Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / Korona Günlüğü 8 Temmuz 2020

Korona Günlüğü 8 Temmuz 2020

GÜNDEM

  • Korona virüs salgını boyunca maske takmamak konusunda ısrarcı olan ve destekçileriyle salgına yönelik alınan önlemlere karşı yürüyüşler düzenleyen, hatalı politikalarıyla Latin Amerika’da en fazla ölümün yaşanmasının baş sorumlusu olan Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro koronavirüse yakalandığı yönündeki iddiaları devlet televizyonundan doğruladı.
  • Suriye’den Libya’ya iki kanaldan “paralı asker” sevkiyatı sürüyor. Birinci kanalın organizatörü Türk devleti, ikincisi ise Rusya. Türk devleti, cihatçıları, “geri-kabul anlaşmasından gelen para” ile finanse ediyor ve cihatçıların şimdi de Güney Kürdistan’a gönderileceği belirtiliyor.
  • Koronavirüs salgını dünya üzerinde sosyal sorunları daha da artırıyor. Açlıkla Mücadele Örgütü, açlık sorunu ile karşı karşıya kalan insan sayısının bir milyara yükselebileceği uyarısında bulundu. Birleşmiş Milletler‘in (BM) Gıda Hakkı Özel Raportörü Olivier De Schutter de koronavirüs krizinin şu ana dek 250 milyondan fazla insanı açlıktan ölme sınırına getirdiğini belirtti. De Schutter, yaşanan krizin aynı zamanda, 2030 yılına kadar küresel yoksulluğu bitirmeye yönelik çalışmaları da çökerttiğini vurguladı.
  • Sakarya’nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamaya ilişkin gözaltına alınan 4 kişi tutuklandı. İş Güvenliği Uzmanı Aslı Bozkurt ifadesinde işçilerin patlama tehlikesini söylediğini ancak fabrika yönetiminin önlem almadığını belirtti.  Fabrika sorumlu müdürü Asiye Angın, iş güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt ve ustabaşı Erşan Öztürk tutuklandı. Patlama nedeninin  üretim baskısı ve denetimsizlik! İSG Uzmanı Aslı Bozkurt, işçilerin yanlarında gereğinden fazla malzeme bulundurduklarını ve bunun da üretim baskısının sonucu olduğunu belirtti. Ustabaşı Erşan Öztürk ise müfettişlerin denetime gelmeden önce fabrika yönetiminin bilgilendirildiğini belirtti.
  • İtalya’nın başkenti Roma’da evlilik planı yapan kadınlar ve düğün organizatörleri, yeni tip korona virüsü (Covid-19) salgınına yönelik tedbirler kapsamındaki iptalleri ve kısıtlamaları protesto etti. İtalya Düğün ve Hediyelikler Derneği’nin “Bize kutlama özgürlüğünü geri verin” çağrısıyla Roma’nın dünyaca ünlü “Aşk Çeşmesi” olarak da bilinen Trevi Çeşmesi önünde toplanan yaklaşık 20 kadın ve düğün organizatörü Covid-19 tedbirleri dolayısıyla düğün törenlerinin kısıtlanmasını protesto etti. Gelinlik giyen kadınlar eylemde “Tedbirlerle kısıtlanan bir düş”, “Düğünlerin yüzde 90’ı 2021’e ertelendi”, “Düğünleri mahvettiniz”, “Kilise kapıları düğünlere kapalı” dövizleri taşıdı.
  • Koronavirüs salgını nedeniyle dünya çapında et tüketiminde büyük bir düşüş olması bekleniyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, 2020’de kişi başına et tüketiminde yüzde 3 düşüş öngörülüyor. Bunun 2011’den bu yana en düşük et tüketim seviyesi olacağına işaret ediliyor. Et tüketimindeki düşüşte şu faktörler rol oynuyor: Salgın ve kısıtlamaların ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri, tüketicilerin de gıda harcamalarının azalmasına yol açıyor. Restoranların kapanması nedeniyle de ete olan talep azalıyor. Zira insanlar evden çok dışarıda yemek yediklerinde ete daha fazla yöneliyor. Dünya et tüketiminin yaklaşık yüzde 25’ini oluşturan Çin’de ise et ürünlerine karşı güvensizlik gelişti. Zira hükümet, Pekin’de ortaya çıkan ikinci aşama salgın ile ithal et arasındaki bağlantıya işaret etmişti. Öte yandan, ABD’de mezbaha ve et fabrikalarında çalışan işçiler arasında koronavirüs vakalarında artış olması ve üretimin kesintiye uğraması nedeniyle de et tüketiminde azalma oldu.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) Genel Direktör Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, salgının hızla yayıldığını ve ölümcül olduğuna dikkat çekti: “Sadece hafta sonu ise dünya genelinde 400 binden fazla vaka vardı. Şu anda 11,4 milyon Covid-19 vaka sayımız var ve 535 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Covid-19 salgını hızlanıyor ve açık şekilde pandeminin zirve noktasına ulaşmadık. Ölü sayısı küresel olarak dengelenmiş gibi görünse de gerçekte bazı ülkeler ölüm sayısını azaltmada önemli ilerleme kaydetmişken, diğer ülkelerde ölümler hâlâ artıyor” diye konuştu.
  • İki gündür azalma eğiliminde olan yeni vaka sayısı sıçrama yaparak 208 bini geçti. ABD’de 55 bin, Brezilya’da 49 bin, Hindistan’da 23 bin, Güney Afrika’da 10 binin üzerine çıkan yeni vakalar pandeminin daha da büyüyeceğinin göstergesi. Latin Amerika ülkelerindeki vaka sayısındaki artış toplam vakada ülke  sıralamasını değiştirdi. Peru ve Şili toplam vaka sayısnda İspanya’nın üzerine çıktı. Önümüzdeki günlerde Meksika’nın da sıralamayı yeniden değiştireceğini öngörebiliriz. Afrika’da vaka sayısı 511 binin üzerine çıktı. Yoksul bağımlı (sömürge) coğrafyalar pandeminin kıskacı altına girmiş görünüyor. Bu durum pandeminin kontrolünün daha da zorlaşacağını gösteriyor.
  • Bu sabah itibarıyla Covid-19 pandemisinde toplam vaka sayısı 11 milyon 951 bin 909. Yarın tüm basın 12 milyonu geçti diye yazacak. Gelecek haftada 13 milyonu aşan rakamlara tanık olacağız. Rakamlara bizleri yabancılaştıran bireyciligin, ulus devletin ve sermaye birikimin temel düstur olduğu kapitalist uygarlık ve çarpıttığı algılarımız. Oysa Covid-19 pandemisiyle, dahası ardı sıra gelecek olan pandemilerle, iklim kriziyle mücadele enternasyonalizm, dayanışma ve toplumsallıktan geçiyor. Doğa ve toplum yararının esas oldugu bir toplumsal düzen, gelecek tahayyülünden… Bunun yolu otoriterleşen devlet önlemlerine bel bağlamaktansa toplumsallığımızı yeniden inşa etmeye dönük kolektif bilinç ve davranışlarımızı öne çıkarmaya dönük adımlar atmaktan geçiyor. 
  • Türkiye’de son 24 saatte 1,053 yeni vaka tespit edildi, 19 kişi hayatını kaybetti. Bununla birlikte hastane yatışı, yoğun bakım ve entübe hasta sayısı yüksek hızda devam ediyor. Sağlık Bakanlığı salgının artış gösterdiği illerle ilgili yeterince bilgi vermiyor. Artış kümelemeler tarzında mı, yoksa il düzeyine yayılmış mı, mültecilerde vaka sayıları nedir vb. salgının boyutunu ve nasıl ilerleyeceğini tahmin edeceğimiz soruların yanıtlarını bilemiyoruz. Bakan Koca’nın tweetleri üzerinden salgını tahmin etmeye çalışıyoruz. Şeffaf olmayan bir salgın yönetimi ile yol almak mümkün değil. Yakın geçmişte şeffaf olmayan yönetim anlayışı ile Kızamık salgınının büyümesine yol açmış ve bu konuda hala ders almamış bir iktidar, sağlık otoritesi ile karşı karşıyayız. Salgın yönetiminde de tek adam rejimi devam ediyor.
  • İstanbul İl Umumi Hıfzıssıhha Meclisi, korona virüsü  salgını sürecinde asker uğurlama törenlerine izin verilmemesi ve birliğine teslim olan askerlik yükümlülerinden pandemi tedbirlerini ihlal etmeyeceklerine dair taahhütname alınmasına karar verdi. Ayrıca otogar, gar, havaalanı gibi yerlerden yapılacak uğurlamalara askerlik yükümlüsünün birinci derece yakınlarının (kardeşleri dahil) katılmasına izin verilmesi, bunun dışında akraba, tanıdık, arkadaş vb. katıldığı toplu uğurlamalara kesinlikle müsaade edilmemesi kararı da alındı.
  • Avustralya’nın ikinci büyük kenti Melbourne’de koronavirüs vakalarındaki artış nedeniyle karantina önlemlerine geri dönüleceğini açıklandı. Yetkililer her yerde aynı… Victoria Eyaleti Başbakanı Daniel Andrews, “Bir tür rehavete kapıldık. Hepimizin kurallara gerektiği gibi uymayan bir tanıdığı olduğunu düşünüyorum. Bu zor adımları atmaktan başka çaremiz yok” diye konuştu.
  • Düğün, taziye, asker uğurlama, parti gibi toplu katılım olduğu törenler Covid-19 bulaşı için riski artırmaya devam ediyor.  İran’da, iki düğüne giden 200 kişiye ‘corona’ bulaştı; beşi hayatını kaybetti.
  • Sürü bağışıklığı stratejisini faşist lider Bolsanaro ile hayata geçiren Brezilya’da Covid-19 salgınının merkez üssü haline gelen Sao Paulo eyaletinde, üç aylık kısıtlamanın kaldırıldığı bildirildi. Faşist lider Bolsanaro’nun Covid-19’a yakalanması bile stratejiden vazgeçirmeye yetmedi. Eyalette barlar ve restoranlar da açıldı. Latin Amerika ülkesi Breziya’da Covid-19 kaynaklı can kaybı 67 bine yaklaşırken, vaka sayısı da 1 milyon 675 bini aşmış durumda. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 49 bin civarında. Brezilya, ABD’den sonra salgından en çok etkilenen ikinci ülke konumunda.
  • Sürü bağışıklığı tezi çürütüldü! İspanya’da koronavirüse karşı bağışıklık kazananları tespit etmek amacıyla yürütülen bir araştırmada nüfusun sadece yüzde 5,2’sinin koronavirüse karşı antikor geliştirdiği tespit edildi. İspanya’nın Avrupa’da salgından en ağır etkilenen ülkelerden biri olmasına rağmen virüsün yaygın olduğu bölgelerde bile nüfusun büyük bir kesiminin koronavirüse karşı bağışıklık geliştirmediği belirtiliyor. Avrupa Hastalık Kontrolü Merkezi, 61 binden fazla katılımcıyla yapılan bu araştırmanın kanda virüslere, bakterilere ve parazitlere karşı antikor geliştirilip geliştirilmediğini araştıran seroloji alanına dair koronavirüsle ilgili Avrupa’da yapılan en büyük araştırma olduğunu paylaştı. 11 Haziran’da Lancet dergisinde İsviçre’de 2 bin 766 kişi ile yapılan diğer bir araştırmada da benzer sonuçlar elde edilmişti. Doktorlar koronavirüse karşı antikor geliştirmenin hastalığa yakalanma riskini sıfıra indirip indirmediğinden ve antikorların vücutta ne kadar süre kaldığından emin olunamadığını vurguluyor.
  • Günlük hayat etkinlikleri için Covid-19 risk rehberi: ABD’li alanında uzman üç doktor günlük hayatımızın parçası olan basit ve rutin işlerin Covid-19 açısından ne kadar risk taşıdığını anlatan bir grafik hazırladı. Hayatın hemen her alanında ‘normale’ dönülen bugünlerde market alışverişi, taksiye binmek, restoranda yemek yemek gibi günlük hayatın parçası olan hareketlerin taşıdığı risk dört temel faktöre göre hesaplandı: Kapalı mekanlar, etkileşim süresi, kalabalıklar, güçlü nefes. Açık havda yürüyüş, piknik, market siparişini teslim almak gibi etkinlikler düşük risk grubunda yer alırken, dış mekanda yapılan tenis gibi mesafeli sporlar, market ve perakende alışverişi düşük-orta risk grubunda. Orta risk grubunda yer alan etkinliklerse şöyle: Açık alanı bulunan restoranda yemek yemek, taksiye binmek, acil servise veya dişçiye gitmek, müze gezmek. Kapalı alanlarda yemek yemek, kuaför, berber ve güzellik salonlarına gitmek, ofiste çalışmak ve spor salonuna gitmek yüksek-orta risk grubundaki aktiviteler. En yükse risk grubunda yer alan etkinlikler ise şöyle: Temaslı sporlar, gece kulüpleri ve barlar, ev partileri, havayolu ve tplu taşımayla seyahat, konser, tiyatro ve sinema izlemek, ibadet yerlerini ziyaret, maç izlemek.

SAĞLIK MUHALEFETİ- TOPLUMSAL MUHALEFET

  • Ensar Vakfı, Eğitim Sen Antalya Şubesi tarafından açılan davayı kaybetti. Antalya’da İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Ensar Vakfı arasında 2018 yılında Değerler Eğitimi protokolü imzalandı. Eğitim Sen Antalya Şubesi bu durumu yargıya taşıdı. Konuyu geçen günlerde karara bağlayan Antalya 4. İdare Mahkemesi protokolü iptal etti. 
  • İktidarın salgını ve ekonomik krizi fırsata çevirmeye çalışarak, kıdem tazminatını fona devretmeye çalıştığını belirten DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, düzenlemenin Meclis’e gelmesi durumunda Ankara’ya yürüyeceklerini söyledi.

JİN

  • Gözaltına alınırken polisin köpekli ve fiziki işkencesine maruz kalan HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu üyesi Sevil Rojbin Çetin ‘örgüt üyesi olmak’ suçlamasıyla tutuklandı. Çetin suçlamaların iftira olduğunu söyledi.
  • Denizli Kadınlar Birlikte Güçlü Platformu’nun çağrısı ile kadınlar İstanbul Sözleşmesine sahip çıkmak için sokağa çıktı. Candoğan Parkı’nda toplanan kadınlar İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılacağı yönündeki açıklamalara tepki gösterdi.
  • HDP’li Patnos Belediyesi, kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında kadınlara sosyal ve psikolojik destek sunmak için “Mor Hat” adıyla dayanışma hattı kurdu.
  • Dünya çapındaki fotoğraf ajansı Magnum Photos yeni üye adayı 5 ismi açıkladı. Türkiye’den fotoğrafçı Sabiha Çimen de adaylar arasında.
  • DİSK Kadın Komisyonu, Saray-AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alan açıklamalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı: “Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ile kadına yönelik her türlü şiddeti ortadan kaldırmak için düzenlenmiş, etkin bir uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi ortadan kaldırılmak isteniyor. Bazı çevrelerin bir süredir ‘Türk aile yapısına zarar verdiği’ gerekçesiyle hedefine aldığı Sözleşme ile ilgili Cumhurbaşkanlığı makamından yükselen ses, bütün kadınları bekleyen büyük tehlikeye işaret ediyor.”

YENİ YAŞAM

  • İzmir Büyükşehir Belediyesi, Yaya ve bisikletli ulaşım altyapısını geliştirerek, bisiklet kullanımını arttırmak ve trafiğin yarattığı olumsuzlukların önüne geçmek amacıyla İzmir Bisiklet ve Yaya Eylem Planı hazırladı.
  • İstanbul’da  yerel dayanışma ağları bir araya gelmeye başladı. Üsküdar Dayanışma Ağı 8 temmuz Çarşamba günü Doğancılar parkına haftalık toplantısına katılım çağrısı yaptı.

SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK

  • İstanbul İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu’ndan Özgür Barış Demir, çocukların özgür ortamlarda merakla dünyayı keşfetmesi gerekirken suçlanmış ve kapalı katı kuralları olan bir mekanda suç ve suçluluk kavramlarıyla büyüdüklerini söyledi.

Türk cezaevlerinde en az 780 bebek annesi ile beraber tutuluyor. Toplamda 4 bine yakın çocuk cezaevlerinde. İstanbul İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu’ndan Özgür Barış Demir, konuyla ilgili ANF’nin sorularını yanıtladı.

Cezaevlerinde bebeklerin, çocukların tutulmasını nasıl izah ediyorsunuz?

Hapishaneler çocukların kalacağı, büyüyeceği bir alan değildir. Bir yerde kapalı kalmak hiçbir insan için uygun değildir. Ayrıca çocukların gelişimleri gereği, özgür ortamlarda merakla dünyayı keşfetmesi gerekirken suçlanmış ve kapalı katı kuralları olan bir mekan da tutarsanız suç ve suçluluk kavramlarıyla büyümüş olurlar. Çocukluk, 18 yaşına kadar olan bir insan gelişim sürecidir. Dünyanın kaderini belirleyen hiçbir karara, yasaya, devlete ve düzene katılımları sağlanmıyor. Yetişkinlerin kararı, yasası, devleti ve düzenine göre dünyayı tanıyıp büyüyorlar. Bu ve buna benzer adil olmayan durumlar insanlığın sorunuyken, daha “yetişkin yasalarına göre” karar alma hakkı bile yokken çocuğu kapatmak, özgürlüğünü kısıtlamak, dünyayı tanımasını engellemek ve gardiyanla eğitim aldırmak, birey olma hakkının elinden alınmasıdır.

Çocukların psikolojileri ve gelişimleri açısından bu durumun olumsuzlukları nedir, evrensel normlara göre bebeklerin anneleri ile içeride olmasının açıklaması var mı?

Belirttiğim gibi çocukların yaşam alanı olabilecek bir mekan değildir hapishaneler. Uyarıcıların yoğunluğu, çocukların beyin gelişimi açısından önemlidir. Uyarıcının az olması, çocukların beyin gelişimi açısından iyi olmayan bir durumdur. Bu bilimsel bir gerçektir, peki hapishaneler bir çocuğun gelişim sürecinde uyarıcı ihtiyacını karşılayacak bir mekan mıdır? Hayır. Tam tersi sosyal ağlarından koparıp yaşam alanını kısıtlanmasıyla, kapatmayla uygulanan bir ceza sistemidir. Söz hakkı olmadığı bir dünyada suçlanıp kapatılıyor. Geçen sene bir çocuk intihar etti hapishanede, çocuk hapishaneleri tarihinde yeni bir olay değil. Sorumlusu kim sizce? Salgın sürecinde mafya liderleri serbest bırakılırken, çocukların anneleriyle hapishaneye kapatmanın nasıl bir izahı olabilir ki! Üstelik Türkiye’nin de imzalamış olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37. maddesi de var. Madde, “Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır” diyor. Salgın sürecinde ilk alınması gereken önlemler, kalabalık alanlar ve kapalı mekanlar da uygulanması gereken önlemler değil mi? Öyledir ama bizler bu süreçte bile anneleriyle hapishaneye giden çocuklar görüyoruz. Zaten insanlar dışarıda da bu süreçte hapishane hayatı yaşıyor. Yani yetişkinler dünyayı bir kapalı mekana dönüştürdüler. Dışarıda da sokağa çıkma yasaklarında çocuğa yönelik acımasız şiddete şahitlik ettik maalesef…

Türkiye’deki kamuoyu bu konuda bilinçsiz mi, duyarsız mı, yeteri kadar ses olunmuyor mu?

Türkiye kamuoyunun sessizliği bir sonuçtur. Bu ülkenin gündemini belirleyen bütün güçlerin eksikliğinden kaynaklanıyor. Ülkenin gündemini belirleyen kurumların da çocuklar için nasıl bir yaklaşım içerinde olduğu ortadadır. Muhalif kesimlerin istismar yasası için karşı çıkışlarını gördük tabi ama medyanın yarattığı ve servis ettiği çocuğa karşı çirkin algı, daha çok kitlelere ulaşıyor ve toplum nezdinde normalleştirilmeye çalışılıyor. Durum böyleyken daha çok insan hakları mücadelesine sarılmalıyız ve dilimizi insan hakları noktasından kurmalıyız. Popüler medya iletişim araçları çocuklarla ilgili haber yaparken bile çocuğu nesneleştiren bir dil kullanıyor. Meseleye çocuğun nesnelleştirilmediği, kendi için karar verebilecek alanları sağlayarak başlayabiliriz. Alan yaratma işi de aydınların, demokratların, ilericilerin işi gibi görünüyor bu süreçte.

  • Hollanda’da kürkü için yetiştirilen vizonlardan yüz binlercesi, Covid-19 virüsünün bulaşması nedeniyle öldürüldü.

GÖRÜŞLER

  • Covid-19 salgınında artan vaka rakamlarına bizleri yabancılaştıran bireyciligin, ulus devletin ve sermaye birikimin temel düstur olduğu kapitalist uygarlık ve çarpıttığı algılarımız. Oysa Covid-19 pandemisiyle, dahası ardı sıra gelecek olan pandemilerle, iklim kriziyle mücadele enternasyonalizm, dayanışma ve toplumsallıktan geçiyor. Doğa ve toplum yararının esas oldugu bir toplumsal düzen, gelecek tahayyülünden… Bunun yolu otoriterleşen devlet önlemlerine bel bağlamaktansa toplumsallığımızı yeniden inşa etmeye dönük kolektif bilinç ve davranışlarımızı öne çıkarmaya dönük adımlar atmaktan geçiyor. 
  • Covid-19 kalıcı bağışıklık bırakmıyorsa bulunacak aşılar da geçici olacak demektir. Grip aşısı gibi her yıl tekrarlanmak zorunda kalınan, koruyuculuğu düşük olacaktır. Pandemiyle birlikte yaşamayı öğrenme, pandemiyi ortaya çıkartan nedenlerden kurtulma önümüzde duran tek yol gibi görünüyor. Pandemi ile birlikte yaşama toplumsal birey olarak yaşama, ötekileştirilenlerle birlikte yaşama, eşit ve özgür yaşamlar için çaba harcamadan geçer. Dahası diğer canlılarla, cansız varlıklarla ekolojik bir bütünlüğü öngören, insanı merkez almayan bir yaşamı önümüze koymaktan geçer. Pandemiyi zemin hazırlayan kök nedenleri ortadan kaldırma erkek egemen, doğayı sömürgeleştiren kapitalist uygarlıkla hesaplaşmaktan geçer. Kapitalist uygarlık ile gündelik yaşamlarımızda kurduğumuz ittifaklarımızdan vazgeçme ile başlar. Daha meşakatli, daha zor ve daha uzun görünse de  adım adım örülecek bu yolun, pandemi ile mücadelede daha gerçekçi olduğunu yaşadıklarımız, tanıklıklarımız bizlere gösteriyor. 

EKLER

•   Toplumcu belediyecilik politikalarının Ovacık Belediyesi örneği üzerinden değerlendirilmesi* – Engin Bozkurt** (Kent ve Çevre Araştırmaları Dergisi)

2000 yılı sonrası süreçte ise birçok sol-sosyalist örgüt yerel seçimlere ve yerel yönetimlere özel ilgi göstermeye başlamıştır. Bu doğrultuda birtakım ilçe belediyeleri seçimlerde sol-sosyalist örgütler tarafından kazanılmış, fakat en fazla iki dönem yönetimde kalınabilmiştir. Diğer yandan söz konusu belediyelerden hiçbiri Ovacık Belediyesi’ninki kadar Türkiye’de kendinden söz ettirmeyi başaramamıştır. Bu makalenin amacı toplumcu belediyecilik politikalarını Ovacık Belediyesi örneğinde inceleyip, toplumcu belediyeciliğin günümüzde gerçekleşme koşullarını tartışmaktır. Makalede öncelikle toplumcu belediyeciliğin dünyada ve Türkiye’deki gelişme süreçleri devrimci ve reformist sosyalist örnekler çerçevesinde incelenecek, sonrasında Ovacık Belediyesi deneyimi siyasal-yönetsel, sosyo-kültürel, ekonomi ve şehircilik-çevre politikaları çerçevesinde tartışılacaktır.https://sendika63.org/2020/07/toplumcu-belediyecilik-politikalarinin-ovacik-belediyesi-ornegi-uzerinden-degerlendirilmesi-engin-bozkurt-591708/



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...