KORONA GÜNLÜĞÜ 17 MAYIS 2020
GÜNDEM
- Air Canada havayolu şirketi, çalışan personelinin yarısından fazlasını işten çıkarma kararı aldı.
- Batman’da polisin kimlik göstermeden GBT yapmasına tepki gösteren vatandaşın boğazı sıkıldı, kelepçe ile gözaltına alındı. Polis şiddeti tam gaz devam ediyor.
- Afganistan’ın başkenti Kabil’de bir kadın doğum kliniğine düzenlenen saldırıda 24 yeni anne ile bebekleri öldürüldü. Bu saldırının sistematik olduğu ve tesadüf olmadığı üzerinde duruluyor.
- Hollanda Ulusal Zehir Bilgi Merkezi, salgın süresince kullanılan dezenfektanlara bağlı zehirlenme vakalarının arttığını duyurdu. Özellikle çocuklar arasında yaygın olan zehirlenme belirtileri arasında kusma, bulantı ve konuşma bozukluğu yer alıyor.
- Çin’de hükümetin kıdemli sağlık danışmanı olan Dr. Nanshan, salgının ilk çıktığı Wuhan’daki yetkililerin hastalığın ilk başladığı zamanlarda sağlıklı bilgi vermediğini itiraf etti.
- Dükkanların kapanmasıyla internetten yapılan siparişleri evlere götürmek için gece-gündüz çalışan kargo işçileri, büyük bir risk altında çalışıyor. Hiçbir önlemin alınmadığı ve hayatlarının hiçe sayıldığı kargo şirketlerinde vaka sayısı da çok yüksek.
- Eril şiddet kadın kırımına devam ediyor. Batman’da bir kadının intihar ettiği iddia edilirken, Aksaray’da bir kadın katledildi.
- Görevden alınıp yerine kayyum atandıktan sonra gözaltına alınan Altınova Belediyesi Eşbaşkanı Casim Budak tutuklandı.
- Ruanda Soykırımı sorumlularından Felicien Kabuga yakalandı.
- Gazeteci Nevşin Mengü ‘Başıma eğer bir şey gelirse, bunun sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir’ dedi.
- Wheeler, küreselleşmenin yerini adalaşma trendine bırakmasından en fazla fayda sağlayacak ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini savundu. “Küreselleşme döneminde tedarik zincirleri çok katmanlı ve karmaşık bir nitelik taşırken Covid-19 sonrası adalaşma döneminde küresel değer zincirleri parçalanıyor; karmaşık sistemlerin birbirine olan ihtiyaçları gevşiyor ve liberal ticaret politikaları yerini korumacılık, ülkeler arası işbirliği yerini ise jeopolitik ve milliyetçilik alıyor.”
MEVCUT DURUM–SALGININ KONTROLÜ
- Pandemi hız kesmeden dünya genelinde devam ediyor. Toplam vaka sayısı 4.7 milyonu geçerken aktif olgu sayısı 2.6 milyona yaklaştı. ABD, Brezilya ve Rusya da yeni vaka sayısı oldukça yüksek devam ediyor (sırası ile 23,488; 14,919 ve 9,200). Hindistan’da da yeni vaka sayısı beş bine yaklaşırken Peru’da dört binin üzerine çıktı.
- Brezilya’da korkunç artış var. Tam yeni Malthusçuluk, sosyal Darwinizm örneği. Faşist lider toplum kırımına neden oldu. Sürü bağışıklığının gerçek yüzünün örneği.
- Son 24 saatte Türkiye’de yeni vaka sayısı 1,610 olarak açıklandı. Gevşeme politikaları ile birlikte yeni vaka sayısında artış ikinci dalga tartışmasını gündeme getiriyor.
- ‘Normalleşme’ hızlanıyor. 28 Mayıs gibi iç turizmin, Haziran ortasından sonra dış turizm trafiğinin başlayacağı açıklandı. Yine bayram sonrası yurt içi uçuşlarının da başlayacağı bildirildi.
- Gevşeme politikalarının verdiği toplumsal rehavet fizik mesafeyi ortadan kaldıran toplu yemek, taziye, hoş geldin partileri vb. buluşmaların artmasına yol açtı. Ülkenin dört bir yanından bu toplu etkinliklerde hastalığın hızla yayıldığına dair haberler gelmeye başladı, Kars, Antalya, Erzurum …
- Önleme deyince akla para cezası geliyor. Toplum pandemiye karşı neler yapabilir, nasıl sürece dahil ederiz yok. Gaziantep Valisi ile vatandaşın görüşmesi derslerle dolu. Pandeminin faturasını en çok Antep vatandaşı ödemiş görünüyor.
- Covid-19 pozitif futbolcu ve çalışanlar Türkiye Futbol Federasyonu’nu etkilemiyor. 12 Haziran’da maçların başlatılmasındaki ısrar sürüyor. Federasyon başkanı ‘hastalananları ayıklarız, yolumuza devam ederiz’ diye rahatlıkla demeç verebiliyor. Buna karşın futbol maçlarının erken başlamasına tepki fazla. “Futbolcu arkadaşlarımızın yüzde 80’i çok tedirgin, çok korkuyorlar, oynamak istemiyorlar, evlerinden çıkmak istemiyorlar” diyen Demir Grup Sivasspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay yapılanların yanlış olduğunu ve maçların erken başlatıldığını vurguladı.
- Toplum içinde hasta olduğunu bilmeyenler test yapılması ile görünür hale gelmeye başladı. Uşak Valiliği, kentte hizmet veren 421 berber ve kuaföre test yaptırdı, 26 berberin Covid-19 testi pozitif çıktı. Bunu atak hızına çevirdiğimizde Uşak berberlerinin %6.1’inin hastalığa yakalandığını görürüz. Bu sıklık Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı vaka sayısı ve hızlardan çok yüksek. Taramaların ne kadar önemli olduğunu bu örnek gözler önüne seriyor.
- Korona salgını süresince kira desteği vergiden muafiyet ve çalışanlara maaş desteği sunması gereken iktidar hazırlıklar hiç düşünülmeden alınmış kararlarla salgını yönetmeye devam ediyor. Çalışanlar açlık ve hastalık arasında tercih yapmak zorunda bırakılıyor. İktidarın birinci haftası dolmadan “normalleşme” dediği süreç sürü bağışıklığına doğru evriliyor.
- Norveç’te hükümet, koronavirüs salgınına dair normalleşme açılımları yaparken bilim insanları, R0 değerinin (bulaştırma katsayısı) 0.46’dan, 0.72’ye yükseldiğini açıkladı.
- Salgını önlemede Kerala eyaletinin başarısı bize önemli ipuçlarını da veriyor. Kerala’nın uluslararası medyada da övülen başarısının siyasi bir zemini var. 1956 yılında kurulan eyalette, 1957 yılında Hindistan Komünist Partisi iktidara geliyor. Bugün de içinde çeşitli komünist, demokratik, ilerici partilerin bulunduğu Demokratik Sol Cephe (LDF) tarafından yönetiliyor. 34 milyonluk nüfusuyla bu yoksul Hindistan eyaletinde dört ay sonra bugün vaka sayısı 600’ü bulmuyor. Eyalet yönetimin hızla işi ciddiye alarak Dünya Sağlık Örgütünün uyarılarını izlemesi, her bir vakayla özel ilgilenilmesi, sağlık sisteminin hâlâ kamusal ve birinci basamak sağlık hizmetinin yaygın olması, karantina önlemlerinin yoksullara yönelik temel ve acil ihtiyaçların karşılanmasıyla birlikte işletilmesi… Asgari toplumsal bir örgütlenmenin insan hayatına etkilerini görmek açısından önemli dersler veriyor eyalet.
- Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi, koronavirüs salgınıyla birlikte birçok ülkede görülen ve “Kawasaki hastalığı”na benzer belirtiler gösteren “bilinmeyen hastalık” nedeniyle, Avrupa’da 230 çocuğun hayatını kaybettiği bildirildi.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI–SAĞLIK MUHALEFETİ
- Belçika Başbakanı Sophie Wilmes, başkent Brüksel’de ziyaret ettiği bir hastanede sağlık çalışanları tarafından protesto edildi. Hastanenin hemşire ve doktorları Wilmes’in hasteneye gelişi sırasında Başbakan’a sırtlarını döndüler.
- İzmir Tabip Odası, hekimler ve sağlık çalışanları virüse karşı en ön safta hayatlarını riske atarak mücadele ederken, SGK’nın, sağlık hizmet sunucularına Covid-19 için “iş kazası/meslek hastalığı” olarak değil “hastalık” olarak provizyon alınması gerektiğini bildiren genelgesini kabul etmediklerini ilan etti.
- TTB Aile Hekimliği Kolu birinci basamakta yaşanan sorunlara ve çözümlerine yönelik 8 maddelik bir bildiri ile kamuoyuna, siyasi iktidara ve ilgili bakanlıklara seslendi. Bildiride ödeme, KKE, esnek çalışma, iş kazası/meslek hastalıkları, pandemi ile mücadelede standartların sağlaması ve önleme yöntemlerinin iyileştirilmesi vurgusu yapıldı
- Çalışma Ekonomisi Doktoru Murat Özveri, SGK’nin bir genelgeyle Kovid-19’u “iş kazası” statüsünden çıkarmasına ilişkin haksız ve hukuka aykırı bir pratik geliştirdiğini söyledi. “SGK işi yokuşa sürüyor. Kurum kendi birtakım dengeler ve siyasi şeylerle hareket ediyor olabilir ama iş kazasının kanunda yapılan tanımını değiştirebilecek yetkisi yok. Dolayısıyla bu hiçbir anlama gelmiyor, bildirimler yapılarak SGK’ye ulaştırılmalı” dedi.
TOPLUMSAL MÜCADELE
- Almanya’da koronavirüs tedbirlerine karşı yapılan eylemler ülke geneline yayıldı. Protestolarda aşırı sağcılar öne çıksa da bu gösterilere farklı gruplar katılıyor. Grupların ortak noktası ise komplo teorileri.
- DİSK, salgının işçiler ve sendikal harekete etkileri üzerine bir e-panel düzenledi, pandemi sürecinde işçilerin yüzlerini sendikalara daha çok döndüğüne dikkat çekerek, “İşçi sınıfı bu dönemden daha güçlenerek ve büyüyerek çıkabilir” dedi.
- HDP’li belediyelere kayyum atanması Siirt ve Iğdır’da yürüyüşle protesto edildi. HDP Milletvekili Mahmut Toğrul, kayyumların talan pratiklerini hatırlatarak ‘Bu zulme direneceğiz’ dedi.
- Bir grup hukukçu, aydın, yazar, siyasetçi, insan hakları savunucuları, gazeteci ve yurttaş, adalet talebiyle cezaevinde açlık grevinde olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal ile müvekkilleri Didem Akman ve Özgür Karakaya için kampanya başlattı.
YENİ YAŞAM İNŞASI
- HDP’li Kars Belediyesi, denetim ve soruşturma süreçleri hakkında açıklama yaptı. Geçtiğimiz aylarda kurduğumuz Belediye Denetim Müdürlüğümüzün de tespit ve raporlarına yansıyan usulsüzlük bulguları aynı zamanda Sayıştay Müfettişleri tarafından da tespit edilip geçtiğimiz günlerde yayınlanan 2019 mahalli idareler denetim raporuna da yansımıştır diyerek şeffaf ve hesap veren beldiyecilik örneği olmuştur.
- SALT, Alysa Nahmias ve Benjamin Murray imzası taşıyan belgesel film “Tamamlanmamış Mekânlar”ı çevrimiçi erişime açtı. Unfinished Spaces 29 Mayıs’a kadar Türkçe altyazılı olarak saltonline.org üzerinden izlenebilir.
- Helezonik Kreşendo, Türkiye’de Muhalif Müziğin İzlekleri video-röportaj serisine halk müziğinin önemli temsilcilerinden Zülfü Livaneli ile başladı. Ekip muhalif müziğin Türkiye’de hangi toplumsal zemine denk düştüğü sorusunun yanıtı arayacak. 17 Mayıs Pazar sabahı paylaşıma açılacak ilk bölüme (Zülfü Livaneli: Kendi Müziğini Bozmak) buradan ulaşılabilir; https://youtu.be/tNqpnO_mB-Y
JİN
- Diyarbakır’da bulunan kadın örgütleri, TJA öncülüğünde kadına yönelik artan şiddete dikkat çekmek amacıyla ‘mor zincir’ oluşturdu.
- Pandemi koşullarında keskinleşen eşitsizlik biçimleri içinde kadınlar bu “yeni normal”de emek-gücünü satarak yaşayan tüm insanlar gibi, bir ucu açlık-işsizlik diğer ucu COVID-19 kapmak olan bir dehşet dengesi rejimine maruz bırakılıyor. Başta kadınlar olmak üzere, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine maruz bırakılanların üretim ve yeniden üretim alanlarındaki emeği ve bu emeğin gerçek sahibi olan bedenleri daha da değersizleştirilip, güvencesizleştiriliyor. Yaşamı değil, kapitalist çarkların dönmesini ve kârı merkezine alan koşullar, hayatı pandemi koşullarında da ayakta tutan kadınların gelir, barınma, gıda ve sağlığa erişimlerinin önüne ciddi engeller koyarken, hem kadınları, hem de bakmakla yükümlü kılındıkları “zayıf, kırılgan, yaşlı, üretken sayılmayan bedenleri”, korunmasız koşullarda görünmezliğe terk ediyor. “Yeni normal” başta kadınlar olmak üzere emek-gücünün büyük çoğunluğunun varlık koşullarının, neoliberal faşist rejimler ve neoliberal piyasa ikilisi tarafından giderek kitlesel ölçekte “mülteci-göçmen emeğine” dönüştürülmesi anlamına geliyor.
- Kadına yönelik şiddeti önlemek için HDK Kadın Meclisleri kampanya başlatıyor. ‘Kadın dayanışması her yerde’ şiarı ile başlatılacak kampanyada dayanışma masası ve ağları oluşturulacak.
- SİYASAL SAĞLIK–EKOLOJİK SAĞLIK
İklimsel Değişiklikler Pandemiden Daha Yoğun Olacak
Fransız filozof ve sosyolog Bruno Latour:
Sağlık kriziyle birlikte özgürlüklerimiz paramparça oluyor, zira hem virüse hem devlete bağımlıyız. Fakat ekolojik değişimle birlikte, bugünkünden farklı olarak, özgürlüklerimizin alanını yeniden yapılandırmamıza yol açacak bir bağımlılık mantığını yeniden öğrenmemiz gerekecek.
Teknik olarak, yeni virüsler taşıyan hayvanlarla temas etmemizi kolaylaştıran açık bir ormansızlaşma var. Bunun ötesinde, her şeyden önce bir ölçek ilişkisi var: Virüsün gelişmesini sağlayan şey aynı zamanda iklim felaketinin de gelişmesi sağlayan şey.
Sağlık kriziyle birlikte özgürlüklerimiz paramparça oluyor, zira hem virüse hem devlete bağımlıyız… Fakat ekolojik değişimle birlikte, bugünkünden farklı olarak, özgürlüklerimizin alanını yeniden yapılandırmamıza yol açacak bir bağımlılık mantığını yeniden öğrenmemiz gerekecek. Fakat siyasi tarihimiz bizi oraya ulaştıramaz. Bu arada devlet de henüz bize böyle büyük şeyleri dayatacak durumda değil.
1960’larda, zaten sıcak bir şekilde tartışılmış olsalar bile, bu sınıf ilişkilerindeki işleyiş ortaya kondu. Bu nedenle sınıfları artık endüstriyel toplumları karakterize eden konumlarına yani üretim sürecindeki bireylerin durumuna göre değil, temel ihtiyaçlarını karşılamalarına bağlı oldukları bölgelere göre yeniden oluşturmak gerekir. Ben buna, gelecekteki politik çizginin örgütlenmesi için gerekli olan sınıf çatışmalarının ortaya çıkmasına izin verecek olan “coğrafik sosyal sınıflar” diyorum. Herkesin tüketim seviyelerine göre “yer üstünde” yaşayarak yaşam koşullarını yok eden diğer sınıflara ve petrol veya doğal kaynakların, yaşam biçimlerini imha ettiği ekosistemlerin bozulması durumlarına karşı savaşa girdiklerini anlamalarına olanak sağlayan “coğrafik sosyal sınıf” bilinci inşa etmeliyiz. Bu, yalnızca üzerinde anlaştığımız şeyi adlandırabilirsek, yani bir çatışma çizgisi oluşturabilirsek olur. https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya-forum/2020/05/16/iklimsel-degisiklikler-pandemiden-daha-yogun-olacak/
SOSYAL MESAFELENMENİN HUZURSUZLUĞU
Matthew FLİSFEDER
”Biyopolitiğe odaklanan siyasi etikte sıkıntılı bulduğum şey, sanki iktidar her zaman dışarıdan dayatılan bir şeymiş gibi davranmasıdır. Bir zamanlar Peter Dews’ın Foucault hakkında dediği gibi, onun iktidar ve özgürleşme görüşü genelde geriye doğru bakar. Yani, özgürleşme modeli, devlet mekanizmasından tamamen serbest kalan özneye dair liberter yaklaşıma benzer. Fakat biz biyoiktidarın kapitalist bir yanı olmadığını fark etmeliyiz. Aslında, şimdiki salgın bağlamında, bireylerin evrensel olarak bedenlerini kendi kendilerine regüle etmelerinin başkalarıyla dayanışma işareti olarak ne kadar gerekli olduğunu anlamaya başlıyoruz. Bu sadece kendi kendine dayatma meselesi değildir, çünkü toplumun kolektif olarak ürettiği genel bir söylemsel formülden gelir ve devlet bunu benimser – yani Marx’ın Gotha Programının Eleştirisi‘nde yazdığı gibi, devlet mekanizmalarını ortadan kaldırmamız gerekmez, onları insanların ihtiyaçlarına tabi kılmamız gerekir. Devlet mekanizmalarının, onlarca yıldır bize imkansız olduğu söylenen demokratik sosyalist bir programı tam olarak nasıl sağlayabildiğini böyle zamanlarda görebiliriz.
Astra Taylor ile Naomi Klein yakın zamanda söyledi: Krizin ortasında gördüğümüz, devlet mekanizmasının insanların toplumsal ihtiyaçlarını karşılamasının imkansız olduğuna dair önceden bize söylenenlerin toptan çöpe atılabildiğidir. Artık biliyoruz ki devlet sermayenin ihtiyaçları yerine insanların adil ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılabilir ve kullanılmalıdır, ve sadece kriz zamanlarında değil. Klein’ın tarif ettiği “şok doktrini”ni tersine çevirmeliyiz ve bu zamanları kullanarak sosyalizmin inşasını daha çok zorlamalıyız. Toplumsal mesafelenmenin biyoiktidarını eleştirmek yerine, yapmamız gereken, kapitalizmden özgürleşme mücadelemize devam etmektir. Başka bir deyişle, krize uygulanan devlet mekanizmasını, yirmibirinci yüzyıl sosyalizmi için bir model olarak kullanmalıyız.” https://terrabayt.com/dusunce/sosyal-mesafelenmenin-huzursuzlugu/
EKLER
- Salgında işçiler hep çalıştı. Normal işçiler, işçinin normali anormali yok aslında da halk ağzıyla söylüyorum, normal işçilerin canı kimsenin umrunda değilken, seks işçilerine öyle bir bakış açısı tabii ki yok. Bakış açısı değil, bize gelince açı bile yok. Biz varsayılmıyoruz, hele translar hiç yokuz. https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/05/17/asil-ahlaksizlik-budur-bana-gore/
- Bugün bu virüsle mücadele bizlere daha şimdiden belirsizlikle başetmenin önemini, hayatı olasılıklar zinciri içinde anlamanın zorunluluğunu ve ideal çözümler yerine her düzeyde optimum kararlar almanın mecburiyetini öğretiyor. https://t24.com.tr/yazarlar/asim-karaomerlioglu/bir-virus-hikayesi-belirsizlik-surecinde-olasi-ve-optimum-a-razi-olmak,26629