KORONA GÜNLÜĞÜ 28 MAYIS 2020

GÜNDEM

  • 27 Mayıs 1995 tarihinde “Kayıplarımızı İstiyoruz!” diyerek Galatasaray’a çıkan Cumartesi Annelerinin eylemi 25 yaşında. Polisin yıllardır ablukada tuttuğu Galatasaray Meydanına anneler ve kayıp yakınları tüm engellemelere rağmen karanfil bıraktı.
  • Gezi direnişi 7 yaşında.
  • Suriye Gelecek Partisi Eşbaşkanı Hezifa El Ahmed’e suikast girişiminde bulunuldu. El Ahmed, Deyr ez Zor’da uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralandı. Partinin eş başkanı Hewrîn Xelef geçen yıl öldürülmüştü.
  • Salgın sürecinde polis şiddeti hız kesmiyor. Dün de Mersin Tarsus’ta mahalleye ateş açarak giren polis mahalleliyi darp etti. CHP son günlerde yaşanan bekçi-polis şiddetinin araştırılması için konuyu meclise taşıdı. ESP ise “kendimizi mahallemizi polis teröründen korumak için birlik olalım mücadele edelim” çağrısı yaptı.
  • ABD’de elleri kelepçelenerek yere yatırılan George Floyd isimli siyah yurttaşı kameraların önünde nefessiz bırakarak öldüren polis terörü tüm ülkede geniş çaplı eylemlerle protesto edildi.
  • TÜRK-İŞ’in araştırmasına göre açlık sınırı 2400 liraya dayanarak asgari ücreti geçti. Milyonlarca insan açlıkla, yoksullukla boğuşurken ekonomi bakanı Albayrak; her şey yolunda, bu yılı pozitif büyüme ile kapatacağız dedi.Bakan bu açıklamayı yaparken  İstanbul’da kağıt toplama işçisi 17 yaşındaki Nurullah Karakuş, hurda öğütücü makinesine düşerek yaşamını yitirdi.

MEVCUT DURUM – SALGIN KONTROLÜ

• Covid-19 pandemisinde toplam vaka sayısı 5.8 milyona yaklaşırken, yaşamını yitirenlerin sayısı 357 bin. Amerika kıtası (Kuzey ve Güney), Güney Asya ve Ortadoğu pandeminin yeni merkezi. Afrika’da vaka sayısında artış hissedilmeye başladı. Pandemi yoksul ülkelere yerleşti.

• Pandemi tüm hızıyla devam ediyor. Yeni vaka sayısının 2 binin üzerinde olduğu 9 ülke var. ABD 22 bin 301 ve Brezilya 20 bin 546 ile yüksek sayılara sahip. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 6 ülkede ise yeni vaka sayısı 1000-2000 aralığında.

• Dört günlük sokağa çıkma yasağı sonrası yeni vaka sayısı yeniden binin üzerine çıktı. Test sayısındaki yetersizlik devam ediyor, Son 24 saatte 21 bin test yapılabildi.

• Bayramla birlikte 4 ilde koronavirüs vakaları yeniden görülmeye başlandı. Antalya, Artvin, Elazığ ve Bingöl’de haftalar sonra yeni koronavirüs vakaları tespit edildi. Antalya Serik’te pozitif vaka sayısı 31’e yükseldi. Artvin’de 4 kişi tedavi altına alındı. Bingöl İl Sağlık Müdürü ise kentte 35 gün sonra koronavirüs vakalarının tespit edildiğini duyurdu. Elazığ’da da 20 gün sonra Covid-19 vakaları ortaya çıktı.

• Sağlık Bakanlığı’nın normalleşme sürecinde sektörlere yönelik hazırladığı rehberler tek başlıkta toplandı. ’Covİd–19 Salgın Yönetimi Ve Çalışma Rehberi’nde 27 sektöre yönelik alınması gereken tedbirler yer aldı. (ayrınıtılı rehber Ekler bölümünde)

• Aşı milliyetçiliği: kamu sağlığı uzmanlarının “aşı milliyetçiliği” diye tanımladığı, bir başka jeopolitik mücadeleye yol açabilecek, yeni bir uluslararası yarışın başlamasından kaygı duyuluyor. Bir koronavirüs aşısı, bu aşıyı bulup, büyük miktarlarda üreten ilk ülkeye büyük bir avantaj sağlayabilme potansiyeline sahip. Aşı bulma ve üretme yarışını kazanan ülke, ekonomisini diğerlerinden aylar önce eski haline döndürebilecek ve daha sonra aşıyı göndereceği müttefiklerini seçerek, küresel ekonominin toparlanmasını doğrudan kendi aşı üretimine bağlayabilecek. Hükümetlerin, topraklarında bir aşı bulunması halinde ne yapacakları net değil.

• Fransız sivil toplum örgütü ‘Opération mer propre’ (Temiz Deniz Operasyonu) denizden çok sayıda maske ve eldiven çıkardı. Fransız rivierasını temizlemeye çalışan örgüt, Antibes yakınlarında çektikleri videoda denizlerdeki ‘yeni korona virüsü kirliliğini’ görüntüledi. Salgın ortamında, kullanılmış maskeleri ve eldivenleri sokağa atmak, sadece sağlık açısından riskli değil. Bu koruyucu malzemelerin birçoğu geri dönüştürülemeyen ve doğada çözünemeyen materyallerden yapılıyor. Ameliyat maskelerinde polipropilen gibi kolay çözülmeyen, plastik malzemeler kullanılıyor.

• Turiste karantina yok mülteciye var. Avrupa’nın en büyük mülteci kampı olan ve Yunanistan’ın Midilli Adası’nda bulunan Moria kampında koronavirüs salgınına karşı alınan önlemler hala devam ediyor. Yaklaşık 3 bin kişi için inşa edilen kampta şu anda 17bin 421 kişi bulunurken, kampa giriş ve çıkışlar yasak. Tel örgülerle çevrili Moria kampında yardım görevlileri kampta bulunan mültecilere sürekli sabun ve su kullanmaları tavsiyelerinde bulunuyo

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Ankara Tabip Odası (ATO) her basamakta çalışan sağlık emekçileri ile görüşerek hazırladığı kişisel koruyucu ekipmanlar (KKE) ile ilgili rapor hazırladı.(Ekler)
  • İstanbul Sağlık Emekçileri Koordinasyonu (İstanbul Tabip Odası- Ses İstanbul şubeleri- İstanbul Diş Hekimleri Odası- Dev Sağlık İş- Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği) olarak Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sultangazi Ek Hizmet Binası önünde taleplerini dile getirdi;
    • Ödemelerdeki adaletsizliklerden vazgeçilsin
    • Güvenli çalışma ortamı sağlansın.
    • Sağlık emekçileri arasında ayrım yapılmasın

  • Konya’da, gittiği hastanede, yakınının damar yolunu açmak isteyen acil tıp teknisyeni Abdullah Batı’ya (36) yumruk atıp burnunu kıran T.A. (28), adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
  • 40 milyondan fazla sağlık çalışanı G-20 liderlerine seslendi: “Koronavirüs toparlanma paketlerinin merkezine halkın sağlığını koyun”

TOPLUMSAL MÜCADELE

Gezi Direnişi’nin 7.yılında, çocuklarını kaybeden aileler konuştu.  Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan: “Geziden sonra hukuksuzluk daha da şiddetlenmiş durumda. Biz çocuğumuzu kaybettik ama adalet mücadelemiz hep devam ediyor. Adaletin peşinden koşmaya devam ediyoruz. Gezi’nin unutulmayacağını çok iyi biliyorum. Bizim çocuklarımızın unutulmayacağını çok iyi biliyorum.” Ahmet Atakan’ın annesi Emsal Atakan “Bu 7 yılda çok büyük acılar yaşadık. Adalet beklerken adalet bir türlü bize uğramadı. Benim oğlumun hâlâ davası açılmadı. Ben katillere katil dediğim için hemen benim hakkımda dava açtılar. Bizim çocuklarımız barışı, özgürlüğü, kardeşliği savundular. Biz her zaman mücadele edeceğiz, her zaman adalet talep edeceğiz. Çünkü adalet herkese lazım olacak.” Abdullah Cömert’in ağabeyi Adnan Cömert: “Hukuka, adalete inancımız kalmadı, bizim davamız Anayasa Mahkemesinde. Kardeşimin katili 6 yıl 7 ay aldı. Zaten afla tahliye edildi. Bir insanı öldüren ceza almadı. Hukuk ve adalet yok bu ülkede. Şu anda Anayasa Mahkemesinin kararını bekliyoruz. Oradan da adalet çıkacağını düşünmüyorum.” Mehmet Ayvalıtaş’ın babası Ali Ayvalıtaş, “7 yılda bize cehennemi yaşattılar.  Dava sürecinde resmen alay edildi, gerçekler gösterilmedi, olmayan şeyler piyasaya sürüldü. Adalet herkese gerekli. Dava sürecinde dayak yedik, davaya alınmadık. Siz düşünün oğlumun davasına giremiyorum. Yaramız ilk günkü gibi taze.” Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi Gürkan Korkmaz “Biz bir köyde yaşayan mutlu mesut bir aileydik. Gezi direnişinde evladımızı, canımızı, kardeşimi bizden aldılar. Mutluluğumuz yok oldu. O günden sonra artık ne bayramımız bayramdı ne özel günlerimizde keyif vardı.  Aslında politik geçmişi olan bir aile değildik. Gezi direnişi Anadolu’nun köyünde yaşayan bizim gibi binlerce ailenin, milyonlarca insanın uyanışı oldu. Onun dışında hukuk mücadelemizde, katilleri aklamaya ve cezasızlık politikasıyla yapılan bir yargılamayla karşılaştık. Katiller basit bir ceza aldılar ama sonradan 15 Temmuz’da çıkarılan bir infaz yasasıyla birlikte serbest bırakıldılar. Katiller serbest kaldı ama hukuk mücadelemiz hâlâ devam ediyor. Biz aynı zamanda Ali İsmail’in adını yaşatmak adına bir vakıf kurduk. Şu anda o vakıf hâlâ aktif bir biçimde faaliyetlerini sürdürüyor. 200 aşkın öğrenciye burs veriyoruz. Birçok şehirde faaliyetler yapılıyor hatta uluslararası boyuta taşıdık. Ali İsmail’in adını yaşatmak ve mücadelesini sürdürmek adına hayatın birçok noktasında uğraşlarımız çabalarımız devam ediyor”

YENİ YAŞAM İNŞASI

  • Koronavirüs salgını sürecinde işyerlerinin kapatılması ve yaşam alanlarının kısıtlanmasıyla birlikte kentlerde yaşayan birçok kişi köyleri ve kırsal mahallelerine dönüş yaptı. Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı kırsal mahalleler de söz konusu dönüşün yaşandığı mahalleler arasında bulunuyor. Özellikle son aylarda kente bağlı mahalle ve mezralardaki nüfus artışı dikkat çekiyor. Kente bağlı Yuvacık (Hêlîn) Mahallesi’ne son aylarda çoğu genç 100’e yakın kişinin geri dönüş yaptı, tarım ve hayvancılık yapmaya başladı.

JİN

  • “Kadın mücadelesini değil ; şiddet , tecavüz taciz faillerini sorgulayın !”, “Barış isteyenleri değil, savaş çığırtkanlarını, çeteleri , katilleri  sorgulayın!”, “Gülistan doku nerede diyenleri değil, Gülistanı kaybedenleri sorgulayın !”  diyen kadınlar  İstanbul’da Rosa Kadın Derneği ve TJA aktivistlerine yönelik tutuklamaları protesto etti.
  • Kars Belediyesi, salgın sürecinde karantina ile birlikte artan şiddete karşı, kadınların direk ulaşabilecekleri Mor Hat’ı hizmete açtı. Kars Belediyesi Mor Hat’ın iletişim numarası şöyle: 0474 223 44 79
  • Hakkari’nin Çukurca ilçesine bağlı Narlı (Biyadir) köyünde Ermenilerden kalma 155 yıllık  su değirmeni kadınların elinde hayat buluyor. Kent merkezinden 70 kilometre uzaklıkta olan 28 hanelik köyde tarihi değirmende öğütülen mısır ve buğdaydan elde edilen unla ekmek pişirilirken, susamdan da doğal tahin üretiliyor.

SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Dr. Çağatay Tarhan ile söyleşi ; Doğaya Karşı Zafer Aldatıcıdır

M.Ender ÖNDEŞ /Yeni Yaşam Gazatesi

“Bunları bir bütünlük olarak kabul edersek herhangi bir organizmanın evriminin nasıl süreceği bu etkenlerin, kimi zaman birinin, kimi zaman diğerinin daha belirleyici olabileceği, epey karmaşık seyreden diyalektik ilişkileriyle belirlenir. Bu açıdan baktığınızda saydığınız hastalıklar onların nedeni olan etkenlerle etkileşim içinde olmamızla ilgili. Onlarla etkileşme biçimimiz de en başta elbette yeni şehirler kurma, var olanı genişletme, yeni yollar yapma, maden ocakları kurma, tatil yöreleri açma vb. gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Dolayısıyla evrimin doğal sonucundan çok onların var olduğu alana müdahalenin doğal sonucu gibi görünüyor. Fakat bir kez karşımıza çıktıktan sonra onlara karşı geliştirdiğimiz ilaçlara direnç mekanizmaları geliştirmeleri, hayatta kalmak için alternatif mekanizmalar oluşturacak biçimde değişmeleri evrimlerinin doğal sonuçlarıdır. Burada tam da uyarı olabilecek Engels’in şu pasajı hatırlanabilir: “İnsanlığın doğaya karşı zaferlerine bakıp kendimizi fazla şişirmeyelim. Bu tür zaferler karşısında doğa bunun intikamını alır. Her zaferin ilk kertede beklenen sonuçları verdiği doğrudur fakat ikinci ve üçüncü kertede farklı ve ilkinde elde edilen sonuçları geçersizleştirecek öngöremeyeceğimiz sonuçlar ortaya çıkar.”

“Onlarca yeni hastalık etkeninin sahneye çıkması önemli bir veridir. Bugün insanoğlunun erişemediği doğal alanlarda birbirine karışan, mutasyon geçirip değişen virüsler var ama bundan haberimiz olmuyor. Ama biz bunlarla bu bölgeleri işgal ettiğimizde karşılaşmaya başlıyoruz. Sadece alan işgali de değil, iklim değişikliklerinden, karbondioksit salınımından, küresel ısınmadan, ışık kirliliğinden vb. tutun da dünya ölçeğinde seyahatin bu kadar yoğun biçimde sürmesine kadar hastalık kaynaklarının ortaya çıkmasına ve yayılmasına sebep olduğumuz pek çok şey var.”

“Buna yönelik köklü değişim elbette öncelikle doğayla çok daha akılcı, hesaplı ve hassas bir şekilde etkileşim kurabileceğimiz politikaların hayata geçirilmesi. Kar öncelikli, rekabete dayalı üretim anarşisinin, fosil yakıtlar temelli enerji üretiminin doğurduğu toplum modeliyle bunun aşılmayacağı ortada. Ne kadar çok teknolojik iyileştirme yapılırsa yapılsın bunlar doğaya mevcut şekildeki müdahalenin olumsuz sonuçlarının önünü alamıyor. O yüzden kaynakların çok daha verimli kullanıldığı planlı bir ekonomiye geçmek olmazsa olmaz bir öncelik gibi görünüyor.”

1.Bölüm : http://yeniyasamgazetesi1.com/dogaya-karsi-zafer-aldaticidir/

2.Bölüm : http://yeniyasamgazetesi1.com/sistem-degismeden-cikis-zor/

GÖRÜŞLER

Gezi direnişi 7 yaşında. Türkiye’de toplumsal mücadele tarihinin en kritik anlarından biri olmayı sürdürüyor. İktidarın otoriterleşme sürecine karşı tüm toplum kesimlerinin bir araya gelip başlattıkları direniş hala etkisini devam ettiriyor. Devlet isyanı bastırdığını iddia etse de gezi kelimesi bile uykularını kaçırmakta. Gezi parkında başlayan direniş Rojava devrimi ile devam ediyor. Lice’de Kalekol yapımına karşı yapılan protestolar sırasında katledilen Medeni YILDIRIM için Kadıköy’de yapılan yürüyüşte atılan ‘HER YER LİCE HER YER DİRENİŞ’ sloganları, bu karanlık zamanlardan çıkışın yolunu bize göstermeye devam ediyor.

EKLER

Ankara Tabip Odası Kişisel Koruyucu Ekipman Raporu:

Sağlık çalışanları mesleki sorumlulukları ve çalışma alanı gereği olarak her salgında olduğu gibi Covid-19 pandemisinde de ön saflarda mücadele ettiler/etmektedirler. Bu nedenle salgın patojeni ile yüksek oranda karşılaşma ve enfekte olma ihtimali en yüksek risk grubu olarak çeşitli tehlikelere maruz kalırlar. 2019 İnfluenza Pandemi Programında kişisel koruyucu ekipmanların stoklanması belirtilmesine ve Aralık ayında Çin’de ortaya çıkmasının ardından 3-4 ay sonra  ülkemizde ilk resmi vakanın bildirilmesine rağmen salgınla mücadelede sağlık çalışanları için elzem olan kişisel koruyucu ekipmanların hazırlığının yeterli olmadığını deneyimleyerek gördük.

Dünya Sağlık Örgütü tarafından 30 Ocak’ta pandemi olarak ilan edilen Covid 19 hastalığının da Türkiye’de ilk kez 10 Mart 2020 tarihinde görülmesinin ardından salgın sürecinde sağlık çalışanlarının sağlığının korunması özel bir önem taşıdığı tartışılmaya başlandı.Resmî olarak ilk vakanın ilanından sonraki iki haftada özellikle Aile Sağlığı Merkezleri başta olmak üzere pek çok kamu hastanesi, bazı üniversite hastaneleri ve özel sağlık kuruluşları kişisel koruyucu ekipmanlar (KKE) konusunda eksikliklerini dile getirmeye başladılar.Oysa Sağlık Bakanlığı ülkemizde ilk doğrulanmış Covid-19 vakasını açıklamasından önceki süreçte KKE ihtiyaçlarını belirlemiş ve  stoklarını oluşturmuş olmalıydı. ATO olarak her basamakta temas ettiğimiz sağlık çalışanlarının bildirdiği verilere dayanarak KKE’lerin yeterli, düzenli ve sürekli biçimde sağlanması gerektiğini, sağlık çalışanlarının risk altında çalıştığını sağlık yöneticilerine ilettik. Odamıza bu süreçte bağış olarak yapılan kişisel koruyucu donanımları gereksinimi olan sağlık kuruluşlarına iletmeye çalıştık.

Şunu çok net bir şekilde ifade etmek gerekir ki, pandeminin başlangıcında alanda bulunan sağlık çalışanlarının kendi sağlıklarını koruyabileceği tedbir ve düzenlemeler yeterli değildi. Sağlık çalışanlarının sağlığı korunamazsa toplum sağlığı da korunamayacağından her sağlık çalışanının, uygun nitelikte, uygun kalitede, yeterli sayıda kişisel koruyucu ekipmana sahip olması gerektiğini defalarca vurguladık. Alan çalışması yaparak her kademede sağlık çalışanlarının KKE ile ilgili sorunlarını tespit etmeye çalıştık.

Bu ekipmanlar da tek tip olmayıp sağlık çalışanının çalıştığı servise, çalıştığı hasta grubuna göre değişiklik göstermekle birlikte gördük ki cerrahi eldiven ve cerrahi maske gibi en kolay bulunabilen ekipmanları bile bulmakta zorlanıyorlar.

Antiseptikler ve el dezenfektanları da yine özellikle 1. Basamakta çok yetersiz idi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Sağlık ÇalışanlarınınRisk Değerlendirmesi Anketinde (23-29 Mart tarihleri arasında 1630 sağlık çalışanının yanıt verdiği anket) ülkedeki salgının ikinci hafta sonuçlarını değerlendirirken sağlık çalışanlarının çalışma koşullarındaki olumsuzlukların ve koruyucu ekipman eksikliklerindeki sorunların ilk haftadaki gibi devam ettiğine vurgu yapmıştı.

Türk Toraks Derneği de Sağlık Kurumlarında Koruyucu Önlemlerin Durumu Üstüne Pandeminin Birinci Ayında (10 Nisan 2020) Yaptığı Anket Çalışmasının Sonuçlarına ilişkin açıklamasında ; 

-Sağlık kurumlarının COVID-19 pandemisinde sağlık çalışanlarını korumayı hedefleyen önlemleri almakta çok yeterli olmadıkları ve yetersizlik sıralamasında Eğitim ve Araştırma, Üniversite, Devlet ve Özel Hastaneler arasında belirgin bir fark olmadığı,

-Kişisel Koruyucu Ekipman temini konusunda, sağlık çalışanlarının talep ettiği her an malzemeye ulaşma düzeylerinin %10-30 arasında bulunduğunu belirtmişti. Bu anket ile hekim ve diğer sağlık çalışanlarının COVID-19 nedenli hastalık ve ölüm ile sonuçlanan verileri dikkate alındığında, kişisel koruyucu ekipman ve hastane iç organizasyonlarındaki eksikliklerin acil olarak giderilmesinin önemine vurgu yapılmıştır.

 Ankara’da bir hastanede KKE verilmeden hastaya müdahale etmesi konusunda anestezi uzmanlarına baskı uygulanmış ve hekimler tutanak tutarak müdahalede bulunmayacaklarını bildirdikten sonra KKE malzemeleri temin edilmiştir. Ankara Tabip Odası hukukçularının hazırladığı örnek dilekçe tüm sağlık çalışanlarına hızla iletildi.

Sağlık Bakanlığı’nın sektörlere yönelik normalleşme rehberi:

AVM: 8 METREKAREYE 1 KİŞİ: Görünür yerlere Covid–19 önlemleri ile ilgili afişler asılacak. Uygun yerlerde el antiseptiği bulundurulacak. AVM girişlerinde bulunan hava perdeleri çalışıyorsa kapatılacak. Covıd–19 için AVM’lerin hiçbir yerinde dezenfektan püskürtme işlemi (dezenfektan tüneli vb. uygulamalar) yapılmayacak. İş yeri çalışanları maske takacak. Kasalarda el antiseptiği bulundurulacak. İş yeri içerisinde kalabalık oluşmasını engellemek için, dış kapıya içeriye girilmesini engelleyecek basit bir uyarıcı/engelleyici koyulacak. İş yerine 8 metrekareye 1 kişi düşecek şekilde müşteri alınacak. Bu 32 metrekarelik bir dükkânda 2 çalışan varsa 2 müşteri alınması demek. Deneme kabinlerinde içeride kalma süresi 10 dakikayı geçmeyecek. Her müşteriden sonra kabin havalandırılarak sık kullanılan yüzeyler temizlenecek. Mümkün olduğunca nakit ödemeden kaçınılacak, kartla temassız ödeme tercih edilecek. AVM’lerde toplu etkinlikler yapılmayacak. Yemek katındaki her türlü masa ve sandalyenin kullanılması engellenecek.

•BERBER, KUAFÖRLER: GAZETE DERGİ BULUNDURULMAYACAK: İş yerinde kalabalık oluşmasını engellemek için müşteriler randevu ile kabul edilecek. Koltuk/birim sayısı, kişiler arası sosyal mesafeyi koruyacak şekilde düzenlenecek. Maskesiz müşteri alınmayacak. Yapılacak işlemin özelliğine göre kısa süreli maske çıkarılabilecek. İş yerinde su ve sabuna erişim kolay olacak, tek kullanımlık kâğıt havlular, el antiseptiği bulundurulacak. Müşterilere yiyecek ve içecek (su hariç) servisi yapılmayacak. Ortak kullanım amacıyla gazete, dergi bulundurulmayacak. Cilt bakımı, makyaj ve kalıcı makyaj hizmeti geçici süreliğine durdurulacak. Personel vardiyalı çalıştırılacak, çalışma ortamında aynı anda daha az personelin bulunması sağlanacak.

•MARKET VE SÜPERMARKETLER: ALIŞVERİŞ SIKLIĞI AZALTILACAK: Market ve süpermarketlerde müşteri gereksinimleri mümkün olduğunca telefon ve internet üzerinden karşılanacak. Bunun gerçekleşmediği durumlarda bir seferde daha çok gereksinim karşılanarak alışveriş sıklığı azaltılacak. Market/süpermarketin girişine Covıd-19 kapsamında alınması gereken önlemlerle ilgili afişler asılacak. Market/süpermarket girişinde ve içeride müşteriler için el antiseptiği bulundurulacak. Giriş ve çıkışlar kişilerin birbirleriyle temasını engelleyecek şekilde düzenlenecek. Müşterilerden market/süpermarkete tek başlarına girmeleri istenecek. Ürünlerden uygun olanlar daha önceden farklı miktarlarda paketlenip satışa sunulacak. Paketli olmayan ürünlere müşterinin dokunmasına izin verilmeyecek. Çalışanların iş kıyafetleri günlük olarak değiştirilecek. Market/süpermarketler her gün su ve deterjanla temizlenecek.

•SEMT PAZARLARI VE PAZAR YERLERİ: MÜŞTERİ ÜRÜN SEÇEMEYECEK: Pazar yerlerinin tüm giriş ve çıkışları kontrol altına alınacak. Pazar yerlerine girişte maske zorunlu olacak. Pazar yerinde kesinlikle maskesiz çalışan esnaf veya müşteri bulunmayacak. Pazar yerlerinde sergi, tezgâh ve/veya tahtalar en az 3 metre olacak şekilde yerleştirilecek. Pazar yerlerindeki satıcılar ve müşteriler dâhil kişi sayısı her 4 metrekareye 1 kişi olacak. Pazar yerinin kapasitesi girişlere asılarak ilan edilmeli. Pazar yerine giren müşteri sayısı turnike veya görevlinin sayımı ile belirlenerek müşteri kapasitesine ulaşıldığında yeni müşteriler alınmayacak. Pazar yerlerinin tüm girişlerinde ve her tezgâhta el antiseptiği bulundurulacak. Pazar/satış yerlerinde ambalajsız satılan yaş sebze ve meyvelerin müşteri tarafından seçimine izin verilmeyecek. Satışlar sona erdikten sonra pazar alanı temizlenecek.

•OFİS VE BÜROLAR: İŞ YERİNE MİSAFİR ALINMAYACAK: İş yeri girişinde ve içinde uygun yerlerde el antiseptiği bulundurulacak. Çalışan personel Covıd–19 hakkında bilgilendirilecek. İş yerinde 4 metrekareye bir kişi düşecek şekilde personel ve müşteri planlaması yapılacak. İş yerine misafir alınmayacak. İş yerine gelen müşterilere su dışında içecek ve yiyecek ikramı yapılmayacak.

•ELEKTRONİK VE TELEKOMÜNİKASYON MAĞAZALARI: MÜŞTERİLER TEŞHİR ÜRÜNLERİ İNCELEYEBİLECEK: Elle temas edilen teşhir ürünler (cep telefonu, TV kumandası, oyun konsolu, klavye vb.) her müşteriden/müşteri incelemesinden sonra yüzde 70’lik alkolle temizlenecek. Ürünlerin ambalajı açılmayacak, müşterilerin sadece teşhir ürünleri incelemelerine izin verilecek. Test edilen mikrofonlar (karaoke mikrofonları gibi) mutlaka streç film ile kaplanacak ve her müşteriden sonra streç film yenilenecek. Yenileme işlemi sonrası personel el antiseptiği kullanacak. Personeli korumak için tezgâhlar ve müşteri alanı arasına geçici bir ayırıcı veya pencere yerleştirilecek.