Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / Korona Günlüğü 5 Ağustos 2020

Korona Günlüğü 5 Ağustos 2020

GÜNDEM

  • Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta bulunan limanda patlayıcı maddelerin bulunduğu depoda dün meydana gelen patlamada en az 100 kişi yaşamını yitirdi, 4 bin kişi de yaralandı. “Felaket Bölgesi” ilan edilen kentte 2 haftalık OHAL ilan edildi. Tüm şehir merkezinde hissedilen patlamada binlerce ev ve işyerinde büyük hasara neden oldu. Patlama bölgesine kilometrelerce uzakta bile bazı evler ve dükkanlar kullanılamaz hale geldi. Lübnan Cumhurbaşkanı Michel Aoun: “Patlamaya, altı yıldır liman bölgesinde yeterli güvenlik önlemi alınmadan tutulan 2 bin 750 ton amonyum nitrat yol açtı” dedi..
  • Tehdit ediliyorum’ dedikten sonra cenazesi gelen Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın babası Ahmet Özçalımlı, oğlunun öldürüldüğünü ve bundan kendisini arayan komutanın sorumlu olduğunu söyledi.
  • CPT, Öcalan ve İmralı’daki diğer tutsaklara yönelik uygulamaların ‘tamamen değiştirilmesi’ gerektiğini kaydetti. CPT ayrıca Türkiye raporlarında işkence, keyfi uygulama ve tacizin endişe verici boyutta olduğu belirtildi.
  • Türkiye’nin, imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden çıkması için geçen mayıs Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rapor sunan Türkiye Düşünce Platformu (TÜDP), gelen tepkiler üzerine “bu konudan çekilme” kararı aldıklarını duyurdu. Yöneticileri arasında Abdurrahman Dilipak’ın da olduğu TÜDP’den yapılan açıklamada Herhangi bir şekilde bu işin parçası olmayacağız çünkü çok yorulduk” denildi.
  • Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal hakkında verdiği karara itiraz etti. “Onları yaşatmakta kararlıyız” diyen avukatlar, herkesi dayanışmaya çağırdı. Mersin’de de adalet nöbeti tutuldu.
  • Muğla’nın Ula ilçesinde üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’i katleden Cemal Metin Avcı’nın ifadesinde “genç kızın kendisini tehdit ettiğini” ileri sürdüğü ancak bunu kanıtlayacak bir delil sunamadığı belirtildi.
  • Ünlü isimlerin, sosyal medya hesaplarından “Koronavirüs’e karşı korur” gibi ifadeler kullanarak tanıttıkları ‘No Attack’ isimli ürün sebebiyle, Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığı tarafından idari para cezası kesildi.
  • AYM, Manisa Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği iş cinayetinde, “denetiminde ihmali olduğu” iddia edilen 12 kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verilmemesini yaşam hakkı ihlali saydı ve yeniden yargılama için karar örneğini Danıştay’a gönderdi.

 MEVCUT DURUM- SALGININ KONTROLÜ- SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya genelinde vaka sayısı 18,7 milyona dayanırken, can kaybı 703 binin üzerine çıktı.
  • Birkaç gündür düşme eğilimine giren yeni vaka sayısı yeniden yükselerek 255 bine dayandı. İspanya ve Filipinler’de ciddi yükselme gözlendi. Son 24 saatte İspanya’da 5 bin 760, Filipinlerde 6 bin 352 kişiye Covid-19 tanısı konuldu.  
  • Resmi istatistiklere göre Türkiye’de son 24 saatte yeni vaka sayısı sıçrama yaparak 1,083 kişi oldu. Toplam vaka sayısı 235 bine dayandı. 18 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta sayısı da arttı, 583 kişi. Pnömonili (zatürre) hasta oranı %8,5 olarak devam ediyor. Fahrettin Koca mesajında, “YENİ HASTA SAYISINDAKİ YÜKSELME CİDDİ. İki gün arasındaki fark, yakın zamanda ilk kez bu kadar belirgin. Bayram ve tatildeki temas ortamının ağır sonuçlara yol açmasını önlemeliyiz. Hepimiz birbirimize karşı sorumluyuz. Tedbirde birliğe ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
  • Başta Sağlık Bakanı Koca olmak üzere, Bilim Kurulu, Cumhurbaşkanı kara kara düşünmeye başlamıştır. Sağlık örgütlerinin, akademisyenlerin, birçok köşe yazarının ve muhalif basının uyarılarına kulak tıkayarak ‘nüfus hareketliliğinde kısıtlama gündeme gelmedi’ sözleri ile pişkin pişkin açıklamalar yapılmıştı. Başta bölge olmak üzere yoğun bakımlarda yer yok, klinikler yeniden pandemi servislerine dönüştürülüyor, hastalar evde takip edilmek zorunda kalındı. Ne yazık ki salgın kontrolünde başarısız olanlar hesap vermek yerine vatandaşı suçlamaya devam ediyor.
  • Sağlık Bakanlığı temmuzun son haftasına ait (27 Temmuz-2 Ağustos) Covid-19 haftalık durum raporunu yayımladı. Rapora göre Türkiye genelinde bir haftalık insidans (görülme sıklığı) 100 bin kişiye 8.1’dir. Görülme sıklığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 19.5, Batı Anadolu Bölgesi’nde 13.1, Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’nde 12.2 ve Orta Anadolu Bölgesi’nde 9.6 ile Türkiye geneline göre daha yüksektir. Mardin 27,2, Şanlıurfa 26,9 ve Erzurum 24,1 ile büyükşehirler arasında en yüksek son 7 gün insidansına sahip olan illerdir. 02/08/2020 itibarıyla hastaneye yatırılan yeni hasta sayısı 126.865’tir. COVID-19 vakalarının %54,2’si hastaneye yatırılmış olup bu hastaların %7,4’ü entübe edilmiştir.
  • Mardin’de vaka sayısı 6 bini geçti, 300’ü sağlık çalışanı. Yurtlar ve hastanelerde yer kalmadığı belirtilirken, aralarında Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile Mardin Tabip Odası’nın bulunduğu Mardin Sağlık Platformu tarafından şu değerlendirme yapıldı: “Rakamlar verilenlerin çok üstünde. Genel toplam 6 bini geçti. Özellikle ilçe ve köylerde yapılan düğün ile taziyeler virüsün yayılma alanına dönüşmüş durumda. Hastanelerde yer bulamayan yurttaşlar yatak yok diye sağlık çalışanları ile tartışmaya başlıyor. İl genelinde bir kriz masası henüz yok ama İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan toplantılara halen çağrılmıyoruz. Yurttaşlar maske takmaya, kalabalık ortamlara girmemeye bile özen göstermiyor. Özellikle bayramda meydana gelen kalabalığın sonuçlarından korkuyoruz. Halk tedbirlere uymalı, gerekirse evden çıkmamalı. Çünkü ağır bir durumda bile hastaların tedavi edilmesi için var olan bir ortam yok.’’
  • İçişleri Bakanlığı 81 il valiliğine “Covid-19 Tedbirleri” konulu ek genelge gönderdi. Evlerinde izolasyona tabi tutulan kişilerin, özellikle ilk 7 gün boyunca izolasyon şartlarına uyup uymadıkları, vali/kaymakam ve kolluk birimlerince her gün takip edilecek, denetlenecek. İllerde vali yardımcısı ve ilçelerde kaymakamlar başkanlığında “Filyasyon Çalışmaları Takip Kurulları” oluşturulacak. Bu kurullarca hasta, yatan hasta, ağır hasta ve izolasyondaki kişi sayısındaki değişimin bire bir takip edilerek her gün saat 16.00’da sağlık, kolluk ve uygun görülen diğer birim temsilcileriyle bir araya gelinecek.
  • Salgınla mücadelede Kırıkkale pilot il oldu: Salgınla mücadelede pilot il olarak belirlenen Kırıkkale’de valilik bünyesinde salgın denetim faaliyetlerinin tek elden eş güdümünü ve yönetimini sağlayan “İl Salgın Denetim Merkezi” oluşturulacak. İhlallere dair her türlü şikayet ve ihbarların yapılabileceği bir çağrı sistemi kurulacak. Denetlenen iş yerleri, şehir içi toplu taşıma araçları, ticari taksiler ve kişilerin isim, adres, zaman, varsa ihlalin mahiyeti ve diğer bilgilerin kaydedileceği merkezi bir veri tabanı oluşturulacak.
  • Ankara Tabip Odası (ATO), pandemi hastanelerinde yoğun bakım ünitelerinin tamamen dolduğunu, şehirdeki diğer hastanelerde de benzer sorunlar yaşandığını belirtti. Ankara Tabip Odası Yeniden açılma (“Normalleşme” ) Süreci Değerlendirme Analizi (Haziran-Temmuz 2020) raporunda, Ankara’da günlük corona virüsü pozitif vaka sayısının bine yaklaştığı ifade edildi. Raporda şu ifadelere yer verildi: “Ankara’da kamu özel işbirliği ile işletilen bir hastanede Covid-19 hastalarının kabul edildiği her biri yoğun bakım ünitesinin hasta kapasitesi normal koşullarda 16 iken bu yoğun bakım ünitelerine de sekizer hasta ilave edilmiş, 16 hasta kapasiteli yoğun bakım ünitelerinde 24 hastaya hizmet verilmeye başlanmıştır.” (https://ato.org.tr/files/documents/0007102001596525989.pdf)
  • Covid-19 vaka sayısının yeniden artması nedeniyle Ankara’da hastanelerde yeni önlemler alındı. Hastanelerde klinik servis yatağı sayısının en az yüzde 50’si, boş yoğun bakım yataklarının ise tamamı Covid-19 hastalarına ayrılacak. Elektif cerrahi (aciliyeti olmayan) vaka alımlarının ikinci bir talimata kadar durdurulacak elektif dahili yatışların ertelenecek… Ankara’da durum vahim!
  • Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, başkentte Covid-19 vaka artışı nedeniyle belediyeye yönelik ziyaretleri sınırlandırma kararı aldıklarını açıkladı. Mansur Yavaş, Başkent’te Covid-19 vaka sayısındaki artış nedeniyle bir genelge yayımladı. Ankara Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bağlı idareler ve iştiraklerde daha önce alınan tedbirlere ek yeni önlemlerin bir an önce hayata geçirilmesini isteyen Yavaş, zorunlu iş görüşmeleri hariç dışarıdan belediyeye yapılan ziyaretlere izin verilmemesini istedi. Sosyal medya hesapları üzerinden vatandaşları ve personeli uyaran Başkan Yavaş, “Bu nedenle belediyemize ziyaretleri sınırlandırdık” dedi.
  • Fabrikalardan Covid-19 haberleri gelemeye devam ediyor. Manisa’daki Vestel fabrikasında vaka sayısının arttığı ve 7 kişinin hayatını kaybettiği öne sürülüyor.
  • Ankara Büyükşehir Belediyesi’nde koronavirüs nedeniyle takibe alanın personel sayısının 144’e yükseldiğini açıkladı.
  • Ankara Tabip Odası’nın (ATO), sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma göre ilde Covid-19 tanısı konulan sağlık çalışanı sayısının 488’e ulaştı. Tabip odasına göre, Covid-19 pozitif tanısı alan sağlık çalışanlarının alanlarına göre dağılımları ise şöyle: Uzman Hekim: 94, Hemşire: 81, Temizlik İşçisi: 68, Asistan: 55, Acil Tıp Teknisyeni: 29, Aile Hekimi: 27, Tıbbi Sekreter: 16, Mutfak Çalışanı: 7, İdari Personel: 6 Eczacı: 6, Diş Hekimi: 4, Güvenlik:4, Röntgen Teknisyeni: 2, Laborant: 2, İşyeri Hekimi: 1, Fizyoterapist: 1, Anestezi Teknisyeni:1, Mutemet:1
  • TTB: Bakanlığın sağlık çalışanlarını korumak için ne yapacağını merak ediyoruz – Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi’nde görev yapan psikiyatri uzmanı Dr. Mustafa Özlü’nün 3 Ağustos’ta ve Diyarbakır’da Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışan Dr. Halil Yücel Kutun’un 4 Ağustos’ta virüs nedeniyle vefatının ardından, Covid-19 nedeniyle ölen hekim sayısının 26’ya, sağlık çalışanı sayısının ise 52’ye ulaştı. TTB’nin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya gönderdiği yazı şu ifadeler yer aldı: ‘’Türkiye’de Covid-19 salgını sürecinde 5. aya girdiğimiz bu dönemde, sağlık çalışanları yaşamlarını kaybetmekte, halen rutin taramaya ulaşamamakta, ayrıca özveriyle sundukları sağlık hizmeti sırasında halen şiddetle karşılaşmaktadırlar. Bu konuya dikkat çekmek üzere daha önce de Bakanlığınıza yazılar yazdık ve sağlık çalışanlarının Covid-19 ile ilgili verilerinin TTB ile paylaşılmasını istedik. Sonbahardan itibaren salgınla ilgili tablonun daha da ağırlaşacağı ortadadır. Bakanlığınızın ağırlaşması beklenen tabloda sağlık çalışanlarını korumak üzere yeni önlemler alıp almadığını, çalışanlarını korumak için neler yaptığını/yapacağını bilmek istiyoruz. Tekrar ediyoruz, sağlık çalışanlarına düzenli PCR tarama testi yapılmalıdır. PCR testi negatif ancak, semptomları pozitif olan sağlık çalışanları çalıştırılmamalıdır. Kişisel koruyucu malzemelerdeki eksiklikler giderilmeli ve sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu malzemeye erişimi kolaylaştırılmalıdır. Covid-19’un meslek hastalığı olarak kabulüne yönelik çalışmalar zaman geçirmeden başlatılmalıdır. Sağlık çalışanlarının maddi kayıp kaygısı olmadan çalışabilmesi için önlemler alınmalıdır.’’
  • Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi, Covid-19 salgınından dolayı Cizire bölgesinde 14 günlük sokağa çıkma yasağı ilan etti. Karara göre; marketler, fırınlar ve eczaneler tedbirler çerçevesinde açık olacak. Su tankerlerine de insani ve acil durum için, gıda ve ilaç kargolarına da kurallara uyulması şartıyla izin verilecek. Kararda ayrıca, çiftçiler ve tarım işçileri için de kolaylık sağlanacağı ifade edildi. Özerk yönetime bağlı elektrik ve su kurumları, sağlık kuruluşları, akaryakıt istasyonları ve basın kuruluşları hariç diğer kurumlar tatile edildi. Sağlık Kurulu’nun verilerine göre Kuzeydoğu Suriye’de şimdiye kadar 30 kişide Covid-19 tespit edildi. Can kaybı ise yaşanmadı.
  • Filipinler’de koronavirüs vakalarının artması üzerine on milyonlarca kişi yeniden evlerine kapandı. Manila ve Luzon Adaları çevresindeki dört vilayette iki hafta boyunca sokağa çıkmak yasaklandı. Ülkedeki katı sokağa çıkma kısıtlamaları uygulamaları Haziran ayında kaldırılmıştı. Hastaneler artan koronavirüs vakaları için gerekli tedavi imkanlarını sağlamakta zorlanıyordu. Vaka sayıları önceki döneme kıyasla beş kat artarak 100 bini geçti. Yeni sokağa çıkma kısıtlamaları kapsamında halk yalnızca zaruri gıda ihtiyaçlarını karşılamak ve egzersiz yapmak için evden çıkabilecek. Toplu taşıma durduruldu ve ülke içinde uçuş seferleri askıya aslındı. Restoranlar da yalnızca paket servisi için açık olacak. Ülkedeki 80 tıp derneği Cumartesi günü Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’ye, virüsün yayılma hızının yavaşlatılması için sokağa çıkma kısıtlamalarını artırması çağrısında bulunmuştu.
  • Alman Tabipler Birliği ülkede ikinci dalganın başladığını ve hastanelerde de ikinci dalga hazırlıklarının yapıldığını açıkladı.
  • Almanya’nın, Covid-19’dan dolayı Türkiye’ye yönelik uyguladığı seyahat uyarısını dört il için kaldırdığı belirtildi. İllerin tümü turizm bölgelerinden: Aydın, Antalya, İzmir ve Muğla. Türkiye’ye seyahat edenlerin Almanya’ya dönmeden önceki son 48 saat içinde PCR testi yaptırmaları gerekiyor.
  • Son iki haftadır vaka sayılarında artış yaşanan Fransa’da Corona virüsü salgınında ikinci dalganın sonbahar veya kış aylarında yaşanmasının “yüksek ihtimal” olduğu açıklandı. Ülkede yetkililer kamusal alanlarda son dönemde önlemleri arttırmıştı. Lille ve Nice gibi şehirlerde kalabalık caddelerde maske takma zorunluluğu getirilmişti. Fransa’da son üç günde 3 bin 376 yeni Corona virüsü vakası bildirildi. Yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören hasta sayılarında da artış yaşandığı belirtiliyor.
  • İtalya’da şu ana kadar kaç kişinin korona virüsüne yakalanmış olduğunun tespit edilebilmesi için yapılan çalışmanın sonuçları açıklandı. İtalyan sağlık yetkilileri tarafından yapılan açıklamaya göre, çalışma kapsamında yaklaşık 65 bin kişiye antikor testi yapıldı. Elde edilen sonuçlardan yapılan projeksiyona göre, şu ana dek İtalya nüfusunun yüzde 2.5’i, bir başka deyişle yaklaşık 1.5 milyon İtalyan korona virüsüne yakalandı. Bu sayı, açıklanan resmi sayının altı katına tekabül ediyor. İtalya’daki toplam can kaybının 35 bin olduğu göz önünde bulundurulduğunda, araştırma sonucunda ulaşılan 1.5 milyonluk vaka sayısı, yüzde 2.3 olan virüsten ölüm oranıyla da uyum gösteriyor.
  • Japonya’da bir teknoloji şirketi, takan kişinin sesini yükselterek sosyal mesafenin korunmasına yardımcı olan ve Japoncadan sekiz dilde çeviri yapabilen mikrofonlu bir yüz maskesi geliştirdi.

SAĞLIK MUHALEFETİ – TOPLUMSAL MÜCADELE

  • Diyarbakır Sağlık Platformu, 29 Temmuz günü Diyarbakır Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenleyerek, “Salgın devam ederken bireysel önlemler yetmez, bir kez daha yetkilileri önlem almaya çağırıyoruz” açıklamasında bulundu.

“…istatistiklerde Güneydoğu Anadolu Bölgesi zirveye oturmuştur. 20-27 Temmuz itibarıyla yeni vaka insidansı (görülme sıklığı) Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yüz binde 16,6 olup Türkiye ortalamasının (yüz binde 8.0) iki katından fazladır. Son günlerde paylaşılan yeni vakaların üçte biri Bölge illerine ait olduğu da izlenmektedir. Bölgede yeni vaka, hastanede yatan hasta, yoğun bakımda yatan hasta sayıları artamaya devam etmektedir. 9 Haziran da en az seviye inen vaka sayısı ilimizde ve bölgemizde logaritmik olarak artmaya devam ediyor. Salgın ile mücadelede başarının yolu bulaşıcılığı-hastalanmayı önlemektir.  İnsanların birbirleriyle temas oranlarını azaltarak virüsün hasta kişiden sağlıklı kişiye bulaşmasına engel olmaktır.  Tüm temaslılara test yaptırmaktır. Oysaki Türkiye genelinde filyasyon genelge ile engellenmiş, iktidarların toplumu yok sayan anlayışı sonucunda sürü bağışıklığı stratejisi benimsenmiştir.  Salgının 7. ayında dünyada epidemiyolojik olarak mümkün olduğunu gösterir veri ya da ülke, bölge örneği görülmediği gibi yola bu niyetle çıkmış ülkeler de çıkmaz sokağa girdikleri için bu yaklaşımı terketmek durumunda kaldıkları sürü bağışıklığı stratejisi bölge illerinde salgının kontrolden çıkmasına yol açmıştır. Böylesi salgınlarda toplumun sürece demokratik katılımı ile birlikte toplum bağışıklığının sağlanması için gerekli çalışmalar yürütülmesi gerekirken ne yazık ki, iktidarların toplumu yok sayan anlayışı sonucunda sürü bağışıklığı yönteminin yaygın bir şekilde kullanılmasının sonuçları ile karşı karşıyayız.”

  • Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, arka arkaya iki hekimin daha COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirmesinin ardından, Sağlık Bakanlığı’na bir kez daha sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu koşullara dikkat çeken bir yazı gönderdi .Kahramanmaraş Necip Fazıl Şehir Hastanesi’nde görev yapmakta olan psikiyatri uzmanı Dr. Mustafa Özlü’nün 3 Ağustos 2020 ve Diyarbakır’da Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olarak çalışan Dr. Halil Yücel Kutun’un 4 Ağustos 2020 tarihinde aramızdan ayrılmasıyla, COVID-19 nedeniyle yitirilen hekim sayısının 26’ya, sağlık çalışanı sayısının ise 52’ye ulaştığına yer verilen yazıda, “Acımız büyük, üzüntümüz tarif edilemez düzeydedir” denildi .Erken “yeniden açılma” ve tüm uyarılara karşın yapılan hatalar nedeniyle salgının ağırlaşarak ilerlediğine dikkat çekilen yazıda, hekim ve sağlık çalışanlarının sağlık, yaşam ve çalışma hakları konusunda ciddi sorunlar yaşandığı vurgulandı. Yazıda “Sonbahardan itibaren salgınla ilgili tablonun daha da ağırlaşacağı ortadadır. Bakanlığınızın ağırlaşması beklenen tabloda sağlık çalışanlarını korumak üzere yeni önlemler alıp almadığını, çalışanlarını korumak için neler yaptığını/yapacağını bilmek istiyoruz” ifadelerine yer verildi. https://ses.org.tr/2020/08/diyarbakir-saglik-platformu-salgin-devam-ederken-bireysel-onlemler-yetmez-bir-kez-daha-yetkilileri-onlem-almaya-cagiriyoruz/
  • Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Sekreteri Bülent Yılmaz: “Salgın sürecinin yönetimine yönelik bir boşluk olduğu anlaşılıyor. Genel anlamıyla salgının iyi yönetilmediğini uzun süredir belirtiyoruz. Kamusal tedbirlerin giderek azaldığı bir yaşamda bilimsel tedbirler de giderek azalıyor. Sağlık Bakanlığı’nın ve bu süreci yürütenlerin ilk başlardaki dikkatli tavrı, meseleyi önemseyen, her gün toplumla paylaşan tutumların terk edildiğini ve salgın yönetiminde zayiatların ve boşluğun giderek arttığı bir dönemi yaşıyoruz. Türkiye’de sağlık sistemi ne yazık ki geniş bir sağlık sorununu çözebilecek olanaklara sahip değil. Özelleştirmeci piyasacı sağlık politikaları bu tür bir pandemide zaafiyet yaratıyor. Cumhurbaşkanlığı çalışanlarına, her türlü sporculara çok sayıda test yapılıyor. Teste ihtiyaç olduğu sorgulanmadan yurt dışına çıkanlara test yapılıyor. Buradan anlaşılan o ki testlerin çoğu rutin ihtiyacı olanlara yapılıyor. Gerçekten sıkıntıda olanlara, risk gruplarına ise yeterince test yapılmadığı anlaşılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın son dönemdeki yaklaşımı semptom göstermezse test yapmamak yönünde. Temaslı olsa bile. Test kimlere yapılacak? Buradan yeni vakalara ulaşmanız mümkün değil. “Turist gelsin kafasıyla bu işten kurtulamazsınız. Eğer gerekli tedbirler alınmazsa gerçekten insanlık açısından tehlikeli bir gidişat. Para odaklı, turizm odaklı politikalar izlenmeye devam ederse insanların sağlığı tehlikeye atmamanız lazım. Hem gelecek insanların hem de buradaki insanların sağlığı açısından bu önemli. Okullar açılmasın diyemeyiz. Yasaklayıcı mantıkla gidemeyiz. Ama önlemler alınmalı, çocukların evden okula gidiş aşamalarından başlayarak, bir öğrenciye dört metrekare prensibi uygulansın. Eğitim saatleri esnetilebilir. Değişik formüller bulunabilir… İnternetten eğitime insanları mecbur etmesinler ama gereksiz dersleri çıkartmak mümkün, eğitim günleri ayrılabilir”
  • TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu Sekreteri Dr. Ercan Yavuz: Dardanel’de üretim durdurulmalıydı. Toplumdan izole etmek doğru bir karar olabilir ama aynı üretim bantlarında toplu bir şekilde üretimin devam etmesi açıklanamaz. Devlet Covid-19 ile mücadelede kendini öncülük etmekten çekerek tüm sorumlulukları bireyin kendisine bırakmıştır. Özellikle işçi sayılarının 600 ila 1000 civarında olduğu fabrikalarda toplu Covid-19 vakalarının mart-nisan-mayıs aylarına göre artış gösterdi. İş yerlerinin önceliği çalışanların sağlığını korumak ve birçok önlemi de beraberinde almak olmalıdır. Üretim sürecini ayakta tutabilmek için çalışanların sağlığını korumak gerekiyor ve işyerleri için önerdiğimiz salgınla mücadeleye destek verilmesi gerekiyor.  Çalışanları evlerine Covid-19’dan korunmuş olarak göndermek, servis ortamını ve ev halkını korumak hem işyerinin hem de işyeri hekiminin önünde birincil görev olarak duruyor. Aynı zamanda üretim bandının ve üretim alanının da steril olması gerekir. Temaslı işçilerin işyerlerinde tutulması ve çalıştırılması kimse için koruma sağlamayacaktır. Halihazırda çok sayıda pozitif vaka oluşmuşken ve işyerlerinde izolasyonun uygulanma ciddiyetinde sorunlar yaşanırken bunlara bağlı olarak da vaka artışları olacaktır. İlgili bakanlıklar önlemlerin uygulanmasını tavsiye etmek yerine uygulanıp uygulanmadığını denetlemeli ve bu önlemlerin mutlak sağlayıcıları olmalıdır.

YENİ YAŞAM İNŞASI

  • Küresel salgın koronavirüs ile reel yaşamlarımızın olağan ritminin aniden bozulduğu, zaman algımızın göreceli değiştiği, kendi yaşamsal mekanlarımızla yüzleşme fırsatı yakaladığımız bir süreçten geçtik. Hayatta kalmak için kendimizi tecrit ettiğimiz, kendi yaşamsal mekanlarımızla yüzleştiğimiz bir süreçte şimdiye kadar tanıdığımız bildiğimiz birçok şey yerinden oynadı. Ezberlerimiz bozuldu. Sanatçılar koronavirüs dönemde arazilerinde neler yaşadılar? Bu sürecin izleri, sanatçıların üretimine nasıl yansıdı? Enigmanın tam orta yerinde nasıl çarpışmalar, karşılaşmalar, yitişler ya da başlangıçlar yaşadılar? Bakışlarını hangi yöne çevirdiler? Neyin izlerini sürdüler? İşte bu soruların yanıtlarını üretimlerinde göreceğiz. Bu sürecin izinde sanatçıları bir araya getiren ‘İzole Arazi’ isimli sergi Beyoğlu’nda eski sarnıç şimdilerde sanatçılara ev sahipliği yapan Gergadan Art Cafe’de sanatseverleri bekliyor.
https://yeniyasamgazetesi1.com/bir-karantina-donemi-sergisi/

JİN

  • İstanbul Sözleşmesi’nin vazgeçilmezleri olduğuna dikkat çeken kadınlar, Yalova, İzmir ve Muğla’da bir araya geldi. İktidara “Yaşam hakkımızı savunmak için, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmayın” diye seslendi. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara karşı alanları terk etmeyen kadınlar, bugün de pek çok ilde çeşitli etkinliklerde bir araya geldi. Kadınlar, sözleşmenin önemine dikkat çekti.
  • AKP iktidarı ve iktidar yanlısı gazetecilerin karşı kampanya yürüttüğü İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme tartışılırken sözleşmenin öngördüğü şiddete karşı tedbirler alınmazken geçtiğimiz ayda da erkek şiddeti devam etti.

Temmuz ayında erkekler 80 kadına şiddet uyguladı. En az 32 kadın öldürüldü. Üç çocukta şiddet cenderesinde öldürüldü. Dokuz kadına ise tecavüz edildi.

Bianet’in hazırladığı ‘Erkek Şiddeti Çetelesi Temmuz 2020’ yayımlandı. Yerel ve ulusal gazeteler, haber siteleri ve ajanslardan derlenen bilgilere göre erkekler, Temmuz’da en az 80 kadına şiddet uyguladı, en az üç çocuğu öldürdü. Aralarında oğlan çocukların da olduğu en az 27 çocuğu istismar eden erkekler, en az 15 kadını taciz etti. Erkekler en az 113 kadını da seks işçiliğine zorladı.

SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK

·        ‘Sol İlahiyat’tan Peder Betto, Brezilya Devlet Başkanı Bolsonaro’yu dünyaya ihbar ediyor: Ölüme terk edildiler… Peder Betto / Çeviri- Özdemir İnce

“Sevgili dostlar, Brezilya’da bir soykırım yapılmaktadır! Bu mektubu 16 Temmuz 2020 tarihinde yazıyorum. Bu yıl şubat ayında ortaya çıkan Covid-19’un yarattığı ölü sayısı 76 bindir. 2 milyondan fazla insan bu salgına yakalanmıştır. 19 Temmuz’da ölü sayısı 80 bini bulacaktır. Siz bu mektubu okurken 100 bine ulaşmış olabilir. Vietnam Savaşı sırasında, yirmi yılda 58 binden fazla Amerikan askerinin yaşamını yitirdiğini anımsarsak ülkemde yaşanan durumun ciddiyeti daha da önem kazanmaktadır.” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sol-ilahiyattan-peder-betto-brezilya-devlet-baskani-bolsonaroyu-dunyaya-ihbar-ediyor-olume-terk-edildiler-1755842

  • Political and institutional perils of Brazil’s COVID-19 Crisis / Brezilya’nın COVID-19 krizinin siyasi ve kurumsal tehlikeleri… Özet Çeviri. /Cansu Köse

Siyaset bilimciler, pandemiyi siyasal liderler tarafından güç ve secilebilirligi artırmalari acısından kullanılabilecek bir durum olarak dusunurler. Brezilya başkanı Jair Bolsonaro, kendi ideolojisinin şekillendirdiği COVID-19 politikalarının olumsuz etkileri nedeniyle bu krizi kendisine yararlı hale getirememiş gözükmekte. Bolsonaro, kendi yetkilerini sınırlayan güçlü bir demokratik kurumsallığın içinde faaliyet göstermektedir. Örneğin, Brezilya Federal Yüksek Mahkemesi, Bolsonaro yönetiminin karşı çıktığı fiziksel mesafeyle ilgili kararları destekler kararlar almaya devam etmektedir.

Başkan Bolsonaro, 2018’de göreve gelmesinden itibaren geleneksel aile değerlerini, Yahudi-Hristiyan ahlakını ve ekonomide güçlenmeyi vurguladı ve otoriter bir liderlik tarzı sergiledi; Brezilya Ulusal Kongresi, Federal Yüksek Mahkeme ve siyasi partiler de dahil olmak üzere demokratik kurumların rolünü, etkinliğini ve meşruiyetini sorguladı. Bolsonaro’nun ekonomik büyüme ve refah  politikalarını önceleyen değişmez ilkeleri COVID-19’a verilen yanıtı da etkiledi. İşsizliğin, COVID-19 un kendisinden daha büyük bir tehlike olduğunu söyledi; okulların ve iş yerlerin kapatılmasının yaratacağı işsizlik ve yiyecek sıkıntısının kaosa neden olabileceğini belirterek ekonomiyi bir an önce açmaya ve kendine destek bulmaya çabaladı. Bu strateji, ekonomiyi gençleştirme, iş dünyası desteğini sürdürme ve her şeyden önce 2022’de yeniden seçilmesini garantileme hedeflerini destekliyor.

Korkutma taktiklerini Bolsonaro’nun desteğini ve gücünü artırmadı; kongre çoğunluğunu sağlamadan, Bolsonaro ve yönetimi merkez sağ partilerin desteğini almak için bazı tavizlerle müzakerelere başlamak zorunda kaldı.

Uzmanların ve valilerin fiziksel mesafeye uyma konusundaki görüş ve önerilerine sürekli karşı çıkan Bolsonaro ve yönetimi, salgının başlarında COVID-19 testini sadece en kötü ve hospitalize olan hastalarla kısıtlamıştı. Fiziksel mesafe konusunda anlaşamadıkları için Nisan ayında Bolsonaro, sağlık bakanı Luız Henrique Mandetta’yı görevinden aldı. Bir sonraki sağlık bakanı hidroksiklorokin kullanımına ilişkin yönetimin baskılarına boyun eğmeyi reddederek Mayıs ortasında istifa etti. Bolsonaro, geçici sağlık bakanı olarak tıbbi bir geçmişi olmayan eski bir ordu generali Eduardo Pazuello’yu atadı.

Bolsonaro ve yönetiminin COVID-19’a verdiği yanıt, Brezilya’da devam eden siyasi gerçekleri ortaya koyuyor. Sağlık Bakanlığı’nı politik hedeflerine koşan ilk lider Bolosonaro değil; önceki başkanlar Fernando H Cardoso, Luiz Inácio “Lula” da Silva, Dilma Rousseff ve Michel Temer de hail olmak üzere, siyasi uzlaşmalar ve koolisyonlar için sağlık bakanlığı atamalarını koz olarak kullandılar. Bu gibi sorunları önlemek için sivil toplumun, seçilen siyasetçilere, Brezilya Sağlık Bakanlığı’na daha fazla özerklik ve teknik uzmanlık katmaları için baskı yapması gerekiyor.

Brezilya, derin sosyal ve ekonomik eşitsizlikler ile karakterize edilen orta gelirli büyük bir ülke, ancak oldukça iyi yapılandırılmış bir sağlık sistemine sahip. Altyapısı eşit olmayan bir şekilde dağılmış ve sağlık harcamalarında devam eden kesintiler olmasına rağmen, halk sağlığı sistemi COVID-19 salgını sırasında çalışmaya devam etmiştir. Bu devamlılığın sağlanmasında etkili olan şey eyalet yönetimlerinin yoğun bakım ünitelerini arttırmak, hastaları sağlık hizmetlerine talebin daha düşük olduğu bölgelere nakletmek ve ek yoğun bakım ünitesinin mevcut olduğu özel sağlık kurumlarına yönlendirmek gibi çabaları olmuştur.

COVID-19 salgınının önümüzdeki aylarda Brezilya’daki insan yaşamını ciddi şekilde etkilemeye devam etmesi bekleniyor. Şimdi demokratik kurumların yılmadan ulusun sağlığını korumak ve siyasi arenada ve COVID-19’a yanıtta etkili bir şekilde liderlik yapamayan bir başkan ve idarenin üstesinden gelmek için toplum ve bilimsel toplulukla birlikte çalışma zamanı. Bolsonaro, yakın zamanda COVID-19 teşhisine rağmen, konuyla ilgil politikalarında herhangi bir sapma olmamıştır. Brezilya’da hala daha fazla test, temas izleme sistemi ve izolasyona ihtiyaç vardır. Eyalet ve belediye hükümetleri, ülke başkanının sorumsuzluğu göz önüne alındığında, yerel nüfusu koruma sorumluluğundan kaçınmamalıdır. https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(20)31681-0/fulltext

  • Prof. Ayşen Uysal: Korona ile tek adamlığa doğru gidiliyor

Korona krizi sadece gündelik hayatımızı değil, ülkelerdeki yönetim biçimlerini de büyük ölçüde değiştirdi, dönüştürdü. Pek çok ülkede kararlar tek merkezden alınmaya başlandı. Vatandaşlar, aslında bir olağanüstü hal önlemi olan sokağa çıkma yasağını bile kendileri ister oldular.Toplumsal muhalefet salgın nedeniyle neredeyse kaybolma tehlikesi yaşıyor. Durum böyle devam ederse, Korona krizi devletleri daha otoriter hale mi getirecek?

“Tek adamlar tarafından kararların alındığı bir süreç yaşıyoruz”, diyor Siyaset Bilimci Ayşen Uysal. 

https://t24.com.tr/video/prof-aysen-uysal-korona-ile-tek-adamliga-dogru-gidiliyor,31067

GÖRÜŞLER

  • …”Hükümet ve Sağlık Bakanlığı tarafından yaratılan başarı algısı ve bunun yarattığı rehavet, 1 Haziran sonrası kamusal önlemlerin tümünün bırakılmış olması, illere ve Bölge’ye özel önlemlerin düşünülmemesi, dahası okulların açılacak olması, influenza sezonunun başlayacak olması, sağlık çalışanlarının yorgunluğu gibi faktörlerin salgının kontrolden çıkacağını, hasta sayısının daha da artacağını düşündürüyor. Salgın yönetiminde ciddi sorunlar devam ediyor Salgın kontrolünde esas olan bulaşın kesilmesi, birinci basamak tarafından yapılacak filyasyon çalışması ile temaslıların bulunması ve izolasyon önlemlerinin alınması, başta temaslılar olmak üzere riskli gruplara test yapılarak şüpheli vakaların erken saptanması, sağlık emekçileri ve toplum ile birlikte yöreye özgün alınacak önlemlerin belirlenmesi ve bunların yaşama geçirilmesi için olanakların güçlendirilmesi, salgının boyutunun şeffaf olarak toplum ile paylaşılması, toplumun örgütlü tüm güçleri ile birlikte salgının kontrol altına alınması, yerel yönetimlerin çalışmalara aktif katkı vermesi vb. bir çok salgın kontrolüne yönelik çalışma konusunda ne yazık ki yol alınamamıştır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Bölge illerinde de salgın yönetimi halk sağlığı yaklaşımlarından uzak, anti demokratik şekilde yürütülmektedir. Bölgede yürütülen sağlık hizmetlerinin yetersizliği, sağlık emek gücündeki yetersizlikler, istikrarsızlık, ayrımcılık gibi sorunların içerisinde salgınla mücadele edilmeye çalışılıyor. Salgın kontrolünde önemli bir yere sahip olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin yapboz tahtasına dönüştürülerek işlevsizleştirilmesi, halk sağlığı yöneticilerinin liyakata göre değil itaate göre görevlendirilmesi, KHK’lerle binlerce deneyimli sağlık emekçisinin ihraç edilmesi, atama bekleyen sağlık emekçilerinin güvenlik soruşturmasına takılması vb. sorunlar hem sağlık emekçilerine hem de halka bulaşın artmasına ve hatta kontrolden çıkmasına neden olmuştur. Bölge illerinde önemli bir sorunda test yaptırma konusunda yaşanıyor. Türkiye genelinde genelge ile test yapılmasında ciddi sınırlamalar getirilmiştir. Bölgeye yerleşen ve artan vaka artışına rağmen bu sınırlamalarda hiçbir esneme yapılmamıştır. Dahası günlük testlerin büyük kısmı salgın kontrolü ile ilgisiz, yandaş kişi-kurum ve şirketlere yapılmakta temaslılar ve şüpheli vakalara test yapılamamaktadır. Bu durum tanı koyulamayan birçok Covid-19 hastasının kentin içinde hiçbir önlem almadan dolaşmasına ve hastalığa daha da yayılmasına neden olmaktadır.  Sadece bunlar değil tabi ki; sağlık emekçilerine test uygulanmayarak bulaşın gizlenmesi, Covid-19 pozitif çıkan sağlık emekçilerinin karantina sürecinin uygulanmaması, filyasyon çalışmalarının uygulanmıyor denecek kadar az olması, iş yeri ve il düzeyinde kurulan pandemi kurullarına çalışanların ve örgütlü kesimlerin temsilcilerinin dahil edilmemesi salgınla mücadeledeki samimiyeti gözler önüne sermektedir. Salgın yönetiminde sürü bağışıklığı stratejisi benimsenmiştir, sürü bağışıklığı Bölge illerinde salgının kontrolden çıkmasına yol açmıştır Böylesi salgınlarda toplumun sürece demokratik katılımı ile birlikte toplum bağışıklığının sağlanması için gerekli çalışmalar yürütülmesi gerekirken ne yazık ki, iktidarların toplumu yok sayan anlayışı sonucunda sürü bağışıklığı yönteminin yaygın bir şekilde kullanılmasının sonuçları ile karşı karşıyayız. Ülkemizde geçmişten bugüne süregelen antidemokratik yönetim anlayışı, son yıllarda süreklileşen OHAL rejimi ile salgın sürecini kontrollü sürü bağışıklığı yönetimi ile yönetmeye çalıştı.”

EKLER

  • Devrim hakkı…. Mumia Abu Jamal / Çeviri

….Fransız Devrimi’nin destekçisi olan Jean Nicolas Démeunier’e 24 Ocak 1786’da yazdığı bir mektupta, “İnsan ne kadar harika, ne kadar anlaşılmaz bir makine! Kendi özgürlüğünü savunmaya gelince sıkıntı, kıtlık, kırbaç, esaret ve hatta ölüme dayanmaya hazır olan adam, hemen bir saat içinde ondan daha fazla sefalet içinde olan adamına kölelik uygular. Hatta kendisinin birilerine karşı isyanını yükselttiği zamanda bile…” der. https://www.evrensel.net/yazi/86873/devrim-hakki

  • Dünden bugüne… Zeki Gül

“Kolera hastalığına dair bir başka yaşanmışlık yetmişli yılların sonlarında yaşanır. Göreve yeni başlamış bir hekim Hakkari’de kolera saptar ve Sağlık Bakanlığı’na yazılı bildirimde bulunur. Üzerinden bir gün geçmeden kendisini Ankara’da 3 aylık eğitimde bulur. Hükümet eyleyenlere göre Hakkari’de kolera yoktur, hekim bilgisizdir ve eğitilmelidir. Hatırlamakta yarar var, kolera uluslararası bildirimi zorunlu bir hastalık olup o bölge veya ülkeye seyahatler kısıtlanır. Sanırım anladınız; o dönemin bugüne bakiye dili ile hekim kolera tanısını kayıtlara düşerek “vatanın bölünmez bütünlüğüne, uluslararası saygınlığına kastetmiştir”. Oysa bu anektodu Ege Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji dersinde anlatan Prof. Dr. Hakkı Bilgehan hocamızın belirttiği üzere ülkede o tarihte kolera vardır.”

https://www.evrensel.net/yazi/86880/dunden-bugune

  • Bir virüsle başladı her şey… Nejat Uğraş

“‘Hayır! sunduklarınızın bir çoğuna ihtiyacımız yok, ihtiyaçlarımızı kendimiz üretebiliriz’ diyebileceğimizi, bu küçücük virüs bize gösterdi. Ozon tabakasındaki iyileşme, Venedik kanallarına balık gelmesine, beton korunaklarımızdan telaşsız kuş sesleri dinlediğimiz mevzularına hiç girmeyeceğim. Her gün sosyal medyaya düşen dayanışma örneklerini ise yaratıcılık atraksiyonları olarak değerlendirmek gerekir. Özne tartışması yani “tamam devrimi yapıp yeni toplumu kim kuracak” sorusunun cevabının da böyle çok da zor olmadığı, anlaşıldı sanırım. Proletarya, prekarya, kadınlar, multitud (çokluk), sınıflar ittifakı vesaire. Elbette bunlar yararlı tartışma ve kavramlardır. Ancak Bartleby’in cümlesini tüketimde kullanabilen ve herkesi, ihtiyacı olsun, olmasın satın alma ayinlerini vaaz edenlere “yapmamayı tercih ediyorum” diyerek tersine bükecek herkes özneyi oluşturur. Yani ücret karşılığı emir almak zorunda olanlar. O da eski durağa varır. Emekçiler sağcı, faşist eğilimli otariter lider/yönetimlerin Corona süreci karşısındaki lakayt ve sorumsuz duruşlarını da ilgiye mazhar buldular.” https://gazetekarinca.com/2020/08/bir-virusle-basladi-her-sey/



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...