Home / KADIN / LAVINIA LLYON DOCK: “Hemşirelik Politiktir” – Arzu Türkmen

LAVINIA LLYON DOCK: “Hemşirelik Politiktir” – Arzu Türkmen

Lavinia_Lloyd_DockBugün, sağlık, alım-sunum ilişkisi içinde bir meta(hizmet) haline gelmiştir. Tüketilebilme durumu, sağlık sunucusunun ne kadar verdiği ile tüketicisinin parasına ve tüketim bilincine göre değişmektedir. Oysaki Bir parça sağlık hizmeti alımı, sağlıklı bir yaşamı getirmez. Sağlığın sermayenin ya da devletin sunumunda bir çerçeveden çıkarılıp, toplumun kendisi için ürettiği bir anlayış, bir kültür haline gelmesi mümkündür. 19. Yüzyılda, Amerika’da bunun bir örneği yaşandı. Sanayi devriminin işçi kitleler üzerinde yarattığı sağlıksızlıkla mücadele eden bir anlayış gelişti. Bu dönemde, Kadın ve sınıf hareketinin beslediği ve beslendiği “Yerleşke Hareketi”, toplumun, kendisinin sağlıklı olmak ve kalmak için çok şey yapabileceğinin bir kanıtıdır.  Lavinia Llyon Dock, böyle bir hareketin içinden çıktı.

İktidarların çıkarları gözetilmeden, insan doğasının hak ettiği gerçeklikle tanımlarsak; sağlık, fiziksel, ruhsal, sosyal ve siyasal iyilik hali demektir. Yani, bireylerin ruh ve beden bütünlüğü ile birlikte toplumla uyum içinde yaşamasıdır.  Birey olarak insan, toplumla doğallığı ve özgürlüğünden vazgeçmeden bütünleşebildiği ve yaşam koşullarını oluşturabildiği oranda sağlıklı yaşamı yakalar.  Yani, nesnel kuralların bulunduğu ve ancak özgürlüklerin de korunduğu, zorunluluklar kadar özgür iradenin yaşama geçirildiği, bireyselliğin tüketen bencilliğinin aşılıp toplumsal bilincin/toplumsal sorumluluğun özümsendiği, deyim yerinde ise toplumun bir orkestra uyumuyla yaşadığı; ancak içinde insanın farklılıklarının kaybolmadığı bir yaşam biçiminde sağlıklı olmak mümkündür. Toplum sesli bir orkestra ise, şefi özgürlük olarak kabul edilmeli ve sağlıklı toplumsal yaşam bu perspektifte aranmalıdır.

Bir toplumda, insanın kendi yaşamının belirleyeni olması, politik olması demektir. İnsana dair her şey politikanın kapsamındadır. Özel alan politiktir, eğitim politiktir, sağlık politiktir. Çılgınca üretmek, sadece üretim ve tüketim üzerine kurulu sistem, insana dair yaşam alanlarını politikadan ayırarak ve bu alanların organizasyonunu bir başkasına, teknik uzmanlara ya da önünde politikacı sıfatı olanlara bırakarak, kendine yabancı ve edilgen insanı yaratır. Oysa insan toplumsal bir varlıktır ve toplum, insan ihtiyaçlarının çözümünü içinde barındırır. Politikanın kendisi toplum içinde, çözüm arayışıdır. Sağlıklı olmak da hem toplumsal hem politik bir meseledir. Bir sağlıkçı, ne kendisini sadece teknik bir uzman, ne edilgen bir insan olmayı kabul edebilir, ne de toplumdaki politik/özgürlük problemlere gözünü kapatabilir. Lavinia Ll. Dock, bir hemşire ve bir kadın olarak, sağlık perspektifinden insana, topluma özgürlük anlayışı ile yaklaşabilmiş, gerçek bir sağlıkçı pratiği ile farkındalık yaratmış, inandığı değerler üzerinden kendini yaşamış, Kendini mesleğine yaklaşımı ile değiştirdiği gibi çağına göre genel kabul görmüş yanlışlara karşı durmaya başarabilmiş bir sağlıkçı örneğidir.

Dock, Hemşireliğin politik olduğuna inanıyordu.( Smith, 24) Hayatı boyunca, bu inançla, geliştirdiği demokrasi anlayışı için mücadele etti. Onun için demokrasi, sağlıklı olmak demekti. Bir kadın ve bir sağlıkçı olarak, toplumdaki sağlık ve özgürlük sorunları ile mücadelede, dönemine göre gerçekçi ve aykırı çözümler ortaya koydu.  Her şeyden önce toplumun sağlık problemlerini çok iyi analiz etti.  Kendi özgün doğallıkları içinde insan ve toplumun sağlığına kavuşması için tüm egemenlik araçları ile savaştı. Bu kapsamda,  yerine göre dinle, yerine göre patriarkal anlayışıyla, yerine göre hekimlik otoritesi ve devlet ile çatışmayı göze aldı.

Dock, orta sınıf bir aileden geliyordu. Kendisine Viktoryen1 eğitime uygun bir şekilde sanat, müzik, edebiyat ve dil dersleri verildi. Amerikan sivil savaşının ardından gelen yıllardı. 28 yaşında hemşire okuluna girmeye karar verdi. Mezun olduktan sonra New York da bir kilise adına ziyaretçi hemşire olarak çalıştı. Daha sonra Connecticut’daki ilk ziyaretçi hemşire oldu. Sonrasında New York’un doğu yakasında Henry Street Hemşire Yerleşkesinde çalıştı. Burada gelişmiş endüstriyel nosyonun! sosyal ve ekonomik şartları ile tanıştı.

 

DOCK’A GÖRE SAĞLIK KAVRAMI DEMOKRASİ KAVRAMINA DÂHİL EDİLMELİYDİ.

Dock, Sağlık anlayışını, her yönü ile tüm sağlıksızlıklarla mücadele etmek üzerine kurmuştu.  1800’lerin Amerika’sında, tıp uzmanları(hekimler), oy kullanmak gibi ağır görevlerin kadınların narin bedeni için sağlıksız olduğunu beyan ederken; insanların bedensel sağlıksızlıklarına sebep olanın insani değerlerden uzaklaşmış, sadece üretime odaklanmış, insanı, toplumu, paylaşımı, adaleti yok sayan kentleşme, endüstrileşme ve yoksulluk olduğunu gördü (burman,174). Aynı zamanda, her türlü eşitsizliğin var olduğu, özgürlüğün olmadığı yerde sağlığın olamayacağının farkındaydı. Bununla birlikte yoksulluk ve sosyal problemleri anti demokratik uygulamalar olarak değerlendirdi.  Ona göre demokrasi, yurttaşlık anlayışı, politik hakları, sosyal sorumlulukları ve toplumla daha fazla işbirliğini içeriyordu. Bireysel sağlığı değil, toplumsal sağlığı savunurken, toplumsal katık/demokrasi/temel ihtiyaçların karşılanması için toplumsal bilinç oluşturma çabası gösterdi, sosyal reform önerdi ve bu noktada tutkulu bir sosyal aktivist oldu. Sağlıklı olmak için Herkes için eşit ve belli bir refah düzeyi öneriyordu ve bunu demokrasinin bir gereği olarak görüyordu. Bu anlamda sosyalist bir demokrasi anlayışına sahipti (Burman, 103). Son dönemlerinde yazdığı bir yazısında, sosyalist olarak anılmaktan memnun olduğunu, sosyalistler gibi kendinin de komunal yaşama ve zenginliğin paylaşılması gerektiğine inandığını ifade etmiştir. Sosyalist sistemin, milyonlar açlık çekerken, birilerinin çok şeye sahip olduğu bu çılgın sistemden daha iyi olduğunu yazmıştır.( Burman,104)

19. yüzyılın sonlarında, Dock gibi düşünen, reformcu orta sınıf kadınlar ve işçiler birlikte Amerikan sağlık hareketinde yer aldılar. Bu hareketin çalışmaları daha çok koruyucu sağlık üzerineydi. Örneğin; dönemin devletin ve kilisenin güdümündeki doktorları, banyo yapmamayı önerirken, onlar, hijyen, hastalıktan korunma yolları üzerine eğitimler verdiler. Viktoryen1 dönemin anlayışı ile cinsellik bir tabu iken, sağlıklı cinsel ilişki üzerine eğitimler yaptılar. Sadece bu da değil, sağlıksızlığı yaratan etmenlerle top yekûn mücadele ettiler: çocuk işçiliği, uzun saatler çalışma, düşük ücretler, kötü yaşam koşulları, savaş, kadınlara oy hakkı gibi konularda etkin mücadele yürüttüler.

DEMOKRATİK VE TOPLUMSAL SAĞLIK MÜMKÜN

Bu dönemin en zor koşullarını yaşayan işçi mahallelerindeki sağlık sorunlarını çözmek için, hemşirelerin öncülük ettiği sağlık yerleşkeleri, onların yeni ideal demokrasi anlayışlarının bir örneğiydi.  Dahası, bu komşuluk ilişkisi içinde bir arada yaşayan bir topluluğun, işçiler ve orta sınıf kadınlarıyla, emeğe ve paylaşıma dayalı ortak yaşamı geliştirme çabasıydı. Bunun ilk örneği, 1893 de Lilian Wald ve Mary Brewster tarafından kurulan Henry Street Yerleşkesi oldu. 1896 da Dock, onlara katıldı. New York’ta Kadın Koleji içeren beş ana yerleşken biriydi.

Bu yerleşkeler, bugün tartışılan demokratik ve toplumsal sağlık anlayışına birer örnek sayılabilir. En başta bu kurumlar, kar amacı güderek çalışan kurumlar değildi. Dönemin en büyük sorunun barınma alanları olduğu düşünüldüğünde ( sanayide işçi olmak için kent merkezlerine göçüp gelen kesimin ev koşulları oldukça sağlıksızdı), bir sağlık kurumu insanlara barınak da olmalıydı. Bu nedenle sınırlı mekanlar belirlenerek, birçok aile bir arada yaşıyordu. Bunlar aynı zamanda hemşire okullarıydı, hemşireler yerleşkede yaşıyor, uygulamalı bir şekilde eğitim alıyordu. Yerleşkenin tüm sorunları komşuluk ilişkisi içinde birlikte çözülüyordu. Örneğin; yemek ve çocuk bakımı işleri ortak yapılıyordu. Yerleşkede çalışan kadın işçiler, diğer işçilerle birlikte sınıf mücadelesi veriyor aynı zamanda kadınlık bilincini yükseltiyorlardı. Lilian Wald, yazılarında buna değinmiştir:

“Yerleşke, hem bu evlerde çalışan kadınları hem de komşuları olumlu etkiliyordu. Burada yaşamak, bilginin zenginleşmesi, paylaşımı ve insan ilişkilerinin gelişmesi konusunda hayal edilemez fırsatlar yaratıyordu.”

Kadın toplulukları, hemşireler, hekimler,  verem ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları önlemek için, tüm yeteneklerini ve bilgilerini birleştirerek halka eğitimler verdiler. Antibiyotik henüz keşfedilmemesine rağmen, bu hastalıkların yaygınlığını azaltmayı sağlık bilgilerin paylaşarak başardılar. Hijyen ile ilgili eğitimler yaptılar. Yerleşkede koruyucu sağlığın gerektirdiği şartları sağladılar. Nasıl güvenli cinsel ilişki kurulması gerektiği konusunda açık tartışmalar yürüttüler.

Bunları yaparken, ırk, din, dil, cinsiyet farkı gözetmediler. Örneğin; Henry Street Yerleşkesinin Batı yakasındaki kolu zenci topluma da hizmet veriyordu. Bu yerleşkeler, çok sayıda ve çeşitli sağlık işleri sosyal programların bileşeniydi. Göçmenlere ve yoksullara koruyucu ve tedavi edici bakım sağlarken, özgür ve eşitlikçi bir toplumsallaşma kültürü kazanmalarını sağlıyordu. Dock ve diğer yerleşke işçileri, toplumun sağlık durumu, yaşam koşulları, toplumsal baskı, emek konuları vs. birlikte ele aldılar. Biliyorlardı ki, uzun saatler çalışma, kötü koşullarda çalışma, çocuk işçilik devam ettiğinde sağlıksızlık devam edecekti.  Tüm bu çabalar sayesinde, Çocuklar ve yetişkinlerin ölüm oranlarını düştü.  Örneğin; 1914 deki resmi kayıtlara göre;

“Henry Street yerleşkesinin personeli, tüm yaşlarda 3.535 zatürre hastasına bakarken, ölüm oranı % 8.05 ti. Aynı dönem, Tüm New York’daki hastanelerin baktığı 1.612 zatürre vakasından % 31.2 si ölmüştü.” (Burnam, 150)

Kominal Toplum inşasındaki bu kollektif çabalar, bir anlamda demokrasinin eylem forumuydu. (Smith, 105) Bu kuruluşlar, bir kadın destek sistemi sağladı ve hemşirelere, emekçilere, süfrajetlere2, barış yanlılarına, sosyalistlere dönemin toplumsal reformlarında aktif rol almalarına izin verdi.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ BİR SAĞLIK SORUNUDUR.

Bu kadınlar, pratikle de ortaya koydukları yeni ideal ile patriyarka ve özel alanı da tartıştırdılar.  Dock ve O’nunla birlikte hareket edenler, daha fazla demokrasinin geleneksel patriyarkal eğitimi de dönüştüreceğine inanıyordu. Bu ekolün anlayışına/tespitine göre,  geleneksel yurttaşlık anlayışı erkekti ve bu ancak başka türlü bir eğitim ile çözülecekti.  Yerleşkelerde daha çok kadın işçi çalışıyordu ve yerleşkeler, geleneksel kadın değerleri, ötekiler ile ilgilenmek, beslenme, barış yanlısı, toplumcu, sosyal adaletçi gibi yurttaşlık anlayışının merkezine oturdu.  Dock, birlikte hareket ettiği kadınları tanımlarken;

“Güçlü, net, cesur işçilerden oluşan, enerji dolu, inatçı kadınların getirdiği reforma, ilk bakışta hemşirelik reformu diyebiliriz. Onların işleri çok geniş bir alanda ev temizliği yapmaktı. Onlar sadece fiziksel kir ve hastalığa karşı değil, değersizlik ve sorumsuzluğa karşı, politik çürümeye karşı, rekabet ve düşmanlığın her formuna karşı mücadele ettiler.” (Burman, 213)

Kız kardeşlik3, komünal toplum inşası, bakım, beslenme, sosyal aktivistik işleri ile karakterize oldu. Yerleşke yaşamı geleneksel aile anlayışını değiştirdi, buna ailenin feminist versiyonu da denebilir.

Bununla beraber Dock, hemşireliğin, hekimlikten bağımsızlaşması için hemşirelik eğitimi, halk sağlığı hemşireliği gibi konular üzerine çalıştı. Hemşireliğin, hekim emri ve denetimi olmadan çalışılabilecek bir meslek gurubu olduğuna inanıyordu. Özellikle bu nedenle, hemşirelerin yaptıkları ilaçların etkilerini bilmeleri için farmakaloji ile ilgili bir kitabı yazdı. Bu kitap, Hemşirelik eğitimlerinde kullanıldı.

L.D. hemşirelik sorunlarının kadın sorunlarından bağımsız olmadığını söyleyip sosyal, eğitim ve ekonomik, oy hakkı mücadelesi konusunu “Hemşirelik Tarihi” seminerlerinde tartışmıştır. Ona göre;

“Geçmişte hemşirelerin karşılaştığı zorlukların çoğu, özellikle kadınları etkileyen sosyal, ekonomik ve eğitimle ilgilidir.” (Smith,69).

Dock, oy hakkı mücadelesinde aktif olarak yer aldı, bununla ilgili birkaç defa tutuklandı. Bir defasında, babasının cenazesine katıldığında; birkaç ay önce seçimlerde, oy kullanma teşebbüsünde bulunduğu için tutuklanmıştır.

Dock, verdiği, mücadeleyi, yaptığı iş ve sağlık anlayışını evrensel bir zemine oturtmuştu. Ona göre hemşireler uluslararası organizasyonlar kurmalıydı.  Bugün hala eğitim, pratik, politik eylem ve uluslararası hemşireliği önemseyen üç hemşire organizasyonunun kurulmasına destek oldu. Amerikan Hemşire Dergisi sayfasında, hemşireleri bölgesel, ulusal, uluslararası örgütlenmeler yapmaları gerektiği ile ilgili onları ikna etmek için yazılar yazdı. Bu anlayışla, ulusal kadın partisini de açık bir şekilde destekledi.

Hemşirelik Tarihi eserinde, sağlık ve bakım konularının tarihten bu yana sadece erkekler üzerinden yürümediğini, ana karakterin erkek olmadığını savundu. Dock, Sağlık bilgisini meşru olarak elinde tutan hekimlere karşı çıktı ve hemşireliğin meslek olarak meşruluğu üzerinde durdu.

Dock’ın sağlık anlayışına göre özgür kadın, sağlıklı kadındı. Kadının, toplumda erkekten sonra geldiği, ekonomik olarak güçsüz olduğu ve bu nedenlerle, sosyal tabuların konusu olup birçok doğal haktan yoksun olan kadın ve kadın özgürlüğü için savaştı. 1910 da “Hijyen ve Ahlak/Erdem” de, Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan kadınların ve erkeklerin nasıl korunacağını yazdı. Doğum kontrol bilgisinin yaygınlaşmasını engelleyen yasalar çıktığında doğum kontrolünü savundu.

Amerikan hemşire dergisinde 23 yıl editörlük yaptı. Hijyen başta olmak üzere, sağlık bilgisini burada paylaştı. Cahilliğin sağlık için ne kadar tehlikeli olduğunu kadınlara ve informal hemşirelere anlatabilmek için kitap yazdı. Yazılarında hem ulusal, hem uluslararası savaşa karşı çıktı, bunu sağlık ile bağdaştırdı.

Dock’ın sağlığın toplumsallaşması için araç ve değerleri aramaktaki çabası, samimi ve amatörce hayatının sonuna kadar devam etmiştir. Lavinia Dock, meslek pratiği ile; toplumun içinde olması, sağlık üretmek için bir uzmana(hekim) gerek duymaması, evrensel demokrasi ve sağlık anlayışına sahip olması ile belki de iyi bir amatör sağlıkçıydı.  Dock ve içinde bulunduğu, aktivist olarak rol aldığı tüm toplumsal hareketlerde, sağlıklı toplum hedeflenmiş, kolektif bilinç geliştirilmiş, kadına farkındalık kazandırılmış ve sağlık ile özgürlük ayrı iki değer olarak değil; iç içe geçmiş bir bütün olarak ele alınmış ve yorumlamışlardır. Kadın duyarlılığı, özgür toplum ve sağlık anlayışları ile sistemin ve iktidarın dışında hareket alanları yaratarak, toplumun sağlığına kavuşması için mücadele ettiler. Bu yönleri ile bu insanlar birer amatör sağlıkçı olarak değerlendirilebilir.

 

Dipnot:

Viktoryen dönem:   Büyük Britanya’nın Victoria devri Britanya sanayi devriminin yükselişi ve Britanya İmparatorluğu’nun zirvesi olarak kabul edilmektedir. Genellikle Kraliçe Victoria’nın (sıklıkla en büyük ve en sevilen Britanya hükümdarı olarak kabul edilir) hüküm sürdüğü 1837 ile 1901 yılları arası için kullanılır, ancak birçok tarihçiye göre 1832 Reform Hareketi bu kültürel devrin asıl başlangıcıdır.

Mina Urgan’ın belirttiği gibi (Urgan, M. (2003). İngiliz edebiyatı tarihi. İstanbul: YKY) kavramsal olarak çelişki ve çatışmalarla dolu olan Viktorya dönemini yine çelişki ve çatışmalarla dolu anahtar kelimeler aracılığıyla vermektedir ki bunları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür: 1. Ailevi değerlerle saygıdeğer olma merakı ve bunun getirdiği ikiyüzlülük, 2. Toplumsal durumlardan ve bireysel koşullardan aptalcasına memnunluk, 3. Cinsel konularda yapay çekingenlik ve sevgisiz evliliklerin kutsal bulunması, 4. Dar kafalılık ve dinsel yobazlığa karşın Hristiyanlığın dibini oyan bilimsel araştırma ve gelişmeler, 5. Para ve madde severlik ve alt sınıfların ve parasızların saygın bulunmaması, 6. Plansız gelişen sanayileşme ve haksızlıklarla dolu çalışma şartları ve adaletsiz ekonomik düzen, 7. Sanata duyulan düşmanlık ve edebiyatın salt eğlence aracı olarak algılanması.

Süfrajet: Kadınların oy hakkını savunan kadın

Kızkardeşlik: Kız kardeşlik (sisterhood), feministler açısından yoldaşlık demekti ve çok önemli bir gelenek olarak hala sürmekte.

Kaynaklar:

_  Burnam, Mary Ann Bradford, Lavinia Llyod Dock, An Activist In Nursing and Social Reform,1998

_  Smith, Soledad Mujica, Nursing as Social Responsiblity: Implication for Democrasy from The Life Perspective of Lavinia Llyod DOCK (1858-1956), 2002

Arzu Türkmen



İLİŞKİLİ İÇERİK

Sağlık ve Politika Okulu yürüyüşüne devam ediyor!

[su_button url=”https://atasoyersaglikpolitikaokulu.org/basvuru/view.php?id=10110″ target=”blank” style=”flat” background=”#a80b0c” color=”#ffffff” size=”9″ wide=”yes” center=”yes” radius=”0″ icon=”icon: users” icon_color=”#ffffff” text_shadow=”0px 0px ...

Bir yanıt yazın