Home / ARŞİV / KORONA GÜNLÜĞÜ-24 AĞUSTOS

KORONA GÜNLÜĞÜ-24 AĞUSTOS

GÜNDEM

  • Kamu ve yaşamın her alanında tekçi zihniyetler karşımıza çıkıyor. Anadilde kamu hizmeti için adım atılması gerekirken iyiden iyiye farklılıklar yasaklar haline gelmeye başladı. Kürtçe konuştuğu için öldürülen gençler, kürtçe konuştuğu için işine son verilen insanlardan sonra ‘ ya türkçe öğreneceksin ya da hizmet alamazsın ‘ anlayışı ile karşı karşıyayız. Ömer Başaran isimli vatandaş , Türkçe bilmeyen annesinin hattını iptal etmek için Türk Telekom’u aradığını , annesinin Türkçe bilmediğini beyan etmesine rağmen  istenen bilgilerin Kürtçe tekrarlanmasının kabul edilmediğini ‘ anneniz Türkçe öğrensin ‘ denildiğini aktardı.
  • Latin Amerika ülkesi Peru’nun başkenti Lima’da korona virüsü tedbirlerini ihlal ettiği gerekçesiyle bir gece kulübüne polis baskını düzenlendi. Polisin Thomas Restobar isimli kulübün ikinci katındaki gizli partiyi basması sonrası yaklaşık 120 kişi kaçmaya çalışırken izdiham yaşandı. En az 13 kişinin ezilerek ya da havasızlıktan öldüğü açıklandı.
  • Güney Kürdistan’da halk ayaklandı. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde protestocular hükümetin istifasını istedi.Bölge Hükümeti’nin Türkiye’nin hava bombardımanlarına sessiz kalınması, ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle maaşların ödenememesi ve sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunlar nedeniyle Süleymaniye, Halepçe, Hewler, Kelar, Ranya ve Şeladizê kentlerinde sokağa çıkan halk, tepkilerini gösterip hükümeti istifaya davet etti. Süleymaniye kentindeki protestoların adresi Özgürlük Parkı oldu. Burada toplanan yüzlerce kişi tepkilerini “Hükümet istifa” sloganları atarak gösterdi.
  • Fahrettin Koca’nın sağlık şirketi sermayesi pandemide 3 kat arttı. Salgın döneminde ilaç ve medikal şirketleri kriz sinyalleri veren ekonominin nadir kazanan sektörlerinden oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurucusu olduğu Medipolitan Sağlık ve Eğitim Hizmetleri sermayesini üç kattan fazla artırdı. Pandemi öncesi 30 milyon TL’si olan şirket 100 milyon TL sermaye sahibi oldu.
  • Coronavirüs’e yakalanmaktan korkan yurttaşlar, grip aşısı için eczanelere akın etti. Eczaneler ise aşıya yetişemiyor.
  • Covid-19 risk grubunda olup e-Nabız sisteminden rapor alamayan kronik hastalığa sahip vatandaşlar, Sağlık Bakanlığının yeni kararıyla Aile Hekimliğinden alınacak “Covid-19 İdari İzin tanısı” raporuyla izinli sayılabilecek.
  • ABD tedavi esaslı sağlık perspektifini Covid-19 pandemisinde de sürdürüyor. ABD Başkanı Donald Trump, koronavirüsle mücadelede başarı sağladığını söylediği “plazma tedavisini” bir basın toplantısı ile duyurdu. Plazma tedavisi protokolü, hastaya tanı konulduktan sonra 3 gün içinde başlamasını içeriyor. Bu tedavi ile ölüm oranının yüzde 35 oranında düştüğü de belirtiliyor. Hatırlanacağı gibi aynı açıklama ülkemizde de Sağlık Bakanlığınca yapılmıştı. Covid-19 geçiren bir kişinin bağışıklık sistemi koronavirüse saldıracak antikorlar geliştiriyor. Glikoprotein yapısındaki moleküller olan antikorlar, kanın “plazma” adı verilen sıvısında oluşuyor. Bu nedenle immün plazma tedavisinde Covid-19 tanısı konan ve tedavi sürecinin ardından iyileşen kişilerin kanından “plazma” adı verilen sıvı alınarak, hasta kişiye naklediliyor. Bu antikorların, yoğun bakımdaki yüksek riskli hastaların iyileşmesine yardımcı olması umuluyor.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 23.6 milyonu ulaştı. Can kaybı ise 812 bini geçti.
  • Yeni vaka sayısında geçtiğimiz haftanın ortalaması biraz düşerek 245 binin üzerinde seyretti (bir önceki hafta ortalama 261 binin üzerindeydi). Düşüşe rağmen günlük vaka bildirimi halen oldukça yüksek. Pandeminin yerleştiği coğrafyada çok büyük değişiklik yok. Hindistan, Brezilya, ABD, Kolombiya ve Peru yeni vaka bildiriminde ilk beşi oluşturuyor.
  • Dünya genelinde aktif hasta sayısı 6.7 milyon sınırına dayandı. Aktif hastaların 61 bin 700’ü (%1’i) ağır hasta kliniğine sahip. Aktif hasta sayısında da ABD (2.5 milyon), Brezilya (781 bin) ve Hindistan (710 bin) ilk üç sırada yer alıyor . Bu ülkeleri Rusya (170 bin) ve Peru (167 bin) izliyor.
  • Resmi istatistiklere göre Türkiye’de son 24 saatte 1,217 kişi Covid-19’a yakalandı, 19 kişi hayatını kaybetti. Aktif hasta sayısı 14 bin 963’e ve ağır hasta sayısı 783 kişiye (%5.2) yükseldi. Hala dünya ortalamasının 5.2 katı daha fazla ağır hastaya sahip olduğumuzu ne yazık ki tekrarlıyoruz. Test sayısı hafta sonu azalarak 80 bin civarına indi.
  • Batmanda Korona Patlaması başlığı ile sosyal medyada gündeme gelen Batman ilinde Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 500’e ulaştı. Batman Bölge Devlet Hastanesi ve kentteki özel hastanelerin yoğun bakım birimleri ve açılan ek servisler doldu.
  • Adıyaman Valiliği’nden yapılan açıklamaya göre kent merkezinde bazı kişilerin Covid-19 test sonuçlarının pozitif çıkması üzerine İl Hıfzıssıhha Kurulunca yeni kararlar alındı. Bu kapsamda dün ve bugün 131 evde karantina uygulanmaya başlandı.
  • Kuzey ve Doğu Suriye’de Corona virüsü vaka sayıları ve can kayıpları artıyor. Sağlık Komitesi tarafından paylaşılan verilere göre, son 24 saatte Kamışlo’da 12, Derik’te iki, Haseke’de dört, Amude ve Şehba’da üçer, Rimelan, Tirbespiye, Dirbesiye’de birer vaka olmak üzere toplam 27 yeni vaka tespit edildi. Son bir günde Kamışlo, Şehba ve Rakka’da üç kişinin yaşamını yitirdiği bildirildi. Böylece, bölgede toplam vaka sayısı 354’e, yaşamını yitirenlerin sayısı ise 22’ye yükseldi. Hastalığı atlatanların sayısı ise 58’e çıktı.
  • Ankara’da pandemi hastanelerinde fiziki mesafe ve temasa uyulmuyor. Pandemi hastanesi olan Yenimahalle Devlet Hastanesi ile Bilkent Şehir Hastanesi günün her saati tıklım tıklım. Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi girişinde kayıt için isim yazan yüzlerce kişi aynı kalemi kullanıyor. Tüm polikliniklerin koronavirüs nedeniyle geçici bir süreliğine durdurulduğu Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde fiziki mesafeye önem verilmiyor. Hastane bahçesinde kurulan triaj çadırında hastalar, ön muayeneleri yapılıp, ateşleri ölçüldükten sonra koronavirüs polikliniğine yönlendiriliyor. Acil servisinin girişinde yerleştirilen panele, isim yazan yüzlerce kişi aynı kalemi kullanıyor. Bir saatin içinde 200 kişi söz konusu listeye isim yazdırıyor. Klinik önünde bulunan sandalyelerde aralık verilmeden oturan insanlar, fiziki mesafeyi ihlal ediyor.  Polikliniklerde çalışan özel güvenlik çalışanlardan biri, günün her saatinde aynı kalabalık yaşanmaktadır dedi. Sonucu pozitif çıkan kimi yurttaşların semptomları ağır olmadığı için eve gönderildiği bilgisini veren güvenlik çalışanı, hastaların belediye otobüsleriyle evlerine döndüğüne dikkati çekti. 
  • Antep’te salgın tedbirlerini ihlal ettiği belirtilen 3 düğün işlem yapılarak sonlandırıldı. İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamaya göre, kentte salgınla mücadele kapsamında, polis ekipleri dün 104 düğünde denetim gerçekleştirdi.
  • Koronavirüsü tedbirlerine en çok uymayan il olan Gaziantep’te yeni cezalar kesildi. Kentte dün 2 bin 282 kişiye sosyal mesafe kuralı ve maske kullanımını ihlalden idari işlem uygulandı. İl Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, denetlenen 544 iş yerinde de herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı.
  • İçişleri Bakanlığı tarafından tüm illerin valiliklerine gönderilen genelgede, geniş katılımlı 30 Ağustos etkinliklerine izin verilmeyeceği belirtildi. Bakanlık genelgesinde, çelenk sunma programının sınırlı katılımla gerçekleştirileceği ifade edildi ve “TBMM’de grubu bulunan partilerden, kamu kurum ve kuruluşlarından, şehit ve gazi derneklerinden birer temsilcinin katılımıyla maske-mesafe kuralına riayet edilerek asgari düzeyde gerçekleşecek” denildi.
  • Kuzey Kıbrıs’ta 1 Temmuz’da Covid-19 önlemlerinin gevşetilmesinin ardından 160 vaka tespit edildi. Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı, önlemlerin sıkılaştırılması kararı aldı. Alınan kararlara göre, açık alanda düzenlenecek eğlenceler 100 kişi ile sınırlandırıldı. Kapalı alanlarda ise kişi sayısının 200 m2 ve üzere yerlerde en fazla 50 kişi, 100-200 m2 arası yerlerde en fazla 30 kişi, 50-100 m2 arası yerlerde en fazla 20 kişi, 50 m2 altındaki yerlerde en fazla 10 kişi ile sınırlandırılmasına karar verildi.
  • İtalya’da 12 Mayıs’tan bu yana ilk kez günlük yeni Covid-19 vakası sayısı 1000’in üzerine çıktı. Sağlık Bakanlığı tarafından dün akşam açıklanan verilere göre son bir günde 1071 yeni vaka tespit edildi. Bu sayı, 1402 yeni vaka görülen 12 Mayıs’tan bu yana kaydedilen en yüksek günlük vaka sayısı oldu.
  • Fransa’da son dört ayın en yüksek vaka artışı. Son 24 saatte 4 bin 897 yeni vaka tespit edilmesi ile toplam vaka sayısı 242 bin 899’a yükseldi.
  • Fransa Sağlık Bakanı Olivier Veran vaka sayılarının gençler arasında hızla artış gösterdiğine dikkat çekerek uyarılarda bulundu. Bakan Veran Journal du Dimanche gazetesine verdiği röportajda, virüsün 40 yaş altındaki kişilerde 65 yaş üstü kişilere oranla 4 kat daha hızlı yayıldığını ifade etti. Durumun oldukça riskli olduğuna dikkat çeken Veran “Şubat’ta yaşananların aynısı değil, çünkü şu anda virüs herhangi bir semptom göstermeyen ama bağışıklığı da bulunmayan gençler arasında yayılıyor” ifadesini kullandı.
  • Meksika’da ev işçileri ( temizlik vb) 2.5 milyon kişi 30 haziranda işbaşı yapmış. Genel ölüm oranlarında ölenlerin % 60 üzeri ilkokul mezunu ve bunun % 95’i kadın.

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • HDP Eş Genel Başkanları Buldan ve Sancar, Giresun’daki sel felaketine ilişkin HES projelerine ve imar rantına dikkati çekerek, “Artık yeter deme zamanı, Karadeniz’i rahat bırakın” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan: “Giresun’da yaşamını yitiren yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Karadeniz’de yaşananlar kader değil, doğaya düşmanlığın, açgözlülüğün sonucudur. Bitmek bilmeyen HES projelerine, betona sevdalı imar ve rant anlayışına artık yeter deme zamanıdır.”
  • Türk Tabipleri Birliği Genel Yönetim Kurulu toplandı. Toplantıda 16 talep belirlendi.

1. Sağlık Bakanlığı günlük olarak il, kurum ve meslek bilgilerinin de olduğu PCR testi POZİTİF ve NEGATİF olup hastaneye, yoğun bakıma yatırılan, ilaç tedavisiyle birlikte, evinde izolasyona ayırılanlar ile COVID-19 hastalığı nedeniyle yaşamını kaybeden bütün sağlık çalışanlarının verilerini açıklamalıdır. Bu tarihten öncekileri de yine günlük olarak topluca paylaşmalıdır.

2. COVID-19 hastalığı, bütün sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir. Düzenleme geriye dönük olarak da geçerli olmalıdır.

 3. Sağlık çalışanlarının ücretlendirilmesinde döner sermaye ve performansa dayalı ücretlendirme kaldırılmalıdır. En düşüğü, ülkemizdeki güncel yoksulluk sınırının üzerinde olmak üzere, emekliliğe de yansıyan, mesleğimizin gereklerini sağlayarak yaşayabilecek düzeyde maaş alabilmelidir.

 4. Sağlık çalışanlarının okul öncesi her yaştan çocukları için haftanın 7 günü, 24 saat süreyle kesintisiz hizmet veren bakımevi, kreş ve anaokulu düzenlemesi kurum ve ilçe bazında yapılmalıdır.

5. Sağlık çalışanlarının işe geliş ve gidişlerinde ulaşım parasız olmalı, ulaşım araçlarının pandemi koşullarında, kendisini ve toplumu riske atmayacak biçimde güvenli olması sağlanmalıdır.

6. Sağlık çalışanlarına rutin olarak haftada bir PCR ile tarama testi uygulanmalıdır. PCR (+) olan sağlık çalışanlarının başta ailesi olmak üzere, temas ettikleri herkese rutin bir hizmet olarak test yapılmalıdır.

7. Hastaneye yatış ve ilaç tedavisi endikasyonu olmayan PCR (+) teması olan sağlık çalışanları ücretli izinli sayılmalı, kendi talepleri kapsamında, evde ya da uygun bir kamu kurum ve kuruluşunda karantinaya alınmalıdır.

8. Sağlık kurum ve kuruluşlarındaki Çalışan Sağlığı Birimlerinin eksiklerinin giderilmesi ve görev alanlarında aktif faaliyette bulunabilmelerinin önündeki engeller ivedilikle kaldırılmalıdır.

9. Sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların tümüne parasız olarak grip aşısı uygulanmalıdır. Ayrıca altta yatan hastalıkları nedeniyle risk grubunda olan sağlık çalışanlarına pnömokok aşısı parasız olarak uygulanmalıdır.

10. Kronik hastalığı, immün yetmezliği olanlar, gebeler ve emzirenler COVID-19 hastaları ve/veya temaslılarının bulunduğu birimlerde görevlendirilmemelidir. Görevli olanların yerleri en kısa sürede uygun biçimde değiştirilmelidir.

11. Uzun çalışma saatleri sağlık çalışanları için fiziksel ve mental bir risktir. Bu nedenle, COVID-19 hastalarıyla ilgili birimlerde görevli sağlık çalışanlarının çalışma süresi günlük 6 saati geçmemelidir. Personel eksikliği, söz konusu durumun gerekçesi olarak kabul edilmemelidir. Her meslekten atama bekleyen sağlıkçılar görevlerine atanmalıdır.

12. Sağlık çalışanları mesleki görev, yetki, uzmanlık alanı ve deneyimlerine göre uygun istihdam edilmelidir. Filyasyon görevlendirmelerinde bu alanda mesleki yetkinliği olmayanlar görevlendirilmemelidir. Öte yandan sağlık alanında yönetici görevlendirilmelerinde liyakata önem verilmelidir.

 13. Filyasyon ekibindeki sağlık çalışanlarına saat gözetilmeksizin yemek öğünleri kamusal olarak karşılanmalıdır.

14. COVID-19 hastalarıyla ilgili filyasyon ve birinci basamak da dahil olmak üzere, tüm kurum ve kuruluşlarda çalışanlarla, bu görevde bulunan sağlık çalışanlarına etkenle ve yaptıkları işle ilgili hizmet içi eğitim verilmelidir.

 15. COVID-19 hastalarına hizmet veren tüm sağlık birimlerinin fizik koşulları pandemi özelliklerine göre düzenlenmeli, sağlık çalışanlarına gerekli olan uygun nitelikteki kişisel koruyucu ekipman yeterli sayıda temin edilmelidir.

16. Evrensel kuralların yanı sıra, ülkemizde geçerli mevzuata göre, salgın koşulları da dahil olmak üzere, ilaç başlama yetki ve sorumluluğunun hekimlik mesleğinde olduğu unutulmamalı, düzenlemeler bu durum dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir.

  • TTB Merkez Konseyi sel felaketine ilişkin açıklama yaptı.

Giresun ilinin Dereli, Doğankent ve Yağlıdere ilçelerinde büyük hasara neden olan sel felaketi yıkıcı etkisi ile önemli soruların ve sonuçların doğmasına yol açmalı, politikacıların demogojik söylemleri ile unutulmaya terk edilmemelidir.Yüzlerce evi, işyerini, ekili alanı, yolları, köprüleri tahrip eden, ilçelerle merkez bağlantısının kesen bu felakette ne yazık ki can kayıpları da oldu. …Ülkemiz insanlarının canını değersiz gören, doğasını ve şehirlerini rant için talan eden politikalara ve bunları uygulayan iktidarlara sessiz kalınmamalıdır.  … Öncelikle, felaketi doğaya değil, doğanın yasalarına kulak asmayan iktidarlara/yerel yönetimlere bağlamak gerekiyor. Sel felaketlerinin, can kayıplarının, yıkımın kökenine ulaşmaya çalıştığımızda karşımıza doğa-insan ilişkisini katleden kapitalist kar için doğanın talan edilmesi mantığı çıkmaktadır.Küresel iklim krizinden dolayı yağışlar dönem dönem aşırı olabilir; bu doğal sayılabilir; doğal olmayan bu yaşananlarının olumsuz sonuçlarını kontrol edebilecek kapasiteye sahipken bunu yapmayıp, yaşananları afete dönüştüren iktidarların politik tercihleridir.

YENİ YAŞAM İNŞASI  

  • Müjdemi açıklıyorum! – Önder Algedik

Ben size doğal gaz, kömür ve petrol faturalarında kurtulacağınız bir Türkiye müjdesi veriyorum. Benim müjdem daha çok gaz, daha çok kömür, daha çok petrol ve daha çok vergi, iklim krizi ve çevre felaketi değil. Kentin sokaklarını yayalara, bisikletlere, çocuklara açmayı müjdeliyorum. Çok daha güzel şeyler, yürüyebileceğiniz kaldırımlar, çocukların sokaklarda yakar top oynamasını, ip atlamasını müjdeliyorum.  https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/08/24/mujdemi-acikliyorum/


JİN

  • İstanbul’da öz savunma örneği: Dayak yiyen erkek aracına binerek olay yerinden kaçtı. Bir ara sokakta yol tartışması yüzünden bir kadın ve bir erkek sürücü tartışmaya başladı. İddiaya göre, kendine yol vermediğini için sinirlenen erkek sürücü aracından inip kadın sürücüye sinirlenerek tokat attı. Eski tekvandocu olan Fatma Z. ise tokat karşısında önce kendini savundu ve daha sonra ise erkeği burnundan tutarak etkisiz hale getirdi. Bu sırada el freni çekilmeyen adamın kullandığı araç ise hareket etti. Aracın hareket etmesi ile panikleyen erkek, yaklaşık 2 metre giden aracına hızla binerek el frenini çekti. Kadın ise erkeğin arkasından yumrukla vurmaya devam etti. Bu sırada ikilinin arasına bir genç girerek ayırdı. Erkeğin aracına binerek olay yerinden uzaklaşmasının ardından Fatma Z. de aracına binerek olay yerinden uzaklaştı. 
  • Kadın Örgütlerinden 5 Acil Talep. Talebimiz; yalnızca İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulmaması değil, Sözleşmenin tüm gereklerinin acilen yerine getirilmesi için eylem planı açıklanmasıdır. Hükümetten ivedilikle yerine getirilmesini istediğimiz 5 acil talebimizi tüm kamuoyunun, siyasi partilerin, karar mercilerinin, demokratik bir hukuk devletinde yaşamak isteyen herkesin bilgisine sunuyoruz.
  • Eşit yurttaşlık hakkımızı aşındırmaktan vazgeçin
  • Kazanılmış haklarımızı tehdit eden söylem ve girişimlere son verin
  • Evde, işte, sokakta, tüm toplumsal yaşamda şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımız için acil eylem planı uygulayın
  • Eğitimi eşitlikçi, ayrımcılıktan uzak, bilimsel, parasız hale getirin
  • Eşit istihdam, kreş ve işyerinde şiddeti önleme mekanizmaları için etkin politikalar uygulayın
https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2020/08/23/kadin-orgutlerinden-5-acil-talep/

SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK

  • Tecrit Virüsün İtirafı – Nejla Kurul

Tecrit virüsünden gelen itirafı siz okuyucularımla değişiklik yapmaksızın paylaşıyorum. Öncelikle kendimi tanıtayım, ben tecrit virüsüyüm. Birçoğunuz beni pek bilmez. Hatta belki adımı hiç söylemediniz, ne var ki ben her zaman sizinleyim, bedenlerinizi kat ediyorum. Türk Dil Kurumu’nuz beni ve eklerimi şöyle tanımlıyor: Bir şeyi her şeyden ya da herkesten ayırmak, ayrı bir yerde tutmak. Virüs olarak Covid-19 ile ciddi farklarımız var, bedeniniz güçlüyse, maske, fiziksel mesafe ve hijyene uyuyorsanız ondan kurtulursunuz. Oysa ben bin yıllardır insan toplulukları içinde yaşayan bir virüsüm. Öyle bir hikâyeyim ki Platon’dan günümüze kadar geliyor, seçme ve eleme isteğinde temelleniyorum. Platonun bölme projesi içinde üretildim, yaptığım bir cinsi türlerine göre öylesine bölmek değil, daha derinlemesine soyları seçmek. Özcesi daha tehlikeliyim.

İktidar, virüs olarak en yakın müttefikimdir; amacım ayırma ve yalıtma olduğu için bu yetkinin ve yönelimin en çok olduğu bedenlerde gezinirim. Çok güçlü kapitalist bedenler ile devlet gücünü elinde tutan erkek bedenlerde daha yoğun ve konforlu bir yaşam sürerim. İktidar kendini Bir’de tanımlar, ben de Bir’i reddeden Çok’u ‘bölücülük’le suçlarım. Varlığım karşılaşmalara, birleşmelere karşı olduğu için her ayırma ve yalıtma olayında kendimi genişletmek ve yeğinleşmek için uğraşırım. İktidar ilişkisi yoluyla ayırma/yalıtma/düşmanlaştırma işimi sadece baskı, şiddet ve zor ile yapmam. İnsanları ve insan topluluklarını rıza yoluyla da Öteki’nden ayırır ve yalıtırım.

Deneyimlerim bana şunu öğretti: Bir yere bulaşır ve yoğunlaşırsam her yerde ve zamanda olabilirim. Dikkatinizi çekerim, bu öylesine söylenmiş bir söz değil. Yani tecrit virüsü olarak bir yerde, örneğin cezaevlerinde veya Kürt coğrafyasında yoğunlaştığımda ülkenin her yerine, hatta sınırların ötesine sıçrayabilirim. Zaten halen yaşamakta olduğunuz şey de bu değil mi?

Tecrit virüsü olarak büyük insan topluluklarını bölerim bölmesine, ama bununla yetinmem. Mikro tecrit politikasında da etkiliyimdir. Küçük öbekleşmeleri de birbirinden ayırt etmektir işim. Burada çıkardığım iş daha incedir. Kadınları, erkekleri ve cinsel kimlikleri bölmek, birbirinden tecrit ederken bunu aynı evin içindeyken yapmak çok keyiflidir. Evlere sinmiş hınç, intikam ve keder duygularını, şiddet performanslarını izlemeyi çok severim. Toplumda normal gibi algılanan erkeğin öfkesini iktidar duygusu ile işbirliği yaparak kadına ve çocuğa yöneltir, mağdurları diğer insanların arasında olmaktan çıkaran, yani kaba olacak ama ‘öldüren’ işler de yaparım. Kadını mezara, adamı cezaevine, varsa çocukları oraya buraya dağıtarak birbirlerinden tecrit ederim. Beni besleyen şey insan bedenini sarmalayan bu derin kederdir. Kısaca, insanları sevinç içinde yapabileceği her şeyden men ederim.

Sıra benim gibi ölüm felsefesi yapan bir virüsü gerileten söylem ve pratiklerde. Hiç hoşlanmadığım şey yaşam felsefesidir. Yaşama gücü ile dolu insanlar ve insan olmayanlar benden uzak dursunlar! Benim hakikatimi ortaya çıkaran, tecride boyun eğmeyen, benim politikalarımla uyumlu hale gelmeyen, sömürgeleşmeyen, bedenlerinin yapabilirliklerini artıran, tecridimi kırarak bir arada olmaları olanaksız olanların karşılaşmalarını sağlayan, insanın çok çeşitli hallerine görüp umutlanan, tüm güzellikleriyle doğaya bakıp sevinçlenen ve güçlenen insanlar ve insan topluluklarından nefret ederim. Bilmem kendimi anlatabildim mi?

Tecrit virüsü burada bitiriyor itirafını… Bu itiraftan bize kalan ise tecridi her yerde kırmak…

  • Yeni Ekoloji Birliği’nden 766 talan projesine karşı hukuk mücadesi: Yerin üstü ALTIN’dan Değerlidir! 62 çevre örgütünün oluşturduğu Ekoloji Birliği, Türkiye’nin hemen her ilindeki 766 talan projesine karşı hukuk mücadelesine başladığını açıkladı

Bizler toprağımızı, suyumuzu zehirleyecek; tarımı yok edecek; dağların, ormanların yok edilmesiyle iklim değişikliğine neden olacak bu ihalenin iptal edilmesini istiyoruz.  Bu nedenle ülkenin dört bir tarafında 766 alanının maden şirketlerine ihale edilmesinin iptali için Ekoloji Birliği olarak bileşenlerimizle birlikte “İhalenin iptali” için dava açacağız.

Kabul etmiyoruz; bu ihaleler sonucu iklim değişikliğini tetikleyen çalışmalar başlatılacak,

Kabul etmiyoruz; bu ihaleler sonucu tarım alanları yok edilecek,

Kabul etmiyoruz; bu ihaleler sonucu sularımız kirlenecek, zehirlenecek,

Kabul etmiyoruz; bu ihaleler sonucu dünyanın ciğerleri ormanlarımız yok edilecek,

Kabul etmiyoruz; doğanın ve yaşam alanlarının emperyalist-kapitalist saldırıyla karşı karşıya kalmasını istemiyoruz,

İhaleler iptal edilsin.

  • Muğla’da yeni doğa katliamları. MUÇEV’in (Muğla Turizm Çevre Vakfı), Göcek İskele Mevki’ne yeni uygulamak istediği imar planıyla birlikte kordon ve iskelenin halkın yürüyüş yolu ve yeşil alanlara erişebileceği alanlar olmaktan çıkacağını söyleyen Göcek Halk Meclisi, “ Halk, denizi çitler ardından izleyecek, yerli ya da tatil için gelmiş olan her insanın deniz ile bağlantısı kesilmiş olacaktır” dedi. https://www.bundlehaber.com/detay/f12febdf-bff0-45d7-9319-45f217165fbf?l=1
  • DEKAP: Doğal afet değil , siyasi felaket yaşanıyor

 Derelerin Kardeşliği Platformu(DEKAP), Doğu Karadeniz’i etkisi altına alan, Giresun’da ölümlere yol açan çevre felaketi ile ilgili açıklama yaptı. Karadeniz Sahil Yolu’nun yaşananlarda büyük etkisinin olduğunun vurgulandığı açıklamada, felaketin ‘siyasi’ olduğu kaydedildi.

https://www.bundlehaber.com/detay/2b8cb7a9-5de8-4f6b-af73-14bad878ca6d?l=1
  •  ‘ Rezerv polis gücü , seçimi kaybetme olasılığı güçlenen tek adam rejiminin bastırma hazırlığı’ .

AKP iktidarının zayıfladıkça emniyet gücünü arttırdığını belirten Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Orhan Bursalı, yeni kurulan takviye polis gücünün seçimleri kaybetme olasılığı yüksek olan tek adam rejiminin ‘iktidarı vermeyiz’ mesajı olduğunu dile getirdi.

          Bursalı, “Kaybederlerse gidecekler tabii, ama bu rezerv polis ordusu da   ne?” başlıklı yazısında “Bir bastırma hazırlığı” ifadelerini kullanırken, “İktidarın  seçimleri kaybetme olasılığı büyük. Yerel seçimlerin sonuçları, büyük kentleri kaybettikten sonra, sıranın siyasi iktidarı da kaybetmeye geldiğini gösteriyor. Tek adama bağlı otoriter yönetimler, iktidardan gitmemek için büyük direnç gösterir. Siyasi karakterleri böyle örnekler bol” diye yazdı. https://www.bundlehaber.com/detay/a7338575-5865-4add-864e-8cf9f2e71918?l=1

GÖRÜŞLER

Son sözü ekonomi değil ekoloji söyleyecek !

Hükümetlerin kapitalizm ve doğa talanının hastalık yaratmasına  , toplumsal sağlık sorunlarına yol açmasına rağmen halen doğa tahribatında ısrar etmeleri Corona virüsten hiçbir ders çıkarılmadığını ortaya koyuyor. Her gün yeni orman yangınları, aşırı sıcaklar , kanserleşen hava , HES projeleri , sel ve felaketlerle uyanıyoruz. Bir doğa olayı olan sel felaketinin tüm bir yerleşim alanını yok etmesi doğanın acımasızlığı değil sermaye ve hükümetin doğa talanı sonucu doğal reflekstir. Giresun da yaşananların doğal değil yapay felaket olduğunu gördük. 80’in üzerinden HES yapılan ve yapılmakta olan bir yerleşim yerinde bu tür felaketlerin yaşanması kaçınılmazdır. Akp bakanları politikalarını maskelemeye çalışıp suçu halka atsa da , biliniyor ki hükümetin talancı zihniyetinin ve ekonomik kaygılarının bir sonucudur bu yaşananlar. Pandemi ile birlikte dünyamızda her geçen gün yaşanan yeni felaketler ekoloji tartışmalarına da kapı aralamış durumda. Doğayla uyumlu enerji , tarım, hayvancılık faaliyetlerinin yeni ekonomik modellerin ortaya çıkarılması gerekir. Aksi takdirde bir avuç sermayedarın ekonomik kaygıları sonucu tüm yaşamı yaşanmaz kılınma tehlikesi kapımıza dayanmış durumda. Doğa talanına karşı toplumun özgücünün açığa çıkarılıp güçlü bir ekoloji mücadelesi ile doğa ve onunla birlikte toplum özüne, doğallığına kavuşturulabilir. Doğa sağlık ilişkisi üzerinden de başta biz sağlık emekçileri ekoloji mücadelesi ile doğayı sağlığına kavuşturabilir, sağlıklı bir toplum inşa edebiliriz. bir eşik noktasında olduğumuzu hatırlamak gerekir. Son sözü bizler söyleyerek geleceğimizi kurtarabiliriz.

EKLER

. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Covid servisinde görevli hemşire: Covid-19 olayım da 14 gün dinleneyim diye düşünüyorum, maalesef.  ‘Önceki gün 24 saat boyunca nöbetteydim ve bir dakika bile gözümü kapatamadım’

Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Covid yoğun bakım servisine eklenen 20 yatağın 24 saat geçmeden dolduğunu anlatan hemşire, “Beraber çalıştığım bir arkadaşım dayanamadığını ve istifa edeceğini söyledi. Ben pozitif olayım da 14 gün dinleneyim diye düşünüyorum, maalesef. Önceki gün 24 saat boyunca nöbetteydim ve bir dakika bile gözümü kapatamadım. Sürekli 24 saat nöbetlerimiz oluyor.” Dedi https://t24.com.tr/haber/harran-universitesi-tip-fakultesi-hastanesi-nin-covid-servisinde-gorevli-hemsire-covid-19-olayim-da-14-gun-dinleneyim-diye-dusunuyorum-maalesef,898561

. Amin Maalouf’un izinde kişisel ve toplumsal yazgılar.

Türkiye, kralına karşı haklı olan vekilin, kocasına karşı haklı olan kadının, subayına karşı haklı olan erin iki kat cezaya çarptırıldığı bir toplumdur. Çünkü böyle toplumlarda zayıfların haklı olması bir suçtur. Tanrı’nın cennetinde faunanın korosu başlamış. Ağustosböcekleri, çekirgeler ve daha adını bilmediğim onlarca böcek çalılıkların içinde şarkı söylüyor. Mor kanatlı bir kelebeğin peşindeyim.

http://m.bianet.org/bianet/yasam/229490-amin-maalouf-un-izinde-kisisel-ve-toplumsal-yazgilar. Akademide cinsiyetçilik ve kesişen tecrübeler/Pınar Eldemir

Akademi ve üniversiteler toplumun küçültülmüş hâli gibi ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet başta olmak üzere pek çok şiddet biçimini bu kurumlarda görebiliyoruz. Şiddete uğrayınca ne yapmamız gerektiğine dair farklı tartışmalar var. Kimileri yasal süreçlerin doğrudan işletilmesi gerektiğini söylüyor. Kimileri kendilerini güvende hissettikleri kişilerle yaşadıklarını paylaşarak kendi şiddet deneyimlerinin yükünü azaltıyor. Kimi ise ifşa ediyor. Elbette benim henüz denk gelmediğim başa çıkma yöntemleri de vardır. Burada özellikle not düşmek isterim, ben bu yazıyı kendi duyduklarım, gördüklerim ve yaşadıklarım üzerinden kuruyorum ve şunu tartışmak istiyorum: Akademideki genç bir kadın akademide olmayı nasıl tarif ediyorhttps://www.catlakzemin.com/akademide-cinsiyetcilik-ve-kesisen-tecrubeler/•        

. Pandemiden sonra hayat: Küçük detaylar, büyük değişimler/Selay DALAKLI

Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgını hayatımıza girdiğinde takvimler Mart’ı gösteriyordu. O günden bu yana beş aydan fazla zaman geçti, günlük alışkanlıklarımızda kısa süre içinde tahmin edemeyeceğimiz kadar çok şey değişti.

Bir zamanlar biri çıkıp bize istesek de sevdiklerimize sarılamayacağımızı, hatta tokalaşmaktan bile imtina edeceğimizi söylese inanmaz güler geçerdik belki. Ama bugün tüm bunlar hepimiz için hayatımızın göz ardı etmememiz gereken önemli birer parçası.

Uzmanların söylediğine bakılırsa pandeminin hayatımıza etkileri bu kadarla sınırlı kalacak gibi görünmüyor. Bryan Pietsch’in ABD’nin The New York Times gazetesi için kaleme aldığı makalesinde de altını çizdiği gibi, hayatımızın hiç beklemediğimiz alanları pandemiden etkilenmiş olabilir, bu etkiler ise uzunca bir süre, hatta yıllar boyunca bizimle kalabilir. http://m.bianet.org/bianet/saglik/229420-pandemiden-sonra-hayat-kucuk-detaylar-buyuk-degisimler



İLİŞKİLİ İÇERİK

Ekoloji Hareketleri Konferansı 21 Ocak 2023 Tarihinde İstanbul’da Gerçekleşti

Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu’nunda çağrıcısı olduğu Ekoloji Hareketleri Konferansı yoğun katılım ile 21 ...