Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 15 NİSAN 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 15 NİSAN 2020

GÜNDEM

  • Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu Korona günlerinde buluşmalarına devam ediyor. “Salgınlar ve salgın süreçlerinde toplumsal tıbbın devrimci geleneği” son buluşmanın gündemiydi.
  • “Yeni koronavirüs  salgınının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin azaltılması” amacı taşıdığı belirtilen ve geçtiğimiz hafta kamuoyuna “işten çıkarmalar yasaklanıyor” diye sunulan 15 maddelik  torba yasa TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna sunuldu.
  • Fransa’da patronlar krizi fırsata çevirdi: Koronavirüsü fırsata çeviren Fransız sermayesi, haftalık çalışma süresinin 60 saate kadar çıkarılmasını kanun hükmünde kararnameyle sağladı.
  • İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu, Tuzla tersanelerinde çalışan 53 işçinin Covid-19 testinin pozitif çıktığını açıkladı. 20 bin işçinin çalıştığı Tuzla tersanelerinde yapılan gözlemler sonucunda hazırlanan bir rapor yayımlayan platform, tersanelerde çalışmaların durdurulmaması durumunda bu sayının hızla artabileceği uyarısında bulundu.
  • İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, cezaevlerinde koronavirüs salgınına karşı alınan önlemlerin yetersiz kaldığını belirtti. Tutukluların aileleri aracılığı ile ulaştırdığı bilgilere göre; salgından dolayı koruyucu malzemeler temin edilmiyor,  hastalık belirtisi gösteren bazı mahpuslar hastaneye sevk edilmiyor ve test yapılmıyor, test yapılmışsa da bunun sonucu paylaşılmıyor. Sürekli tedavi ve kontrol gerektiren bir kronik hastalığı olanların tedavilerine ara verilmiş. Revire sevk istekleri ayda bir ile sınırlandırılmış.
  • Halkların Köprüsü Derneği, mültecilerin salgın tehdidine rağmen bir kez daha sahil kentlerine götürüldüğünü ve bunların bir bölümünün İzmir’e döndüğünü belirterek, yaşanan trajediye dikkat çekti. Mültecilerin kendilerine “Avrupa vaadi verildi” dediğini aktaran dernek, artık şehirlerden şehirlere geçişin bile çok zorlaştığı bir dönemde mültecilerin Çanakkale ve İzmir gibi illere getirilerek ortada bırakıldığını ve kaçak yollarla karşıya geçmelerinin beklenildiğini kaydetti.
  • İnfaz kanununda düzenlemeleri içeren ve 90 bin kişiyi etkileyecek 70 maddelik “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. AKP-MHP oylarıyla kabul edilen infaz düzenlemesiyle, cinsel dokunulmazlığa karşı, kadına yönelik yaralama, şantaj, tehdit ve çocuk pornografisini yayınlama af kapsamı içine alındı.
  • Koronavirüs salgınıyla birlikte, Amazon ormanlarının yok edilmesi hızlanırken, bölgede bulunan yerlilerin sağlığı büyük risk altında. Salgınla birlikte Brezilya’da çevreyi koruma girişimleri azalırken, Ulusal Enstitü’nün verilerine göre ormanların yok edilmesi 2019 yılına göre yüzde 50 artış gösterdi.
  • Kübalı doktorlar Che’nin izinde; 2019 yılının son günlerinde Çin’in Wuhan şehrinde patlak veren koronavirüs salgınına karşı Küba şu ana kadar aralarında İtalya ve Andorra gibi Avrupa ülkelerinin de bulunduğu 17 ülkeye yüzlerce doktor ve hemşire gönderdi.
  • UNICEF, koronavirüs nedeniyle 24 ülkenin kızamık aşısı programlarını ertelediğini açıkladı. Bir kızamık salgını patlak verebileceği uyarısında bulunan kurum, toplamda 37 ülkede 117 milyon çocuğun kızamık aşısını vaktinde olamayabileceğini duyurdu.
  • Koronavirüsüyle boğuşan Avrupa, bir yandan da ‘bitkiler için en zehir patojen’ olarak bilinen Xylella fastidiosa isimli bakterinin neden olduğu enfeksiyonla mücadele ediyor. ‘Zeytin cüzzamı’ olarak da anılan ve İtalya’da şimdiden 1 milyon zeytin ağacını kurutan bakterinin, İspanya ve Yunanistan’a da yayılması riski var.

MEVCUT DURUM

  • Covid-19 salgınında dünya genelindeki vaka sayısı 2 milyona yaklaşırken, can kayıpları 120 bini geçti.
  • ABD’de salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 26 bine ulaştı. Salgının merkezi olan New York kentinde son 24 saatte 3 bin 700 kişi hayatını kaybetti.
  • Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa’da bazı ülkelerde koronavirüsün yayılma hızının yavaşladığını ancak İngiltere ve Türkiye’de yeni vakaların hala arttığını duyurdu. Avrupa’da karmaşık bir görüntü var denilen açıklamada, salgının henüz zirve noktasına ulaşmadığı belirtildi.
  • İspanya, koronavirüs vaka sayılarında 18 Mart‘tan bu yana en büyük azalmayı rapor etti. Ülkede son bir günde sadece 3 bin 45 yeni vaka tespit edildi.
  • Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de  toplam vaka sayısı 65.111, bugün hayatını kaybeden 107 kişi ile birlikte yaşamını yitirenlerin sayısı 1403’e yükseldi. Halen yoğun bakımlarda 1809 hasta tedavi görüyor.
  • Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, 57 ildeki 84 yurtta 12 bin 912 kişinin karantinada olduğunu, 20 bin 427 kişininse yurtlardan ayrıldığını açıkladı.
  • Şakran Kadın Cezaevinde 2 doktor, 2 tutuklu ve 12 gardiyanın koronavirüs testi pozitif çıktı.

ÖNLEME VE KORUMA

  • Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen “immün plazma” yöntemiyle tedaviye başlıyor.
  • FİSA Çocuk Hakları Merkezi, çocukların koronavirüse dair bilgi edinmesi için kısa videolar hazırladı. 5-11 yaş grubu çocuklar için bazı sanatçıların seslendirdiği “Çocuklar için Korona!”, 12 yaş ve üzeri için ise Kurmancî, Kirmanckî, Türkçe ve Arapça, bilgilendirme kartları hazırladı.
  •  Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü COVID-19 (SARS-CoV-2)  enfeksiyon rehberini yeniledi. (14.04.2020)

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu’nun yaptığı açıklamada;  sağlık çalışanlarının barınma konusunda büyük zorluklar yaşadıkları belirtilerek “Odamıza iletilen başvurularda, covid-19 test sonucu pozitif olan bazı sağlık çalışanları, virüsün ailesine ve yakınlarına bulaştırma kaygısı yaşamaktadır.  Meslektaşlarımızdan bazıları araçlarında, bazıları otel vb yerlerde kalmak zorunda olduklarını iletmişlerdir“ dendi.
  • İzmir Tabip Odası üyesi, üroloji uzmanı Dr. Nihat Dayanıklı, Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti.
  • Suriye’li doktor Mohamad Şamaa İstanbul’da özel bir hastanede görevini yaparken Koronavirüse yakalanmıştı. Uzun bir mücadeleden sonra Dr. Mohamad maalesef bugün hayatını kaybetti.

SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Sağlik ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Merkez Yönetim Kurulu Covid-19 salgını bir aylık değerlendirme raporunu açıkladı.  Merkez Yönetim Kurulu adına açıklamayı yapan Eş Genel Başkan Gönül Erden, sağlık emekçilerinin çok ciddi bir tehdit altında olduğunu vurgulayarak, “Covid-19 pandemisi nedeniyle sağlık emekçileri arasında çok sayıda hasta ve kayıp var, ne yazık ki artma ihtimali de söz konusu. Bu artışın kontrol edilebilmesi için hükümetin çok ciddi önlemler alması, önlemlerdeki mevcut eksiklikleri acilen gidermesi gerekmektedir” dedi.     https://ses.org.tr/2020/04/covid-19-salgini-bir-aylik-degerlendirme-aciklamamiz-salginin-siddeti-saglik-emekcilerinin-saglik-ve-yasam-haklarinin-ihlali-icin-gerekce-gosterilemez/
  • SES Ankara Şubesi  COVİD-19 salgınla mücadele kapsamında Ankara’da görev yapan sosyal hizmet emekçileri ve birinci basamakta görev yapan aile hekimleri ile görüşmeler yaparak sosyal hizmetlerda ve birinci basamaktaki sorunlara ilişkin iki ayrı rapor hazırladı. Raporların sonuç kısımlarında;

“ Genel itibariyle ülkemizdeki dezavantajlı nüfusun oranı salgın döneminde daha da artmıştır. İktidarın bunun bilincinde olarak hem sosyal hizmet ağını genişletmesi hem de sosyal hizmetlerin her alanında görev alan personel sayısını artırarak çalışanların çalışma şartlarında ve özlük haklarında iyileştirme yapması gerekmektedir.“

“ Salgınla etkin mücadele yürütülmesi isteniyorsa; Toplum sağlığı için bütünlükçü yaklaşım, ekonomik ve sosyal destekle koruyucu hizmetlerin güçlendirilmesi gerekmektedir. Salgınla etkin mücadele eden ülkeler sağlık hizmetlerini bütünlükçü gören ve yoğunluğunu tedavi edici hizmetlerden koruyucu hizmetlere kaydıran ülkeler olmuştur. Sosyalizasyon uygulamalarından bu yana birinci basamak sağlık hizmetlerinde yapılan tüm politikalar birinci basamak sağlık hizmetlerini koruyucu hizmetlerden kopararak tedavi edici hizmetlere kaydırmıştır. Ülkemizde salgınla mücadelede başarı ve sağlıklı bir toplum isteniyorsa bunun koruyucu sağlık hizmetlerinden geçtiği unutulmalıdır.“ ifadelerine yer verildi. Raporların tamamı ekler bölümünden okunabilir.

  •  Türk Eczacılar Birliği, düzenledikleri basın toplantısında “Artık Sesimiz Duyulsun İstiyoruz” dedi. Bugüne değin dört eczacının yaşamını yitirdiğini, dört eczacı ve üç eczane çalışanının hastanede tedavi gördüğünü, 12 eczacı ve 25 eczane çalışanının evlerinde karantina altında olduğunu belirttikleri açıklamada tüm eczacı ve eczane çalışanlarının düzenli testten geçirilmesini talep ettiler. https://www.teb.org.tr/news/8790/ARTIK-SES%C4%B0M%C4%B0Z-DUYULSUN-%C4%B0ST%C4%B0YORUZ

TOPLUMSAL MÜCADELE

  • Toplum ve Hukuk Araştirmaları Vakfı,  Covid-19  Hapishane İzleme Haftalık Bülten 1’i yayımladı. Raporda TOHAV olarak; covid-19  ile mücadele kapsamında tüm hapishaneler başta olmak üzere tüm kapatılma alanlarında tutulan kişilerin yaşama hakları ve sağlığa erişim haklarının savunulması için hukuki destek verilmeye başlandığı vurgulandı. http://www.tohav.org/tohav-hapishane-izleme-bulteni
  • Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK, AKP  iktidarının Meclise  sunmaya hazırlandığı ve ücretsiz izinleri yasalaştıracak olan yasa taslağına karşı İŞKUR binası önünde açıklama yaparak “Sefalet ödeneği istemiyoruz, ücretsiz izine hayır!” dedi.
  • Galataport işçisi Hasan Oğuz’un koronavirüsten ölümünün ardından yapılan Dev Yapı-İş eylemi sonrası, Galataport şantiyesinde çalışmalar durduruldu.
  • İnşaat İşçileri Sendikası, salgın sürecinde İstanbul’da bulunan şantiyelerin durumuna ilişkin raporunu paylaştı. Rapora göre sadece İstanbul’da 10 bin işçi işinden oldu, hala çalışabilenler açısından ise durum vahim; işçiler salgın riski altında. https://gazetekarinca.com/2020/04/corona-gunlerinde-insaat-iscilerinin-hali-ve-santiyelerin-kara-kitabi/
  • Türkiye’nin Maldivleri olarak bilinen Salda Gölü’nde Millet Bahçesi projesi kapsamında inşaat çalışmaları başlatıldı. Salda Gölü sahilinde iş makinalarının yer aldığı görüntülerin sosyal medyada gündem olmasının ardından inşaat çalışmaları durduruldu.

YENİ YAŞAM

  • “Biz eve kapanmadan önce de bir “kapanma” hali içindeydik. Önce bunun farkına varmamız elzem. Mevcut iktidar alanında beden nerede olursa olsun (şirkette, ofiste, fabrikada, hastanede, üniversitede, sivil toplum kuruluşunda, evde, akıl hastanesinde, mülteci kampında, müzede, kütüphanede, spor salonunda, güzellik merkezinde vb.) ekonomik bir ruha hapsolmuştur. Kentler birer rant ve tüketim alanı olarak tasarlanmış durumda, neredeyse AVM’ye gitmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok, çalışmak kendimizi inandırdığımız tüm başarı ve girişimcilik hikâyelerine rağmen güvencesiz ve gelecek vadetmeyen işlerde kendi kendimizi işletmek/sömürmek demek, cinsellik toplumsal cinsiyet rollerinden bağımsız olarak deneyimleyebileceğimiz bir özgürlük alanı değil; her türlü duygu, ilişki, eğlence, arkadaşlık vs. piyasalaşmış ve birer yatırım nesnesine dönmüş durumda ve biz bu dünyaya geri döndüğümüzde “dışarı”ya çıkmış olacağımızı düşünüyoruz. Hayır, gerçekte bir “dışarı” yok. Yeniden hayal kurmaya başlamalıyız.” https://terrabayt.com/dusunce/covid-19-salgini-ve-kendilik-kaygisi-etigi/
  •  “Yeni bir isyan günü gelip çatmıştır. Covid- 19 bunun olanağını artırmıştır. Artık başka bir dünya mümkün demek çok daha meşru. Çünkü mevcut dünya kaybetmiştir. Toplum ve doğa için zararlıdır. Bundan kurtulmak gerekir. Yeni dünya yeni yaşam iddiası ile olur. Yeni yaşam demokrasi ve kadın özgürlüğüne dayalı ekolojik toplumdur. Yaşasın Sosyalizm!” http://yeniyasamgazetesi1.com/yasasin-covid-19-koronavirusun-adaleti/
  • “Devlet, devlet olma genetiğini yerine getirmeye çalışır. Salgına karşı mücadele etmez. Yasak koyar, toplumsal tecridi hedefler. Bu salgındaki sokakların nasıl kullanılacağına en iyi sokaktakiler karar verir. Bir hastanenin işleyişine yönetimine de en iyi sağlıkçılar karar verir. Geldiğimiz aşamada devletin müdahale etmeye çalışarak getirdiği sokak yasakları, hastanelerdeki kaoslar bunun en önemli göstergeleridir. Sokağı kimler ve nasıl kullanmalı? Hastaneleri kimler nasıl yönetmeli? Soruları bizim temel sorularımız olmalı. Bu sorulara çıkacak toplumsal cevaplar aslında özyönetimdir.”  Toplumsal Tıbbın Devrimci Geleneği Tartışmasından Notlar…
  • “Yeni örgütlenme araçlarını keşfetmek zorundayız. Dünyaya bakma biçimlerimizi değiştirmek zorundayız; anlama ve eyleme diyalektiğinin sırrına vakıf olmak zorundayız. Solun mevcut dünyasını kuran liberal iklime kar yağdırmak zorundayız. Kendi sözümüzü ve eylemimizi dolaşıma sokmak zorundayız. Üretici güçlerin içine girmek zorundayız. Hayata sirayet edebilecek araçlar keşfetmek zorundayız. Her girişimizi bir deneyime dönüştürmek zorundayız. Yani bir karar verme arifesindeyiz.” http://komundergi2.com/bir-ihtimal-daha-var-hikmetacun/
  • https://dayanisma.ekoharita.org/   Korona Dayanışma Toplulukları, Ağları, STK’lar, Kurumsal Dayanışma, Yerel Yönetim Destek Hizmetleri

EKLER

  • SES COVİD-19 SALGINI BİR AYLIK DEĞERLENDİRME AÇIKLAMASI : SALGININ ŞİDDETİ SAĞLIK EMEKÇİLERİNİN SAĞLIK VE YAŞAM HAKLARININ İHLALİ İÇİN GEREKÇE GÖSTERİLEMEZ

COVİD-19 pandemisi nedeniyle sağlık emekçileri arasında çok sayıda hasta ve kayıp var, ne yazık ki artma ihtimali de söz konusu. Bu artışın kontrol edilebilmesi için hükümetin çok ciddi önlemler alması, önlemlerdeki mevcut eksiklikleri acilen gidermesi gerekmektedir. Diğer ülkelerdeki tecrübe sağlık emekçilerinin çok ciddi bir tehdit altında olduğunu göstermektedir.

Salgının başından beri salgınla etkili mücadele için zorunlu olmayan alanlarda üretimin acilen durdurulması, buralarda çalışan tüm işçilerin ve emekçilerin ücretli izinli sayılması, geçim kaygılarının giderilmesi, temel ihtiyaçlarının sağlanmasının devlet kaynakları ile güvenceye alınması gerektiğini, böylece “evde kalabilmenin” koşullarının oluşturulmasının son derece kritik olduğunu vurguluyoruz. Ne yazık ki süreci yürüten iktidar tarafından ısrarla bu yönde bir adım atılmamakta, üretim devam ettirilmekte, buralarda çalışan emekçiler ve tüm toplum risk altında bırakılmaya devam edilmektedir. Binlerce emekçinin her gün işe devam etmek zorunda bırakıldığı bir ortamda bilinmelidir ki ne evde kal çağrılarının gerçekliği vardır, ne de alınan önlemler salgın kontrolünde yeterli olacaktır. Sağlık alanında gerekli tüm tedbirlerin alınması ve sağlık emekçilerinin korunması ne kadar hayati ise üretimin durdurulması da o kadar hayati ve birbiriyle bağlantılıdır. Sağlık alanında gerekli tedbirler alınmadan salgınla gerçek bir mücadele mümkün olmayacağı gibi, üretim durdurulmadan da bu mümkün olmayacaktır.

İtalya vaka ölüm oranları açısından en kötü durumdaki ülkelerden biridir. 3 Nisan itibarıyla İtalya’da 74 hekim olmak üzere maalesef hayatını kaybeden sağlık emekçisi sayısı 120’i geçmiştir. Bildirilen 120 bin vakanın 10 bini yani %8’i sağlık emekçisidir.  Bunların yüzde 20’si doktorlar, yüzde 50’si hemşireler ve yüzde 30’u teknisyen ve ambulans şoförü gibi diğer görevlilerden oluşmaktadır. Tedavi edilmekte olan neredeyse 10 hastadan biri sağlık emekçisidir1. Çin’de ağır ya da kritik hastaların %14,8’ini sağlık emekçileri oluşturmuştur. Ayrıca çok yüksek oranda hastada da bulaş nedeni olarak sağlık kurumları bildirilmektedir.

Salgın nedeniyle yaşamını kaybeden sağlık emekçilerinin ölüm nedenlerinin tartışıldığı yayınlarda nedenler salgının alınmayan toplumsal önlemler nedeniyle hastanede karşılanmasına bağlı aşırı çalışma, çalışma planlamalarının iyi yapılmaması, yeterli ve nitelikli kişisel koruyucu donanımların sağlanmaması, yeterince ve hızlı bir şekilde test yapılmaması, temas sonrası izolasyonun iyi tanımlanmaması ve düzenlenmemesi, tedavi ve takibin yeterince sağlanmaması olarak bildirilmektedir.

Bütün bunların yanında göz ardı edilen önemli bir tehlike de iş stresi ve tükenmişliktir. Sağlık emekçileri tedavisi henüz tanımlanmamış, ölüm oranı yüksek bir hastalıkla mücadele ederken hastalara karşı da çaresizlik yaşayabilmektedir. Bunun yanında hastalara, kendi ailelerine ve yakın çevrelerine hastalığı bulaştırma riski de ek olarak ciddi bir baskıya ve kaygıya neden olmaktadır.

Uzun süreli ağır koşullarda çalışma, güvenli çalışma koşullarının sağlanmaması, özel koşullar dikkate alınmadan yapılan görevlendirme ve yasaklamalar, özel sağlık kurumları ve Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinde (OSGB) işten çıkarmalar, ek ödemelerde ve nöbet ücretlerinde yapılan kesintiler, ASM’lerde maaş kesintileri, kamuda uygulanan idari izin genelgesinin uygulanmasında sağlık emekçileri için kısıtlamalara gidilmesi vb. nedenlerle sağlık emekçileri kendilerine yeterince sahip çıkılmadığını hissedebilmekte, bu da iş stresini artırmakta ve tükenmişliğe neden olmaktadır. Sağlık çalışanlarının işleri üzerindeki kontrolü ciddi şekilde zedelenmiştir. Gerekli önlemler alınmazsa yaşamlarına son vermek de dahil olmak üzere ciddi ruhsal sağlık sorunları görülebilecektir.

Tüm emekçilerin COVİD-19 nedeniyle gerekli ve yeterli önlemler alınmadığında üretimden çekilme hakkı vardır, sağlık emekçilerinin de bu hakkı olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz.  Sağlık emekçileri yaşam hakları ihlal edilerek çalışmaya zorlanmaktadır. Hem DSÖ hem de BM belgelerinde de vurgulandığı gibi GEREKLİ KOŞULLAR SAĞLANMADAN ZORLA ÇALIŞTIRMA KABUL EDİLEMEZ. Sürecin başından beri söylediğimiz gibi sağlık emekçileri için gerekli koşulların sağlanmasını talep etmek, kendi sağlığımızı ve toplumun sağlığını korumak bakımından hem bir hak, hem de bir sorumluluktur.

1.         Şu an temaslı ya da enfekte sağlık emekçisi sayısı hakkında hiçbir bilgi açıklanmamakta, bu da ciddi bir tedirginliğe yol açmaktadır. Öncelikle sağlık emekçileri salgın yönetimiyle ilgili açık bir şekilde bilgilendirilmeli, kurum bazında temaslı, enfekte sağlık çalışanı sayısı, uygulanan tedavi gibi bilgiler SES ve TTB gibi sağlık emekçilerinin örgütleri ve temsilcileri ile paylaşılmalıdır.

2.         Sendikamızın yaptığı çalışmalarda elde edilen verilerle de ortaya konulduğu üzere hastanelerde, aile sağlığı merkezlerinde, iş yerlerinde sağlık emekçilerinin sağlığı ve güvenliği için eksik olan kişisel koruyucu donanım sağlanmalı, eğitim ya da bilgilendirmeler sürekli güncellenmeli, çalışma ortamının ve malzemelerin dezenfeksiyonu sağlanmalıdır. Bu güvenlik önlemleri tüm salgın boyunca sürdürülmeli, güvenli kişisel koruyucu malzemelerin tedariki için gerekirse kamulaştırma yapılmalıdır. Bunların yeterince sağlanamadığı her bir durum hem sağlık hem de yaşam hakkı ihlali anlamına gelir. 

3.         Kişisel koruyucu ekipmanların yetersizliği kadar, son zamanlarda özellikle İstanbul’da dağıtılan ekipmanlarda standartlara uygunluk ve kalite sorunları yaşanmaktadır. Üzerinde bulunması zorunlu ve standartları belirten bandrollerin olmadığı, kim tarafından sağlandığı emekçilere açıklanmayan, dolayısıyla koruyuculuk bakımından güvenilirliği tartışmalı ekipmanlar dağıtılmaktadır. Sağlık emekçileri standartları belirtilmemiş, nasıl tedarik edildiği açık olmayan ekipmanları kullanmaya zorlanamaz.

4.         Sağlık emekçileri sağlıkları ve yaşamlarının risk altında olduğu durumlarda, gerekli güvenli koşullar sağlanana kadar çalışmayı durdurabileceğini bilmelidir. Bunun yasal koşulları sendikamız tarafından hazırlanan bilgi notlarında açıkça bildirilmiştir. Hastane yönetimleri de bu konuda yapıcı tavır içinde olmalıdır. Sağlık emekçilerinin güvenliklerinin sağlanmasını talep etmelerinin en doğal hakları olduğu ve yönetimler bunu sağlamakla yükümlü olduklarını bilerek davranmalı, koruyucu ekipman talep eden sağlık emekçilerine baskı yapmaktan vazgeçmeli, sorunları gidermelidir.

5.         Sağlık emekçilerine düzenli olarak test yapılması konusunda henüz problemler sürmektedir. Sağlık alanı bugünkü tablo açısından risklidir. Semptom göstersin göstermesin tüm sağlık emekçilerine beş gün aralıklarla test yapılmalı, bu yolla hem sağlık emekçileri korunmalı, hem de virüsün bulaşı önlenmelidir. Yapılan rutin testlerde hiç bir semptom göstermeyen sağlık emekçilerinde testlerin pozitif çıktığı çok sayıda örnek yaşanmaktadır. Bu da rutin testin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Temaslı sağlık emekçileri için izlenecek önlem, izolasyon ve tedaviler konusunda da problemler bulunmaktadır. Bu konuda hazırlanan algoritmalarda da sağlık emekçilerinin meslekleri, yaptıkları işlemler, maruziyet durumları, risk ortamları göz önünde bulundurulmadan genel algoritmalar üzerinden ilerlenmekte, bu da sorunlar oluşturmaktadır. Algoritmalar bu kapsamda detaylandırılarak yeniden düzenlenmelidir. Temaslı sağlık emekçileri çalışmaktan yeterli süre boyunca çekilmeli, güvenilir test sonuçları belli olana kadar çalışmaya zorlanmamalıdır.  

6.         Kamu ya da özel temizlik çalışanlarını da kapsayacak şekilde COVİD-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmeli, sağlık emekçileri hastalığa yakalandıklarında maaş, tazminat, çalışmama haklarıyla ilgili başvuru vb. konularda herhangi bir bürokratik işlemle ilgili kaygı duymadan çalışabilmelidir.

7.         Özel sağlık kurumları, OSGB’lerde çalışan sağlık emekçilerinin iş güvencesi Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından güvence altına alınmalıdır.

8.         Hasta sağlık emekçisi sayısının artmasıyla vaka sayısının artışına paralel olarak sağlık emekçisi ihtiyacı daha da hızlı olarak artacaktır.

a.         Özel-kamu tüm sağlık kurumlarında hızla sağlık emek gücü planlaması yapılmalı; çalışma saatleri, vardiya düzenlemeleri, yedekli çalışma planlanmalı ve bu planlar yapılırken sağlık emekçilerinin görüşleri alınmalı ve zamanında bilgilendirilmelidirler.

b.         Güvenlik soruşturmaları kaldırılarak ataması yapılan tüm sağlık emekçileri görevlerine başlatılmalı, KHK ile ihraç olmuş sağlık emekçileri hemen işine iade edilmeli ve ataması yapılmayan sağlık emekçilerinin ataması yapılmalıdır.

c.         Salgın şiddeti artsa dahi risk grubundaki sağlık emekçilerinin tamamının geri plandaki hizmetlerde görevlendirilmeleri devam etmelidir.

d.         Yeni hastane/sahra hastanelerinin yapılması planlanmaktadır. Burada çalışacak, görevlendirilecek sağlık insan gücüyle ilgili Bakanlık plan yapmalı ve bunu sağlık emekçilerine duyurmalıdır. Görevlendirmeler yasal mevzuata uygun, önceden haber verilerek sağlık emekçilerinin özel koşulları ve cinsiyete duyarlı bir şekilde yapılmalıdır.

e.         Çalışmaya yeni başlayan ya da yeni bir kurumda görevlendirilen sağlık emekçilerinin hem oryantasyon hem de COVİD-19 salgını kapsamındaki eğitimleri tamamlanmadan çalışmalarına izin verilmemelidir.

9.         Sağlık emekçileri kendi risklerinin yanında yakınlarına da virüs bulaştırma endişesi taşımaktadır. Misafirhane vb. olanakların arttırılmasının yanında buralarda kalacak sağlık emekçilerinin insana yaraşır koşullarda kalmaları, ihtiyaçları karşılanması, yemek, işyerine ulaşım gibi sorunları ücretsiz ve uygun şekilde çözülmelidir. Ayrıca temaslı ya da pozitif sağlık emekçileri için ayrı barınma olanakları sağlanmalıdır.

10.       Sağlık kurumlarında alınacak önlemlerle ilgili sağlık emek ve meslek örgütleri ve çalışan temsilcilerinin ayrımsız olarak karar ve uygulama süreçlerine katılımı sağlanmalı,  çalışan sağlığı ve güvenliği kurulları aktifleştirilmeli ve bu katılımı sağlayacak şekilde çalıştırılmalıdır. 

11.       Salgın hala sadece hastane temeli tespit edilmeye ve çözülmeye çalışılmaktadır. Salgınla sokak/mahalle/ilçe/il düzeyinde yapılacak düzenlemelerle hanelerde de tespit ve mücadele edilme yöntemlerine ağırlık verilmelidir. Hastaların ve temaslıların evde takibi için algoritmalar oluşturulmalıdır.

12.       Zorunlu olmayan üretim durdurulsun, ücretli izin sağlansın.

İlk vakanın görüldüğü tarihten itibaren SES olarak toplum sağlığı ve sağlık emekçilerinin sağlığı ve güvenliği için sürekli olarak yapılması gerekenler konusunda uyarılarda bulunduk. Ancak Sağlık Bakanlığı ve AKP iktidarı bildik tutumunda ısrar ediyor. Salgının yayılımında ve mücadelesinde önemli bir konumda olan sağlık emekçilerinin yaşadıkları görmezden geliniyor. Bu durum sürdürülemez olduğu için tekrardan Sağlık Bakanlığı’nı uyarıyoruz; Bu güne kadar salgın sürecinde sağlık hizmetleri sürdürülmüş olması sağlık emekçilerin bilgi, deneyim ve fedakarlığı ile olmuştur. Sizin yönetim anlayışınız ve salgına yaklaşımız sağlık emekçilerin sağlığını tehdit ediyor. Hiçbir durum sağlık emekçilerinin sağlık ve yaşam haklarının ihlalinin gerekçesi olamaz. Bir an önce bu yaklaşımınızı terk ediniz.

Sağlık emekçilerine çağrımız; toplum ve kendi sağlığımız için öncelikle güvenliğimizi sağlayalım. Güvenliğimizi sağlamadan sağlık hizmeti üretmeyelim. Sağlığımızı ve güvenliğimizi yöneticilerin insafına bırakmadan sağlık emekçilerin kolektif iradesi ile oluşturacağımız işyeri salgın komitelerinde örgütlenelim, sağlığımızın korunmasının güvencesi biz olalım. 14.04.2020

1- https://www.theglobeandmail.com/world/article-italian-doctors-fatalities-reach-tragic-levels-as-they-fight-covid-1/

2- Wu Z, McGoogan JM. Characteristics of andimportantlessonsfromthecoronavirusdisease 2019 (covid-19) outbreak in China: summary of a report of 72 314 casesfromtheChinese Center forDisease Control andPrevention. JAMA 2020; 10.1001/jama.2020.2648. 32091533

3- Italiandoctorscallforprotectinghealthcareworkers

andboostingcommunitysurveillanceduring covid-19

outbreak BMJ 2020;368:m1254 doi: 10.1136/bmj.m1254 (Published 26 March 2020)

  • SALGINLA MÜCADELEDE SOSYAL HİZMETLER RAPORU

SES ANKARA ŞUBE

Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında ilimizde görev yapan sosyal hizmet emekçileri ile görüşme yöntemiyle hazırlanan sosyal hizmetlerde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri hakkındaki kapsamındaki raporumuzun, hem sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sağlığını korumakta hem de salgınla etkin mücadelede sosyal hizmet alanında yararlı olacağını düşünmekteyiz.

            Yapılan görüşmelerde sosyal hizmet kuruluşlarınında kalanların güvenliği için giriş çıkışların kapatıldığı ilk etapta bazı kurumlarda kronik hastalığı olan personele izin verilerek 24 saat çalışma düzenine geçilmesine rağmen daha sonra kronik hastalığı olan personelin göreve çağrılarak 10 gün çalışma 10 evde istirahat düzenlemesine geçildiği ifade edilmiştir. Merkezi düzeyde talimatların verilmesine rağmen yereldeki personel ve ekipman eksikliklerinin uygulamada sonuç alıcı olunmasını engellediği ifade edilmiştir.

Yapılan görüşmelerde ortaya konulan sorun alanları şunlardır:

1- Kuruluşlarda kalan ve çalışan kişilerin sürekli olarak kapalı ortamlarda kalması sebebiyle  psiko sosyal olarak sorunlar yaşandığı ifade edilmiş,

2- Görevlendirmelerde adil davranılmadığı ifade edilmiş,

3- İdarecilerin sosyal hizmet alanı dışından atanmasının sistemin işleyişinde ve algılanmasında sorunlar yarattığı ve önlemlerin geç alındığı ifade edilmiş,

4- Bilim kurullarında sosyal hizmetlerden bir akademisyenin olmaması eksiklik olarak ifade edilmiş,

5- Dünya genelinde salgınla mücadelede sosyal hizmetlerin aktif rol aldığı ancak Türkiye’de bu işin uzmanların kontrolünde ve müdahalesiyle ilerlemediği ifade edilmiş,

6- Sağlık Bakanlığının sosyal hizmet kurumlarında bulunan vatandaşlara yönelik hizmetinin bu dönemde yeterli düzeyde olmadığı ifade edilmiş,

7- Bazı tesislerde giriş çıkışlarda yeterli ve nitelikli kontroller yapılmadığı ifade edilmiş,

8- Merkezi teşkilatın tüm illerde sosyal izolasyon kuruluşu belirlenmesi talimatına rağmen illerde kurulmadığı ifade edilmiş,

9- Sosyal hizmet kuruluşlarının fiziki yapısının eski olmasından kaynaklı ( sensörlü musluk ve sabunlukların olmaması gibi) sorunlar yaşandığı ifade edilmiş,

10- Engelli birey ebeveynlerinin izinli olmamasının sorunlara neden olduğu ifade edilmiş,

11- Kronik hastalığı olan idarecilere izin verilmediği ifade edilmiş,

12- Kronik hastalığı olan personele ilk etapta izin verilmiş ancak daha sonraki düzenlemede bu personeller göreve çağrılmış, şu anki düzenlemede ise kronik hastalığı olan personellerin çalıştığı ifade edilmiş, ayrıca bu kapsamdaki personelin raporunun olması zorunluluğunun hasta olup raporu olmayan çalışanlar için sorun yarattığı ifade edilmiş,

13- Sosyal hizmet personelinin risk altında olduğunun göz ardı edildiği ifade edilmiş

14- Bakım ve temizlik personelinin kadroya geçişi sonrası servis imkanlarından faydalanamamasının, engelli bireyler ve yaşlılar ve çalışanlar için risk oluşturduğu ifade edilmiş.

15- Sosyal hizmet emekçilerinin yoğun çalışma saatleri ve risk altındaki çalışmaları nedeniyle yıprandıkları ifade edilmiş ancak özlük haklarında iyileştirme yapılmaması eleştirilmiş,

16- Rehabilitasyon merkezlerinde bir bakım personelinin en az iki engelli bireyle ilgilendiği, organ nakli ve kanser gibi nedenler ile personelin izinli olmasının iş yükünü daha da arttırdığı ifade edilmiş,

17- Sosyal çalışmacıların grup olarak yaptığı etkinliklerin salgın riski nedeniyle tekli görüşmeler halinde yapılması personel açığını arttırdığı ifade edilmiş,

18- Engelli ve yaşlı bireylerle çalışmanın zorluğu nedeniyle kesintisiz uzun süreli çalışmanın çalışanlar açısından yarattığı olumsuzluklar ifade edilmiştir.

19- Ev içinde artan şiddetle beraber kadın kuruluşlarına yapılan başvurularda da bir artış gözlenmektedir. Bu artışla beraber İlk Kabul Merkezi birimine kabul edilen çok sayıda kadının sosyal izolasyon koşullarının yetersiz olduğu bu alanlarda bulaş riskinin çok daha yüksek olabileceği ifade edilmiştir.

Sorunlar kapsamında salgın ile daha etkin mücadele amaçlı taleplerimiz;

1- Yatılı bakım kuruluşlarındaki sağlık birimleri güçlendirilmeli,

2- Koruyucu ekipman desteği sunulmalı,

3- Sosyal ekonomik desteğin kapsamı genişletilmeli,

4- Hastanelerin evde sağlık birimleri sosyal hizmet birimlerine daha yaygın hizmet sunmalı,

5- Kronik hastalığı olan sosyal hizmet emekçileri idari izinli sayılmalıdır

6- Salgın sonrası dezavantajlı grupların daha ciddi desteklenmesi gerektiği unutulmamalı ve planlamalar gecikmeden yapılmalı,

7- Salgın dönemlerinde artması muhtemel ev içi şiddet durumlarını önlemek adına yetkililer tarafından,  “Önleyici ve Koruyucu Tedbirlerin” artırılması, şiddet vakalarının başvuru sürecinin geciktirilmemesini, kuruluşlara kabul durumunda ise izolasyon şartlarına azami ölçüde dikkat edilmesi sağlanmalıdır.

8- Tüm yatılı kurumlarda görevli personel ve kalmakta olan 65 yaş üstü kişilerin ivedilikle taramaları yapılmalıdır.

9- Planlanan sosyal izolasyon kuruluşları bir an önce belirlenmeli, çalışma usul ve esaslarının oluşturularak ilan edilmelidir.

10- Sosyal hizmet kuruluşlarnın daha nitelikli ortamlara sahip olmasıı için gerekli planlamalar yapılmalıdır.

11- Çalışmakta olan, engelli bireyler ve bu bireylerin ebeveynleri özel ve kamu sektörü bakılmaksızın izinli sayılmalıdır.

12- Mevcut şartlarda personel açığı var iken salgınla birlikte riskli gruplara verilen hizmetin daha nitelik ve dikkat gerektirmesi nedeniyle acil olarak personel istihdamının yapılması gerekmektedir.

13- Sosyal çalışma görevlilerinin sayısı arttırılmalıdır,

14- Tüm statüdeki personele servis imkanının sağlanması gerekmektedir,

15- Çalışanların kuruluşlarda kalarak uzun süreli ve kesintisiz çalıştırılması yerine kuruluş dışında konaklayabileceği ve kişisel ihtiyaçlarını giderebileceği bir alan belirlenerek vardiyalı çalışması sağlanmalıdır.

16- Sosyal hizmet emekçilerine yıpranma payı verilmeli ve özlük haklarında düzenleme yapılmalıdır.

17- Aralıksız ve kesintisiz çalışma düzenlemesi sosyal hizmet emekçilerinin çalışma süresini arttırmıştır. Sosyal hizmet emekçilerine yönelik bu süreçte ek ödeme yapılması gerekmektedir.

18- Psikososyal olarak hem bu kurumlarda kalanların hem de çalışanların desteklenmesi gerekmektedir,

19- Haftalık çalışma düzeni uygulamaya geçilirken yöneticileri adil davranması ve şeffaf olunması gerekmektedir

20- Sosyal hizmet çalışanlarının çalışma koşulları iyileştirilmelidir.

21- Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bakmakla yükümlü olduğu kişilerin tüm sorumluluğunu alarak görevini tam olarak yapmalıdır. Bakmakla yükümlü olduğu bireylerin kuruluşlara geri kabulünde süreci hızlandırmalıdır.

            Genel itibariyle ülkemizdeki dezavantajlı nüfusun oranı salgın döneminde daha da artmıştır. İktidarın bunun bilincinde olarak hem sosyal hizmet ağını genişletmesi hem de sosyal hizmetlerin her alanında görev alan personel sayısını artırarak çalışanların çalışma şartlarında ve özlük haklarında iyileştirme yapması gerekmektedir.

            Ayrıca sosyal hizmet alanında görev yapan yöneticilerin, salgınla mücadele dönemini olağan dönemle bir tutma eğiliminde olduğu, bazı yöneticilerin ise hiçbir koşulda kabul edilemeyecek, sosyal hizmet etiğine uymayacak davranışlar sergilediği görülmüştür. Bürokrasi temsil edenlerin sosyal yardımı; sadaka vurgusu ile yapması ve devletin ana görevi olarak görmemesi, vatandaşların kuruma yönelik algısını zedelemiş ve sosyal hizmet emekçilerini derinden etkilemiştir. Salgın döneminde sosyal hizmetin, iletişim biçimi ve etik kurallar konusunda yüksek hassasiyet gösterilerek vatandaşlara ulaştırılması gerekmektedir. İktidarın kamu hizmetleri aracılığıyla; siyasal rant sağlamaya yönelik bakış ve liyakat dışı bürokrasi atamaları kamusal hizmetlere, bu hizmetlere ihtiyaç duyan vatandaşlara ve kurumlara zarar vermektedir.

  • SALGINLA MÜCADELEDE BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİ RAPORU

SES  ANKARA ŞUBE

Covid-19 salgınla mücadele kapsamında ilimizde görev yapan 40 aile hekimi ile görüşme yöntemiyle hazırlanan birinci basamak sağlık hizmetlerinde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri kapsamındaki raporumuz, hem sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin sağlığını korumakta hem de salgınla etkin mücadelede yararlı olacağını düşünmekteyiz.

Genel itibariyle salgınla mücadelede birinci basamak sağlık hizmetleri, yöneticiler tarafından geri hizmet olarak görülmekte ve bu alana yönelik uygulamalar geç hayata geçmektedir.

Yapılan görüşmelerde ortaya konulan sorun alanları şunlardır:

1- Salgının ilk döneminde koruyucu ekipman verilmemiş, bir hafta sonra koruyucu ekipman verilmiş ancak sayı olarak yeterli olmadığı ifade edilmiştir. Aile hekimleri tarafından ilk dönem tüm ihtiyaçların kendi imkanları ile sağlandığı ifade edilmiş,

2- Ekipmanların kişiye özgü olmaması nedeniyle tam koruyucu özelliğinin zayıf olduğu ifade edilmiş.

3- Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) dezenfektan ve el dezenfektanı verilmemiş, piyasada zor bulunması nedeniyle sorun yaşandığı ifade edilmiş,

4- Ekipman eksikliği, fiziki alan uygunsuzluğu nedeniyle triaj yapılmasında sorunlar yaşandığı ifade edilmiş,

5- ASM randevu sisteminin olmamasının bazı zaman dilimlerinde sosyal mesafeyi ihmal edecek yoğunluğa neden olduğu ifade edilmiş

6- Suiistimallerin engellenmesi amacıyla eczane, ilaçlama firması, ürün denetimlerinin yapılması gerekliliği ifade edilmiş,

7- Temaslı hastalar ile görüşme yapıldığı, hastanelere yönlendirme yapıldığı ifade edilmiş

8- Bazı ASM binalarının sağlık hizmeti sunma amaçlı yapılmaması nedeniyle; hizmet verilirken sosyal mesafe ve izole bir şekilde hizmet sunulamadığı ifade edilmiş.

9- Semptom görülen riskli hastaların ayrı yerde muayene edilemediği ifade edilmiş.

10- Çalışanlar tarafından çok fazla rapor talep edildiği ve sağlık çalışanları üzerinde baskı oluştuğu ifade edilmiş.

11- Yaşlı ve sosyal desteğe ihtiyacı olan hastaların ilaçlarının temininde sorunlar yaşadığı ifade edilmiş.

12- Sağlık personeline yönelik tanı testlerinin yapılmadığı ifade edilmiş.

13- Kronik hastalığı olan sağlık çalışanlarının çalışmaya devam ettiği ifade edilmiş.

14- Raporlu ilaçların eczaneler tarafından bir aylık verilmesi nedeniyle hastaların üç aylık ilaç almak için hekime başvurmaya devam ettiği ifade edilmiş.

15- Birinci basamak sağlık hizmetlerinde çalışan sağlık personeline yönelik eğitimlerin verilmediği ifade edilmiş,

16- Halka yönelik salgından korunma tedbirlerine yönelik eğitim eksikliği vurgulanmış,

17.Dezenfektandan koruyucu ekipmana birçok ödemeleri kendileri karşılaması nedeniyle cari ödemelerdeki derecelendirmenin doğru olmadığı ifade edilmiş.

18- Salgın nedeniyle performans kriterleri olan aşı takibi, gebe takibi, bebek ve çocuk takibi gibi kriterleri tamamlayamama sorunu olduğu ifade edilmiş,

19- ASM çalışanlarının ücret düzeyinin aktif gün üzerinden verilmesi, covid 19 pozitifliği veya semptomların görülmesi nedeniyle rapor evde izole kalmak gibi durumlarda ücretlerinin kesintiye uğradığı ifade edilmiştir.

Sorunlar kapsamında salgın ile daha etkin mücadele amaçlı taleplerimiz;

1- Birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine nitelikli yeterli ekipmanın sunulması gerekmektedir.

2- Bu süreçte birinci basamak sağlık hizmetlerinde randevu sisteminin uygulanması gerekmektedir.

3- Tüm birinci basamak sağlık hizmetlerinde başvuran her hasta triaj uygulamasından geçirilmelidir.

4- Birinci basamakta görev yapan sağlık emekçilerine yönelik nitelikli eğitimler bir an önce verilmelidir.

5- Halka sağlık hizmetlerini daha etkin ve yerinde kullanma anlamında kamu spotları ile eğitimler verilmelidir.

6- ASM merkezlerinin sağlık hizmeti sunum amaçlı yapılmayan binalarda verilmesi pandemi salgıyla ortaya çıkmıştır ki sağlık hizmetlerinin doğru sunulmasını engellemektedir. ASM hizmetlerinin nitelikli binalarda yapılması için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

7- Siperlik, gözlük, maske, eldiven, bone gibi ekipmanlar düzenli sağlanmalıdır.

8- Raporlu ilaçların hekime başvurmadan eczaneler tarafından bir aylık verilmesi düzenlemesi genişletilerek 3 aylık haline dönüştürülmelidir.

9- Bu dönemde ASM giderleri artmış olup cari ödemelerde gruplandırma kaldırılarak tüm ödemelerin A Grubu ödemeler üzerinden yapılması gerekmektedir.

10- Salgın süresince Aile Hekimlerinin ücretlendirilmesinde baz alınan performans kriterleri tam puan üzerinden verilmelidir.

11- Salgın süresince ASM çalışanlarının ücretlerinde izin ve rapor kesintisi yapılmamalıdır.

            Salgınla etkin mücadele yürütülmesi isteniyorsa; Toplum sağlığı için bütünlükçü yaklaşım, ekonomik ve sosyal destekle koruyucu hizmetlerin güçlendirilmesi gerekmektedir. Salgınla etkin mücadele eden ülkeler sağlık hizmetlerini bütünlükçü gören ve yoğunluğunu tedavi edici hizmetlerden koruyucu hizmetlere kaydıran ülkeler olmuştur. Sosyalizasyon uygulamalarından bu yana birinci basamak sağlık hizmetlerinde yapılan tüm politikalar birinci basamak sağlık hizmetlerini koruyucu hizmetlerden kopararak tedavi edici hizmetlere kaydırmıştır. Ülkemizde sosyalizasyon kapsamında koruyucu sağlık hizmetleri devam ediyor olsaydı bugün ailelerin ekonomik durumundan sağlık davranışlarına kadar tüm bilgiler birinci basamak sağlık hizmetlerinde olacak ve hastalar evlerinde izale şekilde kendi şartları ve ihtiyaçlarına göre destek görüyor olacaklardı.

Ülkemizde salgınla mücadelede başarı ve sağlıklı bir toplum isteniyorsa bunun koruyucu sağlık hizmetlerinden geçtiği unutulmalıdır.

  • Covid mi, iş cinayeti mi?

Okan KARAKUŞ* yazdı: Her gün önünden geçtiğiniz şantiyede çalışan, “milli gurur” diye paylaştığınız şantiyelerde ter döken, salgın günlerinde herkese “Evde kal” denirken üretim baskısı ve kâr hırsı ile çalıştırılmaya devam ettirilen işçilerden biri idi Hasan Oğuz!

Bu sorunun muhatabı kim mi? Tabii ki  şantiye süsü verilmiş mezbelelerde çalışmak zorunda kalan/bırakılan işçiler. Sizler uzaktan seyredip, önünden geçerken “Vay be burası da bitti”, “Bayağı hızlı yaptılar”, “Ama lazımdı, burası iyi oldu” cümlelerinizde yer alamayan gizli muhataplar! İşte o gizli muhataplar çalıştıkları inşaatların bitmiş halini göremiyor!  İşte o muhataplar siz bu cümleleri kurarken  çoktan yeni bir iş için şantiye aramaya başlamış veya kovulmuş veya ölmüşlerdir. Yapılan işler, açılan şantiyeler sizler için belki bir tabeladan ibaret? Şöyle büyük büyük harfler ile yazılmış tabelalar; hani bakarken gururlandıran cinsten. Peki tabelalara bakıp gururlandığımız kadar yitip giden canlar için ne zaman utanacağız?

Merak etmeyin bu tabelaların altına gömülen işçilerin isimlerini yazmayacağım. Veya hayat hikâyelerini paylaşıp “Ne kadar da zor bir hayatmış” gibi cümleler kurarak vicdanınızı rahatlatmanıza yardımcı olmayacağım. Günümüzde daha da kolaylaştı bu, sosyal medya iyi ki var, değil mi? Gerçi “İş kazasında hayatını kaybeden işçi” diye başlayan haberi birçoğunuz paylaşmayacaktır/paylaşamayacaktır. Ama hemen stres yapmayın, haberini paylaşabileceğiniz bir şeyler bulabilirsiniz; mesela koronavirüs salgını!

Bu salgın  ile birlikte hayata dair birçok şey öğreniyor ve yaşıyoruz. Bunların dışında her aksam “Son 24 saatte” diye başlayan bir tablomuz var artık. Bu yazıyı kaleme aldığım sırada bugünün verileri  paylaşıldı ve ölüm diye ayrılmış satırın karşısındaki rakamlardan birisi, eğer istatistiğe değer bulup saydıysanız; yoldaşımız, kardeşimiz, dostumuz ve hep gülümseyen arkadaşımız Hasan’a ait maalesef.  İşte şimdi paylaşabilirsiniz haberi, içiniz rahat olsun, çünkü ölüm sebebi virüs imiş, değil mi?

Hasan Oğuz ile İkitelli Şehir Hastanesi şantiyesinde tanışmıştık. Bitmek bilmez enerjisi ve gülümsemesi ile karşılamıştı beni. Solunum sıkıntısı vardı Hasan’ın hatta bu yüzden askere dahi alınmamıştı ama şantiyede yapılan solunum testleri her seferinde temiz çıkmıştı, nedense! Şantiyelerde çalışmanıza sağlık probleminizin engel olması düşük bir ihtimaldir, belki de “Nasıl olsa işçi, ne olacak ki?” bakışı etkilidir bunda. Ama muhalif iseniz, yanlış giden şeylere ses çıkarıyorsanız direkt atılırsınız, ki Hasan ile birlikte bunu yaşadık ve aynı anda kovulduk çalıştığımız şantiyeden. Hasta isen çalış, ama sesini çıkaracaksan kapı orada!

Her gün önünden geçtiğiniz şantiyede çalışan, “milli gurur” diye paylaştığınız şantiyelerde ter döken, canınız sıkıldığında “Ne işleri var bunların buralarda?” diyerek küfredip saldırdığınız, salgın günlerinde herkese “Evde kal” denirken üretim baskısı ve kâr hırsı ile çalıştırılmaya devam edilen işçilerden biri idi Hasan!

Şimdi siz karar verin.

Yaşarken ellerimiz ile yükselttiğimiz binaların tabelalarından, borsadaki yükselişlerinden önce  aklınıza gelmemiz için daha ne kadar ölmeliyiz?

*Devrimci Yapı İşçileri Sendikası üyesi, inşaat işçisi.



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...