NEDEN KADIN SAĞLIK HAREKETİ?
Toplumsal sorunların kökeninde kadın erkek ilişkilerindeki sorunsallık yatar. Sağlıkta algı ve hizmetler düzleminde yaşanan çarpıtmanın kökeni de aynı sorundan beslenir. Bu indirgemeci bir yaklaşım değil, tarihsel akış içinde açığa çıkan bir gerçekliktir.
Doğaltopluma karşı erkek egemen sınıflı toplum ve kadın kırımı
Diğer canlılardan farklı olarak İnsan toplumsallaşarak kendini var etmiştir.Toplumsallaşmanındinamik öznesi kadındır. Kadın eksenli gelişen ilk toplumsallaşma kollektiviteye dayalı, doğa ile ilişkinin özdeşlik temelinde kurulduğu, çoğullaşmanın ve farklılaşmanın zenginlik olarak kucaklandığı, duygusal zekânın gelişkin olduğu bir zihniyet dünyasını yansıtır.Biliniyor ki insanlığın maddi ve manevi üretiminin çok çeşitli ve zengin ilk örnekleri bu toplumsal dönemde geliştirilmiştir.
Kadın eksenli bu toplumsallaşmadan ilk kopuşu/sapmayı ifade eden hiyerarşik toplum,üretilen bu değerleri gasp etme üzerine şekillenmiştir. Erkek egemen tahakküm ve sömürü düzenibu ilk kırılmadan, sınıflı uygarlığın son aşaması olan kapitalist moderniteye kadar da, birbirinin üstüne yığılan bir süreç olarak kurumlaşmasını güçlendirmiştir. Her toplumsal sistem bir öncekinin yarattığı sorunlara çözüm üretme iddiasıyla ve diğerinin reddi üzerine gelişirken, kadın üzerinde gelişen erkek egemen denetim politikaları bir toplumsal sistemden diğerine devredilmiş ve üzerine eklenerek günümüzde çok katmerli bir yapıya dönüşmüştür.
Doğal sağlığa karşı kapitalistmodernisttıp ve kadın kırımı
Toplumsallaşmanın dinamik öznesi olan kadın, sağlığında öznesi olmuştur. Toplumsallaşma dinamikleri sağlıkta da yaşama geçmiştir. Doğal toplumda temel bir kadın etkinliği olarak yürütülen sağlık, doğa ile uyumlu, cinsiyetçi olmayan, bütüncül, hiyerarşi geliştirmeyen özellikleriyle öne çıkar.
Kapitalist modernitedetıp algı ve hizmetler düzeyinde bağımlı kılan, ayrımcı, tek tip, toplumdan soyutlanmış, metalaşmış ve toplumdan çok hegemonun varlığını ve iktidarını sürdürmesine hizmet eden bir niteliğe bürünmüştür.
Sağlıktemel olarak bir kadın etkinliği/eyleyişi iken,kadınlar neden bilinçli olarak sağlıktan dışlanmıştır? Bu soruya verilecek cevap, çarpıklıkların analizini doğru yapmanın önkoşulu olmak yanında alternatifin yaratılması içinde bir zorunluluktur.Çünkü her iki sağlık anlayışı birbirinden farklıdır. Doğal sağlıktaki algı ve uygulama yaklaşımı modern tıp açısından tehdit olarak görülmüştür.
Doğal sağlık ile modern tıp arasındaki farklar
Kadınlar sağlığı bir kimsenin bir başkasına yaptığı bir şey olarak değil, karşılıklı ilişkiye dayalı bir süreç olarak görürler. Bu ilişki aracılığıyla kurulan bağ her iki taraf içinde yaşam veren ve yaşamı zenginleştiren bir şeydir. Bedeni aklı ve ruhu insanın ayrılmaz doğası olarak görür ve sağlığın bu üçlü doğanın her bir ögesini etkilediğine inanırlar. Hastalığın, başka şeylerin yanı sıra, hem duygusal hem de ruhsal gelişme için katalizör olduğunu düşünürler. Bu kadınlar bütünlüğü arayan diğerlerine eşlik etmeyi, yardım etmeyi, öğretmeyi ve özen göstermeyi seçmiştir*. Bu biçimiyle modern tıptaki hekim – hasta ilişkisinin tersine hiyerarşik bir ilişki değildir, bağımlı kılmaz ve toplumsallaşmaya hizmet eder. Bu niteliğiyle iktidar tekellerinin özgürlüklere karşı giriştiği savaşta toplumun öz savunmasını güçlendirir.
Geleneksel olarak kadınlar sağlıkta bakım ve sağaltım birbirinden ayrılmaz bir bütünlük içinde görürken, modern tıp birbirinden ayırmış, daha önemli görülen sağaltım erkek hekimin işi olurken emek yoğun bakım işleri kadına ait görülmüştür. Bakım ve sağaltımın parçalanarak birbirinden ayrılması hizmeti verenler arasında bir hiyerarşi yaratmış, sağaltımdan sorumlu erkek hekim karar verici pozisyonuyla otorite konumuna yükseltilirken, kadınlar sağaltımdan dışlanarak erkek hekimin yardımcı pozisyonuna hapsedilmiş, emeği değersizleştirilmiştir.
Dişili içeren sağaltım bilinci hepimizin yaşayan, soluyan küresel bir varlığın parçaları olduğumuzu kabul eder. İnsan bedeni aklı ve ruhuyla bu bütünün parçasıdır.*Modern tıbbın dayandığı paradigma bu bütünlüğü ikili karşıtlık temelinde parçalayarak insanı doğanın karşısında/üstünde konumlandırır. Aynı yöntem insanın bedeni ve ruhunun parçalanmasında da kullanılır. Yani bütünlük ve uyum hem mikro hem de makro düzeyde parçalanarak yok sayılır.Böylelikle ruhundan koparılan, makineleştirilen bedenve insanın dışında bir doğa kavrayışı ile hem beden ve hem de doğaher türlü denetime ve sömürüye açık hale getirilir.
Temel farklılıklardan biri de sağlık bilgisinin üretimi ve kullanımına ilişkindir.Kadınların bilgileri kendi bedenlerinin ötesinde yaşamın dönüştürülmesi için gerekli ve hayatiydi ve kadınlardan kadınlara aktarılan bilgi, bir tür ağ vazifesi de görmekteydi.Modern tıp beslendiği akademik pozitivist bilim aracılığıyla gerçeği sadece laboratuvar ortamında elde edilmiş bilgiye indirgemiştir. Ancak elde edilen bu bilgi hem toplum dışı, hem eril, hem de devlet egemenlikli bilgidir.* Bir merkezden sunulan bu bilgi tekleşmeyi/tekelleşmeyi getirmiştir. Tekelleşen sağlık bilgisi en çok ta kadının kendi bedenine dair sağlık bilgisini elinden almıştır. Kadın ve bedeni arasına sızan iktidar bir yandan kadın bedeninin doğal süreçlerini tıbbileştirerek hastalık olarak tanımlamış diğer yandan da doğurganlığını denetim altına almıştır.
Tıbbın/sağaltımın kadınlardan alınıp, erkek hekim iktidarına verilmesi, çokça söylendiği gibi bilimin gücüyle değil, kadına karşı girişilen büyük ve kapsamlı bir cins kırımıyla mümkün olmuştur. Bu şiddete dayalı cinsiyetçi kuruluşuyla tıp algı ve hizmetler düzeyinde bağımlı kılan, ayrımcı, tek tip, toplumdan soyutlanmış, metalaşmış ve toplumdan çok hegemonun varlığını ve iktidarını sürdürmesine hizmet eden bir niteliğe bürünmüştür. Bu haliyle de toplumsallaşma karşıtıdır.
Bu nedenle, binyıllarca biriktirdiği bilgi ve deneyimi zorla gasp edilen ve sağlıktan dışlanan kadınların yeniden sağlıktaki eski saygın konumuna dönmesi mücadelesi, yalnızca bu alandaki cinsiyet hiyerarşisini ortadan kaldırmayı değil, aynı zamanda kadınların ürettiği değerlerin sağlığa girmesiyle tıbbın yeniden toplumsal niteliğine kavuşturulmasını hedefleyecektir.
Doğal sağlığın inşasında esas aldığımız yaklaşım, tamamıyla geçmişin tekrarı değil Gelenek ve bilimin içindeki iktidarcı öğelerden arındırarak dengeli bir bütünlük kurmak ve sağlığı yeniden toplumsal niteliğine kavuşturmaktır.
Alternatifin kuruluşunda ana eksen, demokrasi-ekoloji ve kadın özgürlüğüne dayalı yeni toplumsal paradigma, öncü ise kadındır.
Kadın sağlık hareketi ilkesel olarak
Cinsiyetçilikten, sömürüden, iktidardan/devletten, endüstriyel hegemonyadan arındırılmış;
Geleneksel birikimi de kapsayan, anti hiyerarşik, doğayla uyumlu, toplumsallığı esas alan bir harekettir.
*DTK 1. Sağlık Kongresi Belgeleri