Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / CORONA GÜNLÜĞÜ- 13 MAYIS

CORONA GÜNLÜĞÜ- 13 MAYIS

  • Bugün 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma maden faciasının yıldönümü. Soma ve şu an sermaye için çalışma alanlarına mecbur bırakılan tüm emekçiler aynı riskle karşı karşıya. Fiziksel mesafenin sağlanmasının mümkün olmadığı açıktır. İktidar korona salgını öncesinde başlayan siyasi, ekonomik ve toplumsal krizini aşmak için salgını fırsata çevirmek istemekte, çarkların dönmesini talep etmektedir. Geçmişte olduğu gibi bugün de gündemlerini işletmek uğruna milyonlarca yurttaşın yaşamına kastedilmektedir.
  • Cumhurbaşkanlığı ”normalleşme planı”nı yayımladı. Tüm kurumların, sektörlerin normal yaşama geçişi ayrıntılandırılan planda, kıt kanaat yaşamaya çalışan vatandaşların normalleşmesi yok.
  • Devlet yandaş sermayeye destek olmaya devam ederken işsizlik yoksulluk şartlarında

yaşayan halklardan almaya devam ediyor.Yurttaşlara destek olması beklenen devlet iban numarasından sonra cebimizde kalan son kuruşlara da göz dikti. Buzdolabından makasa  42 ürüne yüzde 30 ek gümrük vergisi getirildi.

  • Salgın nedeniyle kronik hastalıkların yönetimi ihmal ediliyor. Bulaş korkusuyla vatandaşlar hastaneye gitmemeyi tercih ettiğinde birçok hastalık tanısız kalıyor, varolan hastalıklar kontrol edilemiyor. Edirne’de, kalp rahatsızlığı bulunan ve koronavirüs bulaşacağı korkusuyla hastaneye gitmeyen tır şoförü, aracında ölü bulundu.
  • Korona aynı zamanda yaşatıyor! Emniyet Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre, nisan ayında trafik kazaları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 52 oranında azaldı. Can kayıplarında da yüzde 20’yi aşkın düşüş var.
  • Sokaklarda çocuk sesleri: 14 yaş altı nüfus bugün 4 saat sokağa çıkmaya hazırlanıyor.

  • Pandemi artarak devam ediyor. Dünya genelinde toplam vaka sayısı 4.4 milyona ve toplam ölüm sayısı 300 bine yaklaştı. Yeni vaka sayısı 85 bini ve yeni ölüm sayısı 5,300’ü geçmiş durumda.
  • Artık salgınının merkez üssü Kuzey ve Güney Amerika kıtası. Başta ABD olmak üzere Brezilya, Meksika olmak üzere her iki kıtada vaka sayısında ciddi artış var.
  • ABD’de Covid-19’a bağlı ölümlerin sayısı Çin’deki toplam vaka sayısını geçerek 83 bine yaklaştı.
  • Türkiye’de pandeminin seyri dalgalı. Yeni vaka sayısı yeniden 1700’ün üzerine çıktı. Covid-19’a bağlı günlük ölüm sayısı 50’ün üzerinde devam ediyor. Ülke dışında yaşayıp Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının 507 olduğu açıklandı.
  • Önlemlerin gevşetildiği Almanya’da yeni vaka sayısı 2.6 kat artarak bine yaklaştı.
  • Taziye çadırlarına bağlı Covid-19 vaka sayısında patlama örneği Kürdistan’da yaşandı. Van’ın Ortanca köyünde kurulan taziye çadırı Covid-19 vakalarının sayısının dört kat artarak 400’e yükselmesine ve tüm kente yayılmasına neden oldu.
  • Daha önce Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere’de görülen korona virüsüyle bağlantılı çocuk hastalığı ABD’de de görüldü. New York’da üç çocuğun hayatını kaybettiği ve toplam vaka sayısının 73 olduğu bildirildi.
  • Yeni vakalar görülen Wuhan’da nüfusun tamamına test yapılacak. 10 milyon kişi, 10 gün içerisinde taranmış olacak.
  • Hükümetin açıklamaları ve gevşetme politikalarına gelişen toplumsal rehavetin yeniden Covid-19 vakalarının artışına yol açacağına yönelik uyarılar çeşitli kesimlerce dile getiriliyor.
  • DSÖ’den Rojava’ya 30 bin tonluk tıbbi yardım ulaştırıldı.
  • Cezaevlerinde vaka sayısında artış devam ediyor. Tutsakların tahliye edilmesi değil mektuplardan hastalığın bulaştığı medyada yer aldı.
  • Genel olarak günlük vaka sayısının 100’ün altına inmesi ile devreye giren önlemlerin gevşetilmesi kuralı esnetildi. Salgının pikinin devam ettiği (Rusya gibi), yeni vaka sayısının hala ciddi sayıda olduğu çok sayıda ülkede (ABD, Rusya, Türkiye gibi) önlemler gevşetiliyor. Brezilya gibi hala önlem almayan ülkelerde gündemde.
  • Test sayısı hala istenen düzeyde değil. Test sayısı 35 bin düzeyinde kaldı. Vaka sayısının azaldığı dönemde test sayısının yüksekliği daha da önemli hale geliyor. Her yeni vakanın yaratacağı ikinci dalga tehdidi olması yeni vakaların izolasyonu ve filyasyon çalışmasını çok daha önemli hale getiriyor. Bu gerçekliğe rağmen vaka sayısının 100 binin üzerinde olduğu ülkeler arasında milyon kişiye düşen test sayısında Türkiye sondan üçüncü, sadece Brezilya ve İran’ın önünde.
  • “ Kalıcı bağışıklık bırakma konusundaki belirsizlik ve etkili bir aşının bulunamaması ihtimali ile sürü bağışıklığı yaygın konuşulmaya başlandı. Herd immünite diye bilinen kavram iki farklı şekilde kullanılıyor: ‘Sürü bağışıklığı’ ve ‘Toplum bağışıklığı’. Sermaye ve devlet aklının hakim olduğu kullanım ‘sürü bağışıklığı’. Bu kullanım toplum için bilim yapmayan bilim insanları için de geçerli. Pir Sultan Abdal’ın dile getirdiği ‘sürüye saydılar bizi’. Toplumsal muhalefet ve sağlık muhalefeti de sermaye ve devlet aklı ile yürütülen salgın kontrolü çalışmalarını dile getirmek için ‘sürü bağışıklığı’ kullanmaya başladı. Mevcut salgının kontrolünde toplumun özne olması ve toplumun öz savunmasının güçlendirilmesinin önemi bugün daha da açık olarak görülüyor. Toplumsal bağışıklık yeni yaşam mücadelesi verenler için de gündem. Yeni yaşam inşasına yönelik atılacak adımlara, nasıl bir kollektivite tartışmalarına da yol gösterecek. Dayanışma ağları, kardeş aile, meclislerin güçlendirilmesi gibi faaliyetlerde  gündem konusu olmaya devam edecek.

  • Dün İzmir, bugün İstanbul iki hekim daha Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
  • SGK, sağlık hizmet sunucularına Covid-19 için “iş kazası/meslek hastalığı” olarak değil “hastalık” olarak provizyon alınması gerektiğini bildirmesi üzerine tepkiler sürüyor.

İstanbul Tabip Odası: “işverence bildirim yapılmamasına rağmen hak sahiplerinin yapacağı şikayet ve başvurular ya da   açacağı davalar ile iş kazası/meslek hastalığının tespit edilmesi halinde, kusur ve kusursuz sorumluluk ölçütleri               çerçevesinde,  mahrum kalınan maddi ve takdir edilecek manevi zarar işverene yükletilecektir.”  denilerek “genelgenin iş                  kazasının bildirim yükümlülüğünü kaldırmayacağı” vurgulandı.

  • Trabzon’un Düzköy ilçesinde halk ormanların kesilmesine karşı direnişe geçti. Üç mahalle halkı bir araya gelerek iş makinalarını durdurdu ve kesimin yapılmasını engelledi: “Bu ormanlar bize atalarımızdan miras ve en çok bizim hakkımız var. Onlarca yıldır bu ormanlara biz bakıyoruz. Parasını kendimiz verip bekçi tutuyoruz kesilmesin diye. Biz burada zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyoruz”
  • Yaşam Bellek Özgürlük yapımı “Kurt û Kurmancî” kısa belgesel filminin ilk gösterimi Kürt Dili Bayramında (15 Mayıs 2020) saat 21:00’de yayında.https://www.youtube.com/watch?v=ArgjY3pO0qY
  • HDP, ‘Korona Yönetiminin İki Ayı’ raporunu açıkladı: Her Şey Sermayenin Çıkarı İçin!
  • Halkevleri Ekoloji Çalışma Grubu, “Salgın ve Ekolojik Yıkım Raporu”nu yayımladı. Raporda, salgına rağmen yapımında ısrar edilen projelerin başında enerji ve madencilik sektörünün  geldiği belirtiliyor.
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü, tüm birimlere, uzaktan-dönüşümlü çalışma uygulamasını sona erdirdiğini ileterek, 11 Mayıs Pazartesi gününden itibaren idari personeli ‘normal’ mesaiye çağırdı. Eğitim-Sen İzmir 3 Nolu Şube: Toplumsal normalleşme kurumların kendi başlarına karar alması ile değil bu süreçte kurumlar arası koordinasyonun daha da sıkı olması ile gerçekleşebilir.”

  • Komşumuz bakkal ile yarenlik üzerine…

“Tam olarak kapitalistleşememiş her toplumsal ilişki formuna sahip çıkmalıyız. Hiçbir yerleşik davranış, alışkanlık üç günde terk edilmez elbette. Bir süre sonra yine gidilecek aynı mekânlara, buna kuşku yok. Mesele, yaşadığımızın, bir insanın hak ettiği yaşam olmadığını akıldan çıkarmamakta. Neyi hak ettiğimizi düşünüyorsak onun için emek harcamakta.”

https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/05/12/komsumuz-bakkal-ile-yarenlik-uzerine/

  • Tüm saldırılara rağmen HDP’li Kars Belediyesi çalışmalarına devam ediyor. Kars Belediyesi ve Kars Kent Konseyi,  Kent Bostanları ve Tohum Kütüphanesi projesi için ilk adımı fidan dikerek attı.
  • ASKIDA GIDA KOLİSİ: “İmkanı Olan Koysun, İhtiyacı Olan Alsın”

Cihangir muhtarlıklarının organize ettiği kadın emeğinin ön planda olduğu çalışma: “Mahallemizde bulunan bakkallara, ihtiyacı olan komşularımız yararlanabilsin diye askıda gıda kolisi oluşturduk. Sizlerden gelen destekler doğrultusunda, kolilere ilk gıdaları bulundukları bakkallardan satın alarak koyduk. İsterseniz sizlerde destek olabilirsiniz. Böylelikle esnafımıza da bir katkı sağlamış oluruz.” duyurusuyla bakkalların adresleri ilan edildi. Buna ek olarak yaşlılar ve engelliler içinde ayrı bir ihtiyaç ve alışveriş ağı işletiliyor. Hafta sonu yaşlılar için dışarıya çıkma izninde parkta müzik ve konser yapıldı . Sokak hayvanları için de düzenli mama – su bırakılıyor.

  • Jineolojî Dergisi “21 Yüzyıl: Kadın Yüzyılı” dosya konulu 17. sayısını hazırladı. Derginin yeni sayısı salgın koşulları nedeniyle online olarak okurlara sunuldu.http://www.jineolojidergisi.com/
  • Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulundaki kadınlar toplantılarında pandemide kadınları konuşmaya devam ediyor.
  • Uçan süpürge uluslararası kadın filmleri festivali online devam ediyor.7 Mayıs’ta açılışı gerçekleşen festivalde sınırsız, biletsiz filmlerin 14 Mayıs’a kadar gösterimleri sürüyor. 1301 film seçkisinin arasından seçilen birçok ülkeden film seyirciyle online platformda buluşuyor.
  • Jinwar’da korona yok şifa var: Jinwar’da 4 Mart’ta açılan Şifa Jin’da kadınlar doğadan ve şifalı bitkilerden konuşuyorlar… Şifa Jin, doğanın ve şifacı kadınların yarattığı hafızayı gün yüzüne çıkarıyor. Şifa Jin, Jinwar’ı hem korona virüsüne karşı koruyor hem de ekolojik ve demokratik toplum bilinciyle toplumu yeniden doğadaki şifalı bitkilerle buluşturuyor. https://justpaste.it/289e9
  • Video konferans sırasında “Kızların resimlerini de görüyoruz böylece çaktırma” dediği duyulan Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Orhan Acar, hakkında soruşturma başlatılmasının ardından istifa etti. Tepkiler sürüyor.

“Yaşlıların temel önemi kimliğimiz husunda kollektif hafızayı temsil etmeleridir. Latin Amerika yerli nüfusu sıklıkla yazıyı tanımayan toplumlar. Tarihleri yazılmadı, yaşlılar tarafından hikaye anlatımıyla (öykücülük) nesilden nesile aktarıldı. Yerlilerin tüm bilgeliği sözlüdür. Bu yüzden yaşlılar, tüm sözlü deneyimleri kendilerinde barındırıyorlar. Deneyimler, bizim koruduğumuz şeydir’ diyerek yaşlı yerlilerin Latin Amerika’daki öneminden bahsetti.“

http://yeniyasamgazetesi1.com/yaslilarimizi-kaybedersek-hafizamizi-da-kaybederiz/

  • Dr. Fuat Ercan: Kovid-19 Salgını Yeşil/Ekoloji ile Anti-Kapitalist Düşünce ve Eylemlilikler Arasındaki Açının Kapanmasını Sağlamıştır

“Yerelliklerde başlayan yardımdan, dayanışmaya yönelen birliktelikler düşünülmeli. Covid-19 sürecinin bize gösterdiği en önemli şeyin bu işleyişin ne kadar irrasyonel olduğudur. Ve rasyonel bir düzeneğin irrasyonel işleyişi biz insanları vasıfsız/donanımız kıldığına uyandırdı bizi salgın. Bence yaşadığımız tedirginliğin en belirgin yönü de elimizin/aklımızın nasıl işe yaramaz olduğunu görmek oldu. Yaşamımız için gerekli olan en temel ihtiyaçlarımızı (su-ekmek, sebze, meyve, sağlık, eğitim) sağlayamadığımız, yani yaşam ortamını üretemediğimizi ama daha da önemlisi bu temel ihtiyaçları sağlamak için ortamın yok edildiğine uyandık. Bu ortamı yeniden yaratacak becerilerden yoksun olduğumuzu gördük. Tedirginlik yaratan bu uyanış aynı zamanda bir fırsat, çünkü uyandık. Ya da bir çoğumuz bunu hissettik. Yerelliklerden başlayacak yardım ve dayanışmanın sadece ihtiyaçları karşılama değil, insanların el & aklı birlikte harekete geçiren etkinlikler ve bu etkinlikler dolayımında beraber olmayı yeniden öğrenecek süreçlerin önünü açmalı. Tarihsel olarak sahip olduğumuz vasıflarımıza yeniden canlandırmaya, el ve aklı/duyguyu eş zamanlı harekete geçirecek etkinliklere yönelecek/yöneltilecek beraberlikler inşa edilmeli. Yerelliklerden başlayarak insanın kaybettiği/kaybettirilen niteliklerini yaşamın her alanında yaşlısı/gencini erkeğin, kadınını, eğitimli, eğitimsizi içine alacak özgüven kazandırıcı sosyallikler yaratılmalı. Her bir üyesinin özgüvenini/vasfını artıran beceriler aynı zamanda ortaklaşa hareket etme yeteneği/becerisine dönüştürülmeli.”

https://www.yesildirenis.com/2020/05/12/prof-dr-fuat-ercan-ile-soylesi-kovid-19-salgini-yesil-ekoloji-ile-anti-kapitalist-dusunce-ve-eylemlilikler-arasindaki-acinin-kapanmasini-saglamistir/

 Arundhati Roy: Görevimiz, motoru çalışamaz hale getirmek

“Şu anda, hepimiz eve kapatılmışken, onlar satranç taşlarını oldukça hızlı hareket ettiriyorlar. Koronavirüs, otoriter devletlere bir hediye olarak geldi. Küresel salgınlar yeni değil. Ancak Dijital Çağ’da bu bir ilk. Ulusal düzeydeki otoriterlerin çıkarlarının, uluslararası felaket kapitalistleri ve veri madencileri ile yakınlaşmasına şahit oluyoruz. Burada, Hindistan’da her şey hızla gerçekleşiyor. Facebook, Hindistan’ın en büyük mobil telefon ağı Jio ile anlaştı, böylece 400 milyon Whatsapp kullanıcısı tabanını paylaşıyor. Bill Gates, protokolün sunduğu kâr her ne ise bunu muhakkak toplamayı umarak Başbakan Modi’ye ödül yağdırıyor. Aarogya Setu isimli gözetim/sağlık uygulaması şimdiden 60 milyondan fazla insan tarafından indirildi. Devlet çalışanları için hâlihazırda zorunlu tutulmuş durumda.

Korona öncesinde gözetim devletine doğru uyurgezer bir şekilde gidiyordu isek, şu anda bizden, her şeyden –mahremiyetimiz, itibarımız ve özgürlüğümüzden- vazgeçmemiz, kontrol ve yakından idaremize izin vermemiz istenen süper gözetim devletinin kollarına doğru panikle koşuyoruz. Karantinalar kaldırıldıktan sonra bile, hızlı hareket etmezsek, sonsuza dek kapatılmış olacağız.

Bu motoru nasıl çalışmaz hale getiririz? Görevimiz bu.“

https://gercegingunlugu.blogspot.com/2020/05/arundhati-roy-gorevimiz-motoru-calsamaz.html

 MEHMET ZENCİR : “Şeffaflık, dayanışma, toplum katılımı: Türkiye üçte sıfır”

“Sağlık alanından neoliberal reformlar dünyanın her ülkesinde var. Durum böyleyken dünyanın hiçbir ülkesi Covid-19 salgınını engelleyemezdi. Salgını kontrol etmek ise koruyucu hizmetin gücüne bağlıdır. Hizmetler de toplumsaldan bireysele dönüştürüldüğü için gecikirsiniz, istenen hızla yapamazsınız. Dikkat ederseniz, “Covid-19 salgını olmayabilir miydi?” tartışması hiç yapılmıyor. Bu bir yeni yaşam tartışmasıdır. Siyasal bir tartışmadır. Bence tartışmayı burada tutmak gerekiyor.”

“Toplumsal sağlığı düşünen bir stratejiyi örmeye ihtiyacımız var. Aşının bulunması gecikirse, toplumsal bağışıklığı sağlayabilmemiz için iki-üç yıllık bir süreye ihtiyacımız olacağından kolektif aklımızı harekete geçirmemiz gerekiyor. Sadece tıp değil, siyasi partilerin, sosyal bilimlerin, toplumsal muhalefet güçlerinin de dahil olduğu bir çeşitlilikle, çözüm üretmek için bir çağrı yapmaya ihtiyacımız var. Bu krizleri yaratan kapitalist sistemi alaşağı etmezsek bu salgının ardından yeni salgınların gelmesi riski var. Son 12 yılda ilan edilmiş altı küresel acil durum bunun kanıtı.”

“Doğayı yok sayan insanoğlunun tahakküm anlayışı, kapitalizmin kâr maksimizasyonu hırsı, yerel üretim yerine küresel üretimin getirdiği sıkıntılarla ilgili yıllardır dile getirdiğimiz kuramlar bu krizle birlikte net olarak ortaya çıktı. Sol muhalefet yıllardır yeni bir dünya olabilir mi tartışmaları yapıyordu. Bunu sağlık üzerinden okumuyorduk. Şimdi bir de sağlık üzerinden okumaya başladık. Burada iki yönelim var. Biri, varolan toplumsal düzenin alaşağı edilerek yeni adımların atılması, diğeri ise kamu hizmetlerinde sosyal devlet çağrısı. Ben ilk yönelimle ilgili bir gayrete ihtiyaç var diye düşünüyorum. Çünkü bu kadar otokratik, her şeyi denetleyen bir sistemin, kamu hizmetlerinin bize bir göbek bağı olarak sunulacağı sosyal devlet yapısının dertlerimize panzehir olabileceğinden emin değilim. Doğayla ve kendiyle barışık, demokratik yapıya sahip ekolojik bir toplumun, özyönetimlerin hâkim olduğu daha sosyalist bir yapının mücadelesini vermek için doğru bir zaman bence. Yapabilirsek, gücümüz yeterse, bunun için emek harcamak gerektiğine inanıyorum. Dünyanın gözü bir dönem Kobane’de yaratılan modele doğru dönmüştü. Aslında bu, dünya halklarının bu tip modellerle ilgili bir beklentisinin olduğunu da gösteriyor. Sosyal hareketler nasıl birden ete kemiğe bürünüyor, çok iyi bilmiyorum; sosyal bilimcilerin daha iyi tahlil edebildiği bir olay. Ama hepimiz kelebek etkisi dediğimiz etkiye bel bağlamak zorundayız. Aksi takdirde, “yeni normal” sadece biyolojik varlığımızı sürdürmekle sınırlı olacak gibi. “Eski normal”e de, bu şekilde bir “yeni normal”e de karşıyım. Kendi dilimizi kurmamız gerekiyor.”https://birartibir.org/siyaset/712-seffaflik-dayanisma-toplum-katilimi-turkiye-ucte-sifir

  • Giorgio Agamben: Biyogüvenlik ve Siyaset

“Sosyal mesafelenme” denilen şeyin, bizi bekleyen politika modeli haline geleceği ve bu mesafelenmenin, insan fizikselliğinin olduğu, böyle olunca da bulaşma şüphesi (tabii ki politik bulaşma) haline geldiği her yerde, bunun yerine (üyeleri, yapmaları beklenen görevle açık bir çıkar çatışması içinde olan sözde “görev gücü” temsilcilerinin açıkladığı gibi) dijital teknolojik aygıtları koymaktan faydalanacakları açık –hükümet yetkililerinin kendileri de bize durmaksızın hatırlatıyorlar-. MIUR’un (İtalya Eğitim, Üniversite ve Araştırma Bakanlığı; ç.n.) şimdiden önerdiği üzere, üniversite dersleri önümüzdeki seneden itibaren sabit bir şekilde online olarak gerçekleştirilecek; artık kendinizi muhtemelen maskeyle kapatılmış olan yüzünüze bakarak tanımayacaksınız, ama zorunlu olarak toplanmış biyo-verileri teşhis eden dijital aygıtlarla tanıyacaksınız; ve ister politik gerekçelerle ister sadece arkadaşlık için oluşturulan her “kalabalık” yasaklanmış kalmaya devam edecek.

http://gercegingunlugu.blogspot.com/2020/05/giorgio-agamben-biyoguvenlik-ve-siyaset.html



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...