Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ  16 MART 2021

KORONA GÜNLÜĞÜ  16 MART 2021

KORONA GÜNLÜĞÜ  16 MART 2021

Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor!

***

Taleplerimiz dilimizde, yitirdiklerimiz yüreğimizde.

Randevu taleplerine 134 gündür yanıt verilmeyen sağlık emek ve meslek örgütleri bugün de Sağlık Bakanlığı’na giderek randevu talep etti. Sağlık emek ve meslek örgütleri, randevu taleplerinin reddedildiğini belirterek Bakanlık önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Pandeminin başlarında alkışlanan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri vergi yükünün, enflasyon oranlarının altında ezildik ve ezildikçe yoksullaştık. Pandemi koşullarında izinsiz, dinlenmeksizin virüs yüküyle mücadele ederken tükeniyor ve her gün ölüyoruz. İnsanca yaşayacak, meslek riskimizi karşılayacak, yoksulluk sınırının üstünde temel ücret diye isyan edip çığlık attıkça performans ve ek ödemeler bizlere lütuf olarak sunuldu” denildi.   Halkın ve alanda örgütlü sağlık emek-meslek örgütlerinin tüm karar alma süreçlerine etkin katıldığı yeni bir sağlık ve sosyal hizmet politikasına ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Korur Fincancı, Sağlık Bakanlığı’ndan 14 Mart 2021 acil taleplerini ise şöyle sıraladı:

  • COVID-19 meslek hastalığıdır, önerdiğimiz yasa tasarısı kabul edilsin.
  • Toplumsal sağlık için güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın.
  • Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkarılsın, mobbing ve baskılar son bulsun.
  • Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin, performans, ek ödeme değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret verilsin.
  • 3600/7200 ek göstergeler sağlansın.
  • Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin.
  • Liyakatsiz atamalara, sözleşme dayatmalarına, tıp ve sağlık bilimleri eğitimlerini niteliksizleştiren, altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin, eczacılık fakültelerinin, diş hekimliği fakültelerinin, hemşirelik fakültelerinin, sağlık bilimleri fakültelerinin ve sağlık meslek yüksekokullarının açılmalarına son verilsin.
  • OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı yapılsın.
  • Haklarında kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçileri derhal göreve başlatılsın.
  • Sağlık hizmeti için ödediğimiz vergiler yeterli, katkı katılım payları ve ilave ücretler kaldırılsın.
  • Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunulmasına kadar emekçiler örgütleri aracılığıyla, halk da merkezde siyasi partiler, yerellerde ise yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar eliyle süreçlere dahil olsun.
  • Özel hastanelere verilen her türlü teşvik kaldırılmalıdır. Özel hastaneler ile SGK anlaşma yapmamalıdır. Özel hastanelere aktarılan teşvik ve bütçe kamu sağlık kurumlarına aktarılmalıdır.
  • Kamu sağlık kurumları daha demokratik bir yapıya kavuşturulmalıdır. Kamu sağlık kurumlarında idareci belirlenmeleri kriterlere uyanlar arasında, o kurumlarda çalışan kişilerce seçim yöntemi ile olmalıdır.
  • Sağlık hizmetleri ağır ve tehlikeli işler kapsamında olduğundan, fiili hizmet süresi (yıpranma payı) yıllık 90 gün üzerinden tam olarak ödenmeli ve sağlık hizmetlerinde çalışan tüm emekçilere ayrımsız olarak uygulanmalıdır. Fiili hizmet zammı sağlansın.

***

Covid-19 pandemisi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 120 milyon 765 bine, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 672 bine dayandı. Bulaş tehdidi olan aktif hasta sayısı 20 milyon 686 bine gerilemiş olsa da hala oldukça yüksek sayıda olduğunu hatırlatıyoruz.

Dünya genelinde haftanın son günü 336 bin 327 kişide Covid-19 pozitifliği saptandı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 6 bin 550 kişi oldu. Günlük vaka bildiriminde ABD yeniden zirveye çıktı. Türkiye ise dördüncülüğe kadar yükseldi. Ülkelere göre yeni vaka sayısı şöyle: ABD (45 bin), Brezilya (42 bin), Hindistan (24.4 bin), Türkiye (15.5 bin), İtalya (15.3 bin) ve Polanya (10.9 bin).

***

Yeni kontrollü normalleşme dönemine geçişin üçüncü haftasına başlarken vaka sayısında tırmanış devam ediyor. Son 24 saatte 15 bin 503 yeni vaka bildirimi yapıldı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 63 kişi olup, düşme eğiliminde olsa da hala oldukça yüksek olduğuna dikkat çekiyoruz. Toplam vaka sayısı 2 milyon 895 bine dayanırken toplam can kaybı 29 bin 552 kişiye yükseldi. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı 858 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı 151 binin üzerinde. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.

Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısındaki ciddi yükseliş devam ediyor. Dün aktif hasta sayısı 148 bin 825 kişiye yükseldi. Aktif hasta sayısındaki bu ciddi yükseliş, bulaş tehdidinin artacağını da gösteriyor. Ağır hasta sayısımız ise 1,425 kişi. Aktif vakanın yükselmesi ile %1’e kadar düşen ağır hasta oranı dünya ortalamasının (%0.4) halen iki buçuk katına yakın! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunun vurgulamaya devam ediyoruz.

***

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, illere göre yüz binde görülen vaka sayısı oranını açıkladı. ‘Kademeli normalleşme’ kararlarının ardından İstanbul’da geçtiğimiz hafta yüz binde görülen vaka sayısı oranı 111.57 iken 178.25’e yükseldi. Ankara’da geçtiğimiz hafta 54,83 olan oran bu hafta 68,53’e, İzmir’de geçtiğimiz hafta 66,47 olan oran bu hafta 78,57’ye yükseldi. Yüz bin nüfusa oranla en çok vakanın Samsun’da görüldüğü kaydedildi. Samsun’da bu oran geçtiğimiz hafta 348,36 idi.

Tabloya göre; AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘lebaleb’ kongreler yapmakla övündüğü Karadeniz illerindeki vaka artışı da sürdü. Haftalık verilere göre yüz binde en fazla Covid-19 vakası iller Samsun, Sinop, Giresun, Ordu, Trabzon, Yalova, Edirne, Balıkesir ve Kilis oldu. Yüz binde en az Covid-19 vakası görülen iller Siirt, Şırnak, Hakkari, Şanlıurfa ve Batman olarak sıralandı.

Bakan Koca’nın paylaştığı verilere göre, illerin her 100 bin kişide haftalık (6-12 Mart) Covid-19 vaka sayıları şöyle: Adana (63), Adıyaman (154,63), Afyon (47,50), Ağrı (22,22), Aksaray (173,52), Amasya (163,64), Ankara (68,53), Antalya (95,16), Ardahan (73,83), Artvin (100,88), Aydın (58,71), Balıkesir (257,60), Bartın (62,82), Batman (15,64), Bayburt (51,28), Bilecik (81,38), Bingöl (25,20), Bitlis (15,95), Bolu (65,76), Burdur (86,49), Bursa (78,47), Çanakkale (149,76), Çankırı (47,29), Çorum (73,19), Denizli (41,50), Diyarbakır (17,83), Düzce (81,63), Edirne (200,36), Elazığ (29,59), Erzincan (53,75), Erzurum (45,63), Eskişehir (74,59), Gaziantep (67,44), Giresun (296,84), Gümüşhane (137,61), Hakkari (7,84), Hatay (69,43), Iğdır (80,97), Isparta (61,09), İstanbul (178,25), İzmir (78,57), Kahramanmaraş (56,50), Karabük (47,21), Karaman (56,88), Kars (24,92), Kastamonu (118,23), Kayseri (142,95), Kırıkkale (88,27), Kırklareli (137,12), Kırşehir (47,73), Kilis (255,62), Kocaeli (138,39), Konya (203,91), Kütahya (85,14), Malatya (92,66), Manisa (50,12), Mardin (17,32), Mersin (96,75), Muğla (80,24), Muş (27,24), Nevşehir (64,60), Niğde (89,21), Ordu (248,62), Osmaniye (198,89), Rize (188,18), Sakarya (90,15), Samsun (458,53), Siirt (2,11), Sinop (345,56), Sivas (43,88), Şanlıurfa (15,41), Şırnak (4,46), Tekirdağ (121,64), Tokat (243,53), Trabzon (222,32), Tunceli (53,93), Uşak (19,22), Van (20,36), Yalova (200,33), Yozgat (46,05), Zonguldak (75,44).

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa çalışma ödeneğini mart ayı sonunda bitireceklerini açıkladı. Erdoğan alınan önlemlere yeterince uyulmadığını belirterek, “Bugünkü kabine toplantımızda son iki haftadaki gelişmelerin üzerinden etraflıca durduk. Kimi illerimizde görülen kısmi vaka yükselişlerine rağmen bu artışın hastaneye yatış, yoğun bakım ve entübe sayılarına sınırlı şekilde yansımasını da sevindirici bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca aşılama yaygınlaştıkça salgınla mücadelenin daha etkin hale geldiğini görüyoruz. Tedbirlere, özellikle uyulmasıyla ilgili denetimleri daha sıkı şekilde yürüterek süreci yakından takip edeceğiz. Tüm bu verileri, gözönüne alarak bugünkü toplantımızda şehirlerimizdeki mevcut uygulamayı bir süre daha sürdürme ve gelişmeleri yakın takip etme kararı aldık’’ dedi.

***

Katıldığı bir cenaze töreninde ‘öngöremedim’ diyerek özür dileyen Koca, Soylu’nun annesinin cenazesinde olacakları ‘öngörerek’ protokol listesine ismini yazdırmamış.

***

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 5-12 Mart tarihleri arasında yüz yüze eğitimde tespit edilen koronavirüs (Kovid-19) vaka tablosunu açıkladı. Sendikanın, 33 il, 82 ilçe ve 10 köy okulundan elde ettiği bilgilere göre, 5-12 Mart tarihleri arasında pozitif tanı konulan, temaslı olan ve karantina altına alınan toplam öğretmen, öğrenci ve personel sayısı 432 oldu. Bunlardan 141’i öğretmen, 269’u öğrenci ve 22’si personel olarak açıklandı. Tabloya göre, 2 eğitim emekçisi de koronavirüsten dolayı yaşamını yitirdi.

***

İstanbul’un alışveriş, kültür sanat ve eğlence merkezlerinden biri olan Beyoğlu ilçesindeki İstiklal Caddesi yoğunluk nedeniyle kapatıldı. Bugün itibariyle tüm kamu kurum ve kuruluşlar, MEB’e bağlı resmi ve özel okullar ile birçok yere girişte HES kodu zorunluluğu getirildi. İstanbul’da ayrıca sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile birlikler, kooperatifler ve kat malikleri tarafından düzenlenecek genel kurul dahil, kişilerin bir araya gelmesine neden olan her türlü etkinlikler (kişi başına 8 metrekare alan bırakma ve aynı anda bulunabilecek azami kişi sayısı 300’ü geçmemek üzere), kahvehane, kıraathane, internet kafe, internet salonu, elektronik oyun salonları, bilardo salonu, dernek lokali, lunapark, tematik parklar, berber, kuaför, güzellik salonu, güzellik merkezleri, hamam, sauna ve masaj salonu, kaplıca, nikah salonu, düğün salonu, tiyatro vb. kültürel aktivite yerleri, kütüphane, spor salonları ve spor merkezlerine girişlerde de HES kodu kontrolleri yapılıyor.

***

İtalya’da hükümetin artan vakaları nedeniyle aldığı yeni tedbirler çerçevesinde 10 bölgede zorunlu haller dışında sokağa çıkma kısıtlaması uygulanıyor. İtalya’da yaklaşık 42 milyon kişinin karantina altına alınacağı 2 haftalık süreç bugün başladı. Lombardiya, Lazio, Veneto, Puglia, Campania, Marche, Emilia-Romagna, Piemonte, Friuli Venezia Giulia, Molise bölgeleri ve Trento kentinde kırmızı bölge uygulaması 6 Nisan’a kadar geçerli olacak. Sardunya Adası hariç ülkenin geri kalanında, turuncu bölge uygulaması geçerli olacak. Turuncu bölgede yaşayanlar, bulundukları kent sınırlarında kalmak koşuluyla 05.00 22.00 saatleri arasında sokağa çıkabilecek. Sardunya Adası’nda ise tedbirlerin en az düzeyde olduğu beyaz bölge uygulaması devam ediyor. İtalya’da yoğun bakım ünitelerinde kritik oran olarak kabul edilen yüzde 30 doluluk oranı geçtiğimiz hafta aşılmıştı. Yoğun bakımda tedavi gören Covid-19 hastası sayısı pazar günü 3 bini aşmıştı. Bulaşma endeksi (temel çoğalma katsayısı) Rt değerinin ülke çapında son bir hafta içinde 1,06’dan 1,16’ya yükseldiği açıklamıştı.

***

Salgının Türkiye’de başlamasından birkaç ay sonra ilk kez İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde açılan Covid İzlem Merkezi’nde şimdiye dek 4 bine yakın hasta takip edildi. İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, bu hastalarda başlarda hastalık sonrası uzamış şikayetler arasında ishal gibi bulguların başı çektiğini ancak ikinci dalgadan sonra bu şikayetlerin yerini unutkanlık ve saç dökülmesi gibi belirtilerin aldığını vurguladı. Koronvirus sonrası bir ila dört yıllık bir süreçte beklenen bir takım hastalıklar olduğuna işaret eden Prof. Dr. Tükek, “Covid’in neden olabileceği bazı otoimmün hastalıklar bekliyoruz. Onları henüz görmeye başlamadık ama 2021-2022 yılı içerisinde bu hastaları da görmeye başlayacağız. Otoimmün Tip 1 diyabet, çölyak hastalığı, tiroid, otoimmün karaciğer hastalıkları gibi hastalıklarda artış yaşanabilir. Çünkü bu hastalıklarda tetiği çeken mekanizma virüs oluyor ve otoimmün hastalıklar etkilenebiliyor” dedi. Bir yıla kadarki kısa dönemde ise daha çok post Covid olarak tanımladıkları tablolarla karşılaştıklarını vurgulayan Prof. Dr. Tükek, “Bunlar içerisinde en sık karşımıza çıkan damar tıkanıklıkları oldu. Hakikaten dünyada da literatürde çok sayıda bildiriliyor bu durum. Akciğer, beyin, bacak ve kalp damar tıkanıklıklarına bu süreç içerisinde çok sık rastladık. Uzayan semptomlar anlamındaysa unutkanlık ve saç dökülmesi en çok üzerinde durduğumuz konular oldu. İlk dalga sonrası ishale de sık rastlardık ama artık onu görmüyoruz” diye konuştu.

 

[su_box title=”AŞI TARTIŞMALARI” box_color=”#e3b624″][/su_box]

Covid-19’a karşı geliştirilen ilk iki aşıdan olan Oxford-AstraZeneca aşısının kullanımı AB’nin en büyük ülkelerinde , kanda pıhtılaşma yaratıp derin damar tıkanıklığı ve Akciğer Embolisi gibi hastalıkların riskini artırıyor olabileceği kuşkusuyla geçici olarak durduruldu.

Avrupa’da geçtiğimiz hafta Norveç, Danimarka, Hollanda ve İrlanda, AstraZeneca’nın geliştirdiği yeni tip Coronavirus (Covid-19) aşılarının kullanımını geçici olarak askıya aldı. İtalya’nın Piedmont bölgesinde, savcılık 393 bin 600 doz aşıya el koydu. Kararın, bir kişinin aşı yaptırdıktan sonra ölmesi üzerine alındığı belirtildi. Aralarında Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Norveç, İzlanda, Danimarka, Hollanda, Bulgaristan, Tayland ve İrlanda’nın bulunduğu bir dizi ülke, aşının uygulanmasını geçici bir süreyle askıya aldı. İtalya, Avusturya, Estonya, Letonya, Lüksemburg ve Litvanya’da da, aşının 17 ülkeye dağıtılan 1 milyon dozluk bir kısmının uygulanması askıya alındı.

Ama İngiltere dahil bir çok ülkede AstraZeneca aşılaması devam ediyor ve İngiltere hükümeti aşının güvenli olduğunu söyleyerek halkı aşı olmaya çağırıyor. Avustralya’da ise Başbakan ve Sağlık Bakanı aşılamanın durdurulmayacağını, aşının bu sorunlara yol açtığına dair kanıt bulunmadığını söylediler.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Avrupa İlaç Ajansı (EMA), Oxford-AstraZeneca aşılarını geçici olarak durdurma kararı alan Avrupa Birliği ülkelerine çağrıda bulunarak, aşılamaya devam etmelerini istedi. DSÖ Bilim Heyeti’nden Dr. Soumya Swaminathan “Şu ana kadar dünya genelinde 300 milyondan fazla doz farklı aşılar uygulandıktan sonra, Covid-19 aşılarıyla bağlantılı belgelenmiş ölüm bulunmuyor” dedi. Avrupa Birliği’nin ilaç düzenleyicisi olan Avrupa İlaç Ajansı (EMA), kanda pıhtılaşmaya neden olduğu gerekçesiyle kullanımı bazı Avrupa ülkelerinde durdurulan Covid-19 aşısı AstraZeneca’nın, faydalarının risklerinden fazla olduğunu bildirdi. Salı günü hem DSÖ hem EMA konuyla ilgili son verileri değerlendirmek için bir araya gelecek.

AstraZeneca AB ve Birleşik Krallık’ta 17 milyon kişiye bu aşıdan yapıldığını, yalnızca 40’tan az kişide bu sağlık sorununun görüldüğünü söylüyor.

***

Guardian’ın sağlık editörü Sarah Boseley’in kaleme aldığı yazıda Avrupa hükümetlerinin Oxford aşısı konusunda karar alırken, bilimsel kanıtların dışında kamuoyunun güveni gibi unsurları da dikkate alması gerektiğini söylüyor. Boseley, Fransa’da geleneksel olarak aşılara şüpheyle bakıldığını, Almanya’nın da Oxford aşısının 65 yaş üzerindekilerdeki etkileri konusunda kanıt olmadığı için bu yaş grubuna aşı yapmayı reddeden ilk ülke olduğunu ve çoğundan daha ihtiyatlı bir tavır sergilediğini kaydediyor. Boseley şöyle devam ediyor; “Askıya alma kararında rol oynayan bir diğer faktör tedarik bile olabilir. İngiltere’de çok sayıda aşı var. Avrupa’da ise yok. AstraZeneca yine taahhüt ettiği aşı tedariğinde kesintiye gitti. Yılın ilk çeyreğinde söz verdiğinin üçte birine 30 milyon doza indi. Zaten Avrupa’da çok büyük miktarlarda aşı yoksa, aşılamayı askıya almak daha kolay.”

***

Biden, “Önümüzdeki 10 günde iki büyük hedefe ulaşacağız. 100 milyon kişi aşılanmış, 100 milyon kişi de yardım çeklerini almış olacak” dedi.

***

Rusya Doğrudan Yatırımlar Fonu, korona virüsüne karşı Rusya’da geliştirilen Sputnik V aşısının İtalya, İspanya, Fransa ve Almanya’da da üretimine başlanması için mutabakata varıldığını açıkladı. Avrupa İlaç Ajansı’nın tarafından onaylanması halinde, Sputnik V Avrupa Birliği’nin 27 ülkesinde kullanılacak Batı’da geliştirilmemiş ilk aşı olacak.

***

İran’da korona virüsüne karşı geliştirilen aşı COVIRAN Bereket’in insanlar üzerindeki üçüncü ve nihai denemesine başlandı.

***

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Karar TV yayınına konuk oldu. Yeneroğlu, aşılama programı dışında yer alan milletvekillerinin de aşı olduğunu ve bunun saklandığını söyledi.

***

Bakan Koca 1 Aralık 2020’de yaptığı açıklamada “nisan ve sonrası dönemde yerli aşımız devreye girecek” demiş, Koca, son olarak da 11 Mart’ta “Yakın bir gelecekte kendi aşılarımızı kullanacağız” açıklaması yapmıştı. Bakan Koca tarafından sürekli ötelenen yerli aşı tarihini  Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank daha da ileriye taşıdı. Varank, “Sene sonuna kadar yerli aşımızı elimize almayı hedefliyoruz” dedi.

***

Delion’dan Halepçe’ye – Dr. Ali Tepe

Yüzyıldan bu yana ‘çağdaş’ ya da ‘modern’ savaş tarihinin sürekli gündem maddesini oluşturan kimyasalların 20. yüzyılda ilk kullanımı 1. Paylaşım Savaşı sırasındadır

Peloponnes Savaşları sırasında, İÖ 424 yılında Sparta devletinin Delion sitesini fethi, yüzyılın şehir savaşlarıyla dolu yarımadası anımsandığında sıradan bir olay gibi görülebilir. Ancak bu olayı “diğerlerinden” farklılaştıran tarihte kimyasal silahın ilk kez kullanılmış olmasıdır. Şehrin direnişi kırılana dek, iyice ıslatılmış odun yığınları ile oluşturulan sülfür dumanı, içi oyulmuş ağaç parçalarına doldurulup rüzgârdan da destek alınarak düşmana atılmıştır.

 

Bugün birçok ülkenin kimyasal silah ürettiğini, üreten ve üretmeyen birçok ülkede ise kimyasal silah bulunduğu ve bu silahların göstermelik savaş ve ateşkes pazarlıklarında koz olarak kullanıldığını da yaşayarak öğreniyoruz.

Ve Halepçe, İran-Irak savaşı yıllarında 15 Nisan 1987’de Irak Federe Kürdistan bölgesinde Wassan adlı Kürt köyünde kimyasal ile 250 kişi öldürülür. Irkçı Baas ordusunun bu prova saldırısı önce görmezden gelinir, yok sayılır. Bir yıl sonra 15-16 Mart 1988’de uçaklarla Halepçe kimyasal bombalamaya maruz bırakılır; bilindiği kadarıyla sonuç beş binin üzerinde ölüm, on binin üzerinde yaralıdır. Daha sonraki yıllarda yapılan taramalarda bu sayıların çok üstünde olabileceği dile getirilmiştir. O yıllarda bu olayı önemsizleştirme çabaları içindeki birçok ülkenin sonradan, on yılların ardından bunu bir soykırım suçu olarak adlandırması ve kınaması ise uluslararası siyasetin ikiyüzlülüğünü örnekler.

 

“Düşmanı” çaresiz bırakmanın bir yolunun da onun yaşam çevresini, yaşadığı coğrafyanın doğasını yok etmek olduğunu, bunun için de kimyasal silah kullanıldığını, ormanlarının yok edildiğini, toprağının zehirlendiğini anımsatalım… Bu vahşetlerin dekorunda tahrip olan doğa oluşturmaktadır ne yazık ki.

http://yeniyasamgazetesi2.com/deliondan-halepceye/

***

“Salgının getirdiği ekonomik kriz sistem krizine dönüştü”

Prof. Dr. Mustafa Durmuş “Türkiye’ye OECD ülkeleri arasında en eşitsiz gelir dağılımına sahip üçüncü ülke konumunda, yoksulluk açısından da en yoksul ülkelerin başında geliyor. Salgın ise bu eşitsizlikleri daha da artırdı” diyor.

 

Türkiye ekonomisinin sorunları Covid-19 ile başlamadı. 2019’da da, 2018’de de ekonomi ciddi bir krizdeydi. Krize ilişkin hem parasal, hem de reel göstergeler buna işaret ettiği gibi, bunu yaşamlarımızda da hissediyorduk. Döviz kurundan borç stoklarına, işsizlikten düşük istihdama, enflasyondan bütçe açıklarına kadar ülke ekonomisi çoklu krizler içindeydi. Üstelik bu krizleri tetikleyen, Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin getirdiği bir politik kriz, hız kesmeden yürütülen savaş politikaları ve ekolojik tahribatla sonuçlanan iklim yıkımı söz konusuydu.

İşin gerçeği ülke 2013’ten bu yana tam bir kriz sarmalı içinde. Kürt sorunun çözümüne yönelik çatışmasızlık müzakerelerinden vazgeçilmesi, sürecin özellikle de 2015’ten itibaren tam bir savaş konsepti altında yürütülmesi, ardından gelen 15 Temmuz Başarısız Darbe Girişimi ve beraberindeki OHAL uygulamaları da, güven duygusunu yıpratarak ekonomiyi yukarıdan aşağıya krize sokan çok önemli dinamikler oldu. Yani krizin sorumlusu ne sadece Covid-19 salgını ne de ekonomide olup bitenler. Bu sorumlular arasına yürütülen kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı siyaset biçimini, otoriterleşmeyi ve savaş politikalarını da katmamız gerekiyor.

Siyasal iktidar ne salgını, ne de ekonomik krizi doğru yönetebildi. Öyle ki sürü bağışıklığı stratejisi altında erken normalleşme ikinci kez uygulanıyor. Bu piyasaları memnun etmek, boşalan Hazine’ye daha fazla yüklenmemek için yapılıyor belki ama toplum sağlığını tehlikeye atıyor.

Her ne kadar ekonomik kriz salgın ile derinleşmiş olsa da, ülkedeki kriz salgın öncesinde de vardı. Bu kriz 2013’ten bu yana gelen bir politik, jeopolitik ve ekonomik yıkım sürecinin bir sonucu. Bu faktörler ortadan kalkmadan ekonominin krizden çıkabilmesi mümkün değil.

Kaldı ki kapitalist sistemde, ekonomi krizden çıksa da onun tekrar krize girmesini önleyecek bir mekanizma da mevcut değil. Öyle olsaydı 2001, 2008 ve nihayet 2018 ve 2020 krizleri ortaya çıkmazdı. Yani ekonomik krizler kapitalist sisteme içkin krizler. Özcesi sistem değişmeden kriz riski ortadan kalkmayacak.

https://bianet.org/bianet/siyaset/240790-salginin-getirdigi-ekonomik-kriz-sistem-krizine-donustu

 



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...