KORONA GÜNLÜĞÜ 4 TEMMUZ 2020

GÜNDEM

  • Çizilen sınırlar her gün can almaya devam ediyor. Van Gölü’nde 27 Haziran günü mültecileri taşıdığı sırada batan balıkçı teknesinde can kaybı sayısı 7 oldu.
  • Adil yargılanma talebiyle 5 Nisan’dan bu yana ölüm orucunda olan avukat Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik’in eylemleri devam ediyor.
  • Pandemi sürecinin belirsizliği devam ederken MEB eğitim-öğretim yılı takvimini açıkladı. Açıklamaya göre okullar 31 Ağustos’ta açılacak, 18 Haziran’da da kapanacak. Ara tatiller ise, 16-20 Kasım ile 12-16 Nisan tarihleri arasında yapılacak.
  • Halkların dayanışmasına engel olmak isteyen hükümetin argümanı pandemi döneminde de değişmedi “örgüte finansal destek sağlamak”. Maraş’ta “Kardeş Aile Kampanyası” soruşturması kapsamında gözaltına alınan dört HDP’li “örgüte finansal destek sağlamak” iddiası ile tutuklandı.
  • “Büyükada Davası” olarak bilinen, 11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada 4 hak savunucusuna hapis cezası kararı verildi.
  • Sakarya İSİG Meclisi Girişimi Havai Fişek Fabrikası’nda 4 işçinin ölümüne neden olan patlama ile ilgili olarak aynı fabrikada geçtiğimiz yıllarda meydana gelen ölümlerin olduğu, patlamalarda 5 işçinin hayatını kaybettiği ve 100’e yakın işçinin yaralandığı bilgisini verdi. Yıllar için de fabrika patronlarının patlamalar sonrası yaptığı tek değişiklik daha çok patlayan, daha çok ölüm saçan fabrikalara ithafen isim değişikliği; Coşkunlar, Büyük Coşkunlar, Venüs Coşkunlar…
  • Fiziksel mesafe kuralı polisler için can simidi oldu. Eylem yasaklama, eyleme müdahale için bu kural sıklıkla bahane edilmeye başladı. Baroların savunma mitingi de bu gerekçe ile engellendi. Bu arada kural sadece eylemciler için geçerli, polisler için fiziksel mesafenin önemi yok. Avukatların eyleminde de gazeteci Sibel Hürtaş kötü muameleye uğrayarak bu nedenle gözaltına alındı, gazetecilere fiziksel mesafeyi ihlalden ceza kesilmek tehdidinde bulunuldu. Pandemi sermaye ve otoriterleşme eğiliminde olan AKP-MHP bloku için Allah’ın lütfu haline geldi… İl Hıfzıssıhha Kurulları/İl pandemi kurulları da eylemlerin yasaklanmasına aracılık etmeye başladı. Sağlık otoritelerinden umudu kestik, ne yazık ki kurulda yer alan akademi ve sağlık örgütleri otoriterleşme eğilimini daha da güçlendiren bu kararlara imza atıyor.
  • Doç. Dr. Yücel Çağlar: “2019 yılında yapılabilen “ağaçlandırma” vb. çalışmalar, önceki dört yılın ortalamasının yarısına bile ulaşamamıştır. 2003-2018 dönemindeki yıllık ortalamanın yüzde 37,5’ine düşmüştür. 2019 yılında en az 75 bin hektar orman ekosistemi tümüyle yok edilmiş, çeşitli düzeylerde zarar görmüştür. Buna karşılık, toplam 30 bin 349 hektarda yeni orman ekosistemi oluşturma çalışması yapılabilmiştir. Bu verilere göre, ülkemizde yalnızca 2019 yılında 45 bin hektar orman ekosistemi azalmıştır.”
  • Muğla’nın Bodrum ilçesinde bazı otel ve işletme sahipleri bölgeyi Maldivler’e benzetmek için sahillere solunum sistemi hastalıklarına yol açtığı bilinen mermer tozu ve kireç taşı döktü.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), koronavirüsün insanlık için uzun vadeli bir tehdit olduğuna ve hastalığın süreklilik göstermesinin beklendiğine dikkat çekti. DSÖ Acil Durumlar Birimi Başkanı Dr. Mike Ryan, pek çok ülkede vaka sayılarında şu an tanık olunan artışın korkulan ikinci dalga değil, ilk dalganın ikinci tepe noktası olduğunu vurguladı. Ülkelerin vaka sayılarındaki dalgalanmalara hazırlıklı olması gerektiğini belirten Ryan, devletlerin hastalığı mümkün olduğunca güçlü bir şekilde bastırmak zorunda olduklarını kaydetti. Covid-19’a karşı aşının hızlı bir şekilde kullanıma sunulabileceği yönünde umuda kapılınmaması uyarısı da yapan Ryan, “kitlesel aşılamaların ne zaman başlayabileceğine dair spekülasyon yapmanın akıllıca olmayacağını” belirtti. Ryan, yılsonuna kadar bir aşı adayının etkisinin kanıtlanmış olabileceğini kaydederek “Ancak asıl soru, kitlesel üretime ne kadar süre içinde geçilebileceği. Şu an hiçbir aşı çalışması, aşının virüs üzerinde etkili olduğuna dair bir işaret sunabilecek kadar gelişmiş durumda değil” dedi.
  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 11 milyonu da geçti. Böylelikle bir hafta dolmadan 1 milyon yeni vaka eklenmiş oldu. Bu durum salgının katlanarak büyüdüğünün göstergesi. Yeni vaka sayısındaki tırmanışta ABD (55 bin), Brezilya (42 bin), Hindistan (43 bin), Güney Afrika (9 bin), Meksika ve Rusya 6 bin 700, Suudi Arabistan ve Pakistan 4 binin üzerinde bildirim ile dikkatleri çekiyor. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 209 bini de geçti.
  • Brezilya’da toplam vaka sayısı 1,5 milyonu aştı. Sadece vaka sayısı değil ölümlerde de artış devam ediyor. Son 24 saatte Covid-19 nedeniyle 1,264 kişi hayatını kaybetti. Toplam can kaybı ise 63,254 oldu. Bu ciddi artışa rağmen faşist lider Bolsanaro önlem almamaya devam ediyor. Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro kapalı mekânlarda maske kullanılmasını ve düşük gelirlilere maske yardımını onaylamadı.
  • Türkiye’de son 24 saatte yeni vaka sayısı 1,172 kişi oldu. Toplam vaka sayısı 203 binin üzerine çıktı. Hayatını kaybedenlerin sayısı ise 19’a yükseldi.
  • Korona hastası yurttaş hastanede yer olmadığı için Siirt’ten Şırnak’a sevk edilirken Şırnak yolunda yaşamını yitirdi. Yeni tip koronavirus vakalarının artış gösterdiği Siirt’te hastanelerin dolması nedeni ile testi pozitif çıkan yurttaşlar Kezer’de bulunan KYK yurtlarında karantinaya alınıyor. Kürdistan’daki sağlık hizmetlerindeki eşitsizlik ve ayrımcı uygulamalar salgınla birlikte daha da görünür oldu.
  • Şırnak İl Hıfzıssıhha Kurulu, “normalleşme” adımları sonrası vaka sayısında ciddi artışın yaşandığı kente dair inanılmaz kararlar aldı. Kurul, sosyal mesafe, dezenfektan ve temizlik şartıyla internet kafe ve salonları ile elektronik oyun yerlerinin faaliyetine izin verdi. Vali ve kaymakamlar başkanlığında muhtar ve halk toplantılarının yeniden başlatılmasına karar veren kurul; tiyatro, sinema, konser salonu ve gösteri merkezlerinin de faaliyete geçmesini kararlaştırdı. İl Hıfzıssıhha Kurulu’na soruyoruz: Salgının kontrol altına mı almaya çalışıyorsunuz, kontrolden çıkarmaya mı?
  • Maske zorunluluğu yaygınlaşıyor. Hakkari’de açık ve kapalı alanlarda maske takma zorunluluğu getirildi. Maske takmanın zorunlu olduğu il sayısı 60’ın üzerine çıktı.
  • Kuzey Kıbrıs’ta 75 günün ardından ülkede tespit edilen Covid-19 vakaları nedeni ile yurt dışından gelecek tüm yolculara karantina şartı getirildi.
  • DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanım Ghebreyesus, 39 ülkede 5 bin 500 hasta üzerinde yapılan ve Covid-19 tedavisinde kullanılacak ilaçlarla ilgili klinik testlerin ara sonuçlarının iki hafta içerisinde çıkmasını beklediklerini söyledi. Yürütülen çalışma 5 ana dal üzerinde ilerliyordu. Bunlar standart bakım, remdesivir, sıtma ilacı hidroksiklorokin, lopinavir/ritonavir AIDS ilaçları ve interferonla birleştirilmiş lopinavir/ritonavir.
  • DSÖ sonunda Çin’in ilk koronavirüs vakalarını zamanında bildirmediğini kabul etti.
  • ABD’de özel sağlık sektörünün acımasızlığı pandemi sırasında gözler önüne serildi. Florida’da Covid-19’a bağlı sebeplerden hayatını kaybeden yurttaşın tedavi masrafları bir milyon dolardan fazla tuttu.
  • NBA’de 24-29 Haziran’da 344 oyuncuya test yapıldı ve dokuz pozitif vaka tespit edildi.
  • İngiltere Ulaştırma Bakanlığı, Covid-19 salgını nedeniyle ülkeye yurt dışından gelişlerde uygulanan 14 günlük karantina kuralında muafiyet tanınan 56 ülke arasında Türkiye’ye de yer verdi. Listede, ABD, Meksika ve Brezilya gibi Covid-19 salgınının artarak devam ettiği ülkelere yer verilmedi. İngiltere, 8 Haziran’dan itibaren yurt dışından gelenlere 14 gün karantina zorunluluğu getirmişti.
  • Singapur’un son yılların en şiddetli dang virüsü salgınıyla karşı karşıya… Ulusal Çevre Ajansı Kayna sivrisineklerden bulaşan dang humması nedeniyle bu yıl içinde 14 binden fazla vaka kaydedildiğini aktardı. Uzmanlar, en son 2013 yılında Singapur’da kaydedilen en büyük dang virüsü salgınında 22 bin 170 kişinin enfekte olduğunu söylerken ve bu yıl içinde bu sayının aşılacağı konusunda uyarıyor.
  • Almanya’da seks işçileri ‘Covid-19‘ tedbirleri nedeniyle mart ayından beri kapalı olan genelevlerin açılması için eylem yaptı. Hollanda iki gün önce genelevlerin yeniden çalışmaya başladığını duyurmuştu. Avusturya ve İsviçre de genelevlerin yeniden açılmasına izin veren ülkelerden.
  • İsveç korona kriz stratejisini gözden geçiriyor. Koronavirüs pandemisiyle mücadelede sokağa çıkma kısıtlamalarının konmadığı İsveç’te hükümet mücadele stratejisini gözden geçirmeye karar verdi. Hükümet, İsveç Savunma Araştırmaları Ajansı’nı (FOI) alınan tedbirlerin analizi için görevlendirdi. FOI, Çarşamba günü İsveç’in birçok “uyarı işareti” olmasına karşın korona krizine hazırlıkta eksikleri olduğu yönünde bir rapor sunmuştu. FOI uzmanları raporda SARS, kuş gribi, domuz gribi gibi birçok salgından edinilmiş deneyimler olmasına rağmen İsveç’in korona pandemisi ortaya çıktığında buna hazırlığının yeterli olmadığını kaydetti. Pandeminin İsveç’te kriz yönetimindeki zayıflıkları ve nüfusun sağlamlığını ortaya koyduğu belirtildi. Raporda ayrıca koruyucu kıyafet ve tıbbi teçhizat eksikliği eleştirildi. Tedarik zincirlerindeki boşlukların “en üst düzeyde planlama” konusundaki eksikliklere işaret ettiği belirtildi. Birçok Avrupa ülkesinin aksine İsveç’te virüsün yayılmasını önlemek için sokağa çıkma kısıtlamaları konmadı. Okullar, kafeler, barlar, restoranlar ve şirketlerin büyük bölümü açık kalmaya devam etti. Bu nedenle de nüfusu yaklaşık 10 milyon 300 bin kişi olan İsveç’te diğer İskandinav ülkelerine göre daha yüksek ölüm oranları kaydedildi. Vaka sayısının 70 bini geçtiği İsveç’te 5 bin 400’den fazla insan koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.
  • Bilim dergisi Cell’de yayınlanan araştırma nisan ayında virüsün hücrelere tutunmak için kullandığı proteinlerin mutasyonu sonucu daha kolay bulaşır hale geldiği görüşünü destekliyor. Araştırmada şu ifadelere yer verildi: “Küresel izleme verilerimiz G614 değişim türünün D614’ten daha hızlı yayıldığını gösterdi. Bu virüsün daha bulaşıcı olduğu anlamına geliyor. Ancak ilginç şekilde G614’ün hastalığın ağır geçmesi üzerine etkisi olduğuna dair kanıt bulamadık. Mart ayının başına kadar G614 türü Avrupa dışında çok nadir görülüyordu ancak sonrasında dünya çapında sıklığı arttı.” Laboratuvar ortamında yapılan deneyler de G formunun, D formuna kıyasla üç ila dokuz kat daha bulaşıcı olduğunu gösterdi.

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • HES’lerin ürettikleri enerjiyi nakledebilmek için Ordu’nun 6 ilçesini kapsayan enerji nakil hattı projesinin “Halkı Bilgilendirme Toplantısı’nın birincisi Fatsa Halk Kütüphanesi’nde yapılmak istendi. Belediye görevlileri ve iki muhtar dışında toplantıya katılan olmadı.
  • Baro başkanlarının Meclis kapısındaki oturma eylemi devam ediyor. #SavunmaDireniyor
  • Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde 3 hafta boyunca sağlık emekçilerinin ödemelerinde yapılan kesintilere ilişkin devam eden eylemlerin başhekimlik ve anabilim dalı başkanlarının baskılarına rağmen kararlılıkla devam etmesi üzerine İzmir İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun sağlıkçıların eylem ve etkinliklerini yasaklanmasına SES İzmir Şubesi tepki göstererek: “İzmir İl Hıfzıssıhha Kurulu sağlık emekçilerinin sağlıkları için alınması gereken ama alınmayan önlemleri alın diye çığlıklarını duyurmaya çalışırken, devreye girmeliydi. Fakat buralarda sesi çıkmayan, asıl görevini yerine getirmeyen İl Hıfzıssıhha Kurulu emekçileri korumak için değil, onları engellemek için girişilen çabalara alet olmaktadır. İl Hıfzıssıhha Kurulunu da, bu sürecin parçası olmamaya, görevlerini yetkilerini aşan kararlardan bir an önce vazgeçmeye çağırıyoruz.” dedi.
  • Sağlık Bakanlığı’nın salgın verilerini aylar sonra açıkladığı, bilim kurulu üyelerinin her açıklamasının satır aralarında kararları hükümetin aldığı bilgisi var iken bir bilim insanı bu süreçte konuşmayacaksa ne zaman konuşacak? TTB Covid-19 izleme grubu üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında bir haber sitesinde yayınlanan röportajının ardından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “Halkı yanlış bilgilendirici ve paniğe sevk edici” açıklama iddiasıyla açılan soruşturma, protesto edildi. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından yapılan basın açıklamasına sivil toplum örgütlerinin, sendikaların temsilcileri katıldı.
  • Mersin’de sağlık meslek örgütleri yaptıkları basın açıklaması ile hükümete pandemi dönemi ek ödemelerinin ayrımsız ödenmesi çağrısında bulundu.
  • ABD’de yapılan son araştırmalara göre; George Floyd’un, öldürülmesinin ardından başlayan polis şiddeti ve ırkçılık karşıtı protestolar, geçmiş yıllarda yaşanan benzer hareketlere kıyasla ülkede kalıcı değişiklik getirme potansiyeli taşıyor.

YENİ YAŞAM İNŞASI  

  • Kent hayatının zorlukları kırsala yönelimi artırıyor. İtalya’da şehir hayatından yorulan gençler tarım mesleklerine yöneliyor. İtalya’nın en önemli tarım sendikası Coldiretti’nin son verilerine göre son 5 yılda tarım sektöründe 35 yaş altı girişimcilerin oranında yüzde 12 artış oldu. Bu girişimcilerin üçte biri kadın.
  • Silopi Belediyesi’ne bağlı Kadın Politikalar Müdürlüğü’nün 29 dönümlük bostana ektiği fidelerden toplanmaya başlanan mahsuller ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaya başlandı. “Kadınlar isteyince her şeyi yapabilir. Kadının emeği her zaman görülmelidir”
  • Anadolu Kültür ve Diyarbakır Sanat Merkezi tarafından yürütülen BAK Buluşmaları Hatırlamak ve Anlatmak İçin Şehre BAK programı kapsamında atölye yapacak. “BAK Buluşmaları” kapsamında Kolektif Video Üretim Atölyesi “Kulaktan Kulağa” Temmuz-Aralık boyunca gerçekleşecek. Bir görsel araştırma ve üretim projesi olarak kurgulanan atölye, Diyarbakır, Batman ve Mardin’den katılacak kadın katılımcılara açık olacak.

JİN

  • Kadın Savunma Ağı pandemide kadın kadına tartışma sunuşlarını yayınlamaya devam ediyor. Son olarak Pandemide baskı, iktidar ve biyodenetim – Mihriban Yıldırım, Şilan Delipalta yazısı yayınlandı.
  • Hepimiz aynı gemide değiliz. Kadınlar pandemi sürecinde de öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre, Haziran ayında erkekler 27 kadını öldürdü, 23 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.
  • Hatay’da şiddete karşı mor zincir eylemi yapan Hatay Kadınlar Birlikte Güçlü’den kadınlar, hükümete, “Kadınların ortak talebi olan, 6284 sayılı yasayı ve İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayın” çağrısı yaptı.

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

  • Eduardo Viveiros de Castro- Brezilya’da Soykırım Yaşanıyor
    • Brezilya’da yaşananın adı, ki sözcüklerimi iyice tartarak bunu diyorum, soykırım. Belli idarecilerin ihmali veya yetersizliğinden kaynaklanan ama başkalarını hedefleyen bir soykırım. Bolsonaro hükümeti Amazon ormanlarını sömürme planlarına direnen yerlilerden, hastaneler belli bir doygunluğa ulaştığında sağlık hizmetlerine erişemeyecek olan yoksul nüfusun belli bir kesiminden seve seve kurtulur. Salgın, kamu yardımlarına bağımlı olanlar açısından etnik bir temizlikle aynı etkiler doğuracak. Bunu söylemek berbat ama Brezilya’da devlet pandemiyle müttefik. Paranın gerçek değerinin düştüğü ekonomik krizden bahsetmiyorum bile. Mükemmel bir fırtınanın içindeyiz: pandemi, küresel ekonomik kriz, berbat siyasi liderler.
    • Amazonlar eyaleti pandemiden en çok etkilenen üçüncü eyalet, ancak salgından en çok etkilenen eyalet olan São Paulo’nun nüfusunun onda biri kadarına sahip. Salgından çok etkilenen diğer eyaletler Río ve Céará , bu sonuncusu ülkenin kuzey doğusunda. Amazonlar mahvediliyor. Sadece Amazonía şehirleri de değil. Hastalık ormanda da yayılıyor. Sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte, o bölgeleri koruyan STK’lar tutuklandı. Bölgeler tamamen altın madencileri, yasadışı kesim yapanlar ve Evanjelik misyonerler tarafından işgal edilmiş durumda. Bolsonaro onlara yerli topraklara sızabilmeleri için her şeyi yapma izni verdi. Bu kabus gibi başkan toprakların yasadışı temellük edilmesini sağlamak üzere yasa tasarıları onaylatmaya çalışıyor. Bir Brezilyalı Amazonlarda toprağa kim temizlerse onun sahip olacağını söylemişti. Şu ana kadar bu çok yaygın ama yasadışı bir pratikti, pratik açıdan bu çok bir şeyi değiştirmez ama yine de bir şeydir. Hükümet, yatırımcıların toprak sahipliği ilan etmek için sırf bir ‘öz-beyana’ dayalı bir süreci yasallaştırıyor. Brezilya, Fransız sosyolog Emile Durkheim’in dediği anlamda bir anomi ve toplumsal çözülme içine giriyor. Uzun bir zamandır, yerlilere karşı kültürel bir yıkım kampanyası uygulanıyor. Covid-19 nihai bir fiziksel yıkım imkanına yol verdi adeta.
    • Şu anda dünyamızda meydana gelen bütün olaylar antroposenin bir parçası, sonuçta içinde yaşadığımız çağ bu. Ancak bana salgının nedensel olarak antroposene sebebiyet veren olaylarla ilişkili olup olmadığını soruyorsunuz. Buna yanıtım da olumlu olur. Ormanlık alanların kuraklaşması, kıtalar arası mübadelenin artması, dünyada insanların dolaşımının artması, monokültürün yaygınlaşması (bitkiler ve hayvanlar), insan türüyle diğer hayvan türlerinin, bilhassa vahşi olanların arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması… Bütün bunlar yeni nesil pandemiler yaratıyor. Bence Covid-19 krizi, bizleri bekleyen büyük iklim felaketini öngörüyor, önümüzdeki onyıllarda muhtemelen başımıza gelecek olanların yoğunlaştığı bir kısayol işlevi görüyor. Antroposenin göç, tedarik, iktisadi yaşam üzerine çoklu etkilerinin farkına varmamızı sağlıyor. Antroposen, Marcel Mauss’un da diyeceği üzere “topyekun” toplumsal ve ekolojik bir olgu. “Topyekun” olaylar üretiyor. https://terrabayt.com/dusunce/brezilyada-soykirim-yasaniyor/

GÖRÜŞLER

  • Evrensel’e konuşan TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, Bölge’de çok ciddi hasta sayısı olduğunu belirterek, katmerli bir durumla karşı karşıya olduklarını söyledi. Yerlikaya, Diyarbakır’da 48’i yoğun bakımda olmak üzere 250’nin üzerinde hastanın olduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin diğer illerine göre Bölge’deki artış çok daha fazla. Diyarbakır, Van, Siirt, Batman, Urfa’da buralarda çok ciddi hasta sayıları var” dedi. Yerlikaya, “Bölge’deki bu artışın en temel nedenlerinden biri erken normalleşme dediğimiz süreçten kaynaklı. 1 Haziran’da hızlı bir şekilde normalleşme yaşandı. Yerlikaya röportajında şunları paylaştı:
    • Diyarbakır’da yoksulların daha yoğun yaşadığı Bağlar, Sur gibi ilçelerde bir hanede 8-10 kişinin birlikte yaşadığı evler de var. Bu insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılamak zorundalar. Yakın tehlike bu insanlar için Covid-19’dan çok geçim meselesi. Geçim meselesi iktidar tarafından net bir şekilde sağlanamadığı için bütünlükle bir salgınla mücadele sağlanamadığı için insanlar çalışmak zorunda. O dönemde “Evde kal” çağrıları yapıldı. Biz o zaman da söyledik evde kal da nasıl kal? Sonuçta bu insanlar geçimlerini sağlamak zorunda bu insanlar eve geldiklerinde evdekilere bulaştırma riski de var. Bunun yanı sıra toplu bir araya gelişlerin de salgının yayılmasında etkisi var. Taziyeler, toplu ibadet yapılan yerler vs. Diğer illerden Bölge’ye gelişler oldu. Sonuç itibariyle Bölge açısından katmerli bir durumla karşı karşıyayız.
    • Bir de test meselesi var. Yaygın bir şekilde test yapılmasını başından beri söyledik ama şimdi temaslılara dahi test yapılmıyor. Bölgedeki test olanakları, biliyorsunuz çok geç test yapılmaya başlandı. Bölge açısından test olanakları uygunsuz kullanılıyor. Bir bakıyorsunuz Bağlar Belediyesindeki binlerce kişiyi testten geçiriyorlar ya da askeriyede, garnizonda yer alan kişiler testten geçiriliyor. Yani hangi amaçla yapıldığı belli olmayan buradaki kamu otoritesi istemleri üzerinden testleri kullanma biçimi var. Bu durum testlerin geç çıkmasına yol açıyor. İhtiyacı olan insanlara ulaşmasında sıkıntı oluşturuyor. Türkiye genelinde zaten yeterli test yapılmıyor. Bölge’de daha da yetersiz bu.
    • Sadece bireysel sorumluluklar bu salgını önlemez. Sadece maskeye daralan bir tutumla bu meseleyi çözemeyiz. Sadece bu süreci hastanede karşılamayı içeren bir politikayla çözemeyiz. Burada bütünlüklü toplumsal katılımı önemsemek gerekiyor. Burada meslek örgütleri, STK’leri de eklemek toplumun diğer kesimleriyle ortaklaşarak sorunları şeffaf bir şekilde görünür kılarak ancak destek paketlerini doğru bir şekilde yurttaşların yararına kullanarak bu sürecin üstesinden gelebiliriz. Maske, kişisel mesafe hijyen önemlidir. Ancak bu yetmez, bununla salgının üstesinden gelemeyiz. Halk bu meselenin bitmediğini salgının Bölge’de hızla arttığını bilmesi lazım. Burada bir başarı öyküsü de yok. Sıkıntılarımız devam ediyor bu meseleyi önemsememiz gerekiyor.

EKLER

  • Yer’i Savunmak: New York’ta Kamusal Alanlar, Kimin İçin? – Meryem Taşdemir

         Soylulaştırma ve yerinden olma endişeleri, neoliberal kent düzeninde hemen hemen her yeni gelişme ile ortaya çıkıyor. Ancak söz konusu kamusal alanlar ve unutulmuş mahallelerin belirli köşelerini güzel parklara dönüştürmek olduğunda, gelen bu dalgaya karşı koyabiliriz. Çünkü barınma ve kent hakkı, aynı zamanda ‘yer’in savunulmasıdır. http://politeknik.org.tr/yeri-savunmak-i-new-yorkta-kamusal-alanlar-kimin-icin-meryem-tasdemir/ 

  •  Floyd’un Ölümü ABD’de Kamuoyu Görüşünü Çok Hızlı Değiştirdi
    • 2015 yılıyla karşılaştırıldığında, bugün ülkede siyahların polis şiddetine maruz kalma riskinin beyazlara kıyasla daha fazla olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 49’dan yüzde 61’e yükselmiş durumda,
    • Yerel yönetimlerin siyah Amerikalılar’ın yaşam standartlarını yükseltmek için yeteri kadar bütçe ayırmadığı görüşünde olanların oranı 2014 yılında yüzde 30’larda seyrederken, bugün halkın yüzde 52’si bu görüşte. https://www.bundlehaber.com/detay/a3ecc742-38f8-4379-b225-42d07655abd3?l=1
  • Teokratik Aklın Ufak Tefek Taşları – Ali Duran Topuz

         Bekçi nasıl ki polis teşkilatında düşünülen dönüşümün bir aracıysa, yeni avukatlık tasarısı da yargı teşkilatında hedeflenen dönüşümün bir aracıdır. Hedef, statüsü belirsiz, niteliği törpülenmiş bir savunma teşkilatıdır. Belirsizlik, muğlaklık ve iktidara borçlu niteliksizlik, yeni Türkiye’nin kuruluşunun temel ilkeleridir. https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/07/03/teokratik-aklin-ufak-tefek-taslari/