KORONA GÜNLÜĞÜ 9 EYLÜL 2020

GÜNDEM

  • Koronavirüsün ‘Tanrının eşcinsel evliliğe yönelik cezası’ olduğunu söyleyen Patrik Filaret, Covid-19’a yakalandı. Filaret Ukrayna’daki Hristiyanların en geniş tarikatının lideri. Kilisesi tarafından yapılan açıklamada, 91 yaşındaki dini liderin düzenli testleri esnasında Covid-19’a yakalandığının tespit edildiği teyit edildi.
  • Sağlık Bakanlığı, Ankara’da koronavirüs vakalarında artış yaşanırken karantina altındakilerden sürüntü alan, sağlık durumlarını kontrol eden ve ilaçlarını veren filyasyon ekiplerinde engelli işçi, kaportacı, hizmetli, çaycı grafiker, şoför, güvenlik görevlisi ve mühendisleri görevlendirdi. Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet İslamoğlu imzalı “Görevlendirme” genelgesi ile Ankara İl Sağlık Müdürlüğü emrindeki filyasyon ekiplerine dahil edilecek personele ek yapıldı. İlk başta 1392 kişi görevlendirmede yer aldı. Görevlendirilen personel arasında müfettişler de yer aldı. Ancak mühendislerin “görevim değil” itirazı üzerine listeden çıkarıldı. Liste bin kişiye düştü. Filyasyon ekibinden görevlendirilen personel arasında engelli işçi, kaportacı, hizmetli, çaycı grafiker, şoför, güvenlik görevlisi, avukat, ayıniyat saymanı, Avrupa Birliği uzman yardımcısı, bilgisayar işletmeni, veteriner hekim yer aldı.
  • Covid pozitif hastaların karantina sürecini sonladırmak için bile test yapmaktan imtina eden AKP hükümeti söz konusu kendileri olunca ayda 8 defa test yapmaktan geri durmuyor. AKP’li İskenderun Belediye Başkanı da bu ay içinde yaptırdığı 5. Testinin pozitif çıktığını açıkladı.
  • Kemal Kılıçdaroğlu, “Sanıyor ki Osman Kavala da Selahattin Demirtaş da ben ettim sen etme diyecekler. Asla demezler. Haksız yere içeride tutulanlar içeride kaldıkları süreyi göğüslerinde hep bir şeref madalyası olarak taşıyacaklardır” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” dediği için cezaevine konulduğunu dile getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iş insanı Osman Kavala’nın da Cumhurbaşkanı Erdoğan istediği için içeride olduğunu söyledi.
  • Anayasa Mahkemesi, Resmi Gazete’de bugün yayımlanan iki ayrı kararı ile “kamu görevinden ihraç edilmenin avukatlığa engel olmadığını” belirterek ihraç edilenler yönünden avukatlık yapabilmenin önünü açtı.
  • Ezilenlerin Sosyalist Partisi’ne (ESP) yönelik başlatılan soruşturma kapsamında bir çok ilde çok sayıda sosyalist gözaltına alındı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından Eylül 2020’de açılan bir soruşturma kapsamında dün akşam saatlerinde gözaltı saldırıları başladı. Gözaltına alınan sosyalistlerin isimleri şöyle: ESP PM üyeleri Çiçek Otlu, Volkan Uyar, Mustafa Naci Toper ile Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ve Selver Orman, İlke Başak Baydar, Yücel Karadağ, Ozan Özgenler, Ozancan Sarı, İlhan Aslan, Alper Kaba, Ezgi Bedel, Zekeriya Aykut Karnap, Gözde Sivaslıoğlu.
  • Diyarbakır’da düzenlenen bir operasyonda cihatçı terör örgütü IŞİD’in Diyarbakır emiri olduğu iddia edilen Nihat Turan, bir restoranda yemek yerken yakalandı. Turan daha önce iki kez yakalanıp tahliye edilmişti.
  • Hatay’ın Samandağ ilçesinin CHP’li belediye başkanı Refik Eryılmaz, belediyenin kullanımda olan ana hizmet binasını satışa çıkarttı. Mevcut belediye binası çok eski olduğu için yeni belediye binası yapılıyor. Binanın satışa çıkarılmasına gerekçe; yeni belediye binasının yapımının tamamlanabilmesi için kaynak yaratma gösterildi. Şu anki belediye binası, merkezi yerde ve gayrimenkul değeri yüksek. İlçedeki sivil toplum kuruluşları ve bazı siyasi partiler binanın satışına karşı çıkarak, söz konusu parsele, yeni bir belediye binası yapılmasını ya da halka açık yeşil alan, park yapılmasını istiyorlar.
  • Mardin’den mevsimlik işçi olarak fındık toplamak üzere Sakarya’ya gelen işçilerin işveren ve köylüler tarafından ırkçı saldırıda darbedilmesine dair gözaltına alınan 2 kişi adliyedeki ifade işlemlerinin ardından adli kontrol uygulamasıyla serbest bırakıldı.
  • Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı verilerine göre, saat 00:57’de Tekirdağ açıkları (Marmara Denizi) 4.1 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Depremin derinliği 9 kilometre olarak açıklandı. Deprem İstanbul ve çevre illerden de hissedildi.

 

 

 

 

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ-SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 27.7 milyonu, can kaybı 900 bininin üzerine çıktı.
  • Dünya genelinde hafta sonu düşüş gösteren yeni vaka sayısı yeniden yükselişe geçerek 245 binin üzerine çıktı. Yeni vaka bildirimleri Amerika kıtasında düşüşe geçerken Asya, Avrupa ve Afrika’da artış gösterdi.
  • Hindistan (89.9 bin), ABD (28.6 bin), Brezilya (17.3 bin) ve Arjantin’in (12 bin) ardından İspanya (9 bin) yeni vaka sayısının en yüksek olduğu beş ülke oldu. Binin üzerinde günlük vaka bildirimi yapan ülke sayısı 29’a yükseldi.
  • Avrupa kıtasında yeni vaka bildirimi 36 binin üzerine çıktı. Rusya 5 binin üzerinde yeni vaka bildirimi ile istikrarını sürdürürken İspanya (8 bin 964), Fransa (6 bin 544) ve İngiltere (2 bin 460) vaka sayılarının artış gösterdiği ülkeler oldular.
  • Afrika’da da vaka sayısı yükselişe geçerek 1 milyon 320 bine dayandı. Yeni vaka bildiriminde Fas (1,941) ve Etiyopya (1,136) zirveye yerleşti. Bu ülkeleri toplam vaka sayısının en yüksek oldugu Güney Afrika (1,079) izledi.
  • Resmi istatistiklere göre Türkiye’de salgın ciddiyetini artırıyor. Son 24 saatte Türkiye’de yeni vaka sayısı 1,761’e yükseldi. Covid-19 nedeniyle 52 kişi hayatını kaybetti. Toplamda vaka sayısı 278 bini geçerken, can kaybı 6 bin 782 oldu. Aktif hasta sayısı (23 bin 243) ve ağır hasta sayısında (1,159) artış devam etti. Test sayısı yeniden 110 binin üzerine çıktı.
  • İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, twitter hesabından Covid-19 salgınıyla ilgili bilgi verdi: “Sevgili İzmirliler, salgınla mücadele için İzmir’de günlük ortalama 5100 test, 30 kişilik telefonla arama ekibi 1250 arama, 39 doktor ekibi 400 ev ziyareti yapmakta. 4598 kişiye evinde tedavi uygulanmakta olup hastane doluluk oranı %52,3 dir. Yer ve ilaç sorunu yaşanmamaktadır” ifadelerini kullandı.
  • Karabük Belediye Başkanı Rafet Vergili, ildeki Covid-19 vakalarına ilişkin açıklama yaptı. Türkiye’de şu ana kadar 22 bin 500 vaka olduğunu belirten Vergili şunları söyledi: “Bu hasta sayısına göre Karabük’te ortalama hasta sayısının 70’i geçmemesi lazım. Biz şuanda Türkiye ortalamasının en az 12-13 kat üstünde seyrediyoruz. Bu gerçekten çok tehlikeli bir rakam. Bu rakamlar her tarafta sıkıntı oluşturuyor. Belediyemizde de bu sıkıntı oluşturuyor ve biz sürekli olarak bunu telafi etmeye çalışıyoruz.”
  • İçişleri Bakanlığı 81 il valiliğine gönderdiği genelge ile tüm Türkiye’de meskenler dışında tüm mekanlarda maske zorunluluğu getirildiğini açıkladı. Genelgede ayrıca otobüsler, minibüsler, midibüslerde ayakta yolcu alınmayacağı belirtilirken, restoran, kafe vb. tüm yeme-içme ya da eğlence yerlerinde saat 24.00’ten sonra müzik yayınına hiçbir şartta izin verilmeyeceği kaydedildi.
  • Ankara başta olmak üzere 7 ilde yeni yasakların uygulanması planlanıyor. Salgını önleme yöntemleri arasında, park ve piknik alanlarının yasaklanması, AVM girişlerine kontrol getirilmesi, lokantaların sadece açık alanlarında servis yapılmasına izin verilmesi gibi öneriler gündeme geldi. Maske ve mesafe sorunu yaşanması nedeniyle, sokak kontrollerinin arttırılması da çalışmalar arasında bulunuyor.
  • Meclis’te ilk Coronavirus ölümü. Yaşamını yitirenin TBMM insan kaynakları biriminde görevli bir memurun olduğu açıklandı.
  • Çanakkale Belediye Meclisi’nin CHP Grup Başkanvekili Avukat Erdal Gezen’in koronavirüsüne yakalandığı tespit edildi. Bunun üzerine 3 Eylül tarihinde gerçekleşen Çanakkale Belediye Meclisi toplantısına katılan üyelerin tamamı, İl Sağlık Müdürlüğü talimatı ile evlerinde bir haftalık karantinaya alındı.
  • 21 Eylül’de yüz yüze eğitime sadece okul öncesi ve 1. sınıflar başlayacak. Milli Eğitim Bakanı Selçuk, “Velilerimiz isterlerse öğrenciyi yüz yüze eğitime göndermeme konusunda mazeret beyan edebilirler. Bu durumda öğrenciler devamsız sayılmayacak” dedi. Kamu sorumlulugu vatandaşa devretmiş oldu. Yüz yüze egitimi güvenli olup olmadıgına karar verme sorumlulugu vatandaşa yüklendi. Neoliberal dönemin koruyucu saglık hizmetlerinde kamusal önlem yerine bireysel önlem gelenegi Covid-19’da yaygın olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor.
  • Kamusal önlem otoriterleşme, ceza kesme ile sınırlı! Adalet Bakanlığı, karantina tedbirlerine uymamanın ve salgınla mücadeleyi engellemenin suç olduğunu bildirdi. Bakanlığın Twitter hesabından yapılan paylaşımda, bir sağlık kurumu tarafından Koronavirüs’e yakalandığı saptanan kişinin, izole olması gerektiği halde karantina kurallarına uymamasının suç olduğu belirtildi. Vatandaşların sağlığını bu şekilde tehdit eden kişinin, Türk Ceza Kanunu’nun 195. maddesine göre 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabileceği ifade edildi.
  • Nevşehir’in köylerinden Covid-19 hastalığına yakalanan yurttaşlar, köy köy gezen bir dolmuşla toplanarak hastaneye götürüldü. Dolmuşa dokuz kişi bindirilen Kovid-19’lu hastalar, Nevşehir Devlet Hastanesinde tomografi çekildikten sonra aynı dolmuşla tekrar köylerine geri getirildi.
  • Ankara Tabip Odası (ATO) Ankara’da korona virüsü taşıyan sağlık çalışanı sayısının 8 Eylül 2020 tarihi itibariyle toplam 799’a yükseldiğini açıkladı. ATO Yönetim Kurulu tarafından ulaşılan ve teyit edilen Covid-19 pozitif tanısı alan sağlık çalışanlarının alanlarına göre dağılımları ise şu şekilde sıralandı: Uzman Hekim: 131, Hemşire/ Ebe: 118, Temizlik İşçisi:99, Asistan:71, Sağlık Memuru/Acil Tıp Teknisyeni: 39, Tıbbi Sekreter/ Sosyal Hizmet Uzmanı: 47, Aile Hekimi: 30, Güvenlik:10, Laborant: 10, Röntgen Teknisyeni: 9, Mutfak Çalışanı: 7, Eczacı: 7, İdari Personel: 6, Diş Hekimi: 5, Anestezi Teknisyeni:3, İşyeri Hekimi: 2, Fizyoterapist/ Diyetisyen: 2, Mutemet: 1
  • Türkiye Eczacıları Birliği Başkanı Erdoğan Çolak, Covid-19 bulaşan hastalarla ilgili sistemde yaşanan sorunu ”Eczaneye gelen kişinin elindeki reçete Covid reçetesi. Hastaneden çıkıp eczaneye gelmesi bir olay, toplu taşımaya binecek olması bir başka olay” sözleriyle dile getirdi. Erdoğan Çolak, gelinen durumu ve eczacıların taleplerini şöyle anlattı: ”Zor bir süreçten geçiyoruz ve bu sürecin en büyük askerleri sağlık çalışanları. Eczacılar da vatandaşın sağlığı konusunda hizmet veriyorlar. Kamudaki hastaneler pandemi hastanesine dönüştü. Bu yüzden vatandaşlar tekrar ilacını almak için de eczanelere geliyor. Bu süreçte 8 eczacımızı, 3 sağlık çalışanımızı kaybettik. Yaklaşık 60 eczacımız ve sağlık çalışanımız evde bakım sürecinde.’’
  • Yunanistan Göç Bakanlığı, Midilli adasında bulunan Moria mülteci kampında Covid-19 vaka sayısının 35’e yükseldiğini açıkladı. Kapasitesi 2 bin 800 olan ancak 12 bin 600 kişinin kaldığı kampta  ilk vaka geçtiğimiz hafta tespit edilmişti.
  • İngiltere’de son dönemde koronavirüs vakalarında görülen artışın ardından altı kişiden kalabalık toplanmalar yasaklandı. İngiltere Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada, toplanma yasağının hem kapalı hem de açık mekanları kapsadığı belirtildi. Okul, işyeri ve Covid-19’a karşı önlem alınarak yapılan düğün, cenaze ve organize takım sporları bu yasaktan muaf tutuldu. Ayrıca, aynı evde yaşayanlar da yasak kapsamının dışında bırakıldı.

 

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Libya’da yaşamını yitiren MİT mensuplarının haberini yaptıkları için tutuklu yargılanan gazeteciler Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç ile tutuksuz yargılanan Barış Terkoğlu, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Yazı İşleri Müdürümüz Aydın Keser, Eren Ekinci ve firari sanık Erk Acarer’in yargılandığı davanın ikinci duruşması İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde yarın görülecek. Savcı mütalaasında yargılanan gazetecilerin “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan 5’er yıldan 10’ar yıla ve “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” suçundan da 3’er yıldan 9’ar yıla kadar toplam 8’er yıldan 19’ar yıla kadar hapis cezası istedi.
  • Covid-19 şüphesi olan sağlık çalışanları test sonuçları çıkana kadar çalıştırılmaya devam ediliyor. Şehir hastanesinde çalışan bir hemşire arkadaşımızın koronavirüs kapması sürecinde yaşadıklarını anlattığı yazı sistemin nasıl çıkmazlarla çalıştığını gözler önüne seriyor. Semptomatik dahi olsanız test sonucu çıkana kadar çalışmak zorunda bırakılmak, hem tedavi gören hastaların sağlığını hem de çalışan sağlık çalışanın sağlığını riske ediyor. İlk pozitif testten sonra gelip kendi hastanenizde test vermek zorunda olmanız bulaşı arttıran en temel sebeplerden biri. Rapor düzenlendiği halde rapor süresince çalışmadığı saatleri rapor bitişi çalıştırılması açık bir hak ihlali.

https://www.evrensel.net/haber/413440/kovid-19-suphesi-olan-bir-hemsireye-cift-maske-tak-calis-dedikce

YENİ YAŞAM İNŞASI  

  • Aydın Efeler Belediyesi bünyesindeki şehir tiyatrosunda 3 yıl çalışan Arkın Selek (49), geçtiğimiz yılın Mayıs ayında işten çıkarıldı. Tiyatro serüvenine 1988 yılında başlayan ve pek çok kültür sanat derneğinde yönetmenlik ve oyunculuk yapan Selek, işten çıkarılması üzerine yeni bir iş arayışına girdi. Uzun bir süre mekanların fahiş kiraları nedeniyle işsiz kalan Selek, genelde üniversite öğrencilerinin gittiği bir kafenin arka bölümünü kendi imkanlarıyla tiyatro sahnesine çevirerek, Kültür Sanat Derneği Ekip Atölyesi kurdu. Selek, şu an 20’si gönüllü olmak üzere toplam 60 kişilik bir ekiple atölye çalışması yürütüyor.

Tiyatronun bir ekip işi olduğunu ve bundan kaynaklı “ekip” adını koyduklarını dile getiren Selek, “Fabrikasyon işi farklıdır atölye ruhu farklıdır. Atölyede el işçiliğine önem verilir. Bu yüzden atölyedeki öğrencilerim burada sadece oyunculuk değil, tiyatronun tüm mutfağını öğrenirler. Burada temel felsefe kolektif bir çalışma olduğu için dekorumuzu kendimiz yaparız ve kostümlerimizi kendimiz dikeriz” diye konuştu.

 

 

JİN

  • Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri Derya Arslan, Ayşe Ekinci ve Derya Moray’ın gözaltına alındığı öğrenildi. İfade alınacağı belirtilerek dün gözaltına alınan kadınlar, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde tutuluyor.
  • Barış için Kadın Dayanışması Grubu’nun üç günlük İstanbul buluşması sona erd
    7-8-9 Eylül tarihlerinde İstanbul’da Kadınların Büyük Buluşması gerçekleştirildi. Daha önce Diyarbakır ve Batman’a giderek oradaki kadınlarla bir araya gelen Barış için Kadın Dayanışması Grubu şimdi de Diyarbakır, Batman, İzmit, Gölcük, İzmir, Ankara ve Bergamalı kadınlarla İstanbul’da buluştu. İlk sözlerinin barış olduğunu söyleyen kadınlar çözülmediği, ertelendiği ve yok sayıldığı için şiddet doğuran tüm sorunların açığa çıkarılması için bir araya geldiklerini söylediler. Özellikle bölgedeki kadınlar yaşanan toplumsal çelişkinin sonuçlarını daha ağır yaşadıkları için barışın, demokrasinin ve adaletin ihtiyacını daha fazla hissettiklerini vurguladılar ve farklılıklarımızla bir arada bulunmanın, paylaşmanın, dayanışmanın yollarını aramak, kadın bakış açısını ve tavrını geliştirmek istediklerini söylediler.
  • Cezaevlerinde darp, işkence, kelepçeli muayene, çıplak arama, tekli hücreye konulma, kitap ve gazete erişimine getirilen kısıtlamalar gibi birçok hak ihlali yaşanıyor. Hak ihlallerinin yoğun olarak yaşandığı ve son zamanlarda artış gösteren cezaevlerinden biri de Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi. Özgürlük için Hukukçular Derneği Cezaevi Komisyonu Üyesi ve MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) yöneticisi Avukat Yusuf Çakas, Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde, çift kelepçe uygulaması, koğuşlarda kamera, keyfi soruşturmalar, cezaevi girişinde çıplak aramaların yapılması gibi ihlaller yaşandığını ve bunlara karşı herhangi bir muhatabın olmadığını kaydetti.

 

 

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

 

İktidarın tarım politikası iflas etti: 10 milyon ton buğday ithal edildi

  • AKP’nin hem çiftçiyi yeterince desteklemediğini hem de üreticiye karşı ithalat silahını sürekli kullandığını söyleyen CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, yerli çiftçinin yerine ABD’li, Meksikalı ve Rus çiftçilerin desteklendiğini anlattı. “2015’ten beri Türkiye’nin buğday ekimi yapılan alanı, buğday üretimi ve verimi azalmaktadır. 2015’de 78.6 milyon dekarda buğday ekimi yapılırken, bu alan 2019 yılında 68.5 milyon dekara geriledi. 22.6 milyon ton olan buğday üretimi de 2019’da 19 milyon tona düştü. 2020 hasadının ise 18.5 milyon ton olarak tamamlanacağı öngörülüyor.”dedi.Kendi çiftçisine makarnalık buğdayda en fazla 1.850 TL/ton ödeyen AKP, ABD ve Meksika çiftçisine son yapılan ithalatla 2.350 TL/ton ödemeyi kabul etti.
  • Hatay’ın Samandağ İlçesi Batıayaz Mahallesi kırsalındaki ormanlık alanda 5 Eylül’de başlayarak Antakya İlçesinin Kisecik, İçmeler ve Karlısu mahallelerine kadar ulaşan ve bir türlü söndürülemeyen orman yangınının 7 Eylül tarihinde ihalesi yapılan maden sahalarıyla ilişkili olabileceği kuşkusu oluştu. Bilindiği gibi, bölgede yapılacak maden arama çalışmaları için 7 Eylül’de ihale gerçekleştirilmişti.  Öte yandan, Kisecik bölgesinde siyanürle altın arama projesi olduğuna dair sızan bilgiler, yangın Kisecik bölgesinde hızla yayılıp kontrol edilemeyince, yaygının kasten mi çıkarıldığı kuşkusu Hatay halkı nezdinde giderek artıyor.
  • Türkiye’de doğal yaşamı yıkıma uğratan en belirgin sermaye hareketleri enerji, inşaat ve madencilik üzerinde yoğunlaşıyor. 2009 yılı sonrası enerji yatırımları için oluşturulan havuzlarda yer alan şirketlere binlerce ihale yapıldı. Bunların içinde HES’ler başı çekerken, büyük barajlar, kömürlü ve doğalgazlı termik santraller önemli yer tuttu. Ancak ortaya çıkan aşırı arz fazlalığı bu alanda tıkanmaya yol açtı. Bu yatırımlara yol veren iktidarın en önemli hedefi üretilen enerjinin çevre ülkelere ve Avrupa Birliği’ne (AB) satışının yapılmasıydı. Bu nedenle Suriye, Irak, Gürcistan ve AB ile elektrik nakil hatlarını birbirine entegre ederek enterkonnekte sistem üzerinden elektrik ticaretini başlatma gayretine girdi. Ancak Irak dışında enerji dış satışı gerçekleştirilemedi. Enerji üretim gücünün 91 bin MW’a aştığı ancak bunun en fazla 1/3’nün ticarileştirilebilmesi nedeniyle AKP iktidarı üretilmeyen enerji çin şirketlere kapasite bedeli adı altında her ay ortalama 250 milyon lira ödeme yapıyor. Bu durum enerjide tıkanma nedeniyle bütçe üzerinde yarattığı baskı büyük problemleri yaratıyor.

 

GÖRÜŞLER

 

 

EKLER  

‘Yaşasaydı Kürt sorununu perdeye taşırdı’

  • Türkiye sinemasında “çirkin kral” lakabıyla tanınan Yılmaz Güney’in 36’ncı ölüm yıldönümü. Kürt bir ailenin çocuğu olarak 1937 yılında Adana’da doğan Güney, üniversite okumak üzere geldiği İstanbul’da, tanıştığı Yönetmen Atıf Yılmaz’ın desteğiyle sinema sektörüne adım atar. Sinemanın dışında “Yeni ufuklar” ve “On Üç” gibi dergilere öyküler yazan Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılanıp, 1 buçuk sene hapis cezası yatar. Bu hapisliğin ardından kaldığı yerden devam eden Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çeker. Bu filmlerinde özellikle hor görülen, ezilenlerin otoriteye başkaldırısını perdeye taşır. Ayrıca kendisinin yazdığı, Lütfü Akad’ın yönettiği “Haydutların Kanunu” filmiyle süregelen abartısız ve yalın oyunculuğu tam oturan Güney, “Çirkin Kral” lakabını alır. Güney, 1971 yılında ise Mahir Çayan’ı ve arkadaşlarını sakladığı gerekçesiyle 2 yıl hapis cezası ve sürgün yer. Fakat cezaevinde kaldığı sürede üretimini sürdüren Güney, sinema ve sanatla ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı ve hala yayınını sürdüren Güney dergisinde yayınlar. Cezaevinden çıktıktan sonra en çok bilinen filmleri arasında yer alan “Arkadaş” filmini çeker. Yine aynı yıl Adana’nın bir ilçesi olan Yumurtalık’ta “Endişe” adlı filmi çekerken, ilçe yargıcı Sefa Mutlu’yu öldürmekten yapılan yargılamalar sonucu 13 Temmuz 1976’da 19 yıl hapis cezası alır. Beş yıl aradan sonra izinli olarak çıktığı cezaevinden firar eder. Firarı da cezaevine girmeden önce çekmiş olduğu “Şeytanın Oğlu” filminde, cezaevinden bir günlük bayram iznine çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikayesine benzetilir.  1976’da Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyanın sinemaya aktardığı son filmi olan “Duvar”ı ise Fransa’da çeker. Yılmaz Güney ile yollarının asistan olarak çalıştığı dönemde Atıf Yılmaz’ın yönetip, Güney’in de rol aldığı bir filmde kesiştiğini anlatan Ahmet Soner ise, o günleri “67 ve 68 yıllarında Kozanoğlu ve Balatlı Arif filmleri çekimlerinde tanıştık. Daha sonra kendisi yönetmenliğe başladığında birlikte çalışmaya başladık. Yarın Son Gündür, Acı, Ağıt ve Umutsuzlar gibi peş peşe filmler çektik birlikte. Ayrıca en son Yol filminde cezaevindeydi kendisi ve filmin mutlaka gerçekleşmesini istiyordu. Biz de arkadaşlarla o filmin çekimlerini birlikte tamamladık. Sonrasında film yurt dışına gitti, kurgusuyla kendisi ilgilendi. Ardından da Cannes’e katıldı” sözleriyle aktardı. Buna rağmen Güney’in yapmayı çok istediği ancak ağır sansür baskısından kaynaklı yapamadığı birçok projesi olduğunu ifade eden Soner, “Mesela Kürtçe konuşma yoktu filmlerinde. Çünkü sansürden dolayı mümkün değildi bu. Eğer yapsaydı film tümden yasaklanırdı. Yılmaz Güney bile Kürt diyemiyordu. Ancak yurt dışına çıktığında diyebildi. Artık mahalle baskısı mı, devlet baskısı mı, polis baskısı mı dersin çok zor bir şeydi. Böyle bir çıkış yaptığında yıllarca içerde yatmayı göze alman gerekirdi” dedi Yılmaz için “Bugün yaşasaydı eğer çok iyi işler yapardı” diyen Soner, son olarak şunları ekledi: “Her zaman iyi işler yapacağı belliydi. Yaşasaydı çekemediği projelerini çekerdi. Daha ileriye taşırdı sanatını. Burada yaptıkları zaten dışarıya kadar yansımıştı. Mesela mutlaka Kürt sorununu işlerdi. Siyaset üzerine, sol, Türk solu üzerine film yapardı. Çünkü en iyi bildiği şeyler bunlardı. Türkiye’nin tüm sorunlarını dile getirirdi filmleriyle.”
  • Samsun Tabip Odası Başkanı Funda Furtun: Korona virüsünün meslek hastalığı olması gerekiyor
  • Uzman Doktor Funda Furtun, Samsun Tabip Odası’nın ağustos ayında yapılan olağan genel kurulunda oda başkanlığına seçildi. Eşi Op.Dr. Kamil Furtun’u 2015 yılında görev yaptığı hastanede silahlı saldırı sonucu kaybeden Funda Furtun, Samsun’daki ilk kadın tabip odası başkanı oldu. Funda Furtun, korona virüsü salgını süreci, sağlık çalışanlarının yaşadıkları sorunlar, korona aşısı ve normalleşme sonrası artış gösteren vakalarla ilgili Gazete Duvar’ın sorularını yanıtladı. Sahada çalışan arkadaşlarımızdan, diğer tabip odalarından çeşitli veriler alıyoruz. Pandemi sürecinde dolulukları takip ediyoruz. Maalesef ki koronavirüsü salgını tüm Türkiye’de olduğu gibi Samsun’da da artarak devam ediyor. Bu, günlük veri tablosuna pek fazla yansımıyor. Bunun bir nedeni PCR test pozitifliğinin korona virüsü hastalarının yüzde 40’ında pozitif olması. Tanı almış bir insan, ama testi negatif çıkmış. Karantinada olması gerekirken, testi negatif çıktığı için doktor doktor geziyor. Korona hastası test pozitif demek değil, testi negatif olan hasta sayısı daha fazla. Şu dönemde ateşi, öksürüğü, nefes darlığı olup korona hastası ile teması olup korona ön tanısı almış hastaların, bu izolasyon kurallarına uymaları ve karantinaya girmeleri gerekiyor. Samsun’da en son 262 kişi seyahat yapmak üzereyken yakalandı.
  • Aynı hastane içinde sağlık çalışanlarının hastalanmasını dahi çok zor takip ediyoruz. Son günlerde özellikle hekimlerimizin ölmesi bizleri üzüyor. Son sekiz günde 8 doktorumuzu kaybettik. Zaten sürecin başından beri sağlık çalışanları çok yorulmuş ve tükenmiş durumda. Virüs yükü arttıkça, insanlar sürekli dolaştıkça, bizim hastalanma oranımızda artacaktır. En son hekim kaybı 33 civarında. Bu konuda sağlık çalışanlarının şöyle bir mağduriyeti var: Ölümler iş kazası kapsamına alınmıyor. Virüsü sağlık çalışması esnasında kaptığını ispat etmesi gerekiyor. Bunu yapmak oldukça zor. Bu nedenle korona virüsünün meslek hastalığı olması gerekiyor. Sağlık çalışanlarının sağlıklı olmalarını istiyoruz, periyodik taramalarının yapılmasını istiyoruz. Kayıplara engel olmak için riskli bölgelerde çalışan sağlık çalışanlarının taramalarının yapılmasını istiyoruz. Pandeminin başından beri sağlık çalışanlarının korona virüsü taramaları yapılmadı. PCR testi hiç yapılmadı.