Home / ARŞİV / KORONA GÜNLÜĞÜ (09 MART 2021)

KORONA GÜNLÜĞÜ (09 MART 2021)

KORONA GÜNLÜĞÜ (09 MART 2021)

Kadınlar dün çalıştıkları işyerlerinde  sendikalarda ve alanlarda basın açıklamaları yaptılar. Polisin 8 mart alanına giderken kadınları Gökkuşağı döviz pankart taşımamaları konusunda uyardı. Bir çok ilde feminist gece yürüyüşleri gerçekleşirken İstanbul’da geleneksel feminist gece yürüyüşü için kadınların Taksim  meydana çıkması engellendi. Polis meydana çıkan tüm yolları kapatınca kadınlar Sıraselviler caddesinde toplanarak  Karaköy’e doğru yürüdü. Kadınlar tüm engellere rağmen önceki yıllarda olduğu gibi pandemi günlerinde de özgürlükleri için yürüdüler.

***

Salgın yönetilemiyor! Emekçiler, ötekileştirilenler ölmeye devam ediyor! Sağlık emekçileri tükeniyor, hayatını kaybediyor!

***

Covid-19 pandemisi sık görülmeye, sık öldürmeye ve yaşamı altüst etmeye devam ediyor. Toplam vaka sayısı 117 milyon 744 binin üzerine çıkarken Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 2 milyon 612 bine yaklaştı. Bulaş tehdidi olan aktif hasta sayısı 21 milyon 716 bin civarında olup hala oldukça yüksek sayıda olduğunu hatırlatıyoruz.

Dünya genelinde haftanın ilk günü yeni vaka sayısı 300 binin altında bildirildi, son 24 saatte  292 bin 394 kişide Covid-19 pozitifliği  saptandı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 6 bin 438 kişi oldu. Günlük vaka bildiriminde ABD yeniden zirveye yerleşti: ABD (45.1 bin), Brezilya (36.1 bin), Hindistan (13.9 bin), İtalya (13.9 bin), Türkiye (13.2 bin) ve Rusya (10.3 bin). Haftanın il günü bu düşüş aldatıcı oluyor, ilerleyen günlerde bildirimlerin arttığına tanığız. Bu nedenle istatiklerde yedi günün ortalaması daha sık alınıyor. 8 Mart itibarıyla yedi günlük yeni vaka ortalaması 400 binin üzerinde…

***

Yeni kontrollü normalleşme dönemine geçişin ikinci haftasına ciddi vaka artışı ile başladık. Son 24 saatte yeni vaka sayısı 13 bin 215 yeni vaka bildirimi yapıldı. Covid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 64 kişi olup, düşme eğiliminde olsa da hala oldukça yüksek olduğuna dikkat çekiyoruz. Toplam vaka sayısı 2 milyon 794 bine yaklaşırken toplam can kaybı 29 bin 94 kişiye yükseldi. Turkuaz tabloda eleştirilere rağmen ısrarla yer verilen yeni hasta sayısı 767 kişiye yükseldi. Günlük test sayısı 139 binin üzerine çıktı. Turkuaz tabloda aktif hasta sayısı yer almıyor. Günlük olarak aktif hasta sayısını Worldmeters’dan paylaşmaya devam ediyoruz.

Worldmeters’a göre Türkiye’de aktif hasta sayısındaki ciddi yükseliş devam ediyor. 08 Mart itibarıyla aktif hasta sayısı 132 bin 508 kişiye yükseldi. Bu sıçrama tarzı yükseliş bulaş tehdidinin artacağını da gösteriyor. Ağır hasta sayısımız ise 1,239 kişi. Aktif vakanın yükselmesi ile %1’e kadar düşen ağır hasta oranı dünya ortalamasının (%0.4) halen iki buçuk katına yakın! Yüksek ölüm hızının yüksek ağır hasta oranı ile ilişkili olduğunun vurgulamaya devam ediyoruz.

***

Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı “çok yüksek riskli” kırmızı kategoride yer alan Aksaray’da, Vali Hamza Aydoğdu başkanlığında toplanan İl Hıfzıssıhha Kurulu, zincir marketler de dahil olmak üzere tüm market ve benzeri iş yerlerinin indirim ve damping adı altında yaptıkları kampanyaların, halkın bir arada bulunarak yoğunluğun ve bulaşın azaltılması amacıyla ikinci bir karara kadar yapılmamasına karar verdi. Çok yüksek riskli il olarak kırmızı kategoride bulunan Aksaray’da, dün sokağa çıkma kısıtlamasında bakkal ve manavlar da kapatılmıştı. Türkiye’de ilk defa tam kapanmanın uygulandığı kentte sadece süt üreticileri, sütlerin günlük toplanması gerektiği için seyreltilmiş şekilde çıkabildi.

***

Salgında gazeteci kadınların hali: İş süresi ve yoğunluğu arttı. TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu, gazeteci kadınlarla yaptığı ankette, birçok kadın, iş bölümünün kendilerinin bilgisayar başında olduğu süreyle sınırlı olduğunu belirtti.

***

Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, kapalı ortamda maskeleri çıkararak yiyip içmek için erken olduğunu vurguladı.

***

Gazi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, “Kırmızı illerde bir şeyler yapın yoksa buralarda vahim şeyler olacak. Kendi halimize bırakılmışız gibi her şey. Kontrolü elde tutarsak Almanya gibi hayatın akışı devam eder, aksi halde Brezilya gibi kötüye gideriz” dedi.

***

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “2 Temmuz’a kadar okullar açık, ara tatil yok” dedi. Bakan ayrıca; eğitime ilk ve ortaokullarda yüzde 80’in üzerinde katılım olduğunu söyledi. Bakan Selçuk, Coronavirus aşısı olan öğretmenlerle ilgili, ” Açılan sınıfların öğretmenlerinden başlayarak 1 milyon 219 bin öğretmen ve çalışanın aşılanması konusunda listeyi verdik Sanırım 80 küsur bin öğretmeniz aşılandı. Öncelik olarak başlandı. Tedarik süreci hızlandığında, aşı süreci de hızlanacak” ifadelerini kullandı. Çocuktan çocuğa bulaşma riski, Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, literatüre göre daha düşük olduğu ifade edildi.

Bakan Selçuk’un telefonunda kişiye özel okullarda salgın izlenimine ait yazılım varmış. Bu yazılımla ana sınıfında    1-2-3-4-5-8-12’de tamamında kaç çocuğumuzun ailesinde temaslı, pozitif olduğu, renk skalası ile günlük izlenebiliyormuş . Tek adam rejimindeki zihniyet burada da karşımıza çıkıyor. Salgın kontrolünde eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler, toplum yok! Şeffaflık yok! Veri paylaşımında şeffaflık ne yazık ki okullar için de geçerli değil!

***

Sağlık Bakanlığı “Kovid-19 Rehberi – Temaslı Takibi, Salgın Yönetimi, Evde Hasta İzlemi ve Filyasyon” konulu bölümünde bazı güncellemeler yaptı. Buna göre, Kovid-19’un İngiltere varyantı tespit edilenler için izolasyon süresinin tamamlanmasının ardından PCR testi zorunluluğu kaldırıldı. Karar göre bu kişilerin temaslılarının 10 günlük karantinaları da herhangi bir semptom yoksa bu sürenin tamamlanmasının ardından PCR testi yapılmadan sonlandırılacak.

Güney Afrika ve Brezilya varyantı tespit edilen kişiler ve temaslılarıyla ilgili karantina ve izolasyon önlemleri, daha önce rehberde belirtildiği şekilde sürdürülecek. Bu çerçevede, Kovid-19’un Güney Afrika ve Brezilya varyantı tespit edilenlerin temaslılarının en az 10 günlük karantina süreleri, PCR testinin negatif çıkmasının ardından sona erdirilecek. Güney Afrika ve Brezilya varyantı vakalarının izolasyonu da en az 10’uncu güne kadar devam ettirilecek. PCR testi ile negatiflik görüldükten sonra izolasyon sonlandırılacak.

***

Prof. Dr. Ahmet Saltık, Bursa Tabip Odası’nın 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği online panelde Sağlık Bakanlığının açıkladığı sayıların gerçeği yansıtmadığını ifade ederek “Ortaya çıkan 100 vakadan sadece 11’i açıklanıyor, 89’u açıklanmıyor” dedi. Türkiye’nin ikinci bir gevşemenin eşiğinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Saltık, ilk gevşemenin ardından yüzlerce vatandaşın hayatını kaybettiğini belirterek, “Günlük ilan edilen rakam 12 binlerde ama günlük sayıları 30-40 binlerde olabilir. Vefat sayıları da açıklananın 2-3 katı civarında. Gevşemenin şu aşamada uygulanmaya çalışılması çok yanlış” dedi.

https://www.evrensel.net/haber/427656/halk-sagligi-uzmani-prof-dr-ahmet-saltik-100-vakadan-89u-aciklanmiyor

***

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), ‘Covid-19 döneminde kadın iş gücünün görünümü’ başlıklı bir raporu bugün kamuoyuyla paylaştı. Raporda, “Kadınların yaşamın her alanında karşı karşıya kaldığı eşitsizlik ve ayrımcılık Covid-19 döneminde çalışma yaşamında daha da belirgin hale geldi” denildi. Raporda yer verilen bilgilere göre, geniş tanımlı işsizlik oranı Kasım 2020 döneminde toplamda yüzde 28,8, erkeklerde yüzde 24 olurken, kadınlarda bu oran yüzde 37,7 olarak gerçekleşti. Covid-19 nedeniyle işbaşında olan kadınların sayısının ve çalışma sürelerinin düşmesi nedeniyle Kasım 2020 döneminde 1 milyon 75 bin kadın iş kaybı yaşadı. Diğer bir ifadeyle işten çıkarma yasağı nedeniyle işbaşında olmayanlar istihdam içinde göründü ancak fiilen iş yapmadı. Böylece Covid-19 etkisiyle revize geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı oranı kadınlarda yüzde 43 olarak gerçekleşti.

***

İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İSŞP), 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne dolayısıyla basın açıklaması yayınladı. İSŞP dönem sözcüsü ve TGS İstanbul Şube Başkanı Banu Tuna imzasıyla sunulan bildiride Türkiye’nin cinsiyet eşitliğinden giderek uzaklaştığı ve kadın emeğinin hak ettiği ücreti alamamasına vurgu yapıldı. Türkiye’de ev içi şiddetten polis şiddetine, işgücüne katılımdan toplumsal cinsiyet eşitliğine kadınlar açısından her şeyin geriye gittiğini belirten Tuna, Covid-19 salgınının bu durumu daha ağır hale getirdiğini ifade etti.

https://www.gazeteduvar.com.tr/issp-salginda-her-iki-kadindan-biri-issiz-kaldi-haber-1515463

***

Danimarka Sağlık Bakanı Magnus Heunicke, ülkede yeni tip Coronavirusun 31 farklı türüne rastlandığını açıkladı.

***

Almanya’da Covid-19 salgını çerçevesinde uygulanan bazı kısıtlamalar birçok eyalette bugünden itibaren gevşetilmeye başlandı. Almanya’nın en kalabalık eyaleti olan Kuzey Ren Vestfalya’da (KRV) bazı mağazalar randevu ve kayıt yöntemi ile sınırlı sayıda müşteri almaya başladı, müzeler de randevu yöntemiyle ziyaretçilere açıldı. Büyük mağaza zincirleri internet üzerinden randevu alma sistemi kurdu, küçük mağazalar da kapıda randevu alabiliyor. Özel buluşmalarda ise iki hane halkından en fazla 5 kişi bir araya gelebilecek, bu sayıya 14 yaş altı çocuklar dahil edilmeyecek.

***

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hastanesi Başhekimliği, Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) İşyeri Temsilcisi olan Günseli Uğur ile Arzu Sert’i görevden uzaklaştırdı. Uğur, karara ilişkin herhangi bir gerekçenin kendisine sunulmadığını belirterek, itirazda bulunacağını aktardı. Uğur, şunları paylaştı: “5 Mart Cuma günü sendika kararı ile Kovid-19 nedeniyle kaybettiğimiz sağlık emekçileri için iş yerimizde saygı duruşu yaptık. Bugün görev yerime geldiğimde insan kaynakları biriminden arandım ve evrakımı almam istendi. Hakkımızda açılan soruşturma nedeniyle tedbirden uzaklaştırılma verildiği tarafımıza tebliğ edildi. Soruşturmanın neyle ilgili olduğunu açıklamadılar. Yapılan saygı duruşu ile ilgili olabileceğini düşünüyoruz” dedi.

 

[su_box title=”AŞI TARTIŞMALARI” box_color=”#f19e3a”][/su_box]

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye’de Covid-19 aşısı yapılanların sayısının 10 milyonu geçtiğini duyurdu. Aşı vurulan 10.031.751 kişiden 2.451.842’si ikinci doz aşıyı da oldu.

***

Aşı polemiği büyüyor. CHP lideri Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Devlet Malzeme Ofisi ile Sinovac görüştü, aracı yok deniyor. Oysa anlaşma Keymen ile yapılıyor. 1 milyon doz aşı ücretsiz geliyor. Ama Keymen Devlet Malzeme Ofisi’ne 12 milyon dolarlık fatura kesiyor. Firma bedelsiz aldığı 1 milyon dozluk aşıyı 12 milyon dolara DMO’ya fatura ederken ‘Ben masraflarımı karşılamak için aldım’ diyor. Masraflarınızı Devlet Malzeme Ofisi’nden niye alıyorsunuz, Sinovac karşılasın. Çünkü Sayın bakana göre siz aracı değil, distribütörsünüz. Kamu bankalarının teminat mektubu bile vermediği bir firmayla Devlet Malzeme Ofisi neden anlaşma yapıyor? ‘Kılıçdaroğlu devlet sırrını açıkladı’ diyor. Herkesin bildiği bir konunun, neresi devlet sırrı? 12 milyon dolar, neyin masraf karşılığı?”

***

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC), tamamen aşılanmış kişilerin hangi kurallara tabi olması gerektiğine dair bir kılavuz yayımladı. Merkez, vatandaşların aşılarının son dozunu da aldıktan iki hafta sonra virüsten korunmaya başlandıklarını açıkladı. ABD’de şimdiye kadar 30 milyondan fazla kişi tamamen aşılandı. Tavsiyelere göre, tamamen aşılanmış Amerikalılar şunları yapabilir:

  • Tamamen aşılanmış diğer insanlarla iç mekanlarda maskesiz veya sosyal mesafesiz görüşme
  • Hastalık riski düşük olan tek bir haneden aşılanmamış insanlarla kapalı mekanda buluşma
  • Belirtiler görülmediği sürece Covid-19’a maruz kaldığında test veya karantinadan kaçınma

***

Rusya’nın yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı geliştirdiği “Sputnik V” aşısının İtalya’da üretilmesi için anlaşma yapıldı. Anlaşmayla temmuzda İtalya’da üretime geçilmesi ve 2021 sonuna dek 10 milyon doz Sputnik V aşısı temin edilmesinin hedeflendiği kaydedildi.

***

‘Zaferleri’ ‘Pyrus Zaferi’ne dönüşen iktidarın tek seçeneği sürü bağışıklığı mı? – İhsan Çaralan

…Daha Mart 2020’de, Kovid-19’a karşı hiçbir önlem almamışken, “Biz virüsün ülkemize girmesini üç ay geciktirdik” diyerek “ilk zaferini” ilan eden iktidar, haziranda, “hasta sayısı yeterince azaldı” diyerek, “yeni normal koşullarda açılış” dediği açılımla, pandemiye karşı “ikinci zaferini” duyurdu!

Sonrasını biliyoruz. Kasıma gelindiğinde zaferi iktidarın değil pandeminin kazandığı görüldü. Kasım-aralık aylarında bir fırtınaya dönüşen pandemi, binlerce canı götürdü. Bilim çevrelerinden gelen itiraz ve önerileri umursamayan iktidarın, bütün iddiaları çökerken, halkın “pandemiye karşı mücadele” adına katlandığı bütün sıkıntıları da heder etti!

Tek adam yönetiminin virüse karşı mücadeledeki tutumuyla halkın güvenini yitirmiş olması iktidarın manevra alanını da iyice daraltmıştır. Bu yüzden de iktidarın önümüzdeki dönemde ajandasında üstü örtülü biçimde tuttuğu “sürü bağışıklığı” seçeneğini alenen pratiğe dönüştüreceği güçlü bir olasılıktır. Hele de aşı konusunda sorunlar hızla çözülmezse iktidar, yüzlerce yıl öncesinde olduğu gibi, “ölen ölür kalan sağlarla bizimdir” diyerek “yola devam” etmek isteyecektir!

Tek adam yönetiminin geldiği yerde; bugüne kadar ilan ettiği “zaferler”“Pyrus Zaferi”ne dönüşen iktidarın stratejisinin gelip dayandığı yer burasıdır.

https://www.evrensel.net/yazi/88303/zaferleri-pyrus-zaferine-donusen-iktidarin-tek-secenegi-suru-bagisikligi-mi

***

Bilimsel öngörü&kehanet – Ali Tepe

…Kehanetle bilimsel öngörü ilişkisi nerede başlar nerede biter? Kuşkusuz “Nerede başlar?” sorulmaması gereken bir soru. Ancak pandemi sürecinde “bilim insanlarının” gerek söylemleri, gerek eylemleri ya da eylemsizlikleri, gerekse durdukları yer itibarıyla yarattıkları kafa karışıklığı ve gizledikleri ile soruyu bu şekilde kurgulamamıza haklı olarak neden oluyor. Sadece çelişkileri sorgulayarak geleceğimize dair ve pandemideki geleceğimize dair Kassandra Kompleksi’ne kapılmadan öngörüde ya da bulunabileceğimizi söyleyebilirim.

…İspanyol Gribi Pandemisi’ni anımsayarak açtığım falda çok rahatlıkla diyebileceğim ilk şey bu salgının ya da bu virüsün artık “insanlığın ortak malı” haline geleceğidir. Önümüzdeki aylarda, örneğin yerelde, ikincisinden daha düşük üçüncü ve hatta üçüncüden de düşük dördüncü pikleri yaşayacağız. Sönümlenme ve rutinleşme yolunda doğal bir gidiş olacak bu.

Tıpkı inflüenza ile olduğu gibi bu virüs ilerleyen -belki on yıllar- yıllar boyunca varlığını sürdürecek. Bu arada bilim; piyasa daha etkin tedavisini, aşısını bulacak. Ve bu tedavi, aşı; insanlığın hizmetine, tüketimine, piyasaya sunulacak. Örneğin her yıl COVID-19 aşısı olmak maddi gücümüzün ölçüsünde sağlık tercihimiz olacak.

COVID-19’un olumsuz sonuçlu mutasyonlarına rağmen yayılma hızı artsa da yavaşlasa da ölümcüllüğü -ölüm hızı- azalacak. Bazı bilim insanlarımız onun ölümcüllüğünün gripten 50-70 kat fazla olduğunu söylüyorlardı. Kuşkusuz onlarınki bir kehanet değildi! Oysa bugün görünen o ki gribe göre 4 ya da 5 kat daha fazla ölümcül. Bu sayının daha da düşeceği öngörülebilir diye düşünüyorum: fal okuma.

Pandemi sürdüğü sürece hastalık özelinde de yine yoksulları ve emekçileri vurmaya devam edecek. Ve bu orantısızlık durumu artarak devam edecek. Her ne kadar başlangıçta bilim insanlarımız “virüsün eşitlikçi olduğu” şeklinde bilimsel bir öngörüde bulunma gafletine düştülerse de kehanetimiz, COVID-19 dahil tüm hastalıkların yoksulları, emekçileri çok çok çok daha fazla etkilemeye devam edeceği şeklindedir.

…Sosyal bilimcilerin “bilimsel öngörülerinin” tersyüz olduğunu göreceğiz, bu benim kehanetim. “Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak” sloganının pandemi sürecinde hemen hemen tüm, türlü türlü bilim çevreleri tarafından slogan olarak dile getirilmesine rağmen bir yanlış anlama olduğunu düşünüyorum. Her şeyin insanlık adına daha da kötüleşeceğini, yoksulluğun ve yoksunluğun katlanarak artacağını falımda görüyorum. Ve yukarıdaki sloganı dile getiren tüm bilim insanlarının önerisi olan, pandemi mücadelesinde öneri haline getirilen kapanma, sosyalleşme engellemeleri gibi tüm önerilerin herhangi bir kanıta dayanmamasına rağmen bilim insanları tarafından dile getirildiğinde bilimsel bir öngörü olarak ele alınıyor olmasının piyasacı bilimin iflasının gösterge örneğini oluşturacağını, ancak piyasacı bilimin varlığını daha çok uzun süre devam ettireceğine yönelik kehanette bulunabiliriz. Pandemi sürecinde bilim insanlarının öngörü ve önerilerinin faşizmleri ve diğer türden otoriter yönetimlerini meşrulaştırmaktan başka bir yere ulaşmayacağını ifade ettim. Kehanetim, pandemi şu anki yoğunluğunda sürerse eğer -ki yaz aylarından itibaren bir iki küçülen pik dışında bir daha ateşlenmeyeceğini ancak sönümlense de varlığını devam ettireceğini düşünüyorum- otoriterleşmenin küresel ölçekte farklı ve az hissedilebilir şekilde (!) yoğunlaşacağı, artacağı şeklindedir.

…Evet her şeyin eskisinden daha kötü olacağı falda gözükmekte; üstelik sol açısından, o dediğim sol açısından bile böyle. Hadi şimdilik “iş” kavramının bizim için anlamını, niteliğini sorgulamayı bir yana bırakalım; işsizlik, açlık ve yoksulluk, özetle en kapsamlı şekliyle emek sömürüsünün katlanarak arttığı pandemi sürecinde geleneksel yöntemlerle durumdan görev çıkarmayı becerememiş (Örnek olsun bir genel grev dahi örgütleyememiş) ve “yeni bir şey” üretememiş bir solun yakın zamanda başarılı olma durumu falımızda gözükmüyor. http://yeniyasamgazetesi2.com/bilimsel-ongorukehanet/



İLİŞKİLİ İÇERİK

Ekoloji Hareketleri Konferansı 21 Ocak 2023 Tarihinde İstanbul’da Gerçekleşti

Ata Soyer Sağlık ve Politika Okulu’nunda çağrıcısı olduğu Ekoloji Hareketleri Konferansı yoğun katılım ile 21 ...