Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / Korona Günlüğü 20 Haziran 2020

Korona Günlüğü 20 Haziran 2020

GÜNDEM

  • HDP: Demirtaş’ın siyasi rehine olduğu itiraf edilmiştir, yargı süreci yasadışıdır. ‘‘Demirtaş’a yönelik yürütülen yargı süreci yasadışıdır ve Demirtaş siyasi rehinedir. İktidar tam dört kez verilen ihlal ve tahliye kararlarının yerine getirilmesini engelleyerek ülkede yasadışı bir rejimin hakim olduğunu ilan etmiş bulunmaktadır. Ancak iktidar ateşle oynamaktadır.” 
  • HDP’nin demokrasi yürüyüşünün Edirne kolunun son durağı Kandıra Cezaevi’ydi. HDP Kadın Meclisi öncülüğünde sabahın erken saatlerinde mor konvoyla şu sözlerle yola çıkıldı: ‘Direksiyon başına geçtik ve Mor Konvoyumuzla Kandıra Cezaevi’ne doğru yola çıktık. Coşkumuzu, heyecanımızı Sebahat ile, Figen ile, Gültan ve diğer tüm tutsak kadın arkadaşlarımızla paylaşmaya gidiyoruz HEP BİRLİKTE.’
  • Roboski’deki devletin tavrı aynen devam ediyor. Van’ın Başkale ilçesine bağlı Kaşkol (Qaşqol) Mahallesi’nde 14 Haziran’da askerler tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Erhan Görür’ün (20) annesi Sıdıka Görür, 2’si engelli 7 kardeşine bakma sorumluluğunu yüklenmiş oğlunun, sınırdan getirerek sattığı birkaç paket sigara için öldürüldüğünü dile getirerek, adalet istedi. Olayda ağır yaralanan Saim Yılmaz ,Erhan gözlerinin önünde vurulduğunu, sen teröristsin seni öldüreceğim diyerek tehdit edildiğini ve muhtarı arayınca kurtulduğunu kaydetti. Sınıra bırakılan sigara paketleri için gittiklerini dile getiren Yılmaz, “Deprem dolayısıyla zarar gördük. Gidip 4 koli sigara getirip geçimimizi sağlıyorduk. Kaç defa Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na gidip yardım istedim. Gelip inceleme yapacaklardı; ama gelmediler. Ben de mecburen sigara almaya gidiyordum” diye konuştu.
  • Trump’ı araştırmacılara liberal ve utanmaz dedirten çalışma. Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada ABD’de onbinlerde ölümün önlenebileceğini ortaya koydu. Çalışma sonuçlarına göre Mart ortasına doğru alınan farmakolojik olmayan önlemler 1-2 hafta erken alınsaydı, Amerika genelinde vaka sayısı %61.6, ölüm sayısı %55 daha az olacaktı. Araştrmacılar uyardı: Temel çoğalma katsayısı (Re-effective reproductive number) 1’in altına düşmedikçe, test kapasitesi ve temaslı takibi yeterince oturmadıkça farmakolojik olmayan önlemleri azaltmak ya da ekonominin açılması planları durumu çok daha kötüleştirir.
  • 80 Baro, ‘Bağımsız ve güçlü bir yargı’ için Ankara’ya yürüyor. 80 baro başkanının katıldığı ‘Savunma Yürüyüşü’, sembolik olarak 20 kilometreyle sınırlandırıldı. Baroların seçim sistemine dönük hayata geçirilmek istenilen düzenleme ve Avukatlık Kanunu’nun değiştirilmek istenilmesine karşı birçok kentten başlayan yürüyüşler öncesi yapılan açıklamalarda, ‘Baroların seçim sisteminde değişiklik öngören düzenlemeden vazgeçilmesi talep ediliyor.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Yeni vaka sayısı Dünya genelinde en yüksek sayıya yükselerek 163 bin 833 oldu; Brezilya’da 50 bine, ABD’de 30 bine yaklaşırken Hindistan’da 14 binin üzerine çıktı. Bu hafta boyunca yeni vaka sayısı bu hafta içinde hep 140 binin üzerinde seyretmişti. Salgının azalma trendine girdiği Avrupa’nın tümünde yeni vaka sayısı 8 binin altına indi. 
  • Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), salgınının başlangıcından bu yana dün 150 bin vaka ile en yüksek günlük vaka sayısına ulaşıldığını açıkladı. DSÖ Başkanı Ghebreyesus, “Virüs ve salgın hala hızla yayılıyor” dedi ve ülkeleri sokağa çıkma kısıtlamalarını kaldırırken acele etmemeleri konusunda uyardı.
  • Türkiye’de toplam vaka sayısı 185 bini geçerken yeni vaka sayısı düşmeye devam ederek  düşüşe geçerek 1,214 oldu. İstanbul ve Ankara’da yeni vaka sayısında düşüş olduğu belirtildi. Test sayısının 41 binler kadar düşmesi vaka sayısındaki azalma konusunda kuşkulara yol açtı.
  • Kürdistan’da salgın yayılıyor. Toplam vaka sayısı Batman’da 1,700, Mardin’de 1,600, Siirt’te 1,327, Şırnak’ta 700’ü geçti.
  • Batman’da “Normalleşme süreci” öncesinde az sayıdaki teste rağmen günlük vaka sayısı ortalama 10 olarak kayıtlara geçerken, 1 Haziran’dan sonra kentte vaka sayılarında hızlı bir artış oldu. Kentte günlük vaka sayısı 80’lerden 136’lara kadar çıktı. Vakaların artışıyla karantinaya alınan bina sayıları da artış gösterdi. Kentte 15’i konut, 4’ü iş yeri olmak üzere toplamda 19 adres karantinaya alındı. Artışın olduğu kentte maske takma zorunluluğu getirildi, ancak vaka sayıları hızla artıyor. 
  • Yeniden artışa geçen korona virüsü vaka sayıları nedeniyle maske takma zorunluluğu getirilen iller arasına Çanakkale, Bilecik, Samsun ve Erzincan da eklendi
  • İngiltere ‘vaka sayısında istikrarlı düşüş’ olduğu için uyarı seviyesini 3’e düşürdü. Üçüncü aşamada virüsün “genel dolaşımda olduğu” varsayılıyor ve kısıtlamaların “kademeli olarak gevşetilmesi” öngörülüyor. Bir önceki aşamada (4.aşamada) virüsün bulaşma riski “yüksek” görülüyor ve bulaşmanın katlanarak arttığı düşünülüyordu. Virüsün bulaşma katsayısı olan R değerinin ise 0,7 ile 0,9 arasında seyrettiği açıklandı. Virüsün oluşturduğu tehdit seviyesinin düşürülmesi kararı, Biyogüvenlik Merkezi ve Birleşik Krallığı oluşturan İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda baş sağlık danışmanlarının tavsiyesi üzerine alındı.
  • Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) eski genel direktörü Gro Harlem Brundtland, Covid-19 ilk ortaya çıktığında Çin’in örgüte geç bilgi verdiğini belirterek, “Covid-19, Çin’den dünyanın birçok bölgesine muhtemelen aralık ve ocak başında yayıldı” dedi. Covid-19’da Çin’in SARS salgınındakine kıyasla daha etkin davranarak virüsün DNA’sını örgütle paylaştığını, fakat bu bilgiyi örgüte vermekte günler hatta haftalarca geç kaldığını savunan eski DSÖ şefi, şu ifadeleri kullandı: “Covid-19, Çin’den dünyanın birçok bölgesine muhtemelen aralık ve ocak başında yayıldı. Üzülerek söylemeliyim ki, böylesine bir virüs bir günde bile binlerce yeni vaka oluşturuyor. Yani bir günlük gecikme dahi gerçekten ciddi bir soru işareti. Gelecekte bu değerlendirme yapıldığında tüm bu gerçekler ortaya çıkacaktır.”
  • Kürdistan’da sağlık emekçilerine bulaş artıyor. Batman ve Mardin’de 65, Şırnak’ta 50’den fazla sağlık emekçisi Covid-19’a yakalandı. Batman’da ‘yeni normalleşme’ öncesi (2 Haziranda) Covid-19 pozitif olan 12 sağlık emekçisi sayısı varken bu sayı 65’in üzerine çıktı.
  • Covid-19 pandemisi sürecinde binlerce sağlık çalışanına virüs bulaştı, bugüne kadar 23’ü hekim en az 43 sağlık çalışanı vefat etti. Sağlık alanında çalışma yürüten meslek örgütleri, ‘Covid-19 meslek hastalığı olarak bildirilsin’ talebinde bulunurken hükümet buna dönük adım atmadı.
  • Koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren Genel Cerrah Doktor Salih Cenap Çevli’nin ailesi hastaneye maddi ve manevi tazminat davası açarak, Covid-19’un iş kazası sayılması için ilk adımı attı.
  • Covid-19 testine kısıtlama geldi. Sadece belirtisi olan temaslıya ancak yetkilendirilmiş doktor isteyecek. 

SAĞLIK MUHALEFETİ-TOPLUMSAL MÜCADELE

  • SES: Sağlık emekçilerine rutin test zorunludur. Salgın süreci başladığından beri sendikamızın ve sağlık emekçilerinin ısrarla vurguladığı ama gerçekleşmeyen taleplerinden biri sağlık emekçilerine rutin test yapılması idi. Bu talebimiz 1 Haziran sonrası süreçte de acil bir şekilde sürmektedir.  Sağlık emekçilerine rutin test zorunludur.
  • SES-Batman şubesi Covid-19 ile ilgili açıklama yaptı. “Batman halkına çağrımız kendi sağlıklarına sahip çıkarak kendi tedbirlerini almaları yönündedir. Bulaşın en yoğun olduğu hastanelere Acil durumların dışında gidilmemelidir. Ticaret Ve Sanayi Odasının, Esnaf oda ve birliklerinin esnafa çağrı yaparak 1 hafta boyunca tedbir amaçlı toplu yaşam alanlarının olduğu iş yerlerini kapatma yönün de tavsiye kararları almalarıdır. El yıkama, temastan uzak durma, maske takma, fiziksel mesafeye uyma, toplu alanlarda bulunmama aynı özverili yaklaşım ısrarla sürdürülmelidir” şeklinde çağrıda bulundu. 
  • Batman Tabip Odası Başkanı Selahattin Oğuz: İl pandemi kurullarının bir an önce demokratik bir katılımı sağlanmalıdır. Şeffaf verilerin oluşması ile toplumun da güveni artacaktır. Başarı durumunu kendilerine yazan, olumsuzlukların sorumluluğunu ise topluma atan bir anlayış var. Elbette toplumun uyması gereken kurallar vardır. Halkın kişisel tedbirleri alması ve maske takması önemlidir. Ama bunlardan da önemlisi siyasal iktidarın sorumluluğunu yerine getirmesi gerekmektedir. Süreci yönetenler, topluma güven verici bir şekilde ekonomik ve politik kaygılardan uzak süreci kontrol etmelidir
  • TTB: “Savunma Yürüyüşünü” destekliyoruz! Birliklerimizin demokratik işleyişinin, kamusal gücünün, toplumcu duruşunun ortadan kaldırılmasına yönelik her türlü girişime karşı birlikte mücadele kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz. Meslek mensuplarının ve ülkemizin ihtiyacını yansıtmayan “Çoklu Baro” ve  “Nispi temsil” içerikli yasal düzenleme girişimlerine yönelik “Savunma Yürüyor!” temasıyla ülkemizin 41 ilinden Ankara’ya doğru yola çıkan Baro Başkanlarının haklı ve kararlı yürüyüşünü destekliyor,
  • Tunus’ta sağlık çalışanları, taleplerini karşılayacak özel bir kanun çıkarılması için genel greve gitti. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Sendikasına (UGTT) bağlı Genel Sağlık Birliğinin çağrısıyla düzenlenen greve, yaklaşık 60 bin sağlık çalışanı katıldı. Sağlık Bakanlığı binası önünde toplanan sağlık emekçileri, sağlık personeli ile hasta ilişkilerini düzenleyen, yıllık iyileştirmelerin uygulamaya konulmasını öngören ve diğer bazı hakların verilmesini sağlayacak sağlık sektörüne özel bir yasanın çıkarılmasını istedi.
  • Kadıköy’ün ‘yeni normal’i (M.Ender Öndeş): Karar alındığı günden beri HDP’nin ‘Demokrasi Yürüyüşü’ hamlesinin, bugünkü koşullarda iyi bir irade olduğunu düşünmüştüm ve Hakkari, Van, Edirne süreçlerini izledikçe de hep şöyle demiştim: Sayı önemli değil, önemli olan bu saldırıya karşı zor koşullarda da olsa ortaya bir karşılık koymak. Öyle de oldu üç gündür; bütün baskılara karşın program kararlılıkla uygulanırken, insanlar ne kadar engellenirlerse engellensinler bir biçimde yürüyüşçülere olan sevgilerini ortaya koymayı başardılar. Ama Kadıköy önceki akşam başka bir şey yaptı. Tuttu iradenin üstüne bir de kitlesel güç koydu ve herkesi çok keyiflendirdi. Henüz tam kendi ‘normalini’ sahaya yansıtamadı belki ama bu kadarı bile çok büyük moral yarattı. (http://yeniyasamgazetesi1.com/kadikoyun-yeni-normali/)
  • KESK’ten Dayanışma yaşatır! “İhraç kamu emekçilerinin sesine ses ol!” ihraç kamu emekçileri ile ilgili tweeter eylemi. KESK kabul etmediklerini sıraladı:

“Ağaç kabuğu yesinler” diyenleri asla unutmayacağız! Elinde güç bulunduranların haksız, hukuksuz uygulamalarını ve adaletsizliğini #KabulEtmiyoruz

OHAL İşlemleri İnceleme değil, Oyalama Komisyonudur, derhal lağvedilmelidir. Yargı mercii değildir, kararlarını #KabulEtmiyoruz

En temel hakların yok sayılmasını, haksızlığı, adaletsizliği, hukuksuz ihraçları #KabulEtmiyoruz

Masumiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına aykırı olan, asılsız ihbarlarla ve ne ile suçlandığı dahi bilinmeden yapılan ihraçları #KabulEtmiyoruz

KHK’ler ile anayasanın rafa kaldırılmasını, hukukun ayaklar altına alınmasını #KabulEtmiyoruz

Bağımsız yargı, yönetilenlerin yasama ve yürütme organları karşısındaki en temel güvencesidir. 4 yıla yakın sürede yargının işletilmemesini #KabulEtmiyoruz

Sendikal faaliyetler, iş bırakma, grev, yürüyüş ve açıklamalara katılmak suç değildir. Haksız hukuksuz ihraçları #KabulEtmiyoruz

Herhangi bir yargı kararı olmadan, hiçbir adil soruşturma geçirmeden, savunmaları bile alınmadan, AKP’nin muhalefetin etkisizleştirilmesi hedefi kapsamında yaptığı ihraçları #KabulEtmiyoruz

Biat etmeyi #KabulEtmiyoruz İhraç edilen arkadaşlarımız onurumuzdur! Barış, umut ve dayanışma ihraç edilemez!

KHK ile 4 yıldır sivil ölüme mahkum edilmeyi #KabulEtmiyoruz Eşit, Özgür, Demokratik Türkiye mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz!

İhraç edilenlerin çalıştırılmaması için özel yöntemlerin uygulanmasını, eğitim haklarının gasp edilmesini, bankaların hesap dahi açtırmak istememesini, çalışma ruhsatlarının ve diplomalarının kısıtlanmasını, sigorta şirketlerinin ödeme yapmamasını #KabulEtmiyoruz

İhraç edilen arkadaşlarımız tekrar görevlerine dönünceye, iş güvencesini ortadan kaldırmayı hedefleyen düzenlemeler geri çekilinceye kadar mücadelemiz sürecek! Antidemokratik uygulamaları #KabulEtmiyoruz

OHAL komisyonunun Yargı kararı yerine “kurum kanaati” ve istihbarat bilgilerini esas almasını #KabulEtmiyoruz

KHK’ler ile kamu görevinden çıkarılarak anayasal ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmış çalışma hakkının gasp edilmesini #KabulEtmiyoruz

YENİ YAŞAM

  • Şehirden çıkıp toprakla buluştular: Büyük kentlerdeki hayatını terk ederek Dersim’de 20 dönümlük araziyi bostana çeviren bir grup genç, toprağa zarar vermeden organik üretimi hedefliyor. Farklı kentlerden yaşamını sürdüren 8 kişilik bir grup, Dersim’de buluşarak yerli tohumdan oluşan fideleri dikerek üretim yapmaya başladı. Ressam, sinemacı, gazeteci, mühendis ve öğretmenlerden oluşan grup, dayanışma ve kolektif bir çalışmayla ürettim sağlıyor. Dersim merkeze bağlı Şogeyik (Atlantı) köyünde 40 yıldır ekilmeyen 20 dönümlük araziye kavun, domates, karpuz, patlıcan, biber, fasulye ve salatalık ekimini gerçekleştiren gençler, her gün sabahın erken saatlerinde 5 kilometre yürüdükten sonra ektikleri bostanın bakımını, sulamasını ve yakıcı sıcaklığın altında çapa işlemini gerçekleştiriyor.  Grup, kimyasal kullanmadan doğal üretim sağlıyor.

“Bir tohumun toprağa koyulması, çiçek vermesi, sebze ve meyve oluşması bunlar insanı mutlu ediyor. Pazara sürülen bütün ürünlerin neredeyse hepsi GDO’lu ve kimyasal gübrelerle yetişiyor. Biz burada toprağa zarar vermeden, kimyasal kullanmadan doğal üretim sağlıyoruz. Bunu da doğaya, toprağa karşı bir ilke olarak görüyoruz. Amacımız insanlara daha temiz ürünler verebilmektir. Üretim içine girerek, ekonomimizi yaratmaya çalışırken, bir taraftan da insanları bu tarz girişimlere teşvik etmek istiyoruz” 

JİN

  • Ölümü tek kurtuluş yolu gösterenlere inat ölmeyeceğiz, kanımızın son damlasına kadar da haykırmaya sizi ifşa etmeye devam edeceğiz., Terk etmek istediği eşi tarafından vurulan kadın, kanıyla yere not bıraktı: ‘Beni Ragıp vurdu, üzülmeyin, kurtuldum!’
  • Şahmeran’dan Lilith’e yılanlı kadınlar: Şüphesiz bu mitolojik anlatılar, ortaya çıktıkları dönemin toplumsal koşullarından bağımsız değiller. Anlatıldıkları dönemde ahlaki normları pekiştirmek, toplumsal düzeni anlamlandırmak ve hatta meşru kılmak için yaratılan bu mitolojik hikayelerde kadın ya erkeği için canını veren fedakar bilgeler, ya da erkeğe başkaldırdığı takdirde cezalandırılan şeytani canavarlar olarak sunuluyor. Aradan geçen zamanda mitolojik hikayeler geçerliliğini yitirdi ama tek bir şey değişmedi: Hala kadın temsillerinde ve kadına yönelik beklentilerde bir eşitsizlik var, kadın hala büyük ölçüde sadece bir –fiziki ya da duygusal- özelliğine indirgenerek sunuluyor ve hala ahlaki derslerle korkutulmak isteniyor. Artık yeni efsaneler anlatmanın vakti gelmedi mi?

Çatlak Zemin – https://www.catlakzemin.com/sahmerandan-lilithe-yilanli-kadinlar/

SİYASAL SAĞLIK-EKOLOJİK SAĞLIK 

  • Neo-faşizm ve rıza üretmek! (Yusuf Gürsucu): “Toplumsal ekolojist Janet Biehl ise bu tür düşüncelerin pan zehiri olarak, “Ekolojik politikanın gericiliğe ve faşizme sapmasını önleyecek olan şey, ekolojik bunalımı toplumsal bir bağlama yerleştiren açık bir toplumsal vurguya sürekli sahip çıkan bir ekoloji hareketi” olabileceğine vurgu yapmaktadır. Ekolojik yıkımın kapitalizmin bir sonucu olduğu gerçeği derin ekoloji, biyo-bölgecilik vb. akımlarca ‘derin’ biçimde görünmez hale getirilmektedir. Murray Bookchin, “Ekolojik olarak düşünmek doğanın alanına girmektir. Bu çok tehlikeli bir adım olabilir. Ciddi politik belirsizlikler doğa felsefesinin kendi içinde devam eder ve devrimi olduğu kadar gericiliği de besleme potansiyeline sahiptir. ‘Topluluk’ ve ‘insanlığın doğa ile birliği’ hakkındaki buğulu söylemler, Faşizmin ırk, ‘kan ve toprak’ mitleri ile soykırımsal doruğuna ulaşan ‘doğalcı’ milliyetçilik mirası ile kolayca kaynaşırlar” sözleriyle eko-faşizm tehlikesine işaret etmektedir.” https://twitter.com/yeniyasamgazete/status/1274076991604453376?s=09
  • Yıkılası heykeller, dikilesi heykeller: Tarihi eser niteliğinde bir heykel, anıt dokunulmazdır. Örneğin, Mısır tarihinden bir Ramses heykelinin yıkılmasına şiddetle karşı çıkarım. Ya da IŞİD’in Palmira’da yaptığı yıkıma. Şu an protestocuların köle tüccarlarının heykellerini yıkması ayrı bir şey. Tarihin tekerleği ileriye doğru gider. Heykeller bu tekerleği tutmak için takoz olarak kullanılmak isteniyor. Ama heykeli takoz diye insanlık tarihinin altına koyamazsınız. Heykel, o dönen tekerleğin altında takoz değildir. Bugün yıkılanlar takozdurlar. Öyle olunca da temizleniyorlar, kalmıyorlar. Şöyle düşünmek lâzım. Yeni doğan bir çocuk böylesi heykelleri gördüğünde ne anlayacak, kafasında nasıl bir imaj oluşacak? Heykel ne için dikilir? İnsanlara bir mesaj vermek için. Yıkılan heykellerin yerine köleci toplumun en büyük isyanlarından birini yapan Spartaküs’ün heykelini dikmeli; onun heykellerini Anadolu’ya da Britanya’ya da Amerika’ya da dikmek lâzım.
    Bellek .. https://www.birartibir.org/kultur-sanat/755-yikilasi-heykeller-dikilesi-heykeller

EKLER                     

  • İktidarın yaptığı, isyanı beslemekten ibaret (Ertuğrul Kürkçü): 

… Kürtlerin özgürlük mücadelesi bugün toplumsal ve politik kimyayı baştan sona değiştirdi.  …. Hem Türkiye solunun hem Kürdistan devrimci hareketinin genetiği birbirine yakın. İkisi de sosyalist dünya görüşünden geliyor. Öte yandan Türkiye devrimci hareketinin birçok ikonik şahsiyeti, şehitleri, kanaat önderleri Kürtler arasında da çok sevilen insanlar. Onlarla aynı gelenekten gelenlerin bu süreçte rol almaları kitleler nezdinde HDP için referans oldu. Böyle bir ortak hafıza, öncü kadroların birbirlerine olan inancı, güveni ve bu ortaklığa verdikleri büyük değer, kitlelere uygun bir biçimde aktarılmasaydı yol almak çok zor olabilirdi. Heterojen bir yapı inşası bu şekilde kolaylaştı. Ayrıca HDP sadece politik hareketlerin, yani Kürdistan yurtseverlerinin ve Türk sosyalistlerinin ortaklığı üzerine inşa edilmedi. … Türkiye’nin geleceğin ancak çoğulcu, toplumu kucaklayan yeni bir rejim içinde kazanılabileceği inancı, kendilerini egemen söylem ve siyaset içinde ifade edememiş kesimleri de sahneye çıkardı. …. Çoğulculuk bileşenlerin değişmez bir ortak paydası oldu. … Kürtler 10 yıl boyunca bunun önünü kesmek için bir “Sayın Öcalan” kampanyası yürüttü. Binlerce insan ondan “sayın” sıfatıyla söz ettiği için cezalar aldı. Ama sonuçta yargıtay “Sayın Öcalan demek suç değildir” diye bir içtihata varmak zorunda kaldı. Bu engeller aşılıyor. Önemli olan kıymetli olana hak ettiği kıymeti vermek. Kürtler açısından da yurtsever ve demokratik hareket açısından da ana doğrultu belirlenmiştir; artık sıradan, gündelik meseleler için “Öcalan ne der” diye bakılmıyor. Ama Öcalan’ın meşruiyetinin ve özgürlüğünün sağlanması demokratik hareketin önemli bir siyasi görevdir de. … Partide bu manada işlevleri, görevleri, söz sahiplikleri itibariyle baktığımızda bence adil bir dağılım var. Zaten başından beri seçimle gelinen tüm görevlere “eş” ile geliniyor. Kadın veya erkekten biri Türk ise diğerinin daima Kürt ya da başka kökenlerden olması gözetiliyor. Hiç kimse, kendisini üvey hissetmiyor. Çoğunluk baskısı ve tek yönlü bir dinamizm olmasın diye kurulmuş mekanizmalar, süspansiyon sistemleri var; örneğin PM’de ve MYK’de yüzde 60 bileşen, yüzde 40 bireysel temsil; küçük kentlerin büyük kentler karşısında korunması gibi; kadın meclisi kararlarının tartışılmazlığı gibi. Ayrıca liyakat ve beceriler söz konusu olduğunda partide sadece solcuların sözü geçmiyor. … HDP’nin arasına “mesafe koyması” istenen PKK değil, Kürt halkıdır. Kürt halkının özgürlük mücadelesidir, demokratik talepleridir. … 1985 ve 1993’te Genelkurmay ve MGK siyasi iradeyi bir “halk isyanı”yla karşı karşıya olunduğu konusunda bilgilendiriyor. Nihat Ali Özcan’ın şu sözünün altını çizelim: “Bunun ne olduğunu bu işin profesyonelleri biliyor. Kamuoyuna söylerken başka söylersiniz kendiniz bununla ilgili bir problemin üstesinden gelmek istiyorsanız farklı davranırsınız.” … Bırakın HDP’yi, bizzat Öcalan “silahları bırakma” çağrısı yaparken rejim savaşı yeniden başlatmadı mı? Öcalan bu adımı atmak üzere harekete geçmişken savaşı başlatıp, çatışmanın orta yerinde HDP’yi “itfaiyeci” rolüne davet etmek bir suistimal değil mi? Öcalan, Nisan 2015’teki son görüşmede, PKK’nin silahları bırakması konusunda atılacak adımları sıralamış, kongre hazırlığı yapılmasını istemişti. “HDP yürüyemez” diyorlardı. Oysa yürüyüş tarzı, yürüyüşe verilen mana süreci değiştiriyor. Kemal Kılıçdaroğlu kendisi Ankara asfaltının ortasından yürüdüğü için “yürüyüş” denince aklına o geldi ama yürümek var, yürümek var. HDP varlığını gösterebileceği yerlerde, kimi zaman ana yollardan kimi zaman yan yollardan yürüdü. Esnek bir yürüyüş hattı üzerinde parçalı yürüyüşleri birleştiren bir zihin tablosu inşa ederek ilerledi. Yürüyüş, yaygın medyada sansürlense de sosyal medyada, toplumsal ilişkiler alanında çok olumlu karşılandı. Yürütülmediğimiz yerlerde halk, yürümüşüz kabul etti, yürüyebildiğimiz yerlerde verilen mesaj müjde olarak selamlandı. … İnsanlar yürüyemeseler de tüm toplumda bir yürüyüş arzusu var. HDP, bu arzuya tercüman oldu. Milletvekilleri kafalarını gaz bombalarının, copların tekmelerin önüne koydu ve vicdanlarda kazandı. Bir kelebek etkisi doğdu. Siyaset güvence alınarak değil, risk alınarak yapılır. Güvenceli, konforlu yürüyüşler bize göre değil zaten. (https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/06/20/ertugrul-kurkcu-iktidarin-yaptigi-isyani-beslemekten-ibaret/)

GÖRÜŞLER

  • Hükümetin zeka fışkıran LGS önlemleri; sınav salonuna girişte öğrencilerin üst araması yapılacak ama ateşleri ölçülmeyecek. Sınav başlamadan önce gözetmen tüm sınıfa sesini duyuracak şekilde “ateş, öksürük şikayeti olan ya da ailesinde covid tanılı kimse var mı” sorusunu soracak.. ateşi ya da ailesinde covid pozitif şahıs olan öğrenci tüm sınıfın gözü önünde parmak kaldırıp kendisini teşhir edecek ve gözetmenler eşliğinde başka bir sınıfa alınacak. Geri kalan öğrenciler de olası bir covid taşıyıcısı ile biraz önce temasta olmanın gerginliği ile sınava devam edecekler… Bugünkü sınav görevlileri eğitiminden…


İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...