Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / Korona Günlüğü 13 Haziran 2020

Korona Günlüğü 13 Haziran 2020

GÜNDEM

  • Bilim Kurulu vaka sayısında artış hızını görünce olarak ‘ceza ve sokağa çıkma yasağı’ önerdi. Bağımsız davran(a)madığı alenen belli olan bilimin kurulu  ‘toplum denetleme kurulu’ rolünü üstlenmiş.
  • Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın hükümetin ‘normalleşme’ kararı sonrası gevşeyen tedbirler nedeni ile Ankara’da vaka sayısı artışının Diyarbakır’dan daha kaygı verici olduğunu belirtti.
  • Yeni Zelanda’da İngiliz komutanın heykeli kaldırıldı. Sadece şimdi değil geçmiş de sorgulanıyor.
  • İngiltere ve İtalya’da yakınlarını kaybedenler hükümetlere ‘kamu soruşturması’ için örgütlenerek hesap soruyorlar.
  • ABD’nin Suriye’ye yönelik ekonomik yaptırımlarını öngören Sezar yasası Kuzey-Doğu Suriye’ye ‘dinar ya da dolar kullanın’ önerisi üzerine PYD Eşbaşkanlık Konseyi Üyesi Aldar Xelîl kabül etmediklerini söylerken, Türk devleti, Suriye’de işgal ettiği bölgelerde TL’yi zorunlu kıldı.
  • Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) yayınladığı rapora göre, son 20 yılda kaydedilen ilerlemenin ardından Covid-19 krizi nedeniyle milyonlarca çocuk, çocuk işçiliğine itilebilir.
  • Adalet Bakanlığı cezaevlerindeki durumu gizlemeye devam ediyor.Covid-19’dan ölen olduğunu söylemedikleri gibi hiç olmadığını da söylemediklerini belirterek içerideki durumun belirsizliği ‘yaşam hakkı’ ihlaline devam edildiğini gösteriyor.
  • Lübnan’da ekonomik kriz derinleşirken ülkede isyan büyüyor.Paralarının %70 değer kaybetmesi ve artan yoksullukla halk sokaklarda , en son merkez bankasını ateşe verdiler.
  • Tekstil işçisi İstanbul’da pandemi nedeniyle işten çıkarıldı ve kaymakamlığa sosyal yardım için başvurdu.Kaymakamlıktan ‘Kürt’sün memleketine git’ denilerek yanıt verildi.Dayanışmayı güçlendiren HDP’nin ise yardımları hala engelleniyor.İktidarın  Kürd’e VEFA’sı açlık ve ölüm .

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Siyasal karantina gündemde! Edirne Valiliği, HDP’nin Edirne’de toplanma çağrıları üzerine, Covid-19’u gerekçe göstererek il geneline girişlerin 14-17 Haziran’da sınırlandırıldığı bildirildi
  • Dünya genelinde Covit-19 pandemisi hız kesmeden tırmanıyor. Toplam vaka sayısı 7.7 milyonu geçerken yeni vaka sayısı 141 bine yükseldi. Yeni vaka sayısında ABD (27 bin), Brezilya (24 bin) ve Hindistan (11 bin)   dikkat çekiyor. Bu ülkeleri beş binin üzerinde vaka ile Rusya,  Şili, Pakistan ve Peru izliyor. 
  • ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi, Covid-19 sebebiyle yaşanan can kayıplarının 4 Temmuz’a kadar 130 bini bulmasının beklendiğini açıkladı.
  • Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) tarafından yapılan salgın riski değerlendirmesine göre Avrupa genelinde tecrit uygulamalarının yeniden devreye alınmasını gerektirecek kadar büyük ikinci bir Covid-19 dalgası riskinin ‘orta ile yüksek derecede’.
  • İran’da Haziran’ın ilk haftasında her gün 3 binin üzerinde yeni vaka tespit edildi. Bir önceki haftaya göre yeni vakların sayısında yüzde 50’lik artış var.
  • Türkiye’de yeni vaka sayısı tırmanarak 1,200’e yaklaştı. Son 24 saatte yapılan test sayısı 41 bini geçti. Karantina yaygınlaşıyor. Koronavirüs vakalarının görüldüğü, Kırklareli, Manisa, Urfa, Batman, Kilis, Bayburt ve Adıyaman’da birçok bina ve köy karantina altına alındı
  • Gevşeme politkaları, ‘yeni normalleşme’ söylemleri, önlemlerin hızlı kaldırılması vb. açıklamalar valilerden de gelmeye başladı. Valilere göre vatandaşlardaki rahatlamanın vaka artışına yol açıyor. Vaka artışı yaşanan Kırklareli valisi şunları paylaşıyor: “…psikolojik olarak çok rahat hareket edip, sosyolojik olarak temkinli hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu sadece ilimiz için söz konusu değil. Zaten burada da ilk vaka ilimizden kaynaklı değil, İstanbul menşeli bir vaka. İstanbul’dan gelen bir vaka çarpan etkisiyle daha üstlerde vakalar doğurabiliyor ve bir mahalleyi karantina altına alınabilecek şekilde etki doğurabiliyor. Bu işi hafife almayalım, tedbiri elden bırakmayalım. Ama psikolojik olarak çok da kendimizi sıkıntıya sokmayalım.” 
  • Kürdistan’da Covid-19 vaka artışı devam ediyor. Urfa valisi kısıtlamaların kaldırıldığı 1 Haziran’dan itibaren coronavirus tablosunun kentte hızla kötüleştiğini ve can kayıplarının başladığını duyurdu. Şanlıurfa için risk 10 gün öncesinden daha yüksek! son 12 günde 137 yerleşim yeri 14 günlük karantinaya alındı. Bitlis genelinde Covid-19 tedbirleri kapsamında, yapılması planlanan her türlü eylem ve etkinlik ikinci emre kadar yasaklandı.
  • Batman’da da vaka artışı gündemde Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’na göre ‘’6 Mayıs tarihinde paylaşılan veri sayısı 534 iken, 26 Mayıs -10 Haziran arasındaki yeni vaka sayısı 328’dir. Tomografi ve şikâyet ile tespitli vaka sayısı ise 470’dir. Öte yandan 40 sağlık personelinin de enfekte olduğu tespit edilmiştir’’
  • Bilim Kurulu üyesi Prof. Levent Akın, “sıcak virüsün etkisini kırıyor” iddiasının Diyarbakır’daki vaka artışlarıyla ‘yalanlanmış’ olduğunu söyledi. Akın, “Demek ki sıcak virüsün yayılmasını engellemiyormuş. Eğer engellemiş olsaydı Diyarbakır’daki bu vakalarla karşılaşılmazdı” dedi. Ayrıca Diyarbakır’da rakamların kaygı verecek düzeyde olmadığını paylaştı. 
  • Başur Kürdistan’da (Irak Kürdistan Bölgesi) Covid-19 vaka sayısı 112 artarak 2005’e yükseldi. Vakanın en çok görüldüğü Süleymaniye’de 78 kişinin test sonucu pozitif çıktı. Erbil’de 20 Duhok’ta ise 14 Covid-19 vakası tespit edildi. Covid-19 kaynaklı can kaybı ise 38’e ulaştı
  • Pandemi sürecinden sonra birçok iş kolunda ‘normalleşme’ adımları atıldı. En çok vaka sayısının olduğu sağlık çalışanları ve taşıma iş kolu şimdi yerini başka sektörlere bırakıyor. İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu pandemi sürecinde hazırladıkları raporlardan farklı bir araştırma yaptıklarını ve birçok iş kolundan şikayetler aldıklarını açıkladı. Platformun dönem sözcüsü Sinan Ceviz, “Uyarılarımız ciddiye alınmadı. AVM çalışanlarında pozitif vaka sayısı artıyor” dedi.
  • İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin korona virüsüne karşı oluşturduğu Bilimsel Danışma Kurulu bayram nedeniyle oluşacak insan hareketliliğinin, İstanbul’da bir milyon kişiyi aşacağı tahmininde bulundu. Bu trafiğin, salgın riskini katlayabileceğine de dikkat çeken kurul, kurbanlıkların kendi yetiştirildiği bölgelerde kesilmesini önerdi.
  • Almanya aralarında Türkiye’nin de 160 ülkeye 31 Ağustos’a kadar seyahat uyarısını uzattı. Türk Alman Seyahat Ajentaları Birliği Başkanı Cumhur Seferuyarının yasak anlamına gelmediğini ancak uyarıya rağmen Almanya’dan Türkiye’ye gelen vatandaşların olası bir vaka artışı durumunda Almanya’ya dönmesinin zorlaşacağı anlamına geldiğini belirtti.
  • İngiltere’de yapılan bir araştırmada, Covid-19 salgınında ülkede hastalığı ilk yayan tek bir kişinin olmadığı, enfeksiyonun en az 1300 farklı kişiyle ülkeye girdiği sonucuna varıldı. İngiltere’de ‘sıfır numaralı hasta’ olmadığını, virüsün ülkeye en az 1356 kez girdiği ve giriş yapan her bir vakayla yayılmasını sürdürdüğü belirlendi. Virüsün giriş hızı 15 Mart civarında zirve yaptı ve tahminlere göre vakaların yüzde 34’ü İspanya’dan, yüzde 14’ü Fransa’dan, yüzde 14’ü İtalya’dan girerken, yüzde 0,1’den azı doğrudan Çin’den geldi. hükümetin salgınla mücadele politikasını eleştirenler, seyahat kısıtlamaları ve karantina önlemlerinin bir hafta öncesinde alınması durumunda, İngiltere’deki vaka sayısının çok daha düşük olacağını söylüyor.
  • Korona virüsü salgınıyla mücadele kapsamında alınan kısıtlayıcı tedbirler dünya genelinde kademeli olarak hafifletilirken, iki aydır yeni vakanın kaydedilmediği Çin’in başkenti Pekin’de üç yeni vaka tespit edildi. Pekin’de yetkililer, ilkokul öğrencilerinin pazartesi günü okula dönmesinin planlandığını ancak vakaların ortaya çıkmasıyla bu planın ertelendiğini açıkladı. Çin haber ajansı Xinhua, bu kararın yaklaşık 52 bin öğrenciyi etkilendiğini aktardı. 
  • Koronavirüsle mücadelede ve korunmada başlıca savunma gereçlerinden maskeler, eldivenler ve koruyucu önlükler dünya genelinde giderek büyüyen bir atık sorununa dönüşüyor.
  • Şiddet her yerde. Urfa’da bir sivil polis kendisinden kimlik bilgisi isteyen hemşirenin üzerine yürüdü ve burnunu kırdı. 

SAĞLIK MUHALEFETİ-TOPLUMSAL MÜCADELE

  • TTB COVID-19 pandemisinde 3.ay değerlendirmesini yaptı: ‘Vakalar hafifledi’ açıklamalarını hayretle izliyoruz!  Vaka sayısında dalgalanma sürüyor. Her gün testi pozitif çıkan bine yakın hastamız oluyor. PCR testi negatif olan ancak COVID-19 tedavisi alan kaç hasta var? Bilmiyoruz, çünkü açıklanmıyor. Bu süreçte 23’ü hekim 43 sağlık çalışanını kaybettik.İlk dalgayı tam olarak bastırabilmiş değiliz.Türkiye’de salgın süreci yönetimi, katılımcılıktan ve veri paylaşımından uzak, epidemiyoloji biliminin salgın yönetiminde gereksinim duyduğu hiçbir veriyi ve analizi paylaşmayan, ne ölçüde kanıta dayalı yürütüldüğü belli olmayan bir biçimde ilerliyor. Salgını kontrol altına alınabildiğine dönük bir kanıt yok.
  • Ekoloji örgütleri Uşak’ta bulunan Banaz Çayı’nın kirletilmesine karşı toplanarak açıklama yaptılar: ‘Burada önemle üzerine vurgulamak gerekirse ülkeyi yönetenler tarafından yapılan tercihlerin küçük aile üreticilerinden, çiftçiden, köylüden yana değil, Endüstriyel Tarımdan yana kullanıldığını; Ormanlarının korunduğu, Nehirlerinin tertemiz aktığı, Tertemiz Havanın solunduğu yaşanabilir cennet gibi bir ülkeden yana değil azınlık bir zümrenin zenginlik ve refahından yana kullanıldığını görüyoruz.’
  • “İstihdam Kalkanı” projesi kapsamında kıdem tazminatlarında işçi aleyhine pek çok düzenleme içeren “Tamamlayıcı Emeklilik Düzenlemesi” KESK ve DİSK açıklama yaptılar.KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik: ‘Biz biliyoruz ki AKP, kıdem tazminatlarından oluşturacağı fonu da diğer fonlar gibi kendisi, sermaye ve yandaş şirketlerini kurtarmak için kaynak transferi olarak kullanacak. Bu konuda bütün sendikaların ortak tutum alması gerekiyor. KESK olarak kıdem tazminatlarının gasp edilmesine karşı bir yasal düzenleme gündeme gelirse emek örgütleriyle bu antidemokratik yasaya karşı ortak bir mücadele yürüteceğiz.’

DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu: ‘ Bugüne kadar pek çok hükümet kıdem tazminatını fona devretmek için girişimlerde bulundu ama biz DİSK olarak ‘kıdem tazminatı kırmızı çizgimiz’ diyoruz. Kıdem tazminatı son kalemizdir. Hiçbir şekilde hakkımızı teslim etmeyeceğiz. Sadece bizlerin değil çocuklarımızın geleceğidir. O nedenle kıdem tazminatı konusundaki tutumumuz sonuna kadar tazminat hakkımıza sahip çıkacağız. İşçinin alın terini, emeğinin karşılığı olan kıdem tazminatını kimseye yedirmeyiz‘ dedi.

  • HDP, Hakkari kayyım raporunu paylaştı.‘‘Bu rejim, kötülük üzerine kurulmuş ve gaspçı; hafıza ve kültür kırımını esas alıyor; seçme ve seçilme iradesini yok sayıyor, kadın kazanımlarını ortadan kaldıran, her türlü rantı, yolsuzluğu ve usulsüzlüğü kendine hak görüyor” diyerek yapılan usülsüz ihaleler, yarım ve yanlış projeler için ayrılan bütçeleri paylaştı.
  • Diyarbakır Tabip Odası Başkanı M. Şerif Demir: Bayram sonrası vakaların arttığını ‘normalleşme’ye ekonomik ve siyasi kaygılarla geçildiğini belirtti.
  • Kürt Ulusal Birliği partileri temsilcileri Qamişlo’da toplantı düzenledi.Ulusal birliğin ikinci aşaması görüşmeleri başladı.Temel huşuslar için toplantılar devam edecek.
Mardin’de tarihi Rabat Kalesi ve GAP Şelalesi’ni tehdit eden RES projesinin durdurulması için harekete geçen Mardin Ekoloji Derneği, bölge halkıyla birlikte tarihine ve doğasına sahip çıkıyor ve hukuki süreci de başlatıyorlar.
  • HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm Meclis’teki konuşmasında, iktidar partisinin yeniden gündeme getirdiği ve bekçilerin yetkilerini genişleten ‘Bekçilik Yasası’nın “kadınların, LGBTİ+ ların yaşamına müdahale yasası” olduğunu söyledi.Varolan güvenlik sorununun iktidarın güvenliği sorunu olduğunu söyledi ve ekledi “LGBTİ+’lara, cinsel yönelimlerinden dolayı baskı, şiddet uygulamayı düşünüyorsunuz yani kendi zihniyetinizi sokaklara, meydanlara bekçiler aracılığıyla yaymaya çalışıyorsunuz”

YENİ YAŞAM

Kadıköy Dayanışma Ağı, “Bahçemizi dayanışmaya açıyoruz” sloganıyla yaklaşık bir ay önce başlatılan “Kent Tarım” projesiyle daha şimdiden Kadıköy’deki birçok boş arazi

biber,domates ve patlıcan fideleriyle buluşturuldu. Ekimi yapılan tohumlar ise Diyarbakır, Artvin ve Rojava’daki destekçiler tarafından Ağ’a ulaştırılıyor. https://gazetekarinca.com/2020/06/kent-tarim-projesi-kadikoyde-bahceler-dayanismaya-acildi/

JİN

  • Kadınlar Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) çocuğa cinsel istismara af niteliği taşıyacak düzenlemeye karşı sokakta eylemeye sözlerini söylemeye devam ediyorlar. İskenderun Kadın Platformu ‘Kız çocuklarının oyun oynama, eğitim, sağlıklı yetişme, iş ve meslek sahibi olma, kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olma haklarını ortadan kaldırmaya yönelik tüm girişimler derhal durdurulmalıdır. Bırakın çocuklar çocukluklarını yaşasın! Çocuk çocuk bakamaz. Herkesi çocukların hayatını karartan bu insan hakları ihlaline karşı çıkmaya çağırıyoruz.’
  • Ev içi göçmen kadın istihdamında kronolojik yaşın etkisi /Merve Çeltikçi
    Çatlak Zemin – https://www.catlakzemin.com/ev-ici-gocmen-kadin-istihdaminda-kronolojik-yasin-etkisi/

 İş yükünün fazla, bakım emeğinin yorucu, yeteri kadar dinlenmeninse imkansız olduğu çalışma koşullarında, işveren ailelerin fazla işe ucuz işgücü arayışı, istihdamda kronolojik yaş beklentisini düşürüyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2020 raporuna göre, dünyada 11,5 milyon göçmen ev işçisi var ve bunun 8,5 milyonu kadın.[1] Göçmen kadınlar için yaşlanma süreci, doğup büyüdükleri çevreden çok çalıştıkları ülkelerde gerçekleşiyor ve bu süreç ev içi hizmet sektöründe istihdam edilen göçmen kadınları doğrudan etkiliyor. Bu yüzden göç, yaş ve emek gerontoloji (yaşlılık) çalışmaları açısından önemli. Dünya genelinde artmakta olan (çocuk, hasta ve yaşlı nüfusun) bakım ihtiyacı, neoliberalizmde bakım boşluğunu kurumsallaştırmaya yetmezken, ortaya çıkan bu boşluk çoğunlukla ucuz işgücü olarak “genç” göçmen kadınlara yükleniyor. Çünkü neoliberal stratejiler, çalışabilecek yaşta olma olasılığı “yerli” kadın nüfusuna göre daha yüksek olan “yabancı” kadınları göçe teşvik ediyor. Böylece, ulusaşırı kadın göçü; yerelde düşüşe geç(iril)mekte olan kadın işgücüne katılımın olumsuz etkilerini azaltmak için kullanılıyor.

Türkiye de hızla artan yaşlı nüfus oranı, hasta ve çocuk bakım ihtiyacına paralel olarak oluşan bakım boşluğunu, feminist sosyal politikalarla desteklemek ve kurumsallaştırmak yerine (pek çok ülkenin ataerkil sosyal politika uygulamalarına benzer şekilde) boşluğu hem aile üyelerinin sorumluluğuna bırakarak hem de uluslararası ucuz emek ihracatını teşvik ederek doldurmaktan yana. Bununla ilgili olarak Türkiye’de “Bakıcı Teşviki” uygulaması mevcut.

Göç ve gerontolojinin kesişimsellik çalışmaları, yaşlanmakta olan ya da “yaşlı” kabul edilen 65 yaş ve üzeri göçmen kadınlar için yaşlanmanın göç sürecine olan etkilerini ve göçmen kadınların bu süreci nasıl deneyimlediğini düşünmek adına önemli ve göçmen kadınların ev içinde istihdam edilme yaşının yaş ayrımcılığına dikkat çekmek adına irdelenmesi gerekir.

SİYASAL SAĞLIK-EKOLOJİK SAĞLIK 

  • Eski Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, JES’lerin halk sağlığına etkisini değerlendirdi. ‘Tüm Avrupa’da jeotermal kaynaklara bağlı üretilen elektriğin yüzde 24’ü tek başına Aydın’da bu 29 JES tarafından üretilmekte. Oysaki Aydın ilinin yüzölçümü Avrupa yüzölçümünün on binde 7’si kadardır. İşte Aydın’da JES’lere bağlı ortaya çıkan tüm çevre kirliliklerin ana nedeni budur. Önümüzdeki süreçte Aydın’a en azından 29 tane daha JES yapılabilme olasılığının olduğudur. Hükümetin JES’lere verdiği destek, jeotermal işletmelerin rant hırsı göz önünde bulundurulduğunda bunun uzak ihtimal olmadığı görülmekte.’https://www.birgun.net/haber/29-jes-kenti-zehirliyor-iktidar-sadece-seyirci-304290?utm_campaign=Bundle&utm_medium=referral&utm_source=Bundle

  •  Uluslararası Af Örgütü dünyanın dört bir yanında biber gazının polis tarafından kötüye kullanımını inceleyen web sitesini bugün erişime açtı. Web sitesinde, küresel çapta, şeffaflıktan uzak ve gerektiği gibi denetlenmeyen biber gazı ticaretinin, tüm dünyada polisin barışçıl protestoculara yönelik insan hakları ihlallerini körüklediği belirtildi.https://amnesty.org.tr/icerik/biber-gazinin-denetimsiz-ticareti-ve-usulsuz-kullanimi-dijtal-ortamda-yayinda
  • Biyogüvenlik ve Siyaset – Giorgio Agamben

‘7 yıl önce yayımlanmış bir kitapta (Tempêtes microbiennes, Gallimard 2013), Patrick Zylberman şimdiye kadar siyasi planlamaların kenarında olan sağlık güvenliğinin, devletin ve uluslararası siyasi stratejinin asli parçası haline geldiğini anlatmıştı. Ortadaki mesele, “en kötü durum senaryoları” adı verilen yönetme vasıtası olarak bir çeşit “sağlık terörü” yaratılmasından farksız. 2005 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün “kuş gribi nedeniyle 2 ila 150 milyon arası ölüm yolda” açıklaması yaparak, devletlerin o zamanlar henüz kabullenmeye hazır olmadıkları bir strateji önermesi de bu “en kötü” mantığına bağlı. Zylberman, önerilen aygıtın üç noktaya bölündüğünü gösteriyor: 1) olası riski ve verilerin, uç bir durumu yönetmeye olanak verecek şekildeki davranışlara destek verir şekilde sunulduğu farazi senaryoyu temel alan bir inşa 2) “en kötü” mantığının, politik akılcılık rejimi olarak benimsenmesi 3) yurttaş topluluğunun, devlet aygıtlarına azami sadakati güçlendirecek bir şekilde topyekûn örgütlenmesi, getirilen tedbirlerin diğerkâmlığın kanıtı olarak sunulduğu ve yurttaşın artık sağlık hakkına sahip olmadığı (sağlık güvenliği), ancak sağlığın yasal bir yükümlülük haline geldiği (biyogüvenlik) bir çeşit üstün iyi yurttaşlık üretimi.’

http://yeniyasamgazetesi1.com/biyoguvenlik-ve-siyaset

·  Başı dertte olan Dünya gezegeni değil üzerinde doğaya hükmetme gafletine düşen insanlıktı ‘ HDP ekoloji alanında ilkesel bir siyaset yürütmektedir. Doğayı, yerel halkın iktisadi, sosyal ve kültürel yaşamını koruyan ve doğanın devamlılığına, gelecek kuşakların haklarını korumaya odaklı bir ekoloji politikası perspektifimiz var. Hatta parti örgütlerimizde ekolojiye ilişkin kabahatli davranışın dahi partimizde hoş karşılanmayıp, ilkesel olarak cezalandırılması gerektiğine ilişkin tartışmalar dahi yürütülmektedir. Ekolojiye ilişkin kabahatli davranışın cezalandırılması tartışması sanırım bu Ülkede hiçbir partinin tartıştığı bir konu değildir. Ekolojinin ana akım politikaların bir parçası olması, ilk günden itibaren Parti kararlarında yer alması da göstermektedir ki; HDP kuruluşundan itibaren etkin bir ekoloji, geniş çerçevede ‘çevre politikası’ yapmaktadır. Dolayısı ile ekoloji mücadelesi aktörleri ile hem sahada hem politik düzeyde yakın ilişkileri olan bir Partiyiz. Fakat bu hassas ilişkide yerimizin politika üretmek, gerektiğinde sorunları parlamentoya taşımak olduğunu asla unutmamaktayız. Siyasi bir partinin toplumsal muhalefeti desteklemesi kurulmasına yardımcı olması önemlidir fakat ideolojik olarak da sınırlarını bilmelidir. Yerel mücadeleler, o yöredeki halkın bileceği, yöneteceği bir iştir. Bizim görevimiz seslerini duyurmak, gerektiğinde Parlamento’ya taşımaktır. Bizim yerel mücadeleler ile dayanışma çizgimiz budur.
https://amp.artigercek.com/haberler/basi-dertte-olan-dunya-gezegeni-degil-uzerinde-dogaya-hukmetme-gafletine-dusen-insanliktir

EKLER

  • TTB‘den Covid-19 pandemisinde 3. ay değerlendirmesi: 

https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=31e5e190-ac8d-11ea-8f74-35



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...