KORONA GÜNLÜĞÜ 21 HAZİRAN

GÜNDEM

  • HDP’nin ‘Demokratik Mücadele Programı’ kapsamında 15 Haziran’da Edirne ve Hakkari’de başlattığı ‘demokrasi yürüyüşü’ tüm baskılara rağmen dün Ankara’da yapılan final buluşmasıyla tamamlandı. Yürüyüş boyunca geçilen kentlerde yapılan halk buluşmaları ve kurum ziyaretlerinde toplanan görüş ve önerilerle hazırlanan “İrademiz ve mücadele kararlılığımız büyüdü” başlıklı deklarasyonda en kritik noktalardan biri de dayanışma ve demokrasi ittifakı vurgusu oldu; “başarının ancak demokrasi ittifakıyla mümkün olacağını biliyoruz. Buradan bir kez daha çağrımızı yineliyoruz: Bu ülkenin, bu toprakların bir halklar bahçesi olması için omuz omuza, yan yana, kol kola olmaktan başka çaremiz yok. Durmayacağız. Demokrasi Yürüyüşü ile umudunu büyüttüğümüz demokrasi ittifakını gerçekleştireceğiz.”
  • 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü’ydü ve bir kez daha gördük ki pandemi hepimiz eşit değiliz; Uluslararası Kızılhaç Türkiye’deki mültecilerin %70’inin işini kaybettiğini açıkladı.
  • HDK Göç ve Mülteciler Meclisi “Mülteci Hakları İnsan Haklarıdır” başlıklı bildirisinde “Mülteciler merhamet, hoşgörü, misafirperverlik beklemiyor; haklarını istiyor ve eşitlik talep ediyor. Birlikte, eşit ve özgür bir yaşam için mücadelemizden, “yuvası dağılanın yurdunu genişletmek” için mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz!” derken Yeşil Sol Parti de “Yeryüzü Hepimizin! Nereden geldiğimizin, dilimizin, inancımızın, rengimizin hiçbir önemi yok. Yeryüzü insanlarıyız biz. Yeryüzü biziz, yeryüzü hepimizin!” açıklaması yaptı. Atina’da da çok sayıda kişi Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla hükümetin, yaklaşık 11 bin mültecinin ev ve kamplardan tahliyesine ilişkin kararını protesto etmek için yürüdü. 
  • Tayyip Erdoğan, iktidarın salgın kontrolündeki beceriksizliğini bu sefer de “TAMAM” sloganıyla maskelemeye çalışıyor. “Salgının üstesinden gelmenin yolu, maske, mesafe ve temizlikten geçiyor. Bu sıralamayı baş harflerini anlamlı kılmak için küçük bir takdim tehir ile değiştirerek tekrarlamak istiyorum: ‘Temizlik, maske, mesafe.'” dedi.
  • İktidar bir taraftan “TAMAM”la salgını kontrol etmeye çalışırken öte yandan günlerdir ertelenmesi için farklı kesimlerde tepkiler oluşturan LGS tüm uyarılara rağmen salgın gölgesinde yapıldı. Tüm ülkede okulların önünde belirgin bir yoğunluk yaşanmasına rağmen Milli Eğitim Bakanı, sınavın huzur ve güvenle tamamlandığını açıkladı.
  • DİSK-AR’ın Covid-19 döneminde kadın işgücünün görünümü üzerine yayınladığı rapor TÜİK’in dar tanımlı işsizlik verilerinde görülmeyen kadın istihdamındaki gerçek erimeyi ortaya koydu. Kadın işgücü pandemi döneminde erkeklerden çok daha olumsuz etkilendi. Rapora göre bu dönemde revize geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3. Covid-19 döneminde kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulamalarının yoğunlaşmasıyla birlikte işbaşında olanların sayısında da ciddi düşüşler oldu: işbaşında olan kadınların sayısı bir yılda yüzde 21 oranında azaldı.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya genelinde toplam vakası 8.9 milyonu geçerek 9 milyon sınırına dayandı. Yarın 9 milyonu geçmiş olacağımızdan kuşku yok. Bunu son 27 saatte 157 bini bulan yeni vaka sayısından biliyoruz. Geçtiğimiz hafta yeni vaka sayısı ciddi artış gösterdi, 140 binin üzerinde seyretti. Önümüzdeki hafta da 150 binin üzerinde seyredecek gibi. 
  • Pandemi her geçen gün daha da ciddileşiyor. Amerika, Güney Asya ve Ortadoğu pandeminin en ciddi etkilendiği coğrafyalar. Bunlara 577 bini bulan toplam vaka sayısı ile Rusya’yı da eklemek gerekir. Rusya’da yeni vaka sayısı 7-8 bin aralığında seyretmeye devam ediyor. Buna karşı Rusya’da can kaybı sayısı diğer ülkelere göre düşük olup toplamda 8 bini geçmiştir. 
  • ABD, Brezilya ve Hindistan’da toplam vaka sayısı (sırası ile 2 milyon 330 bin, 1 milyon 70 bin ve yaklaşık 412 bin) ve yeni vaka sayısı (sırası ile 33 bin, 31 bin 500, 16 bin) çok yüksek. Son 24 saatte tespit edilen yeni vaka sayısının 3 binin üzerinde olduğu 11 ülke var. 
  • Salgını erken kontrol altına alan ülkelerden Çin, Güney Kore ve Avusturalya’da yeni vaka artışları kaygıyı artırdı. Son 24 saatte Güney Kore’de 67 Avusturalya’da 52, Çin’de 27 yeni vaka tespit edildi.
  • Avustralya’nın Victoria eyaletinde son 24 saatte 25 vakanın tespit edildi. Nisan ayından bu yana görülen en yüksek sayıya ulaşmış durumda…
  • Türkiye’de yeni vaka sayısı yeniden yükselişe geçerek 1,248 kişi oldu. Covid-19 nedeniyle günlük can kaybı 22 olup, yirmin üzerindeki seyir devam ediyor. Test sayısının 41 bine takıldı.
  • Yeni normalleşme ile liglerin açılması vaka artışını da getirdi. Akhisarspor çalışanlarına yapılan Koronavirüs testi, 12 kişide pozitif çıktı. Virüs tespit edilen isimler arasında teknik direktör Yılmaz Vural, teknik heyet, çalışanlar ve üç futbolcu da bulunuyor.
  • “Hiçbir ülke salgın kontrolünde Türkiye’nin eline su dökemez.” Erdoğan Avrupa sağlık sistemine yine yüklendi: ‘Sağlık personelinden, ilaca kadar üretime dayalı her konuda gelişmiş ülkeler ciddi sıkıntılar yaşamışlardır. Aynı ülkeler sağlık hizmetlerinde de çuvalladı. Türkiye ise Avrupa’daki toplam kapasiteye yaklaşan yoğun bakım yatak sayısı, 1 milyon 100 bini bulan sağlık personeli sayısıyla bu sürecin altından başarıyla kalkmıştır. Ne hastane koridorlarında çaresizce çırpılan insan görüntüleri, ne iş yükünün altında yıkılıp kalan sağlık personeli manzaraları yaşadık. Ülkemizde hastanede tedavi olup evine döndükten sonra tüm malını mülkünü satsa ödeyemeyeceği sağlık faturaları karşısında dehşete düşen insan görüntüleri olmadı. Türkiye dünyada eşine az rastlanır genel sağlık sigortası sistemiyle vatandaşlarına ücretsiz hizmet sunabilir bir ülke haline gelmiştir.’
  • Diyarbakır’da taziyelerin engellenmesi için “ikna ekipleri” oluşturuldu
  • Taziyelerin engellenmesi için “ikna ekipleri”, maske takmayana tek tip para cezası, hatta hapis cezası gündemde, el yıkamanın yerine temizlik vb. önlemler konusunda vatandaştaki rehavetin üstesinden gelmeye çalışılıyor. Unutturulmaya çalışılan önlemlerin gevşetilmesinin erken ve hızlı olması, neredeyse bireysel önlemler dışında tüm kamusal önlemlerinden vazgeçilmiş olması. Toplu yaşam alanları, toplu ulaşım ve kapalı alanlarda fiziksel mesafe önlemi alma, ücretsiz maske dağıtımı, dezenfaktan-sabun bulundurma ve dağıtma, toplumsal bağışıklığa katkı (işsizlere, yoksullara, mültecilere, evsizlere, emeklilere barınma olanakları sağlama, gıda ve gelir katkısı vb.) ve öncelikle risk grupları olmak üzere daha fazla test yapma gibi kamusal önlemlerin yerinde yeller esiyor. Varsa yoksa vatandaşa telkin ve ceza! TMM söylemi ile yetiniliyor. 

SAĞLIK MUHALEFETİ-TOPLUMSAL MÜCADELE

  • Sağlık emekçileri İstanbul’da yine eylemdeydi. İstanbul Tabip Odası, SES İstanbul Şubeleri, İstanbul Diş Hekimleri Odası, Dev Sağlık-İş Sendikası ve Tüm Radyoloji Teknisyen Teknikerleri Derneği, pandemi ile mücadele kapsamında sağlık emekçilerine yapılan ek ödemelerdeki farklılıklarının yarattığı mağduriyet konusunda Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Başhekimlik binası önünde “Sağlık ekip işidir, performansı sömürüdür. Herkese temel eşit ücret” pankartıyla birlikte açıklama yaptı. Temel talebimiz performans sisteminin yok edilerek temel ücretlerin artırılmasıdır.
  • TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman Sağlık Bakanlığı’nın WhatsApp üzerinden il sağlık müdürlüklerine ve başhekimliklere test kriterlerinin daraltılmasıyla ilgili yazı göndermesini eleştirdi. “Dünya Sağlık Örgütü, bütün ülkelerde hasta sayısını yakalamak için test sayısını artırırken bizde tam tersi yapılıyor. Dolayısıyla her akşam ilan edilen hasta sayısında azalma yaşanacak. Hasta sayısının azalmasıyla ‘yalancı normalleşme’ ortaya konulacak. Toplum yararına değil; ekonomik kaygıları siyasi kaygıları olanın işine yarar.” 
  • Diyarbakır’da normalleşme süreciyle birlikte yükselen koronavirüs vakalarındaki artış için Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir: “Güncel veriler paylaşılmadığından ve Diyarbakır tapıp odası olarak İl Pandemi kuruluna alınmadığınızdan elimizde net veriler yok, ama hastanelerdeki gözlemlerimize vaka sayıları oldukça artmış durumda. Sağlık meslek örgütlerini bu sürece aktif bir şekilde katarak bu süreç toplum ile şeffaf yürütülmelidir” eleştirisinde bulundu.
  • TTB Merkez Konsey üyesi Halis Yerlikaya Diyarbakır’da vaka sayısının artış göstermesinin bir sebebinin son iki güne kadar yapılan testler olduğunu, bu şekilde semptom göstermeyen vakaların tespit edildiğini belirtirken bakanlığın artık herkese test yapılmaması, yakın pozitif vaka ile temas edilse bile belirti göstermediği için test yapılmaması kararını eleştirerek bunun bizi salgın kontrolünde en başa götüreceğini vurguladı.

YENİ YAŞAM

  • Koronavirüs salgını yaratıcı çözümlerle beraber sürüyor. SYKP Avrupa Örgütü “Korona=Ekolojik Kriz=Kapitalizm; ÇÖZÜM YENİDEN SOSYALİZM!” mottosuyla internet üzerinden Dijital Ekoloji Mitingi yapacak. Miting bugün (21 Haziran Pazar) Avrupa saatiyle 12.00, Türkiye saatiyle 13.00’de canlı olarak SYKP Avrupa Facebook Sayfası’ndan yayımlanacak. Mitinge Suavi, Pınar Aydınlar, Ali Ekber Eren, Serap Yağız, Mustafa Göçmen, Laz Marx ve Ali Rıza Kılıç da destek verecek.
  • Hevi Devrim: “21. yüzyıla rengimizi vermek için kestik kara saçlarımızı!”

“Kuşkusuz, dünyayı bulunduğumuz coğrafyadan sarsmanın, devrimin zamansallığını inşa etmenin dinamikleri çelişki ve çatışmaların keskinliği ve Rojava devriminin esinleyici etkisiyle birlikte çok daha fazla. Devrim, salt üst yapı kurumlarında bir sarsıntı yaratmamıştı. Zaten bizim devrimimiz öyle bir şey değildi. Siyasal-toplumsal-askeri-kültürel her anlamda büyük bir altüst oluştu devrim. Kadın özgürlükçü bir dünyaya çağırıyordu Kürt hareketi. Demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik bir çizginin savunucusu olan bu devrimin inşacıları, her attıkları adımla toplumsal bir dönüşümü de örgütlediklerini görüyorlardı. Bazı şeyler güzelleme olarak değerlendirilebilir; ama biz bir şey yaparız, o yaptığımız şey aynı zamanda artık o eski “biz”i de dönüştürmüştür. Devrimler öyle olur. Ben dönüşmüş “ben” olarak bunları yazıp çiziyorum. Büyülü gerçekçiliğe boydan boya batmış olarak…”

“Biz, bir kez başımızı uzattık toplumsal cinsiyet rejiminin bizi hapsettiği hücrelerden. Gökyüzünün o ferahlatıcılığı henüz ciğerlerimize tam dolmadı. Ama bir kez, dışımızda ve üstümüzde, bize nasıl bir hayat yaşayacağımızı dikte eden erkek-devlet iktidarının üstümüze kapattığı tüm kapılara ve pencerelere rağmen ışık sızdı içeri ve bizi buldu. Kendi insanlığımızın, kadınlığımızın ayırdına vardık. Tüm sömürülmüşlüğümüz ve ezilmişliğimizi, bu dünyada yok sayılmışlığımızı derinden hissettik. Hissetmek; bir şeyi karşıtıyla birlikte görüp anlamaya yol açar. Biz, yaşadığımız dünyanın alınyazımız olmadığını fark ettik. Hissettiklerimizi, dünyayı kucaklarcasına derinden yaşadık. Patriyarkal kapitalist sistemin, tüm yapı ve kurumları, tüm ilişkileri bizi boğar hale geldi. Belki özgürlüğü tahayyül etmekte, henüz çok usta olmasak da nasıl yaşamak istemediğimizi biliyoruz. Temel yaşamsal ihtiyaçlarımıza yapılan zamlar için ayağa kalktık belki. Kimi yerlerde bir iç savaşın içerisinde ulusal çelişkilerimiz yol verdi. Ancak hangi çelişki ile başlarsa başlasın, isyan ve ayaklanmalar, artık kadın rengini alıyor. Bir kez kırdık kabuğumuzu ve kestik kara saçlarımızı… Artık tek mümkünümüz kavga, isyan, devrim”

http://komundergi2.com/21-yuzyila-rengimizi-vermek-icin-kestik-kara-saclarimizi-hevi-devrim/

JİN

  • Gülistan Doku 6 aydır kayıp. Yeni Yaşam Gazetesi Gülistan için bir yazı dizisi başlattı. 
    • “Kürdistan’da insanlar kaybolmaz kaybedilir” sözü Dersim’de somutlaşıyor. 1938 Katliamı’nın ardından kaybettirilen kızların diyarı Dersim. Cumhuriyet’in ilk yıllarından bugüne özel savaş politikalarının yoğunlaştırılarak uygulandığı bir kent Dersim. Tarihin bizlere ışık olduğu bu süreçte, adına “tekerrür” ya da “hafıza tazeleme” diyebileceğimiz Gülistan Doku’nun kaybedilişi evimizde, sokağımızda hatta her sohbetimizde karşımıza çıkıyor.” http://yeniyasamgazetesi1.com/dersimin-kayip-kizi-gulistan-doku1/
  • Ankara Dayanışma Akademisi ile BİRARADA Bilim, Sanat, Eğitim, Araştırma ve Dayanışma Derneği iş birliğinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dayanışma Ağı (AĞ-DA) kuruldu. Farklı şehirlerden 38 sivil toplum örgütü ve Barış İçin Akademisyenler tarafından kurulan Dayanışma Akademilerinden 53 akademisyen AĞ-DA ile toplumsal cinsiyet eşitliği alanında güç kaybeden akademi ile sivil toplum örgütleri arasındaki ilişkinin yeniden tesis edilmesine katkı sağlamak için çalışacak. Sivil toplum örgütleri ile akademisyenlerin toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki bilgi birikimi, araştırma ve alan deneyimini paylaşmalarını kolaylaştıracak kanalları geliştirmek amaçlanıyor. Proje koordinatörü Prof. Dr. Ülkü Doğanay: “Aslında birlikte öğrenme ve eyleme alanı yaratma istedik. Birlikte güçlenebileceğimiz bir alan. Kendi alanımızda biriktirdiğimiz deneyimlerle hak savunucularının deneyimi bir araya getirebilecek birbirimizin yanında duracak oluşum yaratmak istedik.”

SİYASAL SAĞLIK-EKOLOJİK SAĞLIK

  • Özgür Müftüoğlu: Salgında öldüren tercihler ve mücadele(sizlik)

“Koronavirüs, devletin “yüce” makamlarınca kabullenildiğinden bu yana tüm toplumu tehdit eden bu ölümcül salgın karşısında siyasi iktidarın tercihi; toplumun sağlığı değil, sermayenin ve kendi iktidarının “âli” çıkarları oldu.”

“Farklı analizlerde başka başka sonuçlar da çıkartılabilir belki ama değişmeyecek gerçek şudur ki; toplum sağlığı yerine ekonomik ve siyasi çıkarlar tercih edildiğinde salgınla mücadele yetersiz kalmakta ve binlerce insan, bu tercih nedeniyle yaşamını yitirmektedir.

Peki, toplum sağlığı ve insan yaşamını değersiz gören, yaşam hakkını açık biçimde ihlal eden tercihler karşısında muhalif partiler, sendikalar ve diğer demokratik örgütlenmeler neden tepkisizdir? Yaşam hakkı siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel haklardan daha mı önemsizdir de, bu alanlarda mücadele eden örgütler; sermayenin ve iktidarın çıkarları için binlerce insanın ölümüne göz yumulmasına sessiz kalmaktadır?”

http://yeniyasamgazetesi1.com/salginda-olduren-tercihler-ve-mucadelesizlik

  • Hüseyin Deniz: “Kimin güvenliği öncelikli?”

“Toplum sağlığını direkt ilgilendiren sağlıklı beslenme konusunda da benzer bir durum söz konusudur. Tarımsal açıdan kendi kendine yeterli olmanın çok da vurgulandığı pandemi sürecinde, AKP-MHP’nin tarımsal alana dair denetim ve sağlıklı gıda üretimi konusunda tutumu, pandemi önlemlerine benzemektedir. Gıda alanındaki GDO’nun dışında sağlığa zararlı tarım ilaçların bolca kullanıldığını dahası bu konuda bir denetim olmadığını ancak Rusya Tarım Bakanlığı’nın geri gönderdiği domates, salatalık, portakal vb. ürünler sayesinde öğrenebildik. Ziraat, Gıda ve Veteriner odaları gıda denetimlerinin yetersiz olduğunu bu konuda devletin ihtiyaç duyulan gıda mühendisi, ziraat mühendisi istihdamına gitmediğini ilgili meslek kuruluşları yıllardır bas bas bağırıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, 31.12.2019 tarihi itibariyle toplam 688.159 gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin 12.788 adedi onay kapsamında, 675.371 adedi ise kayıt kapsamında bulunmaktadır. Kontrol görevlisi sayısı ise 7 bindir. 2018 raporuna göre, 664 bin 409 işletme ve 6 bin 825 kontrol görevlisi var. İşletme sayısı 13 bin 750 işyeri artmasına karşın kontrol görevlisi sayısındaki artış sadece 175 olmuştur.”

http://yeniyasamgazetesi1.com/kimin-guvenligi-oncelikli

GÖRÜŞLER

Pandemi, kriz ve siyasal gündemleri mücadelenin birlikte yürütülmesi toplumsal muhalefetin önünde duruyor. Buna karşın Covid-19 mücadelenin önünde engel olarak dikiliyor. Toplum buluşmalarının, sokağa çıkmanın, sahada olmanın önünde engel olarak dikiliyor. Oysa yapılacak olan sürecin tıbbileştirilmesinin önüne geçmek. Son günlerde bu engel yükselen eylemliliklerle yıkılmaya başladı. HDP’nin demokrasi yürüyüşü, ekoloji hareketleri, kadın mücadelesi, avukatların yürüyüşü, sağlıkçıların hastane eylemleri, emekliler, vb. Eylem yapmaya karar veren toplumsal muhalefet önlemleri nasıl uygulayacağına kafa yordu, bireysel ve örgütsel önlemleri ile birlikte sahada görünmeye başladı. Pandeminin çoklu krizin parçası olduğunu merkezlerden dillendirmek yetmez. Toplum buluşmaları, çoklu krizin (yapısal, ekonomik, ekolojik, patriyarkal, siyasal, pandemik) ya da toplumsal yeniden üretim krizinin toplum açısından ne anlama geldiğini kavramamıza yardımcı olacaktır, toplumsal yaşamda kriz nasıl dillendiriliyor, bugünden ve geleceğe yönelik neler yapılabilir, daha birçok olanak… Toplumdan öğrenme, birlikte öğrenme süreci, bilgi paylaşımı. Toplumsal sağlık mücadelesi verenler için toplum buluşmaları vazgeçilmez. Bizleri hastanelere, polikliniklere hapseden çarpıtılmış sağlık algısının mağdurları olmak yerine toplumun içine karışma, toplumdan öğrenme zamanı. Che’nin sözleri kulağımıza küpe olsun. 

EKLER

Emre Kırmızıtaş: “Büyük” Türkiye’nin “Büyük” Araştırması: Seroprevalans Çalışması

“Krizle beraber “büyük proje” duyurularında bir azalma gözlenmekle birlikte, son günlerde doğrudan salgınla alakalı bir büyük çalışma daha gündeme geldi. Türkiye COVID-19 Seroprevalans Araştırması olarak kamuoyuna duyurulan, TÜİK’in belirlediği hanelerde yaşayan 150.000’den fazla kişiyi kapsayacak ve 81 ilde eşzamanlı olarak gerçekleştirilecek bu çalışmanın 20 Haziran’da sona erdirilmesi planlanıyor. Araştırma kapsamında belirlenen kişilere hem anket uygulanması ve hem de PCR ve antikor testlerinin birlikte yapılması kararlaştırılmış. Bugüne kadar filyasyon çalışmalarında görev alan ekipler bu araştırmayı da sürdürecekler. Araştırmanın toplumda COVID-19’a karşı oluşmuş bağışıklık seviyesini ölçmeyi planladığını belirten Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sınırlı birkaç detayın yanında yine Avrupa’da bu büyüklükte ve çapta bir çalışmanın yapılmadığını vurgulamayı da unutmadı.”

“…salgının ortasında amacının ne olduğunu ve salgınla mücadelede elimizi hangi noktada güçlendireceğini tam olarak kestiremediğimiz bu büyüklükte bir çalışmanın, toplumsal anlamda fayda/zarar dengesinde nereye denk düşeceğini öngörmek pek mümkün görünmüyor. AKP’nin benzer “büyüklük” gösterilerinin emekçilere ne vaat ettiğini en son 3. Havalimanı sürecinde acı bir şekilde deneyimlemiştik. Çok daha başka öncelikler varken ve vaka sayıları tekrar yükselişe geçmişken, zaten ağır iş yükü altında ezilmiş ve altyapı eksikliklerini özveriyle çalışarak kapatmaya uğraşan sağlık emekçilerini tutarsızlıklarla ve soru işaretleriyle dolu böyle bir araştırma kapsamında mobilize etmenin sonrası için ne gibi bir fatura çıkaracağını da çok yakın bir zamanda göreceğiz.”

http://www.toplumcudishekimleri.com/buyuk-turkiyenin-buyuk-arastirmasi-seroprevalans-calismasi-emre-kirmizitas/