Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 11 AĞUSTOS

KORONA GÜNLÜĞÜ 11 AĞUSTOS

GÜNDEM

  • Lübnan’da yaşanan patlama hükümeti de istifa ettirdi; Başbakan Diyab, “Yaşanan bu felaket devlet yönetimindeki kronik yolsuzluğun sonucudur. Daha önce yolsuzluğun devletin tüm kademelerinde var olduğunu söyledim. Bugün ortaya çıkıyor ki yolsuzluk sistemi devletten büyüktür, devlet söz konusu yolsuzlukla mücadele edemiyor” 
  • Irak Parlamentosu milletvekillerinden Bedir el-Ziyadi, 53 milletvekiline Covid-19 test sonucunun pozitif çıktığını ve 3’ünün de durumunun ağır olduğunu açıkladı.
  • Salgın yönetimi çöküyor; Kırklareli’nde Covid-19 tanısı nedeniyle karantinada olmaları gereken aynı aileden dört kişi, tatile giderken jandarma ekibince yakalandı.
  • Her türlü ekolojik talana izin veren Tarım ve Orman Bakanlığı şimdi de  ‘İklim Değişikliği ve Tarım’ başlıklı bir rapor yayınladı. Rapora göre önümüzdeki dönemde Türkiye’de daha sıcak ve az yağışlı iklim koşulları görülecek, kuraklık şiddetinde artış olacak. 
  • Ölüm orucundaki Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için çağrılar sürerken dayanışma eylemleri de devam ediyor. Mersin’de 2 avukat Timtik ve Ünsal ile dayanışmak için açlık grevine başladı.
  • YÖK, eşine özel kadro ilanı yayımlayan Pamukkale Üniversitesi Rektörü Hüseyin Bağ’ı görevinden uzaklaştırdı. 
  • Kadın mücadelesi sonuç verdi; İtalya’da kadın örgütlerinin değişmesi için mücadele yürüttüğü kürtaj yasasında değişiklik kabul edildi. Buna göre “kürtaj hapı” hastaneye yatırılma gereği olmadan ve gebeliğin 9. haftasına kadar yasal olarak kullanılabilecek.
  • Belarus’ta şaibeli seçim sonuçlarına halkın isyanı sürüyor. Protestolarda dün bir protestocunun hayatını kaybettiği açıklandı.
  • İHD Diyarbakır Şubesi’nin 2020’nin ilk 6 ayını kapsayan hak ihlalleri raporunu yayınladı. Rapora göre, gözaltına alınan 16’sı çocuk 769 kişiden 2’si çocuk 132 kişi tutuklandı, 638 ev ve iş yerine baskın düzenlendi. Kürt sorununa yönelik otoriter, şiddete ve çatışmaya dayalı politikaları neden olarak gösterildi.

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROL SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI      

  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 20 milyon 245 bini geçti. Toplam vaka sayısında Türkiye 241 bini geçen vakası ile 18. sırada yer alıyor. 
  • Covid-19 bağlı can kaybı 738 bini geçti. Bildirilen ölüm sayısı ABD’de  166 binin, Brezilya’da 101 binin üzerinde. Bu iki ülkeyi 52 binin aşan ölüm bildirimi ile Meksika izliyor. 
  • Küresel yeni vaka sayısı 216 bin 297 oldu. Yeni vaka bildiriminde Filipinler ve Irak’ta dikkat çekici artış var. Son 24 saatte Filipinler’de yaklaşık 7 bin ve Irak’ta 3 bin 5 bin 464 kişiye Covid-19 tanısı konuldu. 
  • Dünya genelinde aktif hasta sayısı da artış göstererek 6.4 milyon sınırına dayandı. Aktif hastaların 64 bin 538’i,  (%1) ağır-ciddi hasta.
  • Resmi istatistiklere göre Türkiye’de son 24 saatte 1,193 kişi Covid-19’a yakalandı, 14 kişi hayatını kaybetti. 60 yaş ve üzeri aktif hastaların toplam hasta içindeki oranı, ülke geneline bakıldığında, %20-25 aralığında seyrediyor. Ağır hasta sayısı 600 kişiye (%5.4) yükseldi, dünya ortalamasının 5 katından fazla ağır hastaya sahibiz. Pnömonili (zatürre) hasta oranı (%8.2) ciddiyetini sürdürüyor. Test sayısı 62 bin civarında seyrediyor, önerilen 100 bin teste ulaşılamayacak gibi. 
  • Covid-19 tanısıyla evde karantina altına alınan düğün sahibi anne, kızının mutlu gününde düğüne katıldı. Olay geçen hafta Yıldırım’da yaşandı. Covid-19 testi pozitif olan düğün sahibi kızın annesi, “Hastalığım bilinirse düğüne kimse gelmez” diyerek bu durumu davetlilerden gizledi. Ancak bir süre sonra düğüne katılan misafirlerin bazılarında semptomlar ortaya çıktı.
  • Karantina yaygınlaşıyor. Covid-19 salgını nedeniyle Trabzon’da bir mahalle ile Kütahya, Burdur, Isparta ve Tokat’ta dört köy karantinaya alındı.
  • Bugün tüm Türkiye’de Covid-19 salgınıyla ilgili yoğun denetimin ikincisini gerçekleştirilecek. Denetim yapılacak yerler şunlar: Pazarlar, iş yerleri, marketler, toplu taşıma, yollar, alışveriş alanları, lokantalar, kafeteryalar, ticari taksiler ve tüm yaşam alanları.
  • CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya’nın salgında okulların açılmasıyla ilgili hazırladığı rapora göre, sosyal mesafe şartını sağlamak için en az 250 bin ek dersliğe ihtiyaç var. Mevcut duruma göre Sağlık Bakanlığı’nın ortaya koyduğu 1 metrekare sosyal mesafe şartını sadece imam hatip liseleri sağlıyor. 18 milyon 108 bin 860 öğrenci için 706 bin 15 dersliğimiz var. Her dersliğe ortalama 26 öğrenci düşüyor. Okulların açılabilmesi için dersliklerdeki öğrenci sayısını yarı yarıya düşürmemiz gerek. Bu durumda en az 250 bin dersliğe ihtiyacımız olacaktır. Ayrıca tüm okulların ikili öğretime geçtiği varsayıldığında yüz binlerce öğretmene ihtiyaç duyulacaktır. Okullarda ikili eğitime geçilmesi ve yeni dersliklerle eğitime başlanması halinde, acil öğretmen ihtiyacının en az 250 bine çıkacağını öngörebildi
  • Rusya’nın Ankara Büyükelçiliği bir açıklama yaparak, Rus turistlerin Türkiye’deki koronavirüs testlerinin ücretsiz yapılacağını bildirdi. Rus turistlere pasaport kontrolünden önce ateş ölçümü yapılacak. Ateşi 37.8’in üzerinde olan yolcu, özel bir odaya davet edilecek. Yarım saat sonra tekrar ateş ölçümü yapılacak ve doktor ilk muayenesini gerçekleştirecek. Ateşin devam etmesi halinde ücretsiz olarak test yapılacak. Test sonucu bekleme süreci, havalimanındaki laboratuvarın yoğunluğuna bağlı olacak
  • Irak Parlamentosu milletvekillerinden Bedir el-Ziyadi, 53 milletvekiline yeni tip koronavirüs (Covid-19) teşhisi konulduğunu söylerken, 3’ünün durumunun ağır olduğu aktardı. 
  • Venezuela’da Margarita adasında Luis Ortega Hastanesi’ndeki bir grup sağlık çalışanı ve doktor koruyucu ekip ve ekipmanlar olmadığı için yaşamlarını tehlikeye attıklarını ve biyo-güvenlik için gerekli malzemeler temin edinmeden çalışmayacaklarını açıkladı. İlk vakanın 13 Mart’ta tespit edildiği Venezuela’da resmi verilere göre 12 bin 500’e yakın aktif vaka bulunuyor. Bugüne kadar toplamda 223 kişi yaşamını yitirdi; bunlardan 36’sı doktor olmak üzere toplamda en az 46 sağlık personeli. Bu, salgın nedeniyle kaydedilen can kayıplarının yüzde 16,1’ini doktorların; yüzde 20,6’sını sağlık çalışanlarının oluşturduğu anlamına geliyor. Geçtiğimiz hafta “Sağlık çalışanları olarak mezarlıklardaki kahramanlar olmak istemiyoruz” açıklamasıyla dikkat çeken Caracas Hemşireler Odası Başkanı Ana Contrerassadece başkentte en az 300 sağlık çalışanının virüse yakalandığını ve Latin Amerika’da sağlık çalışanlarının virüse yakalanma oranının en yüksek olduğu ülkenin Venezuela olduğunu söylüyor. Son haftalarda, ulusal basında sağlık çalışanlarının hastanelerde asgari koruyucu tedbirler alınamadığı için işyerlerine gitmediği ve üst üste istifalar yaşandığı haberleri yer alıyor.
  • Fransa’nın başkenti Paris’te korona virüsü vakalarının yeniden artışa geçmesi üzerine alınan açık havada maske zorunluğu kararı bugün yürürlüğe girdi. Kentin onlarca kalabalık caddesinde ve turistik noktalarında maske takmayanlara 135 euro (yaklaşık 1162 TL) ceza kesilecek.
  • Yunanistan’da koronavirüs vaka sayılarında artış yaşanması üzerine turizm merkezlerindeki restoran ve barlara bugünden itibaren geçerli olmak üzere gece yasağı getirildi. Gece yarısından sabah 07:00’ye kadar restoran ve barların kapalı olacağı yerler Mikanos, Santorini, Korfu, Girit, Rodos, Kos ve Zakintos. Selanik, Larissa, Volos ve Katerin şehirleri ile Halkidiki yarımadasında da aynı önlemler uygulanacak.
  • DSÖ’den doktor Margaret Harris, “Hastalık dünyadaki bütün toplumlara yayıldı” diyor. Evet küresel bir salgın ama hikayesi her yerde farklı. Covid-19’un her ülkedeki etkilerinin farklı olması, başka ülkelerdeki durumu görmemizi engelleyebilir. Fakat ister Amazon yağmur ormanlarında yaşasınlar ister Singapur gökdelenlerinde, herkesin ortaklaştığı bir şey, virüsün insan temasıyla yayıldığı gerçeği. Ne kadar çok biraraya gelirsek, virüs o kadar hızlı yayılıyor. Bu salgının ortaya çıktığı gün kadar bugün de geçerli. Bu gerçek, dünyanın neresinde olursak olalım, geleceğimizi de belirliyor. Salgının şu anda en hızlı yayıldığı merkez haline gelen Latin Amerika’da ya da Hindistan’da vakaların çok yüksek olması bu yüzden. Hong Kong’un insanları özel karantina tesislerinde tutmasının ya da Güney Kore yetkililerinin insanların cep telefonlarının ve banka hesaplarının izini sürmesi de bundan. Avrupa ve Avustralya’nın önlemleri gevşetirken salgını kontrol altında tutmakta zorlanmasının sebebi de bu. Tabi eskisi gibi yaşamaya dönemeyip yeni bir “normal” arayışımız da bundan.
  • Profesör Heymann, “siyasi liderlik boşluğunun” bir çok ülkede salgınla mücadeleyi sekteye uğrattığını birçok ülkede kamu sağlığı uzmanları ile siyasi liderlerin aynı dilden konuşmakta güçlük çektiğini, böyle bir iklimde virüsün çok hızlı yayıldığını söylüyor. Koronavirüsle mücadelede sıkı ve can yakıcı önlemler sayesinde bir tür kontrol sağlayan ülkeler de, salgının bir türlü yok olmadığını ve önlemler gevşetildiği anda yeniden yayılmaya başladığını, “normalleşmenin” hala hayli uzakta olduğunu görüyorlar. Dr Groppelli “Virüsle birlikte nasıl yaşanabileceği düşünülmedi” diyor.
  • Genel olarak dünyanın normalleşme konusundaki umutları aşıya bağlanmış görünüyor. İnsanların bağışıklık sahibi olmasıyla salgının yayılmasının engellenebileceği öngörülüyor. Şu anda altı adet aşının klinik denemelerinde üçüncü aşamaya geçildi. Bu aşama, aşıların gerçekten de işe yarayıp yaramayacağını belirleyecek en kritik dönem. Son sorun ise zamanlama. Sağlık uzmanları vurgunun aşının bulunup bulunmayacağı değil ne zaman erişime sunulabileceği olduğuna dikkat çekiyorlar.

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • SES Ankara Şubesi, “Covid cephesinde değişen bir şey yok, tükeniyoruz” başlığıyla yaptığı açıklamada “İlimiz hastanelerinde tedavi altında 3 bin 500’e yakın pozitif tanılı ve şüpheli hasta bulunmakta, bu hastaların 2 bine yakını pozitif tanılı hastalardan oluşmaktadır. Yatan hastaların 200’e yakını yoğun bakım hastasıdır”. “Bugün ilimizde Şehir Hastaneleri gibi bulaş riskini arttıran ve kontrolü imkansız bırakan yapılar yerine şehrin bir çok noktasında hizmet veren hastaneler olsaydı sağlık hizmetleri daha doğru ve ertelenmeye ihtiyaç duyulmadan kontrollü bir şekilde sürdürülebilecekti. Pandemi süresince sağlık hizmetlerin durma noktasına getiren durum; sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması ve iktidarın kendini yeniden yaratmak amacıyla uyguladığı popülist sağlık politikalarının sonucudur. Sağlık alanında atılan yanlış adımlar sağlık hizmetlerinin zarar görmesine neden olurken, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin yaşamlarını doğrudan tehdit etmektedir” denildi.
  • Köylüler toprağına sahip çıkıyor. Ordu’nun Korgan ilçesine bağlı Çiftlik Köyü’nde yapılmak istenen HES’e karşı köylüler, iş makinelerinin önüne oturarak dereye inmelerini bir kez daha engellediler. İş makinesi önünde oturan köylü kadın, “Devleti ayakta tutan halk değil mi? Bir kere de devlet halkın yanında olsun” 
  • Karadeniz’deki fındık üreticileri, hükümetin açıkladığı taban fiyatların giderlerini dahi karşılamadığını belirtiyor. Üreticinin desteklenmediğini söyleyen fındık yetiştiricisi Hulusi Bilgin, FİSKOBİRLİK’in işlevini yerine getirmediğini kaydedip, ekliyor: “Bunun altından çıkmamızın tek yolu fındık üreticilerinin bağımsız olarak yeniden kooperatifleşmesidir. Eğer fındık üreticisi örgütlenip, birliğini kuramazsa 3 yıl sonra fındık üreticisi de bitecek.”
  • Halkların Demokratik Kongresi 10. Donem 5. Genel Meclisi 9 Ağustos 2020’de, online olarak toplandı. Meclis ülke ve bölge gündemini değerlendirdi, önümüzdeki dönemde yürüteceği mücadelelere ilişkin kararlar aldı. 

“İçinden geçmekte olduğumuz çoklu kriz koşullarını derinleştirerek ona eklemlenen COVİD-19 pandemisi, Sağlık Bakanlığı ve hükümet yetkililerinin açıkladığının aksine hız kesmediği gibi, ülke genelinde yayılmaya devam etmekte ve salgının merkezi Kürdistan’a kaymaktadır.  Devletin salgın karşısındaki tutumu ise dezenformasyon ve manipülasyonun yanı sıra, genel bir kayıtsızlık ve sermayenin ihtiyaçlarını halk sağlığının önüne koyma tavrıdır. Çanakkale’deki Dardanel Gıda’da çalışan işçilerin 40’ında koronavirüs çıkmasına rağmen patronun üretimi sürdürdüğü ve Valiliğe bağlı İl Umumi Hıfzıssıhha Kurul kararı doğrultusunda tüm fabrikayı karantina altında kölelik kampına çevirerek 1000’e yakın işçiyi ölüme terk ettiği açığa çıktı. İktidarın ve sermayenin gözünde işçilerin ve emekçilerin yaşamlarının değeri yoktur. İşçiler ölsün, çarklar dönsün, üretim sürsün. Kapitalizmin kar yasasında ve Saray’ın iktidarcı çıkarında “normal” olan budur.”

“Meclisimiz, bir yandan pandemiye ilişkin gerçeklerin takipçisi olacak, diğer yandan halkın hakikate erişme hakkını sonuna kadar savunacaktır. Tüm kamusal imkanların halk sağlığı ve bu süreçten olumsuz etkilenen emekçiler lehine kullanılması için mücadele edecektir. Ezilenler ve emekçiler arasında dayanışma ağ ve ilişkilerinin kurulup, geliştirilmesi için çaba gösterecektir. Sermayenin krizi fırsata çevirip emekçilerin haklarını gasp etmeye karşı emekçilerin yanında olacaktır.”

YENİ YAŞAM İNŞASI  

  • “İktidar Baskısını Dayanışma Kırar”- Üniversiteli Dayanışma Ağı (ÜDA) gönüllüsü Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi Öyküm Bozbay ile söyleşi: 

Öğrencilerin kendi sorunlarını bir araya gelerek dayanışmayla çözmeye çalıştıkları bir platform ÜDA. Öğrenciler olarak dayanışmayı adım adım örerek sorunların üstesinden gelmek amacıyla hareket ediyoruz. Öğrenciler olarak önümüzü göremediğimiz ve bizleri geleceksizliğe mahkum eden bu muğlak atmosferde aslında üreterek, paylaşarak, çoğaltarak yapabileceğimiz çok şey var. Kampüslerde olduğumuz süreçte de evde bulunduğumuz süreçte de sorunlarımıza birlikte çözüm üretmek bizi güçlü kılar. Dayanışma tüm sorunları çözer şiarı ile yola çıkmıştık ve bu yolu üniversiteli arkadaşlarımızla birlikte yürümeye, dayanışmayı büyütmeye devam ediyoruz.

 “Pandemi süreci başladıktan sonra iktidar asıl öznesi bizlerin olduğunu üniversiteleri tatil etme kararı verdi sonrasında ise bahar dönemini tamamen bitirdi. Birçok KYK yurdu karantina alanı olarak tahsis edildi. Bu süreçte yine KYK yurtlarında kalan arkadaşlarımıza iktidarın ihmalkarlığı yüzünden saatler öncesinden haber verildi ve deyim yerindeyse arkadaşlarımız eşyalarının çoğunu bırakarak kaldıkları yerden kapı dışarı edildiler. …Birçok üniversiteli arkadaşlarımızın temel ihtiyaçlarını, ev kiralarını, hijyen ihtiyaçlarını karşıladık. Kameralı sınav dayatmasından, teknik eksikliklerin öğrenciye fatura edilmesine kadar bir sürü kabul edilemez durumla karşılaştık. Bu dönemde sosyal medyada hep birlikte ses çıkardık. Fakat bunların hiçbiri münferit sorunlar değil aslında. Üniversite yönetimleri öğrenciler birlik olup haklarını almak için organize olmadığı sürece öğrenci lehine hiçbir adım atmadılar. Bunlara karşı birlikte çözüm üretmenin çok değerli olduğunu düşünüyoruz.” https://yeniyasamgazetesi1.com/iktidar-baskisini-dayanisma-kirar/

JİN

  • HDK’nin de aralarında olduğu 26 sivil toplum örgütü “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır”  başlıklı yaptığı açıklamada: “İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı Ocak 2020’den bu yana 163 kadın, Temmuz 2020 de 32 kadın en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülmeyebilirdi. Taleplerini anayasal hakları çerçevesinde dile getiren kadınlara uygulanan polis şiddeti, devleti suça ortak etmektir. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın değil uygulamanın yollarını arayın.”
  • İstanbul Sözleşmesi tartışmaları devam ederken erkek şiddeti durmuyor. Fatsa’da Soner Durgun’un benzin dökerek ateşe verdiği Merve Yeşiltaş, hayatını kaybetti.
  • Berrin Sönmez- Kültürel hegemonya, eksen, pazarlık kıskacında Sözleşme

“İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele amacıyla hazırlanmış bir Avrupa Konseyi Sözleşmesi. Türkiye, AB gibi aday olup olmadığı dahi unutulan bir yapı olmayıp tam üyesi olduğu Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne aradan yıllar geçtikten sonra sadece cinsiyet eşitliği ve cinsiyet kimliği kavramları nedeniyle itiraz ediyor olamaz. Polonya, Macaristan, Hırvatistan, Bulgaristan gibi İstanbul Sözleşmesi’ni imzaladığı halde onaylamakta ayak direyen veya çekilmeyi tartışan ülkelerle birlikte Rusya’nın çekim alanına girmiş gibi yapıyor, Türkiye. Hesabı neye ehline sormalı. 47 Avrupa Konseyi üyesi ülkenin sadece iki tanesi İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamadı. Rusya ve Azerbaycan imzalamadı sadece ve onaylamakta ayak direyen ülkelerin çoğu, onayladığı halde çekilmeye hazırlanan Polonya dahil eski doğu bloku ülkeleri. Rusya tıpkı Vatikan gibi Sözleşmeye baştan itibaren karşı. Hinterlandını yeniden ihya yolunda İstanbul Sözleşmesi’ni elverişli bir araç olarak kullandığı söylenebilir. Türkiye’deki İstanbul Sözleşmesi tartışmalarını da bu iki nedenle bir eksen meselesi olarak görmek gerektiğini düşünüyorum.”

“Düşünce özgürlüğü ve rasyonel akıl yürütme olmadan nasıl bilim ve fikir üretilir de eleştirel yaklaşılabilir medeniyet meselesine diye sormayacağım İbrahim Kalın’a. Temelinde adalet olmayan toplum medeniyet inşa edemez diyen İbn Haldun’u hatırlatacağım. Adalet olmadan evrensel insani değerlere ulaşılmaz çünkü. Yani insanı öncelemeden adalete erişemez, adalete erişmeden medeniyet kuramaz toplumlar. Hele insan hakları ve insanın ta kendisi pazarlık konusu edilerek hiç mi hiç olmaz. İstanbul Sözleşmesi gibi ataerkil şiddet tehdidi altındaki insanlar için hayati önem taşıyan bir hukuk metninden imza çekmeyi tartışarak yazılan başka bir hikaye olur. Kadınlar hayatta kalabilmek için o bin bir gece masallarımızdaki Şehrazat olmak isteniyor. Bilinsin ki kadınlar, kendi masalını/kendi hikayesini yazıyor. Batının Külkedisi de Doğunun Şehrazat’ı da doğunun batının ataerkil erkekleri için artık sadece bir ham hayal ve doğunun, batının kadınları için asla öyle olunmayacak birer ibret numunesi.” https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/08/11/kulturel-hegemonya-eksen-pazarlik-kiskacinda-sozlesme/

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

  • Fikret Başkaya- Yeni, Başka, Farklı Bir şey yapma Zamanı

Bugünkü eğilimler ve süreçler devam ederse, vakitlice aracın direksiyonu sola kırılmazsa, insanlığın başına koronavirüsten daha büyük belaların musallat olması kaçınılmaz görünüyor. Başka türlü söylersek, VIH, Sars, Mers ve koronadan daha tehlikelileriyle yüzleşmek kaçınılmaz olacak… Eğer pandemiye karşı vaktinde tedbir alınmış olsaydı, uzmanların uyarıları dikkate alınıp gereği yapılsaydı, koranavirüs belasını önlemek için sadece 7 milyar dolar yetecekti. Öyle bir şey sadece kâra endeksli bir sistemde asla mümkün değildir. Oysa, Covid-19’un maliyetinin 12 500 milyar dolara ulaşacağı ileri sürülüyor…  Ve ortada öyle bir kaynak da yok… Unutmamak gerekir ki, geçen yüzyılın başından beri ortaya çıkan tüm salgın hastalıklar, kapitalizm dahilinde ‘insan’ın doğaya müdahalesinin’ sonucu… (Aslında insanın değil, kapitalizmin eseri…)”

“Doğal çevre tahribatı, ekolojik yıkım bugünkü tempoda yol almaya devam ederse, iklim krizi vakitlice durdurulamazsa, insanlığın ve uygarlığın geleceği tehlikeye girecek… Dolayısıyla bugünün politik hareketlerinin, aktörlerinin misyonu, sadece sosyal kötülükleri bertaraf etmek değil, aynı zamanda insanlığın ve uygarlığın geleceğini kurtarmaktır… Dolayısıyla yeni paradigmanın vakitlice ete-kemiğe büründürülmesi gerekir… Yeni, farklı bir şey yapmak insan iradesi dahilinde olduğuna göre….”  http://yeniyasamgazetesi1.com/yeni-baska-farkli-bir-sey-yapma-zamani/

GÖRÜŞLER

8 Ağustos günü Kürdistan SES ve Tabip odaları yönetici ve aktivistleri, HDK-DTK sağlık meclisi üyeleri, HDP sağlık komisyonu üyeleri, tıp öğrencileri kolu (TÖK) ve SPO öğrencilerinden oluşan 45 kişiyle bölgede pandeminin durumuna yönelik tek gündemli verimli bir toplantı gerçekleştirildi. Mardin, Şırnak, Urfa, Hakkari, Antep, Van, Amed’e dair son verilerinde de tartışıldığı toplantıda Nisan Mayıs ayında İstanbul olan salgının merkezinin Kürdistan’a yerleştiği değerlendirildi. Tüm Türkiye’de olduğu gibi salgının kontrolden çıktığı Kürdistan’da ek olarak iktidarın ayrımcılık temelinde yaklaşımı sorunu daha da çetrefilli hale getirmekte. Hastanelerde salgın için ayrılan servislerde boş yatak olmaması, yoğun bakımların doluluğu sağlık hizmetleri çökmesi riskini beraberinde getiriyor. Temaslıların takibi ve izolasyonu konusunda yapılan filyasyon çalışmaları etkili olmaktan çok uzak. Bu alanda görevlendirilen diş hekimleri ciddi olarak zorlanmakta. İşlemeyen sistemin neredeyse tüm yükü bu konuda eğitim almamış sağlık emekçilerin sırtına bırakılmış durumda. Sürü bağışıklığı yaklaşımla izlenen strateji, sağlık emek gücü tükenme noktasına getirmiştir. Sağlık emek gücünün yeniden özne olması ve toplum katılımı adına alınan kararla her ilde koordinasyonların oluşturulması kararlaştırıldı. Bu sürecin yönetimi için TTB-SES-Diş Hekimleri odası- Genç sağlıkçılardan- DTK-HDK Sağlık Meclisi- HDP sağlık komisyonu- sağlık emekçisi HDP’li vekillerden oluşan 10 kişilik bir komisyon oluşturuldu. 

EKLER

Zafer Kıraç- “Asker ölümleri, intiharları, cinayetleri…”

“Tüm kapalı kurumlar, yapılar şiddet üretir. Bu sosyal psikoloji alanında kanıtlanmış bir bilgi. Hapishaneler, ruh sağlığı hastaneleri, yetiştirme yurtları, huzur evleri vb. bakım kurumları olsun, eğitim kurumları olsun kapalı bir yapıya bürünme refleksi içindedir. Böylesi yapılarda oluşan iktidar ve güç ilişkileri hiyerarşik ilişkilere ve doğal olarak şiddete dönüşür. Bunun önlenmesi için kurumların, sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin çalışmalarına açık olması şarttır. Bunun için öncelikli adım ve olmazsa olmaz olan ise bağımsız izleme mekanizmaları geliştirilmesidir.”

“Zorunlu askerlikte yaşanan işkence, kötü muamele ve hatta cinayetler oldukça yaygın aslında. Yıllar önce ulusal bir gazete şu önemli manşeti atmıştı. ‘TSK’da intihar sayısı, şehit sayısını geçti’ (5) Bu manşet oldukça ses getirmişti o yıllarda. Hatta TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Zafer Üskül, asker ölümleri meselesiyle komisyon olarak oldukça ilgilenmiş, TBMM oturumlarında bu sorunu epeyce dile getirmişti.”

“Yani sonuç bizi nereye götürecekse götürsün, ister şüpheli ölüm olsun, ister intihar, bir cinayet titizliğiyle soruşturulmalıdır. Artık ‘ASKER OCAĞI’, ’PEYGAMBER OCAĞI’ deyip hafife almak yerine ‘CİNAYET MAHALLİ, OLAY YERİ’ diye bakmak, varsa suç ve suçluların ortaya çıkması için daha çok çaba sarf etmek gerekmektedir.” https://www.gazeteduvar.com.tr/konuk-yazar/2020/08/11/asker-olumleri-intiharlari-cinayetleri/



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...