KORONA GÜNLÜĞÜ  11 MAYIS

         GÜNDEM
  • Çocuklarının mezar taşları devletçe parçalanmasın diye mezarlıkta nöbet tutana annelerin, evlatlarının cenazeleri kargo ile evlerine gönderilenlerin, siyasi rehine olarak tutsak edilen yavrularının yolunu gözleyen, ve ölüm orucundaki çocuklarının bedenlerinin eriyişine tanıklık eden annelerin anneler günü kutlu olsun.
  • Salgın bahane edilerek rant projelerine devam ediliyor; Erdoğan, Yeşilköy ve Sancaktepe’de yapılmakta olan hastanelerin uçuşa uygun bölgelerde olmasına dikkat çekerek sağlık turizmi için kullanılacaklarını itiraf etti.
  • Dış İşlerinin gündeminde yine savaş var. Bu kez tehdit Hefter’e.
  • Urfa’da maske üretimi yapılan fabrikada bir işçinin Covid-19 testi pozitif çıktı, 70 işçi karantinaya alındı. Bu süreçte üretilen maskelerin nereye gönderildiği belirsiz.
  • Salgın yönetiminin ikiyüzlülüğü; korona virüs tedavisi için sahra hastanelerinin yapımı sürerken, hastane inşaatında binlerce işçi hiç bir koruma önlemi alınmadan çalıştırılıyor.
  • Çarklar dönüyor, işçiler ölüyor; 120 PTT işçisi virüse yakalandı, sanal market çalışanlarının testi pozitif çıktı. HABER-SEN , PTT’deki personel sayısının arttırılmasını ve online alışverişlere kısıtlama getirilmesini istedi.
  • Dersim Pülümür’de TSK tarafından dağa ’Ne Mutlu Türküm Diyene!’ yazılaması yapılması 90’lı yılları hatırlattı.
  • Lübnan’da hükümet karşıtı gösteriler artıyor; göstericiler “evde açlıktan öleceğimize sokakta virüsten ölürüz” sözlerini yineleyip sokakları terk etmeyeceklerini açıkladılar.
  • Bağdat’ın Tahrir meydanında ve 4 il merkezinde yeniden bir araya gelen göstericiler Ekim ayında başlayan hükümet karşıtı gösterilerine devam ettiler.
  • Doğanın talanına devam ediliyor. Amazonlardaki ormansızlaştırma tarihin en yüksek seviyesinde, son 4 ayda 1200km’lik ormanlık alan tamamen yok edildi.
  • İbrahim Gökçek’in cenazesine saldırma tehditleri savuran MHP  Kayseri  yönetimini Bahçeli görevden aldı.
  • AB istatistik kurumu: 2019 da faturalara en çok zam Türkiye’de geldi.
  • Almanya’da psikoterapi yoluyla eşcinsellerin ’iyileştirilmeye’ çalışılması yasaklandı. Ülkede her yıl bini aşkın eşcinsel dönüşüm terapilerine maruz kalıyordu.
        MEVCUT DURUM
  • Normalleşme takvimini önüne koyan Türkiye’de ivme azalsa da vaka artış sayısı yüksek. Bakanlığın açıkladığı verilere göre 1542 kişinin testi pozitif çıkarak toplam vaka sayısı 140 bine yaklaştı. 47 kişinin daha yaşamını yitirmesiyle toplam can kaybı 3786’ya ulaştı. Günlük test sayısı halen 30 bin bandında.
  • Dünya genelinde vaka sayısı 4 milyonu aştı. Toplam ölüm sayısı 280 bin.
  • Türkiye vaka toplam vaka sıralamasında 9. sırada
  • Salgından dünyaya göre daha geç etkilenen Rusya’da günlük vaka sayısı 10binlerde seyrediyor. Fransa ve Almanya’yı geride bırakan 150 milyon nüfuslu ülkede toplam vaka sayısı 200binlere ulaştı. Vaka sayısının göreceli çokluğu ; ülkede semptomsuz insanlara da test yapılıyor olması ve şimdiye kadar 5 milyonun üzerinde test yapılmış olmasından da kaynaklı olabilir.
  • Wuhan’da 3 Nisan’dan beri ilk kez yeni vaka tespit edildi.
  • Toplam ölü sayısının 3.200 olduğu İsveç’te ölenlerin %90’ı huzurevlerinde kalan yaşlılar. Sağlık bakanı “Bu tüm toplum açısından büyük başarısızlık” diyerek özür diledi.
  • Tedbirlerin kademeli olarak gevşetildiği Almanya’da cuma günü 0.83 olan bulaşma katsayısı 1.1’e yükseldi.
  • Brezilya’nın izole yaşayan yerli halkta vaka sayısının artması endişe yaratıyor. Yaşlı bilgelerin ölmesi geriye kalan topluluğun yaşamını devam ettirmesini zorlaştıracak. Bolsonaro yönetimindeki ülkenin genelinde ölen kişi sayısı 10bini aşmış durumda.
  • İran’da vaka sayısı artışı devam ediyor, vakanın 110bine yaklaştığı ülkede gevşetilen önlemler vaka sayısının artmasıyla bazı eyaletlerde yeniden sıkılaştırıldı.
       ÖNLEME VE KORUMA
  • Avrupa 11 Mayıs itibari ile normale dönüşü hızlandırıyor. Fransa’da dolaşım yasağı kalkacak, okullar kreşler isteğe bağlı açılabilecek, kafeler mağazalar, küçük müze ve kütüphaneler kapılarını açmaya başlayacak. İspanya’da Madrid gibi salgının kötü seyrettiği eyaletler hariç, çeşitli önlemelerin süreceği ikinci aşamaya geçiliyor. İsviçre, Belçika, Almanya ve İngiltere’de de kısıtlamalar gevşetiliyor.
  • Salgınla mücadelede etkili önlemleriyle adından söz ettiren Güney Kore’de önlemlerin hafifletilmesi sonrası vaka sayıları artınca eğlence mekanları yeniden kapatıldı.
  • FDA, Covid-19’u dakikalar için tespit edebilen ilk antikor testinin kullanımına onay verdi.
  • Türkiye genelinde pazar günü 65 yaş üstüne 4 saatlik sokağa çıkma izni verildi.
  • Aydın’da valilik sokağa çıkarken maske takma zorunluluğu getirdi.
  • MEB, bizim için hedef 1 Haziran, ama bilim kesinlikle açılamaz derse 1 Eylül. İllerin durumuna göre okulları kademeli olarak açabiliriz.
  • Makyaj ve sakal tıraşı çok yakın mesafe gerektirdiğinden kuaför ve berberlerde yapılmasın uyarısı geldi.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI
  • Sağlık çalışanlarına test yapabilmek için ya temaslı listesine eklemek ya da olası vaka olarak değerlendirmek gerekiyor. Taramanın önünde ciddi bir sağlık bakanlığı engeli var.
  • Tahran’da bulunan Mesih Daneshvari Hastanesinin yönetimi sağlık personelinin en az %10 unun Covid pozitif olduğunu açıkladı. Aynı hastane çalışanlar açısından koruyucu protokollere uyulmaması ile gündeme gelmişti.
SAĞLIK MUHALEFETİ
  • Ankara Tabip Odası suyun şişelenerek satılmasına karşı herkesin musluktan içebileceği temiz, sağlıklı ve ücretsiz su hakkını dile getirdi.
TOPLUMSAL MÜCADELE
  • AVM’lerin sermayenin çıkarları için açılıyor olmasına tepki gösteren HDP ikinci dalga uyarısında bulundu ve 500 bin AVM işçisi için alınması gereken önlemleri açıkladı;
  • İş ve gelir güvencesi mutlaka korunmalıdır.
  • İşçilerin ücret ve ücrete bağlı sosyal hakları ile yürürlükteki tüm kazanımları devlet tarafından güvence altına alınmalıdır.
  • AVM’lerde teknik, sıhhi ve eğitsel bir dizi tedbir ile birlikte işçiler için insanca çalışma ortamı sağlanmalıdır.
  • Sendikaların önerileri dikkate alınmalı, AVM’lerin açılışına sendikalarla birlikte karar verilmelidir.
  • Sağlık, gıda, hijyen, lojistik gibi zorunlu sektörler dışında kalan bütün sektörlerde ‘üretime’ ara vermelidir.
  • Barolara ve meslek odalarına kayyum yasası planlayan AKP’ye 50 barodan ortak açıklama ile tepki geldi.
  • Antalya’da Emek Demokrasi Güçleri ve Alevi Bileşenleri, İbrahim Gökçek’in cenaze törenine polis müdahalesini protesto etti.
  • DERİTEKS üyesi oldukları için işten atılan 4 kadın, başlattıkları eylemlerine devam ediyor. Salgın nedeniyle eylemlerini sosyal medyadan sürdüren kadınlar haklarını alarak işe dönmeye kararlılar.
  • Türkiye Çevre Platformu , ‘Sorun küresel, çözüm de küresel’ diyerek “Doğa ile barışık, kaynakların kullanımında eşitlik, hak ve hukuk anlayışının egemen olduğu ekolojik, katılımcı demokratik bir yaşam biçimi” ile bu krizden çıkabileceğimizi vurguladı
       YENİ YAŞAM

  Sınır Ötesi Feministler: Sınır Ötesi Feminist Manifesto | Çeviri: Fethiye Beşir-İletmiş  Normal olana geri dönmeyeceğiz, çünkü normal olan problemdi: bu yeni küresel sağlık, ekonomi, beslenme ve ekoloji kriziyle karşı karşıya kalan küresel feminist ve trans-feminist hareket izolasyona teslim olmayacak ve bölgelerimizde korona virüsle baş etmek için alınan kısıtlayıcı önlemler karşısında mücadelesini susturmayacak. Dünyanın her yerinde, kadınlar ve LGBTQI* bireyleri, küresel salgınla şiddetlenen çoklu şiddet biçimlerine boyun eğmeyi reddediyorlar ve son yıllardaki küresel feminist grevlerin sağlamlığıyla güçlenen isyankâr eylemlerimizi örerek örgütlenmeye başlıyorlar.

Bu kriz, her zaman mücadele ettiğimiz ve etmeye devam edeceğimiz şiddeti, hiyerarşileri, baskının yapısal kökenlerini ve sömürgeci kapitalist ataerkilliğin eşitsizliğini ortaya çıkarıyor ve derinleştiriyor. Tam da bu krizin ürettiği gerginlik ve çatlaklarda, ait olduğumuz yeni direniş ve dayanışma biçimleri ortaya çıkıyor. Bunlar, katılmak ve kolektif sesimiz yoluyla küresel seviyede yankılanmasını sağlamak istediğimiz direniş biçimleri. Böylece feminist, trans-feminist ve ataerkillik karşıtı bilgi ve uygulamaları olumlayarak izolasyondan birlikte çıkabilir ve hâkim paradigmaları zayıflatabiliriz…

….. Hükümetlerin verdiği karşılıkların tamamıyla yetersiz olduğunu düşünüyoruz ve sağlık hizmetleri yerine şirketlere kaynak sağlamak ve salgını maden çıkarma projelerine güç vermek için kullanılmaya devam eden tüm politikaları reddediyoruz. Devletlerin önlemleri farklı olsa da kapitalizmin krize yanıtı dünyanın her yerinde aynı mantığı izliyor: hayatımızın önüne kâr etmeyi koymak, bu krizin maliyetini üzerimize yıkmak ve geçici olmayacak etkiler üretmek. Bu “acil durumdan” daha fazla borç ve yoksullukla çıkmak istemiyoruz! Eşitsizlik ve şiddet tarafından biçimlendirilen normalliğe dönmemek için krizden çıkmak için sınır ötesi bir feminist yol istiyoruzhttp://uni-versus.org/2020/05/05/sinir-otesi-feministler-sinir-otesi-feminist-manifesto-ceviri-fethiye-besir-iletmis/

     GÖRÜŞLER
Sağlıkta Cinsiyetçi Bariyerler Çok- Ata Soyer SPO öğrencisi İncilay ERDOĞAN   

“Bugün hala kadınlar olarak hayatla ilgili dayanışmacı, kolektif akıl, doğayla uyumlu tutumumuz köklerimizle ilişkilidir. Modern tıbbın teknoloji ve bilimin sanayi devletleri ve endüstriyalizmin gelmesiyle sağlık hizmetleri bambaşka bir şeye dönüşmüştür. Birleşen ise erkek sermaye ve ulus devletler olmuştur”

“Sağlık hizmetleri de tüm alanlar gibi erillikten azade değil. Tüm dünyada sağlık iş kollunda kadın emeği yüzde 70 oranındadır.  Türkiye’de de bu oran farklı değil. Türkiye’de hekim oranı yüzde 45 iken ebe ve hemşire oranı yüzde 90’ndır. Ekip olarak baktığımızda sağlık iş kolunda kadın emeği çok yüksek bir orandadır. Bir sağlık hizmeti sunuluyorsa burada görülmeyen gösterilmeyen üzeri örtülen kadın emeğinin büyük orana sahiptir.”

“Hiç birimizin hafızası bugüne dair değil. Kadınlar binlerce yıldır toparlayıcı, iyileştirici, dayanışmacı, organizasyon gücü çok kritik ve önemli bir yere sahiptir. Hayatla ilgili daha çabuk kriz çözme yeteneği vardır. Hatta Kovid-19 erkeklere oranla kadınları daha az hasta etmesi ve öldürme nedenin binlerce yıllık kadınların krizlerden ve felaketlerdeki direngenlikleriyle ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bu tesadüf değildir. Tam aksine dünyadaki tüm felaketler, savaşlar ve salgınlarda olağan dışı her durumda ilk toparlayıcı olan kadınlar olmuştur. Böyle bir belleğe sahibiz. Eğer bugün salgınla mücadele de Türkiye’de kısmen daha kontrollü gitmeye başlamışsa nedeni her daim olağan dışı koşullarda çalışmış olmanın verdiği bir kriz yönetme yeteneğidir. Bunun içerisindeki en belirleyici olanların oranları ortadadır. Salgın sürecinde bir başarı varsa toplamda tüm sağlık emekçilerinin öz başarısıdır. Merkezi politikalarla ilişkisi yoktur. Bu emeğin içerisinde emeği görülmeyen gösterilmeyen kadın sağlıkçılarındır.”http://mezopotamyaajansi22.com/tum-haberler/content/view/96189

 “Normalleşme” Vaka Sayısını Arttıracak- Ata Soyer SPO öğrencisi Prof. Dr. Mehmet Zencir

“Bu tür hastalık dönemlerinde ‘buz dağının altı’ diye tanımlanan bir kısım var. Bu kısım şikayet göstermeden, kendi bağışıklık sistemi ile hastalığı yenen insanlar. Bu nedenle testler daha yoğun yapılsa, şu an açıklanan rakamların çok daha büyüyeceğini biliyoruz. Bunu muhtemelen bakanlık da biliyordur. Şu an bilim camiasında, halk sağlıkçılarının arasında ‘hastalığa yakalanan 1 buçuk 2 milyon arası olabilir’ diye konuşuluyor. Bilim Kurulu’ndan bir arkadaşımız ‘toplumun yüzde 2’si hastalık geçirmiş olabilir’ demişti. O da bu sayıya denk geliyor…”

“Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) salgın yönetimine dair belirlediği kriterler var. Bunlardan biri salgınla mücadelede toplumun katılımına izin vermek. Bu nedenle toplumun örgütlü kesimlerinin bir şekilde salgını birlikte yönetmesi gerekiyor. Ama bizdeki toplum katılımı değil, bildiğimiz bilimsel bir kurul var. O kurul bir rapor hazırlıyor, sağlık bakanlığına sunuyor bakanlık da cumhurbaşkanına iletiyor. Cumhurbaşkanı da hoşuna giden kısımları kamuoyuna açıklıyor. Yani toplumun salgınla ilgili düşüncelerinin salgın yönetiminde dikkate alınmasına yönelik hiçbir mekanizma yok. Hangi önlemlerin alınacağına kim karar verdi? Meclis bile devre dışı. Gerçek rakamları, hangi ilçede durum nedir bilmiyoruz.”

“Neo-liberal sağlık reformları ile koruyucu sağlık hizmetleri devreden çıkarıldı. Birinci basamakta koruyucu hizmetler parçalandı. Dün bölge esaslı ve dar bölgede, geniş ekiple yaklaşık 20 bin nüfusa hizmet veren sağlık ocakları vardı. Burada çalışan ebeler saha çalışması yapardı, evlere zaten girerlerdi, toplumla tanışıklardı. Onların sağlık sorunlarını erken öğrenirlerdi. Bugün polikliniğe daralmış, bölgesi olmayan, liste tabanlı aile hekimliği sistemi var. Aile hekimlerin bulaşıcı hastalıkların kontrolünde görevleri çok sınırlı, filyasyon çalışması vb. yok. Bu işler sağlık müdürlüğünün ve toplum sağlığı merkezlerinin az sayıda sağlık emekçisine kalmış durumda. Bu yapılanma salgın döneminde iflas etti.”

“Önümüze getirilen reçeteyi kabul etmeyen toplumsal muhalefet kendi reçetesini gündeme getirmek zorundalar. Birbirimizin yaratıcılığına ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Sistemin kodları belli. Bu kodlar bugün bize “Kovid” diye çıktı, yarın kanser hastalığı ertesi gün kalp damar hastalığı, intihar diye çıkabilir. Bu nedenle kapitalist modernite al aşağı edilmeden toplumsal sağlığımızı yeniden elde etmemizin şansı yok.”  https://www.evrensel.net/haber/404351/salgini-atlatan-prof-dr-mehmet-zencir-normallesme-vaka-sayisini-arttiracak

      SİYASAL SAĞLIK

Virüslü günler, emperyalist-kapitalist tüketim kültürü ve mücadele! – Şiar Atakan Komün Dergi

 “İnsan ile doğa arasındaki uyum, özel mülkiyetçi toplumsal sistemlerin gelişim süreci ile darbelenerek gerilemiştir. Doğanın komünal toplumdaki önemi ve toplum yaşamının canlı uyumlu dinamiği ve toplumsallık içindeki yeri, önemi ve değeri, gelişen özel mülkiyetçi toplumsal sistemlerinin çıkarlarıyla uyuşmayan bir öze, değerler sistemine sahip olmasından dolayı, sistemin yıkım ataklarına maruz kalmıştır. Kadın köleliği, doğa köleliği, insan köleliği ve düşünce köleliği zincirinin derinleşmesi, egemen sınıfların, her tarihsel süreçte, zihniyet köleliğini oluşturma anlayışlarının temeli olmuştur. İnsanın emeğine ve ürettiğine yabancılaşma süreci, bu bağlamda komünal toplumun kimliğinden kopması ile ilişkilidir.”

“Kapitalizme karşı mücadele, kesinlikle ekolojik yıkıma ve aşırı tüketimle ortaya çıkan haz kültürüne karşı mücadeledir. Kapitalist-emperyalist aşırı kar hırsı, insanı ve inşa düşüncesini de aşırı tahrip etmektedir. Bunun için tüm insanlık, kendi öz iradem temelinde özgür düşüncemi istiyorum diyebilmelidir. Emperyalist-kapitalist sistem, bu temel özün gelişimi ve yoğunlaşmasını da bizlere dayatmaktadır. Bu anlamda insanın insana ve insanın doğaya yabancılaşmasında varılan en ileri bir durumu da yaşamaktayız. Günümüzde toplumsal ilişkilerin her düzeyde metalaştırılması süreci, tekrarı olmayan biçimde daha yoğun olarak, dünün yasallıkları üzerinden yükselmektedir. Bu anlamıyla, her şeyin ticari mal olarak görüldüğü bugünkü özel mülkiyet sisteminde, insan düşüncesi ve doğa da bu metalaştırılma süreci ile çok büyük yıkımlara uğramaktadır.”

http://komundergi2.com/viruslu-gunler-emperyalist-kapitalist-tuketim-kulturu-ve-mucadele-siar-atakan/