandemisi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 119 milyon 600 bine yaklaşırken, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 650 binin üzerine çıktı. Bulaş tehdidi olan aktif hasta sayısı 21 milyon 700 binin üzerinde olup hala oldukça yüksek sayıda olduğunu hatırlatıyoruz.
Dünya genelinde hafta sonunun ilk günü 488 bin 414 kişide Covid-19 pozitifliği saptandı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 9 bin 9 bin 361 kişi oldu. Günlük vaka bildiriminde Brezilya zirveye iyice yerleşti: Brezilya (84 bin), ABD (66.8 bin), Hindistan (27.5 bin), İtalya (26.8 bin), Fransa (25.2 bin), Polanya (18.8 bin), Türkiye (14.9 bin), Ukrayna (12.9 bin), Almanya (12.8 bin) ve Çekya (11.1 bin).
***
Yeni kontrollü normalleşme dönemine geçişin ikinci haftasının sonuna gelirken vaka sayısında tırmanış devam ediyor. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 14 bin 941 yeni vaka bildirimi yapıldı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 66 kişi olup, düşme eğiliminde olsa da hala oldukça yüksek olduğuna dikkat çekiyoruz. Toplam vaka sayısı 2 milyon 851 bine yaklaşırken toplam can kaybı 29 bin 356 kişiye yükseldi. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı 821 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı 146 binin üzerinde. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.
Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısındaki ciddi yükseliş devam ediyor. 08 Mart itibarıyla aktif hasta sayısı 151 bin 301 kişiye yükseldi. Bu sıçrama tarzı yükselme, bulaş tehdidinin artacağını da gösteriyor. Ağır hasta sayısımız ise 1,349 kişi. Aktif vakanın yükselmesi ile %1’e kadar düşen ağır hasta oranı dünya ortalamasının (%0.4) halen iki buçuk katına yakın! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunun vurgulamaya devam ediyoruz.
***
Bölgede vaka sayılarındaki azalmanın düşürülen test sayılarıyla orantılı olduğunu ifade eden Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya “Diyarbakır’da 2 bin-2 bin 500 arasında test yapıldığında 850-900 arasında pozitiflik oranı vardı. Şimdi 250-400 arası test yapılıyor. Test sayısında ciddi bir azalma var ama pozitif vaka sayısı 45-50 civarında. Semptomu olanlara test yaparak hasta olanların sadece yüzde 20’sini yakalayabiliyoruz” dedi. Yerlikaya, bölgede ayrıca filyasyon ve temaslı takibinde de sıkıntılar yaşandığını dile getirerek “Şu anda iyi durumdayız gibi bir algı yaratılıyor. Ama bu çok tehlikeli ve yanıltıcı olur. Pandeminin etkisi henüz bitmedi. Yeniden açılmayla sıkıntılı bir süreç daha yaşanabilir” uyarısında bulundu. Bölgede aşılama oranının da ülke genelinden düşük olduğu bilgisini veren Yerlikaya bunun sebeplerini sıraladı: “Randevu ve kod alma yönetiminde yaşanan sıkıntılar, ALO 182’de yaşanan yoğunluk ve ana dil de dahil olmak üzere pek çok faktör bu oranı düşürdü.”
***
Koronanın tıbbi ekonomik maliyetine de kafa yoranlar var. Koronavirüs’ün devlete maliyetine ilişkin araştırma yürüten Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ve Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Simten Malhan’ın ortaya koyduğu verilere yer verdi. Araştırmada Mart 2020’den itibaren 11 ay boyunca devlet hastanelerinde ya da ayaktan tedavi gören 1056 hasta üzerinden elde edilen veriler, 12 aya uyarlanarak kullanılmış. Test, tanı, tedavi ve ilaç gibi direkt tıbbi maliyetler dikkate alınmış. Araştırmaya göre, Koronavirüs nedeniyle tedavi gören toplam 2 milyon 477 bin 463 kişinin teşhis, tanı ve tedavi masrafları toplamda 3.7 milyar lira. ir korona hastası eğer ayaktan tedavi edilmişse devlete ortalama masrafı 405 lira olmuş. Ayaktan tedavi edilenlerin sayısı 2.22 milyon olduğundan toplam maliyet 900 milyon TL’yi bulmuş. Yatarak tedavi edilen bir hastanın ortalama maliyeti ise 10 bin 4 lira olmuş. 253 bin 118 kişi için de toplam maliyet 2.5 milyar lirayı bulmuş. Bir de hipertansiyon, diyabet, astım, iskemik kalp rahatsızlığı ve kanser gibi eşlik eden hastalıkların maliyeti olmuş. Tedavi gören hastaların yüzde 43’ünün eşlik eden bir hastalığı varmış ve onların tedavi maliyeti 1.42 kat fazla olmuş.
https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/deniz-zeyrek/korona-hastalarinin-toplam-tedavi-maliyeti-3-7-milyar-tl-6310865/
***
İtalya’da yeni dalga alarmı, ülkenin büyük kısmında kapama tedbirleri. İtalya’da son haftalarda Covid-19 vakalarının artış göstermesi üzerine ülkenin büyük kısmını kapsayan kapama kararları alındı. Ülke nüfusunun büyük kısmının yaşadığı yaklaşık 10 bölge gelecek Pazartesi gününden itibaren, risk skalasında en üst seviyeyi teşkil eden ve en sıkı kısıtlayıcı tedbirlerin uygulandığı “kırmızı bölge” ilan edilecek. Bu bölgelerde gerekli haller dışında dışarı çıkmak yasak olacak, okullar tamamen uzaktan eğitime geçecek, restoranlar yalnızca paket servisi verebilecek. Başbakan Mario Draghi, yeni tedbirleri açıklarken son bir haftada yeni vaka sayılarının önceki haftaya göre yüzde 15 arttığını söyledi. Draghi, “Sağlık krizinin başlamasından bir yıldan uzun süre geçmişken maalesef yeni bir enfeksiyon dalgasıyla karşı karşıyayız” dedi.
***
Koronavirüs salgını nedeniyle İngiltere’de diğer hastaların tedavisi erteleniyor. Bir yıldır tedavi bekleyen hastalar arasında kanser hastaları da var. Mart 2020’de, bir yıldan fazla tedavi bekleyen hasta sayısı 1600 iken, haziran 2020’de 50 bine çıktı. Ağustos’ta 100 bin ve kasımda bu sayı 200 bine ulaştı. Şimdi ise 304 bin olduğu açıklandı. Bu hastalar arasında, kanser hastaları, diz, bel gibi ameliyat olmadığı durumda engelli kalacak hastalar da var. Bir yıldan fazladır ameliyat ya da tedavi bekleyen hastaların sayısı 304 bin kişiye ulaştı. Bu sayının içinde kanser hastaları da var.
***
Taşerondan kadroya geçirilen ve THK ile TİS hakları 3 yıl gasp edilen sağlık emekçilerinin TİS beklentisi sarı sendikaya takıldı. İşçiler oldu bitti ile yapılan TİS’in ardından sendika yetkililerinin kendileri ile yüz yüze gelmemelerine tepki gösterdi
***
İşsizlik Sigortası Fonu varlığı 100 milyar TL’nin altına indi; pandemide 39.2 milyar TL ödendi
İşsizlik Sigortası Fonu toplam varlığı Şubat ayında bir önceki aya göre 3 milyar 710,3 milyon TL azalarak 100 milyar TL’nin altına indi. Foreks’in aktardığı verilere göre İşsizlik Sigortası Fonu’nun menkul kıymet ve nakit varlığı ocak sonu itibarıyla 101 milyar 876,9 milyon TL’den 98 milyar 166,6 milyon TL seviyesine geriledi. İşsizlik Sigortası Fonu‘nun toplam varlığı koronavirüs salgınının başladığı dönemden Şubat sonuna kadar 39,2 milyar TL azaldı.
İşsizlik Sigortası Fonu’ndan bugüne kadar 15 milyon 147 bin kişiye 92,6 milyar TL ödeme yapıldı. Kısa çalışma için bugüne kadar 4 milyon 186 bin 638 kişi ödene kalmaya hak kazandı. Bu kapsamda hak eden kişilere toplam 30,2 milyar TL ödeme yapıldı. Geçen ay 1 milyon 296 bin 315 kişi için kısa çalışma ödeme miktarı 2,06 milyar TL oldu.
Nisan 2020- Şubat 2021 döneminde 2 milyon 506 bin 562 kişi nakdi ücret desteği almaya hak kazanırken, 9,28 milyar TL ödeme yapıldı. Bugüne kadar 31 bin 693 kişiye 85,6 milyon TL yarım çalışma, 143 bin 564 kişiye 459,5 milyon TL ücret garanti fonu ödeneği sağlandı.

AŞI TARTIŞMALARI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), dünya genelinde 335 milyondan fazla yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısının uygulandığını, aşıdan dolayı hiç kimsenin ölmediğini ve bugün de Johnson and Johnson’ın Covid-19 aşısına acil kullanım için onay verildiğini bildirdi. Ghebreyesus, bazı ülkelerin, Oxford Üniversitesinin AstraZeneca şirketi ile geliştirdiği aşının kullanımını askıya aldığının farkında olduklarını, bu aşıya ilişkin incelemelerinin sürdüğünü söyledi. Ghebreyesus, “Aşıların olabildiğince hızlı ve eşit bir şekilde dağıtılması uzadıkça daha fazla insan ölmeye devam edecek” uyarısında bulundu. Ghebreyesus, COVAX kapsamında 38 ülkeye 29 milyon doz aşı gönderdiklerini, küresel çapta uygulanan 335 milyon doz Covid-19 aşısının 144 ülkede yapıldığını, bunların yüzde 76’sının ise sadece 10 ülkede uygulandığına dikkati çekti.
***
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Türkiye’nin de satın aldığı Çinli Sinovac tarafından üretilen Covid-19 aşısının acil kullanımına ilişkin onayı mart sonuna kadar verileceğini bildirdi.
***
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. İlhan, ikinci dozu yaptıktan sonra üzerinden iki hafta geçen, yani ‘bağışık’ denebilecek seviyeye ulaşan kişilere ilişkin şu bilgileri verdi: “İki doz coronavirüs aşısı olduktan sonra üzerinden iki hafta geçen, yani bağışık olarak tanımlayabileceğimiz 1 milyon 300 bin vatandaşımızdan sadece 852 kişi hastalık tanısı aldı, bunların içerisinde de sadece 53 tanesi hastanede yattı, bunların içerisinde de yoğun bakımda yatan sadece 5 kişi söz konusu. 5 kişiden 3’ü de taburcu oldu. Bunları hiçbiri entübe değil, hayatını kaybetmiş değil. Bu çok önemli. Demek ki aşı gerçekten çok etkili oluyor. Zaten aşıda da amaç insanların ağır hastalık geçirmesini engellemek. Belki hastalığa yakalanmasını engelleyemiyor; ama yakalanan kişiler ağır hasta olmuyor, yoğun bakımlık olmuyor, entübe olmuyor, hayatlarını kaybetmiyor. Tüm vatandaşların tereddüt etmeden aşı olmaları coronavirus ile mücadeleye çok ciddi katkı sağlayacaktır.”
***
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), AstraZeneca’nın Oxford Üniversitesi’yle birlikte geliştirdiği Covid-19 aşısının kanda pıhtılaşmaya yol açtığı korkuları nedeniyle durdurulmaması gerektiğini, buna yönelik bir işaret olmadığını açıkladı. Son olarak Bulgaristan AstraZeneca aşısının kullanımını askıya aldı. Ancak WHO Sözcüsü Margaret Harris, AstraZeneca aşısının “mükemmel” bir aşı olduğunu ve kullanımına devam edilmesi gerektiğini belirtti. Şu ana dek Avrupa’da 5 milyon dolayında kişiye AstraZeneca aşısı yapıldı. Avrupa genelinde aşının yapılmasından sonra 30 kadar “kan pıhtılaşması” vakası görüldü. İtalya’da 50 yaşındaki bir adamın pıhtılaşmanın ardından hayatını kaybettiği belirtildi. Harris, WHO’nun her güvenlik sorununda olduğu gibi bu vakaları da araştırdığını, ancak şu ana dek herhangi bir ilişkiye rastlanmadığını bildirdi. Bulgaristan’dan önce Danimarka, İzlanda, Norveç ve Tayland AstraZeneca aşısının kullanımını askıya alınmıştı. İtalya ve Avusturya ise önlem olarak belli parti aşıları kullanmama kararı aldı.
EMU, aşılanan kişilerde kan pıhtısı oluşması durumunun, genel nüfusta rastlandığından daha yüksek olmadığını vurguladı. Avrupa İlaç Ajansı EMA’dan yapılan açıklamada, “Bu sorunlara aşının yol açtığına dair hiçbir bulgu yok; bunlar aşının yan etkileri listesinde yer almıyor” denildi.
***
Aşılar mutant virüslere etkili olacak mı? Mevcut aşılar korona virüsün erken varyantları dikkate alınarak hazırlanmıştı. Fakat bilim insanları, etkisi biraz düşse bile aşıların yeni varyantlara karşı da hala etkili olacağı görüşünde.
Yakınlarda yapılan bir araştırma Brezilya varyantının, daha önce Covid olmuş, dolayısıyla da bağışıklık kazanmış olması gereken insanlardaki antikorlara dirençli olduğu sonucuna vardı. Fakat buna karşılık ilk laboratuvar deneyleri Pfizer aşısının yeni varyantlara karşı da etkili olduğunu, sadece etkisinin biraz azaldığını ortaya koydu. Yakında onay alması beklenen iki yeni aşı Novavax ve Janssen’in de aynı ölçüde koruma sağladığı düşünülüyor. Oxford-AstraZeneca aşısına dair veriler ise, bu aşının İngiltere’deki varyanta karşı etkili olduğunu ancak Güney Afrika varyantı karşısında etkisinin daha düşük olduğunu ortaya koyuyor. Fakat yine de bu aşı Güney Afrika varyantına karşı da hastalığın ağır geçmesini önlüyor gibi görünüyor. Moderna aşısıyla ilgili çalışmaların ilk sonuçları bu aşının Güney Afrika varyantına karşı etkili olduğunu ama bağışıklık etkisinin uzun sürmeyebileceğini gösteriyor. Uzmanlara göre gelecekte önümüze yeni varyantlar çıkabilir. Ama en kötü ihtimalle bile aşıların bir kaç hafta ya da ayda, küçük değişikliklerle yeni varyantlara karşı etkili olması sağlanabili
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56365682
***
Fikri mülkiyet, aşı emperyalizmi – Anis Chowdhury/Jomo Kwame Sundaram
Aşı geliştiricilerinin kamu tarafından finanse edilen aşı araştırma bulgularını paylaşmayı reddetmesi, COVID-19 bulaşmasını daha hızlı kontrol altına alabilecek olan daha kapsamlı ve erişilebilir aşıları geciktiriyor. Patent korumaları, aşı üretimi kısıtları ve zengin ülkelerin rekabeti, 85’ten fazla yoksul ülkeyi aşıya kamusal erişimden 2023’e kadar mahrum bırakacak. 5 Şubat itibarıyla 2.5 milyar insanın yaşadığı 130 ülkede tek bir doz aşı bile vurulmadı. 2021’in sonundan itibaren önde gelen 13 COVID-19 aşı üreticisinin küresel kapasitesi dünyadaki yaklaşık 7.7 milyar insanın ihtiyacını hâlâ karşılamıyor olacak. Hepsi maksimum kapasitede üretim yapsa dahi dünya nüfusunun beşte birinin 2022’ye kadar aşıya erişimi olmayacak.
Aşı fiyatları doz başına 6 ABD dolarından 12 katından daha fazlasına 74 ABD dolarına kadar önemli oranda değişiyor. Ülkeler aşı tedarikçilerinin şartlarına razı olarak sözleşme detaylarını yayınlamadığı için şeffaflığın eksikliği suistimallere yol açtı. Ve Bilgi Edinme Yasası’nın taleplerine uymaya zorlandığında belgeler açıklanmadan önce büyük ölçüde gözden geçirilir. Bu kadar sınırlı şeffaflık büyük güç “aşı milliyetçiliği” diğerlerinin erişimini engellediğinden “aşı emperyalizmini” mümkün kılar. Bu nedenle Avrupa Komisyonu (AK) AstraZeneca ile kavgasından sonra AB dışındaki birçok ülkeye aşı ihracatını yasakladı.
AstraZeneca, Oxford Üniversitesi’ne “pandemi süresince” herhangi bir COVID-19 aşısından kâr etmeme sözü verdi. Bununla birlikte sözleşmeleri pandeminin 2021 ortalarında bittiğini açıklamalarına izin veriyor. Böylece üniversite için ödenen kamu parası ile geliştirilen aşılar için daha yüksek fiyatlar talep edebilecek. AstraZeneca aşısı Güney Afrika nüfusu üzerinde “denendi.” Yine de 2.16 ABD dolarına göre 5.25 ABD doları ile AB’den 2.4 kat daha fazla ödüyor. Bu, “fayda paylaşımı” ve öncelikli “deneme sonrası erişim” vaatlerini gülünç duruma düşürüyor. Bu arada, “ödeme gücü”nü tersine çeviren Uganda Güney Afrika’dan yüzde 20 daha fazla ödüyor!
Şimdi önümüzdeki en iyi yol, DTÖ’deki zengin ülkeler tarafından hâlâ engellenen TRIPS’den feragat etme önerisidir. Bu, bütün ülkelerin “jenerik” aşıları ekonomik bir şekilde üretmesini veya satın almasını sağlayacaktır. Bu, pandeminin kontrol altına alınmasını en az hayat ve geçim kaynağı kaybı ile en etkili şekilde hızlandıracaktır.
http://yeniyasamgazetesi2.com/fikri-mulkiyet-asi-emperyalizmi/
***
Yeni bir sosyal yaşam kuruluyor – Recep Yılmaz
Pandemi koşullarında önlemleri alıp etkilenen sektörlere gereken yardımlar sağlanmadığı gibi kime, neye, nasıl fayda sağladığı belli olmayan alkollü mekân yasakları ve mekanlardaki müzik yasağı aslında bütün planın bir kısmını bize gösteriyordu. Ağza bir parmak bal çalar gibi geçici bir süreliğine “sosyal mesafe” kuralı dahilinde konserlere izin verilmesi bile gelecekte olacakların az çok habercisiydi. Hepsinden öte sosyal mesafeli konserlere gelen dinleyiciler sosyal mesafesiz toplu ulaşımı kullandı. Gündüz fabrikada, dükkanında sağlıksız koşullarda çalıştırılan emekçiler varken gece hayatı için güvensiz denildi ve bunların arkasından gelen akşam ve hafta sonu sokağa çıkma yasağı sorunlarının toplumun bir kesimiyle ve gece hayatıyla ilgili olduğunu açıkça gösterdi. İnsanların yan yana gelerek iktidar ve dönem hakkında eleştirel herhangi bir diyalog oluşturmasını engellemek de bunun sebeplerinden biri. Kendi istekleri doğrultusunda, sadece sisteme ve AKP’ye hizmet eden bir sosyal hayat modeli en temel kaygıları. Alkol ve tütün ürünleri en yüksek vergi geliri sağlayan kalemlerden olmasına rağmen iktidarın bu müdahalesi, siyasi kaygının ekonomik kaygılarından daha yukarıda olduğunun da kanıtı. ….2002’den beridir parça parça müdahale edilen sosyal hayat, bugünlerde pandemi bahanesiyle sıkıyönetim koşullarına tabi tutuluyorken ve başka bir “alıştırma” sürecinden geçiyorken bu politikanın varacağı son nokta belirsizliğini koruyor.
https://bianet.org/biamag/yasam/240721-yeni-bir-sosyal-yasam-kuruluyor
***
Pandemiyi ‘halk sağlığı’ sorunu görmemenin bedeli: Eşitsizlik, intihar, çözümsüzlük – Bülent FALAKAOĞLU
Sürecin ağır toplumsal sonuçları eşitsizlik, intihar, çözümsüzlük oldu. Rakamlar şimdi yine tehlike sinyali veriyor. Yine duvara çarpılırsa
Yoksul zengin uçurumunun yanı sıra… Araştırmalar cinsiyet eşitsizliğinin de derinleştiğini ortaya koyuyor. Ağır ekonomik sonuçlar doğuran pandemi sürecinde işini kaybetme oransal olarak kadınlarda daha fazla oldu. Ücretsiz izin ile evden çalışma oranı da… Kadınların ev işi yükü de tüm kategorilerde (temizlik, yemek, bakım vs.) arttı. Artan bir diğer unsur da kadına yönelik ev içi şiddet vakaları oldu. Eşitsizlik eğitimde gözle görünür hale geldi. Önceden, ‘özel okul-devlet okulu’ ve bölgeler arasında olan eşitsizlik pandemide… “Bilgisayarı + interneti olan”, eğitime ulaşanlar ile bu imkanlardan mahrum olanlar şeklinde ‘dijital bölünme’ olarak yaşandı.
Sürecin ağır toplumsal sonuçları oldu İntiharlar korkutucu boyutlara ulaştı: 2021’in ilk iki ayında işini kaybeden ve geçim sıkıntısı yaşayan 95 yurttaş yaşamına son verdi. Derin yoksulluk yaşayan insanları pandemi öncesinde yarı aç yarı tok tutarak kendi siyasetine bağımlı hale getirenler, şimdi onları açlığa ve yalnızlığa mahkum etti. Ruhsal olarak özellikle bebekli, çocuklu ailelerin çocuklarının önüne bir şey koyamama hali inanılmaz bir biçimde insanları depresyona, yalnızlığa, umutsuzluğa ve güvensizliğe itti. Antidepresan ilaç kullanımı yüzde 10 arttı.
https://www.evrensel.net/haber/428011/pandemiyi-halk-sagligi-sorunu-gormemenin-bedeli-esitsizlik-intihar-cozumsuzluk