KORONA GÜNLÜĞÜ 7 EYLÜL 2020
GÜNDEM
- Bursa’da acil servis doktoru ve iş yeri hekimi Dr. Adil Özgür (60), hekimlik yaptığı Delphi-Aptiv fabrikasında korona virüsü denetimleri sonrasında geçirdiği iş kazası sonucu vefat etti. Dr. Özgür, 4 Eylül Cuma günü korona virüsü denetimleri nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilen filyasyon ekibiyle fabrikada bulunuyordu. Fabrikada bazı işçilerin korona virüse yakalandığı için evlerinde karantinaya alındığı öğrenildi. Fabrikada denetimlerin tamamlanmasının ardından Hasanağa Mahallesi’nde bulunan fabrikanın diğer şubesine gitmek üzere insan kaynakları müdürünün aracına binmek üzere yolun karşısına geçmeye çalışan Dr. Özgür bu sırada dönüş yapmakta olan TIR ile filyasyon ekibinin aracı arasında sıkıştı.
- Sivas Numune Hastanesi, Covid-19 testi pozitif olan sağlık çalışanlarının koruyucu ekipmanlarla çalışmasını istedi. Hastane yönetiminden gönderilen mesajda, “21 günün sonunda halen test sonuçları ‘negatife’ dönmeyen personellerimiz maske vb. koruyucu ekipmanlarıyla işbaşı yapacaktır. Konuya gerekli hassasiyetin gösterilmesi hususu önemli rica olunur” ifadelerine yer verildi.
- Kürdistan konusundaki kabullenememe devam ediyor. İYİ Parti Sakarya İl Başkanı Selçuk Kılıçarslan, Twitter hesabından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Eylül’de Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ile gerçekleştirdiği görüşmedeki masaya konulan Kürdistan Bayrağı’nı işaretleyerek, “Yemekte ne vardı bakan bey, paçavra çorbası mı?” şeklinde paylaşım yaptı. CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu, Kürdistan bayrağını paylaşarak “Bayrağa hakaret toplumsal barışa düşmanlıktır, kabul edilemez” dedi.
- Covid-19 tanısı için PCR testi yaptırma konusundaki kayırmacılık devam ediyor. Semptom göstermiyor diye bir çok temaslıya test yapılmaz iken AKP kayırmacılıgı devam ediyor. Son bir ayda 5 test yaptıran AKP’li Belediye Başkanı Tosyalı, sosyal medya hesabı üzerinden Coronavirus’e yakalandığını duyurdu.
- İşçilerin Covid-19 testleri neden kamu kurumlarında ücretsiz yapılmıyor? Kamu hastanelerinde kit sınırlı diye işyeri hekimlerini olası vaka ve temaslılar için özel hastanede PCR yaptırmak zorunda bırakan hükümet sporcuların rutin testlerini ücretsiz yapma kararı aldı. Yeni sezonda tüm kulüplerin Covid-19 testlerinin Sağlık Bakanlığı tarafından ücretli yapılması kararından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla vazgeçildi. Her kulüp için yıllık her branşta 2 milyon TL’ye yakın bir gider oluşturacağı öngörülen testlerin durumu, özellikle alt liglerde mücadele eden kulüpler için maddi anlamda büyük önem taşıyordu. Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ ile Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu’nun PCR testlerinin kulüplere getireceği maddi sıkıntıyı detaylı şekilde anlatmasının ardından Erdoğan, ücretsiz test talimatı verdi.
- 30 yıllık İslami yönetim sona eriyor: Sudan laikliğe geçiyor. Kuzey Afrika ülkesi Sudan’da, Ömer el Beşir’in devrilmesi sonrası laiklik ve demokrasi yönünde çarpıcı bir adım atılıyor. Geçiş hükümetiyle Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) örgütü arasında yapılan barış görüşmeleri kapsamında, ülkede laiklik ilkesinin benimsenmesi kararı aldı.
- Silvan Belediyesi kayyımı Mehmet Uslu ve Diyadin Belediyesi kayyımı Hasan Doğan yürütülen soruşturmalar nedeniyle açığa alındı.
- Dün gerçekleştirilen Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda (KPSS) Covid-19 pozitif olan vatandaşların sınava girdiği okuldaki gözetmenlere durumun haber verilmediği ve koruyucu ekipman sağlanmadığı öne sürüldü.
- Gözaltında işkence devam ediyor. Urfa’nın Viranşehir ilçesinde 4 Eylül’de jandarma ve polisler tarafından yapılan ev baskınlarında “Örgüte yardım etmek” ve “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alınların avukatı Sezai Akın, müvekkilinin gözaltında işkence gördüğünü açıkladı.
- Türkiye’de gazetecilere yönelik hak ihlallerini belgeleyen Press in Arrest Ağustos ayına ilişkin raporunu yayımladı. Rapora göre Ağustos ayında en az 15 gazeteci psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kaldı. Adli tatile dikkat çekilen raporda yargılamaların durduğunu ancak baskıların şiddet aracılığıyla devam ettiği vurgulandı.
- Covid-19 salgını başında özel hastanelere ayrı bir ödeme modeli çıkaran, yoğun bakımlar için de fiyat güncellemesi yapan ancak vaka sayıları azalmaya başlayınca ödeneği kesen Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), vakalarda artış yaşanması sonucu özel hastaneler için ayrı bir ödeme modeli çıkardı. Bu kez salgının başından farklı olarak, tomografi sonucuna göre pozitif olduğu tahmin edilen vakalar için ödenek ayrılmayacak. Özel hastaneler sadece PCR testi pozitif çıkan hastaları tedavi ederek ödenek alabilecek.
- İtalya’da başkent Roma’nın Bocca della Verita Meydanı’nda toplanan ve kendilerini ‘İnkarcılar‘ olarak adlandıran, aşırı sağ grupların da dahil olduğu yaklaşık 2 bin kişi, ‘Sağlık diktatörlüğüne karşıyız‘ adıyla Covid-19’a yönelik önlemleri protesto etti.
MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI
- Dünya genelinde toplam vaka sayısı 27.3 milyona dayandı. Vakaların %28.4’ü Asya’da, %28.1’i Kuzey Amerika’da, %24.7’si Güney Amerika, %13.9’u Avrupa’da ve %4.8’i Afrika kıtasında tespit edildi.
- Küresel düzeyde Covid-19 nedeniyle can kaybı 887 bini geçti. Ölüm sayısında ABD (193.3 bin), Brezilya (126.7 bin), Hindistan (71.7 bin) ve Meksika (67.3 bin) ilk dört sırayı oluşturuyor. Bu ülkeleri pandeminin erken vurdugu Avrupa ülkeleri izliyor: İngiltere (41.6 bin), İtalya (35.5 bin), Fransa (30.7 bin) ve İspanya (29.4 bin). Latin Amerika ülkesi yüksek ölüm sayısı (29.8 bin ) Fransa’nın üzerinde yer alıyor. Onuncu ülke ise 22.3 bin ölüm sayısıyla İran.
- Küresel olarak yeni vaka sayısı pazar günleri yaşanan ciddi düşüşlere rağmen 231 bin 553 kişiydi. Hindistan’da tırmanış tüm hızıyla devam ediyor. Son 24 saatte Hindistan’da yeni vaka sayısı 91.7 binin üzerine çıktı.
- Yeni vaka sayısı küresel olarak artmaya devam ediyor. Son bir haftanın günlük vaka sayısı ortalaması 266 bin 681 olup bir önceki haftanın ortalaması 261 bin 719 idi.
- Yeni vaka sayısındaki artışa karşın günlük ölüm sayısındaki düşüş eğilimi devam ediyor. Son bir haftanın günlük ölüm sayısı ortalaması 5 bin 310 olup bir önceki haftanın ortalaması 5 bin 416 idi.
- Resmi istatistiklere göre Türkiye’de salgın ciddiyetini artırıyor. Son 24 saatte 1,578 kişiye tanı konulurken, Covid-19 nedeniyle 53 kişi hayatını kaybetti. Aktif hasta sayısı 22 binin üzerine çıktı. Ağır hasta sayısında (1,102) artış devam etti. Test sayısı 100 binin altına düştü.
- Sağlık Bakanı Koca açıkladı: ”Son hafta günlük hasta sayısı en çok artan illerimiz; Van, Karaman, Erzincan, Çankırı ve Kayseri. Ağır hasta sayısı en çok olan illerimiz; İstanbul, Ankara, Konya, Erzurum ve Yozgat. Son bir ayda corona virüsüne yakalanan 100 kişiden 40.1’i 20-40 yaş aralığındaki gençler. Zatürre gelişen hastaların da yüzde 11’i yine bu yaş grubundan.’’
- AKP’ye yakınlığıyla bilinen Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası’nın (Sağlık-Sen) hazırladığı “Covid-19 ile Mücadelede Sağlık Çalışanları Araştırması’nda dikkat çeken tespitlere yer verildi. Sağlık çalışanlarının pandemi öncesinde haftalık 40 saat ve üzeri çalışma oranının yüzde 22 olduğu ama pandemiyle birlikte bu rakamın yüzde 75,8’e yükseldiği bulgusuna yer verildi. Sağlık çalışanlarının nöbet tutma oranlarının ise yüzde 43,2’den yüzde 64,3’e yükseldiği belirtildi. İktidarın salgın süresince sağlık çalışanlarına yönelik ek ödemelerle ilgili aldığı kararı olumlu ve yeterli bulan sağlık çalışanlarının oranı yüzde 6,6 da kaldı. Sendikanın araştırmasında, pandemi hastanesinde çalışanların yüzde 55,7’sinin çalışma arkadaşlarına Covid-19 teşhisi konduğu ve bu bulgunun pandemi hastanelerinde artan yüksek bulaş riskini gözler önüne serdiği de belirtildi.
- Vakalar arttı, sağlık çalışanları istifa etti. Manisa Tabip Odası Başkanı Şahut Duran, “Pandemi süreci herkesi yıprattı, stres altına soktu ancak bu dönemde en çok sağlık çalışanları yıprandı. 1 Haziran’a kadar hekimlere ve sağlık çalışanlarına psikolojik destek vardı ancak artık yok ve tükenmişlik sendromu arttı. Vakalar her geçen gün artamaya başlayınca sağlık çalışanlarında bir rapor alma istediği doğmaya başladı. İş yoğunluğunun artması, pandemi ile mücadele sağlık çalışanlarını hem fiziki olarak yıprattığı gibi; hem de ruhsal yönde de yıpratmış durumda. Kimisi ailelerinden ve sevdiklerinden uzak, kimisi yeri geldiğinde mesaisinin üstünde çalışması sebebiyle ruhsal bir çöküntü içerisine girdi. Bizim daha önceden öngördüğümüz problem bunlardı. Bunun için uyarılarda bulunuyorduk. Eğer sağlık çalışanlarını bu yoğun tempoda ve bu koşullarda çalışmaya devam edelerse tükenmeye başlayacaklarını birçok platformda gündeme getirdik. Göğüs hastalıklarından birçok hekimin istifa ettiğini biliyoruz. Kent merkezindeki çeşitli hastanelerde 3 tane, Turgutlu ilçesinde 2, Salihli ilçesinde 1 hekim bu süreci kaldıramayarak istifa etti. Bu ayrılmaların en temel nedenleri sürecin yönetilme biçimi” diye konuştu.
- Sağlık Bakanı Yardımcısı, Bakanlığın ölüm verilerini gizlediğini ‘deşifre etti’. The Journal of Gerontology dergisinde 1 Eylül günü Türkiye’den bir araştırma makalesi yayımlandı: 2019 Korona Virüs Hastası Olan Yaşlılar: Türkiye’de Ulusal Ölçekli Bir Araştırma. Araştırmanın bildirdiği ölüm verileri Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiklerinden biraz farklı. 5 Nisan tarihinde yalnızca 65 yaş ve üzerindeki yaşlılarda Sağlık Bakan Yardımcısı’nın da içinde yer aldığı araştırmacıların bildirdiği ölüm sayısı 1081 iken, Sağlık Bakanlığı’nın bizim kamuoyumuza o tarihte açıkladığı 65 yaş ve üzeri grubu da içeren toplam ölüm sayısı 574 idi. Ancak işin belki de esas kritik tarafı bu makalenin yazarlarının önemli kısmının Sağlık Bakanlığı merkez teşkilatında çalışıyor olmaları (https://sol.org.tr/haber/saglik-bakani-yardimcisi-bakanligin-olum-verilerini-gizledigini-desifre-etti-13861)
- Arjantin’de Covid-19’a yakalanan Profesör Paola de Simone, internet üzerinden ders verdiği sırada fenalaştı. Nefes almakta güçlük çeken De Simone, ders esnasında bilincini yitirdikten kısa süre sonra öldü. De Simone 28 Ağustos tarihli Twitter paylaşımında, ‘Covid-19 belirtilerinin dört haftadır devam ettiğini’ aktarmış, ‘doktor olan eşinin çalışmaktan yorgun düştüğünü’ dile getirmişti.
- Meksika hükümeti, Coronavirus (Covid-19) salgınında artan can kayıpları nedeniyle 1,1 milyon yeni ölüm belgesi basma kararı aldı.
TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ
- TTB-MK başkanı Sinan Adıyaman, üç gün önce Koca’yla görüşmelerinde, bakanın Bilim Kurulu’nun ne kadar doz aşıya ihtiyaç olacağına dair tespit yaptığını söylediğini kaydetti. Adıyaman sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak 65 yaş üstüne baktığımızda 9 milyon insanımız var. Bakan, ‘Bu kadar kişiye bile uygulanacak miktarda aşının bulunmasının zor olduğunu’söyledi. Biz de aynı zamanda Covid-19’la mücadele eden sağlık çalışanlarına, mutlaka bu aşının yapılması gerektiğini söyledik. Özellikle risk gruplarına yetecek miktarda aşının temin edilmesi gerekiyor.”
- Eğitim Sen: Okulların açılmasına 2 hafta kala hazırlıklar yetersiz. Eğitim Sen 1 No’lu Şube Başkanı Sultan Saygılı, “Okullar ödeneksiz bırakıldı ve zaten okulların ihtiyaçları salgın öncesinde de okul aile birliğinden karşılanmaya çalışılıyordu. Pandemi süresince ek ödenek verilmesi gereken okullar, yine velilerin üzerinden, kendi imkanları ile salgınla mücadele etmeye çalışıyor. Okullara yapılan, okul aile birliği üzerinden gelen gelirle her kata dezenfektan ve bilgilendirme afişi asmak yeterli mi? Çoğu okulda bunlar bile yapılmamış, ilçeden gönderilecek bütçeyi bekliyorlar” dedi. Okullarda pandemi kurulları oluşturulması ve il-ilçe pandemi kurullarında sendika olarak bulunmak için gerekli yerlere başvurduklarını belirten Saygılı, “Bir de öğretmenlerin filyasyon ekiplerine dahil edilmesi konusu var. Okullarda ek öğretmene ihtiyaç varken öğretmenlerin filyasyon ekiplerinde görevlendirilmesi doğru değil” diye ekledi.
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu, Sakarya’da Kürt işçilere yönelik saldırıyı yaptığı açıklama ile kınadı. Şişli ilçesinde bulunan Eğitim Sen 3 Nolu Şube binasında gerçekleştirilen açıklamaya çok sayıda sendika yönetici ve üyesi katıldı. Açıklamanın yapıldığı salona, “Sakarya’da emekçilere yönelik ırkçı saldırıyı kınıyoruz” pankartı asıldı.
- Tek adama ‘takviye kuvvet’. HDP Milletvekili Züleyha Gülüm, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Ankara’nın ardından İstanbul’da da doğrudan merkeze bağlı takviye hazır kuvvet müdürlüğü kurulmasının Saray için yeni bir mekanizma oluşturulduğuna dikkat çekti: ‘’…ülkede genel olarak bir polis devletine, güvenlik devletine doğru giden bir süreç var. Her şeyin güvenlik olarak algılandığı temel hak ve hürriyetlerin, özgürlüklerin, basın özgürlüğünün, toplantı ve yürüyüş özgürlüğünün, demokrasinin gereksinimleri olan bütün özgürlüklerin daraltıldığı bütün bunların polis gücüyle devlet gücüyle bastırılmak, toplumun susturulmasının istendiği bir süreçten geçiyoruz. Her şeyin yasak olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Toplantı yapmak istediğinizde yasak, basın açıklaması yapmak istediğinizde yasak, miting yapmak istediğinizde yasak. 2018 yılında Ankara’da kurulmuştu. Yeni bir durum değil. Şimdi İstanbul için ve arkasından diğer büyük şehirlerde de takviye ekipleri ve hazır kuvvetlerinin oluşturulacağı söyleniyor. Aslında bu polis devletinin güçlendirilmesinin mekanizması oluşturulmak için devreye yeni güçler sokuluyor. Bu gücün şöyle bir farkı var emniyet birimleri ya da kuruldukları ildeki valiliklere bağlı olmaksızın direk saraya bağlı olan bir yeni bir polis gücü yaratılıyor. Son süreçlerde yaşadığımız her şeyin saraydan yönetildiği her şeyin tek adam rejimi üzerinden yürüdüğü mekanizmaya bir yenisi daha ekleniyor. Direk saray tarafından yürütülecek ve yönlendirilecek. Bu aslında toplum üzerinde baskı oluşturmanın sessizleştirmenin susturmanın aracı olarak örgütleniyor. Açıklamalara baktığımızda toplumsal olaylara müdahale edecek, mitinglerde görev alacak diye sıralamalar yapılmış.”
- Diyarbakır’da da örgütlenmek için işçilerle bir araya Emeğin Gücü Derneği Başkanı Akyol, ‘Köle sistemi devam ediyor. Görüyoruz birçok işçi çalışırken yaşamını yitiriyor’ dedi. İşçi ve emekçilerin bir çatı altında toplanması hedefiyle kurulan Emeğin Gücü Derneği, Diyarbakır’da temsilcilik açmak amacıyla kentte bir araya geldi. İstanbul, Adana, Maraş, Van gibi Türkiye’nin 10 ilinde örgütleme çalışmaları yürüten Emeğin Gücü Derneği üyeleri, Diyarbakır merkez Bağlar ilçesi Rihan Parkı’nda bulunan bir kafede bir araya geldi. Örgütlenme sorunun tartışıldığı toplantıda, bir araya geliş amaçlarını değerlendiren Dernek Başkanı Mustafa Adnan Akyol, kentte birçok sektörde çalışan işçilere ulaşıp örgütlenme ağını oluşturmayı hedeflediklerini söyledi. Gelinen süreçte işçilerin yaşadığı sıkıntıları işçilerle paylaşan Akyol, en yakın zamanda kentte işçilerle eğitim ve toplantılar gerçekleştirerek, dernekleşeceklerini söyledi.
YENİ YAŞAM İNŞASI
- Extincion Rebellion (Yokoluş İsyanı) adlı ekoloji örgütü, İsveç’in başkenti Stockholm’de çevrenin korunması talebiyle eylemler düzenlendi. Stockholm merkezinde bir araya gelen örgüt üyeleri, dört gün sürecek olan eylemleri başlattı. Kadın ve erkeklerden oluşan koro, kent merkezindeki meydanda iklim değişikliğinin sonuçlarına dikkat çeken şarkılar söyledi. Bir süre kent merkezinde turlayan, tepeden tırnağa kırmızılar giyen ve tamamı kadınlardan oluşan aktivistler meydana gelerek korocularla birlikte eylem gerçekleştirdi. Aktivistler, belediye binası ve Stockholm’ün en büyük caddelerinde gerçekleştirdikleri eylemlerde “Yaşayan Her Şey İçin İsyan” parolasıyla araç trafiğini durdurdu. Taşıtların geçişini engelleyen eylemcileri polis köprülerden uzaklaştırdı. Eylemciler, parlamento binası önünde de eylem yaptı. 40 civarında aktivist kendilerini parlamento binasına tutkalla yapıştırdı.
JİN
- İncirliova’nın tek kadın kıraathane işletmecisi: Afallayan gözlerle baktılar, başta siz kendinize inanın. ‘Kadın tarlada, bağda ve bahçede çalışınca hiçbir şey olmuyor da kahvede çalışınca mı bir şey oluyor?’
- Ford işçisi kadınlar: Sözleşme ‘Her alanda eşitliği sağla’ dediği için hedefte
- “Sığınma evleri açacak, buralarda çalışacak personellere maaş bağlayacak, dilekçe verip koruma altına alınan mağdur ölse ya da sakatlansa devlet tazminat ödeyecek… Aklıma gelmeyen daha neler vardır neler. Koskoca devlet ‘Sizin için ayıracak bütçem yok, mağdurları korumak için bütçe ayıramam’ diyemeyecek tabii, buna kılıf bulmak için de kimi maddeler üzerinde karalama yapıyor” diyor.
- “Yoksulluk, şiddet, intihar bu denli artmışken, sorunlar derinleşmişken bütün bunları daha da derinleştirmeye yönelik işler yapıyorlar. Eşitsizliğin üzerini örtüp onu katmerleştirmeye uğraşıyorlar. Çalışma yaşamında sürekli baskı altında olmak, aldığın paranın hiçbir şeye yetmemesi, pek çok yerde erkeklerle aynı ücreti almamak, eşinin banka kartına el koyması, uğradığımız baskının fazla oluşu, sırf kadın olduğumuz için sesimizi çıkaramamız, bunlara karşı önlem alınması gerekirken bugün biz gittikçe daha geri şeyleri konuşuyoruz. Bizim bu sorunların çözümüne ihtiyacımız var. Ucuz iş gücü ya da ilk gözden çıkarılacak kadınlar olmasın istiyoruz” (https://ekmekvegul.net/gundem/ford-iscisi-kadinlar-sozlesme-her-alanda-esitligi-sagla-dedigi-icin-hedefte)
- Yeni Demokrat Kadın, “Pandemiyi bir de bana sor” kampanyası, kadın ve LGBTİ+’ların koronavirüs pandemisindeki deneyimlerini topluyor. Yeni Demokrat Kadın kampanyayı şöyle duyuruyor: “Kampanya çalışmasının ürünü olarak çalışma boyunca toparladığımız yazıları kitaplaştırmak temel hedefimiz olacak. Pandemi sürecini tarihsel bir süreç olarak değerlendirebiliriz. Bu tarihsel süreci kadınlar ve LGBTİ+’ların gözünden okuyabilmek için kitap çıkarmayı hedefliyoruz. Bu zaman zarfında kadın ve LGBTİ+’lara yönelen saldırılardan, yaşanan kadın katliamlarından tutalım da pandeminin çalışma alanlarına nasıl yansıdığını, ekonomik olarak nasıl etkilediğini vb içerecek şekilde bilgi ve verileri de elimizden geldiğince kitaba taşımayı hedefliyoruz. Böylelikle kitabımızı yıllar sonra pandemi sürecine dair okumalarda da daha işlevli olacak bir ürün haline getirmeyi planlıyoruz. ‘Yani pandemi sürecinde patriyarkanın hedefindekiler neler yaşadılar?’ sorusunun cevabına yıllar sonra ulaşabileceğimiz, kadın ve LGBTİ+’ların tarihini kendi yazdığı bir kitap çalışması hedefimizde. Bu anlamda ‘Söz uçar, yazı kalır’ mottosundan beslenerek kadın ve LGBTİ’lerin öznesi oldukları bir çalışma ile kayda geçmesini önemsiyoruz.” (https://www.facebook.com/YDemokratKadin/)
- Taciz, tecavüz akademide de önemli sorun. Selçuk Üniversitesi’nde bir profesörün şantajla akademisyene tecavüz ettiği iddiası yargıya taşındı.
SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK
- Tıbbın Öldürdükleri – Şeyda İpek:
Vücutları tıp tarafından yüzlerce yıldır tecavüze uğrayan siyah halk yine tıp tarafından birçok şekilde ölüme terkediliyor. Küresel bir salgın dolayısıyla evlerimize tıkılmış, modern tıptan bir aşı veya en azından tedavi bulmasını beklerken bu öfkeyi de unutmayalım. (https://www.5harfliler.com/tibbin-oldurdukleri/)
- Korona Günlerinde Yaşçılık Ve 65+ Manifestosu – Yaşçılık cinsiyetçilik gibi, ırkçılık gibi – Bekir Avcı’nın 5 Yaş Üstü Sosyal Medya Grubu’nun yöneticisi Kadriye Bakşi ile söyleşi
Hiç kimse “burada bir eşitsizlik, insan hakkı ihlâli var” demiyor. Çünkü yaşçılık sorgulanmıyor, çok doğalmış gibi bir algı yaratılıyor. Bir zamanlar cinsiyetçilik öyleydi, şimdi artık kadın hareketi biraz dişini gösterdiği için tartışılabilir bir fenomen oldu. Yaşçılığın da böyle olması gerekiyor.
Sabah 10’a kadar dışarıya çıkmak yasak, Türkiye’nin neresinde insan bu sıcakta 10’dan sonra yürüyüşe çıkar? Tam akşam serinliği başlıyor, bu kez de 20’den önce evde olma şartı var, yine yasak. Dolayısıyla hapis durumundayız. Oysa diğerleri işe gidiyor, geziyor, eve geliyor ve bana zaten bulaştırıyor virüsü.
Yaşlı zenginler değil, yoksul yaşlılar ve yoksul gençler ölüyor. Bu salgının sadece yaşlılara zarar vereceğini düşünmüyorum, bütün yoksullara zarar vereceğini düşünüyorum. Yaşlı=hasta, genç=sağlıklı diye bir formül yok. Bunlar klişe. Tabii ki yaşlılar hastalıklara daha açık, ama 1+1 değil bu durum. (https://birartibir.org/aidiyetler/826-yascilik-cinsiyetcilik-gibi-irkcilik-gibi
- 12 saat çalışma, öğlen sandviç, yevmiye cezası, yüzlerce vaka – Gökhan Çelik
Pandemide ilk sıraya yerleşen Ankara’da, vaka artışlarında işçi ve emekçilerin yaşadığı ilçeler dikkat çekiyor. Emekçiler arasında salgının daha fazla yayılması artık yetkililer tarafından da kabul edilmesine karşın, vaka artışına özellikle bayram ziyaretleri ve düğünlerin neden olduğu öne sürülüyor. Ancak binlerce işçinin dip dibe 12 saat geçirdiği fabrikalardaki çalışma koşulları, işyerlerinin adeta virüs yuvasına döndüğüne işaret ediyor. Başkentte birçok fabrikanın yer aldığı Sincan’da Ankara Valisi, ilçe belediye başkanı ve kaymakam esnafı ve toplu ulaşım araçlarını kontrol ederken, Sincan Organize Sanayi Bölgesi’nde salgına rağmen üretim son hızıyla sürüyor. (https://www.evrensel.net/haber/413380/12-saat-calisma-oglen-sandvic-yevmiye-cezasi-yuzlerce-vaka)
- Almanya’da pandeminin öteki yüzü – Deniz Schulze
Berlin’deki bu iki eylemde de ne sol ne de işçi sınıfı adına desteklenebilecek bir talep bulunuyor. Testlere “inanan”ların aptal olarak nitelendirildiği, sağcılığını gizlemeyen kitlelerin damga vurduğu böylesi kitlelerle beraber yürümek tehlikelidir. Çünkü bu kitleleri onaylamak, pandeminin öteki yüzünü göz ardı etmek anlamına gelir.
Görünen o ki bu eylemde bir araya gelen kitlelerin ortaklaştıkları önemli bir özellik de, Covid-19 hakkındaki komplo teorilerinden şu ya da bu ölçüde etkilenmiş olmaları. İnsanlar bir komplo teorisine inanmasa bile, virüs sanki yokmuş gibi davranmakla dolaylı olarak bu varsayımları onaylayabilir. Zaten bir komplo teorisi de, gerçekliğin yerini almaya çalıştığından, kendisini bir komploymuş gibi pazarlamaz. Bu yüzden Berlin’deki eylemlere katılanlardan herhangi birine “siz komplolara inanıyor musunuz?” diye sorulsaydı, bir tek kişinin bile “evet” dememesi şaşırtıcı olmazdı.
Baudrillard’ın 1990 yılında yazdığı gibi, Sovyetlerin dağılmasından sonra yalnızca bir görüntüyle ikame edilen ‘özgürlük’ sayesinde artık “ne maskemiz var ne yüzümüz”. Asıl sorun Zizek’in belirttiği gibi otoriterleşme tehdidi değil belki de; insanların özgür olduklarını zannetmeleri. Bu sinik yanılsama içinde deyimsel anlamıyla bir komplo5halini alan tarih yıkımı, “viral ve salgınlı bir biçim”de ilerliyor6. Bununla birlikte gerçek salgın bizi başka bir şekilde (evrensel) düşünmeye zorladıkça, belki de yeni yeni imkanların önü açılıyor. (https://www.birgun.net/haber/almanya-da-pandeminin-oteki-yuzu-314606)
GÖRÜŞLER
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şişli Şubesi Eşbaşkanı Abuzer Aslan, Covid-19 salgınında vakaların artmasıyla birlikte, yoğun mesai yapan sağlık çalışanlarının yıprandığını ve sağlık çalışanlarının beklentilerinin karşılanması gerektiğini söyledi. “Sağlık emekçileri yoruldu, yıprandı, tükendi ve ölüyor“ diyen Aslan, “1 Haziran itibariyle sermayedarları ve iktidar için normalleşme olabilir lakin sağlık emekçileri için tam tersi iş yükü artı. Sağlıkçılar sağlıklarını kaybediyorlar. Her gün bir sağlık emekçisini kaybediyoruz. …Sağlık emekçileri izole hayat yaşıyor. Sosyal hayatı kalmadı. Aile hayatı kalmadı çocuğunu kucağına alamıyor. Kendini bir oda hapsine almış durumdalar. İnsanlar camii açılışları, sahillerde tıklım tıklım olmaları ve yetkilerin sorumsuzca miting görüntüleri görünce emekleri ne kadar boşa gittiğini görüyor ve üzülüyor. Tüm yük sağlık emekçileri omzunda bırakıp seyrediyorlar maalesef gerçekten görüntü bu.”
- Sağlık emekçilerinin bu dönem ve öncesinde; hiçbir talebinin yerine getirilmediğini söyleyen Aslan, sorunlarını, taleplerini ve yerine getirilmeyen sözleri şöyle sıraladı:
- Her seçim öncesinden 3600 ek gösterge sözü verildi. Seçimlerden sonra verilen sözler unutuldu
- Ekonomik kayıplarımız hiçbir zaman karşılanmadı.
- Servis, yemek ve kreş gibi taleplerimiz karşılanmadı
- Covid-19 tanısı konan sağlıkçıları meslek hastalığı ve iş kazası statüsüne alınmadı.
- Tüm sağlık emekçilerine düzenli test yapılmadı.
- Sağlık emekçileri dönüşümlü çalışma genelgeleri kapsam alanına alınmadı.
- Kronik hastalığı olan, kanser tedavisi gören sağlık emekçileri çalışmaya zorlandı.
- Tüm kamu kurumlarında hamile emekçileri idari izinli sayılırken, gebe sağlık emekçileri en riskli alanlarda bile çalıştırıldı.
- Devlet memurları içinden en düşük temel maaşı alan sağlık emekçileri oluyor. (https://www.gazetefersude.net/ses-istanbul-sisli-sube-esbaskani-abuzer-aslan-saglik-emekcileri-yoruldu-yiprandi-tukendi-ve-oluyor)
EKLER
- sakarya ya da demokrasinin ötesi – ayşe düzkan
ırkçılığa karşı mücadele, ırkçılığı ve ırkçıları lanetleyerek olacak bir şey değil. ırkçılık, hastalık olduğu gibi mesnetsiz iddialarla çürütülecek bir şey de değil. ırkçılıkla mücadele bazı kentleri, illeri damgalayarak da yürütülemez çünkü bu orada olup biteni sıradanlaştırıyor, normalleştiriyor. ırkçılık, toplumun gündemine başka sorular, başka ayrımlar kazandırılarak sökülüp atılabilir. bugünkü düzenin sürmesini sağlayan ideolojik mekanizmalar, biz ve diğerleri’nden bahsediyor; diğerleri kimi yerde kürtler/suriyeliler, kimi yerde ermeniler, kimi yerde gavurlar oluyor. bunun karşısına ırkçılar ve ırkçılar olmayanlar ayrımını değil, ırkçılıktan kimin yararlandığı sorusunu koymak gerekiyor. bu, demokratik haklar için mücadelenin yerini tutmaz, ondan farklı ama bir o kadar gerekli. ve kürt hareketiyle ilgili fikirleri ne olursa olsun, solun her kesimine burada büyük bir iş düşüyor. bugün ilk adım, o tokadın cezasız kalmaması, onu sağlarsak gerisi gelir zaten. (artigercek.com/yazarlar/ayse-duzkan/sakarya-ya-da-demokrasinin-otesi)
- yıldönümünde 6-7 Eylül pogromu – Ragıp Zarakolu
6-7 Eylül pogromunda öldürülenlerle ilgili rakam 11 ile 17 kişi arasında değişmektedir. Saldırgan güruh bazı Rum erkeklerini zorla sünnet ettiler. Bu erkekler arasında papazlar da vardı.
Türkiye’deki rejimin en tipik özelliklerinden bir de toplumu hafızasızlaştırmaktır. 6-7 Eylül pogromu, Varlık Vergisi rezaleti, İstanbul Rumlarının 1964 zorunlu sürgünü çok yakın tarihlerde yaşanmasına karşın, 1915 soykırımı gibi, uzun dönemler toplumun hafızasından silindi. Soykırım Karşıtları Derneği 1998 yılında Almanya’daki Türkiyeliler arasında, soykırım gerçekliğinin kabulü için 10 binin üstünde imza topladı ve bunu TBMM’ne yolladı. T.C. yurttaşlarının TBMM’ne dilekçe verme hakkı açıkça çiğnenerek, hiçbir yanıt verilmeden geldiği adrese iade edildi. Aynı, TBMM üyelerine yollanan “Mavi Kitap”ın 2009 yılında iade olunması olayı gibi… Burada da milletvekillerinin posta alma hakkı açıkça çiğnenmişti, TBMM Başkanlığı tarafından reşit olmamış çocuk muamelesi yapılarak. Ne yazık ki, buna BDP de dahil, hiç bir partiden tepki gelmemişti, ki Parti başkanlık divanında da temsil olunmakta idi. 2014 yılında HDP milletvekili Sabahat Tuncel, Ermeni Soykırımının tanınması ve özür için ilk kanun teklifini verdi. Sabahat Tuncel’in bu teklifi, İmralı tarafından “şimdi sırası mıydı?” tepkisini almıştı. Sabahat Tuncel hala hapis. HDP milletvekili Garo Paylan, 2020 Nisanında Ermeni Soykırımının araştırılması için öneride bulunduysa da, TBMM araştırmaya değer bulmadı. (https://artigercek.com/yazarlar/ragipzarakolu/65-yildonumunde-6-7-eylul-pogromu)