KORONA GÜNLÜĞÜ 11 OCAK 2021
Salgın yönetilemiyor! Sağlık emekçileri tükenmeye, ölmeye devam ediyor! Pandeminin başından bu yanan 339 sağlık emekçisi doğrudan Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.
***
TTB’den Sağlık Bakanlığı’na çağrı: Pandemi ile Mücadele Eden Hekim ve Sağlık Çalışanlarına Ek Ödemeleri Acilen Ödenmelidir.
( https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=f9b6eb74-528c-11eb-b1e9-666ef27369b5 )
***
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Covid-19 Meslek Hastalığıdır temalı ‘Maskeler Konuşuyor’ eylemini başlatıyor: Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin uzun yıllar boyunca yaşadığı sorunlar Covid-19 pandemisinin devam ettiği son bir yıldır katlanarak artmıştır. Pandeminin başından beri sendikamız ile sağlık ve sosyal hizmet alanındaki emek meslek örgütleri olarak taleplerimizi sürekli dile getirmekte, pandemi yönetiminin mevcut haliyle sorunlarımızı büyüttüğünü ifade etmekteyiz. Pandemi yönetimi nedeniyle bu güne kadar yüzlerce sağlık ve sosyal hizmet emekçisi yaşamını kaybetmiş yüz binlercesi de hastalanmıştır. “Yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diye haykırdık, çığlıklar attık sesimizi duymak istemediler. Her gün üçer, beşer, onar ölmeye başladık bizleri görmezden geldiler. İş yerleri önünde, servislerde, Sağlık Bakanlığı önünde haykırdık! Bizleri görmezden geldiler. Sözümüzü, eylemimizi görmezden gelen bu yaklaşıma karşı ocak ayı boyunca belki maskelerimizi görürler, duyarlar diye “maskeler konuşuyor” eylem ve etkinlikleri organize ediyoruz.
( https://ses.org.tr/wp-content/uploads/2021/01/maske-yaz%C4%B1lar%C4%B1.pdf )
***
Mutasyona uğrayan Coronavirus, Rusya ve Meksika’ya da sıçradı. Rusya’da ilk ‘İngiliz’ varyantlı Coronavirus vakası saptandı. Rusya İnsan Sağlığı ve Tüketiciyi Koruma Kurumu (Rospotrebnadzor) Başkanı Anna Popova, Kasım sonu ile ülkeler arasındaki uçuş seferlerinin askıya alındığı 22 Aralık’a kadar İngiltere’den Rusya’ya gelen 7 binden fazla yolcunun arasından 32’sinde Covid-19 saptandığı bilgisini verdi. Meksika’nın kuzeydoğusundaki Tamaulipas eyaletinde, yeni tip koronavirüsün (Covid-19) İngiltere’de ortaya çıkan daha hızlı yayılan türüne rastlandı.
***
Covid-19 pandemisi çığrından çıktı. Toplam vaka sayısı 90.7 milyona yaklaşırken geçerken Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyon 942 bini geçti. Haftanın son günü olmasına karşın yeni vaka sayısı ve günlük ölüm sayısı hala yüksek: Yeni vaka sayısı 612 bin 214 kişi, bir günde yaşanan ölüm sayısı ise 8 bin 336 kişi. Covid-19 vaka bildirimleri günlük dalgalanmalarından etkilenmesin diye yedi günün ortalaması alınarak da istatistikleri paylaşılıyor. Geçtiğimin haftanın ortalama günlük vaka bildirimi 724 bin 988 kişiye yükseldi. Bir önceki haftanın ortalama günlük bildirimi ise 630 bin 12 kişi idi. Aktif vaka sayısı da 24 milyona dayanmış durumda. Bu istatistikler Covid-19 pandemisi çok görülmeye, çok öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ettiğini gösteriyor.
Günlük vaka bildirimin yüksek olduğu ülkeler şunlar: ABD (213.5 bin), İngiltere (54.9 bin), Brezilya (29.8 bin), Rusya (22.3 bin), İtalya (18.6 bin), Güney Afrika (17.4 bin), Meksika (16.1 bin), Hindistan (16.1 bin), Fransa (15.9 bin), Kolombiya (15.5 bin), ve Almanya (14.2 bin). Hafta sonu bildirim yapmayan ülkeleri, hizmete erişimde ve bildirimlerde yaşanan sorunları dikkate alarak bu istatistiklerin değerlendirilmesi daha uygun olacağını hatırlatmak isteriz.
***
Türkiye’de Covid-19 vaka ve ölümleri azalma eğilimi devam ediyor. Son 24 saatte 176 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Toplam can kaybı 22 bin 807 kişiye yükseldi. Can kaybının hala çok yüksek olduğuna dikkat çekiyoruz. Yeni vaka bildirimi 9 bin 138 kişiye geriledi. Toplam vaka sayısı ise 2 milyon 326 binin üzerine çıktı. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı 1,017 kişiye geriledi. Günlük test sayısında da hafta sonu azalma devam etti, dün 162 bin 786 test yapılabildi. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.
Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısındaki artış devam ediyor. 10 Ocak itibarıyla 105 bin 299 aktif hastaya sahibiz. Bu yükseliş, önümüzdeki günlerde vaka sayısının yeniden artış olarak karşımıza çıkabilir. Ağır hasta sayısında da azalma eğilimi devam ediyor, 10 Ocak itibarıyla 2 bin 811 ağır hastaya sahibiz. Aktif hastaların içinde ağır hastaların payı yükselmeye devam ediyor, dün itibarıyla %2.7 olan ağır hasta oranı dünya ortalamasının beş buçuk katına yakın! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
***
İngiltere’de mutasyona uğramış korona virüsü tespiti bir yandan bulaşıcılığı yüksek olduğu için endişeleri, diğer yandan virüsün zayıflayarak yok olabileceği iddialarını beraberinde getirdi. Korona virüsü mutasyonu aynı zamanda üretilen aşıların etkilerini de tartışmaya açtı. Virüslerin evrimi üzerine çalışan Dr. Semih Tareen, mutasyonların virüsler için normal olduğunu ancak iddiaların aksine SARS-COV-2 için bir bitişi işaret etmediğini söyledi. Tareen, “Bu son pandemi de olmayacak” dedi. (https://www.gazeteduvar.com.tr/semih-tareen-covid-19-icin-ileriki-senelerde-asinin-yenilenmesi-gerekebilir-haber-1509841)
***
‘Okulların kapalı olması çocukları Covid-19’dan korumuyor’
Amsterdam VU Üniversitesi’nde görevli tıp ve bilim doktoru Tomris Cesuroğlu ile Bard College Berlin Üniversitesi’nde görevli siyaset bilimi doktoru Aysuda Kölemen, “Pandemi Koşullarında Eğitim Gerçekleri” başlıklı bir rapor kaleme aldılar. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Dairesi (ECDC), ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Dairesi (CDC) ile çocuk hakları ve sağlığıyla ilgilenen ana kurum olan Birleşmiş Milletler gibi kurumların okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokulların acilen eğitime açılması yönünde açıklamaları olduğunu belirten Kölemen ve Cesuroğlu raporlarında, “Okul öncesi kurumlar ve ilkokullarda alınması gereken önlemler basittir, iddia edildiği gibi yatırım gerektirmemektedir. Yetişkinlerin bir araya geldiği iş yerlerinde yapılması gerekenler ile neredeyse aynıdır. Buna ek olarak ilkokul çocuklarının maske takması, sınıf mevcudunun 25-30’un altında tutulması ve pencerelerin düzenli olarak açılarak sınıfların havalandırılması gibi basit önlemler yeterlidir. Örgün eğitimin durdurulması bir halk sağlığı sorunudur ve salgının etkileri tartışılırken eğitiminden mahrum kalmanın zararlarının hesaba katılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.
Yapılan araştırmalarla çocukların Covid-19’a yakalanma risklerinin yaşla birlikte azaldığını, virüse yakalandıklarında ciddi sağlık riskleri ve hayatını kaybetme ihtimalinin düşük olduğunu ve çocukların bulaştırıcılığının yetişkinlere göre daha düşük olduğunu ifade eden Kölemen ve Cesuroğlu’na göre okullar pandemide salgının ana yayılma merkezi değil ve okullarda görülen vakalar toplumdaki yayılmanın bir yansımasından ibaret: “Çocuklara bakım verenler kişiler mesleklerinden dolayı ek bir risk altında değillerdir. Onlar da toplumdaki diğer yetişkinler gibi ağırlıklı olarak virüsü yetişkinlerden almakta ve yine yetişkinlere bulaştırmaktadırlar. Çocukları okula göndermemek onları Covid-19’dan korumamaktadır. Okulların açık olduğu ülkelerde hastalığa yakalanan çocukların büyük kısmının hastalığı akranlarından ya da yetişkinlerden değil, evlerindeki bir yetişkinden ya da restoran, düğün, vb. diğer kalabalık ortamlardan aldığı görülmüştür. Yani çocuklar okullarda başka çocuklarla birlikteyken evlerinde ve diğer yetişkinlerle olduklarından daha güvendedirler.”
Örgün eğitimin durdurulmasının halk sağlığı sorunu olduğunu belirten araştırmacılara göre uzaktan eğitim sürecinden milyonlarca öğrenci ve dezavantajlı gruplar olumsuz etkilenirken, süreç dev özel okul zincirleri ve Milli Eğitim Bakanlığı’na yaradı. (https://www.gazeteduvar.com.tr/okullarin-kapali-olmasi-cocuklari-covid-19dan-korumuyor-haber-1509838 )
***
Hükümet, hemen her fırsatta “Hakkınızı ödeyemeyiz” dediği sağlık personelinin Kasım ayı ‘ek ödemesini’ ödemedi. Sağlık emekçilerine yapılan duyarsızlığa hükümete yakın sendika bile isyan etti. Salgınla savaşan sağlık personeline Kasım ayından bu yana ek ödeme yapılmadığı ortaya çıktı. Memur-Sen’e bağlı Sağlık Sen, Coronavirus (Covid-19) salgınına karşı mücadele veren sağlıkçıların haklarının acilen ödenmesini isterken, “sorumsuzluk, saygısızlık, haksızlık” eleştirisinde bulundu.
***
Pandemi ne zaman bitecek? – Esin Şenol
Özetle ne virüs, ne çevresel koşullar ne de biz pandeminin başladığı gibiyiz.Virüs, farklı varyantlar ile bulaşma hızını artırmış görünüyor. Salgının kontrolü, bilinmezlerle dolu başlangıç döneminden daha güç görünüyor. Erken ve etkin önlemlerin ne denli önemli olduğu ise bugünlerde daha da belirginleşiyor.
Pandeminin başlangıcında, daha önce o kıtalarda yaşanılan salgınların derslerini arşivleyerek, yangın alarmlarını doğru çalıştıran Tayvan, Vietnam, Güney Kore gibi ülkeler, pandeminin bu çok değişkenli yeni evresini de ya yangın başlamadan, sinyalleri tarayarak ya da ilk kıvılcımı var güçleriyle söndürerek bertaraf edecekler.
Tayvan, salgının başlangıç yeri olan Çin’e yakınlığı nedeniyle, ilk olgusunu hemen başlangıçta, Ocak 2020’de gören bir ülke. Toplam 23 milyon nüfusu ve nüfus yoğunluğu 652 kişi /km2 olan ülkede, salgın Nisan 2020’de elimine edildi. Haziran başında, birinci dalga nedeniyle ağır kayıplar ile kapanmak zorunda kalan pek çok ülkenin aksine, hiç karantina uygulamaksızın, toplam 443 olgu ve 7 ölümle hem hastalık eliminasyonunu sağlayan hem de ekonomik göstergeleri en iyi olan ülke olmayı başardı. Tayvan, erken, proaktif ve yöntemsel yaklaşımı ile dünyayı kasıp kavuran bir solunum yolu enfeksiyonu ile karantina yapmaksızın, aşı ile başarmak istediğimiz eliminasyonu sağladı. Başarısını, 2002 yılındaki SARS epidemisinden sonra, aktif olarak olası salgın senaryolarına hazır tutulan, Hastalık Kontrol Merkezi, Ulusal Hastalık Yönetim Merkezi gibi adanmış kurumlara, sınırlarda etkin tarama ve kontrole, salgının erken döneminde yalnızca bulguları olanların taranmasının yetmeyeceğini keşfederek, temaslı taraması ve karantinasına, çok sayıda test yapmasına, bireysel değil toplum temelli müdahelelere, erken ve etkin maske kullanımının sağlanılması gibi pek çok önlemin, koordine bir şekilde erken uygulanması ve izlenmesine borçlu.
Eliminasyonu başaran bir diğer ülke olan Yeni Zelanda ise 5 milyon nüfusu ve 18.4 kişi /km2 nüfus yoğunluğu ile başlangıçtaki “hafifletme “stratejisini hızla yenileyerek, başlangıçta, salgını diğer Avrupa ülkeleri gibi, geçmişteki “grip pandemisi hazırlık” planları ile karşılamaya çalışırken, geçtiği “eliminasyon” stratejisi ile ancak sonradan haftalar süren kapanmalarla salgını kontrol etmeyi başardı.
Eliminasyon; hastalığın toplumsal yayılımın durdurulması ve bunun için tüm kontrol önlemlerini hızlı bir şekilde alması demek. Tüm kontrol önlemleri arasında, sınır kontrolünü ısrarlı ve etkin biçimde sürdürmek çok önemli. Eliminasyon stratejisinin, baskılama ya da hafifletme stratejilerinden en önemli farkı hastalığın yayılımına hiç izin vermemek üzere yola çıkılması böylece ölümlerin önlenilmesi ve hastalık kontrolünün tümüyle sağlanılması için kontrolün sürekli sürdürülmesi. Karşılaştırma yapılması gerekirse, Ağustos 2020’de İngiltere ve Belçika’da, sırasıyla 621.3 milyon ve 860.9 milyon ölüm olmuşken, Tayvan ve Yeni Zelanda’da 0.3 milyon ve 4.7 milyon ölüm oldu.
Eliminasyonu sağlamayı başarmış iki ülke arasındaki en önemli fark, Tayvan’ın bunu karantinasız başarmış olması.
İngiltere’de Eylül başında ortaya çıkan, yakın izlenen B.117 varyantının, İngiltere’den uçuşlarla çoktan dünyada pek çok ülkeye dağıldığı düşünülüyor. Yapılan bir modelleme çalışmasına göre bu varyant eğer yüzde 50 daha hızlı bulaşıyorsa bir ay sonra vaka sayısının 7,5 kat artacağı, ondan sonraki her hafta da birikmeye başlayarak kartopu etkisi yapabileceği öngörülmektedir.
Salgından daha fazla hasar almadan çıkabilmek için en az on milyon kişiyi mümkün olan en kısa sürede, kalan otuz – kırk milyon kişiyi de önümüzdeki aylar içinde, varyant bize yetişmeden aşılamak durumundayız.
( https://t24.com.tr/yazarlar/esin-senol/pandemi-ne-zaman-bitecek,29416 )
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Rusya’nın Coronavirus’e karşı geliştirdiği Sputnik V aşısının acil durumlarda kullanılmasına izin verilmesi ile ilgili uzman düzeyinde ilk görüşmelerinin 20 Ocak’tan sonra yapılacağı bildirildi.
***
Türkiye’nin de kullanıma sunmaya hazırlandığı Çin menşeli korona virüsü aşısı CoronaVac’a dair Brezilya’da yaşanan kriz dinmiyor. Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun bu aşıya karşı olduğu bilinirken, ülkenin ilaç düzenleyici kurumu olan Anvisa acil kullanım başvurusunda yer alan verileri yetersiz buldu. Anvisa’dan yapılan son açıklamada, onay öncesi analiz için gerekli bilgilerin bazılarının eksik olduğu belirtildi. Anvisa, Butantan’ın başvurusunda aşının denemelerine katılanlar yaş, cinsiyet veya komorbidite bilgilerinin verilmediğini duyurdu. Açıklamaya göre, başvuruda Faz-3 denemelerinde elde edilen immunojenesite (bağışıklık sağlayıcılık) ve gönüllü sayısına dair bazı ayrıntılar da eksik bulundu. Anvisa Butantan’dan, bu ayrıntıları da kendilerine vermesini talep etti. Anvisa, İngiliz firması AstraZeneca’nı aşısı için yapılan acil kullanım başvurusunun ise eksiksiz olduğunu duyurdu. Sinovac aşısı Brezilya’da siyasi bir krize dönüşmüş durumda. Aşının ülkedeki kullanımını savunan ve denemeler için Sinovac ile anlaşma yapan São Paulo Valisi João Doria’nın, 2022 seçimlerinde Bolsonaro’ya rakip çıkması bekleniyor. Çin karşıtı açıklamalarıyla dikkat çeken Bolsonaro ise bu aşıya açıkça karşı. Ülkenin merkezi ilaç düzenleyici kurumu olan Anvisa da, Bolsonaro tarafından yapılan siyasi atamalarla merkezi hükümetin politikalarını destekler hale gelmekle suçlanıyor.
***
Harvard Üniversitesi öğretim görevlisi mikrobiyoloji uzmanı Doç. Dr. Emrah Altındiş, Twitter hesabından yaptığı açıklama ile Türkiye’ye gelen Sinovac aşısıyla ilgili bilgiler verdi. Altındiş, “Tek seçeneğim bu aşı olduğu için Sinovac aşısını 60 yas altı da, üstü de olsam olurdum. Öte yandan aşı olmamış gibi tüm kurallara uymaya hiç durmadan devam ederdim!” dedi. (https://t24.com.tr/haber/harvard-universitesi-nden-doc-dr-altindis-ben-risk-altinda-bir-birey-olsam-tek-secenegim-sinovac-asisi-olsa-bu-asiyi-olurdum,925703)
***
Aşı çalışmalarındaki FAZ-III ve sonrası için bu mutasyonlar bize ne ifade ediyor?
Aslında şimdilik hiç endişe edecek bir şey yok, çünkü etkili aşılar sayesinde çok yönlü bağışıklık oluşur. Bu, kullanılan teknoloji ve yapılış süreciyle alakalı. Örneğin iki doz yapılmasının immünolojide çok önemli bir sebebi var ve bütün bu kombinasyonlar sayesinde aşılar çok yönlü şekilde doğal enfeksiyonla olmayacak bağışıklığı oluşturabiliyorlar. Bu önemli, çünkü aşıların etkili olmasını ve virüsler mutasyona uğradığında bile –ki uğrayacaklar her zaman- bu çok yönlü bağışıklık sayesinde virüse karşı etkili olacaklar. Dolayısıyla şimdilik bir sıkıntı yok. Fakat mutasyondan farklı olarak virüslerde antijenik sürüklenme diye bir durum var. Bu da bir virüs daimi insan arasında geziyorsa o zaman seneden seneye belli farklılıklar gösterir. Dolayısıyla her sene olmasa bile bu COVID-19 için belki ileriki senelerde aşının yenilenmesi gerekebilir. Kimse şaşırmasın, bu, biyolojik bir gerçek. (https://www.gazeteduvar.com.tr/semih-tareen-covid-19-icin-ileriki-senelerde-asinin-yenilenmesi-gerekebilir-haber-1509841 )
***
İsrail, bulaşıcılığı artmış yeni mutasyon nedeniyle yeni sınırlamaları devreye koymuş olsa da aşı yarışında açık ara dünya lideri konumunda bulunuyor. Ocak ayının ilk haftası itibarıyla ülke nüfusunun yüzde 15’inden fazlası aşılandı. Öyle ki genç nüfus bile aşı kuyruklarında sıra beklemeye başladı. İsrail’de aşılama 19 Aralık’ta Pfizer-BioNTech aşısı ile başladı. Ocak ayının ilk haftası itibarıyla 9,3 milyonluk ülkede 1,5 milyondan fazla kişi aşılandı. Aşı yarışında İsrail’in başarısı dört başlıkta sıralanıyor. Erken sipariş, dağıtımın dijital yürütülmesi, arz zincirinin genişletilmesi ve aşıya piyasanın üzerinde ödeme yapılması.
Bununla birlikte aşının Filisitinlilere verilmesi noktasında da ülke içinde tartışma devam ediyor: “İsrailli yetkililer bir, ‘zorunluluk’ halinden bahsetmiyor. Ama ellerinde fazla aşı olursa onlara vermekten mutlu olacaklarını söylüyorlar. İsrail elbette Filistin tarafına dünyadan aşı ulaşması noktasında da yardımcı olacaktır. Ama mevcut aşıları verme noktasında resmi bir taahhüt açıklaması bulunmuyor.’’ Gazze’deki bir kamu sağlığı uzmanı olan Dr. Muhammed abu Rayya da Cenevre Konvansiyonu’na atıf yaparak, Filistinlileri aşılama sorumluluğunun İsrail’de olduğunu savunuyor: “Eğer beni işgal altında tutuyorsan, senin (İsrail), sağlık, gıda, su ve iletişim gibi temel ihtiyaçları karşılamanı gerektirir. Eğer kendini, bölgedeki tüm insanları kontrol eder pozisyona sokuyorsan temel ihtiyaçlarını karşılamalısın. Aşılama şu an ihtiyaç duyulan konu.” Filistin’e ilk aşıların şubat ayında Rusya ve Dünya Sağlık Örgütü’nün yoksul ülkeler için başlattığı girişim olan COVAX aracılığı ile gelmesi bekleniyor.
***
Mülteciler ne zaman aşı olacak? – Ercüment Akdeniz
Resmi rakamlar üzerinden gidersek Suriyeliler içinde 65-69 yaş grubunda olan kişi sayısı 30 bin 742. Biraz daha yukarı çıkalım: 70-74 yaş aralığındaki kişi sayısı 17 bin 579 iken 75 yaş ve üzerinde olanların sayısı da 21 bin 350. Peki, kovid-19 salgını karşısında risk grubu altında olduğu ifade edilen 65 yaş ve üstü mülteciler nasıl aşı olacak? Bu soru koca bir muamma. Çünkü şu ana kadar aşı konusunda mültecilere dair devlet katından gelen somut bir açıklama yok.
Sağlık Bakanı Koca tarafından yapılan açıklamada sadece şu ifadeler var: “İlk aşamada sağlık çalışanları, 65 yaş üstü vatandaşlarımız ile yaşlı, engelli, koruma evlerinde kalanlar gibi toplu ve kalabalık yerlerde yaşayan yetişkinler aşılanacaktır. İkinci aşamada toplumun işleyişi için gerekli sektörlerde ve yüksek riskli ortamlarda bulunan ve kritik işlerde çalışan kişiler ile 50 yaş ve üzeri en az bir kronik hastalığı bulunan kişiler aşılanacaktır. Üçüncü aşama, 50 yaş altı en az bir kronik hastalığı bulunan vatandaşları, genç yetişkinleri, ilk iki grupta yer almayan sektör ve mesleklerde çalışanları kapsamaktadır.”
Peki ya mülteciler, göçmenler? Onların şimdilik adı yok. İyimser bir tahminle onlara sıra 4’üncü ve son aşamada gelecek. Oysa Almanya’da planlanan aşı sıralamasında mülteciler 2’nci grupta. AFP’nin haberine göre Almanya ilk aşamada 8 milyon kişiyi aşılayacak. Birinci grupta 80 yaş ve üzeri, yanı sıra sağlık çalışanları aşı olacak. İkinci grupta sığınmacılar, sığınma ve bakımevi çalışanları ve 70 yaş üstündekiler var. Sıra 3’ncü gruba gelince demnas, trizomi 21 hastaları, nakiller, fazla kilolu kişiler, böbrek ve karaciğer hastaları, bağışıklık yetersizliği olanlar aşı olacak. Bu grupta memurlar, silahlı kuvvetler ve polisler de bulunuyor. Yani Almanya’da polislerden önce mülteciler aşı olacak. Bu sürecin ardından sağlıklı vatandaşların aşılanmasına geçilecek.
( https://www.evrensel.net/yazi/87930/multeciler-ne-zaman-asi-olacak )