Home / KORONA GÜNLÜKLERİ / KORONA GÜNLÜĞÜ 10 EYLÜL 2020

KORONA GÜNLÜĞÜ 10 EYLÜL 2020

 

 

GÜNDEM

 

  • Erdoğan ve Ruhani’nin katılımıyla yapılan Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı sonrası yayımlanan ortak bildiride, kürt örgütlerine karşı ortak operasyon kararı alındı.
  • Oxford Üniversitesi ve ilaç şirketi AstraZeneca’nın birlikte geliştirdiği Coronavirus aşısının son aşamadaki klinik testleri, bir deneğin aşıya olumsuz tepkiler vermesi üzerine askıya alındı.
  • Kayyum atamadakları belediyeleri borç batağında bırakıyorlar. HDP’nin AKP’li yönetimden 136 milyon TL borçla devraldığı Patnos Belediyesi’nde personel maaşları bile haciz altında.
  • CHP Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Covid-19 salgınında hayatını kaybedenlerin sayısının açıklananın çok üzerinde olduğunu öne sürdü. Adıgüzel beş büyük ildeki belediyelerden alından ölüm verilerini türkiye geneline oranlayarak Türkiye’de gerçek vefat sayısını 23 bin olarak açıkladı. Türkiye’nin genelinde vaka sayısını ise bakanlığın verdiği rakamın yaklaşık 4 katı olduğunu dillendirdi.
  • Yunanistan’ın en büyük mülteci kamplarından Moria Brennt’te çıkan yangının ardından binlerce mülteci yollara döküldü. Mültecilerin şehirlere girmemesi için güvenlik önlemleri arttırıldı. Covid pozitif olduğu için ayrı tutulan 350 mültecinin akıbeti bilinmiyor. Yangın sonrası Avrupa’nın ikiyüzlü göçmen politikaları Bern’de protesto edildi.
  • Malatya ve Tekirdağ’ın ardından Bingöl’de de dün gece saatlerinde 4.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Toplama alanlarının AVM’lere, rezidanslara, otoparklara dönüştürüldüğü şehirlerde salgın döneminde büyük bir deprem beraberinde felaket getirir.
  • Sağ popülist faşist yöneticiler absürtlükte sınır tanımıyor; Norveç’te göçmen karşıtı Gelişim Partisi’nin milletvekillerinden Christian Tybring-Gjedde, Trump’ı 2021 Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi. Daha birkaç hafta önce Georg Floyd’un polislerce boğularak öldürülmesinin ardından çıkan eylemlerde onlarca siyahi Trump’ın açıkça desteklediği ırkçılığın etkisiyle öldürülmüştü.
  • Kirli savaş ajanlık dayatmasıyla sürdürülmeye çalışılıyor. Çağrıldığı Ergani İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde kendisine ajanlık dayatıldığını belirten HDP’li Oktay Özoğlu, bunu kabul etmeyince telefon üzerinden taciz edildiğini paylaştı. Aynı şekilde kendilerine ‘Özel savaş birliği’ diyen kişiler tarafından 1 aydır tehdit mesajları aldığını söyleyen T.D., İHD’ye başvurdu

MEVCUT DURUM – SALGININ KONTROLÜ-SAĞLIK ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI

  • Dünya genelinde toplam vaka sayısı 28 milyonun, can kaybı 907 bininin üzerine çıktı.
  • Dünya genelinde hafta sonu düşüş gösteren yeni vaka sayısı yeniden ciddi yükselişe geçerek 286 binin üzerine çıktı. Yeni vaka bildirimleri Asya’da 124 bin, Güney Amerika’da 66 bin, Kuzey Amerika’da 47 bin, Avrupa’da 40 bin ve Afrika’da 8 binin üzerine çıktı.
  • Dünya genelinde yeni vaka bildiriminde Hindistan (95.6 bin), ABD (35.2 bin), Brezilya (34.2 bin) ve Arjantin dikkatleri çekiyor. Binin üzerinde günlük vaka bildirimi yapan ülke sayısı 31’e yükseldi.
  • Asya’da en yüksek yeni vaka bildirimi Hindistan’da. Son 24 saatte Hindistan’da 95 bin 529 kişiye Covid-19 tanısı kondu. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 75 binin üzerine çıktı. Asya kıtasında yeni vaka bildiriminin yüksek olduğu ülkeler şunlar: Irak (4.2 bin), İsrail (3.5 bin), Endonezya (3.3 bin), Filipinler (3.2 bin) ve İran (2.2 bin).
  • Avrupa kıtasında yeni vaka bildirimi yükselmeye devam ediyor. Son 24 saatte Covid-19 tanısı konan kişi sayısı 40 bini aştı. Rusya 5 binin üzerinde yeni vaka bildirimi ile istikrarını sürdürürken İspanya’da 8.9 bin, Fransa’da 8.6, İngiltere’de  2.7 bin  kişi Covid-19 tanısı aldı.
  • Resmi istatistiklere göre Türkiye’de salgın kontrol altına alınamıyor. Son 24 saatte Türkiye’de yeni vaka sayısı 1,673’e yükseldi. Covid-19 nedeniyle 55 kişi hayatını kaybetti. Toplamda vaka sayısı 285 bine yaklaşırken, can kaybı 6 bin 837 oldu. Aktif hasta sayısı (23 bin 243) ve ağır hasta sayısında (1,181) artış devam etti. Test sayısı yeniden 110 binin üzerinde devam ediyor.
  • İstanbul’da metrolarda ayakta yolcu kapasitesinin yüzde 50’si, metrobüs ve otobüslerde ise 3’te 1’i kullanılabilecek. minibüs ve midibüslerde ayakta yolcu alınmayacak.
  • Ankara Valiliği’nden yapılan duyuruya göre, kentte metro ve tramvaylarda ayakta yolcu kapasitesinin yarısı kadar yolcu alınabilecek. Minibüs ve midibüslerde ayakta yolcu alınmasına müsaade edilmeyecek.

 

  • Sağlık kurulu raporu için Türkiye’nin dört bir yanından pandemi hastanesine gelen gençler, Covid-19 hastalarıyla aynı alanlarda bulunduktan sonra memleketlerine dönüyor. Bu nedenle Ankara’nın ilk pandemi hastanelerinden olan Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden tüm Türkiye’ye Covid-19 yayılma riski var. Türkiye’nin dört bir yanından gelen subay ve astsubay öğrencileri ile Emniyet Müdürlüğü personel adayları, raporlarını aldıktan sonra memleketlerine dönüyor. Duruma isyan eden doktorlar, sağlık kurulu raporlarının “temiz hastanelerde” verilmesi gerektiğini belirtiyor.
  • Sivas Sakarya ve Çankırı’da karantinayı ihlal edenler yurtlara yerleştirilecek. Yurtlarda kalma süreleri boyunca oluşacak olan konaklama, yemek vb. masraflar da kendilerinden tahsil edilecek.
  • İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, kentte 14 Eylül’den itibaren esnek çalışma modeline geçileceğini duyurdu. Bu kapsamda kentte sağlık müdürlüğüne bağlı personel, kolluk kuvvetleri, AFAD’a bağlı personel, 112 Acil Çağrı merkezi müdürlüğü emrinde görevli personel ve mülki idari amirleri hariç olmak üzere, Cumhurbaşkanlığı genelgeleri doğrultusunda hamile (24. hafta ile 32. hafta gebeliği bulunan) yasal süt izni kullananlar ve Sağlık Bakanlığının belirlediği dezavantajlı gruplar idari izinli sayılacak. 60 yaş ve üstü personel, il müdürleri hariç olmak üzere idari izinli olacak. Engelli çalışanlardan yüzde 40 ve üzeri raporlu olan personel ikinci bir emre kadar evden çalışacak.
  • Türkiye Basketbol Süper Ligi 2020-21 sezonunun ilk yarısındaki maçların seyircisiz oynanması kararlaştırıldı.
  • KKTC Başbakanı Ersin Tatar, KKTC’deki Covid-19 hastalarının Türkiye’deki sağlık servislerine nakline başlanacağını açıkladı.
  • Almanya hükümeti Avrupa dışındaki ülkelere yönelik seyahat uyarısını 30 Eylüle kadar yeniden uzattı.
  • Pandemi sürecinde uzmanlar 65 yaş üzeri ve kronik hastalığı bulunan kişiler için zatürre ve grip aşısının önemine dikkat çekerken, aşıların temini konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Ücretsiz zatürre aşısı için aile hekimliklerinden randevu bekleyen vatandaşlar ücretli aşı için de eczanelerde sıra bekliyor.
  • Medikalciler, kamunun ve üniversite hastanelerinin sektöre olan borcunu ödememesi nedeniyle ilaç ve tıbbi cihaz sektörü hizmet vermeyi durduracağını belirttiler. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Medikal Meclis Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, kamunun ve üniversite hastanelerinin sektöre olan 19 milyar liralık borcu için Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yüzde 30’a varan oranlarda feragat istediğini belirterek, “Bu oranlarla bir endüstri yok olur” dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya mektup ve sektörün anahtarını yollayan Delikanlı, “Entübe olmuş bir sektörün entübe olmuş hastalara faydasını bekleyemeyiz. Yara bandını bulamayacaksınız” diye konuştu.
  • ABD’de eylül başı itibariyle 500 binden fazla çocukta Covid-19 tespit edildiği bildirildi. Amerikan Çocuk Hekimleri Akademisi ve Çocuk Hastanesi Vakfı’nın hazırladığı raporda, 20 Ağustos-3 Eylül tarihlerinde, iki haftada yaklaşık 70 bin çocukta Covid-19 tespit edildiği, çocuklar arasında görülen vakaların önceki iki haftaya göre yüzde 16 arttığı belirtildi. Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin ise yalnızca 1003’ü çocuk hastalar oldu.
  • Dünyanın önde gelen dokuz ilaç şirketi, ortak bir açıklama yaparak, “bilimin yanında olduklarını” ve etkinliği ile güvenliği titizlikle kanıtlanan kadar hiçbir Corona virüsü aşısını piyasa sunmayacaklarını duyurdu.
  • Avrupa Birliği , corona virüsüne karşı ilaç firması BioNTech-Pfizer’in geliştirdiği potansiyel aşıdan 200 milyon doz alım için anlaşma sağlandığını bildirdi. Ayrıca yapılacak sözleşmede 100 milyon doz ilave aşı alım seçeneğinin de yer alacağı ifade edildi. AB’nin şimdiye kadar Sanofi-GSK, Johnson & Johnson, CureVac, Moderna firmaları ile de benzer aşı alım görüşmelerini tamamladığı belirtilen açıklamada, AstraZeneca firmasıyla ise sözleşme imzaladığı kaydedildi.

 

TOPLUMSAL MÜCADELE-SAĞLIK MUHALEFETİ

  • Türk-İş, aynı evde yaşayan aile bireylerinden birine virüs teşhisi konulması sebebiyle karantinaya alınan ancak Covid-19 tanısı konulmamış sigortalı işçiye “geçici iş göremezlik ödeneği” verilmesiyle ilgili yasal düzenleme talebinde bulundu.
  • Batman Tabip Odası 700 sağlık emekçisinin enfekte olduğu ilde yaşanan eksikliklere dikkat çekerek normalleşmenin ekonomik kaygılarla değil toplum sağlığı öncelenerek gerçekleşmesi gerektiğini ifade etti. Salgının kontrol altına alınmasına yönelik ciddi tedbirler alınması gerektiğini dile getiren Tabip odası başkanı Oğuz, “Bu anlamda salgının toplum katılımlı demokratik ve şeffaf yönetilmesi başta olmak üzere, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının pandemiye uygun düzenlenmesi, ihtiyaç duyulan yoğun bakım ve yataklı servis kapasitelerine ilişkin eksikliğin hızlıca giderilmesi, mevcut sağlık çalışanı sayısı ile pandemi ile baş etmenin zorluğu artık görülerek şimdiden başta hukuki herhangi bir sorunu olmayıp açığa alınan ya da ihraç edilen sağlık çalışanları olmak üzere atama bekleyen bir çok branştaki sağlık çalışanlarının pandemi ile mücadelede yer almalarının sağlanmasının önemli olduğunu ifade etmek isterim” dedi.
  • Tüm sağlık emekçileri gibi diş hekimleri de salgın nedeniyle zor günler geçiriyor. Filyasyonda çalıştırılan diş hekimleri, kişisel koruyucu ekipman bulmakta bile zorlanıyor. Görev saatleri belirsiz ve çalışma koşulları kötü. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinden yoksun çalıştıklarını belirten hekimler, meslek tanımlarına uymayan görevlendirmelerle karşı karşıya kaldıklarını ve artık tükendiklerini söylüyor.

 

  • Heybeliada Sanatoryumu arazisinin Diyanet İşleri Başkanlığına devredilmesine ilişkin yazılı açıklama yapan SES, “Son bir yıldır, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan covid19 pandemisi spesifik hastalıklar için ayrı ayrı hastanelerin olması gerekliliğini gözler önüne sermiştir. Yeni hastaneler inşa edilip var olan hastanelerin bir kısmı pandemi hastanesine dönüştürülürken ve büyük sahra hastanelerine ihtiyaç duyulmuşken halihazırda her yönüyle sağlık hizmeti sunmak için tasarlanmış bir hastanenin işlevsizleştirilmesi ve amacı dışında, ilgisi olmayan bir kuruma devredilmesi halk sağlığını yok saymaktır” dedi.

 

  • CHP’den koronavirüs raporu:

*Normelleşmeye erken geçildi

*Kararlar Bilim Kurulu’nda alınmıyor

*Filyasyon doğru yapılmıyor

*Pozitif çıkanlar dışındakiler bildirilmiyor

*Bazı hastanelerin sistemi “Covid-19” verisini kabul etmiyor

*Sağlıkta insan kaynağı sıkıntısı yaşanabilir

*Diğer sağlık hizmetleri aksıyor

*Covid-19 meslek hastalığı sayılmalı

*Yerel yönetimlerle işbirliği yapılmalı

 

 

JİN

 

  • Klinik psikolog ve akademisyen Yrd. Doç. Dr. Murat Paker, terapiye başladığı bir danışanına cinsel saldırıda bulunmaktan ceza aldı. Dava avukatları sanığın konumu gereği mağdura inanmayan mahkeme kararının kesinleşmesini bekleyen çevreleri eleştirdi. Bu süreçte İstanbul Tabip Odasının dahi Peker’in hastasına cinsel saldırıdan yargılanıyorken mesleğine devam etmesinde bir beis görmediğini belirten feminist avukatlar özeleştiri istedi.
  • Mersin Kadın Platformu üyeleri, kendisinden haber alınamayan Gülistan Doku için oturma eylemi yaparak, olayın faillerinin neden korunduğunu sordu.
  • Fransa’da Pauline Harmange’nin kaleme aldığı, ‘Erkeklerden nefret ediyorum’ başlıklı kitapçığın toplatılmasının istenmesi üzerine kitapçığın satışları rekor kırdı. Kitabın editörü ise “Başlık kışkırtıcı olabilir fakat kitabın amacı ölçülü. Bu, kendini erkeklerle sosyalleşmek ya da onlarla uğraşmak için zorlamama yönünde bir davet. Metnin hiç bir yerinde yazar şiddeti teşvik etmiyor” dedi. 25 yaşında bir feminist olan Pauline Harmange ise kitabının, kadınlara “yeni bir varoluş biçimi tahayyül etmek, erkeklerin genellikle dayanaksız fikirlerini daha az dikkate almak, kötü bir birlikteliktense yalnızlığı tercih etme tavsiyesini ciddiye almak” ve kadınlar arası ilişkileri bütün karşılıklılığı, yumuşaklığı ve gücüyle yeniden keşfetmek yönünde bir davetiye olduğunu ifade etti.
  • Figen Yüksekdağ’ın Can Dündar ile ropörtajından..

Mevcut iktidar erkek egemenliğinin en katı, bağnaz türevini temsil ediyor. Böyle bir yapı karşısında kadınların geri adım atma şansı yok. Eğer atarsa başta kendisinin ama onunla birlikte çocuklarının ve kim bilir kaç kuşak kadının, çocuğun yaşamı karartılacak. Başta kadın hareketi ve bireysel düzlemde baskıya, şiddete hayır diyen kadınlar, iktidarın ideolojik, politik karakterini daha net bilince çıkardı. Güncel politik yönetimin, zaten köklü ve süreğen olan kadın sorununu ne kadar ağırlaştırdığını bizzat günlük yaşamlarında deneyimliyorlar. Kadınların varlık ve gelişim haklarının korunması bakımından hayati dönüm noktasına gelindi. Böyle bir aşamada kadınlar ileri yürümenin tek hayati seçenek olduğunu kavrıyor ve geri basmıyor.

Bu yanıyla toplumsal mücadele güçlerine de umut ve cesaret aşılıyor elbette. Ama genel siyasi alandaki partiler, merkez dinamikler aynı ölçüde kadınların hak ve özgürlük hareketine katkı yapmıyor. Bu bir makro siyaset hastalığı ve yenilmesi için daha çok uğraşmak gerekecek. Buna rağmen kadın hareketi özgün cins bilinci ve dayanışmasıyla bağımsız, güçlü bir kanal açtı ve o kanaldan daha da gelişecek.

Dünya konjonktürü de böyle bir gelişmeyi destekliyor. Birçok dünya ülkesinde eşzamanlı ve eşgüdümlü olarak yeni bir kadın özgürlük dalgası yükseliyor. Türkiye’de ise siyasi aidiyet ayrımı gözetilmeksizin temel hakları savunmada ortaklaşma, şiddete ve istismar-tecavüz mengenesine karşı birleşerek mücadele etme eğilimi daha da güçlenecektir. Evet, zorlu ama bir kadar ümit verici düzeyde gelişiyor kadın hareketi. https://artigercek.com/haberler/figen-yuksekdag-turkiye-ne-zaman-degisim-esigine-gelse-buna-bir-darbe-vuruluyor

SİYASAL SAĞLIK – EKOLOJİK SAĞLIK

  • Giresun’un Kızılkaya Maden Dağları bölgesi, hükümete yakınlığıyla bilinen Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. tarafından yerle bir edilerek doğal yapısı yok ediliyor. Şirketin açık küreme şeklinde sürdürdüğü çalışmalardan kaynaklı bölgenin doğal yapısında geri dönüşü olmayan bir bozulma meydana geldiği belirtiliyor. Yöre halkı tarafından “Peri bacaları” olarak adlandırılan kayaların bir kısmı maden çalışmaları sırasında yerlerinden söküldü.
  • Ekoloji, yaşam, kapitalizm, savaş ve barış

Namık Berkay/ yeniyaşam gazetesi

İnsanlığın geldiği aşamada hayat çok hızlı akmaya ve bir o kadar da hızlı değişmeye başladı. Bu öylesine bir hız ki, bazı zamanlarda duyarlı çevreler kendi alanlarındaki kavramlara bile yetişemez oldular. Bunun en çarpıcı örneklerinden birini de “ekoloji” kelimesi oluşturuyor. Resmi sözlük yakın zamana kadar ekolojiyi, Yunanca oikos ve logia kelimelerinden oluşan oikologia olarak algılıyor, ama “çevre bilimi” olarak tanımlıyordu. Öyle olmadığının bilincinde olan birçok duyarlı bilim insanının uyarıları ve üniversitelerden alınan görüşler sonrasında, kelimenin tam karşılığının “canlıların hem kendi aralarındaki, hem de çevreleriyle olan ilişkilerini tek tek veya birlikte inceleyen bilim dalı” olduğuna karar verildi. İşte, toplum böyle önemli konularda bile, gerçeklerden böylesine uzak! “Farkındalık yaratmak” da, bu alanda mücadele veren birçok ekosistem dostunun görevlerinden bir haline geldi. Doğayı, canlıları, canlıların var olma, yaşama hakkını savunmak ise, en meşru mücadelelerin başında geliyor. https://yeniyasamgazetesi1.com/ekoloji-yasam-kapitalizm-savas-ve-baris/

 

GÖRÜŞLER

 

Daha önceleri de kapitalist moderniteyi konuşuyorduk, ancak bu gün korona ile birlikte daha çok konuşur olduk. “Geri kalmışlık” yaftası yememek adına geçmiş dönemlerde modernizme ilişkin esirgediğimiz sözlerimizi daha yüksek sesle ifade etmeye başladık. Ancak gelinen aşama ile elimizden çok şeyin de  kayıp gittiğini görmek gerekir. Geri çevirmek için daha fazla çabaya ihtiyaç vardır.

 

Neleri kaybettik;

 

  • Yerel dillerimizi kaybettik, modernizmin şatafatlı geleceğinde yer kapmak için..

 

  • Geleneksel mutfaklarımız ve tatlarımızı kaybettik, “ zamanı efektif kullanalım” diye hazır yemeğe kandık, sanki ne acelemiz varsa..

 

  • İhtiyaçlar denilerek hazırlanan uzun listeler ile eylemlerimizi ticari olan ilişkiler belirledi, yerel beceriler köreldi, üretim tek tipleşti, ihtiyaçlar standartlaştı, doğa talanı arttı.. Ama bir türlü ihtiyaçlarımızın sınırlarına ulaşamadık, hep bir tatminsizlik hali sürekli ihtiyaçları arttırdı, bu his mutsuzluğu ve çöküşü beraberinde getirdi.

 

Görüldüğü üzere biz kendimize yaptıklarımız ile doğaya yaptıklarımız ile hesaplaşmak zorundayız. Sorunun  kapitalist düzenden kaynaklandığı doğru ama bizim hiç mi suçumuz yok. Bizler de kapitalizmi her gün biz yeniden üretiyoruz.  Çünkü hayallerimizden vazgeçiyoruz. Eğer hayallerimizin peşinden koşarsak sanırım başka türlü eylemek zorundayız. İhtiyaçlarımızı tanımlamak için başka türlü düşünmeliyiz.

Şu anda yaşadığımız kentleri bir düşünelim;

 

Kentlerimizin “refah” ile hayallerimiz arasında nerede durduğunu sorguladığımızda refah talebimizin egemen olduğunu göreceğiz. Ve kentler bundan dolayı hayallerimizdeki güzellikler yerine bu güzelliklerin kötü kopyası olan  mühendislik projeleri ile  şekillendirilmiştir.

 

Kentleri konuştuğumuzda hep söylenen bir söz vardı “şehirleri canlandıran hep hayaller olmuştur ve şehirler de hayallere ilham vermiştir” . Günümüzün kentlerini canlandıran sermaye sahipleri ve onların sofrasındaki kırıntılardan pay kapmaya çalışan yanı başımızda bulunan bazen “biz” dediğimiz o büyük topluluğa dahil ettiklerimizin hayalleri olmaktadır. Bunların kopyaladıkları ve birbirine benzeyen bu kentler bırakın hayallere ilham vermeyi insanın yaşam sevincini öldürüyor.

 

Hayallerimizden vazgeçtiğimizde ve hayallerimiz için eylemediğimizde başkalarının hayallerinin belirlediklerini yaşamak zorunda kalacağız.

 

“Şehirlerden geçerek akan sulara baktığımızda hayallerimizin önemini daha iyi anlıyoruz. Şehirlerin ruha sahip olmaları ancak hayallerimizin suya yansıması ile mümkün oluyor”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



İLİŞKİLİ İÇERİK

KORONA GÜNLÜK 22-28 KASIM 2021

Sağlığın piyasalaştırıldığı, emeğin değersizleştirildiği ve yabancılaştırıldığı, kışkırtılmış sağlık hizmetinin olduğu, kapitalist erkek egemen sağlık sisteminin ...