KORONA GÜNLÜĞÜ 26 MAYIS 2020

GÜNDEM

  • Kürt siyasetçilerin tutuklanmasına sert tepki veren Ahmet Türk : “Kürdü Bayram günü cezaevine gönderenler , bilsinler ki ;   mütevazılığımız korkmamızdan değil , insanlığa olan saygımızdandır . Bunu anlamamışlarsa 80’in Amed zindanına baksınlar diyorum. Korkum odur ki ellerini sıkacak kimse kalmaz.” açıklamasını yaptı.
  • Bayramdan sonra ulaşımda ‘normalleşme’ adımları atılacak . YHT seferleri 28 Mayıs’ta ,  uçak seferleri ise 4 Haziran’da başlayacak . Biletler HES koduyla satılacak. HES kodu alamayan bilet de alamayacak.
  • Türkiye’de otoriterliğin yansıması olan polis şiddeti her geçen gün artıyor. İstanbul’un Kadıköy ilçesinde  bir polisin kuryeye sokakta hakaret edip şiddet uyguladığına dair görüntüler ortaya çıktı. Polisin “  Bana vurman doğru mu “ diyen kuryeye “ Doğru , ben karar verdiğim için doğru “ diye yanıt verdiği görülüyor. Tepkilerin artması üzerine Emniyet Müdürlüğü , polis memurunun görevden uzaklaştırıldığını duyurdu.
  • Çorlu’ da evinin önünde oturan bir kişi çok sayıda polis tarafından darp edildi. Evdeki diğer kişilerin de darp edilmesi ve ters kelepçe takılması yurttaşlar tarafından görüntülendi.
  • Cizre’de polisler bir kişiyi darp ettikten sonra gelen zırhlı araca bindirerek gözaltına aldı.
  • Bayburt M Tipi Cezaevi’nde korona virüsü salgınına karşı alınan önlemleri Meclis gündemine taşıyan HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, cezaevi yönetimi tarafından sekiz mahpusa bir tane maske verildiğini ve “Bu maskeyi aranızdan konuşan kişi taksın” dendiğini aktardı.
  • Ankara Sosyal Araştırmalar Vakfı( ANAR) koronavirus salgınıyla ilgili araştırmasına  göre katılımcıların yarısı gelir kaybına uğradığını söyledi. Virüs dışında en önemli sorun olarak ise yüzde 77,6 ile ekonomi geliyor.
  • Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), koronavirüs salgınının Türkiye’deki sığınmacılar üzerindeki etkisini araştırdı.

Araştırmaya göre mültecilerin yüzde 63’ü gıdaya ulaşmakta, yüzde 53’ü ise temel hijyen gereksinimlerini karşılamakta zorluk çektiklerini belirtti. Yüzde 6.71’nin gıdaya erişimi kesilirken, yüzde 62.65’nin erişimi azaldı.

  • Avrupa Birliği’nin üç yıl önce büyük ilaç şirketlerine koronavirüsü benzeri  patojenlere karşı hızla aşı geliştirilmesini önerdiği ancak bu teklifin ‘karlı’ olmayacağı gerekçesiyle reddedildiği ortaya çıktı. Bu durum sağlığın bir meta olarak görülmesinin doğal bir sonucu olarak kendini göstermiştir.
  • Koronavirüs salgını nedeniyle Guatemala’da uygulanan kısıtlamalar ülkenin ekonomisini durma noktasına getirdi. Kötüleşen ekonomi açlık getirdi, halk astıkları bayraklarla ihtiyacını dile getirmeye başladı. Halkın ihtiyaçları renklere yansıdı; beyaz açlık anlamında, kırmızı ise ilaç için, siyah, sarı veya mavi bir kadının, çocuğun ya da yaşlı bir insanın şiddet tehlikesinde olduğu anlamına geliyor.
  • Ilısu Barajı’nın su altında bıraktığı antik Hasankeyf kenti ile köylerinin hikayesini iki kadın ağıdına  projeksiyon tutan “ Siya Avé“ belgesel filmi internette erişime açıldı.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ

  • Latin Amerika, Güney Asya ve Ortadoğu’ya yerleşen Covid-19 pandemisi ciddiyetini sürdürüyor. Dünya genelinde vaka sayısı 5.6 milyona ve ölüm sayısı 348 bine yaklaştı.
  • Günlük iki binin üzerinde vaka bildirimi yapan ülke sayısı 10 oldu.
  • Hindistan’daki pandeminin seyri ürkütmeye başladı. Toplam vaka sayısı 145 bini bulurken, yeni vaka sayısı 19 Mayıs sonrası 6-7 bin aralığına yerleşti. Hindistanlı  epidemiyologlar  ‘Salgını durdurmaktan çok insanları durdurmak için güç harcıyoruz’ diyor.
  • Brezilya’da pik seviyesinde  devam ettiren pandemi Latin Amerika’yı da kasıp kavurmaya devam etti. Yeni vaka sayısı Şili’de beş bine yaklaşırken, Peru’da dört binin ve Meksika’da iki binin üzerinde devam ediyor. ABD, Brezilya ile sınır kapılarını kapattı, girişleri yasakladı.
  • Yakın komşumuz İran’da yeni vaka sayısı iki binin üzerinde olmaya devam ediyor.
  • Türkiye’de yapılan test sayısı 42 binden 21 bine kadar düştü. Yeni vaka sayısı 987 ve yaşamını kaybeden kişi sayısı 29 olup hala salgın ciddiyetini sürdürüyor. Dünya genelinde yeni vaka sayısında 16. ve ölüm sayısında 18. sıradayız. İngiltere’den dışına diğer tüm Avrupa ülkeleri arasında yeni vaka sayısında zirvedeyiz. Avrupa ülkelerinde yeni vaka sayısında beş yüzün altına inmiş durumda.
  • Van’ın İpekyolu ilçesine bağlı Ortanca Mahallesi’nde Covid-19 salgınına rağmen taziye çadırı kurulması nedeniyle vaka sayısı 101’e yükselmişti. Pozitif çıkan ve hastanede tedavi altında olan bir kadın hayatını kaybetti. Mahalledeki ilk ölüm gerçekleşirken, kent genelinde ise bu ölümle birlikte hayatını kaybedenlerin sayısı 10’a yükselmiş oldu.
  • Cumhurbaşkanlığı Normalleşme Planı Takvimi Yayınlandı.
    • Yasakların kalkacağı tarihler:
    • 27 Mayıs: 20 yaş altı ve 65 yaş üstü yasağı kaldırılacak.
    • 13 şehirde giriş-çıkış yasağı kaldırılacak.
    •  1 Haziran: Otel, bar, pavyon, club, çay bahçeleri, dernek lokalleri, yüzme havuzları,    spor merkezi tesisleri açılacak.
    • Kapasitenin %25’ini aşmamak şartıyla nikah salonları açılacak.
    • Sokağa çıkma yasağı kaldırılacak.
    • Hastaneler kademeli olarak normal düzenine dönecek.
    • 20.000 öğretmen alımı yapılacak.
    • 12 Haziran: Cuma namazları cami dışında açık alanlarda kılınacak.
    • Normal namazlar, mesafeyi korumak ve maske takmak koşuluyla camilerde  kılınacak.
    • 15 Haziran: Piknik alanları açılacak.
    • Sınır kapıları açılacak
    • Öğrenci yurtları açılacak
    • 1 Temmuz: Sağlık personellerinin yıllık izinleri kullanılabilir hale gelecek.
    • Sağlık personellerinin tayin işlemleri normale dönecek.
    • Düğün salonları, sinema salonları ve tiyatro salonları açılacak.
    • 24 Ağustos: Kuran kursları açılacak.
  • Singapur Ulusal Enfeksiyon Hastalıkları Merkezi ve Tıp Akademisi’nden bilim insanları 73 Covid-19 hastasını inceledi. Semptomatik bireylerde bulaştırıcılık semptomların başlamasından yaklaşık iki gün önce başladığı ve semptomların başlangıcının ardından yedi ile on gün sonrasına kadar devam ettiği tespit edildi. Yine aktif viral replikasyonun (çoğalma) ilk haftadan sonra hızla düştüğü ve hastalığın ikinci haftasından sonra canlı virüs bulunamadığı gösterildi. Öte yandan, hastaların 11 günün ardından testlerde Covid-19 pozitif çıkmalarına rağmen hastalığı etrafa yaymadıkları belirtildi.
  • Almanya koronaviraüs salgınına karşı alınan önlemleri 5 Temmuz’a kadar uzatıyor. Önlemlerin 5 Haziran’da kaldırılacağı bekleniyordu. Bir aylık uzatmanın gerekçesi salgın kontrolünde elde edilen başarının tehlikeye atılmaması olarak ifade edildi. Bununla birlikte gevşetmeler 6 Haziran’dan itibaren de maske zorunluluğu ve sosyal mesafeye bağlı kalınarak  kademeli olarak devam edecek. Açık havada en fazla 20, kapalı alanlarda da en fazla 10 kişinin bir araya gelmesine olanak tanınmasını planlıyor. Ancak hükümet, “eğer imkan varsa özel buluşmaların açık havada gerçekleşmesini” öneriyor. Almanya’da şu anda geçerli olarak kurallara göre aynı evde yaşayan aile üyelerinin yanı sıra iki ayrı hanede yaşayanların bir araya gelmesine izin veriliyor, ancak kişiler arasında en az 1,5 metre mesafe konulması isteniyor.
  • İtalya’da sıkı karantina tedbirlerinin 18 Mayıs’ta büyük ölçüde esnetilmesinin ardından ilk hafta sonunda kentlerdeki toplanma alanlarında yaşanan yoğunluk ve sosyal mesafe kurallarına uyulmadığının görülmesi hükümeti harekete geçirdi. Fiziksel mesafeyi korumak için gönüllülük esasına dayanan sivil yardımcı görevlendirme kararı alındı. 60 bin kişiden oluşacak gönüllüler, önemli toplanma yerlerinde sosyal mesafe şartları konusunda halka ve güvenlik güçlerine yardımcı olacak. Sivil Savunma Kurumu’nun koordine edeceği 60 bin kişi, 18 yaşından büyük, halihazırda işsiz ve devlet yardımı alan kişilerden oluşacak ve hükümetin ilan ettiği acil durum süresi sona erinceye dek görev yapacak. Karar kamuoyunda tartışmalara yol açtı.
  • Salgınına karşı aşı çalışmalarını yürüten Oxford Üniversitesi’nden Prof. Adrian Hill’de kötü haber: “Daha önce Eylül ayına kadar etkili bir aşı geliştirme ihtimalinin yüzde 80 olduğunu söylemiştik. Ancak şimdi yüzde 50, hiç sonuç alamama ihtimali var”
  • Turizm sektörü güven vermek için Covid-19’a karşı ilginç önlemler almaya devam ediyor. Antalya’da dünyaca ünlü Konyaaltı sahili, denize girip plajda güneşlenecek yerli ve yabancı turistler için fiziksel mesafe kuralı gözetilerek düzenleniyor. Plajdaki şezlong ve şemsiyelerin fiziksel  mesafe kuralına uygun yerleştiriliyor.
  • ABD’de bir bebeğin sosyal mesafe tedbirlerine uyan maskeli bir rahip tarafından uzaktan su tabancasıyla vaftiz edildiği  görüntülendi.
  • Güney Afrika’daki Moneng altın madeninde 650 işçiden 164 işçinin Covid-19 testi pozitif çıktı.
  • Korona virüs salgını nedeniyle askıya alınan THY Avrupa Ligi ve ULEP Avrupa Kupası’nda 2019-2020 sezonu iptal edildi.

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI – SAĞLIK MUHALEFETİ

  • İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sağlık çalışanlarına sağlanan toplu ulaşım ve İSPARK otoparklarının ücretsiz kullanım hakkının üç ay daha uzatıldığını açıkladı.
  • İzmir Tabip Odası, Bornova, Buca, Bayraklı, Gaziemir, Narlıdere, Urla, Seferihisar ve Çeşme Aile Sağlığı merkezlerinde çalışan aile hekimlerine dayanışma ziyaretinde bulundu.
  • Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nde görevli iki stajyer doktorun Covid-19 testinin pozitif çıktığı bildirildi.
  • Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının en yoğun görüldüğü ülkelerden İspanya’da başkent Madrid’deki hastanelerde görevli sağlık personelleri, çalışma koşullarını protesto etti. Sorunlarının yeni olmadığını, yıllardır mücadele verdiklerini belirten sağlıkçılar, “onurlu sözleşme, daha fazla personel ve sağlıkta kamu kuruluşlarının güçlendirilmesi” taleplerinde bulundu.
  • Manisa’nın Saruhanlı ilçesi devlet hastanesinde, sağlık emekçileri arasında hızla artan yeni tip koronavirüs (Covid-19) vakaları nedeniyle hasta kabulünün durdurulduğu bildirildi.

TOPLUMSAL MÜCADELE

  • Adil yargılanma talebiyle Av. Aytaç Ünsal ile birlikte 142 gündür ölüm orucunda olan Av. Ebru Timtik’in ailesi, “Çocuklarımızı ancak onları sahiplenip, seslerine ses olursak yaşatabiliriz” diyerek, kamuoyuna destek çağrısı yaptı.
  • Emek Hareketi’nden mühendis mimar ve şehir plancıları tarafından TMMOB kanununda yapılmak istenen değişiklikle ilgili yapılan açıklamada TMMOB için, halk demokrasisi için mücadele çağrısı yapıldı:

“Bu mücadele işsizliği sonlandırma mücadelesi, bu mücadele insanca yaşanacak ücret mücadelesi, bu mücadele cinsiyetçi çalışma yaşamına dur deme mücadelesidir.

Bu mücadeleyi emek mücadelesi, bu mücadeleyi halk için demokrasi mücadelesi olarak yürüterek, başta TMMOB yönetimleri ve diğer bileşenleri ile emekçi ve emekten yana mühendis mimarlar ile şehir plancılarının mücadelesi ile tek adam tek parti iktidarının Birliğimize yaptığı saldırıyı durdurabiliriz.” 

  • Koronavirüs salgını döneminde İstanbul’da yoksullarla dayanışma gösteren Derin Yoksulluk Ağı, 18 Mart ve 1 Mayıs arasındaki dayanışmanın sonuçlarını açıkladı. Derin Yoksulluk Ağı Covid-19 Pandemisi başladıktan sonra başlattığı dayanışma sistemiyle;

50 çocuğa kitap gönderildi.50 çocuğa bayram kıyafeti gönderildi.290 haneye ramazan      kolisi gönderildi. Çadırda yaşayan 20 aileye erzak kolisi gönderildi. Çalışamayan 150   müzisyene erzak kolisi gönderildi. Bu desteklerle toplamda 1227 haneye ve 5000’den fazla  insana ulaşıldı. Ulaşılan haneler de binden fazla kişinin geçimlik işlerini kaybettiği rapor edildi.

YENİ YAŞAM İNŞASI  

  • Araf’ta kalmak: Tarih Mezarda Başlar

Kültürel antropolog Eva Domaska tarih ile mezar arasındaki ilişkiyi, “Ölüm olmasaydı tarih de olmazdı. Tarih ölümden beslenir. Tarih mezarda başlar” diye tarif eder. Tarih mezarda başlıyorsa eğer, devlet öldürdüğü Kürtlerin cansız bedenlerinden ne ister?

Egemen olmak en son kertede kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vermek, ölümün şekil, anlam ve değerinin ne olacağına hükmetmekse, kayıp mezar ve cenazelerin tarih ve toprak ile bağını kurmak, onları anlam ve değer dünyasına taşımak Kürtlerin yürüttüğü egemenlik mücadelesinin merkezinde olmaya devam edecek gibi görünüyor. Çünkü, Kürtler son otuz yılda tekrar tekrar öğrendiler ki cenazelerine sahip çıkamayan, yani ölüm alanında yenilen bir halkın hayatta egemen olma şansı da çok fazla yoktur. Her türlü risk ve zahmeti göze alıp ölülerine sahip çıkmaları biraz da bundandır. Devletin bu bilinci edinmiş Kürtler ile barış yapabilmesinin bir yolu ölülerini cezalandırmaktan vazgeçip bu konuda kendi geçmişiyle derinlikli bir hesaplaşma içine girişmek ve adil olmanın yolunu aramak olabilir. Nihayetinde, bedeli ağır olsa da Antigone ile Kreon’un mücadelesinde kazanan ve insanlık tarihine miras kalan Kreon’un hayatı trajediye boğan egemen zulmü, kibri ve had bilmezliği değil, en insani talebin temsilcisi olan Antigone’un kardeşinin ölü bedeni için giriştiği haklı, amansız ve tavizsiz tavrı olmuştur.

http://yeniyasamgazetesi1.com/arafta-kalmak-tarih-mezarda-baslar/

JİN

  • Tacizin Kalıntıları

Kadınların genç kızlık çağlarından itibaren entelektüel bağlamda saygı görme ve görünür olma heveslerini çok iyi bilen öğretmenlerinden gördükleri ilginin sahici bir iletişim olup olmadığını idrak edebilmeleri yıllar sürebiliyor.


  Zamanında verilememiş tepkiler kadınların hayat hikayelerinde sıkça paylaşılan bir düğüm olarak karşımıza çıkar. Bu hikayeyi paylaşırken hayatımda hayalet bir yük olarak var olan ve taşlaşmış bir ağırlığı sabırla yonttuğumu hissediyorum. Lisemin duvarları artık zihnimdeki ve tinimdeki sessizlik duvarlarım olmaktan çıkıyor. Bu sessizlik duvarını inşa edenler biz olduğumuz gibi, yıkabilecek kudrete sahip olanlar da biziz. Taciz ile baş etme mekanizmalarımızı harekete geçirmenin temelinde yıllar sonra da olsa geriye dönüp bakma cesaretine sahip olmak ve geçmişte donmuş kalmış hikayeleri bugüne hizmet edecek şekilde, gerekirse destek alarak çözümlemek yatıyor. Birlikte nefes alabilmek, üretmek ve sahici bir neşeyle var olabilmek için öznel deneyimlerimizi yine, yeniden ve bıkmadan aktarmak o kadar değerli ki.’’

Ortaokul ve lise yıllarında taciz nedir ve ifşa üzerine cidden daha fazla durulmalı diye bir farkındalık oluşturdu.neşenin altında maskelediğimiz ne çok travmalarımız var düşününce…

  • Rosa Kadın Derneği, tutuklanan 9 üyesinin cezaevinden gönderdiği mesajı paylaştı.

“22 Mayıs tarihinde gözaltına alınan ve ardından tutuklanan kadın arkadaşlarımızın mesajıdır: ‘Bizimle dayanışma göstererek kadın mücadelesinin gücünü ve birlikte ne kadar güçlü olduğumuzu hissettiren tüm kadın kurumlarına, yoldaşlarımıza, gözaltı ve sonraki süreçte pandemiye rağmen hep yanımızda olan avukat arkadaşlarımıza ve milletvekillerine sonsuz teşekkür ederiz. Biliyoruz ki bu dayanışmanın ve kadın mücadelesinin önünde durabilecek tek bir güç yoktur. Bilinsin ki onlar ne yaparsa yapsın biz ‘Kadın cinayetleri politiktir’ demekten, ‘Kadınlar barış istiyor’ demekten, “’Jin jîyan e, jiyane ne kujê’ demekten vazgeçmeyeceğiz. Çünkü verdiğimiz mücadelenin ne kadar haklı olduğunu biliyoruz. Yarınlar çok daha güzel olacak.

Bizleri merak etmeyin, hepimiz gayet iyi durumdayız.

Sevgi ve dayanışmayla…

  • Neden Rosa Kadın Derneği

Rosa Kadın Derneği Diyarbakır’da şiddete maruz kalan kadınlara psikolojik ve hukuki danışmanlık hizmetleri veren, kadınlara yönelik şiddetin izlenmesi, belgelenmesi çalışmalarına katılan ve şiddetin önlenmesi konusunda politikalar geliştirilmesi için önerilerde bulunan, kampanyalar yapan, sokaklara çıkan az sayıda sivil toplum örgütünden biri. KHK’larla kadın hakları alanında çalışan STK’ların dahi kapatılması sonucu bu alanda yürütülen çalışmalar epey bir darbe aldı. Ve şehirdeki kadın hareketinin bir anlamda bir süre sendeledikten sonra ayağa kalktığı bir dönemde kuruldu Rosa Kadın Derneği. Diyarbakır Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı’nın aktif bir üyesi olan dernek, kuruluşundan bugüne kadar çok sayıda kampanyaya ve sokak eylemine katıldı; bir takım ortak çalışmalara ev sahipliği yaptı.

Önemli ve kadınlar için çok faydalı bir kurum yani anlayacağınız Rosa Kadın Derneği. Kadınlara faydalı olan, patriyarkaya faydalı olmuyor. Kadınların eşitlik için verdikleri mücadelede elde ettikleri kazanımlar, cinsiyetçi erk’in ve erk/erkliğin işine gelmiyor. İktidar attığı her cinsiyetçi ve gerici adımın karşısında örgütlü kadınları buluyor. Memlekette neredeyse herkesin sustuğu, kimsenin sokağa çıkmadığı günlerde dahi kadınlar susmuyor, polis şiddetine rağmen sokaklara iniyor; demokratik yollarla, şiddete başvurmadan hak talebinde bulunuyor. Şiddet gören bir kadının yanında binlerce kadın duruyor. Cinayetlerin üstünün örtülmesine izin vermiyor. Susmuyor, korkmuyor, itaat etmiyor kadınlar. Bunun için en çok korkutanlar şimdi onlar.

https://artigercek.com/yazarlar/nurcan-kaya/neden-rosa-kadin-dernegi

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

  • Virüs salgını doğal bir felaket değil – Kate Brown

‘’Bulaşıcı hastalıklar, daha büyük ve devam eden sağlık acil durumunun sadece bir yönüdür. Kanserlerin üçte ikisinin kaynağı çevresel toksinlerdir ve bunlar her yıl milyonlarca ölümden sorumludur; her yıl, 4.2 milyon —sadece ABD’de kırk beş bin—insan, hava kaynaklı toksinlerin neden olduğu solunum yolu hastalığı komplikasyonlarından ölüyor. Stanford’daki toprak sistemleri yardımcı doçenti Marshall Burke, Wuhan’daki fabrikaların kapatılmasından kaynaklanan kirlilikteki azalmanın, Çin’de 51 – 73 bin insanın hayatını kurtardığını tahmin ediyor. Bu, 8 Mart itibariyle Hubei Eyaleti’nde virüsün öldürdüğünden yirmi kat fazla insan demek. Santa Cruz California Üniversitesi antropoloğu Anna Tsing, “Bir dizi tehlikeli ortam oluşturduk ve onları dışlayarak uzakta tutabileceğimizi veya başka bir yere koyabileceğimizi düşünmeye devam edemeyiz” diyor. “Virüsün verdiği en büyük ders, kaçacak yer olmadığı”. Gezegendeki uçtan uca erişimimizi genişletme gayreti içinde kendimizi köşeye sıkıştırdık.

Eğer salgını durduracaksak, kendimizi izole etmek önemli -fakat yine de izolasyon ihtiyacı, kendi içinde, çevremizle olan derin bütünleşmemizin kabulüdür. Olanlara tam olarak cevap verebilmek için, hepimizi birbirine bağlayan dünya çapındaki ekolojik ağlar üzerinde düşünmemiz gerekiyor. Wesley ve ben bu salgın sona erdiğinde çiftçilik ve hasat çalışmalarımıza devam edeceğiz. Umarım dünyanın her yerinde, dünyamızın ta kendisi olan ortak bahçelere yönelmek isteyen başkaları da bize katılır.’’

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2020/05/25/virus-salgini-dogal-bir-felaket-degil/

  • İdeolojinin İşleyişi ve Kapitalizmin Yapısal Irkçılığı
  • İdeoloji nedir? Ne tür stratejiler geliştirmeli? Endüstriyel gıda üretimi ile Covid-19 arasında nasıl bir ilişki var? ABD’de cezaevlerinde ezici çoğunluktaki beyaz olmayan nüfusun salgından en çok etkilenen kesim olması tesadüf mü? Peki, sağlık sistemi bu denklemin neresinde? Küresel anti-kapitalist muhalefetin simge ismi olan Angela Davis video konferans yöntemiyle söyleşi gerçekleştirdi.

“Hayvanların sistematik olarak sömürülmesine karşı çıkmak için vegan olmaya gerek yok. Ki bunun da insanların sömürülmesiyle son derece ilişkili olduğunu düşünüyorum. Kapitalizmin karlılığı her şeyden önde tutmasının et üretiminde de korkunç etkileri oldu. Kapitalizm nasıl bunca kurumu ve bireyi sarmalayan yapısal ırkçılığa sebep oluyorsa aynı şekilde sistematik şiddet ve istimara yol açan endüstriyel gıda üretimi ve biçimlerine de sebep oluyor.”

https://birartibir.org/siyaset/728-ideolojinin-isleyisi-ve-kapitalizmin-yapisal-irkciligi

  • Hindistan’da COVID-19: Kast sistemi, Müslüman düşmanlığı, açlıkla cebelleşen yüz milyonlarca işçi…

Ulaşımın kapanmasıyla göçmen işçiler gıda bile alamayacak kadar parasız bir halde terk edildiklerini göreceklerdi. Bazıları yüzlerce kilometre yürümek zorunda kaldı, kimileri yorgunluktan ya da susuzluktan öldü. Hükümetin yardımı sonunda yetişti ancak çok geç ve yetersizdi. Hindistan’daki üst sınıflar için, ki bunlar çoğunlukla aynı zamanda üst kastları da oluştururlar, yoksul ve aşağı kasttakilerin hayatının pek değeri yoktur

https://sendika63.org/2020/05/hindistanda-covid-19-kast-sistemi-musluman-dusmanligi-aclikla-cebellesen-yuz-milyonlarca-isci-588319/

EKLER

  • Salgın, korku, özgürlükten kaçış ve arayış: Temel gelir mi ?

Korku savaş, hastalık gibi ürkütücü sonuçları olan olay ve olgularda ortaya çıksa da sonuçları kişiler, toplumlar, ülkeler vb. açısında oldukça etkili olmaktadır. Bir devrim kadar olmasa da önemli yapıları sarsmaktadır. Bugün korona da yüzyıllar öncesinin yıkıcı salgını veba gibi çok korkulan ve asla yakalanılmaması gereken bir hastalık olarak algılanmaktan çok algılatılmaya çalışılmaktadır. Doğal olarak salgın hastalık insanlarda yaşamlarının sonunun geldiği düşüncesini yaratır. Böyle olduğu için, hastalığa yakalanmamak, hastalıktan kurtulmak için hastalananlardan uzak durulmaya, onlardan kurtulmaya çalışılır. Bunun için bazen vebada olduğu gibi hastaların toplandığı büyük karantinalar oluşturularak onlar toplumdan tecrit edilerek, daha hızlı bir ölüme terk edilir; bazen koronada olduğu gibi nüfusun belli kesimleri hayattan tecrit edilir. Elbette, yüzyıllar önce, girdiği her yerde büyük kırımlara yol açan, bazen nüfusun yarısını, bazen üçte ikisini, bazen de tamamını yok eden vebanın toplumda yarattığı dehşet duygusu ve korkusu hiç unutulacak gibi değil.

Salgın hastalık karşısındaki çaresizlik, insanları en acımasız ama en kolay yola iter. Bir büyük korku oluşturulur.

Özellikle emekçiler için salgın korkusu çalışma yaşamında işsizlik ve gelir kaybı nedeni ile korkunç bir hal alır. İşsizlik, gelir kaybı bir salgının büyük korkusu gibi işçi sınıfının üzerine çökerken, yaratılan duygu adeta sonuçları itibari ile bir güven kırma, değersizleştirme, kimliksizleştirme aracı da olur.

https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2020/05/25/salgin-korku-ozgurlukten-kacis-ve-arayis-temel-gelir-mi/

  •  Noam Chomsky: ABD, Trump’ın yanlış kararları nedeniyle felakete koşuyor

Modern dil biliminin en önemli isimlerinden filozof Noam Chomsky, ABD’nin, Trump yönetiminin Covid-19 salgını ve iklim değişikliği gibi konularda aldığı yanlış kararlardan dolayı felakete koştuğunu söyledi.

Bununla birlikte pandeminin ne kadar tehlikeli olursa olsun bir şekilde atlatılacağını da söyleyen düşünür, kutuplardaki buzulların erimesinin, deniz seviyesinin yükselmesinin ve iklim değişikliğinin diğer sonuçlarının çözümsüz olduğunun altını çizdi. ABD’nin iklim anlaşmasından çıkarak felaketin daha da büyümesine neden olabileceğini söyleyen Chomsky, ilerleyen günlerde bu krize karşı mücadele veren güçlerin daha da somutlaşacağını ifade etti.

Chomsky’ye göre diğer bir sorun da Covid-19 nedeniyle kullanılmaya başlanan cep telefonu salgın takip uygulamaları. 91 yaşındaki entelektüel, artık her ürünün internete bağlanabildiğini ve böylece Google ve Facebook gibi teknoloji devlerine veri akışı gerçekleştiğini ve bu verilerin hükümetlere de gittiğini ileri sürdü.

“Teknoloji devlerinin hayatımızı kontrol etmesine izin verirsek Çin’e benzeriz” diyen düşünür, bu ülkede “sosyal kredi” sisteminin bulunduğunu, genelleşen yüz tanıma sistemi sayesinde herkesin takip edildiğini ve yanlış bir yere gitmeniz durumunda kredinizin düşürüldüğünü belirtti.

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2020/05/25/noam-chomsky-abd-trumpin-yanlis-kararlari-nedeniyle-felakete-kosuyor/

  • Ahmet Altan Silivri’den koronayı yazdı : Umutsuzluğa kapılmayın

Tarihin, hayatın kendisini sarsan devasa bir fay hattı boyunca kırılmasına tanıklık etmekteyiz. Bu kırılma bize umut dolu bir gelecek vaat ediyor.

Herkesin deneyimlemekte olduğu dehşetin farkındayım. Timsahlarla dolu bir nehri geçmek zorunda kalan milyarlarca antilop gibi, hayatta kalmak ve karşı kıyıya ulaşmak için çılgınca mücadele ediyoruz. Fakat felaket birkaç ay içinde son bulacak ve insanlık yeni bir çağa ulaşacak.

Bu tuhaf gezegenin düzeni bu. Daha iyi koşullara ancak felaketlerle ulaşılabiliyor. Savaşlarda ve pandemilerde yara alarak ilerleme sağlıyoruz.

Bu pandemi bize, ‘devlet’ adı verilen kurguların beş para etmez olduğunu gösterdi. Devletlerin yapısının miadının dolduğu açık. Posta arabalarını atların çektiği bir dönemden kalmış idari bir sistemin hâlâ var olması doğanın kanunlarına aykırı. Devletler insan ilerlemesini engeller. Pandemi, devletlerin ve yöneticilerinin iktidar hırsı yüzünden yaptıkları hatalar nedeniyle kontrolden çıktı. Çin ilk başta yalan söylemeseydi ve diğer ülkelerin liderleri kayıtsız kalmasaydı, zarar bu kadar büyük bir boyutta olmayacaktı.

Çok uzak olmayan bir gelecekte, dünya bir şehir devletler federasyonu haline gelecek başka bir seçeneği olmadığını anlayacak. Devletler, sınırlar ve bayraklar, bu krizde deneyimlediğimiz gibi, ortak felaketler sırasında insanlığın iyiliğinin aleyhine işliyor.

https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2020/05/25/ahmet-altan-silivriden-koronayi-yazdi-umutsuzluga-kapilmayin/

GÖRÜŞLER

  • Artan polis şiddeti ,  sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarını yeniden dizayn etme çabaları ve muhalifler üzerindeki artan baskılar iktidarın koronavirüs salgınını toplumu sindirmek için bir fırsat olarak gördüğünü göstermektedir. Şiddeti ve baskıyı normalleştirerek varlığını devam ettirmeyi amaçlamaktadır. Önümüzdeki süreçte bu dikta rejimini devam ettirmek ve meşrulaştırmak için salgını bir araç olarak kullanacağı öngörülmektedir. Ekonomik olarak bir çıkmazda olan halkın birlikte hareket etme ve örgütlenme ihtimali iktidarın korkulu rüyası olmuş durumdadır.