Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 29 AĞUSTOS 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 29 AĞUSTOS 2020

GÜNDEM

  • Halkın Hukuk Bürosu, Timtik’in cenazesinin aileye teslim edilmeden polis müdahalesi ile ATK’den çıkarıldığını ve Gazi Cemevi’ne götürüldüğünü duyurdu. İstanbul Barosu önünde ve Gazi Cemevi’nde Timtik için tören düzenlendi. Törenin ardından mezarlığa gitmek isteyen kitleye polis saldırdı bir avukat gözaltına alındı
  • İngiliz sokak sanatçısı Banksy’nin finansmanını sağladığı bir gemi, Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya geçmeye çalışan göçmenlere yardım için Akdeniz’e açıldı. Banksy eserlerinin satışından elde ettiği gelirin bir kısmını, eski bir Fransız donanma gemisinin satın alınarak göçmenleri kurtarma operasyonunda kullanılması için bağışladı. Louise Michel gemisi için açılan internet sitesinde verilen bilgiye göre gemi perşembe günü 89 kişiyi kurtardı.
  • Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde ağır çalışma şartları dayatılan iki aile hekimi asistanı istifa dilekçesi verdi. Pazartesi gününe kadar sorunun çözülmemesi durumunda 34 aile hekimi asistanının daha istifa edeceği belirtildi.
  • Erzincan’da mısır tezgahına el konulmak istendiği için kendisini yakan Yavuz Polat hayatını kaybetti.
  • Cudi Dağı’nın eteklerinde bulunan Şırnak merkeze bağlı Cifane (Cevizdüzü), Gûndik Remo (Anılmış) ve Nêvava (Üçkiraz) gibi aylarca korucular tarafından ağaç kıyımının yapıldığı köylerin çevresinde dün gece başlayan orman yangını, ikinci gününde yayılarak sürüyor. Uludere ilçesine bağlı Sêgirk (Şenoba) Beldesi’nin kırsalında bulunan Hirimiya Dağı’nda (Meşe Dağı) başlayan ve sabah saatlerinde kendiliğinden sönen yangın, gün içinde rüzgarın etkisiyle yeniden alevlendi. Müdahale edilmeyen yangın Besta Bêlijnê kırsalına doğru yayılıyor.
  • Diyarbakır’ın Hani ilçesinde tarihi Gabon Köprüsü, ‘yol genişletme çalışması’ sırasında Karayolları ekipleri tarafından iş makinası ile yıkıldı.
  • Uzmanların sonbahar mevsimine dair endişesi artıyor. Eğer yeterli tedbir alınmazsa bir kişinin hastalığı 2-3 kişiye bulaştırabilecek kadar yayılması bekleniyor.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 25 milyona yaklaştı, can kaybı ise 840 bini geçti.

 

  • Toplam vaka sayısı ABD’de 6 milyonu geçerken, Brezilya’da 4 milyon, Hindistan’da 3.5 milyon ve Rusya’da 1 milyon sınırına dayandı.

 

  • Yeni vaka sayısında tırmanış devam ediyor. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 285 bine yaklaştı. Günde binin üzerinde yeni vaka bildirimi yapan ülke sayısı 31’e yükseldi. Günlük vaka sayısı ABD, Latin Amerika, Güney ve Güneydoğu Asya, Ortadoğu, Avrupa ve Afrika ülkelerinde artış egiliminde. Hindistan’da yeni vaka sayısı 76.7 bini, Arjantin’de 11.8 bini geçti. ABD (49.6 bin), Brezilya (48.1 bin), Kolombiya (8.5 bin), Peru (8 bin) ve Fransa (7.4 bin) yeni vaka bildiriminin en yüksek olduğu ülkeler arasında… Yakın komşumuz Irak’ta günlük vaka sayısı tırmanmaya devam ederek 4 bin 117’ye yükseldi.

 

  • Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınında ‘ikinci dalga’ tartışmaları yaşanırken Portekiz, İspanya, Fransa, İngiltere ve İtalya’daki günlük koronavirüs verileri dikkat çekici biçimde arttı. Portekiz’de 10 Haziran’dan bu yana en yüksek günlük artış görüldü, İspanya’da bir günde 9 bin 779 yeni vaka tespit edildi. İngiltere’de ise son 77 günün en yüksek vaka sayısına ulaşıldı, İtalya’da açıklanan günlük verilere göre günlük vaka sayısı, mayıs ayı başından beri görülen en yüksek seviye oldu. Benzer bir artış Fransa’da da gerçekleşti. Ülkede son 24 saatte 7 bin 379 vaka tespit edildi. Bu sayı, mart ayından bu yana kaydedilen günlük en yüksek vaka sayısı oldu.

 

  • Dünya genelinde aktif hasta sayısı da artış göstererek 6.8 milyona yaklaştı. Aktif hastaların %1’inin (61 bin hasta) durumu ağır seyrediyor.

 

  • Türkiye’de salgının faturası ağırlaştı. Son 24 saatte Türkiye’de yeni vaka sayısı 1,517 kişi oldu. Covid-19 nedeniyle 36 kişi hayatını kaybetti. Aktif hasta sayısı 17 bin 461 kişiye ve ağır hasta sayısı 896 kişiye yükseldi. Test sayısı 108 bine yaklaştı.

 

  • CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel: “Sağlık bakanı, gerçek verileri açıklamayarak adeta sansür bakanı oldu. Türkiye’de gerçek günlük vaka sayısı 12 bin civarında. Açıklanan yanlış veriler nedeniyle vatandaş da önlem almadan günlük hayatını yaşıyor. Ordu’nun nüfusu Türkiye nüfusunun yüzde 1’ine denk gelmektedir. Bu durumda günlük vefat sayısı Türkiye’de 400’den az değil” dedi.

 

  • Zonguldak Kilimli İlçesine bağlı Kurtköy’de faaliyet gösteren özel bir maden ocağında çalışan 3 kişi Coronavirus’e yakalandı. Testleri pozitif çıkan madencilerin temas halinde bulunduğu 25 kişi ise gözlem altına alındı. Test sonucunun pozitif çıkmasının ardından üretim durduruldu.

 

  • TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman: “Son 3 günde 4 meslektaşımız hayatını kaybetti, son 3 günde 3 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. Dolayısıyla bizim tespit edebildiğimiz Ağustos ayından itibaren toplam 32 hekim, 66 sağlık çalışanı yaşamını yitirdi. Şimdi bugüne kadar birçok öneri ve uyarı yapıldı bunlar dikkate alınıp gerekli düzenlemelerin yapılmasını istedik. Fakat ülkemizdeki yaşamını yitiren sağlık çalışanı oranı dünya ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Bildiğiniz gibi sağlık bakanlığı 29 Nisan da o da bir kere sağlık çalışanlarının sayılarını vermişti.”

 

  • Malatya Tabip Odası Başkanı Dr. Erol Karaaslan, “İstanbul’dan çok ciddi sayıda ziyaret için gelenler var. Kayısının hasat dönemi tam da bu döneme denk geldi. Dönüşlerle birlikte Malatya’dan virüs İstanbul’a kargo gibi taşınacak. Bizden gidenler 14 gün evden dışarı çıkmasın” dedi.

 

  • Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde bulunan Pandemi Hastanesi’nde çalışan aile hekimleri asistanları, Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Recep Dursun’un Gazete Duvar’daki açıklamaları nedeniyle istifa etmeye başladı. Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde iki aile hekimi asistanı istifa dilekçesini bölüm başkanlığına verdi. Pazartesi gününe kadar sorunun çözülmemesi durumunda 34 aile hekimi asistanının daha istifa edeceği belirtildi. Dursun’un Gazete Duvar’daki açıklamalarına tepki gösteren aile hekimleri asistanları yeni bir açıklama yaptı. “Tüm meslektaşlarımıza ve Kamuoyuna ‘Çalışmıyor ve evde yatıyorlar’ algısı yapılanları anlatmaya başlamamızın çağrısıdır: … Tüm bölümlerde rotasyonda olan asistanlarımız normal eğitim şartlarında tek klinik nöbeti tutarken asistan eksikliği mazeret edilerek tüm itirazlarımıza rağmen aynı gün 4 klinikte nöbet tutmaya zorlanmıştır. Ancak bunlar dile getirilmeyip kendi meslektaşına söylenmesi en etik dışı olan, ‘arkadaşları çalışırken ve hastalanırken evde yatağında yatması vicdanlarına sığar mı’ tarzında hiçbir insana yakışmayan açıklamaları üniversitemiz yönetiminden birisi tarafından yapılması hepimiz adına talihsizliktir. Bu kadar zamandır Covid salgınında ve diğer tüm klinik rotasyonlarında emek veren meslektaşını kamuoyunda ‘savaştan kaçan hain’ ve ‘ayağına sıkan acemi asker’ tarzında benzetmelerle nitelendirmesi hangi vicdana ve etiğe sığar? ….1 gün nöbet tutup 29 gün yattığımız, artık 5 gün nöbet tutup 25 gün yatacağımızı söyleyerek yine çok tuhaf algı yönetimleri yapmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi esnek mesai döneminde tüm bölümler esnek mesai yapmıştır ve ancak biz hem Covid’de görev yapıp hem de rotasyonlarımızda çalıştık. Rotasyonlarda eğitim alan ve ayda 7 nöbet tutmaya devam eden asistan arkadaşlarımız bile Covid poliklinik ve servislerde olan görevlerini aksatmamışlardır. 5 gün nöbet tutup 25 gün yatacağımızın söylendiği servis Covid servisidir. Ciddi bir viral yük vardır ve biz bu nöbetleri tutarken ve sonrasında ailemiz ile aynı evde kalamamaktayız.

 

  • HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy; Türkiye’de R0 ve Re değerlerinin Sağlık Bakanı tarafından salgına ilişkin basın toplantılarında açıklanmadığını belirtti. Ersoy; bu değerlerin belirlenmesinin salgınla mücadele sürecini yönetmek için önemli veriler olduğunu ve kamuoyu ile paylaşılması toplum sağlığı açısından önemli bir noktada olduğunu ifade etti.

 

  • Üniversite sınavı öncesi hazırlık kampları, öğretmenlerin program hazırlaması vb. nedenleri ile açılan okullarda Covid-19 pozitifligi ve ardından karantina haberleri ülke gündemine oturdu. Bir örnek Trabzon’da yaşandı. Trabzon’da bulunan Yomra Fen Lisesi’nde ve Kaşüstü ÇPL’deki öğretmenlerde COVID-19 tespit edildi. Fen Lisesi’ndeki yatılı öğrenciler evlerine gönderildi.

 

  • Eğitim Sen tarafından yapılan son açıklamaya göre, bugün 96 okulda daha virüs tespit edilmesiyle, koronavirüs vakasına rastlanan okul sayısı 176’ya ulaştı. “Geride bıraktığımız hafta 21 Eylül’de okulların açılması için hangi önlemlerin alınması gerektiği ve eğer önlemler alınmazsa sonuçlarının ne kadar olumsuz olabileceğini gözlemleme olanağı verdi” ifadelerine yer verilen açıklamada, “Pek çok ilden ve ilçeden Covid-19 tanısı konulan veya şüphesi bulunan eğitim emekçilerine ait bilgiler merkezimize gelmeye devam etmektedir. Yayınlanan okul isimleri pazartesinden bu yana okulda bulunan arkadaşlarımızdan tanı konulan veya temaslı çalışanların bulunduğu okullardır” denildi.

 

  • Koronavirüs salgınının mart ayında Türkiye’de de görülmesi ardından günlük bir ihtiyaç halini alan dezenfektanlar hemen herkesin yanında bulunuyor. Ancak dezenfektanların güvenilirliğine ilişkin sorunlar devam ediyor. Piyasada satılan dezenfektanlar arasında rastgele seçilen 10’u incelendi, 5’inin içeriğinde alkole rastlanmadı.

 

  • Halk sağlığı uzmanı Nuriye Ortaylı: “Sağlık çalışanları salgın durdurma, düğüncüler takı peşinde” başlıklı yazısında “Değişik illerde sahadaki sağlık çalışanları kendi bölgelerinde, yeni tanı konulan hasta sayılarının nisan ayında bile görülenin çok üstünde, öyle yüzde yirmi-otuz falan değil, defalarca üstünde olduğunu söylüyor. …Sağlık çalışanları ‘tahammüllerinin sınırına’ geldi. Olağanüstü bir gayretle ve fedakârlıkla ilk salgın dalgasının önünde set oldular, ama yoruldular, üstelik virüsün ilk hedefleri arasındalar. … Yeni tedbirler esas olarak iki gruba ayrılıyor. Birincisi 65 yaş üstüne (yine onlar, evet) çarşı, pazar, toplu taşımayı yasaklamak. Oysa bu talihsiz insanların çoğu bir türlü kontrol altına alınamayan salgın nedeniyle, aylardır evinden çıkamıyor ve bir kısmı sokakta yürümeyi bile unuttu. Bu herhalde inatçı azınlık için geçerli olacak. İkincisi düğünleri bir saatlik süreyle ve takı merasimiyle sınırlamak. Bir saatlik sürenin nasıl seçildiği ve takı merasiminin nasıl güvenli aktivite olarak belirlendiği benim için bir muamma. Bulaşmayla ilgili yapılan çalışmalar, on beş dakikalık yakın temasın bulaşma için yeterli olduğunu söylüyor. O zaman bu bir saat bununla alâkalı değil? Yemek ikramı yasak, doğru. Gıdanın kendisi değil ama çatal, bıçak, tabak, masa yüzeyleri virüsün alınabileceği noktalar. Üstelik yemek ikramı bir arada bulunmayı uzatır. Ama takı merasimi serbest. Benim bildiğim takı merasimi, damadın, gelinin giysisine altın, para takmak, ya da gelinin eline bilezik geçirmek vb. eylemler gerektiriyor. O niye serbest? Anlaşılan o ki düğün, nikah merasimleri, takı takmak, mesela okulları açmaktan daha hayati bir mesele toplumumuz için ve yöneticilerimizin gözünde. Birçok ülkenin yaptığı gibi bu törenlere katılan insan sayısını on-on beş kişi ile sınırlamak ve sosyal mesafeye uyulmasını önermek bizim kültürümüze uygun bulunmamış. Onun yerine Alla Turca yeni bir çözüm bulunmuş.’’

 

  • Oxford Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü çalışmada, iki metrelik sosyal mesafe kuralının ‘modası geçmiş bilime dayandığı’ ifade edildi. Bilim insanları, korona virüsü taşıyan damlacıkların sekiz metreye kadar yayılabildiğini aktardı. Nicholas Jones ve ekip arkadaşları, korona virüsü taşıyan damlacıkların yayılma mesafesinin havalandırma seviyesi ve maske kullanımına bağlı olarak değişiklik gösterdiğini söylerken bu mesafenin 7-8 metreye kadar çıkabileceği dile getirildi. British Medical Journal’da yayınlanan araştırmada, korona virüsüyle mücadele kapsamında alınan sosyal mesafe tedbirlerinin ‘çok basit olduğu’ belirtildi. Özellikle, gece kulübü ve barlar gibi yüksek riski ortamlarda iki metre sosyal mesafe kuralının sekiz metreye çıkartılması gerektiği ve düşük riskli ortamlarda bu tedbirlerin gevşetilebileceği ifade edildi.

 

  • Güney Kore Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi’nden (KCDC) yapılan açıklamaya göre, ülkede son 24 saatte 12’si yurt dışı kaynaklı 371 Covid-19 vakası tespit edildi. Yurt içi kaynaklı 371 yeni vakadan 284’ü başkent Seul’de görüldü. Paju kentinde, bu ay içerisinde Strabucks şubesine giden enfeksiyonlu bir bir kişinin, en az 56 kişiye korona virüsü bulaştırdığı belirtildi. Yetkililer, klimanın yanında oturan ve iki saat boyunca kafede kalan kişinin esintiyle beraber virüsü yaymış olabileceğini aktardı. Çoğu müşterinin maske kullanmadığı ve havalandırma sisteminin düzgün çalışmadığı belirtildi. Starbucks’ta çalışan dört görevlinin enfekte olmadığı kaydedilirken, uzmanlar vardiya sırasında maske taktıkları için korunduklarını aktardı. KCDC direktörü Jeong Eun-kyeong, “Ziyaretçilerin çoğu maske takmıyordu ve nemli hava nedeniyle klimalar çalışıyor olsa da mağazadan düzgün bir havalandırma sisteminin olmadığı görüldü” ifadelerini kullandı. Son dönemdeki yurt içi kaynaklı yeni vakaların büyük bölümünün kaynağının Seul’deki Sarang Jeil Kilisesi cemaati olduğu, kiliseyle irtibatlı vaka sayısının 978’e yükseldiği ifade edildi.

 

  • Güney Kore’de binlerce doktor grevde. Ülkede 16 bin stajyer ve uzman doktor 21 Ağustos’tan beri grevde bulunuyor. Hükümet doktor sayısında artışa gitmek isterken doktorlar ise bu bütçenin sistemle ilgili konulara ve stajyer maaşlarında iyileştirme yapmak için kullanılması gerektiğini savunuyor. Güney Kore Sağlık Bakanlığı doktorlara gönderdiği işe dönüş emrini tüm ülke çapında genişletirken, görevine geri dönmeyen 10 doktor hakkında şikayette bulundu. Vaka sayısındaki artışın ardından Sağlık Bakanı Park Neung-hoo “Ülke çapındaki salgın nedeniyle hayatları korumak ve vatandaşların güvenliğini sağlamak adına hükümet grevdeki doktorlara işinin başına dönme emri vermek zorunda” dedi.

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Halkların Demokratik Partisi (HDP) ‘Demokratik Mücadele Programı’ kapsamında 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “İnsan zinciri” etkinliği gerçekleştirecek.

 

  • Batman’da da bir grup genç #MusaOrhanTutuklansın sloganıyla yürüyüş düzenledi. Çevre Yolu’na çıkan gençler, “Musa Orhan tutuklansın” ve “Direne direne kazanacağız” sloganları attı. Yoldan geçen araç şoförleri de korna çalarak gençlere destek verdi.

 

  • Malatya Tabip Odası Başkanı Dr. Erol Karaaslan, “İstanbul’dan çok ciddi sayıda ziyaret için gelenler var. Kayısının hasat dönemi tam da bu döneme denk geldi. Dönüşlerle birlikte Malatya’dan virüs İstanbul’a kargo gibi taşınacak. Bizden gidenler 14 gün evden dışarı çıkmasın” dedi.

 

  • COVID-19 salgının giderek ağırlaşması ve kayıpların artması üzerine Türk Tabipleri Birliği-Uzmanlık Dernekleri Eşgüdüm Kurulu (TTB-UDEK) ve Uzmanlık Dernekleri ortak bir bildirge yayımladı. Bildirgede “Salgın Ağırlaşıyor, Tükeniyoruz! Sağlık Çalışanlarının Sağlığı Toplumun Sağlığının Garantisidir.” başlıklı bildirgede, “Salgınla mücadelede sağlık sistemimizin bu yükü kaldıramaz hale gelmeye başladığını görüyor ve sağlık çalışanlarının tükenmesinden kaygı duyuyoruz.” denildi.

 

  • Covid-19 vaka ve ölümleriyle ilgili gerçek verilerin açıklanmamasının toplumda rehavete yol açtığını uyarısı yapan Diyarbakır Tabip Odası, acil önlem çağrısında bulundu.

YENİ YAŞAM İNŞASI  

  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kadıköy Belediyesi ile İstanbul’daki tüketici kooperatiflerinin ortaklaşması ile ortaya çıkan bu proje üreticilerin dahil olmasıyla hayata geçirildi. Pazarda yer alan bireysel üreticilerin büyük çoğunluğu kooperatifleşmemiş olsa da bunlar, İstanbul’daki tüketici kooperatiflerinin ilişkide olduğu kimseler. Bu üreticilerin özelliği doğal yollardan ürün yetiştirmeleri…

 

  • Türkiye’de Suriye sınırına yakın bölgelerde ve Iğdır’da bulunan uzun kulaklı çöl kirpisi (Hemiechinus auritus) Diyarbakır’da fotoğraflandı.

JİN

  • İslamcı erkek aklının hedefi kadın kazanımı

AKP içerisinde İstanbul Sözleşmesi ve kadın hakları savunuculuğu yapan kadınların içinde bulundukları siyasal organizasyondan bağımsız bir biçimde en radikal hali ile, parti organlarına tam anlamı ve en kaba ifadesiyle kök söktürmeleri gerekmektedir. Musa Orhan’ı tutuklatmayan bir İstanbul Sözleşmesi savunuculuğu meşruiyetini yitirmiştir. Aksi halde İstanbul Sözleşmesi savunuculuğu kadın meselesi üzerinden rant avcılığının ötesine geçemez. Asıl erdem mağdurun kimliğine, mağdur edenin apoletine bakmaksızın Fırat’ın öte yakasındakinin hakkını savunabilmektir. Hz. Peygamber döneminde kız çocuklarını diri diri gömen anlayış bugün hala varlığını sürdürmektedir. Pek çok kadın ayrılmak istediği ya da ayrıldığı eşi, sevgilisi ya da yakınları tarafından sokak ortasında şiddete maruz kalıyor ya da öldürülüyorsa; kendisini “kadının sahibi bilen, öldürme hakkı gören” erkek, kadını yok sayan iktidarların ve yasal uygulamaların ürünüdür. Kadına yönelik her türlü şiddetin politik oluşu siyasal iktidarların kadın meselesindeki hastalıklı zihniyetinin sonucudur. Bu nedenle bilhassa yasal uygulamalardaki problemler, kolluk güçlerinin kadınlara yaklaşımları, topyekün gelenek, kültür, din, eğitim, siyaset gibi pek çok alanın eril zihniyetle inşa edilmesi şiddet ve cinayetleri arttırmaktadır. http://yeniyasamgazetesi1.com/islamci-erkek-aklinin-hedefi-kadin-kazanimi/

  • İpek Er’e tecavüz ederek ölümüne sebep uzman çavuşun tahliye edilmesine tepki gösteren kadınların eyleminde konuşan HDP’li Koçyiğit, ‘Adalet sadece AKP’nin amblemindeki harflerden ibarettir’ dedi.

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

  • Korona günlerinde mahpus olmak

Dışarıda yaşamın zorluklarını biliyoruz ama unutmayın ki, zindanlar toplumun vicdanıdır. Zindanların unutulması, toplumsal vicdanın yaralanmasıdır. O yüzden zindanlarda yükselen çığlığın duyulması ve zindanların sahiplenilmesi elzemdir. Her musibetten “Allah’ın lütfu” diyerek çıkar devşirmeye çalışanların var olduğu bir ülkede toplum kendine dayatılan köleliğe karış çıkmalı ve zindanlara ses olmalıdır. Zindanlarda yaşam hep zor olmuştur. Ama emin olun ki Korona günlerinde mahpus olmak yeni zorluklara ve ağır tecride yol açtı. Mahpusların bu zorlukları aşması ise ancak demokratik kamuoyunun güçlü sahiplenmesi ile mümkün olur. https://yeniyasamgazetesi1.com/korona-gunlerinde-mahpus-olmak/

GÖRÜŞLER

  • Son donemlerde savasin bir parcasi haline getirilen orman yanginlari daglarda buyuyerek devam ediyor. Ozellikle Cudi, Gabar daglari ve Lice kirsalinda yeni orman yanginlari ile tümden ormanlar ve icerisinde yasam süren tüm canlilar yok olmaya devam ediyor. Uzun suredir daglarda hakimiyet kurmaya calisan AKP-MHP devleti önce girebildigi tüm alanlarda ağaç kesimleri yaparak kalekollara yol yapmistir. Kalekollarin guvenligini saglamak icin ise hakimiyet kuramadigi alanlarda orman yanginlari cikartmaktadir. Kürdistan daglarina, ormanlarina ve tarihi mekanlarina tahammül edemeyen faşist iktidar saldirgan tutumunu devam ettiriyor. Daha öncede Cudi dagindaki zengin enerji kaynaklarina ulasmak icin sermaye devlet is birligi ile Cudi daği tam bir şantiye alanina çevrilmis olup yüz yillik tarihi ağaclar, tarihi köyler yok edilmişti. 2011 yılında ihalesi tamanlanan termik santral halkın yoğun tepkisi ve eylemselligi ile engellenmiş ve yapımı durdurulmustu. Ozellikle yasak sureçlerinden sonra toplum üzerindeki baskı ile toplumsal refleksleri gerileten iktidar tekrardan cesaretini toparlayarak termik santral yapımına zemin hazırlamak adına girişimlerde bulunmaktadir. Cudiye girisleri yasaklayarak, ormanlari yakarak, ağaç kesimleri için ihaleler ve kalekollar yaparak hem güvenlik (!) hem de sermayenin cikarlari için tarihi Cudi dağını talana uğratmis durumda. Yine 90’larda Cudinin köylerini yakarak boşaltan zihniyet 30 sene sonra insansizlastirilan bolgeleri ağaçlari ve canlı yasamını yok ederek daha da yasanmaz duruma getirmektedir. Silopide daha once yapımı tamamlanan termik santral bölgede ciddi saglik sorunlarina yol acmistır. Kadınların düşük yapma oranı, ölü doğum oranlarının yüksekliği ve kanser olma yasının cok genc yaslara kadar inmesi halk sağlığı acısından ne kadar vahim bir tablo olduğunu net gostermektedir. Yine Silopi ovalarinda daha önce yetistirilen bir çok ürünün artik yetistirilememesi, cevresinde yetisen endemik bitkilerin soylarinin tükenmesi, halkin gecim kaynaklari olan tarim ve hayvanciligin bitme noktasina gelmesi açısından termik santralin halk uzerindeki yıkıcı etkisi ortadadir. Tüm bu yıkım ve doğa talanina karsi kentte mucadele yuruten STK, parti ve toplumsal kurumlarin ekoloji perspektifi ile iktidarin talanci zihniyetine ve sermayenin cikarlarina karsi ortak örgutlenme hatlari olusturmasi gerekmektedir. İktidarin Cudi üzerinden toplumun yaşam ve geçim kaynaklarina karsi saldirgan ve talanci zihniyetine karsi toplumsal bir mucadele hatti örmenin yollari aranmalidir. Cunku doğa yaşamin bir parcasıdır ve doğayı korumak aslinda toplumu korumaktir bilinci ile hareket edip toplumsallığı örmek gerekir.

EKLER

Kayıhan Pala: Eylül sonundan itibaren ölümler artabilir!

İnsanların erken ölümüne, sağlık kuruluşlarının tıkanmasına yol açan ciddi bir süreç yaşıyoruz. İşin kontrolden çıktığını söylemeniz için, daha önce kontrol altına alınmış olması gerekiyordu. Bizde öyle bir süreç hiç yaşanmadı. Geçtiğimiz günlerde kamu personelinin çalışma koşullarıyla ilgili salgının başlarında olduğu gibi bir düzenleme yapıldı. Aynı düzenlemeyi özel sektör çalışanları için yapmıyorsanız, bu olmaz. Salgınla mücadelede samimi isek, yapmamız gerekenler çok belli. Bunları birçok kez söyledik ve yazdık. İlk olarak hastalığı bulaştırmamak için uğraş vereceksiniz, temaslıları çok iyi şekilde karantinada tutacaksınız ve bulaşı engellemek için alabileceğiniz tüm kamusal önlemleri alıp, toplumun da önlemlerinize uymasını sağlayacaksınız. Oysa dediğim gibi, örneğin ucuz tatil kredileri verilerek insanlara hayat doğal akışında devam ediyor mesajı verildi. Tedbirler basamaklandırma olmaksızın birden bire kontrolsüz biçimde kaldırıldı. Ne kamu sorumluluğu yerine getirildi ne de toplumun tedbirlere yönlendirilmesi söz konusu oldu. Haziran ayının ilk haftasından itibaren sürecin kontrol altına alınması gayreti ortaya konmadı. https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/08/29/kayihan-pala-eylul-sonundan-itibaren-olumler-artabilir/



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...