Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 13 EYLÜL 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 13 EYLÜL 2020

GÜNDEM

  • Korona günlerinde sağlıkta şiddet devam ediyor! Antep’te Şehit Kamil Devlet Hastanesinde bir süredir Covid-19 nedeniyle yoğun bakımda tedavi gören hastanın vefat etmesi sonrasında hasta yakınları ile hastane görevlileri arasında tartışma çıktı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesiyle yoğun bakım servisi kapılarındaki camlar kırıldı, hastanede maddi hasar meydana geldi. Kavgada olaya müdahale eden 4 polis hafif yararlandı.
  • Kayyum gaspı devam ediyor; Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı’na görevlendirilen Mehtap Bingül’ün usulsüzlükler nedeniyle görevden alınmasının ardından yerine Abdurrahman Şahin adlı erkek getirildi.
  • Ankara’nın Polatlı ilçesinde meydana gelen kum fırtınası nedeniyle altı kişi yaralandı.
  • Fransa’da Sarı Yelekliler 4 ay sonra yeniden ülke genelinde gösteriler düzenledi. Paris’teki eylemde 256 kişi gözaltına alındı. Sarı Yelekliler’in eylemleri, Paris sokaklarını tekrar hareketlendirdi, toplanan yüzlerce gösterici, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümet karşıtı sloganlar attı, pankartlar taşıdı.
  • HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş tarafından Cudi Dağı’nda 3 aya aşkındır başlayan orman yangına dikkati çekmek için başlattığı oturma eylemini 3’üncü gününde sonlandı. Oturma eyleminde, “Cudi tarihtir tarihi yakmayın” ve “Ormanlarımız yakılıyor yetkililer göz yumuyor” pankartları açıldı. Yapılan açıklamada “Yıllardır halkın kaynaklarını tekelleştirmesi yetmemiş gibi şimdi de halkın tarihini ve belleğini yok etmeye çalışıyorlar. Bu nedenle günlerdir alanlarda olan milletvekili ve halkımızı tebrik ediyoruz. Talancı zihniyete karşı ekolojik yaşamı inşa edene kadar bu mücadelemiz devam edecektir” denildi.
  • Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde anestezi çalışanının izolasyona alınması üzerine tüm elektif (acil dışı) ameliyatlar ikinci bir talimata kadar durduruldu.
  • Sur’daki sokağa çıkma yasağı döneminde evini terk etmeyen HDP Milletvekili Remziye Tosun’a yargılandığı davada 10 yıl hapis cezası verildi.
  • Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Semt Polikliniği’nde görev yapan sağlık memuru Abdüllatif Sancar ve Konya Sağlık Müdürlüğü personeli İbrahim Kılınçarslan (61), koronavirüs nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
  • Oxford Üniversitesi ve ilaç şirketi AstraZeneca’nın birlikte üzerinde çalıştığı Coronavirus aşısının klinik denemelerinin, verilen kısa aranın ardından yeniden devam etmesi kararlaştırıldı. Birkaç dozda uygulanacak olan aşı adayının, İngiltere, ABD, Brezilya, Güney Afrika ve Hindistan’da üçüncü aşama denemeleri yapılıyor. Üçüncü aşama, onay öncesi son aşama olarak görülürken, bugüne kadar İngiltere, Brezilya ve Güney Afrika’da on binlerce kişide aşı adayı denenmişti.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ – SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Anthony Fauci, Covid-19 salgını nedeniyle yaşanan süreçte yaşamın ancak gelecek yılın ortası ya da sonuna doğru normale dönebileceğini söyledi. Fauci, bunun aşının gelecek yıla kadar hazır olmasına da bağlı olduğunun altını çizdi.
  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 28 milyon 931 binin üzerine çıktı. Can kaybı 924 bini geçti.
  • Dünya genelinde yeni vaka sayısı 282 binin üzerinde gerçekleşti. Hindistan’da yüksek yeni vaka bildirimi devam ediyor (94.4 bin). Günlük vaka sayısının yüksek olduğu diğer ülkeler şunlar: ABD (39.3 bin), Brezilya (31.9 bin), Arjantin (10.8 bin), Fransa (10.6 bin), Kolombiya (6.9 bin), Peru (6.2 bin), Meksika (5.9 bin), Rusya (5.5) ve Filipinler (4.9 bin).
  • Ortadoğu’da da pandemi tüm hızıyla devam ediyor. San 24 saatte İsrail’de 4.2 bin, Irak’ta 4.1 bin ve İran’da 2.2 bin yeni vaka bildirimi yapıldı.
  • Hafta sonu geldi, yine Türkiye’de yeni vaka sayısı ve test sayısı düştü. Son 24 saatte 1,509 yeni vaka tespit edildi, 48 kişi hayatını kaybetti. Böylece haftanın sonunda Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı yeniden 50’nin altına inmiş oldu. Test sayısı da 98 bine indi. Bununla birlikte Aktif hasta sayısı (24 bin 905) ve ağır hasta sayısındaki (1,241) artış devam etti.
  • Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son bir ayda İstanbul’daki ağır hasta sayısının yüzde 42 arttığını bildirdi. Koca, 11 Eylül’de hasta sayısının, geçen ayın hasta sayısının yaklaşık iki katı olduğunu belirterek filyasyon ekiplerinin sayısının yüzde 34 artırıldığını aktardı.
  • Çorum örneği bir kez daha Covid-19 vaka ve ölüm sayılarının gerçeği yansımadığını ortaya koydu. Covid-19 Çorum’da hız kesmeden yayılmaya devam ediyor. İki gün içinde 21 kişi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Çorum Valisi Mustafa Çiftçi geçen hafta kentte 4 bin 369 kişinin evde izolasyonu sürerken 227 hastanın yatarak tedavi gördüğü, 22 hastanın yoğun bakımda tedavisi sürdüğü, 7 hastanın da entübe olduğunu ve korona virüs sebebiyle hayatını kaybedenlerin sayısını 52 olduğunu açıklamıştı.
  • İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, “Maalesef tırmanıştayız. 2000’lere doğru gidiyoruz. PCR testlerinin duyarlılığının yüksek olmadığını, yanlış çıkabildiğini de hesaba katarsak günlük vaka sayılarının en az teşhis konulan vakalardan 3-4 katı fazla olduğunu düşünüyorum” açıklamasında bulundu.
  • Ankara Tabip Odası: Kentteki günlük vaka sayısının 5 bin civarında olduğunu söyledi. Ankara’daki 9 ayrı bölgede günlük ortalama vaka sayısının 500 – 600 civarında, pazartesi günü sadece Keçiören’de 906 kişinin Covid-19 testinin pozitif çıktı.
  • İçişleri Bakanlığı’ndan yeni genelge: “Şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan firmalar (otobüs, midibüs, minibüs vb.) tarafından her türlü biletleme işlemi (internet-telefon üzerinden veya yüz yüze) esnasında müşterilerden HES kodu talep edilecek ve HES kodu olmadan bilet satışı yapılmayacak. Bu kurala uymayan firmalara ceza verilecek, 10 gün süreyle seferden men edilecek.’’
  • Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), bir üst klasman hakemin ve iki üst klasman yardımcı hakemin cuma günü yapılan rutin corona’pcr testi sonuçlarının pozitif çıktığını bildirdi.
  • Diyarbakır’da da mesai saatlerinde ‘Corona’ değişikliği. Kurum çalışanları 15 Eylül’den itibaren 08.00-16.00 ve 09.00-17.00 mesai saatlerine uygun olarak iki grup halinde çalışacak.
  • Yaşlı ayrımcılığı, sosyal darwinizm gün yüzüne çıkıyor! Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Covid-19 nedeniyle ölenlerin çoğunun başka hastalığı bulunduğunu ve ileri yaşta olduğunu belirterek, “Bu tabir çok hoş değil ama ölenlerin çok büyük çoğunluğu bir ayağı çukurda olan insanlardı” Özcan, bir gazetecinin kaç kişinin öldüğünü sorması üzerine şunları söyledi: “Son olarak bir rakam almadım ama herhalde valiliğin mi bir açıklaması vardı? Yerel basında okudum, 40 civarındaydı. Yani şöyle söyleyeyim; ölenlere baktığınızda, büyük bir çoğunluğu zaten başka hastalıktan mustarip, ileri yaşta, yani bu tabir çok hoş değil ama ölenlerin çok büyük çoğunluğu bir ayağı çukurda olan insanlardı. Dolayısıyla bu hani rakamlara bakıp çok abartmamak, panik yapmak gerekmiyor bana göre. Yani ilk vefat eden teyzemiz 86 yaşında Göynüklü bir teyzemizdi. Zaten çok doğal sebeplerden de hayatını kaybetmek üzereydi. Hatta yoğun bakımda yoğun bir tedavi uygulandı kendisine. Belki ömrü bile birkaç gün ekstra uzatıldı bu şeyden dolayı.”
  • İstanbul’da filyasyon çalışmalarında yer alan ve Covid-19’a yakalanan bir diş hekiminin hem doktor hem hasta olarak anlattıkları, Sağlık Bakanının “Çok başarılıyız” dediği filyasyondaki asıl tabloyu ortaya koyuyor. Covid olduktan sonra ise ilacının gelmediğini ve aile hekimine kendisinin ulaştığını, rutin izolasyon ve sağlık takibinin ise yapılmadığını söyleyerek “Hem hasta hem de doktor olarak neler yaşandığını gördüm. Hastayken ilacımı arkadaşlarım aracılığıyla temin edebildim” dedi. Pandeminin başlarında kişisel koruyucu ekipman eksikliğine rağmen çalıştıklarını, ikametlerine uzak yerlere rızaları olmadan görevlendirildiklerini anlatan diş hekimi “Yer değişikliği talebimiz onaylanmadı. Servis ve yemek hakkımız hemen hemen hiç yoktu. Mesai saatlerinin düzensizliği, hafta sonu bayram fark etmeksizin çalışmak daha da yorucu olmaya başladı” dedi.  Özel telefonlarından yüzlerce hastayı aradıklarını, temaslılarını tespit edip sisteme işlediklerini, call center elemanı gibi çalıştıklarını dile getiren doktor “Yaz sıcağında tulumları sayısız kere giyip çıkararak bulaş riskini göze alarak, PCR testi almak, laborant olup kayıt yapmak, ilaç tesliminde kargo elemanı gibi çalışmak. Tüm bunları yaparken şikayet etmemek, şikayet edersen mobbinge maruz kalmak da var” diye konuştu.

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Heybeliada Sanatoryumu’nun islami eğitim merkezi yapılmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmesi kararına karşı çıkmak isteyen ve Sanatoryum binası önüne gelen İstanbul Tabip Odası (İTO), Türk Toraks Derneği (TTD) İstanbul Şubesi ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, Validebağ Savunması ve Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’ün içinde bulunduğu gruba müdahale eden polis, basın açıklaması yapılmasına izin vermedi. “Heybeliada Sanatoryumu bir sağlık kurumudur ve öyle kalmalıdır” yazılı pankartlar açıldı.
  • İnsan Hakları Derneği İstanbul şubesi, 12 Eylül darbesinin 40. yılında, darbenin ilk duyurulduğu TRT Radyosu binası önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “12 Eylül’ün 40. yılında ne darbe ne diktatörlük” denildi.
  • HDK Muğla’dan tutuklamalara tepki: Saltanatınız kaybedecek! HDK) Eş Sözcüsü Sedat Şenoğlu ve 17 ESP üyesinin gözaltına alınıp hızla tutuklanmasına yönelik yapılan açıklamada “Bizler gücümüzü ve meşruiyetimizi toplumdan ve haklılığımızdan, sözünü kurduğumuz hakikatten alarak baskılarınızın bizi yıldıramayacağını bir kez daha söylüyor, saltanatınız bizim temsil ettiğimiz hakikat karşısında kaybedecek” denildi.
  • Akkuyu’da yapımı devam eden nükleer santralin tahribatları şimdiden gün yüzüne çıkıyor. Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Dönem Sözcüsü Aycan Özcan, “Akkuyu’da yapılacak olan santralin ise şimdiye kadar başka yerde denenmemiş bir teknoloji ile yapılacağını söylüyorlar. Bu halk tabiri ile berberliği kafamızda öğrenecekler. Berber saçımızı yanlış keserse, saç yine çıkar ama buradaki sistem patlarsa, kaybedilen yaşamımız olacak ve bunu getirecek hiçbir güç yoktur. Santralin üreteceği nükleer atıkları ortadan kaldıracak hiçbir teknoloji daha üretilmedi. Dolayısıyla herkese sesleniyorum: Zararın neresinden dönülürse kardır. Doğamızı kendi haline bırakalım. Doğa kendi kendini üretir ve yeniler. Bu ihanet projesine hep birlikte dur diyelim. Nükleer santral karşıtlarının yaşam hakkı dışında hiçbir beklentisi yoktur”

YENİ YAŞAM İNŞASI 

  • Rojava’da kadın kooperatifleri- Zeynep Kızılırmak
    • Kadınların ekonomide çalışma yaşamında var olabilmek için mücadeleleri uzun solukludur. Bir yandan ‘eşit işe eşit ücret’ talepleri ile mücadele sürüyor diğer yandan kadın hareketleri dünyanın her tarafında verili sistemin ekonomik modeline karşı alternatif modeller üretiyor. İşte o modellerden biri Rojava Devrimi’nin ardından kadınların öncülüğünde oluşturulan kadın kooperatifleri.
    • Üretim araçlarının nasıl kullanılacağı meselesi ile yola çıkan kadınlar, komünal ekonominin ancak kadın eliyle örülebileceği tespiti ile kooperatif ve ortak üretimde buluştu. Kuzey Doğu Suriye’de komünal ekonomik modelin temel ayaklarından olan bu komiteler, kadınların üretime katılmasını sağlıyor. Aynı zamanda toplumun ihtiyaçlarını tespit edip ucuz ve sağlıklı şekilde ulaştırıyor. Kuzey ve Doğu Suriye’nin temel geçim kaynağı, bereketli toprağı ile tarım. Rojava Devrimi ile birlikte toprağın halkın yararına ekilmesi ve gelirlerin eşit paylaşılması esas alındı. Kadın Ekonomik Komitesi’nin rehberliğinde bölgede bin üyeli 23 kadın kooperatifi bulunuyor.
    • Özerk Yönetim bünyesindeki bütün köylerde kadınların kendi ekonomilerini kendilerinin oluşturması planlanıyor. 3 köy ile başlayan proje, önümüzdeki 1-2 ay içerisinde 100 köyde hayata geçirilecek.
    • Üretimde yer alan binlerce kadının günden güne komünal ekonominin ayaklarını sağlamlaştırdığını kaydeden Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Ekonomi Komitesi üyesi Xalya Necar, amaçlarını, “Kolektif üretip, alıcıya aracısız ucuz ve güvenilir ürün ulaştırmak” olarak özetledi. https://twitter.com/y_ozgurpolitika/status/1304292587939954693?s=09
  • Osmanlı döneminde 1861’de kurulan Rakka Müzesi, IŞİD döneminde talan edildi. Yönetimi ele geçiren Kuzey Doğu Suriye Özerk Yönetimi, restorasyonunu tamamladığı müzeyi yeniden açtı. Mihemed İzo, müzede bin yıl öncesine dayanan eserler bulunduğunu, bazı eserlerin savaştan dolayı tahrip olduğunu söyleyerek, halkın hafızası olan bu eserlerin uzman ekipler tarafından yeniden restore edilmesi gerektiğini belirtti.

JİN

  • Devrimle beraber sağlık alanında da kadın rolü güçlendi
    • İlk kez Qamişlo’da gerçekleştirilen Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Sağlık Konferansına katılan kadınlar, kapitalist rejimlerin kadınları sağlık alanından uzak tutmaya ve kendi hizmetine almaya çalıştığını ancak Kuzey ve Doğu Suriye devrimiyle birlikte sağlık alanında da kadın rolünün güçlendiğini belirtti.
    • Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Sağlık Konferansı, “Sağlıklı kadın, sağlıklı yaşamın kaynağı ve gücüdür” şiarıyla ilk kez Rimêlan ilçesindeki Aram Tigran Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Konferans sonunda Kuzey ve Doğu Suriye Kadın Sağlık Meclisi’nin kuruluşu ilan edildi.
    • Konferansın amaçları ve sonuçlarına ilişkin konuşan katılımcılardan Raperin Hesen, kadınların geçmişte toplumu yönettiğini ve birçok doğal ilaç keşfederek hastalıkları tedavi etmede başarılı olduklarını hatırlattı. Kapitalist rejimlerin toplumda kadın rolünü yok etmeye, sağlık alanından uzaklaştırmaya ve kendi rejimlerinin hizmetine almaya çalıştıklarını kaydeden Raperîn Hesen, “Ancak Kuzey ve Doğu Suriye devrimiyle, sağlık alanı gelişti ve bu alanda kadın rolü yeniden belirginleşti. Rojava devrimi kapitalist rejimlere bir cevap niteliğindeydi. Rojava devrimi, toplumun tüm sınıflarının katıldığı demokratik bir sistem kurmayı başardı. Sağlık sektörü, sağlık hizmetleri yeni bir aşamaya girdi. Tedavi etme ve izlemede kadınların rolünü yeniden aktifleştirdi” ifadelerini kullandı.
    • Kadınlar Öncü Oldu’ Bölgedeki savaş nedeniyle Kuzey ve Doğu Suriye’nin sağlık alanında zorluklarla karşılaştığını kaydeden Raperîn, “Ancak engellere ve zorluklara rağmen Özerk Yönetim kendi imkanları dahilinde sağlık alanına büyük destekler sundu. Kadınlar sağlık açısından aile ve toplumu bilinçlendirmede öncü oldular. Kadınlar sağlık kurum ve merkezlerinin yüzde 80’inde faaliyet gösteriyor” dedi.
    • Derazor’dan Nor İcêl ise, konferansa katılan kadınları tebrik etti. Kadınların sağlık alanında aralıksız bir şekilde çalıştığını dile getiren Nor İcêl, “Kadınlar içsel güce sahiptir ve en üst düzeylere ulaşabilir. Konferansta Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan kadınların rolünü güçlendirmeyi destekleyen kararlar alındı” dedi. https://www.hawarnews.com/tr/haber/devrimle-beraber-saglik-alaninda-da-kadin-rolu-guclendi-h30996.html
  • Rojava Film Komünü yönetmenlerinden Safinaz Evdikê, “Berbû” isimli uzun metraj filmiyle Türkiye’nin Serêkaniye saldırılarını halkın gözünden verecek. Film kadının direnişine de odaklanıyor. Evdikê, Rojava Devrimi’ndeki kadının öncülüğüne işaret ederek, “Bu öncülüğü kendi filmimde de ön plana çıkarmaya çalıştım” “Filmde ele aldığım hikayeler yine kadını ifade ediyor. Kadınlar tüm alanlarda gözle görülür bir emek ortaya koydu. Bu yüzden filmde en büyük pay kadınlar için ayrıldı. Savaşta savunmayı yapan, aileyi koruyan, göçle yüz yüze kalan yine kadın oldu. Bunların tamamı filmde işleniyor” ifadelerini kullandı.
  • “Her şüpheli ölüm kadın cinayeti değildir” diyen Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’u sorumluluktan kaçmakla suçlayan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), “Bakan, öldürülen her bir kadından sorumludur” dedi. İstanbul Sözleşmesi’nde devletin istatistikleri kamuoyuna açıklama yükümlülüğü olmasına rağmen İçişleri Bakanlığı’nın sadece iki yıldır verileri paylaştığına dikkat çekilen açıklamada, “Ancak biz ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. Medya da, toplum da yıllardır kadın cinayeti verilerini açıklamayan İçişleri Bakanlığı’na güvenmiyor. Herkes 2010 yılından itibaren tüm gerçekleriyle ortaya koyduğumuz kadın cinayeti verilerini dikkate alıyor. Biz her defasında isim isim, kadınların hikayeleriyle hangi cinayetleri kadın cinayeti olarak ele aldığımızı açıklıyoruz. Ancak İçişleri Bakanlığı verileri hangi kriterlere göre hazırladığını açıklamıyor. Kadın cinayetlerinin yanlış verilerle daha çok yansıtıldığını söyleyen Zehra Zümrüt Selçuk, hem sorumluluktan kaçıyor, hem de yanlış söylüyor. Kadın cinayetlerinin azalması dahi bakanlığının sorumluluğunu azaltmaz. Bakan öldürülen her bir kadından sorumludur” denildi.
  • İstanbul Kadıköy’e bağlı Yeldeğirmeni Mahallesi sakini kadınlar, hemcinslerini hedef alan şiddet ve taciz ile birlikte sözleşmeden çıkmak isteyen AKP iktidarına yönelik tepkilerini gerçekleştirdikleri yürüyüşle gösterdi.

SİYASAL SAĞLIK- EKOLOJİK SAĞLIK

  • Cengizhan Kaptan- “Milliyetçilik ırkçılığın makyajlı halidir”

Bu kurgulanan ulus, Türklerin, Türklüğün, Türkçülüğün hakim olduğu bir kurgudur. Kâh İskân Kanunu adı altında Türk olmayan diğer ulusları ‘serpiştirme’ yoluna gider, kâh ‘Vatandaş, Türkçe konuş!’ der, kâh edeplendirme adı altında Dersim’de olduğu gibi bombalar, “kahreder”, yok eder (“Kürt tedibi”, Kürtlerin hem terbiyelendirilmesi, edeplendirilmesi hem de suçlu oldukları için cezalandırılmaları anlamına gelir). Kürtler, bu anlamda ulus-devlet paradigması olan Türk milliyetçiliğini (aslında ırkçı-sömürgeci tutumu) kabul etmediler. Kürtlerin kendi komünal/aşiret yaşamları (modern olmayan her yaşantı biçimini gerici olarak damgalamak bir kısım sol anlayışın da esiri olduğu emperyal bakış açısının açık tezahürlerindendir) doğrultusunda kendi topraklarında bağımsız bir ulus olarak yaşama talebinin cezalandırılması Türkçü milliyetçilik anlayışı hakkında tekrar önemli bir ipucu verir.

Bir an durup düşünelim: Irkçılar, kendilerine ‘ırkçı’ denilmesinden nefret ederler. Faşistler de öyle. Ancak ‘milliyetçi’ denilmesinden hoşlanırlar. Neden? Bu husus da milliyetçiliğin nasıl bir makyaj olduğunu ortaya koyar. Çünkü ırkçılık, sömürgecilik gibi çok daha farklı nedenlere dayanır. Ulus kurgusu ve milliyetçilik ötesinde, basit bir nefret ve ötekileştirme gibi nedenlerin ötesinde, ekonomik hakimiyet, istila gibi nedenleri de vardır ırkçılığın. Tam da bu yüzden milliyetçilik, ırkçılığa makyaj olarak görevini yerine getirmektedir.

GÖRÜŞLER

Açıklamalar neleri düşündürüyor? Kubilay Yalçınkaya (SES Ankara Şubesi Eşbaşkanı)

  1. Toplam hasta sayısı 288 bin iyileşen hasta sayısı 256 bin olarak açıklandı. Test sayısı 112.213 ağır hasta sayısı 1.671 vefat sayısı 56 olarak açıklandı
  • Test pozitif oranı %2, semptom göstermeyen ve temaslı öyküsü olmayana test yapılmayan bir dönemde test pozitif oranının %2 olması; ya testlerin güvenilirliğinde, ya hasta seçiminde yada veri güvenilirliğinde sorun olduğunu göstermektedir.
  • İllerde yapılan ve başhekimlerin yaptığı açıklamalarda test pozitif oranının %20-30 aralığında olduğu ifade edilmektedir.
  • Biz %25 oranında pozitif olduğunu kabul etsek günlük pozitif vaka sayımız 22.442 vaka sonucu ortaya çıkmaktadır.
  1. Günlük vaka sayısı 1.671, günlük eklenen hasta sayısı açıklandığında il başına 20 hasta düşmektedir. Bakanın açıklamalarında filyasyon ekiplerinin arttırıldığı  ifade edilmiştir.
  • Bakan; “2 Eylül filyasyon ekip çalışmamızı 10 bin 802’ye çıkardık. Her ilin kendi özelinde tedbirler almaya başladık. Sorunlu illerde filyasyon ekiplerin sayısını hızla arttırıyoruz. Konya’da 460, Şanlıurfa’da 300, Erzurum’da 207, İzmir’de 350, Kayseri’de 150 ekip sahada, İstanbulda 1200 filyasyon ekibi, Ankara da 900 filyasyon ekibi görev alıyor”
  • “Temaslı zincirinde olduğu bilinen kişilere ulaşma oranımız, son 45 günde yüzde 98,9’dur” bigisini kamuoyu ile paylaşmıştır.
  • Türkiye geneli vaka başına 4,5 temaslı olduğu ifade edildi, Bakanın açıklamasına göre günlük filyasyon kapsamına 9.190 kişi düşmekte (1.671 vaka, 7.520 kişi temaslı). 10 bin 802 filyasyon ekibine günlük 9.190 kişi, ekip başına düşen kişi sayısı 0,9.
  • Biz filyasyon ekibi başına 12-20 aralığında hasta düştüğünü biliyoruz, Nitekim son süreçte filyasyon ekibi sayısı devamlı artırılmaktadır.
  • Bakan her filyasyon ekibinde 3 kişi çalıştığını ifade etmiş ancak filyasyon ekiplerinde 4.600’e yakın sağlık personelinin görev yaptığını ifade etmiştir. Açıklamadan çıkan sonuç; her filyasyon ekibinde 1 sağlık emekçisi olduğunu düşünsek bile 6.200 filyasyon ekibinde sağlık emekçisi olmadığı ifadesi çıkmakta. Ayrıca 10.802 filyasyon ekibinde 3 kişi görev yaptığı Bakan tarafından açıklanmıştı, bu açıklamaya göre 32.406 kişi görev yapmakta bu emekçilerin 4.600 sağlık çalışanı olduğu vurgulanmış, 27.806 kişi sağlık emekçisi dışında görevlendirildiği ifade edilmiştir.
  • Biz 10.802 filyasyon ekibinin ortalama günlük 15 vakaya çıktığını varsayarsak 162.030 vaka ve temaslı olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu vakaların %18’i (Bakan 1 vakaya 4,5 temaslı olduğunu ifade etmiştir) pozitif vaka ise günlük 29.165 pozitif vaka sayısı ortaya çıkmaktadır.
  1. Yapılan açıklamalarda ölüm sayısı günlük 56 olarak açıklanmıştır. İl Başına 0,7 ölüm düşmektedir.
  • Ülkemizde normal covid öncesi dönemde günlük ölüm sayısı 1200 – 1300 aralığında değişmektedir.
  • Bakan ilk 8 aylık ölümleri 303 bin covid dışı ölüme 6.300 covid ölümünü eklediğinde 309 bin ölüm açıklamıştır. Toplam ölümlerde covid kaynaklı ölüm oranı ilk sekiz aylık dönemde %2 olarak ortaya çıkmaktadır.
  • Bugün ortalama aylık ölüm sayımızı 1.250 aldığımızda açıklanan covid ölümleri 56 olarak kabul ettiğimizde covid kaynaklı ölümler %5 denk gelmektedir.
  • Bugün en son ölüm oranını kabul ettiğimizde yıl sonunda gerçekleşecek ölüm sayısının Bakanın açıklamalarına göre 365 bin olması gerekmektedir. Bu sayının %5’inin bugünkü seyirle gideceği kabul edildiğinde 20 bine yakın olacağı ortaya çıkmaktadır. Yıllık ölüm artış oranı Bakanın ifadesi ile %2 alırsak ölüm sayısı 20 bin dolayında çıkmaktadır.
  1. Bakan attığı tweetle Nisan ayında hastaların %65’i, vefatların ise %54’ü İstanbul’daydı. Aldığımız tedbirler ile hasta sayısı %72, vefatlar %78 azaldı. 11 Eylül’de hasta sayısı geçen ayın hasta sayısının yaklaşık iki katı. Nisan ayında Ağır Hastaların %76’sı İstanbul’daki hastanelerimizdeydi. Ancak son 1 ay içinde ağır hasta sayısı İstanbul’da %42 arttı ifadesini kullandı.
  • Nisan ayında 106.683 hasta, 2.960 vefat, 1.474 yoğun bakım hastası vardı. (TR geneli)
  • Bakanın açıklamalarına göre nisan ayında İstanbul’da hasta sayısının 69.343, ağır hastaların 1.120’si, vefatların ise 1.598’i İstanbul’da gerçekleşmiştir.
  • Bugün itibariyle açıklamadan çıkan sonuç ise hasta sayısı 19.416 (günlük 647 hasta, Bakan Ankara’nın İstanbul’un iki katı olduğunu ifade etmişti bu iki ildeki vaka sayısı günlük 1.941 çıkmaktadır. Ancak Bakanlık TR geneli günlük vaka sayısını 1.671 açıklamaktadır),
  • İstanbul için ölüm sayılarına bakıldığında 351 ölüm gerçekleşmektedir
  • İstanbul ilinde 2018 nisan ayında 5.085, 2019 nisan ayında 4.977 ölüm gerçekleşmiş olup, covid dışı 2020 nisan ayı ölüm sayısı 5.000 olacağı ortaya çıkmaktadır (bir önceki yıl artışına göre hesaplanan rakam Bakan TR geneli değerlendirmesini bu şekilde yapmıştı). Bakan yaptığı açıklama ile Nisan ayında İstanbul covid ölüm sayısının 1.593 olduğunu vurgulamıştı. Yani covid ölümleri ile birlikte muhtemel 2020 nisan ayı ölüm sayısı 6.593 sayısını ortaya çıkarmakta. Sadece nisan dönemi covid kaynaklı ölüm oranı %24’tir.
  • Bugün ölüm verileri nisan ayına yaklaşmakta ancak açıklanan ölüm oranları nisan ayından uzaklaşmaktadır. Nitekim nisan ayındaki ölüm oranı %24 iken eylül ayında gerçekleşmesi muhtemel oran %7 dir.
  • İstanbul ilinde nisan ayındaki %24’lük covid kaynaklı ölümler, ilk sekiz aylık dönem için %2, son dönem için %7, olarak açıklanmaktadır.
  • Bakanın açıklamalarına göre son dönem İstanbul ilinde günlük 11-12 ölüm gerçekleşmektedir.
  • Ülkemizde normal sürecinde günlük 137 kişi solunum sistemi rahatsızlıkları kaynaklı vefat etmektedir. Bakan açıklamasında kişi hangi şikayetle ve sorunla hastanelere başvurduysa ölüm nedeni covid pozitif olsa dahi ilk başvuru nedeni olduğunu açıklamıştır. Bu nedenle de covid kaynaklı ölüm oranlarında tutarsızlıklar ve farklılıklar oluşmaktadır.
  1. Bakan yaptığı açıklama ile ağır hasta sayısını 1.223 olarak açıkladı, bugün ülkemizde sadece Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 12 bin erişkin yoğun bakım yatağı bulunmaktadır. Biz bu 1.223 hastanın tamamının erişkin olduğunu ve hepsinin Sağlık Bakanlığı hastanelerinde yattığını kabul etsek bile yatak doluluk oranımızın covid kaynaklı %10’a yakın hasta yükü getirmesi gerekmektedir. Peki bu yoğun bakım yatağı artırımları, sahra hastaneler, kapanan hastanelerin yoğum bakım olarak açılması çalışmaları neyi ifade etmektedir.

EKLER

 Berrin Sönmez- “Kırk yıl geçmiş ama hiçbir şey geçmemişken…”

“Darbe teşebbüsü ihtimali dikkate alınarak dava açılması suç, yargı yoluyla darbe teşebbüsünün gerçek olup olmadığının açığa çıkmasını savunanlar suçlu sayılıyor bu ülkede halen. Anlı şanlı siyaset bilimcilerimiz bile halen 12 Eylül davasını, hukuken ve siyaseten anlamı sınırlı, sembolik, sığ hesaplaşma gibi görüp, gösterebiliyorlar. 12 Eylül bu ülkenin tarihinde bir sayfa açtı. Hâlâ açık kalan o sayfadayız ve akademisyenlerimizin, düşünürlerimizin darbe davalarını önemsizleştirme çabası sürüyor. O zihin evreni hâlâ soluklandığımız havayı zehirliyor. Kaç nesil daha zihinler aynı şekilde zehirlendikten sonra aklımız başımıza gelecek bilmiyorum. Sembolik olarak bile çeviremediğimiz o açık kalan sayfayı, gerçek hayatta kapatmak nasıl mümkün olur, biri bunu bana anlatırsa sevinirim.”

https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/09/13/kirk-yil-gecmis-ama-hicbir-sey-gecmemisken/

 

 

 



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...