Korona Günlüğü 30 mayıs 2020
GÜNDEM
- HDP Batman il binasına polis baskını düzenlendi. İl Eşbaşkanları Ömer Kutlu ve Fatma Albay gözaltına alındı
- Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Genel Komutanı Mazlum Ebdi: “Kürtler arası diyalog sürecinin ilk adımı başarıyla tamamlandı. İkinci aşamaya geçiyoruz. Her iki siyasi taraftan da ümidimiz halkımızın geleceğini, taleplerini ve çıkarlarını esas almalarıdır. Hep birlikte ve birlik olarak kazanacak ve tarihi yazacağız”
- AKP silahlanıyor; Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 18-25 Haziran 2020 tarihleri arasında kitle eylemlerini bastırmada kullanılan mühimmatları da içeren yüklü ihaleler gerçekleştireceği haberleri basına düştü. Amerika’da George Floyd’un polis şiddetiyle öldürülmesi sonrası Minneapolis’te başlayan ırkçılık karşıtı protestolar devam ediyor, kentteki karakol ve çevresindeki iki binayı ateşe verildi. Eylemler diğer kentlere de yayıldı; Chicago, Los Angeles, Louisville ve Memphis başta olmak üzere birçok kentte de protestolar gerçekleşti. Twitter, eylemcileri tehdit eden ABD Başkanı Trump’ın yaptığı paylaşıma “şiddeti yüceltme” uyarısı koydu. George Floyd’u öldüren polis ise tutuklandı. Minneapolis kentinde devam eden protesto gösterileri nedeniyle kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
- Hrant Dink Vakfı, kendilerine e-posta yoluyla gelen mesajda “Bir gece ansızın gelebiliriz” denilerek Rakel Dink ve avukatların tehdit edildiğini duyurdu. Vakfın yaptığı açıklamada “Son dönemde yükseltilmesinde sakınca görülmeyen ırkçı, ayrımcı, nefret dili ancak bu tür korkunç yaklaşımları tetikler, cesaretlendirir, azmettirir… Oluşturulan iklimin ciddiyetini vurgulamak ve tüm yetkililere sorumluluklarını hatırlatmak üzere bu talihsiz duyuruyu yapmanın da bizim görevimiz olduğu kanaatindeyiz” denilerek iktidarın ırkçılığı besleyen söylemlerine de vurgu yapıldı.
- Dünya Gıda Programı, Koronavirüs salgınının yeni merkezi olan Güney Amerika ve Karayipler’de 14 milyon kişinin açlık yaşayabileceğini belirtti. Dünya Gıda Programı’nın bölge direktörü olan Miguel Barreto, ‘Kayıt dışı işlerde çalışan ve sayıları giderek artan savunmasız insanlara gıda yardımı sağlamak hayati ve acil’ açıklamasında bulunarak Covid-19 pandemisinin açlık pandemisine dönüşebileceğini söyledi.
- ABD Başkanı Donald Trump, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) ABD’nin “esaslı reform” taleplerini yerine getirmediğini belirterek, “Bugün Dünya Sağlık Örgütü ile ilişkimizi sonlandırıyoruz.” açıklamasında bulundu.
- Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve 30 ülke koronavirüse karşı aşı, ilaç, test ve diğer sağlık teknolojileri konularında iş birliği yapmaya karar verdi.
- AİHM’nin yeni başkanı Robert Spano, korona salgını nedeniyle mahkemenin iş yükünün artabileceğini düşünüyor: Önlemlerin mahremiyet hakkı, yaşam hakkı, serbest dolaşım hakkı ve toplanma özgürlüğüne etkileri olduğu aşikâr. Ancak bundan etkilendiğini düşünenler önce ulusal mahkemelerine başvurmalı ve iç hukuk yollarını tüketmeli, eğer Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) uyarınca insan haklarının ihlal edilmesi söz konusuysa. Nihayetinde Avrupa’daki halklar için yolumuz açık. Ancak şu anda Strasbourg’a gelip gelemeyecekleri konusunda bir değerlendirme yapamam. Toplumda kriz olduğunda kişisel çıkarlarla toplumsal çıkarlar arasında bir gerilim yaşanıyor. Bu da zaten AİHS’nin temelini oluşturuyor.
MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ
- Pandemi dünyayı sardı. Toplam vaka sayısı altı milyona ulaştı, yeni vaka sayısı ise 125 bini geçti. Toplam vakada Hindistan 173 bini geçti ve dokuzunculuğa yerleşti. Yeni vaka sayısı Brezilya’da 30 bine yaklaşırken, ABD’de 25 bini Hindistan’da 8 bini ve Peru’da 6.5 bini geçti. Covid-19’dan 366,542 bin kişi yaşamını yitirdi, ölümlerde ABD 104 bini aşan sayı ile ilk sırayı alıyor.
- Türkiye’de ise olgu sayısı 162 bini geçti, yaşamını yitirenlerin sayısı ise 4500’e ulaştı. 29 Mayıs’ta 36.155 test uygulandı.
- Normalleşme adımları için yeni açıklamalar geldi; 18 yaş altına sokağa çıkma yasağı devam ederken ana okulu ve kreşlere dair haberler kafa karıştırdı, kursların açılma tarihi ve alınacak tedbirler belli oldu;
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okul öncesi eğitim kurumları, yabancı dil, bilgisayar gibi çeşitli kurslar ile sürücü kurslarının 1 Haziran’da açılacağını duyurdu.
- MEB, 81 ile konuya ilişkin yazı gönderirken yazıda anaokulu, anasınıfı ve kurslarda uygulanacak hijyen kurallarının detaylarını da paylaştı.
- Özel okul öncesi eğitim kurumları, özel anaokulları ve ana sınıfları 1 Haziran’dan itibaren faaliyetlerine başlayacak.
- Kurum binaları, eğitim etkinliği yapılan diğer alanlar, okul bahçesi ile öğrenci servis araçlarında Corona virüsü salgınından korunmak için gerekli olan maske kullanımı, hijyen ve sosyal mesafenin korunmasıyla ilgili tedbirler alınacak.
- Özel okul öncesi eğitim kurumları, kurucuları ve öğrenci velilerinin istemeleri halinde eğitime ve yaz okulu adı altında yapılan sosyal ve kültürel etkinliklere 1 Haziran’dan itibaren başlayabilecek.
- Özel öğretim kurumları, 1 Haziran’dan sonra yaz döneminde yaptıkları, yaz okulu, sosyal etkinlikler, kayıt alma gibi faaliyetlerini yürütebilmek için açık olacak, yeni eğitim öğretim yılına hazırlık yapabilecek.
- Yabancı dil, bilgisayar, resim ve müzik kurslarının da aralarında bulunduğu özel çeşitli kurslar, sosyal etkinlik merkezleri, özel ulaştırma hizmetleri mesleki eğitim ve geliştirme kursları, motorlu taşıt sürücüleri kursları, iş makineleri sürücü eğitim kursları, hizmet içi eğitim merkezleri, gemi adamı, pilot yetiştirme kursları, mesleki eğitim merkezleri ile benzeri özel kurumlardan isteyenler, 1 Haziran itibarıyla eğitime başlayabilecek.
- Bu süreçte, sadece özel öğretim kursları uzaktan eğitime devam edecek
- Özel kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüpleri, hizmete başlamadan önce dezenfekte edilecek. Özel kreş, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüplerine girişte, ayrılırken ve gün içinde 4 saatte bir çocukların ateşi ölçülecek ve kayıt altına alınacak. Açılış izni verilen özel kreşler, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüplerinde, bir grupta en çok 10 çocuk bulunacak.
- Son 50 gündeki en büyük vaka artışının yaşanması üzerine yeniden alarma geçen Güney Kore, dün hayata geçirdiği bazı sosyal mesafe kısıtlamalarına bugün bir yenisini daha ekledi. Sadece birkaç gün önce yeniden eğitime başlayan 200’den fazla okulun kapatılmasına karar verildi. Koreli yetkililer, iki gün önce 5 Nisan’dan bu yana en büyük vaka artışını kaydettiklerini açıklamış, son 24 saatte 79 yeni vaka görüldüğünü duyurmuştu. Yeni vakaların önemli bölümü, nüfusun çoğunluğunun yaşadığı Seul’de tespit edilmiş, bunun üzerine yetkililer, 6 Mayıs’ta gevşetilen sosyal mesafe kurallarını tekrar yürürlüğe sokmuştu. Yeni vakalarının Bucheon’da, ülkenin en büyük e-ticaret şirketi Coupang’ın dağıtım merkeziyle bağlantılı olduğu düşünülüyor.
- Diyarbakır OSB’deki bir fabrikada 17 işçinin Covid-19 testi pozitif çıktı. Bismil’de ise bir mahalle karantinaya alındı. İşçiler hastanede tedavi altına alınırken, aynı fabrikada çalışan 5 işçi de evlerinde karantinaya alındı.
- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Zabıta Daire Başkanlığı’nda görevli bir çaycıda Coronavirus tespit edildi. Çaycının yanı sıra, aynı vardiyada görev yapan 4 zabıta çalışanı salgın şüphesiyle karantinaya alındı. Geçtiğimiz Nisan ayında da 4 belediye personelinin Covid-19 testi pozitif çıkmıştı.
- Bismil’de ve Van’ın Başkale ilçesinde mahalle karantinası uygulamaları başladı
- İnsan Hakları Derneği (İHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Med Tutuklu Ve Hükümlü Aileleri Hukuki Ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Silivri Cezaevi’ne 22 Mayıs’ta yaptığı ziyareti raporlaştırdı. Raporda hapishanedeki tutukluların revire ulaşmada zorluk çektiği, yer değiştirmede virüsün yayıldığı, 15 koğuşun karantina altında olduğu ve dezenfektan işlemlerinin yeterli olmadığı ve 107 pozitif vakanın olduğu belirtildi.
- İstanbul’da korona virüsü nedeniyle çalışma saatleri değişen eczaneler 1 Haziran Pazartesi günü itibarıyla yeni mesai sistemine geçecek. Eczane açılış-kapanış saatlerinin hafta içi ve cumartesi günleri 09.00-19.00 olarak uygulanacak.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI-SAĞLIK MUHALEFETİ
- Batman’da sosyal hizmet emekçilerinin sürgün edilmesini protesto etmek isteyen 6’sı sendika yöneticisi olmak üzere KESK üyesi 8 kişi plastik mermi ve gazlı saldırı altında darp edilerek gözaltına alındı. KESK tarafından yapılan açıklamada “KESK olarak kendini anayasanın, yasaların üzerinde görenleri uyarıyor, gözaltına alınan arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış olan sendikal faaliyetlerimizi engellemek isteyenlere karşı gerekli hukuksal girişimlerde bulunacağımızın altını kalın çizgilerle çiziyor, sendikal faaliyetlerimizi hedef alan her türlü baskıya karşı mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz” denildi. İl Emniyet Müdürlüğü’nde alınan ifadelerinin ardından arkadaşlarımız serbest bırakıldı.
- Sağlık alanında örgütlü emek ve meslek örgütleri ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu telekonferans yöntemiyle yapılan toplantıda bir araya geldi. Toplantıya, SES Eş Genel Başkanları Gönül Erden ile İbrahim Kara, Dev Sağlık-İş, TTB, TDB, TEB, THD, SHUDER, TPD, Tüm Rad-Der, TMRT-DER, AVHO ve AHEF temsilcileri katıldı. Gönül Erden “Yeni bir yaşamın inşası toplumsal muhalefet bileşenlerinin bir aradaki dayanışma ve mücadelesinden geçmektedir” diyerek dayanışma vurgusu yaptı.
- Birleşik Taşımacılık Sendikası, TCDD’de yaşanan sürgünlere karşı Ankara’ya yürüyüş başlatma kararı aldı. İzmir’de yapılan açıklamada “Evde hayat, TCDD’de sürgün var” yazılı pankart ve “İtaat etmiyoruz” ve “Sürgünler bizi yıldıramaz” yazılı dövizler dikkat çekti.
- İzmir Tabip Odası Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörlüğü tarafından, 20.05.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan adrese teslim ve kişiye özel 240 öğretim üyelik kadro ilanına tepki gösterdi. Yapılan açıklamada ilanda yer alan birçok koşulun kanuna ve YÖK talimatlarına aykırı olduğu, bilimsel gelişmeyi amaçlayan, denetlenebilir ve objektif ölçütler olmaktan uzak, bir kişiyi tarif eder nitelikte oldukları dile getirildi. Tıp eğitiminin niteliğini, tıp alanında yapılacak bilimsel çalışmaların düzeyini, tıpta uzmanlık eğitimini ve tıp hizmetini doğrudan etkileyen bu uygulamaların, bir bütün olarak bilimsel liyakate, bilimsel gereklere ve teamüllere aykırı olduğu vurgulanarak teamüllere aykırı olan, bilimsel amaçlara hizmet etmeyen, objektif ve denetlenebilir nitelikte olmayan, kişiye özgü, adayı tanımlayan şartları taşıyan kadro ilanlarının iptal edilmesi talep edildi.
- Tez-Koop İş Sendikası üyesi sağlık emekçileri, Sağlık Bakanlığı’nın ayrımcı ek ödeme düzenlemesini protesto etmek için Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi önünde bir araya geldi. 3 aylık ek ödeme düzenlemesinde büyük ayrımcılıklar yaşandığını dile getiren sendikalıların talepleri şunlar:
- Sağlık çalışanları arasında ayrımcılığa neden olan ek ödeme düzenlemesine, sağlık sisteminde yer alan tüm çalışanlar şartsız ve koşulsuz olarak dahil edilmelidir.
- 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kadroya geçirilen ancak sendikal ve toplu sözleşme hakları uluslararası sözleşmelere, Anayasaya ve yasalara rağmen kısıtlanan ve verilmeyen haklar hemen verilmelidir. Bu statüde bulunan tüm çalışanların hak kayıpları gecikmeden mutlaka karşılanmalıdır.
- Tüm sağlık çalışanlarına hiçbir ayrım ve farklılık gözetmeden Covid-19 salgını süresince ek ödeme yapılmalıdır.
- Tüm sağlık çalışanlarına, Covid-19 salgını sürecinde yürüttükleri özverili ve ağır çalışma koşulları dikkate alınarak emekliliklerinde geçerli olmak üzere yıpranma payı verilmelidir.
- Covid-19 hastalığı tüm çalışanlar için meslek hastalığı olarak tanınmalıdır; bu hastalık nedeniyle geçici ya da sürekli iş göremezliği olanlar iş kazası geçirmiş sayılmalıdır.
- Halk Sağlığı uzmanı Prof. Onur Hamzaoğlu, DSÖ’nün normalleşmeye geçiş için tavsiye ettiği kriteri hatırlatarak, normalleşme gününden önceki son 14 gün içinde test sayısının düşmemesi, buna karşılık pozitif vakalar ve ölüm oranlarında düzenli azalma kaydedilmesi gerektiğini belirtti. Ancak Türkiye’de, 16-28 Mayıs tarihleri arasında 380 bin 820 test yapıldı, 14 bin 522 yeni vaka saptandı. 10 bin test başına 381 yeni vaka tespit edildi. Günlük ortalama test sayısı 29 bine düştü ama günlük ortalama hasta sayısı bin 116 civarında seyrediyor.
TOPLUMSAL MÜCADELE
· İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, son dönemde artan polis şiddeti haberlerine yönelik bu şiddetin yeni olmadığını belirten değerlendirmeler yaptı “Devlet rejimini görmeden, sadece polis şiddetini konuşmak bir yanılgıdır.” Bugün daha çok görünür olan şiddetin yeni olmadığını ve salgın sürecindeki sokağa çıkma yasağı döneminde yaşanan olayların şiddeti daha görünür kıldığı için kamuoyunun gündemine geldiğini belirten Türkdoğan, “Polis şiddeti ile baş etmenin yolu onu görünür kılmak, deşifre etmektir” dedi. Şiddetin artmasının temel nedeninin ‘cezasızlık politikası’ olduğunu vurgulayarak Türkiye’yi ‘polis devleti’ olarak nitelendirdi. (https://gazetekarinca.com/2020/05/polis-siddeti-yeni-degil-bugun-gorunur-olan-sey-devlet-rejimi/)
· Muğla Çevre Platformu AlavarayaKıymayın hashtagi ile bir twitter kampanyası düzenledi. Platformun yaptığı açıklamada Datça Yarımadası kuzey yakasının doğal sürekliliği açısından çok önemli olan Alavara bölgesinin sit derecesinin Sürdürülebilir Koruma Alanına dönüştürülerek yapılaşmaya fırsat sağlandığı, bilimsel herhangi bir açıklamaya sığmayacak bu değişikliğin yeniden değerlendirilmesi ve bölgede yapılaşmaya sebep olacak Sürdürülebilir Kullanım Koruma Alanı önerisinin, Nitelikli Koruma Alanına dönüştürülmesini talep etti.
YENİ YAŞAM
- Hindistan’ın Kerala eyaletinde örgütlü kadınların öncülüğünü yaptığı, halk mutfakları salgın döneminde işsiz kalan, yiyecek bulamayan binlerce kişiyi besliyor. Kerala Eyaleti Sefaleti Sonlandırma Misyonu adıyla 1998’den beridir var olan eyalet genelindeki bu kadın örgütlenmesi, mikro ekonomi, tarım, toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, kabileler için gelişim programları konularında çalışmalar yürütmekte. Ayrıca yerel yönetimlerin gıda güvenliği, istihdam, geçim kaynaklarıyla ilgili programlarını hayata geçirmenin bir aracı. Mahalle grupları seklinde örgütlenen Kudumbashree 4.5 milyon üyeye sahip. Eyalette bulunan hanelerin yaklaşık yüzde 60’ında en az bir kişi bu mahalle gruplarında üye olarak bulunuyor. 26 Mayıs itibariyle Kerala genelinde bu kadınlar tarafından yürütülen 417 halk mutfağı bulunmakta. (https://ruralindiaonline.org/articles/these-women-wont-let-anyone-go-hungry/)
- Raul Zibechi röpotajı: Antipatriyarkal ve Antikapitalist Bir Ekonomi Üzerine 10 Ders
“Geçen hafta harikulade bir “tabandan ekonomi-politik” dersi aldım; dört kadının, toplumun görünmez kanallarında örülen yaşamın (bakımı) ve yeniden üretimi arasındaki ilişkileri anlattığı bir ders. Bu dünyayı keşfeden dört sorumlu kadının, Şili isyanı sırasında oluşturulan bölgesel meclislerin üyeleri olması hiç tesadüf değil. Bu kadınlardan ikisi, yerleşimin mahalleler değil, kentsel coğrafyayı simgeleyen tepelerde olduğu şehirde, Valparaíso’da yaşıyor. Bu kadınlar, Valparaíso’nun tepelerinde, 20 farklı meclis arasında bağlar kuran, “bölgesel kordonlar” oluşturdular. “Bölgesel Kordonlar” ismi, Salvador Allende Hükümeti döneminde Santiago’da kurulan “endüstriyel kordonlara” atıfta bulunuyor.”
“Diğer iki kadın ise yine bu coğrafyada yaratılan ve Santiago’nun büyük bir kısmına yayılmış olan Villa Olímpica Meclisi ve Tedarik Ağları üyesi. Öyle ki, halen aktif olan, yaklaşık 200 meclisin oluşumuna tanıklık eden bir şehir Santiago. Üstelik bu meclisler, sadece sokaklarla sınırlı değil, polis ve askerle dolu bir başkentin komünlerinde ve mahallelerinde süren yaşamın vazgeçilmez bir parçası.”
“Ders 1: Hayatın Kontrolünü Elimize Alıyoruz
Yaşadığımız şey, bizi engellemeye çalışan hükümetin bulunduğu coğrafyanın başıbozuk, kuralsız militarizasyonudur. Yaşamın kendisini; sürdürülebilir bir yaşamın sorumluluğunu üstlenmemiz gerekiyor. (Pamela, Valparaíso Bölgesel Meclisleri İletişim Komisyonu’ndan)
“Ders 2: Toprak ile Empati
bostanlarda yapılan üretim hem doğa ile hem de tüketim ile kurulan ilişkide farklılık yaratıyor; mahalle sakinlerinin çöpleri ayırmasını ve organik atıkları bostanlara götürmelerini sağlayan yeni tarz deneyimlerin oluşmasına yol açıyor.
“Ders 3: Süper Marketten Kaçmak, Komün Oluşturmak
Meclisler olarak, mahallelerin ihtiyaçları için aracılar olmaksızın doğrudan çiftçilerden alışveriş yapar; risk altındaki insanların, yaşlıların, yatalak hastaların ve ekonomik sorunları olanların temel destek erzaklarına erişebilmelerini sağlamak için çizelgeler hazırlarız. (Pamela)
“Ders 5: Biriktirmek Yerine Yeniden Dağıtmak
Kolektif bir fon oluşturuyoruz ve kriterler hakkında kısa bir tartışmadan sonra, rotasyon usulü, ağa dahil olan aileler arasında daha fazla ihtiyacı olana, en savunmasız olana öncelik vererek yardımları yönlendiriyoruz.
“Ders 6: Kadınlar ya da Ağların Ağı
-Biz bakıcı anneleriz, takas yöntemiyle, karşılıklı destek ile para olmaksızın her şeyi yetiştiren yetiştiricileriz.
“Ders 7: Aracılar Olmadan Yüz Yüze
Aracısız halktan halka sebze sağlayan tadarikçilerle, Santiago dışında üretim yapan ve ürünlerini banliyölere götürmek zorunda olan kişilerle doğrudan bağlantı kurarak, La Canasta ağlarında dağıtım yapıyoruz.
“Ders 8: Topluluğumuzda Birbirimize Göz Kulak Olmak
“Ders 9: Yalnız Olan Yoksuldur
-Gerçek yalnızlık, gerçek sahipsizlik, gerçek güvencesizlik dayanışma ağları ile bağlantısı olmayan kişilerin durumudur çünkü size yiyecek getirecek bir dayanışma ağına dahil değilseniz paranızın olması size bir fayda sağlamaz.
“Ders 10: İsyan, Başka bir Dünyanın Annesi
Bu karanlık ortam içinde, bizi kurtaracak olan, bizi her zaman bir insan olarak kurtaran şeydir: Aramızdaki bağların niteliği; sıkıntıyla yüzleşme cesaretimiz; alışveriş yapmaya giden, unu torbalayan, kuru gıda alan ya da dayanışma ağlarında dağıtan her bir kadında var olan derin cesaret. Yüreğimizde taşıdığımız yeni dünyayı ne salgın, ne baskı, ne işkence ne de katliamlar yıkabilecek. İsyan bizi halkımızın yüzyıllar boyunca süren köklü direnişiyle ilişkilendirdi. (Beatriz)
http://siyasihaber4.org/antipatriyarkal-ve-antikapitalist-bir-ekonomi-uzerine-10-ders
JİN
· Figen Yüksekdağ eşbaşkanlık deneyimini anlattı: “Erkeklerin örtülü engelleri tamamen aşılamadı.”
“Türkiye’de ilk olarak Kürt kadın özgürlük hareketinin siyasal kulvarında ortaya çıkan ve devlet tarafından resmen reddedilse de fiilen uygulamaya geçilen bir sistem aynı zamanda. Bu açıdan eşbaşkanlık sistemi, kadınların merkezden yerele kadar egemen sisteme karşı fiili meşru mücadele tavrı ve tarihinin de bir yansımasıdır. 2014’te eş genel başkanlık sisteminin resmen kabul edilmesi, zorlu ve köklü bir mücadelenin kadınların kazanımıyla sonuçlandığı ara kesitlerden biridir”
“Kadın hareketi, eşbaşkanlık sisteminden, eşbaşkanlık uygulayan parti ve örgütlerde yaygın kadın hareketinden daha fazla faydalanabilirdi”
“Ama kadınlar her alandaki ilerici, devrimci potansiyelini gerektirdiği gibi birleştirip seferber edemiyor. Burada bizlerin HDP çatısı altında ama özerk mücadele yürüten kadınlar olarak da sorumluluk payımız var. Ne var ki; eşbaşkanlığın bir kolektif kazanım zemini olarak son dönemde yeterince sahiplenildiğini de söyleyemeyiz. Örneğin, kayyım atamalarıyla eşbaşkanlık kurumuna yönelik tasfiye operasyonu karşısında güçlü ve birleşik sahiplenme hareketi zayıf seyrediyor. Kadın hareketinin ve kadın kitlelerinin bir kırım, katliam saldırısı ile yüz yüze olduğu, güç bela kazanılan hakların yok edildiği ve tehdit altında olduğu düşünülürse eşbaşkanlık gibi makro siyasi düzeyde elde edilen bir kazanımın sahiplenilmesi hayati önemdedir. Eşbaşkanlığın kadın hareketine yaptığı tayin edici katkılar dikkate alarak, buradaki bir gerileme ya da kaybın hareketin genelinde irtifa kaybettireceği unutulmamalı” (http://www.etha15.com/haberdetay/yuksekdag-esbaskanlik-deneyimini-anlatti-erkeklerin-ortulu-engelleri-tamamen-asilamadi-119216)
- “Evde şiddet kapıda işsizlik: farklı çevre kurumlardan kadınlar karantina günlerinde kadınların gündemini anlattı. (http://yeniyasamgazetesi1.com/evlerde-siddet-kapida-issizlik/)
Hülya Osmanağaoğlu: “Her zamankinden daha fazla komşumuzun evinden gelen seslere kulak kabartmalıyız, o evlerde şiddet olup olmadığını görmek için, bizi sadece AKP’nin dine dayalı referanslarla güçlendirdiği patriarka ezmiyor, bizzat yaşadığımız evlerdeki erkekler, kocalar, babalar, abiler tarafından da eziliyoruz. Tam da bunun için yanımızdaki, yöremizdeki iş arkadaşımız, akrabamız, ah çok iyi adamdır dediğimiz her erkeğe, bugünlerde evdeki işleri eşit olarak paylaşmaları gerektiğini ve kadınlarla kız çocuklarının hayatlarını kolaylaştırmak üzere evdeki hayatın örgütlenmesine katılmaları gerektiğini hatırlatmalıyız.”
Gülsüm Kav: “Kadınlar karantina sürecinde aldıkları kararları da ertelemeye başladı. Mesela hem gözlemlerimize hem de raporlarımıza göre, kadınlar boşanma kararlarını ertelemeye başladı. Ayrıca bir de bu salgının ekonomik faturası var. Bu salgının ekonomik bedelinin de kadınlara yüklenmesi durumu var. Dünyaki kadın örgütleri de kadınlar daha da yoksullaşacak diye uyarılar yapıyor.”
İmece Ev İşçileri Sendikası Başkanı Ayten Kargın: “Ev işçilerinin bir iş tanımı yok. İşçi sayılmıyor diye sigortası da yok. Gündelik çalışan kadınlar hiçbir para alamadı, en azından küçük bir şey de gelseydi onlara bir katkı olurdu. Birçok ev işçisi kadın eşlerinden boşanmış, çocukları var. Hem çocuklar hem işsizlik hem kira hem geçim var başlarında.”
Tevgera Jinên Azad (Özgür Kadın Hareketi-TJA) sözcüsü Ayşe Gökkan: “Biz yaşama dair tüm gündemleri eş değer, paralel işliyoruz… Kadın olmak, Kürt olmak ve Kürt coğrafyasında olmak zulmü üç kat ağırlaştırıyor. Her gün savaş uçaklarının sesiyle uyanmak, mezarlıklara yapılan saldırılar, koli ile anneye gönderilen kemikler, doğa, kültür ve anadil için mücadele, cezaevlerinde koronavirüsle yüz yüze bırakılan tutsaklar, tecrit, hasta tutsaklar, Cumartesi Anneleri ile Barış anneleri’ne yapılan saldırı, Kürt ulusal birliğine saldırılar, Kürt gençlerine dönük fuhuş, uyuşturucu ve ajanlaştırma, özel savaş politikaları, kayyumlar, çocuklara yönelik taciz ve tecavüzler, devletin kadın düşmanı yasaları, kadın emeğinin sömürülmesi, kadın katliamlarına karşı mücadele, kadına yönelik şiddetle mücadele, baskı, gözaltı ve tutuklamalar gibi birçok gündemimiz var, saymakla bitmez. Bütün bunlara karşı özgür eşyaşam ve eşbaşkanlık mor çizgimizdir diyerek mücadele ediyoruz. Jiyan Azadî ile Korkmuyoruz, Susmuyoruz, İtaat etmiyoruz diyoruz ve AKP-MHP rejimine karşı yolumuza devam ediyoruz.”
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu Sözcüsü Ayşe Güney: “Sansür, kapatma, engelleme, gözaltı, tutuklama, haber kaynaklarının siyasal ortamın yarattığı korkudan kaynaklı görüş vermekten kaçınması, işsizlik, esnek çalışma koşullarının yarattığı sömürü, taciz, mobing ve güvencesiz çalışma koşulları pandemi öncesi temel sorunlarımızdı. Karantina dönemiyle eve geçmiş olmamız bu sorunları daha derin yaşamamıza neden oldu.”
- MORİA KAMPINDA KORONA GÜNLERİNDE KADIN DAYANIŞMASI-Cehennemde özsavunma (https://www.birartibir.org/goc-ve-multecilik/732-cehennemde-ozsavunma)
“Batılılar sık sık kampa uğrayıp yaşadıklarımızı filme çekmeye, haberleştirmeye çalışıyor. Çoğu erkek ve hepsi robot gibi aynı şeyi tekrarlayıp duruyor. Kampta yaşamanın ne demek olduğuna dair hiçbir fikirleri yok. “İşte bunlar çöp, bunlar tuvalet, bunlar da yemek sırası” diye gösteriyorlar. Ardından Avrupa’daki rahat evlerine, konforlu hayatlarına geri dönüyorlar. Oysa birilerinin bizim için ağlamasına ihtiyacımız yok. Eğer durum sizi endişelendiriyorsa somut adımlar atın. Moria’nın fotoğrafları her yerde yayınlanıyor, herkes durumun ne kadar feci olduğunu uzun süredir biliyor. Öyleyse bizim koşullarımız niye değiştirilmiyor? Filmde “Konuşma sırası bizde” diyoruz. Moria’da yaşayan mülteci kadınlar olarak duygularımızı, yaşadıklarımızı ifade etmek istiyoruz. Varolan durumu fotoğraflarıyla, haberleriyle tekrar etmekten ileri gidemeyen gazetecilere değil, dayanışmaya ve değişime ihtiyacımız var. Bu film kadınlarla ilgili. Erkekler kendilerini güçlü, iktidar sahibi ve her şeyi tek başlarına başarıyor gibi gösteriyor. “Biz erkeğiz” böbürlenmesinden gına geldi. Oysa biz kadınlar en zor günlerde dayanışmayı elden bırakmadık, farklı yöntemlerle eylemlerimizi sürdürdük. Film çektik, kadın örgütleriyle işbirliğine gidip kampta yardım dağıttık, zor durumda kalanları yalnız bırakmadık. Peki ya siz neredeydiniz?”
SİYASAL SAĞLIK
· Beyza Üstün: “Bir hayalet dolaşıyor” (http://yeniyasamgazetesi1.com/bir-hayalet-dolasiyor/)
“Gezi’de yitirdiklerimizin anısına…”
“ Kapitalizmin krizi siyasi krizle birleşince etkisi daha yakıcı oluyor. Kayyumla halkın iradesinin yok edildiği, Erciş’te Zilan Deresi tutuklanmaya çalışılıyor. Batman’da Hasankeyf katledildi, övüne övüne deneme çalışmaları yapılıyor. Yeni şehir-Kanal-Havalimanı üçlemesi ile İstanbul ve çeperi delik deşik edilmeye çalışılıyor. Pandemiye çözüm olarak üretildiği iddia edilen hastaneye pandemiden ölen Tıp Profesörü’nün adı verilirken aslında Yeşilköy Atatürk Havalimanı alanı TOKİleşmeye açılıyor, Kaz Dağları madenlerle yerle bir ediliyor, İmrahor- Gölbaşı, Kumluca-Olimpos millet bahçesi marka ismi ile mescit süslemesi de yapılarak yapılaşmaya açılıyor. Yaşam, kültür ve doğal varlıklar para makinesinin dişlilerinde parçalanmak üzere masaya yatırılmış durumda. Türkiye nükleer atık depo sahası olmaya hazırlanıyor.”
“7 yıl önce de krizi çözümlemeye çalışan siyasi iktidar çözümü doğal alanları sermayeye sunmakta bulmuştu, bugün de çözümü aynı. Kentler yeniden üretiliyor, yaşam alanları, doğal ve kültürel varlıklar şirketlere teslim ediliyor.”
GÖRÜŞLER
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi, halk sağlığı uzmanı Dr. Selma Güngör de, hastalık belirtisi göstermeyen kimseye test yapılmadığını belirtti. Test sayısının az olmasına rağmen günlük vaka sayısının binin üzerinde olduğuna dikkat çeken Güngör, “Türkiye’de koronavirüs salgınının kontrol altında olduğunu düşünmüyoruz. Türkiye’de aktif hasta sayısı halen daha 30 binlerin üzerinde. Her gün buna bin kişi ekleniyor. İyileşen sayısında ciddi artış yok. Testi pozitif çıkanları biliyoruz. Temaslı olup hafif geçiren, semptomsuz geçirenleri bilmiyoruz” sözleriyle halkı uyardı. Güngör, çok gerekmedikçe sokağa çıkılmaması kuralının herkes için gerekli olmasında ısrar ediyor. Tehlike geçmediği halde çalışmak zorunda kalanların mutlaka düzenli testlere tabii tutulması gerektiğini vurgulayan Güngör, maske kullanımı ile sosyal mesafe kuralları ve hijyen koşulların sağlanması konularında halkın düzenli olarak bilgilendirilmesinin şart olduğunu söyledi. Güngör “Bizde normalleşme kararı çelişkilerle dolu. Ölüm oranlarının azaltılmaya çalışılması ile 65 yaş üstüne sokak yasağının doğrudan bir ilgisi var. 65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağı ile COVID-19’dan ölümlerin sınırlandırılmasına dönük bir politika uygulanıyor. Yani başarıyı ölüm sayısıyla değerlendiren bir yaklaşım söz konusu” dedi. herkesin sokağa çıkartılıp, 65 yaş üstünün evde bırakılmasını da eleştirdi. Tüm dünyada 65 yaş üstü ölümlerin yüksek olduğunun bilindiğini hatırlatan Güngör, 18 yaş altındakilerin de ciddi taşıyıcı olduğuna dikkat çekti. Güngör 18 yaş altına sokağa çıkmak yasak iken kreşlerin açılmasının, kreş çağındaki çocukların sokağa çıkartılmasının da bir izahının yapılmasını istedi. Güngör “Bizde normalleşme kararı çelişkilerle dolu. Ölüm oranlarının azaltılmaya çalışılması ile 65 yaş üstüne sokak yasağının doğrudan bir ilgisi var. 65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağı ile COVID-19’dan ölümlerin sınırlandırılmasına dönük bir politika uygulanıyor. Yani başarıyı ölüm sayısıyla değerlendiren bir yaklaşım söz konusu” dedi. Lokantaların, cafelerin açılması konusunda gerekli hazırlıkların yapılıp yapılmadığı üzerine kafalarda ciddi sorular olduğuna işaret eden Güngör, “Tedirginliğin ve endişenin en üst düzeyde görüleceği bir sürece giriyoruz. İnsanların son derece mesafeli ve dikkatli olması hayati önem taşıyor. Halk sağlığı yerine ekonomiye öncelik veren politikanın bedelinin ağır olmamasını umuyoruz” uyarısında bulundu.
EKLER
Performans ücretleri değil temel ücretler artırılsın (Nazan Çilli): Performans ek ödemesi normal zamanlarda genel olarak tavandan verilmezdi. Pandemi döneminde herkese tavandan verileceği söylendi. Buna bağlı olarak hastanede çalışan profesör ya da doçentler performans ek ödemesi olarak 20-25 bin TL, düz uzmanlar 13-16 bin TL, asistan hekimler 8 – 10 bin TL, hemşire, ebe, teknisyen, tekniker gurubu 700 – 1500 TL arası ücret alırken temizlik personeli, veri giriş elemanı, güvenlik ve taşeron çalışanları ise hiç almadı. Alınan ücretlerin arasındaki farkın çok olması ya da hiç alamamaları çalışanların iş barışını bozan, motivasyonu diplere çeken bir uygulama haline gelmesiyle isyanı artırdı. Pandemi döneminde bu ek ödemeler hekimler ve diğerleri (yani biz) arasındaki uçurumu daha da derinleştirdi. … Ek ödemelerin emekliliğimize yansımaması, emekli olma istemini azaltması sebebiyle, temel ücretin artırılması talebi hiç bitmeyecek. Sonuç olarak sendikam(SES) ve benim genel olarak tüm Türkiye’de, özel olarak sağlık çalışanlarına dair performans değil temel ücretin artırılması talebimiz; şiarımız olmaya, 100 binlerle değilse de binlerle, yüzlerle sürmeye devam edecek. (http://siyasihaber4.org/performans-ucretleri-degil-temel-ucretler-artirilsin)
Silivri Kampüs Hapishanesinde 22 Mayıs 2020 Tarihli Görüşmelere İlişkin Rapor: (https://www.ihd.org.tr/silivri-kampus-hapishanesinde-22-mayis-2020-tarihli-gorusmelere-ilisikin-rapor/)