Home / ARŞİV / TAKSİM DİRENİŞİ,ÇIKARILMASI GEREKEN SONUÇLAR VE 4-5 HAZİRAN GREVİ- Fikret Çalağan

TAKSİM DİRENİŞİ,ÇIKARILMASI GEREKEN SONUÇLAR VE 4-5 HAZİRAN GREVİ- Fikret Çalağan

Altı gündür süren taksim direnişi yaygınlaşıyor.Farklı aktörler sürece müdahil oldu.Ve direnişe ilişkin bir çok tartışma da yürütülmektedir.Bu konudaki izlenimlerimi sizlerle paylaşmak  istiyorum.

AKP iktidarı hegemonyasını pekiştirmek için özellikle liberalizm ideolojini  etkin kullandı. Ayrıca toplumun birikmiş demokrasi taleplerini sahte bazı paketler adı altında içini boşaltmaya çalıştı.Öte tarafta ise torba yaslarla toplumda bir umutsuzluk yaratmaya çalıştı. Bunun dışında yoğun bir baskı ve şiddet politikası uygulayarak farklı kesimleri dize getirmeye çalıştı. Türkiye de Kürtler dışında herkesi kendi iktidarı karşısında diz çöktürme konusunda belirli oranda başarı sağladı. Ancak yapılan tüm faşizan uygulamalarına rağmen Kürt Özgürlük hareketi ve onun temsil ettiği Yurtsever Kürt halkı boyun eğmediği gibi mücadelesini büyüterek devam ettirdi.Bu direniş karşısında hükümet/devlet zorunlu olarak demokratik müzakere sürecini kabul etti. Yayınlanan Newroz Özgürlük Manifestosu ile de yeni dönem mücadele çizgisini açıklandı. Bu çizgi demokratik eylem çizgisidir.İktidarın hegemonyasını zayıflatmak ve zayıflattığı alanda Demokratik Modernite yaşamını/ilişkileri inşa etmek temel programı oldu.

Demokratik müzakere sürecini boşa çıkarmak için bir çok kesim farklı argümanlar geliştirdi. Bunun yanı sıra birçok iyi niyetli insanda AKP ye güvenmediği için haklı kaygılarını dile getirdi. Ancak biliyoruz ki AKP ye güvenmemek konusunda haklı olmakla birlikte kendine güvenmemenin sonucu olarak kaygılar korkuya dönüşme riskini barındırmaktadır. Bu sürece başlarken Kürt Özgürlük hareketi ve onunla bütünleşmiş Kürt Halkı kendine, örgütlülüğüne, politik gücüne ve ideolojik çerçevesine güvenmektedir. Durup beklemek, izlemek yerine her gün yeniden yeniden yaşamı örgütleyerek bu süreçten başarılı çıkmaya çalışıyor.

Bu genel çerçeve ışığında Taksim direnişine gelirsek:

  • Kürt halkının geliştirmiş olduğu direniş ve birikim Türkiye halklarında bir güven oluşturmuş, özellikle Büyük Süresiz Dönüşümsüz Açlık Grevi eylemi ile sınırlı da olsa sağlanan birliktelik ile Demokratik Eylem Kültürü geliştirilmiştir.
  • AKP nin otoriter-tekçi iktidarı bir çok kesimde korku,kaygıyla birlikte karşı bir birikim de oluşturmuştur.
  • Gezi parkı eylemi öncelikle Demokratik Moderniteyi birlikte inşa etmemiz gereken ekoloji hareketlerin küçükte olsa bir karşı duruşu ile başlamıştır.
  • Polis saldırısına karşı belli bir direniş olmasına rağmen güç getirmeme durumu yaşanmış, ancak BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in aktif olarak sürece müdahil olması ve kararlı tavrını göstermesi, bu kesimlerde Kürt Halkının gücünü yanında hissetmesi ile kendine güven artmış, bununla birlikte kararlı ve gündemi belirmeye,günü aşan  bir mücadeleye dönüşmüştür.
  • Devletin açık terörü büyük öfkeyi ortaya çıkarmıştır.Bu öfke kontrol edilememiştir. Her kesim kendinden doğru öfkesini bu direnişe katmıştır.Başta da Kürtler olmak üzere.
  • Taksim direnişi güvenlik güçlerini püskürtünce bazı ulusalcı yapılar bundan faydalanmak istemiştir.Eylemin hattını kaydırmaya çalışmıştır.Ancak şu ana kadar başarılı olduğu söylenemez.Halen eylem güçlü bir demokratik zeminde yürümektedir.
  • Tüm bunlarla birlikte ulusal basın eylemin niteliğini farklı göstererek demokrasinin temel gücü olan Kürtleri bu zeminde uzaklaştırmak istemiştir.Bu hem ulusalcıların hem de AKP nin istemidir
  • Çünkü ulusalcılar bu süreci yönetebilmenin koşulu olarak Kürtleri bu zeminde uzaklaştırmakla mümkün olduğunu düşünmektedir.

AKP ise diz çöktüremediği Kürt Özgürlük hareketi ile başlayan Müzakere sürecinde iktidarını güçlü kılmanın yolu olarak Kürtlerin batıdaki emek-demokrasi ve özgürlük  mücadelesini yürüten  kesimlerle  buluşmasını engellemektir.Bunu başarırsa Newroz Özgürlük Manifestosunda ifade edilen yeni bir yaşamı kurmak için alevi-kürt-emekçi-kadın-ermeni-süryani-laz-çerkez-ekoloji-dini kimlikler  vb.lerin buluşması engellemiş olur.Bu durum ile kapitalist modernitenin karşısında  demokratik modernitenin inşası zayıflayacak ve geciktirilecektir.

            Burada  not edilmesi gereken önemli bir nokta Kürtler arasındaki  bazı liberallerde bu sürecin AKP lehine sonuçlanması konusunda boş durmadılar.

Önümüzdeki dönemde ikircikli davranmadan:

Bu gün açığa çıkan zemin  Kürtlerin yıllardır biriktirdiği ve bu gün Türkiye toplumuyla buluştuğu bir mücadele hattı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.En örgütlü ve güçlü şekilde içinde yer alınmalıdır.Ancak başka bir zemine taşıyanlara bu şekilde engel olunabilinir. Çünkü bu güç , birikim ve güven mevcuttur.

Geçmişte Kürdistan’da yaşanan savaşta gerçekleştirilen doğa, insan ve tarihi katliamlara karşı batıda gösterilmesi gereken tepkilerde yaşanan eksiklikleri bugün bir eleştiri konusu yaparak arayı açmak yerine,yapılması gereken  bugün olanın doğru yürümesini sağlamaktır.(zaten geçmişten bugüne bu eleştirilerimizi yaptık.önemli olan ortak mücadele hattı ile özeleştiri verilmesini sağlamaktır)

Kürt direnişçileri zaten sürecin içindeydi(Bu günkü Özgür gündemdeki yazısında  Sait Üçlü bu izlenimlere yer vermektedir),içinde olmaya devam ediyor.

            Sonuç olarak Taksimde başlayan ve tüm Türkiye ye yayılan bu yeni eylem hattı demokratik inşanın da eylem tarzının özelliklerini taşımaktadır.Önemli olan bunu daha örgütlü bir noktaya taşımak ve bir başka gücün kullanımına izin vermemek gerekir.Tamda bu dönemde 4-5 Haziran KESK grevi bunun için önemli bir zemin sunmaktadır. Tüm gücümüzle bu süreci örgütleyip,dönemin görev ve sorumluluğuyla hareket ederek emek hareketinin yeniden kendini doğru bir hatta ve eylem çizgisine ulaştırmasını sağlamak gerekir.

Hepimize kolay gelsin.

03.06.2013



İLİŞKİLİ İÇERİK

ATA SOYER SAĞLIK VE POLİTİKA OKULU OLARAK 2023 YAZ KAMPINI GERÇEKLEŞTİRDİK.

Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu olarak 13.sünü yaptığımız yaz kampını (26 Ağustos-30 ağustos) Kuşadası ...